Yazan: Sami Karayel L Mlahi. Allaht.. Dediler. Hakikaten Hergeleci zoplu Hür boyunduruk icat etmişti. O, 'her pehlivan gibi boyunduruğu " gmruyordu. Fakat baş parmağı- | m hasmınm gırtlak boşluğuna dayıyarak sıkıyordu. Bu, baş parmak köprücük ke- meiğinin boşluğuna — girdiği için inenam bir anda:hemen nefesini kesiyor ve hem de asabı üzerin- de derin bir tesir yapıyordu. — işte, Hergeleci boyunduruğa bir baş parmak manevrası ilâ- wesile herhangi bir hasım onun paçasına düşerse bir ani sikiş- farmada iflâhımı kesiveriyordu. . Şurada sırası gelmişken ya- zayım: Koca Yusufun kolları haddinden fazla uzundu. Hattâ Koca Yusufun kolları .yana uzandığı zaman parmak uçları diz kapağının hizasını bu Jurdu. Bu sebeple Yusuf, hasım Jarını ense ile bağladıktan son- ra kolunun birini eğilerek has- mınin paçasını tutmakta müş - külât çekmezdi. Ve Yusuf hasımlarının paca- farını çabuk — bulurdu. — Rakat, | Hergeleciye paça oyununu tat-| bik edemezdi. Beri boyundurukları Koca Yusufun iflâhimı keserdi. | Yusuf da boyundurukçu hır adamdı. Boğucu ve kınıcı idi.| Fakat, Hergelecinin boyundu-, muk manevrası — karşısında u- hammülü kalmazdı. Yusuf, birçok kereler Herge-' kecinin sıkı ve zehir gibi boyun- “duruk çektiğini söylediği halde bir türlü nasıl çektiğini ve na- l haereket ettiğini sezememiş- ti. Yusuf bir keresinde Deli Mu- rada sormuştu: , —A be, bu küçürek herif, masıl olüyor 'da bu boyunduruğu | gekiyor be?.. ! Murad da: — A be bilmem?!. Bir anda' adamın nefesini kese koyuyor.. Demişti. Deli Murad da, iri- yarı yüz yürmi okkalık adamdı. Belki da- ha fazla idi. O bile Hergelecinin kboyunduruğunu — yedi mi iflâhı BSırrasa geldikçe okuyucuları - ama yazdığım gibi Hergeleci, i- matçı bir adamdı. Onun oyunla- asını anlamak ve tatbik etmek müsküldü. | Hergeleci, nevli şahsına mün- hasır bir güreşçi idi. Deli Hafı-' leci İbrahim ıııagmp etmek gırrına da ermiş- Huım Hasan, — Hergeleciyi yenmek isterdi. Fakat, gücü de- i, mehareti onu başarmağa ki- fayet etmezdi. Nibayet Hergeleci, hasmunı bir “çaprazla altıma nldı, derhal savmealadı, bekletmeden kimte- ledi ve aşırıp mağlüp etti. Hasan, birçok erunmalar dân ve kaçırmalardan — sonra | mağlüp olmuştu. Hasan olduğu yerden kalktı. Galip hasmilb ku- caklaştı, meydan yerinden ay- gildr. Hergeleci, ikinci kolaylıkla yenmişti. Ustasının yanına gelip elini öptü. Elni yüzünü sildi, sırtına — gömleğini giyip oturdu. Ezerçeli ağolar, boyunduruk meselesini merak — etmişlerdi. İlle öğrenmek istiyorlardı. Her- geleciye sormağa başladılar ram, senin bir boyumdu- ruk oyunun varmış nasil o be?, Hergeleci hiçbir şey bilmiyor- hasmını da | muş gibi: — Ne boyunduruğu 0?. — Boyunduruk oyunu iş; — İyi ya, herkesn bildiği ve çektiği boyunduruk.. — Sen onu başka türlü yapı- yor mussun?. — Kim söyledi? Dedi ve ustasının yüzüne bak- tı. Gülerek: — Kim söyledi?. Diye, sözünü tekrarladı. Ağı- lar: — Ustan söyledi?. — Zannetmem.. söylesin ba- kalım! Deyince, Hafız: — Yök be!.. Ben öyle şey söy- | lemedim.. İ Dedi. Bunun üzerine ağalar: Tbram, söyle