Hergeleci için iyi bir Kman arkadaşı olmuştu. Her Waldt idmanlarımı beraber yapı- â:-hrdı. Bazan civazlarda dü - n güreşleri oluyordu. Güreş - dlı:e Zidip müsabaka yapıyorlar- Hergeleci, bu düğün güreşle - Tinde bazan baş altına tutuyor- du. Çünkü bu, düğün güreşle - rinde meşhur baş altı pehlivan- ları bulunmuyordu. < Fakat Hergelecinin asıl güreş *uttuğu yer, büyük orta idi. To- sun da büyük orta pehlivanı “İdi. Selânikte büyük panayır var- dı. Beşçınar panayırı her sene kurulurdu. Bu, panayıra her yerden büyük pehlivanlar gelir- di. Adeta Kırkpınarın başka bir nevi idi. Hattâ, daha zengin olurdu. Deli Hafız, çıraklarını aldı, 'yola çıktı. Hergeleci, Kırkpınar | güreşlerinden sonra daha okke koymuş ve daha serpilmişti. Altmış beş okka geliyordu. 'Tosun de oldukça terakki et- ü ğ gü tuttuğu Selânik sahil olduğu için bu- vaya her taraftan pelilivan gel- mesi daha kolay oluyordu. Yel- iken kayıklarile her tarafton ge- rası da Kırkpınar gibidir.. Hat- tâ andan daha başkadır. Deniz yakası olduğu için etraftan ge- len çok olur. — Bir yabancı olursa — nasıl| Güreşler başlamıştı. Deste ve küçük orta güreşleri oldu. Sıra büyük ortaya gelmişti. Büyük orta güreşçilerinin gözü kazan dibinde idi. Acaba yeni gelmiş kimse Vvar maydı? | Cazgır meydana çıkmış bağı- rıyordu : | — Büytük ortaya güreşecek -| ler-meydana!.. | Güreşçiler kazan —dibine gel- meğe başladılar.. Deli Hafız da çıraklarını «soydu, kazan dibine saldı. Deli Hafız çıraklarına —şöyle nasihat ediyordu : — Sizi göreyim kızanlar... Haydi bakayım yüzümü ak edi- niz !, Dedi. -Hergeleci, önde gidiyordu. To- | sun da neşinde idi. Tosunun wü- | cudü -korkunçtu. Onu görertler Lışşun pehlivanı zannederler - t Kazan dibine bir alay pehli - van geldi. Bunlar hemen, hemen tiyorlardı. © vakitler, İstanbul ve civa- E:ı_u-v—ymeımuusu' D lar, n çıkardı. İstanbul ve civarın Bilhassa, Silivri mühim bir | pehlivan merkezi idi. Orası bir. Mönüm oktası idi. Deli orman- dan Rumelinden İstanbula ge- len pehlivanlar, Silivride yapı - lan müsabakalarda boy ölçüş -| tikten sonra İstanbula girebi - örlerdi. Yani, Silivri ve tivarında bu-| dunan meşhur pehlivanlar Ru- “elinden ve Balkanlardan gelen sehlivanların ekserisini mağlüp xderlerdi. 'Bazan da “İstaribuldan Rume- ü pehli- lüp olarak Her nedense o vakitler Silivri Bir pehliyanlık vasıta menkezi | civarından, Merdi - Dudullu, Bulgurlu, 'Kar “al, ve Yalovanin dağ köylerin- den Kurt köy vesaire gibi yer- |/ erden de meşhur sikardı. İşte; her nasılsa Kırkpınar | Füreşlerine gidip boy ölçüşemi venler bazan Selânik güreşine jiderler boy sürlerdi. | Yani, Selânik güreşi, Kırkpı-| tar kadar pehlivanlar için kor - ulu bir yerden umulmadık, Ru- | nelinde işitilmedik pehlivanlar pehlivanlar irdi. İşle; Selânik güreşine.. umul-| ? nadık pehlivanlardan biri gel-| siş bulunuyordu. Bu, büyük or- a güreşçilerinden idi. Bu, pehlivan Aydoslu idi. Ay| oslu Çilli Mustafa idi. Bu Çilli lustafa aslen Deliorman muha- rlerinden bir aileye mensuptu. yydosda iskân etmişlerdi. | Aydoslu Çilli Mustafanın ba-| ası ve dedesi aslen pehlivandı. €e