Yazan : Muharrem HAZRETI YU%UF İLE GUZHlER GÜZELİ uHEYHA SENLAKSEREA Z KORGUNAL | Zek - 20 — Hepsi onu takip etmeğe mec- bur oldular. Yahuda, en arka- dan gidiyor ve kendi kendine söyleniyordu: — Allah bizi affetmiyecektir. Biz Allahın en günahkâr kulla- rıyız. Yusufla beraber bütün insanlık duygularımızı, hattâ topyekün insanlığımızı da sattık. İşlediği- miz cinayetin vebalini âciz ım( kurda yükletmekle bir cinayet | daha işlemiş olacağız.. Bâbamız büyük ve çirkin yalanımıza i- nanırsa, bu zavallı hayvanı öl-| dürecektir. Yarabbi!. Babamızı | biz hain oğullarının sözüme u- | yup bir cinayet işlemekten scn koru!.. ... Hazreti Yakubun günlerden- beri ağlamaktan gözleri $işmiş, yanakları çökmüş; içi, âdeta bir yanar dağ haline gelmişti. Bün- yamin de ayni hasretle, ayni-acı ile kawranıyor; masum başını dertli babasının yanan bağrına dayıyarak haçkırıktan — boğula | boğula durmadan ağlıyor, göz yaşı döküyordu. Hain kardeş - ler, Yakubu da, Bünyamini-de en hassas yerlerinden yarala - mışlardı. Bu yara, kapanmak | şöyletdursun, her gün biraz da-| ha saçikıcak, 'büyüyecek ve ni- hayet tahammül-edilmez-bir şe- kil alacaktı. | O akşam, Yakup ile “Bünya- min yine ağlaşıyorlardı, Sabah- leyin erkenden çıkıp giden ve hâlâ dönmemiş olan on ikandeşi tamamen unutmuşlardı. Halbu- ki Yakup, Yusufımu kaybetme- den evvel, onların - bir dakika geç kalmalarına tahammül ede- mcz, “sewvgili oğullarım nerede kaldı, başlarına bir hal mi ge- di,, diye merakıntdan yollara dü- serdi. #imdi ise onları &bediyen görmek istemiyordu. Hain kar- deglsmıden 'Bünyamin de ayni derecede nefret etmişti. | Bünyamin, yalnız nefret et- mekle kalmıyor, ayni zamanda korkuyordu. Yusufun vücudünü ortadın kaldıranlar, bir gün ken disini de yokredebilirlerdi. | Ortalık henüz iyice karar - manuştı-ki. on.kardeş, gelip-Bün yamin ile babalarının etrafını sardılar. Lâvi, hemen &€öze baş- hıyarak: — Mühterem ibabacığım, de- . Böyle-ağlamakla kendini ha- p ediyorsun. Kardeşimiz Yu- sufu parçalıyarak hepimizi can evimizden “vvuran zalim kurdu getirdik. Onu *kendi elinle öldür öldür ki, hepimizin intikamı bir- en alınsın. İnsan, düşmanın - dan intikam alınca muhakkak ferahlar. Yakup, yaslı gözlerini yukarı kadırdı. -Aşer'in omuzlarındaki kurdu gördü. Acı acı:güldü — Oğlumu parçalayan — kurt u mu? “Onu önüme koyun da rice göreyim. Aşer, omuzundaki ikurdu in- dirip Yakubun önüne ve tam a- yaklarının dibine yatırdı. Yakup, hemen kurdun bağla- rını çözdü; ağzındaki taşı çıkar- dı. Kurt, geniş'bir nefes alarak ayağa kalktı. Yalvaran bakışla- rını Yakubun yüzüne dikti. Ya- kup, kurdu bir müddet gözden '%eniSabah “CABONZ BEDELİ — Türkiye — Ecnebi SENELİK 1400 Keş. 2700 Krş. SAYLIK 760 » 4S0 » İ BAYLIK — 400 »— 800 » TAYLK 160 e 200 » TAKVİM HLIR 61 GÜN 186 AY 7 1360 | 5 (1357 DEMAZİS'-TEMM J 7 Haziran dhrl0 | 4og1 | 22 Cumartesi Güneş — Öğle — İkindi 8.50 — 434 — 18:34 Ezani 434 VZ 8 16'18 Vasati Akgam — Yatsı — İmsak 12.00 — 202 — 6.31 Ezanj 1944 OZ1A6 — 2.16 Vasati BF DİKKAT —a «Yeni Sabah» a gönderilen yazılar Moteyrak meretlililmcdiimesin “teto| olunmaz ve — bunların kaybolması “dan dolayı hiç bir mesuliyet kahul| yüklemekti. Birdenbire doğrul- / dur. Bu heyet bugün Ankaradan || adilmez. | din. Yalvarırım sana r başını 1 bir gü- geçirdikten soi a yukarı kaldırdı. Dal İüşle: — Yalan söylüyorsun Lâvi, dedi. Yemin ederim ki bu kurt masumdur. Yusufumun “yüzünü bile görmemiştir. Görmüyor mu sun ki, karnı açlıktan tahta gi- bi olmuş. Yine görmüyor musun | ki bu hayvan emziklidir. Belki yavrularını kaybetmiştir de on- ları aramağa çıkmıştır. Bu, ne zavallı bir mahlükmuş ki sizin elinize düşmüş. Dünyada sizden daha müthiş canavar olamaz. Lâvi utancından kıpkırmızı kesilmişti. Cevap “vermek isti- yor, dilini harekete getiremiyor- du. Şem'un, onu müdafaa-etmek mecburiyetinde kaldı: — Lâvi, yalan söylemiyor ba- ba! Yusufu bu kurt parçüladı. Onu buluncya kadar, bulduk - tan sonra da diri diri yakalayın- cıya kadar akla karayı seçtik. Yakup, Şem'una birşey söyle- medi. Neftaliye sordu: — Sen me dersin Neftali! — Ben'de ayni iddiadayım baba? | — Yani Yusüfu.bu kurt mu parçaladı diyorsun? W | — Evet. — Çoök güzel... Şimdi de.Dana sorayım. Bakalım ne ne diye - cek. Söyle bakalım -Dan! - Cina:! yeti işliyen bu zavallı hayva Midir, yoksa siz mi? — Biz cinayet ” işlemedik ba-| ba! Bin .müşkülâtla yakalayıp | getirdiğimiz bu hayvan, kürtla- | rın en şeriridir. Kardeşimiz Yu- | hiç insaf etmeden parça-| lamıştır: “Gözlerimle! gördüm. -- Aferin Dan! Yalancılıkta sende '*hayli 'ilerlemişsin. öyle sanıyorum ki, 'Roben-haki- ati söyliyecektir. Kendinde ha- | 'kikati söylemek cesaretini göre- | biliyor musun 'Roben! — Evet büba! — O halde söyler Yusufumu | ne yaptınız? [ — Yusufu bu kurt parçaladı. — Sen-de şu tarafâ geç... Ben | ne diyorsun Cat? W — Gözlerimle gördüğüm “için yalan söyliyemem.: Kardeşimiz Yusufu parçalıyan bu kurdu derhal öldürmek lâzımdır. Bana inanmazsan İsaher'e 'de sorabi- lirsin! — Kardeşin Cat söylüyor İsaher? — Doğru söylüyor, baba? — Şimdi de sensöyle Aşeı Bu kurdu omuzunda niçin geti: din? — Çünkü o, kardeşimizi (par- çalamıştır. — Bari insaf et de sen yalan| söyleme Zebelün! Kurt masum mudur, mücrim midir? — Şerefim üzerine yemin e- derim ki mücrimdir baba! Eğer mücrim olmasaydı onu yakala- yıpsana getirmezdik. Herkes bilir ve tasdik eder ki Yakup peygamberin oğulları yalan söy lemezler. Sen ise bize yalancı diyorsun, baba! Hazreti Yakup, hâlâ kendi yü- züne bakan kurdun başını oğul- larından tarafa çevirdi: — Fakat, dedi, bu kurdun ba- kışları da yalan #öylemiyor. Belki siz Yusufu öldürmediniz, lâkin bu biçare hayvalı da-onu parçalamış değildir. Bana doğ- Tu söyleyin, sevgili Yusufumu ne yaptınız? Bilhassa hakikati se- nin ağzımdan işitmek istiyorum 'Yahuda! Çünkü sen Yusufu bu kardeşlerinden daha çok se din. O müteessir olduğu zaman sen de müteessir olurdun; o se- vindiği zzaman sen de sevinir - Yahuda! Benden 'hakikati gizleme. Doğ- ru göylersen hepinizi affedece- ğim. Beni her acıdan daha acı, her ateşten daha yakıcı şüphe- den kurtar. Unutma ki, ben si- zin babanızım, kötü olmanızı is- temem, Yahuda, başmı önüne eğmiş, ellerini göğsüne çaprazlamış, düşünüp duruyordu. Adeta a- yakta uyuya kalmıştı. Babası - na hakikati nasıl söyliyebilirdi? Bu ecesareti gösterdiği takdirde kardeşlerinin kendisini parça parça edeceklerine emindi, Bu - nu Şem'un kendisine söyleme - miş mivdi? “Ayağını denk al| Yahuda! Yoksa seni aramızdan | temizlemeyi biliriz, dememiş miydi? Lâkin babası da cevap| bekliyordu. Butlaka birşey söy lemek lâzımdı. En kestirme yol, kardeşlerinin iddialarına iştirâk | edip kabahati masum kurda| Şarı : - CArkası var) YE ABAH Ekmek meselesi Muhtelif mıntaka- larda ekmekler ncden başka baş- ka oluyormuş İstanbul — belediyesi, şehrin muhtelif mıntakalarında - çıkan ekmeklerin — vasıfları arasında görülen farkın sebebini araş -| tırmaktadır. Bu işe belediye müfettişlerinden müteşekkil hırW heyet memur edilmiştir. Bu heyet hazırladığı raporu dün belediye riyasetine — vermiştir. Raporda ekmeklerin muhtelif mıntakalarda başka başka şe- kilde çıkmasının sebepleri şu şe- | kilde 'izah olunmaktadır. İstanbülun ekmeklik unları, saray değirmenlerinde — öğütül- | mektedir. Bu değirmenlerde ö- ğütülen buğdayların vasıfları | ile, arpa ve buğdayla karıştırma nisbetleri ayni olduğu — halde| değirmenlerin vasıfları - dolayı- siyle unlar'ayni beyazlık ve ka- litede olmamaktadır. Bu yüzden Ekmekler arasında fark — görül- mektedir. Parkın ikinci bir se- | bebi'de fırınlardaki imaâl şart -| larının değişik olmasıdır. Bazı — fırınlarda ekmek imal | birraj | Hasköy, Kasımpaşa ve Ayvan- | Ka Belediye kendi noktai na- zarını müdafaa eden bir | rapor hazırladı Istanbul belediyesinin yardı- ma muhtaç asker ailelerine da- | ha geniş ve esaslı şekilde yar- | di medebilmek için yeni bir şe- | kil hazırladığını yazmıştık. Be- | lediyenin hazırladığı bu şekil şehir dahilinde biletle yolcu nak leden vesniti nakliye ve eğlence yerleri biletlerine yapılacak mu- ayyen bir mıktar zamdan iba - retti. Belediye, tüzerinde münakaşa- lar cereyan eden bu yeni şekil etrafında Dahiliye Vekâletine göndrmiştir. Rapor da belediye kendi noktai naza> rını müdafaa etmektedir. | İstanbul - vilâyetinde askero alınacak — vatandaşların — muh- taç ailelerine tam şekilde yar- diım yapabilmek için — ayda 158995 İiraya ihtiyaç vardır. Halbüki eski usulle bu paranın ancak 60 küsur'bin lirası tahsil edilebilmektedir. Bu itibarla yardıma muhtaç asker aileleri- nin ancak üçte bir-mıktarı be- | edecekler hakkında tahsili em - Diğer taraftan eski usul ta- hakkukat ve cibayet — işlerinde de bir sürü mahzurları haiz dir. Bu vaziyet bir çok va- tandaşların — şikâyetine sebep olmaktadır. Yeni şekil bütün bu mahzurları ortadan kaldır - makta ve senede asgari olarak bir milyon sekiz yüz bin lira- nın tahsil olunabilmesine imkân vermektedir. Dahiliye Vekâleti bu şekli e- sas