— BASIN YAYIN Tanıtma “Biz buna inanıyoruz” « l llrııyv-ıı Biz Buna İnanıyoru N Lak, Türk iuuerlev Bılruıunuıı ya_yuıhıdıgı bir. kitapçıkın adıdır. Multiteviyalına bir göz gezdi- rınce hayretler içinde kalmamıya ım- kân yoktu:. Türkler neye inamyor- ? “ananç” Amerikalılara na- sıl tanıtılıyor? Türk Haborler Büro- sunun imüvdrü Nuri Eren, bü iş içın Turk karikatüristlerin eserlerine baş- vurmuş, derlediği — karıkatürlerden bu, temiz baskılı, güler yüzlü kitap- çığı Mmeydana — getirmiştir. İrkiltici olan, Türkiyenin yabancı memleket- lere tanıtılması bahsinde, Basın-Ya- yın Umum — Müdürlüğünün Anxara merkeziyle New York şubesi arasın- » zihniyet ayrılığıdır. Merkezde, gerçeklerin gizleninesi ana prensıp- tır; zülfüyare dokunmama kaygısı, müsbet propaganda kaygısını yok et mektedir. New York'ta ise tanrıtma anlayışı bunun tam tersidir. Ameri- Erenin calışmalarının büyük bir rolü olduğu şüphesizdir. şte “Türkivede Biz buna İnanı- yoruz” adlı kıtapcıktan bâüzi örnek- ler: “Politikacılar Daima Memlekete Yol gösterir” başlıklı sayfada iki ka- rikatür.. Birincisi “Sulh Zamanı” baş- lığını taşıyor. Politikacı milletin önü- ne geçmiş, ona yol gösteriyor. İkin- cisinin adı “Harb Zamanı”.. Bu se fer millet asker olmuş. Öndeld polıtl- lerin Tutulması Gerektiğine İnanıyo- ruz” başlıklı sayfadaki iki karikatül- re gelince, bırincısınde politikacı, vaat yııklu bir torbayla secmenin a- yağına gelmiştir: İkincisinde, seçim- ler bitmiş, vat aş, vaat yükli! tor- ba bu sefer kendi sırtına yüklenmiş olarak, ortuda kalakalmıştır. Bir baş- ka sayfada “Parti Politikası,, Günlük Hayattan Uzak Kalmalıdır.” başlığı &itındaki karikatüirde bir sandal De- nızale bir gulmakta. Sandal- daki sonıvor “Demokrat mısın? Halk Partili mi?” Blr baskası “Eski Mışlıınhk'ar Cabuı—p'- Unutul'ur" di- karikatü ylü eşe- Kini aüaca bağlamış. traktörünü... Yalnız ic politika bahsınde değil, ikincisinde ne dÜzündüğlnü aksettirmek ıcin ge- çilen karikatürler. bir vandan mizahının, Türk karıkatürcülütünün seviyesini uygun bir zaviyeden Ame- n&'alılam tanıtmakta, öte vandan da, anlkıyabileceği bir olmıyan, ibi düştmebilen ğır insan olarak görehilmekt.e., bunun 16 WM)L ııq; - sonunda da pek Labil ularak Türk olan yakınlığı, sempatısi, alâkası art- Mmaktadır. “Türkiyede Biz Buna İna- fuyoruz” kıtapcığı, Num Erenin pro- pa, nn im işlerinde göürlerdiri başarı- larita en Lesirli Ve an #üze gürlinür lerirledern DiTidir Çıkmaz sekükta xı amafıh Ammer'kalılar kenidi mem- Wi lckotlerinde — Türk kiyeyle ancal posta yoluyla temasa geçebilme 1m- kânına sailintirler. Türk Haberler Bürosuna mektup yazıp neşriyat iste- me arzusu da nız, ya Türkiyeyi görmtiş, ya da Türkiyeyi bir dostia- rından işitimiş Amer:kalılarda uyan- maktadır. Bunun sebebi de Türk Ha- berler Bürosunun, gözden uzak bıir semtte bulunmasıdır. 