Aydoslu da pehlivan olmu: 1. Yirmi üç yirmi dört y: nda idi. Yetmiş beş okkalık | r gövdeye malikti. Çevik ve >k usta bir delikanlı idi. Aydoslu, İstanbul ve civarı üreşlerinde büyük ırı hemen birer b * Aydoslunun İsi nda bilmiyen rta pehlivanlaı sn geçmişti. Selânikte kurul: ireşine ve pan; iftan on'*binlerce adam gi üşti, Hanlar, kahvehaneler, b âr odaları dolup boşalıyordu. Pehlivanlar, ekseriyeti onun küntesin- n Beşpınar ına her t h- elerde oturuyorlardı. —Peh anların oturdukları ve yattıkl: hanlar malümdu. Gü aç gün sonra başlıyacaktı. Bir gün Tosunu düşünce aldı. 'nun düşüncesi bü; artarmaktı. Tosun biliyordu ki ergeleci varken onun büyük rtayı kurtarmasına imkân yok- 1. Fakat, hiç olmazsa büyük or- 1 ikincisi olmalı idi Bunları düşünen Tosun şeleci ile konuşurken sordu — İbram.. Acaba büyük orta- a kimler gelmiş dersin?. — Bilmiyorum. — Kırkpınarda ük — ortacılrdan zördüm.. — Onların kıymeti yok.. Nasıl olua kurtarırız paçayı onlardan. — Acaba başkaları var mı dersin?. — Kimbilir., belli olmaz.. bu- ortayı Her- güreştiğimiz birkaçını dr de bakarsın ortaya çikiwe f - | tanınmış pehliyatlardı. — Yınız, | içinde bir kişi vardı'ki onu kim- se tanımıyordu. Çilli, çakır suratlı, oldukça dolgun, elli sayaklı bir pelilivan | kazan üibinde yağlanmağa ça-| hşıyordu. Hergeleci, hem kazan dibine geliyor ve hem de hasımlarını birer birer gözden geçiriyordu. Kurnaz Hergeleci, eksik fazla | kimse var mı diye aranıyordu. | Derken Hergelecinin gözüne | illi, çakır delikazlı ilişti. Onun yağlanışını gözden geçirdi. -Hiç defena yağlanmıyordu. Vücudü- ne yağ sürüşlerinde ustalık ve Alışkanlık vartlı. bnlâ_u—gılecj, kendi kendine #öy- ü Tosun safta. Böyle şeylere dik | hareket edeceğiz?. n Blüg, | — Hele bir kazan dibine ge| — — Ulan gözünü aç.. açarlar lelim, o wakit düşünürüz.. İ ,gözünü sonra. Dedi. — Kim açacak be? ... Dedi. | — Bak, yeni birisi çıka götmiş!. tAcâba kimdi diye düşünüyordu. | Nibayet, yağtanmalar bitti. Her kim çıkarsa nihayet güreşecek- ti. Hergeleci, Tosuna sordu: — | — Tosun, kazan:dibine dikkat gttin mi? | Hergeleci, elile kazan dibinde yağlanan yabancı pehlivanı göz tererek — Bu pehlivanı tanıyor mu- — Yao. — Gelsin, 'ne olacak?. Geleceği varsa göreceği de var.. — Öyle deme... Sonra teneşir- liğini patlatır — Hiç birşey yapamaz... — Ben o'herifin yağlanması- mı beğenemiyorum.. — BSende mi tanımıyorsun?. | — Hayır... | — Sorarız şimdi Cazgara... —| — Bakalım Cazgir tanıyor mu? — 0 da var ya... | — Bugğün işimiz var gibi ge- liyor bana!.. | — Düşündüğün şeye bak..| ben temizlerim onu.. Dedi. 'Tosun ve Hergeleci kazan di- bine gelmişlerdi. Hergeleci daha hâlâ Aydosluyu gözden veçiri- yordu. 