Komitacı Aşkı Yazan: MURAD SERTOĞLU Tüfenkler karşılıklı durmadan pat- | lıyordu. Komitacılar kendilerini çok | şiddetle müdafaa ediyorlardı Tefrika No. 53 | — Gitme Cevdet! Beni yal-| manevrayı tertip eden Cevdet | racak yeni nizamdır. Diye fer- niz birakma! Korküyorum. diye | - cevap verdi : | yad ediyorlar. söyleniyordu. | .— Hayır.. Bunlar şimdi mu -| * Demokrasi cephesinin azimli hasara altında — bulunduklarını ve kurtulmalarına imkân ol- madığını bildikleri için altı yedi kişiye karşı mukavemetin bey- | hude olduğunu anlayacaklar ve teslim olacaklardır. Ben kendi- lerini diri diri — yakalamak terim. Sabahı -beklemeğe kalk- | sak bunlar şeytan adamlardır . — Ya sana bir şey olursa? | Ne olur ne olmaz, kaçıp kurtu- — Çocuk musun Anna! Bana| Jabilirler., Sonra-kasabada çok hiç bir şey yapamazlar. Ben bin| Bulgar — var. Karanlıkta her| defa onlarla karşı karsıya gel-| şey olur. Bizi başka yere celbet Fakat Cevdet kendisini din -| liyecek halde değildi: | — Korkacak ne var? Şu hay-| dütları “mademki — Ssıkıştırdık müsaade et ele geçirelim. Ben orada bulunursam imkânı yok| kaçamazlar, Mutlaka - ölü veya| diri elimize geçerler. dim. Sen içeri odaya geç — Ve| mek içi Mi e? y eç . ve| için üç dört yerde yangın | yatağa gir. Emirberi evde bira-| Cıkarırlar, o zaman vaziyetimiz | kıyorum. O &ana nezaret eder.| Çok müşkülleşir. -Binaenaleyh apıp, bir an evvel ö- i kendilerini yakala - ne yapıp Anna Cevdeti evde tutamıya- lü veya di cağını anlamıştı. Çaresiz muta- vaat gösterdi. Cevdet onu tes-| mamiz lâzımdır. kin etmek için kuvvetle öptü.| — — Hakkin var beyim, bunları Sonra merdivenlerden — dörder| düşünmemiştim. atlıyarak sokağa çıktı. Ve hâ-| — Evin içindeki mücadele ancak lâ şiddetle devam eden tüfek seslerine doğru koşar adım u- zaklaştı. Cevdet müsademe yerine va-| &l olduğu zaman komitacılar | sığındıkları bir evde muhasara altına alınmış bulunuyorlardı. .| Zaptiyeler evin dört tarafını sar- | mışlar ve pencerelerden kendi- lerine ateş eden komitacılara | şiddetle mukabele ediyorlar- — | Cevdet müsademeyi idare e den başçavuşa sordü: — Acaba kaç kişi varlar? — En aşağı dört kişi. Dam - dan dama atlayarak kaçmak is- * dört beş dakika sürdü. Bir kaç İ elsilâh atıld.. — Koomitacıların | Zükavemet edemiyecekleri an - daşılmıştı. Biraz sonra evin ka- pisi açılarak sağda solda yakı- lan meş'lelerin ışığı altında bir | zaptiye neferi göründü. Demek | zafer temin edilmişti. Birer kö-| şeye gizlenerek siper almış olan zaptiyeler meydana çıktı. Cev- det en önde olduğu halde eve yaklaştılar. Cevdet — kapıdaki nefere sordu: — Hepsi yakalandı mı? — Üçünü yakaladık beyim Biri vurulmuş. Gebermiş. tediler. Fakat elimizden kurtu- lamadılar. — Yanef var mı aralarında? — Bizden yaralı filân var| - — Bilmiyorum beyim.. Ta- mı? mumıyorum kendisini. Cevdet yanında elinde meş'a- le