bize de öğre- melim.. Diye rar ettiler. Hergeleci: | — Yahu, yok birşey... Plerke- | | sin bildiği boyunduruk işte.. —| Diyip dâfi geçiştirdi. Aydaslı Mehmetle boğuşup duruyordu. | Tosun, hâlâ gözleri dolu; ıztı- rap içinde olduğu yerde aessiz ve kederli oturmuş duruyoddü. | Ne kulakları söylenenleri duyu> * yordu, ne de etrafla- alâkası vardı. | Hergeleci, Tosunun bu haline acıdı, onun gönlünü almak. için: — Tosun, pehlivanlıktır. bu.. 1 Bırak şimdi kederi.. 40 ner.. hem de yenilir. — Oldu bir ke ben, ne yapacağım?.. üyorsun ya, Aydı yu?. avur ruyor.. Onu da yenecel — Yensin | Ben, ha zirim evel All —0, İstanbullu Deliormanlıyım be!. se ben de, — İster misin herif beni de bir yerimden kanptırsın?, İşte o vakit ikimiz kolkola köye öyle gideriz... verir — Ama, o valtit usta da ye- nilmeli ki, tam oisun bu iş — Üzülme.. Pehlivaen dediğin mağlüp ola ola.. galip gelmesini öğrenir... — Bak bir daha sen, küntede topuk öllemesine gelir misin?. Hâşâ!.. Dedi. Tosun, o kadar üzüntü içinde içinde idi ki, tek bir mukabele de bulunmuyor.. önüne bakıyor, susuyordu. Ne söylesin idi. Bir avuç adama mağlüp oluvenmişz- & şi uzamasını istiyordu. Güreş, nekadar uzarsa o kadar yorula- caktı. Zaten Aydoslu, Tosunla güreş tiği zaman iyiden iyiye yorul- muştu. Şimdi onu Mehmet de yorarsa çok iyi olacaktı. Aydos- lu, Hergelecinin eline yorgun dü- gecekti. Hoş, final güreşi o gün olacak değildi. Sabahısı olacak- tı. Fakat ne de olsa müthiş yor- günlük olurdu. Aydeslu, Mehmedi ikide birde topliyarak altına- alıyor.. bir- çoak oyunlar tatbik ederek has- mını yenmeğe çalışıyordu. Mehmet. Aydosluya yenilme- mek için müdafaa güreşine geç- mişti. Mehmet, hastmının çok us- ta- olduğunu görmüştü. Zaten, daha ilk elde Aydoslu hasmına güreşi bindirmişti. O- nu muhakkak yeneceği görülü- yordu. (Arkası var) | Z odldiği rlağıaldl. Aaşmadar- | ustasıma o öğretmişti. . »-Üste de, ustasına kimşeye söylememesi için yetmin ettir - amişü. Hergeleci, oyuzlarını kim- 'e öğretmezdi. — btyarladıktan mra Herger aci oyunlarını öğretir oldu. Ni- sekim ben de birçok oyunlarını | öğretirken görmüştüm. | Fakat, bu oyunlar kolay ko- Tay tatbik olunamazdı. Hepsi de tehlikeli idi. Dediğim gibi Her-| geleci, wev'i şahaına münhasır | adamdı. Oyunları bile kendisi i- | gindi. | Zavallı Hasan, Hergelecinin paçalarımı çift kaparak ve sevinç duydüğu sırada, yediği zoglu boyunduruğun baygmlik veren “astırabile derhal çözülmüştü. Hasan bile düşünmüştü — Bu ne biçim boyunduruk ?. Hergeleci, elektrik piline ba- sar gibi bir anda imsanı durdu- rüveren kabiliyet vardı. Sanra Hergeleci boyunduruğu yarı çe- ne üstünden doldururdu. Ma- Tüm ya, çene, yan çene çok na- zâk bir yerdir. Bilhasaa, yan çe- mne ami ve batıcı bir surette sıkı- Tarsa insanın asabı üzerine tesir yapar. Böksörler, yumruklarını ek- meriyetle"yan çene üzer'>> değ- dirmeğe çalışırlar.. Bu yumruk- Yara kroşe derler.. İyi kroşeye gelen boksör derhal bayılarak “yere düşer.. Bir ar için kendi * Sinden geçer.. Hattâ, bazı boksörler. kroşe- yi yedikten sonra