Sahife 8 Milli küme mesel meselesi Komşu memleketlerde spor ilerliyor, bize gelince Izmir spor mahafili milli küme işini takip ediyor Karşıyaka spor klübü futbol takımı İzmir 5 ( Hu- susi ) — Fener- bahçe, Gala- rasaray, Beşik- taş klüpleri tarafından teşkil ceği haberi bu- rada bilhassa ileri gelen K. S. K. umumi klüpler arasın- O kapteni Cemal da mühim bir Ahmet bey alâka uyandırmıştı. Son zaman- larda milli küme teşebbüsünden pek bahsedilmemekle beraber bu mesele burada ekemmiyetle takip ediliyor. Dün K.S. K. umumi Kapiteni Cemal Ahmet beyle görüştüm.. Bana bu baptaki fikir- lerini şöyle anlattı : — Mili küme teşkili için ortaya alılan sebep, yani maç hasılatının taksimi; bizi alâkadar etmez. Yalnız bu üç klüp rüesa- sının, milli kümeye İzmir ve Ankaradan da üçer klüp alınması fikrinde bulundukları işitildi ki, bittabi bununla alâkadar olmak- ağımız lâzıradır. Ben bu husustaki düşüncelerimi oOve işittiklerimi açıkça söyliyebilirim. Bundan dört beş ay evvel men- sup olduğum Karşıyaka spor ku- lübü bir Macar futbol antrenörü getirtti. Futbolü bizzat Macaris- tanın birinci sınıf profesyonel ta- kımlarında oynamış ve büyük harpte aldığı yaraların tesirile harpten sonra futbolü bırakıp Macar antrenör kursunu ikmal ederek antrenör olmuş ve bundan sonra da Italya, Ispanya, Almanya ve Yunanistan gibi memleketlerde uzun seneler antrenörlük etmiş, olan bu zat Türkiyeye ilk defa gelir gelmez bizim futbolümüzden nevmit oldu. İzmirin birinci sınıf takımlarının oyununu seyredince hayret ederek bunların 1896 senesindeki futbol olduğuğunu söyledi. Memleket futbolünün vaziyetini yavaş yavaş kavrayınca bir gün bana gelip Türkiye futbol orga- nizasyonunun bozuk olduğunu ve bunun muhakkak başka bir şekle ıfcağı lâzım geldiğini sözledi. Bir iki ay sonra kayreti zail ol- muştu.Çünkü yabancı olmasına rağ- wen haslalığı teşhis etti. Yunanis- tana ilk'davet edildiği zaman ora- an bizdeki usu Cuda ayn ördüğü 8 ve kendi teşebbüs ve tavassutu ile milli küme usulüne ifrağ edildi- ğini bildiği için bilhassa beni tazyike başladı. Bu zattan her gün dinlediğim şeylerin mühim bir kısmını, her halde bir milli küme teşkili meselesi etrafındaki sözler teşkil ediyordu. Yeni harflerle az çok gazete ve mecmua okuyup yarım yama- lak anlayabildiği için Türk spor mecmuasını eline alarak koşa koşa yanıma geldi. o Türkçe, Almanca ve birazda Rumca mubhteliti ile ( Cemal bey amman ammanammap... (o Gördün mü? ) dedi. Çok heyecanlı idi. — Seu, dedi, Türkiyede iken bu haberin tahakkuku vaki olursa çok sevineceğim. Çünkü gittiğim her memlekette böyle bir futbol inkılâbına şahit oldum. Bir kardeş milletin teşkilâtının da ıslah edil- diğini görmek benim için büyük bir saadet olacaktır. Bizim antrenörün şu sevinme- sinden sonra ben biraz uzun dü- şünceye daldım. Tâ 340 senesin- den beri öteye beriye avuç avuç para sarfedip te hiç bir şey ka- zanmadığımız o gözümün önüne geldi. Türkiye birinciliği yapaca- gız diye birbirile hiç münasebet ve kıyas kabul etmiyecek takım- ları Ankaraya kadar getirerek bu uğurda verdiğimiz paralara acıdım. Bilhassa teessürümü mucip-olan nokta, biz Avrupa seyahatleri, Ankara toplanmaları yaparken yanı başımızdaki komşuların mun- tazam bir metot dahilinde bu işi başarmaları oldu. Dün bizi beş bir gibi büyük bir farkla yenen Bulgarların ve tam tertip bir şampiyon yapan Yunanlıların futbolü, daima ileriye doğru adım atmağa âmade bir vaziyettedir. Halbuki biz yerimizde bile saymıyoruz. İşte bunun için antrenör Her Şvenk gibi ben de şu Milli küme cereyanının tahak- kukunu temenni ediyorum. Ve