'Pehlivan yapilı bir de- iikanlı-olduğu görünüvordu. — | Hergeleci, “Oazgirm yanına sokuldu ve ustletle sordu. — Usta, bu kim?. — Ben de bilmiyorum.. — söyle usta ber. — Vallah bilmiyorum... — Acaba mereli?.. — Onu da'bilmiyorum..'Daha yeni gördüm bu seklivamı.. — 'Nasil görüyorsun?. ' — Yağlanışına büktım, peh-| livan olduğu anlaşilıyor.. | — Bak, kispetinin paçalarını nasil yağlamış?. | — “wet, syabancı 'biri '*değil... | Bıınışe 'hizmet setmişe *beuziyor. | edi. Hergeleci, merâk — içinde idi. | geleci de 'Tosun da yağlandılar.. (AFkası var) | ÜNSAÂDET KAPILARINI 7 Temmuz 1941 Çekilişi yörn ga 140.000 410.000 8 5.000 60 2:000 120 1.000 Tütarı 40.000 40.000 40:000 120.000 120.000 150 — 590 753000 180 — 250 45000 600 — 480 — 60000 600 50 — 30.000 3.000 10 — 30:000 30.000 4 120.000 böc gibi uçuşuyorl: rini dı! me- şalele Genç kızlar — Ateş böcekleri!, diye, ba- ğırıştılar Ve genç adam, 'du den yavaşça d du ve karanlık bir di. Bir sigara ya Ve hasır koltuklara gömül dalmış ri gençlik hul- yalarına afir Ti r ledi.. ik taşan kahkah e ba şuşuyorlar kalamıya uğraşıyc arkasından arın tarafına doğru ili het Kızlar de ki ateş böceklerini ya ardı Genç turan & rmadan bir dam tutuş - anlığı dudaklarından yürüdü.. DU arasını ağır bu g kahkahalar ağır an, nç sesler ki k arasından sıyrılarak, ruhunda akisler ya - ratan bir sesir bir kahkaha « nın sahibini düşünmekten ken- dini alamadı.. viyordu.. Sevmeğe hakkı 0- lan her gdnç gibi, o ( iyor- du.. Fakat o kadar... Kendisi i- | çin, sevmek belki bir haktı.. Ya | sevilmek?1- İkramiye İkramiye Ş7 34773 YEKÜN 720000 K” Tam Bilet Yarım Bilet #tür 35007 AAA illardanberi 0 sesin o billör kahkahanın sahibini sev - miş, ve bu aşk, ebedi bir sır ve bir günah pibi, itiraf edilmeden binde gömülü kalmıştı. Ve ancak, kendisine azap ve ıstırap n başka, neye vara - ?, Sanki neden, senelerden- beri ona esir olmuş ve hundaki mevcudiyetin lanıp kalmıştı?. Madem ki, lmek bir hak, ve itiraf kolay değildi onun, ru- On sene var ki, onu seviyordu Bu, iki dost ailenin müşterek ma zileri içinde hayat bulmuş; çe cukluk ve ilk gençlik çağlarının masum münasebetlerinde büyü- müş, ve nihavet geneliğinin bu en uygun çağında kemale ermi; öyle bir aşk ve Öyle bir sov idi ki... Ruhunun, bu ebedi b lılığı içinde ifade ve itiraf edile- maemigti., Ve helki de, hiç bir va- İ ——-sPor | hakem: “Necdet - Şekip. | harsızlik vak'ası olmuştur. | lemiştir. SABAH aai | müsabakaeları | Yelken teşvik * | 1— Yelken teşvik müsabaka- larının birincisi 6 temmuz 941 Pazar günü Moda koyunda ya- pilacâktır. 2 — 12)M. 2 Şarpiler arasıı da yapılacak bu —müsabakay bütün yelkencilerimiz serbest olarak İştirak edebileceklerdir. 3 — Müsabakalara saat 14 de başlanacaktır 4 — Hakemler Rıza Sueri, | Hamdi Görkem, Harun Ülman, 'Behzat Baydar, Hüsemattin Yu- lak, Naci, Şeref Birgen, 'Bekir Macur. | Milli Küme Maçları | İstanbul Futbol A janlığından 5/1/941 CUMARTESİ —| Şeref Stadı: | Saat 15.30 Fenerbahçe - Mas- kespor, hakem: Ahmet Adem, yan hakem: Bahaettin - Nejat. Saat 17.80 Galatasaray - Har biye, hakem: Şazi 'Tezcan, yan 8/1/941 PAZAR Fenerbahçe Stadı Saat 15.30 Galatasaray - Mas kespor, hakem: Adnan — Akan, yan hakem : Bülent --Müeyyet. Saat 1730 Penerbahçe - Har biye, hâkem: Selâmi Akal, yan hakem: Peridun - Nihat. Bisiklet yarışı Beden Terbiyasi İstanbul Böl- gesi Bisiklet Aşanlığından : 1 — 6/7/1941 Pazar günü sa bâhı-saat 9.30 da sırf mükellef- ler'arasında Mecitdiyeköy ile Ha | crasman tepesi arasında gidip | gelme suretile 21 kilometrölik bir yarış tertip olunmuştur. 