ekli (Baş tarafı 1 İnci sayfada) Bundan bu dört gazeteyi ayni zamanda okuyarak hüküm ver- mek İâzımgelir. Benim hakkım- da yazılmağa cüret edilen bu anlışlar karşısında diğer yazı- â:ıı doğruluk dereceleri de ken liğinden meydana çıkar. 2 — Karşımda münakaşa e- ğen zat, birtakım dil uzatmala- Ta, yüksekten atıp tutmalara ve her hususta bulunduğu seviye- den çok yukarı bazı lâflar söy- Temeğe, ilimden, ahlâktan, ta- rihten ve tarihin hükmünden bohsetmeğe kalkışmıs ve ahva- Je vâkıf nlanlara epeyee eğlence mevzuu vermiştir. Biz de üze- rinde durmıyarak güldük. 3 — Eski meb'usu ve şahsf yaveri karşıma alarak münaka- ğa etmek Mmaksadile yukarda yazılı dört gazetedeki izahatı yazmanıştım. Yalnız tarihi ha- kikatlerin tahrifine meydan ver memek için hakikate muhalil şeyleri telrzip ve tashih ile ikti- fa etmiştim. Ceman c dört ya- zıda bu hususlarda söylenmesi mümkün, lâzım ve zaruri olan- ları neşretmiş olduğumdan artık fazla dırıltıları ve hata ile dolu yazıları okumağa ve bunlara tevap yazmağa vaktim ve vazi- | yetim müsait değildir. Kendi Mevkille münasip olan birisine | çatarsa, belki âlemi kendisine daha az güldürür. Yalnız, bu de- fa yine büyük bir çam devrilmiş ve evvelki bakikate muhalif lâf- lara yeni ilâveler yapılmış oldu- ğundan su son tokmak darbesi- ni indirmeğe lüzum görüldü: Malta'la, 1919 senesi mart ve nisan aylarında ve daha Anado- dada İstiklâl mücadelesi- başla- mamış iken, henüz ümitsiz Türk esir zaditler arasındaki sinirli ve serseri görüşmeler esnasında bazı mübahaseler olurdu. Yeni gelmiş olduğum için ekserisi kü-| Çük rütbeli olan bu zabitlerle benim temasım az idi. Bu mü- baheseler meyanında güya bana isnat olunan lâflardan ve hare- ketlerden hiç haberim yoktur. Esasen Anadoluda İstiklâl ha- reketi başlayınca Maltadaki esir | ler arasında da yeni bir- ümit hâsıl olmuş ve böyle mânasız, maksatsız, serseri mübahase ve | münakasalar kendiliğinden ke-| silmiş idi. Diğer taraftan ben, | gerek İstanbulda İngiliz polisi tarafından tevkif edildiğim za- man ve gerek Maltava getirildi- ğim ilk haftalar esnasında mü- temadiyen ve her tarafa protes- tolar yağdırarak haksız tevkifi- me itiraz eder ve bu yanlışlığın tashihini talep ederdim; hiçbir | zaman harp esiri muamelesi | görmeği kabul etmemistim. Ba- | 7 bedtaynetlerin ve jurnalcı ha- bis ruhlarm mahiyetini bilme - dikleri şeyleri uzaktan tahmin ile hakikatleri tağyire ve isnat- lar yapmağa cüret etmeleri az görülmüş şeyler değildir. Böyle | sefil mahlükların menfaat ümi- dile veya hased, kin ve rekabet | sevkile uvdurmuş — olacakları | manda taraftarlığı ve Damad| Feride dehalet -ibi gülünç, fa-| kat, hayasız iddialar ve isnatlar | ile komplo hezeyanı gerek İs- tiklâl mahkemesine ve gerek di- vamı harbe tevdi olunan sekiz madde arasında da ileri sürül -| müştü; Bu defa muarızımın ye- ni birçey