KÖŞEDEN 1924 Olimpiyatları ve ötesi 1” Olimpiyattan ufuklarda belirdiği zaman, spor işlemimizi düzenlemekle vazifelenen teşkilât daha yaşını doldurmamıştı. Gerçi "İdman İttifakı (Heyeti Muvakkatesi" adı altında bir heyet daha 1921 yılının Nisanında toplanmış, bir nizamname hazırlamış ve Ka- sım ayında İdman İttifakını Cemiyetler Kanunu hü- kümlerine uygun bir varlık olarak tescil de ettirmişti ama, ortaya henüz gençlere sahip olacak, işleri çekip çevirecek, düzene koyacak bir otorite çıkamamıştı- Serveti Fünuncu Ahmet İhsan, Selim Sırrı (Tarcan) Sami (Yen), Ali Rânâ (Tarhan), Cevat Rüştü, (Baydar), Burhanettin (Felek), Taip Servet, Hamdi Emin (Çap), Darüşşafakalı Cemal Fa is, Cevdet beyler gibi, sahalarda ve sporun konuşulup tartışıldığı yerlerde sık rastlanan isimler Türkiyenin bu oyunlara katılmasında sporcular ve onları idare eden- ler için büyük faydalar mülâhaza ediyorlar ve bu işti- raki samimi olarak arzuluyorlardı... Ancak bunu temin edecek ne imkâna, ne de güce sahiptiler. Tek ümit, bu tarihlerde memleketin hakiki sahibi olan Türkiye Büyült Millet Meclisi Hükümetinin göstereceği alâkada idi. Bü- yük ölüm kalını savaşından sonra eline yorgun bir nesil mirası alan yeni Anadolu Hükümetinin gençlik işle- riyle İlgilendiği, bazı vilâyet ve kazalarda çalışan spor kulüplerine para yardımı yaptığı, hattâ bu o sebeple, gençlik hareketlerinin canlı bir kesafet gösterdiği ya- rak İstanbula da el uzattığı biliniyordu. Fakat bu Olimpiyatlara iştirak gibi pahalı bir hamleye girişe bilmek, onu organize etmeğe kalkışmak için yeter, bir teminat sayılamazdı- Onun için işe, o günün ölçüsü içinde pak usta ve hesaplı bir neşriyat kampanyası ile başlamışlardı. 1923 Nisanında İdman İttifakı bir kongre yapmış ti. Seçilen yeni merkez heyeti, reis Ali Sami beyin gayretiyle bir takım ileri adımlar atmış, hattâ İstan- bulda olduğu gibi bazı vilâyetlerde "mıntıka" heyetle- Bu arada Olimpiyat oyunlarına nasıl dair bir de progra temaslar yapmak üzere Ankaraya murahhaslar gönder meyi de karar altına almıştı. İdman İttifakı Reisi Ali Sami, Olimpiyat Komitesi Murahhas âzası Selim Sırrı ve Maarif Vekili Safa be- yin Başvekil İsmet Paşayı Ankarada ziyareti bir Ağus- tos gününe rastlamıştı- Genç Başvekil -Paşa o tarih- te kırkını geçmemişti sanırım- heyeti dikkat ve anla yışla dinlemiş, dileklerini kabul etmiş ve Olimpiyat ha- zırlıklarına, seyahat masraflarına karşılık olmak üze- re. İttifak emrine 17 bin lira vermiş ve buna çok kısa bir müddet sonra 10 bin lira daha ilâve etmişti. Küçüm- semeyin! Paranın o günkü satın alma gücünü düşünür? de bakın, bu 27 bin lira ne büyük bir paraymış... Para İttifakın kasasına girdiği gün, evvelce hazır- lanıp Paşaya takdim edilen proje esaslarına uygun AKİS/34 Vildan Âşir SAVAŞIR olarak çalışmalara başlanmıştı- Hele bizler (o kulüpte, mektepte