7 Ağustos 1941 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3

7 Ağustos 1941 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

t ı ı J | | | KEÖ—ELE]—r Yazan: ULUNAY B G HN Tefrika No, Bu sözler ikaybettim. Karşımda — heykel gibi duran bu dişi kunda doğru | “yürüdüm. lâkındıyı En ağır ağramı açarken Dilfikâr: — Dikkat ediniz Fazıl! dedi. n ufak bir tecavüizde bulunur-| Banız şimdi uşaklarımı çağırlır 've sizi karşımda kırbaçlatırım. FO zaman bu evdeki mevkünizin ne olacağını düşününüz. Ara - Vmuzdaki hâdise Gdört duvarın harnicine çıkmamıştır; yine öy- le kalması sizin için bayırlıdır zannederim, Cevap vermek istiyordum. Çe nelerim kilidlenmişti. Bütün â- sabıma hâkim olarak ağzımdan bir hırıltı gibi şu eümle çıktı — Biraz evvel öyle söylemi- “Sana karşı lâkayd söylemek », diyordumuz. Dilfikâr — Evet- dedi. Size —karşı lâkayt olmadığımı — söylediğim zaman daha ruhunuzun sefilli - ğini anlamamıştım. Fakat siz henim kadınlık şerefimle oyna- Ganız. Beni tahkir ettiniz, beni sevmediğinizi söylediniz. Niçin? Bunu söylemeğe hiç bir mec- buriyetiniz yoktu. Ben nihayet sizden ufak bir yakınlık bekle - miştim. Mahsus söyledim. Beni kovmanız âçin söyledim. Dilfikâr: — Doğru değildi. Cünkü ev- lendikten sonra bütün ailenizin barçları tarafımdan — ödenmiş- tir. Bu para dolayısiyle sizin üc- " petiniz demektir. Hepsi büyücek Ybir yekün — tutuyor, bun u Bizin werebilmenize — im- kân yoktur. Sizi neden kovayım? Eskiden sizin gibiler esir pazarma -gönderilirdi, şimdi böyle değil.. Hürriyetinizi ken- diniz satın alın; beni memnun ediniz, bana iyi hizmet ediniz .. O zaman sizi âzad ederim.. Öyle değil mi? Dilfikârın — sözleri kulakla - rımda bir kırbaç gibi şaklıyor- du. Hakiki hüviyetimi anlıyor- düm. Oda kapısına dağru yürüdü, çikarken döndü — Sinirlendiniz. Bu akşam burada (şezlong) da yatınız. Geceler gebedir. Ümid ederim ki bu gece bundan sonrası için makul bir Fazıl doğuracaktır. Allah rahatlık versin!. 20 Temmuz 1! Hatıratımı tekrar gözden ge- girirken kendi kendimden uta- gayörum. Ne rezalet! Ne reza- I. Dilfikârla o büyük kavgadan Bonra ayrı şekilde iki hayat yaşıyoruz: Herkesin — arasında ben onun kocasıyım; bana Do- denin Sofo'sundaki gibi “Mami,, diye hitap ediyor. Lâkırdı eder- ken: — Fazil biraz — sinirlerinden muztarip. Bu sene birlikte Vi- şiye gidelim, diye düşünüyorum. Ne dersin Mami? Vişiye-gidelim ni? ©O zaman ben vaziyeti düşü - nülmeden birdenbire büyük il- tifat görmüş bir uşak tavriyle — Siz bilirsiniz! diyorum. O, bu cevaptan memnun ol- mamış gibi bir tavırla: — Yok, Mami doğru değil Herşeyden sevvel -senin - reyini kabule mecburuz.. Bu evin er- keği sensin, diyor. Yalnız kaldığımız zaman — Bugün evden çıkmı; sınız. Çünkü bir misafirim ge- lecek, sizinle tanışmak istiyor ... Yahut: — Terzinize uğradım.. — Bir kaç kumaş intihap ettim. Bu- gün gidiniz de prova yaptırmız- Diyor. Kumaşı benim intihaba hakkım yok.. İLalasiyle mekte- be giden bir çocuk gibi Mebrük ağayı yanıma alarak terziye gi- diyorum. Yolda