imiş gibi nesrettiği ve | sene'erce evvel neşrolunduğu za | man bunu uvdurüup - yazan âdi | mahlük üzerine lâneti celbeden | ve inananların zihniyetine bir delil teşkil eden jurnal dahi a- leyhimde vegâne vesika olarak bu mahkemelere verilmişti. Her iki mahkeme bunları tetkik et-| miş ve tamamile esastan âri, | uydurma gevler olduğunu ve | vazifesini ifa edemediğinden do- layı istifaya mecbur edilmiş bir jurnalcının marifeti bulunduğu- nu anlıyarak üstünde durmağa | bile lüzum görmemişti. Büyük Millet Meclisinde her meb'us is- | tediğini söylivebilir. Bunların ne olduklarını bilmiyorum. Ancak ileri veya geri söylenen sözlerin hiçbir hüküm veya karar teşkil edemiyeceği âşikârdır. Büyük Millet Meclisince aleyhimde ve- rilmiş tek bir karar da yoktur.| feselenin ait olduğu mahkemece | tetkikine ve neticenin Meclise | bildirilmesine karar verilmiştir. | Böyle gizli müzakerelerde, vic- | danının veya muhakemesinin | sevkile, veyahut bir telkin, ilham | veya menfaat üzerine lehde ve aleyhde göyliyenler olabilir. Bu* müzakerelerde bulunanların mü him kısmı henüz sağdır. Bütün bu müzakerelerden sonra mahut jurnal ve iddialar gerek İstiklâl Mahkemesince ve gerek divanı | harpçe tetkik olunarak mes'u- yeti mucip hiçbir hareket gonil-x General (:evap ve izahı memiş ve ona göre karar veril - mişti. Bunlar tarafımızdan isbat edildikten ve ötede beride isnat veya iftira şeklinde ileri sürülmüş şeyler de mahkemelerce sübut bulmadıktan sonra hâlâ bu va- dide boş lâflar söylemek, sahi- binin iz'an ve muhakeme derece- sini gösterir. İstiklâl mahkeme- si, muhakeme kararını verme - yince, aylarca sonra, bu evra- kın divamı harbe verildiğini ve divanıharbin de ceza kanunna- mesi dahilinde bir hükme vai madığı görülünce, bana iktidar- sızlık isnadile, idareten tekaüt edildiğimi ve bu muamele esna- sında Bay Hüseyin Raufun Baş- vekil ve milli müdafaa vekâleti vekili olduğunu yazmıştım. Oku- duğunu — anlamıyarak İstiklâ mahkemesi zamanında Raufun başvekil olmadığıni be- yan ile beni tekzibe kalkışan a- dama ne demeli? Benim İzmirde divanı harpte muhakeme edil - diğim günler, Ankarada Trab- zon meb'usu Ali Şükrü ile Gire- sunlu Osmanın katledildiği gün- lere tesadüf eder. Bu vak'alar zamanında, Baş- vekil, Bay Hüseyin Rauf idi ve benim kırk —yaşında ordü kü- mandanlığından tekalide sevkim muamelesi bunlardan iki ay son- radır. Benim tekaütlüğümü teb- liğ eden 5 temmuz (339 — 923) tarihli ve 3893 numaralı şifre- nin altında Bay Hüseyin Rau- fun imzası vardır. Yegâne tek- zip diye ileri sürülen fıkra, mu- arızımın meb'usluk -hayatında bile ... hakikâtleri görebilecek ve öğrenip hifzedebilecek kabi- liyette ... gösterir. Senelerce evvel neşredilmiş ve herkesçe malüm masalları ve jarnalı tekrar edip iş karıştır - Mak, saded haricinde bocala- maktır. Kumanda ettiğim fırka- ların, kolorduların, orduların hizmetlerini; bütün Cihan H.