Teknik öğretime kayarken Mi Eğitim Bakanı Dr. Öktem, klâsik öğretim siste- minden teknik öğretim sistemine geçiş devresinin açıldığını ve ilk uygulamaların da yapılacağını açıkla- mış bulunuyor. Bu, gerçekten sevindirici bir olaydır. Birinci Beş Yıllık Kalkınma Plânında ana batları gös- terilmiş olan teknik öğretime kayış ihtiyacı, zaten uzun bir süredir, kendisini hepimize, duyurmakta idi. İleri toplumlarda veya som yıllar içinde gerçek bir kalkın- ma gösteren memleketlerde mesleki ve teknik öğ- retime büyük bir önem verilmektedir. Meselâ o Tür- kiyede, 1961 yılında orta dereceli klâsik tahsil yapan- ların miktarı yüzde -78,5 ve orta dereceli mesleki ve teknik okullara devam edenlerin sayısı yüzde 13,7 iken, Batı Almanyada klâsik orta dereceli oOokula devam edenlerinki ise yüzde 643 idi. Bugün İsrailde, orta de- receli teknik ve meslek okullarına devam (edenlerin sayısı yüzde 30'a çıkmıştır. Rusyada orta dereceli tah- sil yapanların yüzde 751 teknik ve meslek okulları- na gitmektedir. Bu durumda Rusyada, orta dereceli klâsik tahsil yapanların sayısı yüzde 25'i geçmemekte- dir. Fransa gibi klâsik tahsile önem veren birçok mem- leketlerde de, son yıllar içinde, teknik ve meslek okul- larına rağbet çok artmıştır. Öyle görülüyor ki, çağımızın gerçekleri, bütün mem- leketlerde tahsili klâsik sistemden teknik sisteme doğ- ru zorlamaktadır. Her memleket de bu geçişi, kendi imkân ve ihtiyaçlarına göre ayarlamaktadır» Meselâ li- beral bir memleket olan Birleşik Amerikala bu sis- tem, belki de en iyi bir; tekilde uygulanmakta, muh- telif meslek ve teknik kollara yöneltme, liselerde, ders programları ile sağlanmaktadır. Bu durumda, bü- tün çocuklar liseyi bitirme şansına sahip olmakta, ay- nı bina içinde, mecburi dersler yanında, rehberlerin yardımıyla (seçtikleri ihtiyari derslerle hem kabiliyetle - rini keşfetmekte, hem de bu kabiliyetleri (o geliştirme imkânını kazanmaktadırlar. Böylece, devamlı bir gelişme halindeki çocuk, mesleğe veya teknik ko- la zorla itilmeyip, bu meslek veya işi severek, istiye- rek ve kendi isteğine göre, fakat yetişmiş uzmanların lar içinde büyük rağbet görmüştür. Kısa gecelikler, kısa sabahlıklar, ya- Tertemiz başörtülü, öğrenmeye raklı Çerkezhöyüklü hanımlar, yardımıyla, kendisi seçmektedir. Tabii bu dâva, ame- rikan toplumunda kolay halledilir bir dâvadır. Çünkü amerikan toplumunda gençler, çok erken yaştan hayat- larını kazanma zorunluğunu duyar ve bir an evvel hayata atılmak üzere teknik sahalarda çalışırlar. sik yolda yüksek tahsil yapanlar, buna gerçekten merak saranlardır. Bizde ise teknik kollar, bugüne kadar, ye- ter derecede değerlendirilememiştir. Yanlış bir zihni- yet, sayın Dr. İbrahim Öktemin de işaret ettiği gibi, ancak zekâ seviyesi düşük, okuma kabiliyeti zayıf ço- cukların teknik ve mesleki okullara girdikleri inancı- nı yaymıştır. Bu bakımdan, bir itilme olmadan, klâsik tahsilden teknik tahsile geçiş bizde kolay olmayacak- tır. "Okusun, kâtip çıksın da, adam olsun" zihniyeti kafalarımıza fazlaca yerleşmiştir- Demek ki bir itilme zorunluğu mevcuttur. Yalnız, bu itilme yapılırken, il- kokulu bitirme derecelerinden çok, çocukların gerçek kabiliyetleri üzerinde durmak gere Bunun için de ilkokullardan itibaren kabilyetleri (geliştirilecek (yeni usüller uygulamak mecburiyetindeyiz- Teknik okullarda kültür derslerine de büyük önem verileceğinden, bu okulları bitirenler, klâsik liseleri bi- tirenler gibi yüksek tahsillerine de devam edebilecek- lerdir. Üstelik teknik bir sahada da yetişecekleri için, yüksek tahsil yapmadıkları takdirde, memleket ( »cin faydalı bir vatandaş olarak derhal hayata atılabilecek- lerdir. Personel Kanununun teknik elemanlara tanıdı- ğı yeni imkânlar da hesaplanınca, teknik okulların en aşağı klâsik liseler kadar rağbet görmesini bekliyebili- riz- Klâsik tahsilde ve teknik okullarda başarı göste- remiyecekler için ise mesleki kumlar, teknik kurslar açılması beklenmektedir. Klâsik Öğretimden teknik öğretime geçerken en önemli şey, bence, çocuklara ve aileye "teknik öğretimin mânasını ve değerini anlata- bilmek"tir. Ayrıca temkinli, hesaplı, sabırlı bir (geçiş devresinin, "bir kayma"nın şart olduğu da muhakkak- tır Bu, bizi başarıya daha çabuk ulaştıracaktır. Jale CANDAN me- (Dernek üyeleri, ilâç temin ederek, ka- iki köyde karasinekle mücadele uy- rm kombinezonlar bermuda tipi iç rasineğin büyütülmüş resmini, fırçaya (Ogulaması yapmışlardı. Fakat ne Çamaşırları hep bu canlı emprime benzeyen ayaklarını gördükten ve o- okadar mücadele edilirse edilsin, jerselerden yapılmaktadır. Emprime (onun marifetlerini öğrendikten sonra, karasineğin kökünü tamamiyle ku- çamaşır modası kışın da devam ede- onun odadaki cektir. mevcudiyetini etkili bir surette duymağa başlamış- daha rutmak mümkün olmuyordu. Bu mücadele yanında yiyecekleri Binek- lardı. Hele bir sineğin 300 yumurta ten korumak, açıkta hiçbir yiyecek Dernekler yaptığını öğrenince, odadaki sinek bırakmamak ve helaların ağızlarını ordusundan daha fazla rahatsızlık og, yir kapakla kapatmak şarttı. Karasinekle mücadele duymağa başladıkları görülüyordu. Gössiz odada birden bir kıpırdanma old Konferansçıyı büyük ( bir dikkat içinde dinlemekte olan me- raklı kadınlar, yüzlerine gözlerine ko- nan karasinekleri kovalamaya koyul muşlardı. Karasinek canavarları san- koyuldular. Kendilerine karasinekten korunmayı öğreten Ev Ekonomisti Melâhat Çiz- meciyi bütün dikkatleriyle dinlemeye Melâhat Çizmeci, Yaz aylarında pek çok ishal vakasına şahit olan bu köylerde an- neler, karasinek hakkındaki konuş- mayı ve alınacak tedbirleri içten ge- Türk -Ameri- len bir ilgiyle dinliyorlardı. O gün ki birdenbire odayı istilâ edivermış- lerdi. Olay, geride (o bıraktığımız içinde Ankara yakınlarında, kezhöyük köyünde geçti. misti Melâhat Çizmeci, okul odasın- da toplanan köy kadınlarına "karasi- neğin: marifetleri" ni anlatıyordu. hafta kan Kadınları Kültür Derneği Köyü Kalkındırma Grupunun faal bir Üye- si olarak, o gün iki köyde, Yavrucak ve Çerkezhöyük köylerinde, konuşma yaptı, karasineğin otehlikeli (o faali- yetlerini ve buna karşı durmanın ça- relerini anlattı. Bu arada özellikle yaz aylarında, tel dolabın önemi üze- rinde durdu. Bu konuşmadan önce iki köyde de hasta çocukları mua- yene eden Hacettepe Hastahanesi uzmanlarından Dr. Ayten Gökdağ da ishal vakalarının çokluğu karşı- sında, annelere ayrıca sağlık ve te- mizlik öğütleri verdi. Ekono- misti Melâhat çizmecinin konuşma- sı böylece uygulama sahası da bul- muş oluyordu. AKİS/29