bir kitapçıya uğrayıp biraz fazla oyalansam harem ağası — Bfendimiz emrettiler. He - men dönelim! diyor.. Bunları bildiğim için içyüzü- müzü bilmeyenlerin karşısında şgreyime müracaat olunuyormus gibi oynanan rollere karşı kaç defa yerimden fırlayarak — Yalan, yalan.. Hepsi ya- lan.. Benim bu evde köpek ka- dar ehemmiyetim yok.. İnanma- yan.... Diye haykırmak istedim .. Ayın birinde dairenin bütün işlerini idare eden ihtiyar avu- kat Saim bey gelir. Anneme v bana birer zarf verir.Bunlar ma aşlarımızdır. — Şimdiye kadar zarfların hiç birini açmadım. Hepsi kilidli serviyetimin gö - zünde duruyor. Bu zarfları Dil- fikârın kafasına fırlatacağım gün gelmiyecek mi? Kant hakkında yazdığım se- ri makaleleri — kitap şeklinde üzerine kendimi | dd basmak istiyen kitapçıdan — al- diğım para bana cep harçlığı için kifayet ediyor. | Geçen gün valıya eniştem gel- di. Salona girer girmez hiç bi mize selâm vermeden doğru Dil- fikâra koştu. Temennahla etek Öpmek arasında bir hürmet hu- lüskârlığı —yaptı, ondan sonra | jyanpürü bir yürüyüşle geri geri | çekilerek “bir yere Hişti. Düfi-| kâr: — Nasılsınız enişte bey? * Diye iltfat vllı"'ı zaman: — | — Ömrü â! - devletini- rım eiçndim. Bedikter 'e etti 2fendimiz! Dün avukat Saim bey kulunuzu yazıhanesi- ne davet buyurdular. İradenizi eyledim. “Nasıl arzı | şükran edeceğimi bilemiyorum. Dilfikâr dudaklarını bulıemk cevap verdi —'Teşekküre değer bir sey ğil! Fakat size sormak isti- rdum. Şubraya gitmeğimi ter | cih edersiniz, yoksa bu maaşla burada kalmak mı işinize gelir? Ahmet-bey: | Z— Nasıl emrederseniz eten-| dim. Bendeniz efendimizin üzad kabul etmez bir kuluyum. sıl tensip buyurursanız! Hazerde ve se.ferde bütün subaylara| elbise, kaput ve (Baş tarafı Birinci sayfada) Asker ailelerite yardım ihasının esasları Meclis tarafından gene cuma toplantısında müzakere edilecek olan asker ailelerine yardım lü- yihası esaslarına mazaran yar- dam — köylerde ayniyat usuliyle yapılacaktır. Belediye ve idarei hususiyeler bütçelerinin ikisi nisbetinde asker ailel yardım edeceklerdir. Asker ai- lelerinin yardım tehsisatının ha- ciz kararları beled'yeler — tara- fından infaz olunacaktır. Dahiliye Vekili belediyelere gönderdiği bir tamimle yerli ve yabancı tefriki yapmaksızın Meelisin Cuma g çizme verilecek W şehirde oturan a#ker ailelerine | yardım etmek Jâzım geldiğini bildirmiştir. | Moeclisin dünkü toplamtısı — | Ankara, 6 faa.) Büyük Millet Meclisi bugün Refet Ca nitezin riyasetinde müzakereye başlarken Dahiliye Vekilinin ta debi üzerine asker silelerine yar- | dım, Milli Müdafaa, Nafıa, M liye, Bütçe ve Dahiliye encü menlerinden seçilecek beş üza- dan müteşekkil bir encümen - de tetkik edilmesini tasvip eyle miştir. Meclis bundan -sonra ruz namesinde bulunan asker ailesi- ne yardım lâyihasına ek tamim âyihasının birinci müzakeresini yapmıştır. ünü toplantısında — Müzakere edilecek İâyihalar | N Dahiliye Vekâleti hesabına Mülkiye Dilfikâr bana doğru baktı. Meletebinde talebe okutulacak — Yur- Nazarlarında puk herif yapmaz ki? Annemin 0( man Fıtnat hanımı buldum. Annem — Ayol! dedi. Orta kattaki ki racıların yüzünden bu ay ter- kos parası dünyayı tutmuş. Be- da hamam bulduk diye bü- tün soyları sopları her gün eve gelip hamamda yıkanıyorlar- mış. Bugünlerde gidip hamamı kapatacağım... Alt katta otu - ran bekârlar da her akşam çal- gı çıgana kıyamet kopuyormuş. Bütün bu tafsilâtın Fıtnatın şifahi notasından çıktığı belli idi. Bir aŞ nın, yalanın belini büken bu ka- dının gözlerinin içine bakarak sordum. — Hacı dede ne halde imiş? Bu sözüme doğrudan doğru- ya cevap vermedi. Anneme: — , * — Ablacığım, dedi. 'Hacı de- deyi görme. Yine bir kocaman sakal koyuverdi. Dühter bacı - ya: “Hanım ablam görmesin!,, dedim. Kakavan Çerkez: “Sen elâlemin sakalına bıyığına karı acaba para - için me xna gittiğim za- karşısında yak üzerinde bin iftira- sezeme Dahiliye Vekâleti idane emir- leri yetiştirmek üzere kendi, he sabına senede yüz talebe okut- turmağa ve bunun için Mülkiye mektebi bütçesine tahsisat ko' mağa ve iaşe ibateleri kabil ol-| madığı takdirde talebeye bu iş için ayda 40 düra verilmesine| dair lâyiha meclisin cuma mp-, lantısında konuşulacaktır. Diğer Lâyihaler | Meclisin cuma günkü toplan-| tısında müzakere edeceği ka nun lâyihaları arasında şu İ yihalar da vardır Ankara kanalizasyonu — ve İngıhz İktısadî | harp nazırı dıyorkı* Abluka | gevşeyecektir vrrafki e Almanlar ellerindeki —| şacağına yerimin dibine karış! stoklarla Yunan milletini Fitne karı...., dedi. Şimdi Hacı dede beni gördüğü 2aman bir şeyler homurdanıp — hâain hain yüzüme bakıyor. Zaten bunlara iyilik yaramaz ki... Allah size ömür versin yoksa... Siz olma- sanız etimi cimbızla koparacak lar Fıtnatın duası boşuna değil - di. Annem, orta kattaki' kiracı- ların aylığını ona tahsis etmiş- ti. Bütün bu vak'aların haricin - de kalan Samiye yalıya pek sey- rek geliyor. Baş başa kalmamı- za âmkân olmadığı için ailem- den yegâne derdimi anlayan kardeşimle hasbihal — edemiyo- rum Dilfikâr kız kardeşime hiç e- hemmiyet vermiyor. Onu o ka- dar (devede kulak) gibi görü - yor ki Kâni paşa ailesini tama- men kendisine celbettiği hal - de Samiyeyi ihmal ediyor. Daha ilk günlerde birbirlerinden hoş- lanmadıklarını anlamış ve miyenin bana Dilfikârla evlen- memi tavsiye etmesine rağmen onu sevmediğini ilk gününden keşfetmistim Dilfikârla yalnız — kaldığımız zaman vaziyet tamamen değişi- yor. O zaman kanım bana karşı hakiki hüviyetine bürünüyor. — Ben yattıktan sonra yal-| nız başınıza salonda niçin otu- ruyorsunuz — Uykum kaçıyor — Tabii gündüz sonra fazla siyest yapıyorsu-| nuz. Bu itiyadı terketmeli Bunun ne demek - olduğunu pek güzel anlıyorum. d yemekten | Sahibem kölesine — vazifesini ihtar ediyor. Kendimi garip bir muamma karşısında sanıyorum. Bu kadını bana karşı böyle bir vaziyet aldıran sebep nedir? | Bazan uzun uzadıya - çehresini | tetkik ediyorum. Dilfikâra - çir- kin “denemez; hattâ çekik kaş-| larının altında iri siyah gözleri- le, muntazam