ıı—-, bini bazı h.ı-ıı-gihlı.ıdı geçirmiş herhangi bir şahsi ya-| ver anlıyamaz. Benim iktidarım , var veya yok? Anlıyabilen an- lar; lâkin, her halde senelerce Cihan Harbi veya Milli Mücade- le yapılırken cephede hiçbir bö-, lüğe kumandâ etmemiş veya bir Muharip vazifesi deruhde eyle-| memiş ve ancak gerilerde her- hangi bir suretle ... bir yüzbaşı böyle yüksek kumanda işlerin- de söylemeğe salâhiyettar değildir. Ben Musula, Mütarekeden iki ay evvel, Tebriz tarafından (Kars - Batum) üzerinden dö- | laşarak gitmiştim. O zaman Mu- | sulun kilometrelerce cenubunda | Cebeli Hamreyn üzerindeki Dic-| le gurupuna kumanda ederken bulduğum ve ekseriya sarhoş - luktan başını kaldıramıyan bir piyade kaymakamının emrinde- ki çok zayıf mevcutlu kıt'aların arkasını birgün düşman ansı- zın kesmiş ve bütün muhabere hatlarını da tahrip etmişti. An- cak üstün düşman taarruzu kar şısında geri çekilmesi hakkında | evvelce vermiş olduğum emri pek geç yapan merhum, iktida- rından yüksek bir vazifede bo- çalamış idi. Alman mütehassıs- lar gitmiş ve telsiztelgrafla tay-| yareden istifade ederek veya başka suretle benim tâ Musul- dan ona emir yetiştirmekliğime artık imkân kalmamıştı; kendisi de vaziyeti takdir edemiyerek maiyetile beraber esir düşmüş idi. Bu vaziyet karsısında biz Musulun cenup taraflarında ye- | ni müdafaa tertipleri almıştık. | Bu vak'a Filistin ve Suriye cephesinde ordularımızın dar - ma dağınık bir halde Halebin şimaline kadar cçekildikleri za- mana tesadüf ediyordu. O ta- rafta olamıyan n — Musul cephesinde olabileceğini zannet- mek vukufsuzluğa' delâlet eder. İsmi geçen jurnal sahibi bu jur- | naldan bir müddet sonra Kasta- monu meb'usu olmuş ve (halife bu memlekete lâzımdır) diyerek hilâfet lehinde rey vermişti. Bu-! nu bilenler jurnalın mahiyetini de anlamakta gecikmezler. Bu zat benim erkânıharp reisim iken vazifesini yapamadığından | ve içki ile yuyku ile vakit geçir-| diğinden dolayı kendisini birkaç | defa şiddetle tekdir ve muahaze | etmiştim. Bunun üzerine niha - yet istifaya mecbur kalmış ve | bundan sonra mahut jurnalı ter- | tip ile evvelâ Şşifahen ve sonra | tahriren vermişti. 4 — Maltadaki €saretten kurtarılmış olduğum hakkında- ki lâflar ise evvelki hakikate muhalif iddiaları gölgede bıra- kacak kadar sıkılmadan uydu- rulmuş bir hezeyandır. Malta- dan beni kimse kurtarmadı. Kellesini koltuğuna alarak giz- -SAN'AT ve EDEBİYAT Ihsa qab!s in Fırtına gibi geçen bir şâir YENİ SABAH NEF'İ (Baş tarafı 3 üncü sayfada) — Ne var? Ne geldin? Sualine karşı bır mazeret ol- mak üzere Hâkipaye bir takdim ede Dediğini ve: — Oku! İradesi üzerine cebinden bir beyaz kâğıt çıkarıp Esdi nesimi nevbahar, açıldı güller subhdem Açsun bizimde gönlümüz sâki meded sun câmı cem başlangıçlı meşhur kasideyi he- men oracıkta - hazırlıksız - leyiverdiğini anlatırlar. Nef'i, ilham kaynağının ufa- cık bir sekteye uğraması kendi- gini cellâl Kara Ali ile karşılaş- tıracağını biliyordu. Bu ilham ve mazmun zengin- liğine rağmen eserlerini gayet ağır ve düşüne düşüne yazar ve (Bahariye) söy | çok defa çizer, bozarmış. Şair- lerden birinin: — Nef'i efendi. Kelime bul- mak hususunda çok güçlük çe- kiyorsun, Yolunda tarizine şair bütün | hususiyetini hulâsa eden şu söz- | le cevap vermiştir: — Budala. Ben kelime aramı- yorum. Bir fikri ifade etmeği tediğim zaman hatırıma en aşa- ği yetmişi birden hücum ede En tumturaklı, en güzelini seçit- ğim için düşünürüm. Nef'i devrinin şairlerini istih- faf ederdi. Hepsi onu kıskanır- lar fakat Dördüncü Muradın korkusundan ağız açamazlar, entrikalar akim kahrdı: Fahriyesinde “Hakani,, olduğu- nu ve “Muhteşem kâşani,, nin yanında bir çavuştan başka bir Şey olamıyacağını söyler. Nef'inin gürlerinde en çok te- barüz eden “âhengi taklidi,, suı'ı--W atıdır. Kuyucu Murad Paşa hakkın- da yazdığı kasidelerden birinde | sundaki yeminini tutamadı. D muharebe tasviri için seçtiği ke-. limelerin âhengi karşısımda mâ- 'na 'aramağa lüzum yoktur. (Fransız- edihlerinden birile i,, san'atı hakkın- da görüştüğüm zaman kendi: ne Nef'inin bu kasidesini oku-| düm, Muhatabim bir- kelime Türkçe bilmediği halde bunun ancak bir muharebe tasviri ola- bileceğini söylemişti.) .. Fikretin dediği gibi “Nehri muazzam gibi cüş eden,, bu şair en yüksek şahikasına çıktığı ka- sidecilik kadar - (heccav) lıkta da teferrüt etmek istedi. Ağır hicivler dördüncü Muradın da hoşuna gidivordu. Gürcü Mehmet Paşa hakkın- da yazdığı galiz, müstehcen hi- civde bile âhenk vardı. Beyitlerden en hafifi şudur: Veziri mllki islâm olmaya lâyık midır andan Donuz. çobanı, Güreti Ermenisi, lezkı çingâ Ne div? efsarı yok bir bârgiri fil peyker kim lice tedarik edilen bir kaçakçı gemisine binip Maltadan firar eden 16 kişi arasında ben de vardım, Evvelâ İtalyaya, ora- dan da Kuşadasına geçip Ana- dolu İstiklâl mücadelesine işti- râk eyledim. Ankaraya geldi - ğim zaman bu kaçma hâdisesi üzerine (Hâkimiyeti Milliye) gazetesinde General Haringto-| na bir de acı cevap neşrettim. Benim o zaman bu firarı yapa- mıyacağımı ve İngilizlerin gizli himayesile Kuşadasına çıkarıl- mış olacağımı zanneden — kara yürekliler de az değildi. Malta- dan kaçan 16 kişinin mühim bir kısmı henüz sağdır. Bunlardan birçokları ve bu meyanda eski valilerden Sabit ve Necmi Bey- ler de bugün meb'usturlar. Bi- zim kaçmamızdan Sonra, geri kalanların Maltada tutulmaları artık mânasız olduğundan bir müddet sonra Ankara hüküme- tile mübadele yapılarak bunlar salıverilmiştir. Bu suretle vata- na iade edilenler meyanında Bay | Hüseyin Rauf, merhum Yakup Şevki Paşa, Afyon meb'usu Bay Âli vesaire vardı. Bu vak'ayı da yanlış yazan sahıs, ismi geçen zatlardan