10 Haziran 1941 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2

10 Haziran 1941 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İSTANBULDA BİR| — ÖLÜARANIYOR!| BIR GAZETECİI — 77 — ANLATAN : O vakit dehşetle yataktan| atladım ve kendimi tuta -| Öldürdüler.. Onu da öldürdi Benim kendimden geçmiş bir halde haykırdığımı gören Hacı bey sapsarı kesilmiş, şaşkın| şaşkın bakıyordu. — Calibeyi mi öldürdüler di- yorsun?.. Amma da tuhaf!.. Sen Geli misin?. Buna nereden hük- mediyorsun ?. Diye kekeledi. ; — Neredeni meredeni yok, amca!.. Bu sefil câniler, mu- hakkak, Calibeye kıydılar! Oh!. Nihayet ona da!. Hacı Bey beni kollarımdan tuttu; - — Kendine gel bakalım sen!. dedi. Dur bakalım!.. Öyle acele hüküm verme!. Onu öldürdük - lerine nereden hükmediyorsun!. — Biliyorum, Hacı bey!.. Ben onu gece, aynen, Bahtasorun halinde gördüm!. O korkunç halde!.. Bahtasor ondan — sonra | öldü, biliyorsun!.. Hem zavallı Fatiha hanımın neye kurban iğini pekâlâ biliyorum!. Baaka büy kayret- ve delşetle sordu: n — Biliyor musun?. Fatiha Hanım mı?.. Neye kurban git- tit. — Zavallı kadın benim buda- laca bir ihtiyatsızlığıma kur- ban gitti!. Buna kat'iyen hem yok!.. Biçare kadının münün sebebi şüphesiz su melun define meselesidir!. Kadıncağız istemiye istemiye bana define hakkında ilk defa izahat verdi! Korkmakta haklıymış “zâvallı kadın!. İşte nitekim -derhal ce- zasını gördü!. O meş'un dimağ nezfinden o da öldü!. oıdıtınâ'î t L Bu artık tahammül edilmez bir hal- dir!. Demek bu sefil caniler her - tarafa yetişiyorlar: Her konu- Şulanı derhal duyuyorlar!. De- mek ki muazzam bir şebeke kar şısındayız!. Oh!.. Bu müthiş bir şey!. Calibeyi zaten pençelerine geçirdiklerini — hissediyorum!. Ondaki gayri tabiilikler onun da manyatize edilmiş, binaenaleyh tamamile hükümleri altına geç- miş olduğuna şüphe bırakmaz!. Nitekim, işte o şeametli man- tosile, onu, annesini lürdük- leri ayni gece, uykuda yürür bir halde tuzaklarına doğru getir- terek imha ettikleri muhakkak, hacı bey, muhakkak!. Hacı bey benim telâşımdan son derece ürkmüş gibi şaşkın. şaşkın kalın kaşlarını parmak- larile karıştırıp duruyor, tuhaf tuhaf yüzüme bakıyor, benim söylediklerimden hiç bir şey anlamıyor gibi yüzünü gözünü oynatıyordu. Birdenbire muhakemesini top lamış olacak ki: — Acayip!. dedi. Şimdi Cali- be mazlum mu oldu?. — Ne demek istiyorsun hacı bey?. Saçma konuşmasana!.. — Saçma konuşan sensin zan- nederim!. Bu ne biçim iştir, an- lamıyorum!. Calibeden bugüne kadar şüphe eden sen değil miy din?.. Bugün, Calibe birdenbire ortadan kaybolunca, - bilâkis, şimdi onun canilerin pençesine düştüğünü iddia ediyorsun!. Bu nasıl iş?. ö n Yeni Sabah ABONE BEDELİ Türkiye — Ecnebi SENELİK 6 AYLIK 8 AYLIK 1 AYLIK TAKVİM 10 Haziran 1941 SALI 14 Cemaziyelevvel 1360 28 Mayıs 1357 Gün 161, Ay 6, Yil: 941 . 