burnile, biraz ka- lınca dudakları dişlerile güzel bir kadın dene - bilir. ÇArkasıvar) —| ve —muntazam | besleyebilirler Lonâra, 6 (a.a.) — Avam Ka- marasında bir suale cevap ve - ren iktısadi harp nazırı Dalton, ezcümle — şunları söylemiştir: Yunanistandaki Alman ma- kamlarının Italyan kıtaları ta- rafından setirilmiş olan yiyecek maddelerini ve malzemeyi - bile aşırdıklarına dair delillere malik bulunuvoruz. M. Dalton, bu it- hamı, hükümetin, düşman — bo- yunduruğu altında iztırap — çe- ken Yunan milletinin feci vazi- yetinden haberdar olup olma - dığı hakkıda sorulan bir suâle cevap verdiği sırada ileri sür- müştür. M. Dalton sözlerine şöyle devam etmiştir İngiliz hükümeti, düşman iş- gali altında bulunan arazideki halkın iaşesi hakkındaki kanu- ni ve manevi mesuliyetin düş- mana terettüp ettiği hususun - daki noktai nazarında musir - dır. Bizzat Alman makamları kon | trolleri altında büyük buğday ve un stokları bulunduğunu dia etmişlerdir. Almanlar arzu ettikleri takdirde - bunların bir| kısmı ile Yunan milletini besli-| yebilirler. | Heyecan uyandı- ran makale (Baş taratı adamlarının mez. Şarki Avrupadaki bazı kü- çük milletlerin yakın tarihi, başkalarından — ziyade hari- cin böyle bir sevk ve ida sine muhtaç olduklarını gös- | termiştir. Kudretli Türkiye, geniş arazisi ve yüksek an'a- W neleri ile böyle bir şeye muh- | taç değildir. | Bilâkis, Türkiyenin Avrupada ve garbi Asyada böyle bir gaye ile lüzum gö- rülecek herhangi bir sevk ve W Bininci sayfada) zâhninden geç- şarkf idare faaliyetine iştirak ede- ceği bile ümid edilebilir. Türkler, muttasıf — bulun- dukları devlet adamı meza- yası #ayesinde-böyle bir role İâyık olduklarını göstermiş- lerdir. — Nasılmış? diyordu. Şu k- dumuza iltica eden yabancı Devletı askerlerine birer tayın verilecek ' harp dolayısile karadan deniz -| den ve havadan memleketimize gelmekte olan mülteciler hak- kında yapılacak muamele ile or- ' du mensuplarına bir nefer ta -| yini verilmesi lâyihaları. 'Türk-ingiliz dostluğu (Baş tarafı 1 İnci sahifede) mrasındaki dostluk yalnız harp esnasında değil harpten #onra da Avrupa anlaşmasına devam- | | h bir tarzda hizmet edeblür. Türkiyenin zarapına — ounak herhangi bir anlaşmaya —uva- fakat edebileceğimiye veya et-| tiğimize dair zaman zaman ga-| zetelerde düşman propaganda- sının yaptığı telkinler neşredil - di. Bu nevi hiçbir telginde h: kikat zerresi yoktur. Bu nevi - den hiç bir şeye asla muvafakat etmiyeceğiz ve herhangi bir devlet terafından bize bu nevi - den hiç bir teklif yapılmamış - tır. Harp sonu âlemi, büyük kü- çük bir çok dervletlerin iş bir- Tiğine muhtaç olacaktır. Ata- türkün dehasi - vücut bulan modern Türkiycain bu âlemde tam rolü olacaktır. Ve Türkiye bunu yaparken kendi - yolunu kendi kararlaştıracak ve iş ar - kadaşlarını da kendi intnhap e- decektir. Attlee'nin beyamata Londra, 6 (aa.) — Attlee, bu gün Avam Kamarasında harp yeti hakkında yaptığı be - fanat esnasında ÜOrta şarktan bahsederken demiştir ki İngiliz