nakavut olur-| far.. Oldukları yerden kalka -| mazlar bayılırlar. İşte Hergeleeci, üüm bu ince- * ikleri bulur-ve bilirdi. Ona kim-| tenin öğretmesine hacet yok - fu. Teşrih ve fiziyoloji kitapları »kumasına da lüzum yoktu. Hergeleci bu... Onun ne icat- ları yoktu?. Zora geldi mi der- kal kendisini kurtarmasını bi- ördi. Hergeleciyi, kuvvetle, okkka Je, zorla yenmek imkân haricin- | de idi. Klasik ve herkesin bildi- #i ustalık da para etmezdi. Çünkü Hergeleci, klâsik oyun Tara karşı öyle oyunlar icat et- mişti ki, değil yalnız bu oyunla-! biribirimizi Y1 defeylemek bu oyunları ha-| | ruyor. Yurtta Sabah Mardinde Mardinden bildiriliyor — Bu-| rada çok feci bir cinayet işlen- miş Hakkı adında birisi karısı Sabriyeyi tabanca ile öldürmüş- tür. Hâdise şudur: W Mardinli Hakkı iki sene evvel kendi köyü olan Şağlanda Sab- riyeyi görmüş ve binlerce lira kaymetinde olan birçok arazisi- ni satarak bu kızla evlenmiştir. Bir seneye yakın Hakkının ya- nında yaşıyan Sabriye kocasın- dan izinle anasını babasını gör- mek üzere Şağlana gitmiş, fa- kat aradan uzun zaman geçme- sine rağmen kocasınm yanına dönmemiştir. İ Sonbaharın yağmurlu bir ak- Si Z rüzgâr tesiri ve yağmur tanele- rinin teması ile kırılıyor, ıslak | toprakların serin kucağında can | veriyorlar. Gök yüzünden mü- temadiyen yağan yağmur rüz- gârın önüne kattığı yapraklara sanki şifa. vermek için hazırlanı- yor, son nefeslerinde hazır bu- lunuyorlar. Çiftlik derin bir ikün için- | de uyuyor. En küçük derecede dahi hareket yok. Büyük ve tek pencereden süzülen ışık bahçe- nin muayyen bir kısmını aydın- latıyor. Bu ışık gösteriyor ki, çiftlik henüz boş değildir. Büyük ve tek pencereli oda- nin tamı ortasına tesadüf eden koltuklarda iki genç kadın otu- Birisi dizleri üzerinde du- ran kitabın sahifelerini karıştı- rarak bir şeyler anlatıyor. Di- ğeri elindeki yün örgünün telle- riyle oynıyarak onu dinliyor Her ikisinin bakışları uzak bir mazinin kıvrımları arasında do- laşıyor. Genç kadın sözlerine göyle devam etmektedir: *— Omunla hastahanede ta - uştık. Kısa bir. arkadaşlık en yakın bağlarla yekdiğerimize bağlamıştı. Fakat ni: sımları aleyhine çevirerek ica-| sadece arkadaştık. Onun bende bında onları kendi oyunlarile| hâsıl ettiği iz bundan ibaretti. bir cinayet Hakkı bunun üzerine bu işin Bebebini araştırmak ve karısı Babriyenin ayni köyden evli ve iki çocuklu Aziz adında birisile Beviştiğini öğrenmiştir. Bunun üzerine mahkemeye — müracaat etmiş, Sabriye ile Azizin suçları sabit görülerek mahkemece ü çer ay hapislerine karar veril - Mmiştir. Fakat karısından bir tür Kü hirsim alamıyan - Hakkı iki buçuk ayı sabırsızlıkla beklemiş ve Sabriyenin müddetini doldu- rarak hapishaneden çıkmasile 0- 'nu müsait bir yerde yakalıyarak müteaddit tabanca kurşunlarile yere sermiştir. İ — HİKÂYE esleğimizin ayni olması konuş mak için mevzu aramağa lüzum göstermiyondu. Karşı karşıya geldiğimiz zamanlar talebeleri- mizden bahseder böylece vakit- lerimizi geçirirdik. Sonra onu Bedii uzün müddet görmedim. Doçent olarak An - karaya