1400 Keş. 2700 760 » 1450 400 » — 800 160 » — 300 Hızır 36 Güneş 8.38 428 Akşam 12.00 19.40 BEÇ DİKKAT —&0 «Yeni Sabah> a gönderilen yazılar| ve evrak neşredilsin edilmesin iade olunmaz ve bunların kaybolmaşın. dan dolayı hiç bir mesuliyet kabul Öğle 438 1213 Yatsı 2.02 21442 ikindi 8.34 1614 Imsak 6.29 2.09 edilmez. —- Bvet, Hacı bey!. Onu kuk- la gibi oynatan var!.. Bugüne kadar onu emelleri uğrunda kul landılar!. Fakat, şüphesiz, esra- Tı meydana vermemek ıçin onu da annesile beraber öldürdüler!. — Esrarı meydana - verme- mek için mi?. — Evet!. Çünkü annesi, be- 'nim pek ciddi şüphelere düştü - ğümü hissettiği için şüphesiz, Bana define hikâyesi hakkında bazı esrarı ifşa etti!. Onu öldü- renler, elbette Cailbenin sus - mayacağını ve her şeyi ortaya dökeceğini hesapladılar!. Bu hesap ise Calibenin ölüme mah-| kümiyetinden başka bir Şey 0- lamaz!, — Define hikâyesi mi?. Şimdi de bu define hikâyesi mi çıktı?. — Bunu sana anlatmak uzun Hacı bey!. Senin anlıyacağın, Uzun Hasanın ve Akkoyunlular | zamanından kalma büyük bir de #ine varmış.. Bunun etrafında korkunç entrikalar dönüyor!. Bu meş'um define işile uzak, ya- kın, en ufak alâkası olan adam, bir şey bilsin, bilmesin, gayet garip ve her halde çok yeni olan bir usulle öldürülüyor!. Anlaşılıyor ki aranan şey bir ölü değil, bir define hacı bey!.. — Allah Allah!.. Pekâlâ am- ma, bu defineyi arıyanlar kim? — Kim mi?.. Bence bu da ma lâm! — Malüm mu?. Kimmiş bu?. — Kerami!. — Hacı bey dehşetle yüzüme bakıyordu. — Calibenin kardeşi mi?.. Diye kekeledi. — Hayır, Calibenin kardeşi Kerami değil! Çünkü Kerami, Calibenin kar- deşi değil!. — Kardeşi mi değil!. — Evet, hakiki kardesi değil! Buna tamamile kanaat getiri - yorum şimdi!. — Allah Allah!.. Fakatesade kardeş gibi değil, hattâ ikiz gi- bi bu kadar birbirlerine benzi- yorlar, nasıl hakiki kardeşi ol- Mmaz?. — İşte bu benzeyişten istifa- de ediyorlar ya!. Hacı bey!.. Böyle bir define- nin mahiyetini ve hakikatini bi- len yalnız bu Kerami denilen heriftir! İhtimalki Calibenin ba basile bu define yüzünden kav- ga edip Amerikaya gitmiş olan Calibenin hakiki kardeşine fev- kalâde benzediği için bu adam Kerami ismile ortaya çıkarıl - mıştır!. — Ne diyorsun?. Fakat bu mümkün mü?.. — Her şeyin pekâlâ müm - künu olduğu görülüyor!. Define meselesile uğraşan şu esrarengiz İtalyan kadını Kag- liyariyi İstanbula kadar sürük-| ledikten Vve ona henüz bizce meçhul rolünü oynattıktan son- ra o garip ve meçhul usullerile| onu da letarji halinde sonu gel- mez bir uyku ile o garip hasta-| lığa düşüren bu adamdır: Ke-| rami!.. Calibenin Aannesini de onun öldürdüğüne kaniim!. Ca- libeyi de!.. Onun için bu adamı şimdi tevkif ettireceğim, hacı beyi. Hacı bey yerinden sıçradı: — Oğlum!. Ne dedin?. dedi. Daha evde Fatiha hanımın ce-| Askter ailelerine yardını Şeklinde yeni- den tadilât yapılıyor Belediyeden yardım talep e- den asker nilelerinin g'ttikçe çoğalması yardım talebine cevap vermek maksadiyle asker allelerine yar- dım için toplânan paranın daha | iyi bir şekilde tahsil edilebilece- ği yeni bir şekil tesbit etmiştir. Bu şekle göre şehrimizde bilet- ler yolcu taşıyan bütün nakil vasıtalarına asker ailelerine ve- rilmek üzere bir miktar zam ya- pilacaktır. Bu zam birinci mevkilerde 1 kuruş, ve ikinci mevkilerde de 20 para olacaktır. Biletlerine zam yapılacak nakil vasıtaları Tramvaylar, Denizyolları, Şir - keti Hayriye vapurları, Haliç yapurları, banliyö trenleri ve o- tobüslerdir. — Asker ailelerine yardım talimatnamesi bu husus- ta belediyelere âzami, salâhiyet verdiğinden bu zamlar hükü- mete aksetmeden şehir meclisi tarafından yapılabilecektir. Bu usul kabul edildiği takdirde, di-| ğer usule nihayet