itibariyle kabul etmekle be- raber asker ailelerine yardım zamlarını vermekten istinkâf val kanununun tatbik gekilleri etrafında tereddütler izhar et- mektedir. Belediye Vekâletin bu husustaki tereddütlerini tat- min edecek şekilde izahat ver - mektedir. Asker ailelerine — yapilacâk yardımlar hâkkında yeni şek- İin tatbikine yakında 'başlanaca- ğ anlaşılmaktadır. Bu hususta ve peşirme şartları basit ve kö- | tüdür. Bu itibarla bu ekmekle- rin mükemmel ekmek - çıkarma- | Jarma ipikân yoktur. | Raporda uzun ekmek mese- lesine de temas olunmaktadır. Müfettişlerin kanaatine göre bu ekmeklerin yuvarlak ekmek lerden farkları-yoktur. Ve uzun ekmek çıkarmakla belediye is- | tediğifaydaları temin edemiye- Odun ihtikârı Mürakabe komis- yonu bazı tücçar- ları adliyeye verdi Fiyat mürakabe - burosu, 0- dun ihtikârı yapan bazı kimse- leri yakalayarak #adliyeye — ver- | miştir. Bunilar odumun çekisini | 480 , hattâ 500 kurusa kadar satmaktadırlar. Halbuki, fiyat mürakabe komisyonu, — evvelki günkü — toplantısında odün - fi- yatlarmı 'tedkik etmiş ve eski Harhin ibkasma karar vermiş - tir. Geçen kış mevsiminin en -80-| ğük günlerinde bile odun fiyat- | lediyeden — muavenen görebil- | yapılan hazırlıklar tamamlan - mektedir , mıştır, ...- BELEDİYEDE İKTİSAT Meyva/' fidanlığı- nın ısirhi Belediye Büyükdere — meyva ve ıslah istasyonunu esaslı şe | kilde ıslâh etmeğe karar ver-| miştir. İstâsyönda yapıladak ıslahat tesbit 'ölunmüktadır. Şimdilik “30' Köktar ölan mey va ıslah istasyonu arazisi bir | mıktar daha tezyit olunacak, memur ve armele kadrosu çoğal-, tılacaktır. İstasyon 940 senesi zarfında halka 50283 aded meyva fida. nını bedava- olarak dağıtmıştır. Bu mıktar her sene bir miktar çoğalbılacaktır. Tü'nvay bandajları " Köstencede kaldı Iramvay - İdaresi, bundan bir müddet evvel bazı Rumen fir” malarına tramvay bandajı si- pariş etmişti. Sür'atle imal o- Tunan “bu bandajlar şehrimize sevkedilmek üzere Köstence li-| -—manına getirilir getirilmez Rüus - “Alman hatbi başlamış ve Kara-| denizin tehlikeli mıntaka ilân edilmesi üzerine bandajlar Kös- | tetncede kalmıştır. Tramvay “İdaresi, bandajla - rın kara yoliyle getirilmesi için teşebbüsler — yapacaktır. l | si beklenen İktısat Vekili:Hüsnü | Sanayi Sergisi mevzuunda Blâ-[ | #Bergiye iştirak edeceklerini res- İktisat Vekilinin yapacağı tetkikler Bugünlerde şehrimize gelme- Çakır, buraya gelir gelmez, bas- | ma tevziatı etrafında Vekâleti | tarafından verilen emirlerin tat- bik neticelerini tedkik edecek, mütcakiben 1941 İstanbul Milli kadarlardan izahat ülacaktır. Bu seneki sergi, iktısadi haya- tımızda büyük bir kıymet ifade | edeceğinden Ankaradaki alâka - | dar Mahafil serginin her cihet- çe mükemmel olması temennisi- | ni izhar etmişlerdir. Bundan| dolayı sergi ihzari komitesi, şimdiden — çalışmalarına - baş- lamıştir. Diğer taraftan sergiye iştirâk edeceklerin kayıtlarına da baş- lanmıştır. İnhisarlar Umum Müdürlüğü ile Sümerbank Yer- limallar