52 ncı sokağın doğu ucundaki bir binanın onuncu ka- tında bir apartman datresine sığın- mış olan Türk Haberler Bürosu gercçi şehrin muteber muhitlerinden birin- dedir -yandakiı apartmanda Greta sarbo oıumr-: fakat onbeş milyon- a Türk Haberler Bü- rosunun nerede bulunduğunn bilen- lerin sayısı 500'ü geçmez. Halbuki, dığer memleketlerden hemen hemen hepsinin tanıtma ve turizm bürolan. şehrin merkez! yerlerindedir; hallerindedir. m ta değil, fakat ca.dde üstünde.. Çoğu- nun bir dük vitrini ergün ytızbmlerce New York'lu, ya- bancı tanıtma bürolarının vitrinlerin- de, o memleketlerin câzip tarafların- dan birer ulur o Mmemle- ketleri gezme görm isteği içinde uyanır, İstediği zaman dükkânın ka- pısını açıp içeri girer; enformasyon memurundan istediği bilgileri, istedi- ği broşürleri alır. Türk Haberler Bü- Tosunun bu çeşit 7iyaretcisi ise yok denecek kadar azdır. Büronun yerini bilenler bile, otobüs ve metroların uğ- rağı olmıyan bir sokağa gitmeyi göze almamaktadırlar. York nüfusuyla kıyaslanınca, günde 100 kadar bilgi talebi mektubunun | Na kadar ehemmiyetsiz bir rakam olduğu anlaşılır. Türkiyenin Azneri- ı Canirimasınin sebeplerinden başlcası, Nuri Erenin bu sahadaki bütün bilgisine, muhitiyle tamas kâaa- öiliyetine, mÜüsbet — zihniyetine ruğ- men, bDüronun Tasayonel — denebiletek biır propağanda — çalışmasıla yıllar- dıir. girememiş olmasıdır. Bundan beş VU önce büroyu Mmerkezi dır. yerde, Jukkanfı ve vilrinli Dir öfise taşıma tasavvuru bugüne kadar henüz ger- Çekleğinemiştir. Türkiye adını çoğun- lukla “This Is Turkey — Işte Türki- Yye” adı astında American Eroadcas- üng Company Tadyuğunda y - istedikleri bil- g'lert ancak posta yoluyla elde ede- bilmektedirler Türk Habe-rler Hı)rn—ıunu'ı hazır- ladığı broşürler nevse ki, gerek ve gerek muht—,VıV.ıt bakımından, Üs- tün kalitededir; hatta buü kalitenin, başka yabancı büroların broşürleri- ninkine kıyas'a, cok daha üstün oldu- &u söylenebilir. Ankarada, Basın-Ya- yın Umum Müdürlügunün hazırladı- & tanıtma ve turizm broşürleriyle, New York b(ırosumm hazırladığı bro- “İrlerin kıvası, aradaki farkın kıvas ölçülerini aştığını ve merkezdeki neş- riyat bürosunun boşuna çalıştığını ortaya koyar. Okullardan b'ışln arak Bugünkü şartlar içinde doğrudan doğruya halka inmek imkânsız olduğuna göre, büro müdürü Nuri Eren bu işi, bâzı teşekküllerle ve bil- hassa okullar ve üniversitelerle tema- sı temin etmek suretiyle yapmayı tere cih etmektedir. Hele okul ve ÜRiversi- ra Türkiyenin coğrafyası, tarıhı. ıidare sistemi hakkında bilgi veren, vazıh ve alâka çekici surette hazırlanmış eğitim malzemesi, Türkiyenin farkı- na varmış bir Amerikan neslinin ye- tişmesinde, gerçi —kifayctsiz, fakat gene de ehemmiyetli bir rol eyna- maktadır. Lrenın kayda değer işlerden bi- ri de, Adnan Saygunun “Yunus Em- te” oratoryosunu plâk halinde yayın- latmasıdır. Geçen yılın Kasım ayında, fından Birleşmiş Milletlerde icra edi- len “Yunus Emre” oratoryosunun bu icra sırasında kaydedilmiş şeritleri, Türk Haherler Bürosunca, mahdut baskılı, 33 devirli bir tızun calan plâk haline getirilmiştir. Bir yandan Ame- rikada musikişinaslar sendikasının şartları, öte yandan Tıîrk Haberler cart plâk halinde cıkniasma engel ol- mMmuştur. Fakat, görünüşü bakımından tenkitçilerine, manacerlero, gaze lere Ücretsiz olarak dağıtılm tn. ce bu &tes) şli ler le n Âee