AKİS Zaten prensip mücadelesi yapanla- rın cesareti bu noktadan da kuv- vet kazanmaktadır. Bu bakımdan, Demirel İktidarı, halk oyuna mal olmuş meseleler üzerindeki icraat ve tasarruflarında belli bir sınırı aşmamağa gayret ogöstermezse, a- yağının altındaki (oherşeyin eskiye göre çok daha süratle sallandığı bir ortama gidebilir. Karşılaşmalar Yere bakan adam İçinde bulunduğumuz ayın birin- ci günüydü. İsmet İnönü, her a- yın başında yaptığı gibi, aybaşı masraflarının mi hesabın- dan çekmek üzere Ankaradaki İş Bankasının Yenişehir Şubesine git- ti. Şube Müdürü İnönüyü odasına aldı, muamelenin yapılmasını bek- lerken, gene mutadı veçhile, Paşa- ya bir greypfrut ikramı teklifi yap- 6 Kasım 1965 t. İnönü biraz evvel greypfrutunu yediğini söyleyerek (o teşekkür etti, müdürün hal ve hatırım sordu. Bu sırada bankada bulunanlar İnönüyü heyecan ve sevgiyle seyrediyorlardı. İsmet İnönü müdürle konuşma- sının bu safhasında odanın içine bir göz attı. Köşede bir adam, büzül- müş, gözlerini yere indirmiş, görün- memeye çalışır gibi e İ- mönü kendisini tanı — Oo, Yakup Kadri Karaos- amg! Sen burada mısın?" dedi. "Büyük Edip", sıkılgan ve mah- cup, başını hafifçe kaldırdı: — Evet efendim. Yeni geldim.." İnönü, gayet tabii bir tarzda: — Nasılsın, iyi misin? Çoktan- dır görünmüyorsun. Hanımefendi nasıllar?" diye sordu. "Büyük Edip", rahatlayacak yer- de daha fazla sıkılıyor gibiydi. Bi- raz sıhhatinden bahsetti. Ciğerleri gene iyi değildi. Çok çabuk bronşit (Reklâmcılık: 4293) — 609 YURTTA OLUP BİTENLER Yakup Kadri Patlıcanın Karaosmanoğlu hizmetinde oluyor, kolay iyileşemiyordu. İstan- bulda yaşamak güçtü. Ankarayı da- ha derli toplu buluyordu. Eğer İsmet İnönü biraz iğneli, biraz imâli bir lâf söyleseydi "Bü- yük Edip" her halde rahatlayacaktı. Fakat Yakup K. Karaoşmanoğlunun kırk yıl hayran kalıp "Atatürk'ten bile büyük gördüğü", ancak "İsmet Paşa Aleyhtarlığı" kârlı bir ticaret haline geldiğinde, ah, kırk yıl ne kadar yanıldığını farkedip "gerçek hüviyetiyle (görmeye başladığı" İ- nönü hiç aldırmıyordu. Aksine, o- nun pek rahat, hattâ eğlenen bir hali vardı. "Büyük Edip" ile hava- dan, sudan bir kaç cümle daha et- ti, sonra tekrar Şube (Müdürüne döndü. Bu esnada muamele bitmiş- ti. Bir memur, İnönünün çekmek is- tediği parayı onun arzuladığı kıy- mette banknotlar halinde getir- mişti, -Eee, aybaşı masrafları..- İnö- nü onları aldı, saydı, dikkatle cüz- anına yerleştirdi. Sonra kalktı. Şube Müdürüne ve "Büyük Edip"e saygılı bir selâm verdi. Müdür, ken- disini kapıya kadar geçirmek üzere onunla birlikte odadan ayrıldı. Odada kalan "Büyük Edip" kü- çülmüş, küçülmüş, küçülmüştü.. 23