sorabilir. Bu kadar hakikate muhalif lâfların nasıl imal edildiğine ve bunların nasıl neşrolunduğuna hayret etmemek kabil değildir. Bütün bu yazılar hakikate mu- halif olunca beni alâkadar etmi- yen diğer şeylerin ne derece doğ Tu olabileceğini okuyanlar tak- | di palani Hari deccaldır de Muasırları - Nef'iye kasidede yetişemeyince hicivlerile hücum ettiler, O za mevzun, na, âhenktar fakat mülevves bir müşateme başladı. Nef'inin hi- civ vadisinde çarpıştığı şairler- den bir Kirli Nigâr vardır ki şair Gürcü Mehmet Paşa hak- kında yazdığı uzun - bir hiciv | onu da katıştırmıştır. Gürcü hınzirı a samsünu muazzam a köpek Kande sen kande nigehbanil ülem a körek beyitlerile başlıyan bu hiciv| nakledilmiyecek kadar müsteh-| cendir | Kirli Nigâr, Nef'inin mülev-| ves tarizlerine süküt etmedi: Bayır turpun diyorlar Nef'i yoktur . dukça çıkan Nef'i | değil mi? tarzında hayli iğrenç bir beytile şairi hem habt etti, hem de çıl- dirtti. Bu heccavlık Nef'inin felâke- tine sebep olmuştur. O zamanın bütün şalrleri: | An şâiri hica gü ki namı Nef'i Katleş be çâr mezheb vacib | Çü katli ef'i diye âdeta katline fetva vermiş- lerdir. (Adına Nef'i denen bir hiciv- ci vardır ki, onun katli ehgerek yılanının - katli gibi dört mez- hebte de vacibdir.) Dördüncü Muradın hiciyde Nef'iyi şevke getirdiğine şüphe | yoktur. (Sihamı Kaza) unvanlı| hicivnamesini takdim eylemesi, okuyup vanına bıraktıktan son- | ra birdenbire bir fırtına çıkması ve bir yıldırım düşüp kitabını yakması üzerine padişahın şairi hicivden menedişi 6 ana kadar Nefinin manzum küfürlerini hoş gördüğüne delâlet eder. | Nef'i hiciv yazmamak husu- düncü -Muradın en sevdiği ve| hattâ vefatında çadırına gidip: | — Ben senin gibi veziri bir | daha nerede bulurum? diye ağ- ladığı Bayram - Paşayı hicvetti. O'da hicivname ile huzura girip: — Bu suretle hicvedilen bir adam mührünüzü taşımağa lâ- yık mıdır? Yolunda şikâyet et- ti. Ozamana göre bu bir istifa | oluyordu. Dördüncü Murad gök gibi; gürliyen, şimşek gibi çakan, yıl- dırım gibi vuran şairini cellâda | teslim eyledi. Samanlıkta boğu- lup cesedi denize atıldığı içi mezarı da yoktur. Fakat divanı | Türk edebiyatında onun en muh- teşem bir türbesidir. | Nef'inin bu türlü ölümüne te- essüf edilir. Fakat ona rahat döşeğinde ölmek yakışmazdı. | Nef'i ya harpte, yahut da (eceli | kaza) ile ölmeli idi! Nitekim de | öyle olmuştur. Ölümüne sevi- nenler şöyle söylediler Gökten nazire indi sihânı na Net'i dili ile uğradı. hakkın belâsına, ULUNAY | di retsin. Bu icatları yapan, cep- lerinde dolu olan şeyleri karış- tırarak mütemadiyen etrafa sa- vurmaktadır. Görülüyor ki hiçbir tarafı doğru olmıyan bu lâfları artık okumak ve tekzibe uğraşmak benim için hiç yakışık almıya - cak bir mahiyet aldığından bun- dan sonra bu saçma sapan lâf- lara bir kaymet vermek, beyhu- de vakit geçirmek olacaktır. 