Bayfa : 4 . e Yazan: Sami Hafız, gözlerini Tosuna dik- tş hxdde#ı madeıg“zmy;ı K tosunun l-mmgee ilişmiş olsaydı, derhal işa- Tet edecekti. Fakat Tosun, hasmını mağlüp etmek kasdile sır güreşe girmiş bulunuyordu. 'Tosun, hasmıncaı kolunu kap- ti ve bastı. Fakat, çok - oynak bir- güreşci olan Aydoslu tekrar bir biçimine getirerek doğrul - dü: > Tosun, inadına bir oyunun ü- zerinde: duruyordu. Hasmınin | tekrar kolunu kapmağa ve onu basmağa, gırtlaklayıp çevirme- ğe çalışıyordu. Tosun, tekrar hasmının kolu- nu kaptı. Yine bastı ve uzattı. Lâkin, Aydoslu. yine bir biçimi- | ne getirerek oyunu söktü ve doğruldu. Aydoslu; yalnız sarmayı söke- miyordu. Çünkü, Tosunun uzun ve kavi ayakları onu muhkem- ce bağlamıştı. Müdadele büyüdü. Tosun tek-| rar hasmınm. kolunu — kaparak | bastı ve gırtlakladı. Aydoslu da tekrar tekrar hasmınm elinden kurtulmağa muvaffak oldu. Tosun,oyununda israr ediyor- du. Kolay bulduğu ve tehlikesiz addettiği bu oyunla hasmını yen meğe çalışıyordu. Mücadele çok çetinoldu ve on beş dakika ka> dar uzadı. Tosun, haamını bu oyunla- ye-| nemiyeceğini anlayınca küntele- di. İşte bu sefer Deli akir başından gitmişti. PHafız, okduğu yerde duramaz olmuştu. Söylenip — duruyordu. d de sabırsızlanmıştı. Tosunun başına bir şeyler ge lecekti. Çünkü hasmı pek-usta bir a- damdı. Şaka götürmezdi. Ada- | Hâafizın siki | dirbemlik yerinden yeni- Aydoslu, gayet l reket ediyordü, Bölli idi ki, has- mm alttan Bozacaktı. Büttün Tösunen hasmına: künte gir- mesi delilik idi. Bir eksik duruş bir eksik tutuş onu yüzde yüz — ? mağlübiyete sevkedebilirdi. Deli Bafız, söyleniyordu: — Hay Allah! Bu ne hal! Ulan bırak künteyi... — Bak, bak bele, duruşuma hak l — Ulân nene lâzın senin kün- tez, | Şimdi sırtı yere vuracak.. Hafız böyle söylenirken Her- geleci de: | — Usta, bırak ne olursa ol sun!.. Yenile yenile akli” başına gelir.. | — Benonun yenildiğini düşün müyorumı. — Seni düşünüyorum be! — Sen-beni düşünme usta!, — Şu güreş bal gibi berabere gider.. ve bu suretle Aydoslu meydandan çıkar. — Usta, Aydöslüyu gözünde büyültmüşsün. | — Ulan sen görmüyor mu- - sun?. | — Görüyorum.. — Peki, tehlikeli ve iyi gü- regçi değil mi?,. İnkâr mı ediyor sun?. — Hayır usta.. iyi inkâr etmiyorum. — Pekâlâ.. hal böyle iken ne- dir elin herifile uğraşasın mey- danda.. meydandan çıksa daha iyi değil mi?. | — Doğru. . a böyledir. Fakatı falan yok.. ü güreşçi.. sana söyliyeyim. doslu senin için de tehlikeli?. — Usta ne söylerse kulak ver. Tekrar ediyorum.. bu Aydoslu sedin için de tehlikelidir. — Olabilir... | M Kolay kolay biribirinizi v sydandan çıkaramazsınız.. Biz bunları biliriz.. Siz daha toysu- a Döli Deli Hafızın düşündükleri doğ ru 'di. Hakikaten Aydoslu teh- Hkeli bir pehlivandı. Fevkalâde oynak ve usta olduğu muhak - kaktı. Tosum künteyi doldurdu. Ay- doslu, Taemnun görünüyordu. Yetlâ, Tosuna; sanki künteyi dolduraun diye bel veriyordu. 