taşıyan bir neferle birlikte e- ve girdi. Cevdet evden çıkıp gittiği za- man Anna büyük bir endişe için de idi. O, Yanefi iyi tanıyordu. Yanef haddi zatinde korkak bir adamdı. Fakat kıskançlık — ve kindarığı onu bazan bir kap - landan - farksız hale getirirdi. (Arkası var) — Bayır beyim. Allaha şü - kür hepsi sağlam. Yalnız az- tığız. Beş kişiyiz. Birini karako- İla imdât istetmeğe — gönderdik. Dört kişi kaldık. Bir dağılsalar | kâfirlerin bir ikisini - elimizden haçıracağız. Bereket onlar da toplu “duruyorar. Dağılmıyor - Tar her nedense! Müsademe bu şekilde ön da-| kika kadar sürdü. Gece yarısı| zamı ve l)ç'nvolnd-î sinin yeni (IllılJâSl tında insan parçalar harap ederken b Avrupayı kurtaracak, ezeli ve ebedi saadete kavuştu- lideri Bay Churehill bir târaf- tan koca binaları kütle havalara uçuran hava bombalarını düşman şehir leri üzerine yağdı! raftan da hida rına vâkıf bir ermiş tevekküli- e: selerin doğumuna şahit olacak- tir. let cenneti haline getirmek için kanımızın son damlasına kadar hem beşere hazırladığı bel saadetten şiyer. Bu gidişle “harp daha uzadı mı ister mihver ga- lip gelsin, ister demokrasi, Av- rupada insan ve şehir namına hiç bir şey kalmıyacak ki Mihverin mevcut yeni nizamın- dan, mukadder adalet dünyasından istifade edebilsin.. iki tarafa da: leri, aziz saadet mübeşgşirleri!.. Hele biraz durun, ? | bomba yağdırma yarışına bir nihayet verin de istik! min uğurunda kan döktüğüni söylediğiniz insanlık bir dakika nefes alsın! dese bu haklı ih- tara acaba verilecek makul bir| cevap bulunabilir mi? VAAAAAAAAAAA YAAAARAAAARAZ lili taş taşıtmak “ yüzünden dö- ven korucu Osmanın 8 inci as- liyedeki davası dün neticelendi. Ve suçlunun bir ay müddetle hapsine üç ay âmme hizmetle- rihden mahkümiyetine karar ve- ridi, Her —— Sabah Mihverin yeni ni- M ihverciler bir yandan tayyare bombaları al- mamureler yandan da tutulmuş bir derviş taş 'eni nizam, yeni nizam!.. insanlığı halinde korkunç yeni rken bir ta- et nurunun sir- — Yeni bir dünya doğuyor, . Dünya ulvi hâdi- Cihanı bir hürriyet ve ada- döğüşeceğiz Görülüyor ki her iki t dem vuruyor, hem de elinden geldiği, gücünün yettiği kadar rakip ülkede taş taş üstüne bırakmamaya uğra- iki yıl ya yahut-da demokrasinin ve hürriyet Şimdi ortaya biri çıkıp her — Muhterem insanlık hâdim- karşılıklı A. C. SARAÇOĞLU Dayak atan korucu Kemerborğazda rençber Ha- el evvele ait bir h miştim, hatıra Ozansoy' başlıklı bir sevketti. vetli durultucu, milmiş! Vaktile Ziy: merhumun çıkan zülinin hocasının kızına duğunu ri neredi daki mistik ruhu vukuf ile tah- lil ve teşrih- eden nerede? ve gerek benim hermiyyat faslının kar serpin-| tilerine teessüf etmiyorum, So-| kullu Mehmet Paşanın meşhur beytini tahrif ederek: diyorum. tum Ulunay günkü fikirlerimi anlamak iste- diği için ben de yazdım işte. Bilmem ki yiz?,, “daha pek