HAFTANIN İÇİNDEN 2 Con Ahmet, 1965 Demirel Hükümeti bir hesabın üzerine kuruluyor. 1960'n 27 Mayısından bu yn Türkiye bir karan- lık devre geçirmiştir. Bu nlık devre içinde Tür- kiyede, tabii bir iş hayatının ci basit icabı olan ne İstikrar, ne güven bulunmuştur. Askeri İdarenin bankalardaki kasaları açtırma tecrübesizliğinden başlayan, onun Servet Beyannamesi tedbiriyle devam eden, C.H.P.'nin vergi açıklanması prensibiyle perçin- leşen ve seçimlerdeki meşhur Ortanın Solu sloganıy- la şahikasına erisen bu istikrarsızlık ve güvensizlik günlerinde en az üç, belki dört milyar liralık bir ser- maye piyasadan kaçmıştır. 1960'dan sonraki iktidar- lar emisyon yaptıkları, tedavüle para çıkardıktan halde hem bir likidite sıkıntısı, hem de bir kredi dar- lığı kendini şiddetli şekilde hissettirmiştir. Bunun se- bebi, piyasadan kaçan bu paradır. Piyasada kalan ra da, o devre iktidarlarının "münkabız politika"sı yüzünden ancak bir, iki kere dönmüş, fazla bir verim sağlamamıştır. imdi, bu karanlık devre -AP.'ye adanmış kalem ve gazetelerin tabiriyle: "Türk milletinin çile devri"- geride kalmıştır. Önümüzde, AP.'nin idaresinde bir nurlu devre açılmaktadır. Bu devre kardeşlik, güven. istikrar devridir. Herkes herkesi sevecek, vi “30 Milyonun Hükümeti" bulunacak, artık n e bugün- den, ne yarından korkulacak, kendisine bronşit ya- kıştırılmasına dahi tahammülü olmayan bir ekibin MN bir dâhi başbakan bütün güçlükleri yenecek- - Me zy kaçmış olan bu üç, belki dört m ranın a dönmesi zamanıdır. Bu dönüş, Demirel Hükümetinin iktidara oturmasıyla birlikte gerçekleşecektir. Türkiyede saklanan para meydana çıkacaktır, Türkiyeden giden para geri ge- lecektir. Kim sermayesini, başardı iş adamı Süley- man Demirel tarafından yönetilecek Türkiyede iş- letmek istemeyecektir ki? Süleyman Demirel bir ko- münist değildir. Süleyman Demirel bundan dolayı herkesin emeği kadar değil, sermayesi kadar - ması, taraflısıdır. Böyle olunca bol sermaye hemen deliğinden çıkacak, iş çevirmeye başlayacaktır. Ser- vet Beyannamesi derhal kaldırılacak, vergiler artık açıklanmayacak, bol kârın bu handikapları da önle- necektir. O zaman, para bir-iki değil, onbir-oniki ke- re dönmeye koyulacak, bereket başlayacak, fazla ci- ronun me artacak, piyasa hararetlenecek, iş- ler açılacaktır. Üstelik bunlar, hemen olacaktır. Zira istikrar ve güven konusunda "Muhteşem Süleyman"- ın adı bile bir sihirli değnek niteliğindedir. Ancak “iktisat bilgisi" burada, bir parantez aç- maktadır. Gerçi işlerin açılması yeni emisyonun ya- pılması değil, kaçak paranın avdetiyle sağlanacağı için bir enflâsyon bahis konusu değildir! Ama buna rağmen bereket, vatandaşın satınalma gücünü, talebi karşılayacak malların artmasından daha süratli art- 6 Kasım 1965 Metin TOKER tıracaktır. O zaman bir pahalılık ve "yok'lar başgös- terecektir. Kuyruklar tekrar teşekkül edecektir. Ne gam? Pahalılık, "Muhteşem in kendi keli- meleriyle bir “sıhhat alâmeti"dir v arın adı, onun gerçek selefinin tabiriyle “refah kuyrukları"dır. Fakat halk, sıkıntı kapıya geldiğinde bunun “mutlu mâna"sını anlamadığından "yok'"lara fırsat verme- mek lâzımdır. Doli Amerika, yeni iktidara des- teğini işte burada gösterecek, bugünkünden yüzmil- yonlarca dolarlık fazla yardımla -bu, 200 ile 400 mil- yon dolar arasında bir fazlalık olacaktır- ihtiyacımız olan mallan bize sağlayacaktır. Zaten çark bir kere dönmeye başladıktan sonra sistem hemen bir devr-i daim makinesi halini alacak, arz ve talep kanunu en liberal mânasında işleyecek, yeni yatırımlar birbirini takip edecek -bunlar, vergi mükellefiyetleri de yük- lenmeden yapılacaktır-, bolluk kısa bir güç devreden sonra kendini vatandaşın gündelik hayatında hisset- tirecektir. Demirel Hükümetinin ekonomi felsefesi budur. Eğer Türkiyenin olmayacak duaya âmin demek vakti bulunsaydı "Bekle ve Gör" tavsiyecilerine uyup mukadder âkibeti sessizce ve eğlenerek beklemek kabil sayılabilirdi. enin menfaati, gerekli ikazı derhal yapmayı gerektirmektedir. Demirel Hü kümetinin ekonomi felsefesi bir başından ötekine yanlıştır ve bir imtihan kâğıdına bunları yazacak bir Iktisat Fakültesi birinci sınıf öğrencisine verilecek not sıfırdır. Fakat bunun üstünde, felsefenin dayan- dığı temel, gerçekte yoktur. Ne, Servet Beyannamele- rinden korkup kaçmış üç, dört milyar liralık bir ser- mâye vardır, ne de bir A.P. İktidarı, kapkaççı olma- yan yatırım sermayesine güven verebilecek nitelikte- dir. Tam aksine, seçimler sırasında başta İnönü, bu- günkü bütün Muhalefet, milleti, bir A.P. iktidarının Türkiyeyi “her ihtimale gebe bir memleket" haline getireceği konusunda ikaz etmiştir ve bu ses, gerçek yatırım sermayesinin kulağında sanıldığından çok daha fazla yer etmiştir. Evet, bundan beş-on yıl ön- ce bir telefon konuşması sonucu yüzbinlerle lira vu- ran karaborsacı şimdi siyah maskesini yeniden yü- züne ak ve piyasaya tekrar çıkm azırlığı i için- dedir. Ama, Demirel Başbakan oldu diye derhal iş hayatının açılmasını beklemek, hele, piyasaya yeni girecek bir paranın yeni emisyon değildir diye enf- lâsyonist bir tesir yapmayacağına inanmak saflığın da değil de korkunç bir cahilliğin delilidir. İnsanın bu hesaplara bakıp "Aman yarabbi, Allahtan ki böy- le bir kaçak para mevcut değildir" dememesi imkân- sızdır. Böyle bir spekülasyonla memleket idare etmeye, sanırım dünyada ilk defa bir iktidar bizde cüret et- mektedir. Eğer Meclisin en oyu "cesaret"e verile- cekse, bütün siyasi partileri Demirel lehinde oy kul- va davet etmek lâzımdır. Elhak, bu onun büyük ve tek hakkıdır.