'Tosun, kararını vermişti. Kün t He hasmını aşırıp yenecekti, | #teyi dolduran Tosun, sar- Bar yavağ yavas boşalttı.| asmını askiye almağa başladı. Fakat, Tomunun harekâtında! yetini kollayordu. Tosun, has-| fız, heyecan içinde idi. 'ıuun! Zum askıya aldı. Aşıracaktı. Rurnaz Aydoslu, iki dirhem- lik yerin gekliğini sezdi. Vaziye- ti tam manasile tesbit etti. To- ekti. , topuk elleme nedir bi- liyordu. Hergeleci, Belki Bu o- yunu ona yüz kere göstermişti. kat, ne de olsa usta eline dü- şünce bütün bu öğrenmeler kay bolurdu. Hele, güreşin sıkı mücadelesi içinde insan kendini kaybedebi- lirdi. Galip geleceğim — ümidile her şeyi unutabilirdi. 'Tosun, hasmını askıya - aldı. Önüne ardına bakmadan kuv - vetine güvenerek aşırdı. Tüm aşırma esnasında Aydoslunun topuk ellediği görüldü. Aydoslu, o kadar - çalımındı ve yerinde topuk ellemiş idi ki, hızla aşarken hasmının birden - bire düşerek sırtı yere vurmuş- tu. Tosun, kıçüstü düşüp arka üs tü düştüğü zaman Aydoslu da hasınının üzerine yüzüstü ka- pak yapmışta. Tosun yenilmişti. Hem -de ber batı bir vaziyette. Zavallı Tosun, olduğu yerde bir an toparlana- mayıp kaldıp. Şaşırdı, benzi sap sarı oldu. Ne olduğunu bilmedi. Aydoslu olduğu yerden sıç- radı. Ayağa kalkarak galibiyet temennasını bastı. Aydoslunun yüzü gülüyordu. Nasıl gülmezdi? Hasmımı ga- yet büyük bir incelikle ve usta- hkla iki dirhem yerinden müğ- Küp etmişti. Tosun güç hal ile olduğu- yerden kalkabildi. Has-' mile kucaklaşıp meydan yerin - den çekildi. Tosunun aklı: başından git - mişti. Ustasınm olduğu yere doğru gitmek istemiyordu. Us- tasının suratına nasıl bakacak- M7 Hele Hergelecinin yüzüne na- | sıl bakacaktı?. Çok fena yenil - mişti. Nasıl olup da bu topuk ellemeyi kalamamştı. 'Tosun gözleri yerde vücudü | isparmoz tutmuş gibi titriyerek ustasının ve Hergelecinin yanı- na gelebildi. Hiçbir şey söyleme-' den olduğu yerde gözleri yaşlı' silinmeğe başladı. Tosun -ağlıyordu. Fena bir mağlübiyete uğramıştı. Deli Ha Hergeleci lbrahım arayel dönerek: — Ulan susak! Aldın mı to- Pük ellemeyi?. — Sana kaç defa söylemedim mi?, Neden pehlivanın üzerine eneceğini mi — zannettin İşte, gördün mü kazığı?. Sana, emedim mi?, altta oyuna — girme di Neden girdin?. ünte ile Aydosluyu yene- cMm zannettin ha?. — Dür bakalım.. dasın? Ovaya inmedin daha!. — Berabere kalmış olsaydın fena mı olurdu? Tosun, gözleri yaşlı, boğazı düğümlenmiş, tek lâf etmiyor.. susuyordu. Zaten ustasına kar- | şı söz söyliyemezdi, ayıptı. Hergeleci'de dayanamadı. Söy lenmeğe başladı: — Aptal. ru., ben de sana söylemiştim.. — Neden girdin güreşe?. ına kaç defa topuk- elle- meyi: göstermedim. mi?. — Ne düştün-o tuzağa be?. — Pehlivan dediğin önünerar- dına bakar.. yalnız oyun yap - malr kâdi değil.. Dedi: Tosum, o derece sarhoşlamıştı ki, me ustasının dedikleri ve ne de Hergelecinin sözleri kulağı- na girmiyordu. Kulakları uğul- düyordu. Zavallt Tosun.. yağ güreşinin inceliklerini bilmediği için ha- talara düşüyordu. Eğer Karako- | cak Anadolu güreşi olmuş olsa idi, hiç bunlara bu lâfları söyle- tecek firsat veriri miydi? Ne ise, olan olmuştu. 