gittiğini söylediler. Öğ- rendiğim malümat bu kadardı. İyi bir arkadaşı derhal kaybet- tiğimi düşünerek üzülüyordum. Fakat bu üzüntüm kısa bir za - mana münhasır kaldı. Ondan al- dığım mektupla eski arkadaşlı- ğımız d vam etti. Tâ ki ben ev- leninciye kadar. Suatle evlendiğimi haber ve- rince Bedi'i büsbütün kaybet - tim. Mektubuma cevap - olarak kısa. bir tebrik telgrafı yolladı. Okâadar... Bundan sonra ne mek tubunu aldım ve ne de kendini gördüm. Aradan seneler geçmişti. Suat uzun bir hastalıktan sonra öl - müş, ben hayatta — yapayalmız kalmıştım. Eski hayatıma avdet etmeğe mecburdum. Çünkü be- | ra zararla kanandı Deli Hafız, Aydoslunun güre- | YENİ SABAH 'Millt Küme 5009 li> Bu paranın bir kısmını dahi kulüplerin sırtına yüklemek doğru değil Ge maslarile tbol t drne n hafta yapılan reilli £ sona erdi fai deli olacay beş sene evve gün bize hic sadece — bölees'er yuna hâdiselerin sustür Günden güne gerileyen futho- lumuz bilhassa bu 4i mülli küme maclarınd dini- büs - rdi. ı yaz klar stada ta- şınan meraklıl 'mize den- lâşman yapan Ankara ve Tmnir takımlarının karşılaşmaları sa- halardan futbol zevklerini tat - min edemeden ayrıldılar Her geçen gün rağbotten dü- şen milli küme maçlarının son haftaları pek sönük seçti, alâlca- celpetmedi. Bu itibarla günden güne artan zarar, müsabakala- rın sonunda 5000 Hirayı — buldu. Bu paranın 3000 Tirasıra Beden Terbiyesi genel direktörlüğü ö- diyor, 2000 lirası da kulüplerin sırtma yüklenecek.. Bu parayı kimin ödemesi lâzım ? Her yi uzim münakaşa ve dedikodulara yol açan milli kü- me teşekkülü bu sene de bir hay- li sarsıntı geçirdi. Nizamname - ye göre bu organizasyona gire- cek ekipleri seçmek doğrudan doğruya — kulüplerin - hakkıdır. Dofacak ziyan ve kârda yine onları alâkadar'eder. yıl bu hak hiç de kulüplere bi- rakılmadı. Murahhasların- top- lantısile sekiz ekip olarak ka- rarlaştırılan milli küme Anka- radan gelen bir emirle 10 a çı- karılıyerdi. ve sonradan — ilâve edilen takımlar deplasman müas- raflarını dahi temin edemeden | | akat bu. şebirden şehire dolaşıp durdu -| lar. Bu itibarla her sene az çok kâür getiren bu teşekkül bu. ypl ik bir zarara vesile oldu. / Mademki milli küme organi- zasyonu kulüplere - bırakılmadı ve teşekküle sonradan ilâve edi- len takımlar da bu zararın doğ- masına sebep oldular, 5000'Hira- '1nın niçin 2000 ni kulüplere yük- leniyor. Müilli kümeyi 10 ekipe çıkaranların doğrudan doğruva bu açığı kapamaları lâzim değil mi? Mektep maçları fikstürü Haber aldığımıza göre-bu se- neki mektep maçlarına teşrini- saninin ilk haftasında başlana - caktır. Beden terbiyesi hecala- rından mürekkep olan lig heyeti Ağustos ayı içersinde toplana- rak maçların fikistürünü yapa- caklardır. Bu seneki mektepler arasındaki spor hareketlerine geçen yıllara nazaran daha faz- la ehemmiyet verilecek, müsa - (YENİ SABAH)IN BÜYÜK SİYASİ TE Çanakkale önünde W kamı imanın Zaferi n biri.