Sahife Ç ma ar Manisada dört dört gece... Kundura boyacılığının devlet dairesin- de resmi makam olduğu bir diyar! “Aman efendim... Ne eğlenceli gece idi o!. Ne zel de kiiyil arklar. Hiç Hünkâr suyunun tepelerine GEZ mı?.. Eğer çıktınızse hiç “Manisaya gitmedim!,, Dimeyiniz... Manisaya treniniz (yaklaşırken sırt sırta vermiş bir sürü hünkâr su- ları görürsünüz... Vagonlar müte- madiyen yeşil sırtların arasından geçer... Ve nihayet hünkâr suları bitince önünüze muhteşem bir dağ çıkar.. Dağın altında küçük şirin bir şehircik görürsünüz.. İşte Manisa burasıdır. - ** Manisanın kavunu meşhurdur. Manisanın üzümü meşhurdur. Ma- nisanın bağları meşhurdur. Mani- sanın tütünü meşhurdur. Fakat bütün bu şöhretlerin fevkinde büyük bir şöhreti daha vardır: Manisanın tozu.. Insan toz hakkında fikir edinebilmek kadar gidip görmesi lâzımdır. Yoksa Manisa tozu tarifle anlattı- lır şeylerden değildir. Aceba İs- tanbul sokakları bir şey mi? Evvelce vali Müştak beyin za- manında hükümet (dairesinde vilâyetin resmi kundura boyacısı varmış.. (O Manisa sokaklarından geçip de vilâyete gelen memur- lar hükümet dairesine girince resmi (o boyacıda (okunduralarıni boyatırlar, Pantalonlarının paça- larını temizletirler. Ondan sonra masalarının başına geçerlermiş... Resmi boyacı sabahtan akşama kadar kapı önündeki Oküçük odasında kundura boyar durur- muş... Sonra tahsisat azlığı dola- ısile bu resmi kundura boyacı- ğı makamı da lâğvedilmiş... Manisaya Oböyle resmi boya- cılar pek lâzım.. Hani tahsisat olsa eski makam derhal yeniden ihtas edilecek ama ne çare ki Iktisat (o devrindeyiz... (o Fakat hâlâ bazı hususi müesseselerin meselâ bankaların aylıkla tutul- muş nim resmi ve daimi kundura boyacıları var. Geçen gün Manisada kemali ihtişam ve aza- metle yanımdan geçen bir zat nazarı dikkatimi celbetti. Sordum: —“.wy bankasında.. Dediler.. — Ya memuriyeti ne ?. — Kundura boyacılığı... Evvelâ vaziyeti kavrıyamadım. Fakat sonra düşündüm ki boyacı efendinin ihtişam ve azameti pek yerindedir. Öyle ya Manisada en mühim işlerden birini de kendi görüyor... Manisanın tozunu an- latmak için bu resmi boyacılar güzel birer misaldir. * .. Manisada kimi görsem sordu: — Bahrı Cavide gittin mi ?. — Bahrımuhiti Cavidi gördün mü?.. — Bahrımuhiti Cavitte dolaş- in mı? — Bahrı Cavitte sandal gezin- tisi yaptın mı? Düşündüm.. Ne kadar bildiğim bahrımuhitler varsa aklımdan ge- çirdim.. Bahrımuhiti Kebir, Bahrı- muhiti Hindi, Bahrımuhiti Münce- midi şimali, Bahrımuhiti Münce- midi cenubi, Bahrımuhiti Atlasi.. Aman eksik olmasın. Coğrafya malümatıma pek güvenemem.. Evet düşündüm, düşündüm, bu bahrımuhitler içinde Bahrımuhiti Cavidi bulamadım. Bir gün Manisanın yerlisi bir gazeteci arkadaşla kalktık, Bahrı- * muhiti Cavide gittik. Bahrımuhiti Cavit, Manisada askeri mahfelin bahçesinde muazzam, güzel bir havuzdur. Içinde kayıklar, havu- yun bir tarafında cazbant ve dan- için Manisaya © Cumhuriyet balosunda gayet güzel Kafkas dansı oynıyan Avniye hanım Bu havuzu fırka kumandanı Cavit paşa yaptırmış... Cavit paşa Manisada stadyum, futbol sahası ve saire gibi ima- ratı ile meşhur.. Paşa Manisaya havuz yaptırmakla denizin hasre- tini çekenlerin daussılasına niha- yet vermiş ve o zamandan itiba- ren de Manisa da halk arasında havzun ismi “Bahrı Muhiti