5 — Eski meb'us, malüm jur nalı tekrar ısıtıp ortaya sürerek ve mütemadiyen mevzu değiş- tirerek hakikate muhalif lâflar savurmakla suyu bulandırmak ..., istiyorsa bu zemin hiç mü- nasip değildir; yanlış kapı çalı- yor. Çizmeden yukarı mütalea- lar ve isnatlar yerine kendi me- busluk Hayatına ve Tayyare Cemiyetine yaptığı hizmetlere ve temin ettiği faidelere dair halkı tenvir etse ve milli tarihin ” ve İstiklâl Mücadelesinin hâlâ devam eden ak sahifelerine bir an evvel geçse, belki daha müna- | sip yoldan yürümüş olur. Boyu- | nun yetişmediği ağaçlara taş atmakta devam edenlere karşı, okuyanlar malüm atalar sözünü hatırlıyarak geçerler. Eski birinci ve altancı ordu kumandanı emekli general Ali İhsan Sâbis A. Cemalettin Saraçoğlu Macit Çetin ylar ve Sahibi: Neşriyat Müdürü: Basıldığı yer: (H, Bekir G A. Cemalettin Saraçoğlu matba, 11 Haziran 1941 780 Program )- 1815 Ziraat 738 Müzik — | Takvimi 745 Haberler | 18.25 Konuşma 8.00 Haberler | 18.45 Çocuk 8.00 Müzik saati 8.30 Evin sapt| 19.30 - Haberler ö | 2015 Radyo 12.30 Program | gazetesi 1233 fMüzik — | 2045 Müzik 1245 Haberler | 2100 Kanuşma 13.00 Müzik — | 2110 Müzik 13.20. Müzik — | 2125 Müzik 1835 Müzik — | 2210 Müzik & | 2230 Haberler 18.00. Program | 2245 Müzik 1803 Müzik — | 28.25 Kapanı: BULMACATIİ 123 4 G60 5 6 d 9K e B | Soldan sağa: 1 — İsmi çok geçen bir yer, askeri mevki. 2 — Odun yanınca çıkarır, şeytan. 3 — Bir nota. 4 — Yazı ilmi, bir eğlence| yeri. 5 — Söz vermek; hediye et- mek. 6 — Yalancı, 7 — Ebediyen. 8 — Fransızca “tecrübe,, Ka radenizde bir kaza. 9 — Bir nevi kaplan, bir ni- da edatı. Yukarıdan aşağıya: 1 — Yoğurdile meşhur bir yer. 2 — Âkıl, eğri, 3 — Bir kadın ismi. 4 — Yer, durgunluk. 5 — Toprak, kâğıt mahfaza. 6 — Bir meslek erbabı, ha- vadis. ? — Yara. 8 — Bir meyve, acemi. 9 — Bir nota, demiryol, bir nota, (Evvelki ulmacanın halli) 22340456789 3 8İE 2 Kalafat 149 numarada Necati Çeliksoy | Makine Tamirat | FABRİKASI yerinde BİRİNCİ ( SINIF! SANATKÂR ARANIYOR Türk ırkından olmak üzere frezeci, pulanyacı, tornacı, elek- | trik kaynakçısı, borucu, kazan-| cı, elektrikçi birinci sınıf san'at- kârlara ihtiyaç vardır. Müracaat yeri: Kalafat yeri 149 numara-| da İşyener makine tamirat fab- rikası sahibi Necati Çeliksoy. Musahhih aranıyor Gazetelerde çalışmış, tas- hib işlerinde meleke sahibi bir yardımcı musahhihe ihti- ? yaç vardır. İsteklilerin “Yeni Sabah,, idare şefliğine müra- catları, AAA S A 10 Haziran 941 Açılış ve kapanış| Londra 1 Sterlin 5 Nevyorkk — Dolar 182.— Cenevre — İsviçre Fre 30.70 Madrid — Pezeta 12.9375 Yokohama Yen 91.1375 Stokholm — İsviçre kror — 30.745 M Haziran 1641 Saatleri kat'iyen gaşmaz ve sahipe lerini şaşırtmaz. Israrla ARLON saatleri areyımız, Deposu: Z. SAATMAN Sultanhamam Camcbaşı han ietanbul Ordu Hasta Bakıcı Hemqireler Okuluna Aid Bazı İzahat ve Okula Kayıt ve Kabul Şartları 1 — Ordumuza ha M. M, V. tarafından 19: açılmış olan hastabakıcı ve hemşireler okuluna bu sene de 50 talebe alınacaklır. Okula girmek arzu edenler, bu- lundukları mahallin valiliğine, kaymakamlığına veya askerlik dilekçe ile müracaat edeceklerdir. 