ve evde başka lâf konuşmaz olmuştuk- Yeni Türkiyeyi Pariste temsil edecek olan ekipi İstanbulun bir avuç sporcusu arasından seçmek, günün şartları karşısında dirayete uygun sayılmıyordu. nun için yurt ölçüsünde bir araştırma yapılmasına (o özenilmiş, tiplenmesi kararlaştırılmıştı. Bu seçmelere Ankaranın, rabzonun, İzmitin; İstanbulun, Balıkesirin sporcuları iştirak edecekler ve başarı gösterenler, zamanı gelince İstanbulda kampa alınacaklardı. Futbolcuların, atletlerin, güreşçilerin, haltercilerin ve eskrimcilerin iştirak ettikleri bu Eskişehir seçme- leri, Türkiyede modern sporun konuşulmağa ve teşkilât lanmağa başlamasından sonra -Galatasaraylıların, "Kin" şairi Emin Bülendin başkanlığında Galata römorkörü ile İzmite yaptıkları seyahati saymazsanız- yapılan ilk seyahat olacaktı. tı. Ekipleri, ikisi de bu tarihlerden önce memlekete getirilmişlerdi. İstanbuldan Eskişehire gidecek sporcuları nasıl bir usul ile seçilmişlerdi, o hatırlamıyorum Ama o, güzel bir bahar günü gibi ılık Mart sabahında Haydarpaşa garın- da toplanan arkadaşların hepsi bir bir gözümün önün- de. Size onlardan, bugünkü kuşakların da tanıya bilecek- lerini sayayım da bakın, kimler, kimler yoktu bu ka- filede!-. Zekiler (Sporel), İsmetler (Fenerbahçe başka- nı - Yavuz), Nihatlar, Alâadinler. Caferler (o (Kaleci), Muslinler, Bediiler, Leblebiler, atlet Rauflar, Şekip- ler (eski mebus Engineri), Hilâlli gülleri Ekrem, Ömer Besim, Ünvan, ciritci Sudi, güreşçi Dünü (Sade), Vehpi, Sadullah, Halterci Cemal, eskrimci Fuat-. Daha da kimler, kimler!... İdarecileri arasında, yol boyunca elin- den beyaz süed eldivenini çıkarmayan Ali Sami bey çiz- gili pantalon ve ceketatay giymiş Selim Sırrı bey, Ah- met Fetgerli bey ve, ne sebep ve sıfatla bu kafileye katıldığını hâlâ merak ettiğim, Çelebi Said (Traşçı) ve Sakallı Nazmi Acar ile, tabii, iki de ecnebi antrenör bulunuyordu. Eskişehir İstiklâl Savaşının destanlar yaratmış ka- sabalarından biriydi. Orayı görecek, hâdiseleri kahraman halkının ağzından dinleyecek o ve geçmişi Oo beraber yaşamağa çalışacaktık. Bizi orada Kemalettin Sami Paşa misafir edecekti. Resimlerinden tanıdığımız ta genç ve yakışıklı kumandan, sonu kurtuluşa varan amansız mücalelenin kahraman başlarından biriydi Ona bili- yorduk ve biliyorduk ki o. Büyük Mustafa Kemalin en güvendiği, en sevdiği silâh arkadaştan lirasında idi. Sonra yolumuz, muharebenin izlerini hâlâ taşıyan böl- -elerden geçecekti. Kahpe bir düşmanın yakıp yıktı- ğı kalabalarımızı oattığı Oköprülerimizi o yüreklerimiz kanayarak görecek, perişan kaçısın şahidi devrilmiş trenlere, yanmış vagonlara, parçalanmış lokomotiflere bakıp, yürek soğutacaktık- Sonunda Parise gidilsin veya gidilmesin, bu, bizim için ne paha biçilmez bir mutlu- luktu!.. Trenimiz hareket ederken biz bu mutluluğun heyecanı içinde idik.