2 — Mükellefler bu yamışa ol lerindeki müköllefiyet vesikası- ni ibraz etmedikçe giremezler. 3 —iAyni gün saat 10)80 da ayni yol ve mesafe dahilinde bu sene 1 y birin oilik, ikincilik ve üçüncülük ika- zanmamış olan ve mükellef olmı- yan bisikletçiler arasında (ikin- ci 'bir müsabaka tertip edilmiş- tir. 4 — Yarışlara "muayyen saat lerde başlanacağından geç ka - lanlar müsabakalara iştirak ede mezler. 5 — Her iki yarışta birinciden üçüncüye 'kadar derece alanla- ra birer madalya verilecektir. 6 — Koşucüların hazırlanmış ölüükları hâlde yarış yerinde ha,| zar bülamaları ve isimlerini ha- kem heyetine kaydettirmeleri lâ | zamdır. Bir hiç yüzünden | arkadaşını öldürdü İzmirden bildiriliyor — Ke- merde Tenekeli mahallede bir | Demir oğlu hammal Mehmet Demir misafir bulunduğu Meh- met oğlu Şabanın halâya gider- ken kapıyı kapamadığına kız- mış ve kapıyı kapatmasını söy- Bu yüzden Şabanla Mehmet Demir arasında kavga çıkmış ve Demir bıçakla Şabanı ağır surette muhtelif den yaralamıştır leket hastahan fakat aldığı ya yerlerin- | Yaralı mem- | kaldırılmış ların ne tesirile | ölmüştür l kit itiraf — edilemiyec kalbinin bu içli aşkın n lüniln bu masum v bancı kalacak n la karşı karşı Mnler © atler başbi kalara vakitlere kadı nuşurlardı Yaramazlıkta haşarı bi an farkı olmiyan bü gen zel kızın, a l mbire ağırla riÇ mevzular üstünd. durup tatlı, tatlı mtinaka- a “etmekten a, büyük bir zevk duyduğu ülürdü.. Bu, onun her hareketinden belli o- lurdu.. Konuşma saatlerinin u zaması için iki tarafça da İcat edilen vesileler arasında karşı- laşan bakışlarını, itiraftan ür - ken bir mahcubiyet içinde içleri titriyerek baska istikamete çe- | we-deniz tayyaresi lâzım. Bun (YENİ SABAH)IN BÜYÜK SİYASİ TEBEFRİ KAS Çanakkale önünde çeliğe karşı imanın zZaferi 4 — Bombardıman Tilosuna mensup gemiler Maltaya gitme- | idir. Orada'bu-gemiler çelikağ- larla teçhiz edilecekler ve ma- yınlara kargı müdafaaları belki e böyle temin olunacaktır. Şim dilik Çanakkalede harekât bir Yazan: — V.Çörçil ı 161 tatil devresi geçirdiği için bütün | yardım eğdebilirler. İleride *bun- | filonun -o sularda bulunmasına lüzum yoktur ve böylece bütün altına alınmış olacaktır. 5 — 70 tane kadar tayyane lar sâhile düşman —tarafından yerleştirilmiş torpil atmaya mah | | "harp gemileri-sıra ile muhafaza | gus'kügük 'tüpe Karşı da fay- dalı olabileceklerdir. Burada (İn- | gilterede) onlardan hakkile is- -| tifade edilememiştir ve müm - ların içinde 500 libreye ikadar | kün olan sürath bomba taşıyabilecekler de bu -| gideceklerdir.. . SETS dunmalıdır. Ben bu mühimmatı ceğim. Bîl_ıriye Nazırından Bahriye 'birinci torduna muhtıra “1 —'On beş pusluk beşinci obüs topunu Çanakkaleye der- hususi bir trenle #Fransadan 4 geçerek gitmelidir. Bana bu *topun Çanakkaleye ne 2aman varabileceğini gösteren bir cetvel hazırlayınız. 9.2, ;pusluk dki top Çanak- kaleye ayrı olarak ve-Sahile yer leştirilmek üzere, yahut -onları nekline tahsis edilecek (iki mo- malümat alınca karar veririz. 2 — İsimteri bildirilen dokuz ağır monitör, hazır olur-olmaz derhal — Çanakkaleye lerdir. 9.2 pusluk wpıım cehhez “âltı ilk montitör de,gön- derilecektir. Bunların da ne za- man haröket edecekleri ve ora- ya ne zaman varacakları hak kında 'bir cetvel hazırlanmalı - fır. Bu monitörler atış tecrübe- lerini “Türklere karşı yapacak- lardır. Seyâhat esnasında bun - si için ieap eden tedbirler alın- mülidir. 402 puslük toplarla müceh - | havan yerile birlikte ihzar ede- - Lord Fişerle dostane'bir l | mülâkat “daha. Gönderilecek bu gemilerin lü- zumsuz olduğu kimsenin aklm- dan geçmemişti. Pakat bu talep “ * Bord Fischer'in birkâlemde | | zeddetmesine razı değildim. O-| mün siçin hemen o sakgam mesai | odasında onu görmeye gittim. | Müaksadım kendi vaziyetini mü-| makaşa etmekti. Bu gürüşmemiz pek ziyade dostane #ldu. İleri #sürdüğüm — tedbirler hakkında Hiç bir mütalea serdetmedi. Fa-| “kat mutat olduğu üzere Çanak | kale barekâtının bize tahmil et- | tiği tedbirlerden, anavatan kuv | vetlerinin eksilmesinden şikâyet | | etti. Bunun üzerine ona, Çanak larım iyi muühafaza olunabilme- kale harekâtı 'için alınan lüzum- lu tedbirlere'karşı onun'tarafın- | dan muhalefetin ve hele bir he- söylemiştim Ben bu harekâta — öte- denberi muhaliftim.,, gibi bir li- | san kullanmasının doğru olmi- | yacağını söyledim. Garip bir na- | zarla bana baktı dedi ki: “Hak kınız var, doğru değil...,, | *Tekliflerimi kabul etti ve dos- tane ayrildik. İtalya harbe girecek, amı Bakat bu heyecanlı ve'her hâ- | | | hez»menitörlere gelince topların — disenin “bir yıldırım Sürâtile d.ı-1 ayrıca 'Mâltaya —gönderilmesi ger hüâdiseler tarafından takip daha iyidir. Nihayet bu takviye olduğu devre esnasiında baş-| gemileri "Çanakkaleye —varınca ika bir hâdise ortaya çıktı. Lond amiral oradaki arhlılardan bir Fischer'in amirallğa geldiğin -| ikısmını, anavatan filosunda hiz denberi kabul ettiğimiz usul mu | mete “gönüerebilecektir. Fdkat cibince o gece yine saat onda işe bu cihet tebeyyiin 'ötmeden ev- vel monitörlerin nasıl çalıştak- larını anlamak Tâzımdır. 8 — Edgard tipinde, mayn ve torpillere karşı hazinelerle mü- celihez dört 'kruvazör şimdi ha- zardır. Bunlar da 6 pusluk dört top ve monitörlerde olmuyan tes- lihat vardır. Geceleri torpil kor- Bir çocuk kendi tüfeğile öldü İzmirden bildiriliyor: Berga- ma kazasının Zeytindağ nahiye- sine bağlı Örlemiş köyünün Ka- rayılan mevkiinde oturan 14 şında Mehmed Gülbaşı t dan derken tüf hayvanın sel rine asmış V la çıkmıştır Yolda giderken çalılıklar arasından geçen met Gülbaşı çalıya takil fe almasile y nüddet evine ve bir nra valaşma, muhtelif istikametlerdi rini, yeniden duydu kendini o kadar yalnız ve muz- tarip hissetti ki, kendi kendin - dinden utanmasa, oturup ağlıya caktı., başlamıştım. İtalyadaki buhran (don dereceye varmıştı. İtalyanın harbe girmesine muhalif olan - lar yüzünden İtalyan 'kabinesi istifasını vermişti. Şimdi on beş | Bün evvelinden temin edilmiş sa- | nilan bu mükemmel mesnet, yi- ne muallakta kalıyordu. yarısından biraz evvel İte bâhri ataşesi beni görmek iste- miş. | Bu zat müttefikler davasına hararetle taraftar bir zabitti. İtalyan zabitine bir dosya taşı- yan Amiral Oliver de refakat e- diyordu. İtalyan ataşesi, geçen hafta Pariste tesbit edilen prog ramın tatbik mevkiine ikonma - sını istemekte ridi. Romada va- ziyet ikarışık ve ikararsız oldu ğundan anlaşmanın tatbika kon- uri imiş. Bu suretl. taahhütler —meyanında dört hafif kruvazörü Aâriya tikteki İtaly nmasını tak viyeye gönd. yorduk. Bu kru kar ile ort n he nları lir Etraflarında a böce mini Mmini meşaleler gibi uçuşu orlardı! Burhan ÇÖLOK | | diyortu. 28 Mayıs sabahi erkendey vermiş olacaktı. Halbuki ataşanaval, gemile - Tin daha evvel varmalarını is” tiyor ve eğer 16 Mayısta gide- cek Olurlarsa —bunun bir emri vâki olacağını ve neticenin kat. iyyen taayyün edeceğini söylü - yordu. İtalya ile Pariste müzakere et- tiğim bahri itilâfın 'bütün tefer- | -rüntamı biliyorum. Bu itilâf hat- tâ dört kruvazörün gönderilme- si çin bahriye birinci lordunun Lord Fischer'in parafı, nın ikinti varakasında yeşil 0- larak görülmektedir. Kruvazörlerin hareketini kırk samt -evvele aimak bir prensip meselesi olamazdı. Fischer'le a- ramızdaki anlaşmaya göre “bir- likte vermek mecburiyetinde ol- duğumuz kararlara bu, dahil değildi. Ben bu meselede bir lâhza bile tereddüt etmedim. Ve erkânı harbiye reisi de muvafa- katini istihsal siçin bahriye bi- rinci lordunu uyandırmaya lü- zum görmedi. Barudu ateşliyen kuıwvılcım Bahriye birinci lordu, dosya- ları tetkike #sabah saat dörüb doğru başlıyacak ve İtâlya ile itilâf dosyasını o sıralarda gö- Tecekti. Kruvazörlerin hareketi emiri- Ti verilim ve mümasil hâdiseler- de olduğu gibi şu kaydi - ilave ettim: “Tütbikinden sonra bühriye Birinci “lorduna Abraz edilmek üzere.,, Lord Fischer'le ben yine dost olarak “kaldik ve bu hüdise ara- mızda hiç bahismevzuu olmadı. Bununla beraber bazı monbalar- dan 'bunun barutu ateşliyen bir kıvilcım hizmetini gördüğünü öğrendim. Filhakika ihtiyar amiral o sa- bah serkenden Uuyanmış ve Ça - nakkaleye bazı takviye gemileri gönderilmesi teklifini ihtiva e- den doşyayı önünde bulmu« Bu tekliflere muhalefet edemi yeceğini biliyordu. Şimdi, h: hoşlanmadığı, itimadı olm: neticesinin — hezimet vaş iştirak ettiğini görüyordu. tu olan Halbuki kendisinin & sivil bir nazır, gittil zorluyordu. Muhafazakâr fır da öbüs kitlığından — ve umumi id: iden memnun de- gildi. Üniformalı bir feld ma- reştl “hart âl e- nle - k ilade plâna kette onun ismi bir birlik ettiği halde kendisi ikine atılmış, tazyiklere muü net edemiyecek bir hale konmuştu. Nihayet İtalyaya —gönde kruvazörler hakkmda Tatbikinden sonra bahriye birinci lorduna ibraz ediimuk ü- Brtesi ndığım zaman nun mektubun Bu Tev- kalâde bir her h uy akkın: 1 ind m T Or Döndüğüm verdiler tifasını verdi aberi veren za Sanırım ki bu defaki istifa- Bahı lordunun isti- dum " birinci lorduna 15 Ma 5 Tekra indüm k ın müddet işbir- amıvacağıma hükmet - n denfaat namina memeği hayırlı n t n e- müsk başlı dım. Dün d Bü tün e le- edemem. F 3ru bir Dl- ız. Diğer taraftan ben böyle ylerden haşlanmam da (& ar)