- takdir olara Bi 7T0 sü.len böüyle dusunun tak - ihimmatımı temin zaühim bir meseledir alesi İs- an ve denizden temin e- Deniz olmazsa bu ordu Diğer tak-| viyeleri bu arduya Bolayır ber- zahından geçip gelmekte olan ve bu berzah onun ricat hattını; teşkil etmektedir. Orada muzaf- , ferane yapılacak bir askeri ha- reket Türk ordusunun manevi- yatı üzerinde ciddi bir tesir hu- sule getirecektir. | “Kilitbahirdeki Türk ordusu- nu İstanbuldan Asya - sahilile beslemek de gayrikabildir. Çün- kü burası kuşbakışile 400 kilo- metredir, yolsuz dağlıktır. Marmara- denizine d “Düşman İzmirden i: himmat ve takviye alabilirse de böyle mühim bir ordu için ora- da ahmacak yardım asla kifayet etmez. Binaenaleyhi eğer İstan- buldan denizyolu kapanacak ve Bolayır - berzahı ele geçirilecek olursa — Türkler — Kilitbahirde tamamile çevrilmek ve açlığa mahküm olmak tehlikesine düşe diliyor. wmühimmatsız kalır. altı sokmalı bekıılzıdın evvel bütün liselerin iştirakile büyük bir spor bayra- mıi yapılacaktır. Atletizm birin- cilikleri Atlotizm — Ajanlığından: 1 — İstanbul Atletizm birin- cilikleri 12 ve 13 temmuz- 941 cumartesi ve pazar günleri Fe- nerbahçe stadında yapılacaktır. Cumartesi günü saat 14 de pazar günü saat 10 da müsaba- kalara başlanacaktır. 2 — Birinci katagoride puan tasnifi yoktur. | 3 .— Aşağıda isimleri yazılı hakem arkadaşların müsaba - ka günü ve saatında Fenerbeh- | ge stadına teşrifleri rica olunur, Bu:Mübeocel, Bn. İfakat, Bay Unvan Tayfuroğlu, Dr. Nuret> tin Savcı, M. Ali Aybar, Nazmi Tüfekçi, Cezmi Şahingiray, Fü- rüzan Tekil, Şekip Okçu, Enis Buvat, İbrahim Gerçel, Ragıp, #gin, Suvat, Hayati " Özgan, Cemal, Hilmi Alemdar, Bilek İhsan Gürcü ,Cemil Uzunoğlu, Agopyan, Y. Skindris, Musa Kâ- zım Uzunoğlu, Sadik: Ceylân, Sudi Aziz, Mufahham Ekmen, Melh Sağtür, Selçuk Çagıl, Tahsin Arduman, Suat Kesim, Fikvet Kocabekir, Turgüut Ata - kol, Halük San, İ. Süleymam. TASAVVUR | —— Yazan: Süheylâ Uytun ——t ni oyalayan yegâne şey talebe- cümleler sarfediyor veya susu- lerimdi. Onlarla yakından alâ- yordu. kadar olacak ve istikbaldetemiz — Nihayet bir gün hiç ümit et- bilgili insan olarak yetiştirecek- mediğim birşey oldu. Bedi'i faz- tim.,, la dalgın gördüğüm için biraz Genç kadın susuyordu. Kırı - şan yüz hatları bir anda normal halini alıyordu. Kalın ve kızal dudaklarını o ezeli —tebessümü süslüyor. Tekrar anlatmaya baş liyor '— Ankaradaki liselerden bi. rine edebiyat hocalığıyla: tayin edilmiştim. Bu emri se karşıladım. Kimbilir, diyordum, belki Bedi ile karşılaşır, ıztıra- rabımın derecesini ölçebilecek bir arkadaş bulurdum. Tahmi - nimde yanılmamışım. Onun sadüfüm vazifeye başladı kısa bir zaman sonra oldu. ziyetinin bir hayli değişmiş duğunu hayretle farkettim. a an Va- Ken dini tamamen ihmal etmişti Yoksa sevdiği bir kadın tarafın- dan terk mi edilmişti? Ne yap- tımsa dimağını kurcalıyan bu suale cevap alamamıştım.. Bu mevzua her temasımda manasız hava almasını tavsiye etmi mde o ana kadar gör n bir gayritabilik var le evlenmek istediğini ve min k ilip edilmiy ştim. aedi - Be- bu eğini sordu. Ne diyebilirdim Belki beni, sevgisin: âlet it- tihaz edecek, uzun maceralara atılacaktı. Derhal bu endişemi söyledim ve red. cevabını ver dim. O zaman.