verilecektir. Gönüllü hasta bakıcı kursları dün açıldı MuBtelii hastahanelerde açılan kurslara bir çok bayan iştirak etti ren kurslarına başlamışlardır. Kurslar muhtelif hastahaneler . için otuzar kişilik ekipler ayrıl - mış ve dün saat sekizden itiba- ren derslere başlanılmıştır. Dersler her gün 12 ye kadar devam edecektir . Kürsların a- çıldığı hastahaneler gunlardır: Cerrahpaşa, Haseki, Haydar- paşa — Nümune , Haydarpaşa Askeri, Etfal, Gureba. Kurglar 40 ders olarak tekarrur etmiş - . Diğer taraftan tıbbiyeli ba- yanlardan —küçük — sınıflarda | bulunanlar için açılan iki kurs. bu ayın yedi ve dokuzunda bitmiştir. —Evvelce mezun olan son s- nıf talebeleri ile bu kurslar ta- mamlanmış olmaktadır. Bu ba- yanların emrine verilecek gö- nüllü hastabakıcılar için Yar- dım Sever Bayanlar Cemiyeti ile temaslar yapılacaktır. ——— Bina vergisi zamları nazesi duruyor!. Şimdi Kerami hakkında da sırf kuru bir zanla zabıtaya mü racaat ederek ikinci bir felâket bir rezalet mi çıkartacaksın!, E-| ğer hakikaten Keraminin bu| ayarda müthiş bir haydut| olduğuna kanisen, senden bunu tehir etmeni rica edeceğim!....| Esasen — Ne esasen, Hacı bey?.. herifin beni de yaşatacağına ka-| ni değilim!. — Olabilir!.. Fakat şimdi ya- pılacak şey, zannederim, makul| olarak düşünemiyorsun!. | — Yapılacak şey mi?. Söyle-| dima, şimdi görüyorsun ki gi- yiniyorum.. Gayet halsiz olma- ma rağmen, polis müdiriyetine gideceğim!.. — Kerami için mi?, — Evet, Hacı bey' — Fakat onun için acele et- memeni sana esbabile söyl, dim, oğlum!.. Vâkıa polis mi riyetine git, gitme demem.. hat- tâ bu lâzım dal. Fakat Kerami için değil, Calibenin bulunması İstanbul Belediyesi muhase- be müdürlüğü — bina vergisine son defa yapılan ve 1 Haziran- dan itibaren mer'iyet mevkiine giren bina vergisi zamlarının tahsil hazırlıklarını yapmak - tadır. Zam edilen vergi nispeti, sahibinin oturduğu binalarda al tıda bir diğer binalardan üçte bir nisbetinde alınacaktır. Bu nisbetin tarh usulü buhran vergisinin tarh usullerinin ayni olacaktır. Bina ve buhran ver-| gisinden muaf olan binalar bu | vergi zamlarından da muaf tu - tulacaklardır. Yeni bina vergisi zamlarının tahakkukatı bu ay sonuna ka- dar ikmal edilmiş olacaktır. İKTİSAT Kuzu etine narh konulmayacak Fiyat mürakabe komisyonu dün de toplanmıştır. Komisyon, bazı ihtikâr vak'aları üzerinde tedkiklerde bulunmuş, kuzu e- tine narh koymaktan vazgeçmiş- tir . b%sm Bm üzerin,e belediye bu| AKE I KLAALI IŞ | evinde | — Türk Basın Birliği İstanbul | Yuntakasının umumi kongresi | &in Eminönü Halkevi salonun- da yapılmıştır. | Kongrede gazete baş muhar-| rirleri, sahipleri ve bütün mat- | buat müntesipleri - hazır bulun- muştur. Kongre, Basın Birliği İstan- | bul mıntakası heyeti idare reisi | Hakkı Tarık Us tarafından a-| çılmıştır. W Hakla Tarık US İstanbul! mıntakasının bu ilk kongresini | açmış ve müteakiben ruzname | mucibince kongre için bir reis, | bir reis vekili ve iki kâtip seçil- | Mesini söylemiştir. Yapılan se çimde Necmeddin Sadak Reisli ge, Burhan Felek ikinci reisliğe, | Suat Devriş ve Reşad Feyzi kâ- tipliklere seçilmiştir. uüı;.um heyeti idare ra- poru, he; idare âzasından P' yamı ftarafından ı*unuw;W Vali bu sabah geliyor Vali ve Belediye Reisi Dok- tor Lütfi Kırdar bu sabah An- lan şehrimize gelecektir. Almanlar kâğıt satmak istiyorlar Şehrimize gelen iki kişilik bir Alman ticaret heyeti, alâkadar- larla temasa geçerek bize kâ- Bit satmak istemişlerdir. Heyet Ticaret Odası nezdinde teşebbüs lerde bulunmuştur. Bunun üze- | rine, Oda kâğat ithalât tacirle- | riyle temasa geçmiştir . | Öğrenildiğine göre Alman - rin bize satacakları kâğıtların fiyatları, Finlândiya fiyatları- | na nazaran yüzde yirmi fazla- | dır. Almanlar, bu fiyatlarda yüz | de 15 tenzilât yapsalar dahi ge- | ne Şimal memleketleri kâğıt | fiyatlarından yüzde 5 nisbetinde | pahalı olacaktır. Dün mânonu H !k kongresini akdetti Matbuat kongresinde bulunan gazetecilerden ,teessüfle karşılamış ve: " der, umumi bir grup tur. Raporun — okunmasından sonra söz alan Selâmi İzzet Se- des, Naci Sadullah ,Burhan Fe- lek rapor hakkında mütaleala - rını bildirmişlerdir. Her üç hatip de raporun ba- zı noktalarını tenkid etmişler - dir. Selâmi İzzet Sedes 940 se- nesinde memur ve sair mesari - fatın artmasını ve ikramiye me- selesini mevzuu bahsederek bu- | nun sebepleri hakkında izahat istemiş, Naci Saduallah, Basın| Birliği mensuplarına bazı hak ve menfaatler temin edecek ni- zamnamenin henüz çıkmayışını — Şu halde biz bugün ka- nunen teesslis etmemiş bir bir- liğe mensup bulunuyoruz. ,, Demiştir. Hakkı Tarık Us bu hususta Uzun uzun izahat vermiş ve ne- | ticede heyeti idare Tapor ve bütçesiyle dilekleri tedkik ede- | cek encümenler seçilmiş ve mp-j lântıya cüma günü saat 14 de toplanmak üzere nihayet veril- miştir. Türk Basın Birliği İstanbul Mıntaka Reisliğinden: 1 -— Köngremiz- önümüzde-| ki cuma günü saat on dörtte top-. Tanacaktır. — -Arkadaşlarımızın | hazır bulunarak mütaleaların - dan faydalandırmalarını rica e- deriz. | 2 — Dilekler encümeni per- şembe günü saat l11 de Haber gazetesi idare evinde toplanacak ve toplanan teklifleri orada ted- kik edecektir. | Kongrede konuşularak — bir | karara bağlanması istenen tek- lifleri varsa arkadaşlarımız ge- rek kongre gerek mıntaka reis-| liği vasıtasiyle yazabilirler — ve gerek doğrudan doğruya top - lantı yerinde komisyon reisliğine bizzat veya yazı ile bildirebilir - | | — 12 SENE YATACAK — Yok yere arkadaşını öldüren ka- til kararı sükünetle dinledi Ramide işlenmiş olan bir cinayet dün ikinci ağır ceza mahkemesinde neticelendi ve karara bağlandı. Okunan karara göre Hüsa- mettin adındaki suçlu ayni yerde çalışmakta olduğu ar- kadaşı Ahmet Behçeti bıçak- la öldürmekten suçludur. ve hâdise şöyle olmuştur Bir akşam beraber otur - dukları Rifatin dükkânında Ahmet Behçet, Hüsameddine o akşam gece işi olduğunu söylemiş ve kendisile beraber çalışmasını tekilf — etmiştir. Hüsameddinin buna menfi cevap vermesi cinayetle neti- celenen bu gürültüye sebep olmuştur: İki arkadaş gidersin git - me: in diye kavgaya tutuş - muşlar nihayet Behçetin vur duğu kafa darbesile Hüsamed dinin burnundan kanlar fış- kırmağa başlamıştır. Bunun üzernie kendinden geçen Hüsameddin — bıçağını çekerek Behçeti yaralamış ve öldürmüştür. Suçlunun bu suçu sabit gö- rülmüş fakat Behçetin kafa- sile vurduğu darbe ve Hüs: W meddinin burnunu kans sı tahrik mahiyetinde görü- lerek 18 sene mahkumiyet 12 |! seneye tenzil edilmiştir. Kararı sükünetle dinliyen katil mahkeme salonunu da ayni sükünetle terketmiştir nbui B İgesı | Heyet çarşamba Türk Hava Kurumuııa1 | kakta açlıktan düşen bir ada- 10 Haziran 1941 Köy ensti- tülerinin faaliyeti KA a aa Enstitülerin kad- roları takviye olunuyor Maarif Vekilliği tarafından geçen yıl köy enstitüsü haline getirilen 4 köy öğretmen oku- luyla yeniden tesis edilen diğer | 10 enstitüde ders yılında 6000 köy çocuğu okumuştur. Vekâlet | bu sene mevcut kadroya 3000 talebe daha ilâve ederek enati - tüleri gerek kemmiyet ve gerek- ge keyfiyet bakımından takviye edecektir. Enstitüler bu ders yılı ile beraber üç sene sonra 3 bin kişilik ilk mezunlarını vere- cek bu suretle 4 sene zarfında 30 bin köy öğretmeni yetişecek- tir. Bu öğretmenler 1.500.000 köy çocuğu okutabileceklerdir ki bu da memleketimizin ilk okul | muallimi ihtiyacımı karşılaya -| caktır. ——H——— Üniversite heyeti geliyor Bir Maftadanberi — Diyarba- kırda Üniversite haftasına işti- rük eden profesörler heyeti Di- yarbakırdan hareket etmiştir. günü şehri - mizde beklenmektedir. | teberrular Para verenler : Albert Sion ve birederleri 6820, Şuhubi Fahri Birol 1000, Agop Mısırlıyan 500, Soryano Hananel 500, İbrahim Taşçıoğ- u 500, isimlerini bildirmek iste- miyen üç kardeşler tarafından 500, Sabuncu Teolos 500, Hacı Muhtar Kehnemoni 400, Löbet biraderler 400, Salomon Penso 300, Haron Sevi ve T. Sevi 300, Davit Danon ve şürekâsı 300,| ismini bildirmek istemiyen - bir zat tarafından 200, Naci 200, Os | man Ayaz 200, Yasef Hillel 200, Albert Yeruşamli 200, Suphi Er- kin ve şürekâsı 200, Yordan Yor danidis 200, Kâmil Kural 100. Yekün teberrtlat (13 520) li- radır. | hi gi n a. Hayvanları koruma Cemiyetinin faaliyeti Hayvanları koruma cemiyeti cumartesi günü aylık içtimaını aktederek mayıs ayı zarfında ki faadiyetini gözden geçirmiş- tir. Rapordan anlaşıldığına gö- re muhtelif. cins hayvanlardan yetmiş dokuz adedi ayakta te- davi edilmiş ve yedi yüz seksen dokuz hayvan ise iaşe edilmiş - tir. Hastahanede tedavi edilen- lende de bir beygir ile iki köpek iyileşmiş ve sahiplerine iade e- dilmiştir. Cemiyet, sahiplerinin harice gitmesi dolayısiyle götü- rülmiyen cins hayvanları iste - yenlerin nezdinde yerleştirmekle de meşgul olmuş ve henüz yer- leştirilemiyen güzel köpek ve kedilerden on tane kadar daha kalmıştır. Cemiyet müfettişleri nizam - yük yüklemiş ol n 5 larına eziyet etmekte ola kiz kişi hakkında da ceza zaptı tutturmuşlardır Son günlerde Kandilli mınta- kasında kudurmuş olduğu farz- edilen bir köpekten dolayı civar hayvanlarının temyiz - ve tefrik edilmeksizin — öldürülmesi — ve bu maksatla bazı evlere de gi rilerek ev köpkelerinin talep lunması gibi nahoş bir va: hakkında alınan — müt mektuplar okunmuş — ve heyeti idare âzasından birinin bu hu- susta Üsküdar kaymakamlığı nezdinde teşebbüste bulunması tekarrür etmiştir. | - - —— — | 'mxvmo:u h’—xaıp_ynnp Centlmen tabiri ve yanlış tefsiri Yazan: ULUNAY Haftalık bir mecmua, bütün sayfasını “Centlmen kime der- ler?,, sualine hasretmiş. Refikimize göre — centlmen “kibar, her hareketinde umumt terbiyenin hatları gözüken bir adam tipidir. O, herkesin fikri- ne hürmet etmeği, yabancılara nazik hareketlerde bulunmağı, ve başkasını rahatsız etmemeği kendisine kanun yapmıştır.,, Mecmuanın bu mevzua