MM RM RR. kl 5 2. a aş di ai MK Sahife 6 ISTANBUL HAYATI “Hanım anne orası çamaşır dolabı mı?,, v Tövbe de, öyle fena | şeyler aklına getirmel.. - — Iki elinde kocaman bohçalar, koltuğunun altında yastık kadar | bir paket, pelerininin iki ucunu | dişlerinin arasına sıkıştırmış elli | beşlik hanım etrafatakilerin yardı- mile Edirnekapı tramvayının ön sahanlığına sıkıştı. Şakaklarından mütemadiyen ter akıyordu. Derin derin soluyarak vatmanın yanına sokuldu. — Evlâdım, biraz geri çekil de bohçalarımı o tekerleğin kenarına koyuvereyim. Çarşafım da açıldı amma zararı yok buradakilerin hepsi benim evlâdım, na mah- rem sayılmaz. Aman haspa kalası bohçalar ne yordu beniii!.. Mütemadiyen söyleniyor, bir taraftan da bohçayı fren çarkının arasına sıkıştırmağa çalışıyordu. Vatman yılışık bir arap ağzile: — Hanım anne - dedi- orası çamaşır dolabı değil, bohçayı sı- kıstırınca biz nerede çalışalım, bir kapaklanırsa hepimiz hapı yutarız hal. — Vay, aman evlâdım tövbe, de öyle fena şeyler getirme aklına, kazadan belâdan allah saklasın, hepimiz rabbiye emanetiz. Sanki dedim ki, bohçayı araya koyunda gözümün önünde bulunsun, içinde kızın çeyizlik entarisi ile, damâda gömleklik aldık, onlar var. El kadar bez parçalarına dünyanın parasını verdik. Aman ne pahalı? Dükkânların kapısına yanaşılmı- yor. Hele o terzilerin burunları Kaf dağından su içiyor. Iki iğne dürtmek için avuç dolusu para istiyorlar. Eeh, nâparsın, torun yetiştirmek kolay değil. Rabbim cümleninkini bağışlasın, bir yiğit kırk yılda meydana geliyor. Kız da bir taneçik olduğu için haniya şöyle iyi, kötü çalgılı, çengili bir düğünceğiz yapalım da bir murat görelim, dedik.,, Tramvay, istasyonlarda durduk- ça büyük Obhanım sinirleniyor, tepine, tepine: — Aman evlâdım -diyor- o çıkrığı biraz hızlıca çevirde ça- bucak yetiştiriver beni Edirne kapısına. Oradan da Eyip sultana ineceğim. Tanıdık bir ahbap var, | maşallah bir gelin aldı ki eşi menendi hulunmaz. Güzellik desen yerinde, melekler gibi, tıpkı | bizim Şaziye. Bir oelmanın | yarısı o, yarısı bizim Şaziye. Ya elinin marifetleri?!. Dikişmi | istersin, yemeklerin hangi çeşidini | sorarsın, bir oda döşesin, insan | içine girmeğe kıyamaz. Şimdi | dünya kadar terzi parası vermek- | tense, ona gideyim de şu entari- leri uyduruversin dedim. “Zaten Eyip sultan hazretlerini | kaç defadır rüyada görüyorum. Çoktanberi ziyarete niyetleniyor- dum, gitmişken mübareki bir ziya- ret edeyim, kuşcağızlara da biraz yem serpeyim bari. Aman evlâ- | dım, şu çarkı hızlıca çevir, ikindiye yetişeyim de onamazı cemaatla kılayım. Seni yoruyorum amma kusura bakma, sanada dua ederim. ,, Bu sırada tramvay şiddetlice sarsıldı, haminne bohçalarile bera- ber kapıdan içeriye sıkıştı. Bu defa da içeride diğer bir kadına rüyasını Eyip sultanla nasıl konuş- latıyordu. GR Otelcilik ve lokantacılık sergisi Kolonya şehrinde otel ve lokan- tacılar sergisi açılmıştır. Sergide en ziyada takdir edilen pavyon Italya pavyonu olmuştur. Italyanlar bu pavyonda yaş ve kuru yemiş- ler teşhir etmişlerdir. Kadınların askerliğe tabi Akşam oldukları bir memleket Fenlandiyada kadınlar da erkekler gibi askerlik yapar, y | | f e alnız kıtaları ayrıdır Fenlandiyada kadın askerlerin manevralarına ait bir kaç resim Dünyanın biç bir tarafında kadınlar askere alınmaz. Hattâ erkeklerle her hususta müsavatı kabul eden memleketler de bile kadınlar bu vazifeden hariç tutul- muşlardır. Yalnız bir memlekette kadınlar da erkekler gibi askerlik mükellefiyetine (| tabidirler. Bu memleket Fenlandiyadır. Fenlandiya eskiden Rusya ida- resi altında idi. Fakat ahalisi türktür, içlerinde bir çok müslü- man da vardır. Dört milyon kadar | nüfusu olan bu memleket Avru- panın en medeni yerlerinden biridir. Ahalisi içinde okuyup yazmak bilmeyen yoktur. Fenlandiyada sanayi çok ileri gitmiştir. En mühim sanat keres- tecilik ve kâğıtçılıktır. Buradaki büyük ormanlardan her sene çok miktarda kereste ihraç edilir. Fenlandiyanın kâğıt fabrikaları da çok mühimdir. Bu zengin ve müterakki mem- leket hiç bir zaman rus idaresine alışamamıştı. Çok uyanık ve ileri olan Fenlandiyalılar 1918 de, ya- bancı