“peki, eğer endi cümle sarfetti. Ve yanımdan ay rıldı gitti.,, Genç kadın susüyor. - Diğer gözlerinde parlıyan garip ışıklar uklaşmakta ve üket, diğeri Bedi'dir. Parmak Ya o sevdiği kadın diye wvur ettiğin kimse sen isen? — Buna kat'iyyen ihtimal veremem,,, Diğeri yine gülerek devam &- diyor: Ç AAA N i V.Çörçil | 167 B ee ceklerdir. Eğer biz bu berzahta kuvvetli bir süvari ordusu yer- leştirir ve Marmara denizine mümkün olduğu kadar fazla de- nizaltı geçirmek” plânımızı ami- rallık birinci lordu tatbik mev- küine çıkarınsa yukarıdaki neti-| celer temin edilmiş olur. “Marmara denizine geçirile -| cek denizaltılar bu berzah vası- | tasile bütün iaşe — maddekerini, mühimmatlarını, — mahrukatımı| ve torpillerini elde edecekler boğazdan tekrar çıkmağa lü- zum nssetmiyeceklerdir. | “Şimdi bu plânm bütün te - ferrüatile tetkiki bizim için son derece ehemmiyeti haizdir. Böy le bir plân tatbik edildiği tak-. dirde cepheden hücumu kolay- laştıracaktır. Ancak böyle bir plân için elyevm — Gelibo - | du yarrmadasında bulunan kuv- vetlerin kifayet edip etmiyece- ğini araştırmalıyız. Sir Hamil- tonun kumandası altındaki Fran sız ve İngiliz kuvvetleri yarım- adada geçen harplerden o dere- ce zayıflamış, devamlı hücum - lardan o kadar yorulmustur ki bunlardan. yeni cepheler teşkili için kuvvet ayırmak kabil olmı yacaktır. Eaasen bunların Türk leve karşır tazyiklerinin devamı lâzımdır ki; karşı tarafta bir in- hilâl başlar başlamaz istifade mümkün olsun. Yeni gelecek üç xa ygeni teşebbüse kâfi gele- cek midir? İki fırka daha gön« derip beş taze fırka ile ve Mı- | sırdan ayrılacak diğer kuvvet- | lerle bu yeni cepheyi tesis et - mek Aaha basiretkârane bir th reket olmaz mı? Bü imkânları telgrafla ve açıkça Sir Hamil- tona bildirmek vazifemiz değil midir*.,, Daha asker lâziım Bolayır aleyhine bir harekete geçmek projesi bahri müşkülât | yüzünden akim kaldı. Taarru - zun Anzak havalisinden veya - hut civarından yapılmasına ka- rar verildi. Başvekilin izah etti- ğine göre artık Türk ordusunu açlığa mahköm ederek deği fakat, taarruza geçerek,, mağ- Iüp etmek mevzuubahistir. Ben kaybedilen zamana ve yeni ha- reketlerin icaplarına bakarak General Hamiltonun daha çok | askere ihtiyacı -olduğunu görü- yordum. Lord Kiçneri acele bu noktaya imaleye çalıştım: Lerd Kiçnere mektup 15 Haziran 1915 Hamiltonu İnoz - Bolayır pro- | jesinden vazgeçirten askeri se- beplerden ziyade bahri olluğu meydandadır lediğim gibi Anzak mevkiinden Onunla tekrar karşılaş - mak ister misin”.,, diyor. | Genç kadın sinirli bir hare - ketle cevap veriyor. “— Asla, kat'iyyen..., Ilık ve sakin bir bahar sabahı... Güneş saklandığı bulu- tunm arkasından ışıklarını sızdı - rarak yeryüzünü alı- Koyun ağır dağa y liğin büyük |. lu bir erkeğ diğini Çiftli 1 ilerliyen bu geni e durüyor iyah saçlı görüyoruz. kırmaktadır. Sonra bu Aradan dört Çiftliğin uzun — patil ilerliyor F gelen bi nç kadın ha ndaki halkalarla istikballeri ni, hayat yollarını