has- rettiği makale okunacak olursa içindeki evsaftan yalnız kelime- nin ait olduğu millet kastedili- yor, Centlmen iyi giyinecek, soğuk | kanlı olacak, kadınlara karşı ga» yet nazik ve himayekâr olacak. Velhasıl kat'iyen iklim, âdet, ta- bayiin — tesiri düşünülmiyerek Şimal kavimlerine has olan safın istishasız herkeste tezahüi- rü temenni ediliyor. Böyle saçma şey olur mu? Her memleketin kendine mah- sus bir centilmenliği vardır. Biz Türkler ise Bismarkın da itirafı veçhile: “Şarkın — yegâne — centlmen milletiyiz.,, Bunun için de elbi- semizi Hill'de yaptırmağa, rast geldiğimiz kadına lüzumlu. lü- Zumsuz reveranslar yapmağa, önümüze gelene şapka çıkarma- Ba hiç de mecbur değiliz. Centilmen olmak, / kibar ol- mak da değildir. Bizim anladı- ğimiz “insanı kâmil,, olmaktir. Başka —memleketlerde bütün bu evsafı haiz olması itibariyle hayli nadirattan olan bu sıfatı bizde mutlaka mükellef konak- larda, köşklerde, yüksek rmuhit- lerde aramağa lüzum yoktur. Yıpranmış saltalı, yamalı potur- lu bir köylü sırası geldiği za- man insanlık bahsinde en yük- sek payıtahtların centilmenle- riyle ferah ferah boy — ölçüşe- bilir. Avrupanın makine medeniye- ti ile meşbu centilmenleri — so- mın kaç dakikada can vereceği- ni anlamak için başında saat ; tutarlarken Anadolu köyleri- ,nin cami odalarında ak sakallı köylüler “Tanrı misafini,, ağır- lamak için birbirleriyle yarış e& derler, Tabanına güvenen — bır adam on para yatak ve yiyecek masrafı etmeden bütün ülkemi- zi dolaşabilir. Bizim fitri olan keremkârlığımız, mürüvvetimiz- le hangi millet kıyas kabul eder? Şarkta centlmenlik kılık k- yafette, evza: etvarda — değil ruhtadır. Bu kıratta adamlara biz centlmen demeyiz. Daha uvvetli bir kelime kullanırız: “Erkek adam,, deriz. Bu unvanı hakkeden kişiden kötülük sadır olmasına ihtimal yoktur. Ona malınızı, canınızı, irzinizi. gözü kapalı olarak teslim edebilirsi- niz. Bu itibarla centilmenliği yalnız zahiri terbiyenin umu- Mi hatlarında aramamalı, ma- neviyatta, ahlâk yüksekliğinde aramalı. Böyle yapılmazda ki- barlık sadece zarafete inhisar ederse mesele daima bir salon adamlığı çerçevesinden dışarıya çıkmaz. Centlmenliğin Avri padaki telâkki tarzına şu fıkra güzel bir misaldir Kibar lokantalardan birinde, müşterilerden biri garsonu ça- ğırır; herkesin işiteceği tarzda bağıra bağıra — Garson! der. Abdesthane nerede? Ben böyle adam karnımı doyurursam — helâya gitmeden yapamam. Garsonun cevap vakit kalmadan masalardan bir başka adam kalka — Müsaade ediniz! der. tarif edeyim. Salonun yanını vermesine Ben aki koridoru takip edersiniz. Niha- yette iki kapı gelir Birinde yazılıdır. O kadınlara mahsustur. Diğerinin üstünde (Centlmen) yazılı ol masına Ti nen içeriye girebilir- siniz! Mağşuş afyonların Hü- kümet tarafından alınması Hükümet bir defaya mah- sus olmak üzere müstahsil elin- de bulunan mağşuş ve yoğurul- muş afyonların satın alınmas na karar vermişti. Afyon Karahisar ve İstan - ul Toprak Mahsulleri Ofisleri ifından yapılacak olan bu ıyaat için verilen mühlet sam bitecektir. Ufis, yoğurulmuş — afyonlara ince mallar için beher morfin derecesine 50 ve kaba mallara da 37,5, mağşuş mallar için de gene morfin derecesine göre 25 kuru şvermektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: