HAZRET İLE GÜZELLER GÜZELİ ZÜLEYHA | YUSUF Yazan : Muharrem Zeki KORGUNAL mna minnettar Züleyha, koca bir bakış fırlattı Ben de sarıden bunu isti - yecektim. O, köle muamelesi görm yık değildir. Zaten bu koca sarayda yalnız hissediyordum. Bİ daşa ihtiyacım vardı. Yusulun bana iyi bir arkadaş olacağına eminim. Potifâr, Züleyhaya teşekkür etti — Eksik olma güzelim, Ay- ni zamanda Yüsufu bana halef olarak yetiştirmekle mükellef oldi u unutma, Çocuğumuz olmadığı için öldüğüm zaman yerim boş kalacaktı. Yusuf hes nim yerimi fazlasile doldurabi- lir. Potifar, bu sözleri söylerken müthiş bir azap içinde kıvranı - yordu. Bu azabın neden ileri gel diğini kendisi ile karısı Züley- hadan başkasının bilmesine im- kân yoktu. Şöyle ki Potifar kırk, kırk Beş yaşın- da fevkalâde dinç ve oldukça ya kışıklı bir adamdi. Fakat erkek- lik kabiliyetinden mahrumdu. Bu yüzden çocuk babası olama - mıştı. Bu büyük kusurunu kirm- seye ifşa edemiyordu. Züleyha da bunu — mukaddes bir sır saklar gibi saklıyordu. Ken - disine çocuğu olmyan bir kadın nazarile bakanlara: — Kabahat bende değil... Beş senelik evli olduğum halde hâlâ bekâretimi muhafaza etmekte - yim... Diyerek hâkikati söylemeği aklından bile geçirmiyordu. Bu- nu söylediği takdirde kocasının halk nazarında kıymetini düşü müş olurdu. Züleyha, kendisini çılgınca seven Potifara karşı bu fenaliğı' yapamazdı. İşin feci bir tarafı daha vardı. a, kocasımı: hiç sevmiyor- du; fakat büyük aşkına hürmet ederek sever gibi görünüyördü. Başkaları şöyle dursün, bizzat Potifar bile bunun farkında de- gildi. Karısı tarafından-ayni de-, recede sevildiğini zannediyordu. Bu. zannının: verdiği. itimatladır ki genç, dinç ve güzel Yusufu, Züleyhanın yüksek ihtimam ve şefkatine Havale etmişti. Züleyha, kocasına söz verdi: — Merak etmne Potifâr! Yusu- | fu sana lâyık bir hâlef olacak kudrette yetiştirmek için elim- den gelen her şeyi yapacağım. | Potifar bütün bu: konuşma-| ları sessiz; sadasız-dinliyen Yu- . sufa seslendi: — İçeri gel Yusuf! Yusuf suç işlemiş bir insan bi utana utana içeri girdi. İkii nin önünde elpenge. diyan: dur- du. Züleyha, çenesinden tutup Yusufun başımı kaldirdi. Şimdi onun güzel yüzünü ve büyülü bakışlarını daha yakından görü- yordu: — Mabutlarımız kem nazar-| dan muhafaza etsin!.. Ne güzel, ne güzel!.. Diye söylendi ve ilâve etti — Eminim ki yeryüzünün en müstesna, en masum ve en te- miz erkeği budur. Hükmümde aldanmıyorum, değil mi, Poti- far? Misir azizi, karısını tasdik kendimi çok a Yeni Sabah ABONE BEDELİ Türkiye — Ecnebi SENELİK. — 1400 I€rş. 2700 Krş: SAYLIK — 750 » 1450 » 3 AYLIK — 400 » , 809 » TAYLIK' 160 » 300 » TAKVİM HIZIR 65 GÜN 190 AY 7 9 (1357 EMMUZ Haziran âhır 14 1941 26 Çarşamba Güneş Öğle İkindi. 8.54 436 — 8.36 Ezani 4.37 12,19 — 16.19 Vasati Akşam — Yatsı — İmsak 12.00 — 2.00 6.37 — Ezani 19.43 — 2148 2.20 Vasati we DİKKAT -a «Yeni Sabakı a gönderilen yazılar| mahrum olabileceğini hayalin - ve evrek meşredilsin edilmesin olunmaz ve edilmez. iadel Buntarım kaybolmasın- ydan dolayı hiç bir mesuliyet kabul ti Aldanmıyorsun — Züleyha! Ben de ayni kanaatteyim. O bi: ze, büyük mabutlarımız İzis, O- ziris. ve Apis'in armağanıdır. Çoktanberi köle pazarına gitmi- yordum. Bu sabah içime doğdu da uğrayıverdim. Yusuf, Malik tarafından Po- | tifara satıldığı veyahut evlâtlik verildiği zaman çok rahat ede- Ci ni tahmin etm at ken disine bu derece kıymet verile- | ceğini hiç. hatırından geçirme - mişti. Hajn: kardeşleri, onu ku: yuya atarken, sırtındaki alaca entariyi bile çok görüp almış - lardi. Halbuki tamamen yaban- a bir adam olan Potifar, o1 daha şimdiden bütün varını, yo- ğünu bağışlıyordu. — Potifarm halefi olmak demek, onun her şeyine varis olmak demekti. Ka- bil olsaydi da bilmeden yaptık- ları bu ivilikten dolayı kardeş- lerine ayrı ayrı teşekkür edebil- seydi. Yusuf memnundu. Artık isti- rap çekmiyecekti. Gördüğü rü> yanın hakikat olacağına şimdi daha sağlam, inanıyordu. Allah onu kardeşleri tarafından kuyu ya attırmış; kuyuda ölmesine mey | dan vermemiş, köle diye sattır- | mış ve nihayet Mısıra götürtüp | köle pazarına çıkartmış, oradan da; Potifarın sarayına naklettir- mişti. Bu saray, Yusufa rüya <|i sında vâdedilen yüksek maka- min ilk basamağmı teşkil edi « yordu. Potifar, gözlerini meçhal bir noktaya dikerek düşünen, kuyu- daki vaziyeti ile buradaki vazi- yetini mukayese eden —Yusüftü daldığı tefekkür âleminden, ay, — Ne düşünüyorsun delikan- — Hiç, ya aziz! ; — Hiç olur mu? Mutlaka bir şey düşünüyorsun! Yoksa bizi sevmedin mi? Biz ise seni o ka- dar sevdik ki... — Sizi sevmemek kabil mi ya aziz! Siz, çok iyi insanlarsıbız. | İkiniz de benim yükselmemi is- tiyorsunuz. — O halde niçin düşünüyor - sun? Şimdi'senin sevinecek za- ), manındır. Kanlıi göz yaşları dö- kerek geçirdiğin kara günleri unutmalısın. Hüyat, ancak nes şeli insanlarm yüzüne güler. Yusuf, biraz sertçe - söylerlen bu sözlere cevap vermedi. Öz babasından azar eşitmiş terbi-| | yeli bir çöcuk gibi başım ö eğdi. Potifar, onu o halde bira: kıp sevgili karısına döndi — Ben artık gitmeliyim Zü- ieyha; dedi. Sabahtanberi hiçbir | iş görmedim. Yusufun karnı açtır. Onu evvelâ doyur; sonra da bahçeye götür. Biraz hava alsın; gözü, gönlü açılsın, Züleyha, “peki,, | dada yalnız bırakarak çıkap git- L 4 Züleyha, Misırın en güzel ka- danı idi. Herkes ona- “güzeller güzeli,, diyordu. Mısır halkı, bu | hükmünde aldanmıyordu. “O, güzeller güzeli ünvanına | HEAR Kilaplar, Züleyi tarif ederler: Olgun, dolgun bir vücut. zun kirpikli, iri siyah gözler... | Şafak rengini kıskandıran pen- | be yanaklar... 'Meşe korundan daha kızıl, daha yakıcı etli du - | daklar.. Üzerine pembe cilâ |ovurulmuş bembeyaz bir göğüs.. | Kâh kestane rengihe çalan, kâh güneş rengini okşıyan yerleri | süpürecek kadar uzun saçlar... | .Nihayet billür gibi bir ses. | — Fakat Züleyha, bu eşsiz gü- | zelliğine ve mes'ut görünmesine rağmen mes'ut değildi. Kendisi- | | ni çıklırasıya seven Potifarla ev- | lenirken çok mes'üt olacağını | ummuştu. Daha nişanlı iken bir | topu gibi çocukları olacak; on- bir ana olduğunu isbat etmekle de herkesin hayranlığını kaza- | nacaktı. den bile geçirmemişti. dursun, onun bekâret bahçesin: makamında' başını salladı. Potifar, onları o- | | takım hayaller kuruyordu. Nur| ları özene bezene büyütüp yetiş- | tirecek; bu suretle mükemmel | Evlendikten sonra Züleyha - nın bütün ümitleri boşa çıkmış- tı. Potifar gibi yakışıklı, dinç, | gürbüz ve fevkalâde zengin bir | adamın erkeklik kabiliyetinden a Potifar, Züleybayı nur topu gibi çocuklara kavuşturmak şöyle| tu. ine| YENİ SABAH | — SEHİR HABERLERİ — Şehir Tiyatrosu Belediye |Yen'ı mevsim hazırlıklarına baş- Evkaf | ihtilâfı Dahiliye Vekâleti | ihtilâfm baştan | | tedkikini istiyor | | — İstanbul belediyesi ile Vakıf- lar idaresi arasında belediye-| nin vakıflardan istediği müs kafat ve vakfın belediyeden is- tediği mukataa vergileri yüzün | den bir ihtilâf olduğunu yaz- | | mıştık. Belediye senelerden beri devam eden ve yekünu miloyn- ları bulan bu ihtilâfın halli için | | Dahiliye Vekâletine müracaat | etmişti. Beled bu müracaa-| tında ihtilâfın esaslarını anlat- makta ve ihtilâfın halli için bir komisyon teşkil olunmasını i: temekte idi. Bu komisyon işi bidayetinden teşkil edecek ve kararımı vere- cekti. !' Dahiliye Vekâleti belediyeye verdiği cevapta, belediye hukuk işleri müdürlüğünün, — ihtilâfı | evvelce tetkik eden' komisyon - ların kararlarını tetkik etmesi- ni ve bunlar arasında kabili t: bik olanlarını vekâlete bildir -| mesini sistemiştir. Hukuk - işleri müdürlüğü evkafın - belediyeye ; karşı iddia ettiği alacakların tesbitine karar vermiştir. Bu ladı. Busene telif eserlere fazla (£ ehemmiyet verilecek İstanbul Belediyesi Şehir ti- yatrosu yeni tiyatro mevsimi hazırlıklarına başlamıştır. Ti- yatroda teşkil olunan bir ko- Misyon yeni tiyatro mevsimin-| tedkik Şehir ti: de oynanacak eserleri etmektedir. Bu sene yatrosunda telif eserlere diğer | eserlerden dahâ fazla ehemmi- yet verilecektir. Tiyatro binalarında tedbirler alınıyor Diğer taraftan şehir tiyatro- sunun dram ve komedi şubeleri nin temsil verdiği binaların kü- Ççük ve ayni zamanda yangın | tehlikesine maruz bulunduğu | malümdur. Bu vaziyeti nazarı | itibara alan Vali ve Belediye | reisi Doktor Lütfi Kırdar İs- tanbulda tiyatroya müsait bir bina aranmasını emretmişti. İki aydanberi yapılan araştırmalar neticesinde tiyatro oynamaya müsaid bir bina bulunamamış- tar. Bu itibarla, proje ve keşif-| nameleri hazır bulunan, yeni ti- yatro binaları inşa olununcaya kadar bugünkü binalarda tem - sil vermek mecburiyeti hasıl ol- muştur. Bu vaziyeti nazarı iti- bara alan belediye gerek dram ve gerek komedi kısımlarında bazı tadilât yapmağa karar ver- tir. Dram kısmının faaliyet tiyatro- beton mi te bulunduğu F sunun zemini tamamen olarak yeniden yapılacaktır Her iki tiyatroda bulunan elek- trik tesisatı da yeniden takviye olunacak ve emniyet altın: nacaktır. Bu işe belediye bütçe- sinden on bin lira tahsisat a) rılmıştır. | | ansız Rağbet temin etmek