'Tosum yenilmişti. Şimdi sıra Hergele- cide idi, bakalım o ne yapacak- ü? Cazgır bağırıyordu (AYTkasıvar) P Bahçe- miz İçkisizdir. Marmara ile Karadenizi bir - birine bağlayan geçit önlerinde, ağır ağır ilerleyen küçük ve be - yaz motör içinde, bir çift görü - lüyor. Genç kadın yanındaki er- keğin yüzüne bakarak haykırı- yor — Bu vaziyete artık son ver - meli Murat, Tahammül ede yorum. Madem ki beraber yaşa- yamıyacaktık neden evlendik? Neden idaal bir yuva- kurmak n birbirimize elimizi uzattık? ur ve tahayyül ettiği- miz hayat bu mu idi? Dümenin başındaki erkek genç kadının devam etmesine mani oluyor. Asabiyetten titre- yen sesi, denizin enginliklerinde bir bomba gibi patlıyor. enin arzularıma itaat ede- mem Neriman, İstediğimi yapa cağım. Ben de senin tahakkü - müne tahammül edemiyorum. — Bir salon kadımın kapris lerine boyun egiyorsun. Arzu:- larını derhal yerine getiriyorsun Günlerce yanından ayrılmıyor- sun, Karını ulvi hislerden uzak bir kadına. tercih ediyorsun. Bütün bunları bir b | liği ile itmek mecburiyetinde k: lan bedbaht bir kadının. haklı şikayetlerine isyan - ediyorsun, bozukluk vardı. Hasmının vazi-| Haklı değilmiyimMurat? Söyle, haklı değilmiyim?.. Cevap yok. Neriman gene de- vam ediyor: — Servetin hemen hepsini; 6- nün, o ecnebi kadının - peşinde sarf ettin. Bir uçuruma doğru sürüklenmekte olduğumuzu u - CAĞALOĞLU Çifte Saraylar Bahçesinde 10 Temmuz Perşembe günü akşamı' KIYMETLİ ÜSTAD Münir Nurettin ve arkadaşlarının Klsik: halk türküleri ve yeni eserlerini büyük bir zevkle dinlemek — firsatım kaçırmayınız. Müşterilerimizin istirahat- leri “ temin edilecektir g-— HİKÂYE nutuyorsun - galiba. Dini, an' nesi ayrı bir kadının kaprislı rine nasıl tahammül ediyorsun Soruyorum Murat, nasıl boyun — Bu suallere Ğ cevap bulamıyorsun değil mi Ha - yat yelumuzda açılan girdabın derinliğini sen de gördün; Sen de tahmin ettin galiba. Bu, sat- hi dahi olsa yeni bir etin önüne geçilebilir. Artık — idaal yuvana avdet edecekmisin Mu- rat? — Râfi artık, deminden beri söylediklerin kâfi!. Motör aynı yolu takip ede - rek boğaza yaklaşıyor rin bir rüzgâr denizin tuzlu sathını yalayarak geçiyor Neriman pir paşa kızıdır. Te- miz yürekli bir aileye mensup - tur. İyi tahsil görmüş bir kaç lisan öğrenmiştir. Spora karşı olan meyli onda bir - hastalık şeklinde tecelli eder; müptelâ- sıdır denilebilir. Murat basit bir tüccar çocu - ğudur. Sefahat yüzünden tahsi- Tini ikmal etmemiş ancak liseyi bitirebilmiştir. Nerimanla bir ylüzme müsabakasının netice - Sinde tanışmış ve arkasından daha yaylâ- | Ustanın dediği doğ- YENİ SABAH San'at ve edebiyat Edebiyatımızda - tasannu ve Abdülhak Hâmid (Buştarartr 3 yfada) ile yırtarken,, cümlesi — bakınız | ne hale geliyor? Fikretin meşhur bombasının : Bonzer sesin o sevret -i - —| ra'din - i - gayza ki üncü Misramndaki ni doğru stladı der kelimesi- pek | , kimi (sevret) dürüst oku: n. Kimi savl eçerdi. az suret Fikretin o kuvvetli lisanında böyle yabancı kelimelere çok te- | sadüf edilir. | Fakat Hâmidde yabancı olan yalnız kelimeler değildir. Keli- me yığınlarma boğulan fikirl | de ekseriya öyledir. | Ve bunun içindir. ki Kul Meh- metler, Öksüz dedeler, Yaşiler, Uğuz Aliler, Kul deveciler, Ben- li Aliler, Âşık Ravziler, Karaca Oğlanlar, her zaman okuyanları cüş - u - hurüşa getiriyorlar . Onlar eserleriyle halka hitap etmesini bildikleri için meselâ ben Bayburtlu Zihninin bir mıs- ranı- yüz bin böyle musanna eserlere değişmem! ULUNAY eee POLİSTE | Biletciyi tahkir eden bir yolcu Evvelki gün Köprüden Ada- ya giden bir vapurda yolcular - dan Ramyos ile kondöktör Ha- lid İnan arasında bilet farkın- dan dolayı çıkan münakaşa s0 - nunda kontrolü döğdü sile bir dava açılmış düm adli - yeye verilen bu cürmü meşhudi davası üçüncü sulh cerada rü-| yet edilerek suçlu Ramyos hak| kında 30 lira para cezasına”malı: kümiyetine karar verilmiştir. |Karpuz hırsızı. bir- çocuk, Küçükpazarda bir sergiden iki karpuz çalıp kaçarken yaka- lanmış olan 14 yaşında Kemal admda bir çocuk dün adliyeye | verilmiş ve Sültanalimed ikinci sulh cezada sorgusu ve muha- kemesi yapılarak suçu sabit gö rüldüğünden 5 gün müddetle hapsine ve derhal tevkifine ka- rar verilmiştir. Bir odun muhtekiri Adliyeye verildi Yeni narba göre 380 kuruşa satması icap eden odumu 460 kuruşa-satan: Yenikapıda. odum| ve kömür deposu sahiplerinden bir. şahıs , hakkında — cürmü, meşhud yapılmış ve dün adli -| yeye — verilerek — duruşmasına | başlanmıştır. Otomobil çarpıp kolun- dan yaralanmış Taksimde Meşelik sokağında oturan.- Petro- Petroviç evine gitmekte iken 3486 sayılı oto - nun çarpmasile sol kolundan ya ralanmış ve müdavatı yaptiril- mıştır. Suçlu şoför yakalanmış tır. | | da dokuz nazır vardı. Y TEMMUZ 1941 DÜNYA HARBİ (YENİ SABAH)IN BÜYÜK SİYASİ TEFRİKAĞSI Çanakkale önünde çeliğe E'arşı imanın zZaferi Bu suretle fer için her Hattti Yükue: Hischerlin. ani kararı yüzünden, bu zikretti- ğim sebeplerle artık mesaimizin mükâfatımdan uzaklaşmış bulu- mayorduk Çanakkale komısyonu | Yeni kabine ilk defa 26 Mayıs- ta toplandı. Ben icrai hiç bir kuvvete malik olmadığım halde eni kabine beni birçok defalar dinliyor ve ben Lord Kiçnerin soltndaki eski mevkine geçi- yordum. Eski harp meelisinin yerine bir “Çanakkale komisyo- | nu,, teşkil edildi. Bu komisyon- | Bunların arasinda ben de âza olarak in-| tihap olundum.: Benden vaziyet hakkında, yalnız bahri noktai nazardan değil, umumi nokta - dan da raporlar hazırlamamı istediler ve amirallık bana. bir-| çok kolaylıklar