zannetmiyorum!,, diye cevap vereceğim. Çünkü | makalede beni tatmin eden nok-| talar mevcut olduğu “gibi etmi yen noktalar da var. Mmakalenin girizgâhında: mik Kemal müstesna, hemen bu istiğraktan kendini kurtaran pek azdır,, deniliyor. kadaşımın ' dediği gibi tiğraktan,, kendini kurtarama- miştir, yazdığı şiirlerden hur (Vaveylâ) sında da tasav- vuf vardır. Esasen muhatahi - mistik bir cephe arzetmekle ha- hiki hedeften uzaklaşmış olmaz ki, ne Glan Yunüs emre milli ede- biyat çarçevesinden hariçte mi kalmıştır? müteassıp 'olanlar şairin ilha - mını o vahdet ummanından al- İIRK EDEl e SAN'AT ve EDEBİYAT İYATINDA «MİSTİSİZM> î -“Halid Fahri Ozansoy,,a- Bul beş, otuz şene tırayı kurcala- “Füzüli,,ye ait olan bu aziz dostum Halit Fahri “Fuzuli ve Aşk makale yazmağa Zaman ne kadar kuv- bir müsekkin, ne kadar düşündürücü bir â- Gök Alp altında da Fü-| şik ol-| ddia eden Halit Fah- Şimdi edebiyatımız - dan yirmi nezareti “Yeni Mecmua,, Halit Fahri| gerek onun| başımıza esen Bunu gördükçe Kapandı serteser gençlik — | yolu kühsârı har aldı Fahri makalesini “dos- Baliit bu mevzuda. bu-| anlaşabilecek mi- cümlesile bitiriyor. Buna Meselâ “Na- hemen Namık Kemal, muhterem ar- “bu is- Birçok mutasavvıfane başka meş- gibi milli edebiyat Büt eserleri mutasavvıfa- Hattâ Mistisizm bahsinde oçk YAZAN madığını dan otuz sene evvel Füzi istemesinden de maksadi gösterilmek menedemiyorlardı. dâr bu böyle olagelmiştir. Demienin tutmak için mi söylemişti? ÜLUNAY iddia edecek kadar| . .me( gidiyorlar. Bu itibârla| — Haklayım ve Hak benim, “İ. devresine kadar erişe- üyet ile beyyinat bile ıııkn-un coşkunlukla - rile Nesiminin, softaları çileden çikaran giirlerinin arasında bir| , Ahmet Hâşimin - şiirlerinin fark mevcut de; Nesâmi-| birçoğunda meselâ — Karanfil| nin derisini yüzdüler. Asır o a-| Paşlıklı: sır olsaydı Fikrete neler yap -| — Yarin dudağından getirilmiş mazlardı? Emrullah — Efendi, Fikretin istifasını kabul ettir - mek için meclisi kürsiden (ta- rihi kadim)i okumakla tehdit| — Düştükçe vurulmuş gibi, yer etmişti. yer Mistik şair olmak için mut-| — Kızgm kokusundan laka (vahdeti vücut) felsefe- kelebekler sinin yüksek Mertebesine vâsıl | olarak “ârifi billâh,, olmağa da lüzum yoktur. Bilmeden o vadi- de söz söyliyenler çoktur. Buna misal olarak yine muhterem mu hatabımı göstereceğim. Bun - F yandan Mistisizmini hırpa- larken bana okuduğu “Yeniçe- ri,, başlıklı bir şirde mükem- met tasavvuf —yapıyordu. -Mer- hum Şehabeddin Süleymanın o- nu Nâyiler kadrosuna sokmak bu- dür. Bu isyan duygusu mazur için deniliyor- ki: . çünkü madde eziyor, çü- tüyor, ve nefes aldırmıyor- du. vadır Bu ezici, çürütücü ve nefesi — — Sus Karagöz! Ona hak â- faldırmayıcı maddeden harice| şıkı derler... yolunda — ihtarına Çıkabilmek Aancak — mistisizm| Mmaruz kalır. merdivenine tırmanmakla müm kün olabidiği iiçn