çareleri T taraftan yeni tiyatro mevsimi esnasında her iki ti-| yatronun da rağbet görmesini temin etmek maksadile yeniden bazı tedbirler ahnacaktır. Ge-| çen sene alınan tedbirler çok| iyi netice vermiş ve tiyatrolar diğer senelere nazaran 15 bin lira fazla varislat temin (>Lım.vW lerdir. Şehir tiyatrosu İzmire gitmiyecek İzmir belediyesi Şehir tiya rosunu Fuara davet etmiştir' Fa kat iki aylık bir Anadolu turne-| sinden yakında dönecek olan artislerin pek yorgun olacağını tahmin eden tiyatro müdiriye- | ti Fuara gidemiyeceğini bildir- Miştir. İzmir Fuarına şehrimizden Halk opereti gidecektir. itibarla vakıflara ait kırk bin vakfiyenin tetkiki lâzım gelmek | tedir. ğ Bu' İş'için belediye ve" Vakı: “âr idaresi mümessillerden mi teşekkil-bir heyet yakında faa- | liyete geçetektir. Fiyat mürakabe | memur namzetleri staj görüyorlar Fiyat mürakabe — teşkilâtina yeniden Aalınacak memurların Kursa tâbi tutulduğu malümdur. Bu memurlar, kursda: gördük- leri nazari dersleri, tecrübeli memurların , refakatinde piyasa da yaptıkları tatbikat ile ta-| mamlamaktadırlar. — Mürakabe| teşkilâtına nisbeten genc ve pi-| yasa ile aşinalığı kıt memürlar | alındığı için-bu kurslardanm bü- yük faydalar beklenmektedii ” “Haber aldığımıza göre ikinci mürakabe kursu 15 Temmuzda), “Ankarâda' açılacaktır. Bü kurs, geçen aytiçinde şehrimlizde açı- | ;hp: 15 gün devam eden birinci |'kurs gibi iki hafta sürecektir. İlk olarak üç kurs açılacağı için ikincisini müteakip üçüncü kurs | | da faaliyete geçecektir. Belediye makine ve sa- |"flâyi şubesi müdürlüğü diye; belediye memurlar ifi lokantası tarafın - Binada | bazı tadilât yapılacaktır. | ğ kararlaştırmıştır -|Misır Çarşısının tanzimi Misir çarşısının istimlâki ta- mamlanmıştır. Çarşıyı yardım- | © hâl haline'ifrağ edecek - olan |- İmar Müdürlüğü projesi Vali ve Belediye Reisi Doktor Lütfi | Kardar tarafından tetkik edile- vek muvafık - görülmüştür. Bu projeye nazaran Hiğlde 200 ka- dan -dükkân vücude getirilecek vevayrıca hülin içine bir sıra dükkân yapılacaktır. ——— ginebilmek dirayetini dahi gös- terememişti. Şimdi Züleyhayı herkes kadın annediyordu: Hakikati bilen yoktu. Güzeller güzeli, ömrü - nün sonuna kadar kız kalmağa mahkümdu. Kibar âlemine mensup kadın- lar, mükemmel bir dedikodu mevzuu bulmuşlardı. Sık sık Zü- leyhadan bahsediyorlar: | — O kadar güzel olmasaydı da kör, topal bir çocuk doğura- | cak kabiliyette bulunsaydı... — | Diyorlardı. Züleyha, bütün| bunları işitiyor; kocasını dile | düşürmemek için hakikati söy- liyerek kabahati kendi üzerin- den atmıyordu. Günden güne artan bu haksız dedikodular yüzünden son zamanlarda, sa- raydan dığarı çıkamaz olmuş- ÇArkam var) | | | BELEDİYEDE Vali Yalovadan döndü Vali ve Belediye Reisi Dok- tor Lütfi Kırdar dün sabah Ya- lovadan şehrimize avdet etmiş- tir. Vali, dün İstanbulun imarı işlerile meşgul.olmuş,. şehircilik mütehassısı Prost - ve belediye' imar müdürü Hüsnü Kesercioğ- lunu kabul ederek * kendilerin- den imar işleri hakkında