gösterdi. Vakıa Lord Kiçnerden böyle raporlar istenmişti. Fakat onun raporla- rı yalmız askeri mahiyette ola- caktı. Bu raporlar son: derece süratle hazırlanacaktı. Ben ilk defa 1 Haziran 1915 tarihhli bir raporla umumi vaziyeti. hulüsa | ettim. Alman - Rus harbi Bu ranorda evvelâ Rusyanın: vaziyetini izah ediyordum. Şu satırlar - vardır: “Rus' cephesi, daima değişen | bir hat halinde kalmaktadır, fa- | kat burası son derece büyük Al- man kuvvetlerini Karşısında tu- tan geniş bir harp hattıdır. Rus: davasınm ana - hattı, en ciddi noktası şadur: Rusyanın har-| cadığrtüfekler, imal ettiği tüfek-. lerden fazladır. Netice olarak” Rus piyadesi artacak yerde a-| zaltcaktır. Diğer taraftan Rüs| hattının veri çekilmesi, maruz| kaldığı tazyikr çoğaltmaz, azal- tir ve Alman taarruzuna karşı | —— Yazan: —x U.Çorç 165 mukayemeti arttırır. Bu suret- ' le Rusya askeri vaziyetini tak- viye edebilir, arada cephelerin- de gayet mühim düşman kuv- vetderini alıkoyar. Umumi ola- rak vaziyet tefkik edilirse Rus- vanın her taraftan çökeceğine ihtimal verilemez. TARİNSİR velift kazandırdık “Çanakkaleye gelince oradaki vaziyetimiz ümitlerle olduğu ka-| dar tehlikelerle de doludur. Bu sefer ne kadar uzarsa o kadar da vahim olacaktır. erken biterse oradaân kurtulacak | askerlerle ve emeklerle garp| cephesi o kadar çabuk takviye edilecektir. Çanakkalede askeri harekât beklenmedik bir teahhurla baş- lamıştı. Kıtaat pek küçük grup- | lar halinde nakledildi ve bu su- retle Türkler müdafaalarım in- Ne kadar Amma geliboludaki harekât içim elimizdeki stoklar kâfidir. Ora- da: düşmanın daha geride bir hat yapmasına — müsait saha yoktur, daha gerisi ve düşma- nın ricat edebileceği yer denia- dir. 500 metrelik bir ileri hare- keti bize pek mühim neticeler temin edebilir, Hem de ne neti- celer! ; Bir kere boğaz açıldımı h"Askerlerimizin Kilitbahir mev zilerini işgal etmesi, oradaki bü- tün Türk ordusunun teslim ol- masını intaç edecektir. Bir ke- re bu yaylâya hâkim olduk mu düşman Avrupa sahillerindeki istikkâmları tahliyeye mecbur olacaktır. Halbuki Avrupa sa - hillerindeki istihkâmlar da Asya; sahilindeki istihkâmlara hâkim- dir. Böylece kapı donanmaya a çılacak ve filo mayn tarlalarını ematik bir surette tarıyarak Bağaza girecektir. “Boğazın iki tarafındaki istih | kâmlar ve mayn tarlaları bir ceden inceye hazırlamaya, Suri-| yeden ve başka yerlerden tak- viyealmaya, nihayet Alman de- | nizaltılarının salarına girmesine vakit bulmuşlardı. “Eğer biz yeni takviye kıt'a- | larım, hele küçük küçük parça- lar halinde- göndermeyi bekli - yeceksek iki katlı tehlikeye dü- şeceğiz: Bütün Türk- ardusile Kilitbahir etrafında çarpışma- ya mecbur olacağız ve Alman denizaltılarının gemilerimizi sar dığını göreceğiz ki, bunlardan birinin © sularda muvaffakiye -| tine de şahit olduk. Bundan do- layı kat'i bir karar vermek - ve bu teşebbüsü- memnuniyetbahş bir surette mâyı etmekte ace- Bir pamuk ipliği muh'e- kiri tevkif edildi Çakmaçılarda yün ipkik sa- tıcılarından Şevket Rokorun, paketinin 650 kuruşa maloklu- ' ğü tesbit edilen pamuk Tplikleri: ni 12 lira TÜ kuruşa sattır mıntaka İktısat Müdürlüğü müfettişlerinden Nuri Ak ta - | rafmdan mürakabe bürosuna ihbar edilerek memurlar tara- fından cürmümeşhut yapılmış' iyeye verilmiştir. Dün ikin Hiye cezada muhakemesi” görülen bu pamuk iplik muhte- kirinin suçu sabit olduğundan kakkında tevkif kararı verildi. tir. Aşağıdaki şartları haiz o! vei koşmağa , başlamıştır. Servet mevki ve güzelliğin cazibesine tutulmuştur Paşa bir tane kızını böyle ba> sit bir adama vermek istememiş ise de mukadderatın önüne ge çememiştir. Servetini, emlâki ni kızına. bağışlamak mecbur yetinde kalmıştır İşte Murat böyl. aştan ç bili kiy büyük ve tek başına: lehce suretle orada det edi din olmayacak derindir peşinc par anan. m diyor. İstanbula ken beraber bu Befa. Her ahi nbuk artı On lir ini dal daha diliyor B k leşiyor! Yüz liralıklar bir salon kadınının: yürüyeceği, basacağı yerlere atılacak kadar düşüyor Neriman tamamen unutuluyor Her geçen gün s: te bir çok şeyler ilave etmekle beraber ser vetten büyük ziyanlar yapıyor Zavallı genç kadın ne yapaca- ği — şaşırmıştır. Kendilerinin bir uçuruma şürüklenmekte ol - duğunu görmüş, fakat İhsas e - dememiştir n, zalim ve zelil adamm, işkenceleri kar sında susmuştur. Nihayet va - ziyfeye girmek mecburiyetinde kalmış, çalışmak lüzumunu his: setmiştir Mali- vaziy fecaatini — se- en Murat çaresizlik içinde bo: Manevi - uyanan ema bul - e karar lamet — Neriman! Bu hitaba yalnız bir hıçkırık ap- veriyor — Beni affedermisin artık?. — Af etmiyorum, etmiyece - Zim Murat. Bana çektirdiğin 1: Fransızlar kâfi bir kuvvet teş-| kil ederler ve icap eden topçu-| ı yamalik bulunursa düşman mev zilerini silip süpürebilmektedir- kere geçildikten sonra — filonun Mürmara — denizine girmesini menedecek hiçbir şey yoktur. Birkaç saat sonra filo İstanbul önlerinde demektir. O zaman Türk - Alman filosunu - tahrip etmek de kolaydır. Böylece bir Rus ordusunun Karadenizden | geçerek İstanbula şimalden hü- cum etmesine mâni olan tehdit te ortadan kalkacaktır. 'Bizim — muvaffakiyetimizden istifade için böyle Bir ordumun Hazırlanımış — olduğunu biliyo - rum. Fâkat bu ordu daha acil itiyaçlar için şimdi başka ta- raflara sevkedilmiş. olmakla be- raber Rusların İstanbulun zap- tında: seyirci kalmak istemiyek- celerine şüphe yoktur. Bu hâdise hükümetleri Bulgaristanm : kasmdan bize iltihak edecektir. Çanakkalenin muhtelif nokta - larında bulunmakta olan Türk ordusunum müuvasalası kesilecek | ve Bolayır berzahı her iki taraf- ler. Fâkat orada pakuliya mal olan ve üç beş kilb metre kazam| dıran muvaffakiyetlerle sevkut- ceyşi neticeler elde etmek müm kün değildir. Pilhakika Flander de zaptettiğimiz mev: ileri geniş | letemediğimiz için düşman da-| Ha gertde daha mükemmellerini inşa ediyordu. “Halbuki Gelibolu Y;ıru:ıızda-W sında bu kadar bir kat'i neticeler tevlit edebilirdi. Şimdiki halde Fransada büyük Bir taarruza geçebilecek vesaite ve kâfi obüse ilerleme tırapları kat'iyyen gim. Genç adimm pözler damla yaş yuvarlamyor. af etmiyece- n iki — İlk ve son nedametim bu Neriman. Hayatımı bir hiç uğ runda mahvettim. Bir katil, bir hâinden farksızım. İnsanlığın sırtından geçinen bir mikrop gi- biyim. Gayesiz, maksatsız dola- sıyorum. Senden ve yuvamdan ayrı vaşıyoram, İrademi kulla- | namıyorum Neriman. İyi ve fe- na şeyleri idrak edemiyorum. Bir serseri gibiyim, Beni sen af Çe teğilsin Mürat Ha-| hakikatı bir adeseden tet k eder, ideal ve at peşin abilirsin. Şuuruna da ha ğilim Neriman cen - bir idan farksı- ığmı hareketler kendi Hep o ister misin, bi ikir mızı dalgala - rm firtm itda küralım diyven- birbirimizden avrıl - myalım. Tam bu sırada uzaklardan a- zametle yükselerek yaklaşan ko ca bir heyülâ çevik hareketi ile küçük. ve beyaz motörü kolları arasına alıyor. Tekne çatırdıyor, sarsılıyor. Neriman kocasının - | boynuna atılıyor. İnce bir kadın feryadı dalgaların vahşi homur- tusuna karışıyor. malik - değiliz. | SEPESEULE GU LÜ SERSTUK L ARI DE MA e TT | | tan kapanacaktır. “Bu hâdiseler Avrupa toorak- larmdaki bütüğ. Türk kuvvet - lerinin de âkıbetini tayin edecek tir: Çünkü onlar bütün iaşe mad- deterini - Asyadan - alıyorlar ve hükümetleri Asyaya kaçmış o- lacaktır. Buradaki — kuvvetler topçusu; —mühimmatı ve iaşe maddelerile elimize düşecektir. Bütün bunlar - birkaç yüz kilo- metrelik bir muvaffakiyete ba- kıyor!.. Üzerinde bu kadar kat'i muvaffakiyet, yahut hiç olmaz- sa fevkalâde neticeler bekledi- ğimiz başka bir harp sahnesi var midir?.. — V. Ç., Kiçnerin hararetli taraftarlığı Bundan sonra - gerek hükü- mette, gerek halkta fikirler Ça- nakkale harekâtına devam lehi- ne bir temayül göstermeye baş- ladı. 4 meselelerde benim noktai nazarım kabul ediliyordu. Çamakkale komisyonunun ilk i timar 7 Haziranda aktedilebile Bu toplantıya beşvekil, L Kiçner, Lord Gurzon, Lord S born, Lord Crev ve ben iştirak ettik. Loyd George'de kom asından olduğu halde içtima- da hazır. bulunmamıştır. Ha katte o artık bütün mesai mühimmat imaline hasretmist.i Komisyon, Çanakkaleden neral Sir Hamiltondan gelen ve takviye istiyen telgraf ile meş- gul oldu. Lond Kiçner bütün' az- mi ile Çanakkale harekâtının devamına taraftar olduğunu iz- har etti ve Çanakkaleye üç fır- ka daha- göndermeye hazır ol- duğunu söyledi. er Gelibolu yarımadasında yapılan harekâttan vazgeçilecek olursa harbin idamesi mes'uliye- tini deruhde edemiyeceğini ilâve eden Lord Kiçnere karşı heyet müteşekkirdi. Çünkü artık saril bir vaziyet alındığını görüyor - da. Reylerin ittifakı ile şu ka rarlâr ittihaz edildi: (Arkası var)