ruhunun ru- babını çalabilecek kadar kud- retli şairler ister istemez o tiğraka dalmaktan kendilerini En eskilerden en yenilere ka- düşdükçe yarin payına Rehgüzarı destime kendi giribânım gelir diyen Ziya Paşa acaba bu beyti söylediği zaman bunun tama - men tasavvuf olduğunu bilerek cününu rükü'u sücüdun Cdhice âşık eylemez Allaha serfrü Ma'zür eder beyti ile Nesimi'nin: Çarhı muallak benim, fdili, mutlak benim beyitlerinde ne fark vardır? Bir katre alevdir bu karanfil| Ruhun acısından bunu bildi Gönlüm ona pervane kesildi. eserinde şairin ruhun tekâmü- lünü ve mevalidi selâse bahsini terennüm ettiğini acaba biliyor- mıydı? Zannetmiyorum. Fakat Halit Fahrinin dediği gibi, ister istemez mistisizme sarılmıştır. Füzuli ve Füzulinin aşkına gelince deniliyor ki “biliyoruz. Füzuli hak âşıkıdır., Bu gayet (banal) bir sözdür. Karagözde bile “Ferhatla Şirin,, oyununda “Ferhat,, maşukasının firakile nara attığı zaman Karagöz kulisten karısına: — Yahu! Bekçi geçiyor. Yan- gin var galiba... der ve Hacıy- Hak âşıkı demek Eflâtuni aşk mı demektir? Yahut “aşkı için yanmağı en büyük saadet bil- Mek midir?,, zannetmiyoruz. Yine pek çok sene evvel Şeh- zadebaşında Ferah tiyatrosun- da Nedim hakkında bir konfe- rans verdiği sırada Nedimin: Meyanı meclise nukl oldu sohbeti eş'ar mısramnı (nakl oldu)gibi okuyup Nedimin yanlışımı cıkarmağ: kalkan zavallı Şehabeddin Sü leyman “bü tasavvüf bahsini o, zaman Nedimin şiirlerinden bir (Sonu sayfa 4 sütun 4 de) başlayan müsademe halkı — d uyandırmış ve sokağa dökmü tü. Silâhını kapan ve kendine âli: i Şivenen eilâk sesleri istikame g9 < — ©t açabilirler mi? , tiade koşuyordu. Az zamanda Bu seksen-gemi acaba gece vuziyet öğrenilmişti. — Enerjik! zabitlerini çok seven halk he -| mn ona müracaat ederek hiz -| met talep etti. Mülâzim Cevdet büna lüzum olmadığını söyleye- rek kendilerinden yalnız asayişi | temin etmelerini ve müsademe sahasını uzaktan muhasara al- tına almalarını istedi. Her ihti- male karşı eğer komitacılardan | biri kaçmağa muvaffak olursa, bu ikinci muhasara — çemberini Kefez mayn tarlalarını temiz- leyerek- ve bir sıra cehidler, gayretler sonunda pek büyük zayiata maruz kalmadan Bo- ğazdan filonun geçebileceği bir yol açmıya muktedir mi idi? Bu cihet asla anlaşılamıya- caktır. Fakat bunlardan evvelki ma- yın tarayıcılar son derece a- Zır ve teşkilâtsız oldukları hal- de Türkler onlara karşı ate: ziminde müşkülât çekmiş yarıp gidememesini de bu su -| örMla: derifa eft lerdi. O halde bu yeni mayn Biraz sonra on zaptiyeden | & tefayıcıların Aarkalramda — bu- hman'mayn - tarlalarını hima- mürekkep bir müfrez daha ge-| lerek müsademye - girince mah | sur komitacıların vaziyeti yeye mahsus Kefez ve Soğan- dere bataryalarına ateş aça- son | > derece nezaket kesbetti. Cevdet, ( Çük olan kruvazörlerden bir Teti Ç ikisi de feda edilmek