bu tahakkuku tahayyül ettikçe de seviniyorum, Yalnız milli küme teşkilinde ve bunun idamesinde muvaffak olmak için üç şeyin temini lâzımdır : 1 - Saha, 2 - Seyahati ucuzlat- mak, 3 - Vergiden muafiyet. Saha derdi Türkiye i.in umumi mahiyettedir. İzmirde bir saha Atinada futbol Yunan - Rumen maçı için hararetli bir hazırlık var Atina 7 ( Hususi) — Atinada futbol mevsimi pek hararetli bir safhaya girdi. Istanbulda yaptık- ları iki maçtan avdet eden en belli başlı üç büyük futbol kulü- bünün oyuncuları, eğzersizlerine kermi (verdiler. Sebebide 22 teşrinisanide (Atina ve mubtelitleri arasında, 29 teşrini- sanide de Balkan kupası için Yu- nan ve Rumen milli takımları arasında yapılacak olan temsili maçlardır. Yunanlılar bundan bir sene evvel Bükreşte milli takım- ların uğradığı 8-1 gibi büyük hezimetin intikamını almak için çok çalışıyorlar. Rumen ve Yunan milli takım- ları arasındaki bu maçın Atinada yapılması, Yunanlıların intikam ümitlerini kuvvetlendiriyor. Yunan futbol fedarasyonu Ru- menlere karşı çıkaracağı takımın teşkili (o hazırlıklarile meşguldür. Yunan milli takımının tesbiti iki üç kişilik bir heyete havale edil- miştir. Bu heyet, kısmı azamı, Atina mubtelitile Istanbula gelen oyuncular dahil olduğu halde, onyedi oyuncuyu davet eylemiş- tir. Bunlar, antrenörün nezareti altında çalıştırılacaklar ve en fazla liyakat ve nefes kabiliyeti gösterenler, milli takıma tefrik edileceklerdir. Şimdiye kadar Balkan kupası için yapılan maçların neticesine göre, Romanya 8 puan ile başta bulunuyor. Romanya milli takımı şimdiye kadar yaptığı maçları kazanmış ve yalnız bir maçta berabere kalmıştır. Balkan kupasında, Yogoslavya ikinci, Bulgaristan ile Yunanistan üçüncü geliyorlar. Fakat Bulgar milli takımı, bütün maçlarını bi- tirdiği halde, Yunanlıların Ro- manyalılar ile bu ay oynayacak- ları son bir maçları vardır. Bu maçın neticesi ber ne olur ise olsun Balkan kupa- sını Romenler Okazanmışlardır.. Yalnız şu varki, şayet Yunan- llar, bu maçı kazanırlar ve yahut Romenlerle berabere kalırlar ise, Bulgarlardan fazla puan ve bu itibarla balkan kupası maçlarında üçüncülüğü kazanmış olacaklardır. görüyorsek, bunu valimiz Kâzım paşanın himmetlerine medyunuz. Fakat bu sahada, İzmir spor ihtiyacım tatmin edemez. Nüfusu 150 bin, saha haddı istiabisi ise 1500 kişilik.. Sporculuğumuzun en mütekâsif bulunduğu İstanbulda .ise, takımlar bir kışla avlusunda oynıyorlar. Seyahat pahalıdır. Milli köme usulünde ise üç merkez oyuncu- larının daima birbirile İkarşılaş- ması lâzımdır. Bir sene zarfında 15 kişi ile 3 defa Istanbula 3 3 defa Ankaraya gitmeğe mad- deten imkân var mıdır?. Demiryolu (Okumpanyaları ve Seyrisefain bu işte fedakârlık yapmalıdır. Vergi meselesi de öyle. (200) milyon liralık bütçemizde duhuliye ile alınan verginin yekünü olsa olsa 4 bin liradır. Bu para, spor- culuğumuz için feda edilmelidir, vergi kalkmalıdir. Şimdilik — fikirlerim ibarettir, bundan Pire | 66 | | | | 10 Teşrinisani 1931 Türk yemekleri ağır mıdır? Revani deyip geçmemeli, bunu hazırlamak için..,, Eski bir ahçıya göre bütün kabahat usta ahçı kalmamasındadır sa Bir tatlıcı dükkânının camekânı Son zamanlarda İstanbulda mide (hastalıkları (hissedilecek derecede artmıştır. Görüştüğü- nüz sekiz on kişiden biri muhak- kak midesinden ve ya bağırsak- larından şikâyetçidir. Bir çok kimseler bunun yediğimiz yemek- lerden ileri geldiğini iddia ediyor- lar. Bunlar diyorlar ki: “ — Yediğimiz yemekler çok yağlı, hazmı çok güç şeylerdir. Tatlılarımızda çok ağırdır. Fazla yağlı, hamur işi tatlıları, bol pey- nirli, kıymalı