izahat' almıştır. Vali ve belediye reisi | döktor Lütfi Kırdar bilhassa yökında istimlâkine başlanacak olan Ahırkapı teneke mahallesi sahası için hazaslanan tanzim projesini tetkik etmiş ve Emin önü gezgisi, işiler meşgul olmuş- tur. Dün ikinci ağır ceza mahke- mesinde bir - facianın; daha doğrusu bir cinayetin dava: na bakılmaya başlandı. Hatır- larda olacaktır ki bundan bir müddet evvel Beyoğlunda Gar don adındaki barda bir cinâ- yet olmuş ve bahriyeli Salim namile maruf bir sabıkah sev- mekte olduğu Mükerrem adın a genç bir kadını tabanca ile muhtelif yerlerinden yaralıy rak öldürülmüştü. Yakalanan suçlu ile; bu hâ- dise sırasında barın - kapısını tutarak kimsenin içeriye ve dışarıya geçmemesini temin ederek suç ortaklığı yapmış olan Besim; tevkif edilmişler- di.-Dün ikinci ağır cezada baş. 4 lıyan bu muhakemede mutad sorgulardan sonra suçlu hâdi- seyi şu suretle anlatmıştır — Benim Mükerremle sene- lerdenberi- yaşamamızın mah- sulu - olan bir kız evlâdımız rdir. Dokuz yaşında ve Mü- beccel adında bulunan bu yav- ru oldukça güzel bir kızdır. Bir aralık kaçakçılık suçile hapis- te bulunduğum bir sırada Mü- kerremin şununla bununla dü- şüp kalktığını ve barlarda ya- şadığını fena bir hayat geç diğini duydum. Kendisine ha- ber gönderdim, çağırttım. Gel di. Tenbihde bulundum. Bir şey söylemeden gitti. Hapisten çıktıktan sonra 8 ay kadar bir vakit geçti. Ona yine her te- sadüfümde: — Yapma. Bu senin gidişin iyi bir gidiş değil diye nasihat- te bulunuyordum. Nihayet va- GİNAYETTEN İBRET! Kızını kurtarmak için bir türlü uslanmayan sevgilisini öldürmüş İKTİSAT İktisat Vekili şehrimizde İktısad Vekili Hüsnü Çakır, şehrimize gelmiştir. Vekil, bu- rada kaldığı müddet zarfında iplik, kömür, çimento vesair carf işler üzerinde alâkadarlar- dan izahat alacaktır. MAARİFTE Tıb ve Fen Fakülteleri- nin ikmal imtihanları Tıp ve Fen Fakültelerinin son sınıflarında bu sene erken başlıyan ikmal imtihanları de- vam etmektedir. İmtihanlar A-| ğustosda nihayet bulacaktır. Te yi ka günü biz arkadaşlarla Un- kapanında biraz içtik. Soli Besimle bea birlikte “Gardon,, barına gittik. Orada Mükerre- mi Nejad adında bir delikan- OKUYUĞU — LDİYORKİ: Bakırköyünde yüzer gram kahve evzi ediliyormuş Bakırköy Yenimahalle tay * yareci Sadık sokak 1 rada Suüdi Akakçe, ile K ak 17 numar 'an Melâhat temize telefon İ Bakırköyünde kahve tevziatına ancak bugün baş lanabildi. Biz de nahiye mü- | dürlüklerinden imiz nü- f maralı kartlarla kahve al- mağa gittik. Fakat — gaşırdık — kaldık. Çünkü kahveler İstanbulda olduğu gibi 250 gram olarak |! de yüzer gram olarak tevzi olunuyordu. Halbuki vilâyet her vatan- |! d iki yüz elli şer gram || kahve verilmesini kabul et- miştir. Bu vaziyet karşısın- da alâkadar makamlara mü- a ettik bize — Ne yapalım emir böyle de- diler. Âcaba Bakırköy halkı- nın 250 şer gramlık kahve tevziatından mahrum — tutu- || larak yüzer gram kahve ile tatmin edilmeğe çalışılması- nın sebebi nedir? Bakırköy || İstanbul vilâyetine bağlı de- |! | ğil midir?,, YENİ SABAH — Bize ka- hrsa kariimizin hakkı var- dir. Öyle zannediyoruz ki bu işde bir yanlışlık vardır. Dü- $ zeltilmesine intizar edi N | : | Küru derilere | azami fiyat —| konuyor Yarınki toplantısında fiyat mürakabe komisyonü kuru de- rilere azami satış fiyatları Ro- yacaktır. Bu hususta tetkikler pılmaktadır. Tetkikler yarın | iğleye kadar Bitirilmezde — ko-| misyönün diğer bir içtimada| kat'i karar vermesi mevzuu ba-| histir. Komisyon evvelce yaş deri - lere de azami satış fiyatı koy - müştu. Şimdi, kuru deriler ve fiyat konması teşebbüsü piyasa da Memnuniyetle karşılanmış - tır. Böylelikle hangi bir spekülâsyonun önüne geçilmiş olacaktır. Belediye çezası verilenler azalı- yor mu ? Belediye talimatina riayet et- medikleri görülerek para cezası alınan ve haklarında ceza za-| bıtları tutulan esnaf ve işçilerin adedi günden güne azalmakta- dar. Evvelki gün de yapılan kon trollerde ceza görenler - şunlar- dir h ile otürurken gördüm. Biz de bir masaya oturduk. Az sonra Besimle Mükerremi çağırttım- || yanımıza geldi. — Ne var?. Dedi. Ben yine nasihatte bulundum. — Bak! Aramızda bir de çocuk var vaz-geç. Y hm. Bu çocuğu da zi bozma dedim. Buna mukabil Sen bana ne karışıyorsun a hımbıl! ân diyerek bir sürü K etti. Bunları — duyu ynime sıçradı. Sonra ne mı bilmiyorum Bâhriyeli Besim de fürler Salimden” sonra — Ben kapı filân tutmadım. Bu iddialar iftiradan ibarettir Diyerek red ve inkârda bu- lundu. Nihayet don barının lendi Eleni ifadesinde ölü Müker- remin bahriyeli Salime karşı Gar- asiyeri Eleni din şahidlerden küfürler ettiğini duyduğunu ve küfürlerin de ne olduğunu söyledi. | Diğer şahitler henüz gelme- || miş ve bazılarına da celp çıka- rılmamıştı. Bunların da mah- kemeye getirilip dinlenmeleri için duruşma başka bir güne talik olundu. — Tramvaydan atlıyan iki kişi, 13 şoför, 5 araba sahibi, 14 muh telif esnaf, 3 lokantacı, 4 sı yar esnaf, 2 dilenci ve 1 aral cıdır. B ĞA Ayrıca ekmeklerin kontro-| lünde de kmek noksan gö- rülerek müsadere edilmiştir Balik tutarken elini — | iskele arasına sıkıştırmış| Nakkaş ahaddin Kuzguncukta tepede 36 sayıda oturan Sâl: kele üstünde balik — tutma iken olta iğnesi kenara takıl mış ve onu kurtaracağı sırada iskeleye vapur - yanaşi n eli sıkışıp parmakları ezilmi; tir Yaralı Nümune ne kaldırılmıştır Ürken araba hayvanı bir ihtiyarı dereye yuvarladı Küruçeşmede Orman sokağın da 17 numarada oturan ve sayılı yük arab: çalıştır Mustafa oğlu İb ten geçerken | ve küçük Bebekte Dere boyu &5 numarada oturan 85 yaşında Emin Akkayaya çarpmıştır. Bu çarpma neticesinde Emin Kaya dereye yuvarlanmış ba - şından a muhtelif yerle - hastahanesi- rinden de nisbeten hafif birçok yara almıştır. Yaralı sıhhi im- dad otomobili ile Beyoğlu has - “tahanesine kaldırılmış ve suçlu arabacı yakalanmıştır. | lerinin | yaşını İstanbulun hususi« yetine dair Yazan : ULUNAY —H Genç arkadaşlarımızdan Hifie met Münir, evvelki - günükfi Vakıt,, ta (Günden güne) yaz <I sütunda bana değerimden fazla iltifat etti. Hikmet rin bü kadirşinaslığı benim İ: tanbulu iyi tanıyan eski bir zıcı olmaklığım - dolayısiyledii Bunda hisseme düşen şerefi iftiharla kavdetmeği bir nevi 'nefis temeddühü,, addetmiyo- rum. Yukarıda dediğim gibi bu “hasenat,, haneme kaydedilecek kıymettar bir kadirşinaslıktır. İstanbulun büsbütün avrı bir hususiyeti vardır kmet Mü- nir'in dediği gibi “eski İstanbul, kendine. mahsus ilim adamlar sohbet, oyun ve eğlence mecli: Çeşit çeşit an'anelere lt şahsiyetli simaları ile baş- başına bir âlemdi.,, Ben bu adamlarınım, — nekrelerin, ün Hik h ilim nüktedanların pek çoklarını ya- kından tanıdım, çoğu ile bera- ber düştüm, kalktım. Niçin? Bilmiyorum. Hayati şartlar mı? Oturdu- | ğum semtler mi? Edindiğim ah- | baplar mı? Her ne ise stanbu- lun — bütün içtimai hayatını | - ister istemez - takip etmiş ol- dum. Nükteleri, cinasları, ağızdan menkul olan bir çok salon ar- tistlerini şahsan tanıdım. Bun- lardan hariç olarak hususiyı lerinde bulunduğum bir çok ze- vat vardı ki bugün onları tanı- yanlar pek mahduttur. Meselâ Anadoluhisarında 0- | turan eski'telgraf ve posta me- murlarından bir Behçet efendi vardı ki nükte ve cinasta em- sali yaktu. Kendisini dinlemek için İstanbulut her tarafından ahbapları - ziyaretine - gelirler- di. Bilhassa - bugün yetmiş-iki idrâk eden - Hacı bey zade Muhtar beyle- şakalaştık- | ları zaman çok defa gülmeden ümüzün sinirlernin ağrıdı- ğını hissederdik. Bir otomobil kazasına kur- ban olân merhum Hafız İhsan beyle Sahâflar Çarşısının ma- ruf kitapçılarından hoca Abdür- rahman efendinin de sohbetle- rine doyum olmazdı. “Ahmet Rasim merhum da İs- tanbulu iyi tanıyanlardan ma- duttur. Yalnız Rasim, eski İs- tanbulun umumi bayatım - bilir- di; ayrı ayrı şahsiyetlerini ted- kik etmemiştir. İstanbulun böyle — birbirle- rinden hoşlananları her sene yazlığa gidecekleri zaman ayrı ayrı köylere gitmezlerdi. Kişın olduğu gibi yazın da birbirle - rinden ayrılmamak için sayfiye- leri de beraber intihap ederler- di. Lâtif olan lâtifelere kimse kızmazdı.” Tanınmış — “Miri ke- lâm,, lardan şair Nihat beyle Mısırh Kâmil Paşanın fıkrası meşhurdur: Her sene yazın İstanbula ge- len Kâmil Paşa Nihat beye Misirt rehvan — yürüyi beyaz bir Mısır eder. Birinci sene unutur. İkinci sene gene unutur. Nihayet ü- çüncü sene Nihat bey paşamın huzuruna çıkınca: — Efendimizi görünce aklı- ma geldi, der. Bizim Mısır eşe- ğini gene unuttunuz galiba. ULUNAY MÜTE FERRİK Muhtekir oduncu Fiyat mürakabe bürosu me- Yenikapıda odun ihti- Süleymanı adli- murları kârı yapan oduncu suç üstünde yakalıyarak yeye vermişlerdir, Ayrıca Fatihte dokuma tan bir şahıs da yüzde 15 kâr ile satması icap eden iplikleri yüzde yüz kâr ile sattığı için adliyeye verilmiştir. sa- HALKEVLERİ Konferans Beyoğlu Halkevinden: 1 — 10.7.941 perşembe gü- nü saat 17,30 da Halkevimizin Tepebaşındaki merkez binasın - da Yardim sevenler cemiyeti İstanbul merkez heyeti adına Mimar Sedat Çetintaş.tara - fından “Türk Mimarisi,, mev- zuunda konferans verilecektir. 2 — Herkes gelebilir