kuvvetlerinin Türk - Suriye hududunda — bulunuşu, Büvük Britanvanın — Türklerle olan dostluk ittifakını teyid ve takviye eyleyecek ve Büyük Bri tanyanın Kıbrıs Adası halkına daha büyük bir him temin eylemesini mümkün kılacaktır Amerıka Pasıfıkte Fütunata muhalefet edecek | Vaşington, 6 (aa.) — Ame- rika hariciye mazırı B. Kordel Hull pasifikte hiç bir fütuhat hareketinin vuku bulmamasın - da Amerikanın hayati menfaati olduğunu ve buna — muhalefet olduğunu ve buna — muhalefet yaparken a hitap etmiş- tir japon sözcüsü diyor ki: Tokyo, 6 (a.a.) — Reuter Ecnebi muhabirler dün sabah japon hükümetinin resmi - B cüsünden Siyam istikametinde muhtemel bir japon hareketine Mütedair şayialar hakkında iza hat vermesini âstemişlerdir Sözcü, japon hükümetinin Si- yama karşı takip ettiği siyaset hakkında vazih beyanatta bu- lunmamış ise de göyle demiştir. Hindiçinin müdafaasına dair olan protokol vaziyeti kendili - ğinden izah etmektedir. Japon- yanın Hindiçinideki vazifesi sırf tedafili mahiyettedir. TELGRAF VE AJANs HABERLERİ Mühim bir kanun töyihası —Kisaltilmiş—. | 4 Fevkalâde ) Ajans Haberleri |tebliğ neşredildi Yııgnlllax yolu malze- || Mmesi paylaşilıyor Berlin, 6 (aa.) — Ofi: Neve Zuricher Zeytung —muha- J birinin — bildirildiğine göre, Yu- | gaslavyanın demişyolu malzeme- || sini aralarında taksim şeklini mü,J| Zakere setmek — üzere — Almanya, || italya, Harvatistan, — Bigaristan, î | | 'e Macaristan mümessilleri Viya- nada toplanacaklardır. Roosevelt Atlöntik filosu kumandaniyle — konuştu Vaşington, 6 (a) — Oi Babriye »nezaretinin — bir tebli ğine Fotomao / yatile şimali || Atlantikte seyahatte bulunan B./E| Rooseveit, dün Amerikanın şima- || 21 Atlantik filosu kumandanı Vis | Amiral King ile görüşmüştür. Sardunya denizden ve hava- dan bombalandı | İ Londra, 6 (a.a.) — B. B. C.: Amirâllik dairesi, “İngiliz tor- pidobotlarının Bardunya arasında kâin Allogro ve Portoconte deniz tayyareleri üslerini muvaffakiyet- le bombardıman etmiş oldukları- ni bildirmektedir. Bu deniz hü - cumu, Ark Royal tayyare — gemi- sinden havalanan — İngiliz tayya- relerinin yapmış oldukları — bir hava hücumu takip etmiştir. ÂAlmanlar ağır zayiat veriyor (Baş tarafı 1 inci sayfada) tayyare kaybetmişlerdir. Düs- manın kaybı ise 6ö tayyaredir. Tebliğde bundan sonra, Kı- zilordu askerlerinin ferdi hare- ketlerinden bahsetmekie ve şöy | le devam eylemektedir: | Sovyet askerleri, azimkârane bir hareketle bir Alman piyade alayını dağıtmağa muvaffak ol- muşlardır. 300 den fazla Alman maktul düşmüştür. Miktarı çok olan esirler arasında alayın ku- m idanı da bulunmaktadır. Almanların zayiatı çok ağır- dır. Düşman, cephenin muhte- lif noktalarına takviye kıtaatı göndermek mecburiyetindedir. Almanlar, - 16 ilâ 17 yaşındaki | delikanlıları harbe sokmuşlar- dır. | Moskova bonrbardıman edildi Moskova, 6 (a.a.) Resmi tebliğ. -6 Ağustos gecesi bir çok Alman tayyarelerinin yeniden Moskovaya bir akın yapmak teşebbüsünde bulunmuş olduk- larını bildirmektedir. Yalnız bir kaç münferit tay- yare şehrin üzerinde uçmağa Muvaffak olabilmiştir. Diğer düşman tayyareleri ,avcı tayya- relerimiz ve defi bataryaları - mız tarafından dağıtılmışlardır. Düşman tayyareleri, bombala - rını uzaklarda, Moskova hari - cinde boşaltmışlardır. İngiltere, Rusaya elinden gölen yardımı yapıyor Londra, 6 (aa.) — İktısadi harp nazırı Dalton bugün A- vam kamarasında İngiliz hü - kümetinin Sovyet Rusyanın ih- tiyaçlarını temin etmek için elin- den geleni yaptığını bildirmiş - tir. Moskova, 6 (aa.) — BB.C. Kızılordunun * organi — olan Krasnaje Svesda cephe sinde ki harekât hakkında şöyle yazmaktaldır Alman ordusunun mevcudu neolursa olsun hiçbir. zaman adet itibarile muazzam Sovyet ordusunu geçemiyecektir. Bununla beraber Krasnape Susda mücadelesinin çetin ola - mı kabul etmektedir. Soyvet gazetesine göre büyük ıztırapla geçecek olan günlerden sonra zafer güneşi doğacaktır ozovskinin Beyanatı Moskova, 6 (a.) — M. Lozovski, dün gazetecileri ka- bul ettiği sırada, Japon gazete - lerinin son günlerde Çinde bir Rus - japon askeri konferansı toplandığına dair vermiş olduk- ları haberleri tekzip etmiştir. M. Lozovski, bu kaberin son zamanlarda yabancı gazetelerde gçıkan ve itimada an — olmi - yan beyanatı şayialardan - beri olduğunu söylemiştir. İlkbaharda — imzalanan Yu - goslav - Sovyet paktının veni bir mukavele imzaladığı hakkında herhangi bir haber veril- memiş olması ve Polonya ve Cekoslovakya ile yeni anlaşma- lar aktedildiği ilân edilmiş olun- ması hasebile, elân mer'i sayılıp lmıyacağı hakkında sorulan suale verdiği cevabda, M. Lo- zovski, Çeklerle #iyasi münase- betlere yeniden girişmenin za - ruri olduğunu söylemiş ve şunla- rı ilâve etmiştir: Yugoslavyaya gelince, wkı (Baş tarafı 1 inci sayfada) muvaffakiyetleri bütün gşümulile takdir edebilmek için anudane harp eden düşmanın verdiği kalnı zayiatın esir sayı- sından bir kaç misli fazla oldu- ğunu göz önünde tutmak lâzım- dır. Alman ordusu gimdiye ka- dar karşılaştığı bütün muha - sımilarının <en çetini -olan bu düşman karşısında hemen he- men mucize Üenecek cesaret| ve mukavemet göstermiştir. Düşmanın fevkalâde - &ilâhlı kudreti askeriyesinde ezilmesi Alman kumandasının üstünlü - ğüne silâhların eşsiz vesfına savaşlarda yetişen kıt'aların ta- limine ve bilhassa Alman aske- rinin ve silâh arkadaşlarının kahramanlığına borçludur. Harp esnasındaki hareketler- de dahil olmak üzere bazan 100 kilometreden fazla yürümüş 0- lan Alman kıt'alarının bir yü- rüyüşlerini de kaydetmek lâ- zamdır. | Bu hareketlerin heyeti umu -| miyesinin mümkün — olmasında geri kuvvetlerinin emsalsiz teş- | kilâtı ve düşman topraklarının | işgal edilen kısımlarındaki de- mir yollarının harp sahasında gerisine kadar tekrar kurula - bilmiş olması sayesindedir. Alman ordusu üstünlüğü mdü rik ve zaferden emin olarak bir sıra parlak zaferlerle başladığı mücadeleyi yeni bir hareket sa- hasında da devama hazırlan - maktadır. Budaneşte, 6 (a.a.) — Ora- İujsag gazetesinin Berlim muha- biri yazıyor: Smolensk meydan muharebe- sinden sonra şimdi geri kalan büyük miktarda Alman kuvvet-| leri Smolenskin 100 kilometre | cemübu şarkisinde yeni bir ta- arruza başlamışlardır. Berlinde Smolesk büyük meydan muha-| rebesi kat'i olarak bitmiş telâk-| ki edilmektedir. Cenup cephesinde Ukraynada meydan muharebesi devam et- mektedir. Fakat Smolenskde -| kinden çok daha küçük bir sa- hada cereyan eylemektedir. Al-' man hava kuvvetleri mtitemadi olarak harbe iştirak etmekte ve | Sovyet fırkalarını müeesir - bir | tarzda oyalıyarak ağır zayiat| verdirmektedir. Şimalde Estonyanın temizlen mesi hareketi devam ediyor. Taps mantakasında şimal sahi - line atılan Sovyet kuvvetleri kurtulmak ümidi olmayacak tarzda çevrilmiştir. | Yugoslav elçisi M. Gavriloviçin tekrar Moskovaya dönmüş bu - lunması eski anlaşmaların mer'l bulunduğunu göstermektedir. Almanlar plânlarmı tadil mi edecekler? | Londra, 6 (aa.) — Dally 'Telegraph — yazıyor Bütün müşahitlerin mütalea- ları Alman generallerinin Hit- ler nezdinde harp plânını tü- dil ettirmeğe çalıştıkları nok - tasında ittifak etmektedir. Her — halde Smolenske kadar 550 kilomere imtidat eden merkez cephesin - deki Alman taarruzu memnu - niyetle karşılanmak lâzımdır. çünkü bu suretle Alman - Rus harp sahasının diğer cihetle - rinde bulunan Alman orduları ni oklukları yerlerde tevkif e- dilmiş bulunduklarının en bariz delili ile sabit olmuş bulunu - yor. Bu vakıâ ayni zamanda Stok- holmden gelen ve bütün şimali garbi Rusyanın Estonya niha- yetlerine kadar olan — kısmının Rus ordularının elinde kuvvetle tutulduğunu bildiren müteaddit ve muhtelif haberleri de teyit etmektedir Alman ordularının Rus cep - hesinin zayıf bir noktasını bu- lup bulamıyacakları hususunda kehanet yapmak için vakit da- ha pek erkendir. lâhivettarlar bir şey olmu- yacağı kanaatindedirler. Diğer raftan — İngilizlerin Pransız ahillerine bir ihraç hareketi yapmaları ihtimalinin Alman- endişeye sevkettiğine dair yeni şahadetler de mevcuttur . Almanların bu endişesi bilhas- sa son şünlerde fevkalâde - te- yakkuz tedbirleri almış olmala- riyle de sabittir. Fransa İizerine bir İngiliz taarnuzu imkânının mevcudiyeti müvacehesinde her gün biraz daha sinirleşen Al- manlar, İngiltereye en fazla ya kın oldukları sahillerden İn- giliz sahillerini — mütemadiyen | işıldaklarla — kontrol etmekte- dirler. | Resmi Tebliğ bereketi ve bir dua ir numaralı- Cihan * binde beş çeşit 'tebliğ bilirdik: | İtilâf devletleri nam vehea&J bına bir tek resmi tebliğle, man, Avusturya - Osmanlı ve Bulgar orduları mumt karargâhlarının meşrets tikleri resmi ler. tebliğii Bu harpte öyle mi yal İngilizlerin istihbarat resmi tebliğigelmek 'e, va kuvvetleri tebliği, yakım! gark orduları baş kumandanlı- Bi tebliği, Bahriye Nezareti teb- liği, Afrikanın çetrefil isimli şehirlerinden neşredilen somali mıntakasına, Habeşistan darül- harekâtına ?it çeşit çeşit resmi tebliğler; sonra Alman orduları umumi karargihının resmi teb- liği, fevkdlâde reşmi tebliğler, arasıra (D. N. B.) mahreçli res mi 'tebliğler, Sovyetlerin yine bir kaç daire tarafından neşre- dilen, radyo ile bütün dünyaya yapilan resmi tebliğleri, İtalya- nın meçhul bir yerinden neşredi- len İtalyan orduları umumi ka- rargâhının numaralı resmi teb- liğleri, Fin resmi tebliği, Macar resmi tebliği, Rumen resmi teb- liği 'Son günlerde Japon karargâhı umumisinin de bir resmit tebliği intişar etti. Artık işitilmez olan Fransız orduları baş kumandan- lğının resmi tebliğlerle, Po- lonya, Norveç, Holanda, Belçika, Yunan, Yugoslav resmi tebliğ- lerini de 'bu listeye ilâve edecek olursak son harbin inkişafları- nı takip etmek istiyenlerin nasıl' olup da zıvanadan çıkmadıklar rına şaşmamak elden gelmez. Bu resmi tebliz bolluğu ve bereketi de gösteriyor ki bu harp ötekilerine — benzememek- tedir. İnşaallah sonu da öteki- derinden başka olur ve insanlık| nihayet müştak olduğu sulh ve süküna kavuşur. Vâkıâ imanılmıyacak duaya âmin demek gerekmezse de A- rapların: “Ya hayır söyle, ya- hut sus!, dedikleri gibi perşem benin gelişi çarşambadan belli olmakla beraber biz temenni- mizi tannan bir üminle bitire- ceğiz. fakir bir Baba | ğında 20 numarada oturuyorum. Yedisi erkek, ikisi kız dokuz ço- cuk babasıyım. Hükümetimizin çok çocuklu allelere yardım et- ' tiğini biliyordum. Altı çocuğum | varken Sılhiye Vekâletine mü- | racaat etmiş, çok çocuklu aile- lere yapılan para yardımını is-| temiştim. Aradan vakit geçti, çocuğum dokuz oldu. Hâlâ ik- ramiyemi alamadım. Ne yapa- bu, bir gün elbet verifler.. Bu hayat pahalılığı karşısın- | da çocuklarımın ekmek parasını zer kazanır bir vaziyetteyim. Halbuki her baba gibi, yavru- larıman yurda hayırlı bir evlâd olarak yetişmeleri de en büyük emelimdir. Ne olur, mubterem Maarif Vekilimizin dikkat na- zarını çekin de ilk mektebi pek iyi derece ile bitiren bir erkek çocuğumu. Semihi, maarifin yatıh mekteplerinden birinde parasız leyli olarak yetiştir- mek lütfunu esirgemesin. Çocuk okumak istiyor; fevkalâde isti- dadı da var...,, Türk vatanma yedi er yetiş- tiren bu nikbin ve imanlı vatan daşın arzusuna terctiman Olu- yoruz. Zaten maarif mekteple- rinde parasız yatılı yerler böy- le istidadlı, zeki fakat yoksul talebe için ihdas edilmiştir. Sa- yın Hasan Âli 'Yücele keyfiyetli bildirmek suretile biz gazeteci lik vazifemizi de yapmış oluyo- ruz. Maarifin de bu dokuz Türik yavrusundan birisini memleke- te faideli bir uzuv olarak ye- tiştirmek suretile kendisine te- rettüp eden vazifeyi yerine ge- tireceğini umalım. Tı_SEKKUR Kiymetli babamız — eczacı Küzent Cuan'ın ebediyen aramızdan ayrılmam a dolayısile gerek şahsan ve gerek- se mektup ve telgrafla taziyetle bum lunanlara ve bizzat ebedi ikametgü- hi olan kabre kadar gelmek suretile acımıza iştirak eden dostlara ve meslektaşlara taşekkür — ve ninnet- tarlığımızın hildirilmesi için muhtes mem gazetenizle ilânanı rica ederiz Çocukları: Neyyire Somer, Nerba man Can, İbrahim Gan, Cengiz Cane Damadı: Eczacı kimyager lemali Somer

Bu sayıdan diğer sayfalar: