A.nlı lan artık modern Pygm ya.mtıcısından daha ziyade_ Bon muktedlr Aşığına ihtiyacı vardı.. İtalyan Sa.nayicisı Bathsta Me- neghini bir taraf m âye: hı.tır'km bir ta.ra!tan nnet ve vefa nssmiz ld”'ı- yemizlığıni ortaya koyuyordu. Bundan bir yıl önce Londrada Covent Ga.rden'de Cherubini'nin Me- dea Ope oynayan a Callas, işte şımdı i- kinci bir Medea.yı da kengdi husust hayatı içinde canla.ndınnaktaydı Bıı undlğ'i g'lbi Medea, Yun Mi sinin a_nlanndan ağır bir dmmm kahramanıdır. Tubini operasında, kadın B.qığını koea.sma tercih 'se bu ona bekledi saadeti geuı—mez Vefasız. lk kadına pahalıya mal olur. Meneghini basına kati ka a- çıkladığı sıralarda, Callas MilAnoda Onassis'in refakatinde ve muhteşem bir salonda “La Giocondo” operusı- n plâklarını doldurmakla — meşgul bulunuyordu. Bu arada ortada bir de “öbür k vardır. Öbür ka dm" dın, yani Tlnn nassİs, hA.len Venedikte çocukıan lle birlikte dinlenmektedir. Mily: derin güzel ve sevimli eşi, sanki hic bir şeyden haberi-yokmuş gibi gün- Kik hayatını yaşam aktadır. Gazete- cilerin suallenne cevap olarak yet nazik bir tarzda, kocası ile gö— rüşmelerini tavsiye etmiştir. Milânoda başbaşa geçen saatler- den sonra Onassis - Maria Callas hikâyesi çeşitli haber ve tahminlere ; rlni yaldızlama.k heve- ıı içindedir.. Ama günün birinde bu ves geçecek, Maria ne kadar bü- Mösyö Maria Callas diye çağırmaya- cak” şeklinde memnuniyetini ifade etmiştir. Birkaç gündür gazete sayfaların- da Callas - Onawsıs lsîmlerlne rast- lnnmakuı.d Çık berler sın- a Onassis'in scvgilim için Na'polide 1 aydalanarak Onas Sq ın satın alaca i Callas'ın bu operanın Primadonnalığını ifa edecefği de var- anmeven tex nokta -İtalyada boşanma kanunen yasak olduğun. göre- Maria ıle Meneghini'nin ayrı- lışlarının nasıl miülmkün olacağıdır. u arada Battista'nın Onassis'e karşı bir dâva açıp açmıyacağı da üm değildir. Öyun anmıştır. Minnet hliasi- min ve vefanın şebersı liği bir kere daha kendini belli etmiştir. İNEMA Filmcilik A. B. D. : 1958 - 1959 T) irkaç yıl ön k dar kov- D -Hur”ü, Maja - (“ıplak m(xie]" “Solomon and Shebi leyman ve Saba melikesi”ni, Charles Vıdnr *A Farev—ell to Arms - Silâhla: ved ana getirmişlerdır Ottn Premmger Riviera' da 'Bımjour Tristesse - Merhaba hüzün'ü, Huston ile Zanuck P: yakmmdakı Fon- taineblau ormanında kurdukları “Za- nuckvılle"de “The Roaots of av - Cennetin kökleri”ni, 'mnelli Panste “Gigi'yi, — Aldrich rlinde “Ten second to Hell - Cehenne- ”, Yunanistan'da “An- me on saniye”, Kızgın tepeler”'i, Rob- le Inn of Sixth Happiness - Altıncı saadet hanı”- m, Fleischer İskandinavya'da “'I'he Vikingg - Vikingler”'i... çevirm lerdir. Amerikan sin: macılanmn durumu, ilk dünya harbmden son- ra herbiri bir Avrup başkentine dağılan “kayıp nesil” yaza.rlarını ha- tırlatıyor. Ama İtalyada, Fransada, Almanyada “gönüllü sürgün” haya- ti yaşıyan bu kayıp nesil, iki dünya harbi arasındaki Amerikan yazarla- rının en İyilerinden bâzılarını, He- mingway'leri John Dos Passos'ları, Faulkner'leri vermişti. Fakat sine- macılar yazarlar kadar talihli çıka- madıla Bunun sebebi de açıktır: Yazar nereye gıdersı gitsin, düşün- celerini, mevzularını beraberinde gö- türüyor, gezdiği yerler ancak eırü- besini, gorgüsunu arttırıyordu. Kita: bın şu veya bu e yaleması. etm aynı değıldi Sinemacı tek başına de- ğil ekip halinde çalışmak zorundaydı; düşünceler, mevzular tek kafanın de- ğil birçok kafanın mahsülüydü. Bu düşünceleri, mevzuları gerçekleştir- kimselerin elbirliğiyle çalışmasına bağlıydı. Bir Amerikan rejisörü “eski kıta”ya gittiği vakit iki şıkla karşı ka arşıya bulunuyordu: has bir mevzu işliyecekti. Birinci du- rumda, ba ir e ğ ğişik mizaçta ve düşünüşte insanla- “Anane Frank'ın hâtıra defteri” âlevsimin en iyisi A4KİS, 15 EYLÜL 1959