Cavit,, olmuş... Bahri muhiti Cavit Istanbuldaki Haydar bey havuzuna tekabül ediyor.. Fakat ben kendi hesabı- ma Cavit paşa havuzunu daha çok beğendim.. Hiç değilse bu havuzda kayık safaları yapmak mümkün.. — “» 29 teşrinievel çoktan geçti, fakat Manisada hâlâ Cumhuriyet bayramında hükümet konağında verilen büyük balo günün en mühim mevzuu.. Hemen hemen ğ PN * bütün vilâytlerde böyle senede bir kere verilen büyük balo bü- tün yıl hiç eskimeyen ve müte- madiyen tekrar edilen mevzudur. Manisada da böyle.. Nereye git- seniz vilâyet konağındaki balonun methi: — Efendim nede güzel Kadril oynandı.. — Fakat OKadrilde türkçe emirler verilmesi çok iyi oldu.. Meselâ “damlarınızı değiştirin, denildiği zaman herkes anladı. — Fakat hafız Ahmet bey da çok iyi gazel söyledi doğrusu. — Ya hafız Yaşarın gazelleri?. — Fakat benim en ziyade ho- şuma giden Avniye hanımın Kafkas dansı oldu.. Efendim o ne maharet, o ne uçuşu andıran bir çeviklik. O gece Cumhuriyet bayramı şerefi- ne verilen balo pek parlak olmuş. Kardil oynanmış, hafızlar gazel söylemiş. Kardilde emirler türkçe verilmiş, Avniye hanım gayet güzel Kafkas dansı oynamış... Fakat “ damınızı değiştirin , sözü bir davetliyi şaşırtmış... Manisada bi- nalara, evlere “dam,, derler.. “da- mınızı değiştirin,, emri üzerine bu bahsettiğim davetli salondan çıkıp gitmiş!. Kimse de meseleyi anla- yamamış.. Sabahleyin iş öğrenilmiş!, * .. Şüphe yok ki dünyanın en bed- babt bekârları Manisa bekârları- dır. Eğer bekârsanız sakın Mani- saya gideyim demeyiniz.. Manisa- da bekârın manası 'şudur: Bilâ istisna hiçbir baloya, hiçbir cemi- yete, hiçbir kadın meclisine gir- meyen adam.. Daha Manisaya ilk gittiğim günü hükümet dairesinin karşısında büyük kahvede etrafımı bir sürü bekâr sardı.. — Aman yazın.. Bizim halimiz- den bahsedinl.. Diye uzun uzun dert yandılar.. Eh biz de bekâr vatandaşların (osözünden dişarı çıkamayız ya... Hikmet Feridun 13 Teşrinisani 1931 © Akare ara mektupları Profesör Yansen ve İstan- bul plânı meselesi Ankara 11 (Hususi) — Profesör Yansenin Ankaraya son gelişi yeniden bir çok dedi kodulara kapı açtı. Istanbul belediyesinde ötedenberi Istanbulun imarı işini benimsemek ( isteyen (o cereyan, yeniden kendini gösterdi. Büyük şehir (omutahassısına çok para verildiğinden, bu kadar masrafa işin değeri olmadığından bahse kadar ileri gidildi. Hatırımızdadır: Geçen <sne de profesör Yansen Taksim mey- danına verilecek şekil için fikir sorulmuştu. o Prefesör (o Taksim meydanını dünyanın büyük mede- ni şehirlerine yakışır şekle koyacak bir plân çizdi. Fakat Istanbul belediyesinin mühendisleri bunu beğenmediler. Beğenmemek için ortaya fenni bir sebep, makul bir itiraz atmadılar. Tek söyle- dikleri şey, bu plânın Taksimin , beriyanında duran çırkin Eftalipos birahanesini kaldırarak arkasın- daki Ayatriyada kiliseseni ortaya çıkaracağı oldu. Bir fen ve sanat adamının geniş ve büyük ihtısasını kullanarak yaptığı bir plân hakkında böyle avamfiribane bir itiraz serdedil- mesi çok gariptir. Taksim meydanını Yansen'in tavsiyesi gibi yapmadılar. Tram- vaylara, otomobillere baş döndü- rücü virajlar yaptıracak bir yu- varlak meydan vücuda getirdiler. Bunu da bir zamanlar belediye meclislerinin o kadar şiddetle savlet ettikleri Beyazıt “dairei faside,, si gibi tramvay hatlarile