velhasıl bü - tün varlıklarını elele yürüyorlar. sında nlardan kişi biri birleştirmiş kursları ha başlıyarak bir taarruza geçiles cek olursa mühim kuvvetlerim ve gayet büyük mikyasta ihti « yatların ileri sürülmesi lâzım « dir. Artık düşmanım haşlıca ordusunu aç bırakmak mevzuu bahis değiklir. Fakat ona hücum etmek gerektir. Binaenaleyh 0- 'na bir tüfek boya yaklaşmak lâ- zamdır. Toprak şimale doğru ge nişlediği için düşmanm bu isti- kametten bize mühim kuvvetler- le karşı koymasımı ve daha gp- niş bir sahada harekete geçme | yi beklemeliyiz. Türklerin, böy« le muhtemel ve kat'i bir hücu- ma karşı bütün tedbirleri almış olmalarını göz önünde tutma - miz makul olür. “Farzediniz ki, bizim üç yeni fırkamız tam bir muvaffakiyet ekde etmeksizin birçok — şeyler yapmış olsun ve üç dört günlük mubarebeden - sonra 10, yahut 15 bin kişi kayhederek ilerleme- ye muktedir. olamasın, gerek kendisi gerek düşman bitap düşsün. — Farzediniz ki ondan sonra kat'i zalferi elde etmek için iki üç fırkaya daha ihtiyaç olsun ve bu da ancak İngiltere- de bulunsun. Bu fırkaların nakli için bir ay bekrlemek lâzım gele- cek ve her şeye yeniden başla- mak icap edecektir. İşlte benim korktuğum budur. “Bu fırkaları Mısırda ve em- riniz altında Lahşit etmek basi- ret icabıdır. Bu suretle bu fır - kalar birkaç günde harp sahası- na vasıl olabılirler. Eğer bunla- ra ihtiyaç hâsıl olmazsa tekrar geriye almahlirler. “Fikrimce siz şimdi bütün bu işleri yoluna koymak fırsat ve imkânına- maliksiniz. Bu öyle bir şanstır ki elden kaçırırsak hükümeti ve memleketi tehli - keye maruz. bırakmış oluruz.,, Lord Kiçne in M. Çör- çile- cavabı “Elde mevcut bütün nakliye gemilerimiz takviye kıt'aları - mrzı Geliboluya nakil için bütün randmamlarile işbirliği yapıyor- lar. Meselâ Lanland fırkası eli- mize gemi geçer geçmez naklo- Tanmaya başlamıştır. (Ben lüt- aların gemilere irkâp edildiğini fakat bunlarm henüz demir al- madıklarını / öğrenmiştim.) 10 ve TI inci fırkalar da derhal ha- reket edecekler ve bütün bım- lar Temmuzün sonuna — kadar devam edecek, o zamana kadar biz de burada başka bir şeyle mesgül olmuyacağız. Daha son- Ya birikmat progeni tesiit edilecektir. Fakat evvelâ işlerin nasıl bir cereyan takibine başla dığını görmeliyiz. Toprak mahsulleri ofisi kenek satıyor 'Toprak Mahsulleri Ofisi, sarrufunda bulunan — kep: satmağı karar vermiştir bul değirmenleri, bir müd tenberi ofis hesabına çalış! an ofisin elinde mül tarda kepek ve mikset bulundu- r ğu zannedilmekter Bir lâstik imalâthane- sinde yangın Ski gün Sirkeci a bir | yangım çıktığı Demir da haber verilmiş- şmmen yandıkta üy iştir. rinci katı k i söndür c anın-sigor- talı olduğ? cesine varılmış ve bu hususda tahkikat derin- leştirilerek yangın sebebi etra- fında incelemelere - başlanmış- tir UWAARİFT ikmal kursları başlıyor Di epte my p omi rinin me 4 Terimu ylar | kuraları a müşlerdir. Je şehr . bulenan - bi orta, lise, mı lim ve san'at mektepleri müdürleri İstanbul kız lisesinde topla: K tatil ve lâzım gelen kararları vere - ceklerdir.