2 — 3433 sayılı kanan mucibince bu okuldan mezun olacaklar, memur olup tekaüdiye alacaklardır. 3 — Mezun olanlar altı senelik mecburi- hizmetlerini ordu sinde yapacaklar; ondan sonra arzu ederlerse memleketteki teşekküller kendilerine açık olacaktır, 4 — Tahsil müddeti 3 sene olup bu müddet içinde okurlara ayda beş lira harçlık verilecek ve iaşe ve ilbasları tamamen okula ait olacaktır. 5 — Okuldan mezun olanlar, barem kanununa göre 20 lira asli maaş- dan başlamak üzere maaş alacaklar ve bu miktar gittikçe çoğalacaklır. Bv zaman dahi iaşe, giydirme ve barınma orduya ait olacaktır. 6 — Okul 15/Eylül/1941 de tedrisata başlıyacaktır. 7 — Okula kayıt ve kabul şartları şunlardır: A — Türkiye Cümhariyeti tebaasından olmak Ve Türk irkından bü- Tunmak, abakıcı ve hemgire yetiştirmek senesinde üzere Ankarada şubelerine hastahane- bütün sıhhi B — Sıhhati yerinde olmak ve durumu her iklimde vazife görmeye mü- sait bulunmak «bunu her hangi bir hastahane sıhhi heyeti raporu ile tes- bit ettirmek ve evraka bağlamak İâzımdır.> C — Okurun yaşı on altıdan aşağı ve yirmi cektır, D — Kendisi, ana ve babası iffet ehlinden olmak «Bu vaziyet polisçe tevsik settirilerek evraka bağlanaçaktır.> ikiden yukarı olmıya- B — En az orta okul tahsilini bitirmiş olmak — #eleme — imtihanlarında muvaffak olmak şarttır. Veyavbu derecede tahsil gördüğünü isbat etmek> tasdikname veya bunun-tasdikli bir süreti muamele 'evrakına eklenecektir. F — Evli veya nişanlı bulunmamak «evvelce evlenip boşananlarla kocası ölmüş olanlar kabul-edilir. Buna ait medeni hali bildirir. müsbit evrak keza eklenecektir. G — Okur sıhhi sebipler dışında ökülü Kendiliğinden lerkettiği, ev- lenme suüreti ile veya diğer inzibati sebeplerlğ okuldan - çıkarıldığı, altı senelik mecburi hizmetini yapmadığı veya tamamlamadığı — veyahut sıhhi sebepler dışında okuldan çıkarıldığı takdirde tahakkuk ettirilecek mektep masraflarını tamamen ödiyeceğine - ve gösterdiği vesikaların tamamen doğ- ru olduğuna dair noterlikten tasdikli ve kefilli bir taahhütname verecektir. 8 — Yukarıdaki şeraiti haiz elan okur, okula imtihansız olarak kabul edilecektir. 9 — Yukarıdaki maddeler mucibince evrakının muamelesini bitiren- lerden, vilâyet veya kaza merkezlerinde oturanlar bu makamlar veya a<- kerlik şubeleri vasıtasile evraklarını doğrudan doğruya —Ankara — Merkez hastahanesi baştabibi ve okul müdürlüğüne gönderilecektir. 10 — Müracaatların Ağustos 1941 nihayetine kadar sona erdirilmesi Tizamdır. 11 — Okurların kabul edildikleri ve mektebe hareket etme tarihleri ayni makamlar tarafından kendilerine bildirilecektir. 12 — Kabul edileceklerin okulun bulunduğu Ankaraya kadar gelmek ve okulda tekrar yapılacax sıhhi muayene neticesi — hastalıkları — tebeyyün edenlerin memleketlerine gitmek için masraf edecekleri yol paraları ken- dilerine ait olacaktır. <3837> Kapalı zarf usulile eksiltme ilânı Yozgat Nafia Müdürlüğünden 1 — Eksiltmeye konulan iş: Yozgat - Yerköy yolunun & 4 000 — 12 — 000 kilometrelerinde inşa edilecek 39882 lira keşifli şose esaslı tamiratı isi. 2 — Bu işe ait şartaame ve evrak şunlardır" — Eksiltme şartnamesi Mukavele projesi Nafia işleri genel şartnamesi Şose ve köprüler fenni şartnamesi Hususi şartname Keşif cetveli, tahlili fiyat, metraj proje İstekliler Yozgat daimi encümeninde bu evrak ve şartnameleri göre- bilirler. 3 — Eksiltme 26/6/1941 Perşembe günü saat 15 de Yozgat daimi en. cümeninde yapılacaktır. 4 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin 2992 lira muvakkat — te- minat vermeleri ve bundan başka aşağıdaki vesaiki —haiz — bulunmaları iâzımdır. A — En az beş bin liralık yol veya köprü inşaatı yapmış bulunması B — İhsle tarihinden 3 gün evvel müracaatla vilâyetten eksiltmeye Birebileceklerine dair vesika almaları 5 — Teklif “mektupları 3 üncü maddede yazılı saatten bir saat ev- veline kadar daimi encümene getirilerek encümen reisliğine makbuz mu- kabilinde verilecektir. Posta ile gönderilecek mektuplar nihayet 3 üncü maddede yazılı saate kadar gelmiş olması ve dış zarfının mühür mumu ile iyice kapatılmış olması şarttır. Postada olan gecikmeler kabul edilmez. (4216) Memur alınacak İstanbul P. T. T. müdürlüğünden : 1 — tdaremizde münhal maaşlı ve ücretli memuriyetlee mezunları müsabaka ile alınacaklardır. 2 — Müsabakada muvaffak olanların idarenin teklif edeceği yerde me- Muriyet kabul etmeleri şarttır. orta mektep 3 — Müsabakada muvaffak olanlara 3656 sayılı kanun hükmüne göre 15 lira asli maaş veya 60 lira ücret verilecektir, 4 — İsteklilerin 788 sayılı memuzin kanununun 4 üncü maddesindeki gartları haiz ve devlet memuriyetine ilk defa gireceklerin 30 yaşını geçme- miş olmaları lâzımdır. 5 — Müsabakaya girmek istiyenler 21/6/1941 cumartesi saat 13 e ka- dar dilekçe ve evraki müsbitelerile birlikte müdürlüğümüze müracaat et- melidirler 6 — Müsabaka 25/6/1941 Çarşamba günü yapılacaktır. (4483) aat 10 da müdürlüğümüzde Devlet Demiryolları İlânlarıl Muhammen bedeli (200.000) iki yüz bin lira olan 1000 ton rezidü yağı 27/6/1941 Cuma günü.saat 15 de kapalı zarf usulü ile Ankarada İdare bi- nasında satın alınacaktır. süyenlerin (11250)0n bir bin iki yüz elli liralık muvak- kat teminat ile kanunun tayin ettiği vesikaları ve teklifleini ayni gün sant 14 de kadar komisyon reisliğine vermeleri lâzımdır. Şartnameler (200) kuruşa Ankara ve Haydarpaşa maktadır. (4465) Bu işe girmek veznelerinde - satıl.