börekleri, zeytin yağlı dolmaları mideler kolayca hazmedemiyor. Bunları yiyenler bir müddet sonra midelerinde sancı hissetmeğe, sıksık karbonat almağa mecbur olurlar. Hele tavada kızarmış) yemekler en muzır şeylerdir. Bunlar kara- ciğer üzerinde çok fena tesirler yapar, muhakkak hazımsızlığa, mide ve bağırsakların fazla yorul- masına sebep olurlar. Lokanta yemeklerine alışmamış olan biri bir gün lokantada yemek yeyince akşama kadar acıkmıyor. Hele iki samsa baklava ve ya börek yerse ertesi güne kadar bunu (o hazmedemiyor. o Bunun için her şeyde olduğu gibi mutfaklarımızda da bir inkılâp yapmak, daha az yağlı, hazmı daha kolay yemekler pişirmek lâzımdır. Acaba bu iddia ne dereceye kadar doğrudur? Eskiden bu yemekleri yiyenler neden basta- lanmıyor, şikâyet etmiyorlardı?.. Bu hususta iptida eski bir ahçı ile görüştük. Vaktile saraylarda, büyük konaklarda çalışmış olan bu ihtiyar ahçı yemeklerimizin ağır ve hazmı güç olduğu iddiâsını şiddetle reddediyor. Ihtiyar ahçıya göre bugün mide hastalıklarının fazlalaşması ahçılık sanatının ge- rilemesinden ileri geliyor. Ortada usta ahçı olmadığı için yemekler eyi pişirilemeyor ve bunları ye- yenlerde kolayca hazm edemeyor. İhtiyar ahçı diyor ki: — Eski türk yemeklerinin yal- nız adı kaldı. Şimdi yemek yap- masını bilmiyorlar. Türk yemekleri mide bozmuş olsaydı eski adamların hep mide ağrısından kıvranmaları lâzım ge- lirdi. Imparatoriça Öjeni Istanbula geldiği zaman kendisine Abdül aziz türk yemekleri çıkartmıştır. Imparatoriça türk yemeklerinin | tadına doyamamış: “Bunlar dün- | yanm en lezzetli yemekleridir., | demiştir. Bunu yalnız imparatoriça Ö'eni söylememiştir. £ Senelerden beri konaklarda yemek yiyen ecnebiler de bizim köreklerimizi, tatlıları- mızı, hele sebzelerimizi obeğe- nirler. (Meselâ, revani diyip geçmemeli... Revani 4l yumur- tayla yapılır. Yumurtaların çal- kalanması, fırma verilmesi pek çetin bir iştir. Revani fırındayken on onbeş dakikada bir çıkarılacak yanma- masına dikkat edilecektir. Iyi bir revani yapmak için üzerinde on on iki saat çalışmak lâzımdır. Eskiden Istanbulda iyi revani yapan bir tek adam vardı. O da Raif usta isminde birisi idi. Ruif ustanın Vefa taraflarında ufak bir dükkânı vardı. Bazen yaptığı revaniyi, obaşında bir tablayla gezdirir satardı. Raifin revanisi diye meşhurdu. Sarayda bile o kadar güzel revani yapan buluna- mazdı. Ekseriya saraydan gelip Raif ustadan revani alırlardı. Raif usta öldükten sonra, iyi revani yapan kalmadı. Hele şimdi hiç yok.. Geçen gün meşhur bir tatlıcıda bir parça revani yedim. Tatlıcı revaniye ağır şerbet dök- müştü, içi hamur gibidi. Böyle bir tatlıyı yiyen akşama kadar elbette yemek yiyemez ve midesi bozulur. Bundan başka harç meselesini de unutmamalı. Bir zaman kulla- nılan tereyağları halis, yumurtalar taze idi. Şimdi ne halis tereyağ, ne taze yumurta bulunamıyor. Eski ahçının sözlerini yazdık. Yarın da yene eski ahçılardan bahsedeceğiz. Bundan sonra dok- torlarımızın bu husustaki fikirlerini neşreyliyeceğiz. Hindistan Yuvarlak masa konfe- ransı ne yapıyor? Londra 8 (Hususi) — Londrada toplanan yuvarlak masa konferan- sı uzun bir fasıladan sonra tekrar | toplanmış ve müzakerede bulumuş- tur. Yeni hükümetin Hindistana ve konferansa karşı eski hükümetin takip ettiği siyasette (devam edeceği bildiriliyor. o Maamafih konferanstan ameli bir netice çıkması pek ümit edilmiyor. Hattâ bazı murahhaslar Hindistana dön- meğe hazırlanıyorlar. Yuvarlak masa konferansı 15 teşrinisaniden itibaren Birmanya- daki vaziyeti ve oradaki idare tarzını tetkik edecektir.