sardılar. Ortaya belki basit bir gözün mahzur görmiyeceği, fakat biraz bilgisi olanların katiyyen beğenemiyeceği yusyuvarlak bir acibe çıktı. Ankara plânı profesör Yansen'e rast gele bir intihap ile verilmiş değildir. Hükümet bu işi müsa- bakaya koymuştu. En maruf ve dünyaca selâhiyeti tanınmış mü- tehassis şehirciler arasında yapı- lan bu musabakada Yansen birinci geldi. Böylece şehrin plânını üstüne aldı. Kendisile (yapılan Oomukavele yalnız bir plân yavıp vermeğe münhasır değildir. Profesör sene- lerce müddet şebrin kısım kısım plânlarını yapmak , Almanyadaki kendi bürosunu bu işle uğraştırmak, yapılan kısımlarda imar müdiri- yetince lüzum gösterilecek tadil- leri tekrar oOgözden geçirmek, bazı kısımları yaptıkdan sonra gelip (mahallinde tatbik et- mek, tatbikat esnasında lüzum görülecek bütün tadilatı yapmak gibi bir çok mühim ve teknik vazifeleri (o omuzlarına almıştır. Böyle şartlar altında dünyaca ta- tanınmış bir mütehassısa verilen parayı çok görmek mümkün de- ğildir. Bizi yıkan yarım bilği ve yersiz gururdur. Az şey biliriz; çok şey bilirmiş gibi görünmek isteriz. “Avrupa aleminden, fenden, tek- niğinden istifadeye (muhtacız, deriz; fakat istifade dakikası geldiği zaman kendimize güven meye kalkar, “adam sende, bunu biz de yaparız, diye böbörleniriz. Türkiye son senelerde inşaat işlerine çok kiymet verdi. Yerli mühendislerimizden mülü (Taksim meydanı, biraz bilgisi olanların katiyen beyenmiyeceği bir acibedir X Mimar M. Yansen kısmı büyücek işlere atıldılar. Bu muvaffakiyet çok iftihara lâyıktır. Fakat bizi gurura sev- ketmemelidir. Çünkü bir takım işleri muvaffakıyetle başara bil- mek başka bir şeydir; asırlarca hazırlanmış metotlarla dünyanın derin ve ihtisasçı bilgisine malik olmak gene başka bir şeydir. Şehircilik son zamanlarda Avru- pada bile yep yeni bir ihtisas sahası olmuştur. Bu sahanın mütehassısları orada bile parmakla gösteriliyor. Böyle iken bizim mühendislerimizin şehercilik işinde ihtisas Oiddia etmeleri garip bir şey olmaz mı? Profesör Yansen, burada ken- disile görüştüğümüz sırada bu dedikodulardan bahsederek: — Çok müteessirim. Ben mem- leketinize en ziyade çibtisasımin bir nümunesini (göstermek ve müfit olmak gayesile gelmiştim. Bununla beraber bunca senelik hayatımda böyle değersiz hücum- lara çok defa uğradım. Bunlar hiç bir zaman azmimi kırmamıştır. Demiştir. Memlekete hakiki Avrupa tek- nik ve ihtisası ancak böyle mühim ve maruf beynelmilel mütehassıslardan istifade yoliyle girebilir. Profesor Yansen hak- kında söz söylemek için ona mu- adil bir salâhiyet ve ihtisas sahibi olmak lâzımdır. Tarla farelerile mücadele Izmir, İl ( Hususi ) — Tarla Farelerile (mücadele ( hararetle devam ediyor. Teşrinisaninin ilk haftasında Izmir kazasında 350 Tire kazasında 900, Kemalpaşa kazasında 150 dönüm erazi fare- lerden tamamen temizlenmiştir. Gazinin Izmirde rekzedilecek heykeli Izmir, 11 — Heykeltraş Kano- nika tarafından ikmal edilen Gazi heykelinin kaidesinin münakasası teşrinisaninin yirmi birinde bite- cek ve müteakiben kaidenir inşaatına başlanacaktır. Seyahat acentaları kongresi Roma 11 (A.A.) — Gazetelerin Trablustan öğrendiklerine nazaran Turism idaresi komiseri M. Luvuch seyahat acentaları federasyonunun 12 nci kongresini mezkür şehirde açmıştır. Bu kongre ayın 14 üne