pazarları — müdürlüğü men bildirmişlerdir. Malatyada Yerli 'Mallar Pazarı açılıyor İktısat Vekâleti, Malatyada perakende satış yapacak — bir Yerli Mallarpazarı açılmasına karar vermiştir. Hâlen Malat- yada toptan-satış yapan bir pa- zar vardır. ları 350:- 4560 kuruş arasında kalmıştı. Son günlerde ise odu- nun beher çekisine 480»50(“ kuruş istenmesi sarih bir ihti- kâr teşkil etmektedir. Odunu böyle pahalıya satan- gç lardan Kasımpaşada 63 numa- | rada oduncu Bohor, Kasımpaşa | da 2- 1 numarada Galipapa ve| Mehmet Ali adliyeye verilmiş - lerdir , Yapılan tedkiklerden hâlen şehrimizde — İstanbulun — kışlık | ihtiyacının beşde üçünü karşı- | layacak nisbette odun bulun- duğu anlaşılmıştır. Şeker bolluğu Bu seneki şeker mahsulü bu ay içinde idrâk edecektir. Mem- | leketin her tarafında olduğu gi- bi şehrimizde de kat'iyen şe- ker sıkıntısı yoktur. Yeni mah- sul piyasaya çıktıktan sonra bu bolluk büsbütün artacaktır. Ancak bazı bakkaliyelerde say- fiyeye giden ailelerin toptan mü- bayaaları neticesinde toptan şe- ker kalmamıştır. Toz şeker ise her tarafta ihtiyaçtan kat kat fazla olarak bulunmaktadır. Diğer traftan — Ticret Ofisi de şeker ithalâtna devam etmek- tedir. İlk parti olarak 50 ton geker İskenderiyeye gelmiştir. Yakında memleketimize getirile- cektir. Fasulya tacirlerinin Ankaradaki temasları Kuru çalı fasulyesine'konulan fiyatlar etrafında alâkadarlarla temasa geçmek üzere fasulye tacirlerinden mürekkep bir hey- etin Ankaraya gittiği malüm- şehrimize gelecektir. —Kim davacı? — «Kör değil, Dün adliyeye bir hakaret cür mümeşhudu geldi. Ve duruş- yaasına başlandı. Edrinede üç suçlu — vardı. Bunların üçü-de darptan dola- yı cürmümeşhut yapılıp adli- yeye verilmişlerdi. Bu zabıttaki iddiaya göre hâ- dise şu idi “ FPatih — Harbiye tramva- yında seyahat etmekte olan Hayri adında bir yolcu kala- balıkta içeriye girerken diğer bir müşterinin ayağına basmış ve o da — Dikkat et birader kör mü sün ?.. Diye haklı bir çıkışma yap - mıiş. Diğeri de: — Benim'körlüğümden değil ortalığın kalabalık ve yol bu- lamayışımdan oldu. Bu kadar tahkir etmenize sebep - ölacak bir suçum yök!. Diye o da haklı bir özür be- yanında bulunmuştur. Fakat o sırada 'üçüncü bir ses bağır - mış — İyi amma birader bu se- fer de:benim-ayağıma basıyor sun. Sen sade kör değil köreğ- lu körsün herhalde.. kör oğlu körsün, | «Sen de terbiyesiz oğlu terbiyesizsin , .» İşte bu söz:birinci şikâyetci- yi güldürdüğü gibi bütün tram- || vay halkını güldürmüş; sözün muhatabını ise son derecede içerletmiştir. Cevap olarak Siz de terbiyesiz olacaksı nız herhalde. Hem de.bunun gi- bi değil. Terbiyesiz: oğlu terbi: yesiz. Bir kahkaha daha kopmuş ve iş de çığırından çıkmıştır. O söylemiş ötekiler söylemiş ve tramvay bir noktanın önün- den -geçerken durdurulup pol. se malümat verilmiştir Tahkikat bıtlar yapıl miş iş adliyeye intikal etmiş Mahkemeye alınmışlar. Pakat işin asıl garip tarafı bu duruş mada bir 'türlü davacı buluna: mamıştır. Reis üç suçluya da ayrı ayrı || sormuştur — Siz davacı mısınız?.. Üçü de ayrı ayrı cevap ver- mişlerdir: — Hayır'ben davacı değilim Bu sefer hâkim polise 'sor - muş — “Öyleyse bunları ne diye buraya 'kadar getirdiniz?. Ve polis susmuştur. Malike- me üçünü de serbest bırakmış ve davayı düşürmüştür. — - ! | Kalwve tevziatır- dan şikâöyet ediliyor Kahve tevziatının vaziyette cereyan ettiğinden İ| bahsediyorsunuz. Kahve tev- ziatı Nasreddin hocanın ceviz tevziatına benzedi, Fatih F Y İ zipaşa caddesinde yüzde yir- || mi kişiye vesika ancak veril- | di, Mahalle mümessiline mü- (H racaatımızda polis tevzi etti deniyor. Polise müracaat et- tik, “mahalle mümessili kimi gönderdi 'ise vesika — verdik,, deniyor. Elhasıl 250 gramlık bir 'kahve için iki gün koş- tuk, yine almağa muvaffak o- lamadik. 'Normal ve munta- zam tevziat bu değil mi efen- dim? Dalkavukluğu bırakmız ve insanca yazı yazmağa ça- lışınız. Kahve dalkavuğu ol- dunuz. Dr. A.'Torlay YENİ SABAH — “Yukarı- daki mektübu “aynen ve te- Teddütsüz sütunlarımıza ge- çirmemiz gösterir ki, hamdok- Sun ne kahvenin, ne de kimse- bu şikâyet daha-efendice ya- zalabilir ve şayet kahve tevzi- atında bir yolsuzluk var idiy- rinde ve müsbet yalmz “Yeni Sabah,, değil, Tesmi makamlar,da derhal na- zarı dikkate alırlar ve icabına tevessül ederler, Diğer taraf- tan bir şikâyetin —müessir olabilmesi için mutlaka 'kalb kırıcı olmasına da Tüzum yok- tar. “Yeni Sabab,, şunum bü- nun dâlkavağu değil, efkâr umumiyenin ve okuyu nn menfatlerini korumaya ve isteklerine mâkes olmaya ça- | hşan bir amme müessesesidir. * Okuyucumuzdan badema da- | ha İmunsıf davranmasıni İsti- i yeceğiz. Türk Hava Kuru- muna yardım faaliyeti 'Türk Hava Kurumu namma yapılan teberrülere ve asli, yar- dımcı aza kaydına devam olun- maktadır. Türk hava Kurumu İstanbul şübesinden * aldiğımız malümata, İstanbul —halkmın hava kuvvetlerimize karşı gös- teidikleri alâkalardan, vatani hislerle yaptıkları teberrüler- den umumiyetle şükranla bah- sedilmektedir. 'Teberrülerle âza taahhütleri idare heyetlerine dâhil zevattan teşekkül etmiş heyetlerin mü- racaatlarile temin ediliyor. Böy lece teberrü ve taallhütlerin ayni zamanda masrafsız, daha fazla miktarda olması imkânla- rı husüle gelmektedir 940 yifında İstanbul vilâyeti parti binasında Türk Hava Ku- rumu başkanı ve Erzurum mebu su Şükrü Koçak'la parti başkanı vali Lütfi Kırdarın huzurlar'le bir kongre toplanarak ehemmi- yetli kararlar verilmiştir Bu 'kararlar ında — Türk Hava kurumunun muhasebe, tahsildarliık vesair servislerin de çalışanlara verilen ücretlerle zaruri m: larını, kırtasiyenin umumi — tahsisattan tediyesi aidat veya yüz ülünün ka tiyen menolunması dahi vardı. 