suretile anefin de her halde bunların. & büyük muvaffakıyetler elde arasında bulunduğuna emin idi. g) edilemez mi Bu itibarla hiç birininj ka- Şimdi hülâsa edelim 18 Marttan sonra, Çanakkale mü dafilerinin eski mühimmat çıp kurtulmalarına imkân ver - miyecek surette dikkatli davra- nayordu. rından gayri, ağır topların: Dakikalar geçtike, — evden| Ö9 Mahsus ancak iki günlük mü atılan kurşunların - seyrekleşti-| ( Pimmatı kalmıştı. İstihkâm ği farkediliyordu. Her halde| f 'i sukutu, biz 'ama a cephaneleri — tükenmeğc yüz| Ş9 Meliyatını muhakkalt surette tutmuştu. Bir an geldi ki tüfek muvaffakıyete götürecekti ve Türkler hiç bir mayn ihtiyatla- rı olmadığı için toplanan mayn ların yerine yenilerini koyamı- sesleri tamamiyle kesildi man Cevdet yi — Teslim olun diye haykır - O za yacaklardı. — Torpil — atmıy d mahsus üç tüpün uyandırdı; Fakat kendisine cevap yeri-| ğ tehlike de bilfiil artık mevcut ne bir kurşunla mukabele edil- değildi. Yirmi sâbih torpilin de di. Bunun üzerine zaptiyeler ye-| ) büyük bir tehlike teşkil etmi- niden ateş etmeğe yeceği de meydandadır Ayni zamanda yavaş ve de sokuluyorlardı. | Herşey yolunda .. 'Yan evlere giren bir kaç zap- tiye ile halktan gözü pek bir kaç Fakat kişi dama çıkarak komitacıların | Mayii tarlalammın oli t bulundukları eve geçtiler. V ları ve bataryaları ellerindeki m kapağını açarak kaybol -| gf mühimmatın - yarısır rfet dular Bunları - takiben dıııl' miş bulunuyorlardı. Bizim zaptiye daha ayni yolla eve gir-| Öğ rafta ise her diler | ordu: Martta bütü; € kler Şimdi herkes büyük bir heye ı ralannı isandı psi t c€an içinde neticeyi bekl | mamlanmıştı, Hücu: müh zaptiye çavuşu: | mayn - tarayıcıl. DÜNYA HARBİ | (YENİ SABAH)IN BÜYÜK SİYASİ TEFRİKXASI | Çanakkale önünde çeliğe karşı imanın zaferi misline çıkarılmıştı. Çuen E- lizabeth uzun — mesafeden ve aşırma endaht için son derece büyük miktarda mühimmat stoku bulunduruyordu. Filo - mızın mühimmatı o derecede idi ki bütün istihkâmlar su- kut ettikten çok sonra bile bun hücuma devam için ellerinde her türlü vesait bulu- nacaktı. Nisan içinde yeni bir hava tarassudu usulü tatbik saha sına konmuştu. Bircok tay reler Çanakkaledeki filomu takviyeye gönderilmişti Teneros adasındaki üs bun- ların deniz tayyarelerile bir likte kullanılmalarına müsait idi, Bu tadilâtla beraber bütün bu şerait yeni bir deniz hücu- u munun mutlaka muvaffak 0- lacağına delil değildi. Beklen miyen hâdiseleri hesaba kat- mak lâzımdı. Harp bircok ih timalle ahasına — dayanır Fakat donuk tabiatlı adamlar bu tesadüfleri müşkülâtı arttır mak, korkularını çoğaltmak i çin ileri sürerler Peki, bizim içlı dir da | mudu: Yazan:—— y AA © zayiata neden mar ğgımızı biliyorduk döktükleri yirmi maynı biz Halbuki toplanmamıştı ve bütün zayi- topladık sanıyorduk. at bundan ileri gelmişti. Şim- di ise topalma Ameliyesinin ıslahı ile bütün bu tehlikeler bert af edilmişti. Sabih mayn lara gelince bunlardan o za - man çok korkuyordu, şimdi bunların da hiçbir tehlike teş- kil etmemiş olduğu anlaşılmış olmakla beraber bunlar da ya ağlar içine alınabilir, yahut hbususi gemiler vasıtasile top- lanabilirdi. Binaenaleyh o ta- rihte yalnız bilinenleri hesaba katmak mümkün olsa bile 18 Mart taarruzunun tekrar edil memesine ve çok daha iyi şe rait mevcut ol ıdan Nisa nin sonundarı bu taarru: zun üç dört gece devamı etme- mesine h bep >ktu. Müd.: hattının esaslı vası t adan bi Mar ma hazırdı. rinci haftasından çok e yani henüz Alman denizaltısı o sulara gelmeden, | losu Marmara denizine girı bilir, Bolayır berzahı vasıta - sile Türklerin Kara ve deniz münakalâtını kesebilirdi. dan sonra bütün bellibaşlı tihkâmları ne mayn, ne de Hattâ Mayısın bi- , Bun- bilirlerdi. Onlar — durakladılar ve bizim bu yarımadayı ta- mamile tahkim etmemize mey dan verdiler. Altı hafta içinde buraya Avusturyanın Skoda fabrikasından iki yüzden faz- la top naklettik. Harpten sonra daha birçok 'Türk ve Alman mütaleaları in- * tişar etmiştir. Göben kruvazörü (Yavuz) Şimdilik —— Bukadar ! İktisad harbi B ügün dünyayı en büyülî ıztıraplar içinde inle-| ten harbin dışında bulunan en; der bahtiyar milletlerden biri, yiz. Hudutlarımıza — düşman kuvvetleri saldırmıyor; karasuı larımıza düşman harp gemileri sokulmayor; havalarımızda düf man tayyareleri dolaşmayor. | Fakat bu harbin bir de top: suz, tüfeksiz safhası var ki bi tün dünyaya yayılmış olan bu safha tabiatile memleketimizi de şümülü dahiline almıştır. —| Bu gizli harbin de bir çok geşitleri var, Propaganda barbi, iktısadi harp vesaire. Ben bus rada sadece bu gizli iktısadi harpten- bahsedeceğim. ; Ekmek kavgası kmek kavgası diye basita leştirebileceğimiz bu harp diğer toplu, tüfekli, tanklı, tay4 yareli harpler kadar, hattâ on- dan da mühimdir. Netice üze- rinde ondan da büyük rol oynt- yacaktır. Avrupa açtır. İstihsali ihtiyacına aslâ kâfi değildir. 10 milyon metre murabbal bir sa- ha işgal eden ihtiyar Avrupa toprakları 450 milyon insanı beslemekten âcizdir. Hele 314 bin kilometre murabbalık İngi!- tere adaları 50 milyon nüfusu hiç besliyemez. İki taraf da bu zâflarını bildiklerinden — yekdi. ğerini bu hassas noktadan vur- mağa çabalıyorlar. Karşılıklı ab — lukalar, tahtelbahir — harpleri, münakale noktalarına amansıa hücumlar, depo ve stokların ya kılması, hep bu gayeyi istihdaf ediyor. Bu iktısadi harp yalnız muharip devlet — topraklarında değil, bütün Asyada, bütün A- merikada ve bütün dünyada ce- reyan ediyor. Bize gelince B v âmansız iktısadi harba — karşı koymak için gıda stoklarımızın mümkün mertebo kuvvetli olması lâzımdır. Ve bu yalnız buğdaya —inhisar etme- Mmelidir. Sofralarında Hazpteo- | evvelki gibi dört beş çeşit ye mek bulundurmak, — yenmediği | için bozulan bir kısım yemekle- | ri atmak bugün için vatan hi - yanetine yakın bir cürümdür. İktısadi harp karşısında da m vetle tutunabilmek ve sarsılma- mak için bu hususlarda azami | derecede titiz davranmalı, yiye cek, içecek ve giyecek hususun- da son derece iktısada riayet etmeliyiz. MURAD SERTOĞLU macerası ile meşhur olan A- miral Suşon, müttefikler filo- sunun Boğazı yaracağına ka- nidi. Onun Türk olan erkânı - harp reisi ayni fikirde değil- di. Fakat diyordu k — Eğer İngiliz filosu Ça - nakkaleyi zorlar ve İstanbu - lun önüne kadar gelirse Türk- ler sulh yapmak - teşebbüsüne şeceklerdir. Bu harpten ev- VA ten Enver Paşa aley bir ihtilâl muhakkaktı. F eğer müttefik filo Boğazı y saydı ihtilâl o zaman kopacak- e. İK - . Türk siyasetini ğir top korkusu olmadan ya- takip ve tetkik etmi kın mesafeden tahrip edebi- kale harikalarına ait rapor lirdik. Bulgaristanda ve Yu- Jlar tanzim etmiş olan Alman nanistanda İstanbulun hâsıl korvet kaptanı Balzer mülâ - edecegi tesirler bertaraf, Ge- hazalarını şöyle hulâsa ediyor liboludaki Türk ordu 18 Marttan sonra Berlinde kıbeti v Sir Hamiltonun ordus ü racına mâni © a e- lâcele toplanacaktı. Bu ordu ne kadar kalabalık ise o k ağa mahkümdu. bu ordu için filomuzun dan kaçacak küçük Türk milerile Asya sahillerine VU kabil değildi. E hazaları salâhiyettar erkânın mütaleaları teyit etmektedir Enver paşanın ve Ami- Boğ olacak ve bu ordu adar Çünkü arasın ka mül: on'un fikirleri İngiliz filosunun Çanakkaleyi geçebileceği muhakkak diliyordu. Çünkü Türkler mü- himmatlarını tüketmişlerdi. Almanlar İstanbulda obüs fab rikaları tesisine çalıştılar. F kat makineler noksandı ve tihsal pek zayıf oldu. Maynlar emin bir müdafaaya kâfi de ğildi. Çünkü bir kere istih - kâmlar iskât edildi mi, bu maynları toplamak da güç de ğildi. 18 Martta müttefik fik azları geçecek olursa olacağını soranlara —Tür sulh yapacaklarını söylem lerdi. Halk isyan edi kti. Y P niz gemilerin İstanbul ör görünmesi bile bu neticeyi ve- Ğğ kiye demekti bu 5 hiçbir ker yoktu *_) o Parti grupunda (Bas tarafı ? inci savfada) na ve Türkiyenin bir çok- vilâ. yetlere ayrılarak gelen — bugü yi hususi idareler hukuk v feleri baki kalmak teşekkül lüzumuna lunup bulunma liye Vekiline tevcih edilmi: sual takriri vardı. Takr kunmasını müteakip gelen Dahiliye Vek trak bu mevzula kümetin ötedenberi meşgul ol- duğunu ve nitekim bütçe mi zakere sırasında dâ hususla ümet adına say Başvekil izah etmiş olup ken- disinin bugün bu izahata ilâve edilecek bir fikri olmadığını ve şimdilik böyle tedbirlere teves- sül edilmenin münasip — olma - yacağını izah etmiş ve grup heyetince Dahiliye Vekilinin bu izahatı tasvip olunmuştur. Ruznamede başka bir madde olmadığı için riyasetçe celseye nihayet verilmişti Hükümet yeni mahsule e! koydu (Baş tarafı 1 Inci « el konabilâcel ambarlar edilebilecektir.