unsurlar Rusyadan ayrıl- mağa başlayınca müstakil bir hükümet teşkil etmek istemişler ve Fenlandiyanın istiklâlini ilân etmişlerdir. O zamanki Rusya Fenlandiya- lıların istiklâl cereyanını kuvvetle durdurmak istemişti. Bu vaziyet karşısında bütün Fenlandiyalılar silâha sarılmışlar, kadınlar da istiklâl (o mücadelesinde (seyirci kalmayarak memleket müdafaa- sına iştirak etmişlerdir. Fenlandiya istiklâl muharebelerinde kadınların gösterdikleri fedâkâlıklar adeta kahramanlık Omasalları halinde hala nakledilir. Fenlandiya istiklâl harbini ka- zandıktan sonra yeni kanunu esası yapılırkân kadınlar da erkek- ler gibi vatan müdafaası mükelle- finine tabi tutulmuşlardır. Kadın- lar hasta bakıcı filân gibi değil, adeta asker olarak hizmet görü- yorlar. Yalnız bunların kıtaları ayrıdır. Kadın askerler ayrı kış- lalarda talim görüyor ve bu suretle askerliğe alışıyorlar. (o Kadınlar ordunun muavin kıtaatını teşkil ediyorlar. Her sene (Okadın askerler de büyük manavralar yaparlar. Yukariki resimler bu manavra- lara dairdir. Bunlardan yukariki sağda olanı kadın askerlerin mu- ayenesini, soldaki yemek kolunu, sağda aşağıdaki kadın kıt'asının kilisada ayinde bulunmasını, sol- daki bir kadın kıt'asına bayrak verilmesini ve kadın askerlerin geçit resmini gösteriyor. Çinde muharebeler devam ediyor| Tien Çin çile vuku bulan po hadiselerde yağma edilen bir ev ve Avrupalılar mahallesi ekçiler. methalinde -3 Teşrinisani 1931 “|. ZEMAŞA HAYATI i Yunan Trupu Per- | KEP işembe günü gidiyor | Trup oyunlarında büyük muvaffakiyet gösterdi Bir aydanberi, Fransız tiyat- rosunda, temsiller veren Yunan | trupu, Cuma ve Cumartesi gece- | leri, ( Marionettes-kuklalar ) ve Tolstoinin Lâyemut eserlerinden bası badelmevti büyük bir muvaf- fakiyetle temsil etti, mümessilleri | seyirciler (tarafından (hararetle alkışlandı. “Mariönettes,, piyesin- | de başrolu oynamak için yeni gelen “Mele Halkousi, eski usul üzerine terbiye gördüğü ve Mon- den hayata alışık olmadığı cihetle, kocasının (o hamiyetine (o değil, nefret ve istikrahına uğrayan fakat sonradan kocasını kıs- kandırarak onu ayaklarına kapandırarak af dilemeğe sevk- edecek derecede kadın işve- bazlığını en ince noktalarına kadar tatbik eden genç zevce rolünü o kadar muvaffakıyetle temsil etti, ve seyircilerin o kadar tak- diratını celbetti ki, üçüncü perde- nin sonunda, tiyatro sahnesi, gönderilen buketler ile dolmuştu. Tolstoin'in Basıbadelmevt piye- sinde, Katerina rolünü, Troyik baş mümessilesi Mele Papadaki emsalsiz bir muvaffakıyetle temsil etti. Yunan sahnesinin cidden pek kiymetli bir yıldızı olduğu cihetle ahiren teşkil edilen Yunan milli sahnesine angaje edilen Mele Papadaki rolünü, şimdiye kadar, gördüğümüz bütün temsil- lerinden daha büyük bir muvaffa- kıyetle oynadı. Prens İvan tarafından iğfal ve terk edildikten sonra, ailesi tara- fından kovulduğu cihetle, fahişe- liğe kadar sörüklenen, sonrada haksız bir iftiraya uğrayarak Sibiryaya yirmi sene kürek ceza- sına mahküm edildiği sırada, jüri heyeti arasında bulunan sabık aşıkı tarafından tanınarak vicdan azabı sevkile kurtarılmak istenen betbaht kız volünü o kadar müessir bir eda ile oynadıki, höngür höngür ağlattı. Eserin Rus habishanelerini gös- teren üçüncü ve Sibiryaya nefi edildikten sonra, akit iradesini getiren prensin izdivaç teklifi, içtimai seviye farkile ve sabık âşıkı, asilzadeler arasında hakir düşürmemek gayesile, oreddet- mesi hususundaki son feraget sahnesinde, bütün san'at kudretini san'at ve son zamanlarda, şehri- mizi ziyaret etmiş olan ecnebi trupların artistlerinin pek fev- kinde olduğunu isbat etti. Bu iki piyeste, Prens Ivan, Marki Monkler rolünü oynayan M. Gabrilides de sanat kudretini isbat hususunda, iki arkadaşların- dan hiç geri kalmamıştır. Perşembe ogün, şebrimizden hareket edecek olan Yunan trupu, bu gece Ladam o kamelya piye- sini temsil edecektir. Bu hissi eserde Mile Margerit rolünü Mile Papadaki temsil ede- cektir. K.O. Çabuk ve zahmetsizce: iş bılmak işçi tedarik etmek Ev, apartman kiralamak Emlâk satıp almak için bir tek çare vardır: AKŞAM g— gazetesine bir Küçük ilân koydurmak! Bir ilin 40 kuruş