940 yılı 'bütçesinde bu dığı mız masra ve ücretler umu- mi'tahsilâtın ancak vüzde yedi. si gibi a nmiyetsiz bir mik tar ayrilarak temin — olunmuş. tür Fürk H kurumu İstanbul vilâyeti şubesi müdürü Yusuf za-Oran tarafından verilen hatta, idare heyetlerinin mü racaatlarile teberrü ve taahhüt ler temin eylemek mesaisine, muhterem tacirlerimizden bir kısmının da iştirak — eylemele e, taahhüt ve teberrülerini ruzlarile, vatani hizmetlerinin icabatı telükki ederek esirgemi yi ata teşekkür olunmak- ta ve şu cihetler de ehemmiyetle tebarüz ettirilmektedir (Büyük ve dağınık lu*an*“ metkezi 'olan İstanbulda. saym tacirlerimize ve değerli humi yetli vatandaşlarımıza sayni za yuzam | Avriliktaran a ılarımızdan Dişi gene muharrirleri mizden 'biri hakkında yazdığı “takdirimsi,, bir tenkidin son cümlesini şöyle bitiriyor a. Mmütad sehli mümteni | ifadesiyle bunda muvaffak - ol- Tavı; Bir münekkidden 'bir mühar rire bundan büyük bir iltifat olamaz. Çünkü edebiyatımızda, | kolây. göründüğü halde İcrası muhal denecek derecede güç olduğundan dolayı, sehli müm- teni denilen bu Allah vergisi n'at pek az adama nasip Ole muştur. Garp, bunu tanımıyor. Biz- d? mevcut ölan “tedrici sâid”, “tedrici 'habit” saratları (Gra- dation — ascendante), (Grada- tion descendante) şeklinde ve “ahenği taklidi,, (Harmonie imi: tative) tabiriyle garp “edebiya- tında'mevcut olduğu gibi buna benzer bir'çok san'atların da bizde yahut onlarda - karşılık- ları vardır. Yalnız “sehli müm- teni,, “bundan — müstesnadır. Aynen ve izoraki — tercilmesi (facilite impossible) olması lâ- gelen busan'ataPran- misal folarak fabP'arını sız edebiyatında meşhur 'La Fontain alabiliriz Biz de“en güzel sehli'mümteni yazdığı Süleyman (Mevlid) dir.'Timur vâk'ası sonra Edirnetle Osmar na gülüszeden birinci “Sül nin müasıri bülunan vazdığı de bilh> hârtiçalar Çelebi vin lisan ifibarivle termiştir Ondan “mevli hiç kâbına risi erin müstesaa bir me muş ve sahibinin kesten ziyade fatii mıştır. Nahifi'nin yi cümesini seh 'i mrümteni olarak zikredebiliriz Dinle me; en İüm Ülkâyet yet otmed diye başlıyan bu'mülim mo-Nahifi'nin “diğer teserlerini unutturacak. kadar mühimdir. | Ahmet Wefik min Molyer- den adapte ettiği öcemleri de bu san'âdlın, “mevzudan zivalle üslüba terras etmesi itibariyle, tereddüt etmeksizin sehli'müm- teni çerçevesine koyatiliriz. Bi hassa Vefik “Pa, hi) aslından pek € zeldir. hli münitenün'en, güzel sallerinden birinin de C Paşa merhumun ya,, sı olduğunu unutmıyor Hayret Efendinin 'mani tar da yazdığı şu küçütük şüri de eni-olarak zik- min (Zor nikâ- düda leyim inle Bir | Bu gün seni ründe Gin dir ceset bulandu Dün Kabataşsalilileri önünde denizde et bulunmuştur. Yapılan tâhkikatta bu cesedin Kasımpaşada oturan “Hufize a- dınla ve 60 yaşında bulunan bir kadına ait olduğu anlaşilmış- tır. Evvelce bir akıl hastalığı geçirip tedavi edilmiş olduğu morgda yapilan muayenede anlaşılınış - tir Adliye doktoru Hikmet — Tü- mer cesedin defnine'Tuhsat ver miştir atla imikün manda mürac bu- hlunamıyor. Azami gayrelti ıra ve tedriç usulüne göre 'miüra- caat mecburiyetinde kâlmakta- yız ve'bu vatan borcunu “öde- mek şerefinden Hiç bir vatan- daşı mahrum bırakmamak için son “günlerde radikol, sümüllü tedbirler de âlmış bülumnmükta- vız.