>(Aliço derhal yerinden kalktı. (Kızlarağasının - bulunduğu yere gitti. X Aliço, gelen adama: » V — Beni neden istiyor? diye sordu. Esasen, saray terbiyesi almıs olan Aliço, ne kadar kaba olsa bu yolları bilirdi. Aliço gelince ğa: — Gel bakalım'usta, otur göy- le. Diye yer gösterdi. Aliço otur- du. Arabın ne söyliyeceğini bek- diyordu. Arap, nihayet beyaz dişlerini sırıtıp ortaya koyduk- tan sonra güreş çok uzadı de- Bunun üzerine ters, ters Konuş- malar başlamıştı. Aliço cevap werdi. — Daha, o kadar uzamadı a- — Molla için kâfi bu güre: ikisi için de kâfi göremüyorum ağa hazretleri — A 'be canım, Molla küçük.. — Küçük olmakla... — Başka bir zaman, bir da- ha güreşirler.. Merdivenköyün- “de gelecek ay güneş var orada tekrar tutuştururuz... — Orada yine tutuşsunlar.. ÜFakat durup dürürken — şimdi bu-güreşi berabere ayıramayız.. * — Sen söyle 'olur.. Beni de #öyle.. Böyle emretti de. — Ağa hazretleri.. Zannet- mem ki, bu güreşi Molla bırak- Bin.. , — Öyle ise Yusuf bıraksın.. Nasıl birakır?.. Hiçbir pehlivan, hasmına jmeydan bi- rakıp cekilir mi?, “Arap, mütemadiyen ısrar c- “iyordu. — Aliço, anlamıştı. A- srap, Mollayı tütuyordu. Onu himaye etmek istiyordu. “Fakat Aliço, olmaz diye da- yanmakla beraber, pehlivanla- Tn Tazı olmiyacaklarını Kızlar- ağasına anlatarak ikna etmişti. Kızlarağası mecburi susmuş- tu. Güreş meydan yerinde de- vam edip duruyordu. Aliço, söylene söylene yenge geldi. Aliçonun yanındakiler de merak etmişlerdi. Acaba Kızlar ağasının emirleri ne idi, diye biribirlerine soruyorlardı. Aliço gelince sordular: — Usta,me 0,ne var?. —— “Deyince, boşboğaz olan Aliço açtır .gîmA be ne olacak? Kızlara- ğası güreşi berabere 'bırakalım der dürür be!. — Te hey! Bu araplara tâf anlatmak güçtür be!. . — A hbe, Mollayı himaye et- mek ister be!. — Bilmez ki, Molla kimseye | esir olmaz be... Sırasına —göre | babasını terketti be!.. Dedi. Güreş bir tempo dahilinde ve ayakta devam edip giderken birdenbire Koca Yusufun bir gapraz toplayıp hasmını sürdü- ğü gürüldü. Yusufun bu caprazı da evvı ki çaprazı gibi Zorlu idi. Hasrnı- mu hamam bohcası gibi kavra - miş habire sürüyordu. Molla, yirmi beş, otuz adım geri #eri uçtüktan sonra niha- yet Yusufun çengeline takıldı Seyirciler, hep birden kalkmıştı. Lâf değil, Moll miliyordu. Molla çengeli yer ye- mez ani ve süratli bir hareketle havada birdenbire dönerek yüz üstü yere düştü. Yusuf da bir evvelki çaprazda olduğu gibi Mollanın üzerine koca gövdesi- le kalibı kalıbına düşti Molla, bir yay gibi yükseldi. Yusuf — havalan: Mollanın inüne dört elle düştü. Ve bıra- kıp kaçtı, süratle ayağa kalktı. Bu hareketler o kadar âni olmuştu ki, herkesin yüreği ağ-| Zıra gelmişti. Seyirciler heye-| gan idindeydi. Şaheser hareket- derdi. Beyirciler, iki pehlivan ayağa kalkınca birdenbire — sustular... “Möllanın bir kurtuluş narası i- gitildi: — Hayda maşallah be!, 'Yusuf da çırpnarak müukabe- de etti: -— Hayda Molla be!.. Güreş tekrar ayakta başla - mıştı. Artık güreş kıvamına gelmiş Youlanu: #alu. — Muhakkak — iki pehlivan da güreşi bir an evvel bilirmek istiyordu. Güres epeyce uzamakla be. 165 geet Kİ" > raber fevkalâde heyecanlı geç-| mişti, Yalnız arada bir durak- | almış olan güreş seyircilere bi-| bıkkınlık vermiş ise de bu anaatle iki pehlivanın güreşi- in denk “düşmesinden ziyade Koca Yusufun güreş hamlesini bitirmesinden ileri geliyordu. Koca Yusuf, hasmına saat- lerce hamle yapmıştı. Ve, bu hamlelerini tutturamayınca gü- Teş bir müddet için denkleşmiş gibi hal almıştı. Nitekim güreş biraz denkl gibi-olduktan sonra tekrar hı: | lanmıştı. Molla da, Koca Yusuf | da birbirine girmeğe başlamıştı. Fakat doğrusunu söylemek | dâzım gelirse en büyük hamleleri | | Koca Yusuf yapmıştı. ı.uınn.* Mollanın gösterdiği mukabele- | leri de unutmamalıdır. Molla, | Koca Yusuf gibi müthiş bir peh-; livana öyle mukabelelerde bulun | muştu.ki, her biri bir şaheserdi. | Güreş ayakta devam ederken, | birdenbire Mollanın — çapraza | | girdiği görüldü. Mollanın çap- razı Yusufun çaprazı gibi belâ- | h olduğu — görülüyordu. Molla, hasmını kuvvet!e süi dü. Pevkalâde bir meharetle yü rüttü. İşin garibi Molla hasmını hızla sürüp götürdüğü halde çengellemeğe çalışmıyordu. Ha- bre sürüyordu. Molla, hasmını yirmi beş adım kadar sürdükten sonra, birden - bire çömelip çaprazı tâ yukarı- dan sıyırarak topuklara — kadar indi, Mollanın bu oyunu ve manev- rası mühimdir. Bunu -Adalıya da bir kere tatbik etmişti . Molla, çaprazı boşaltmadan tâ topuklara kadar bir çember gibi sıyırıp inmişti. Bu suretle hasmını topuklarından — çekip çelerek sırt üstü düşürecekti. Yusuf, birdenbire ne olduğunu ür USTASI rının sen üstatlarından Adalı Halili meydandan deyiniz!, | rür yürümez derhal peş kabzı rgeleci İbrahi;l 'Cihan pehlivanı KARA AHMEDİN HERGELECİ İBRAHİM Türk Başpehlivanla- *KOCA YUSUFUN en çok korktuğu pehlivanlardan biri ve bir türlü ortadan çıka- Tamadığı bir pehlivandır. HERGELECİ İBRAHİM kaçırmış ler-yapmış bir pehlivandır. Yakiında “YENI SABAH,, sütun- darmda 'M. Sami Kürayel'in kalentlmden okuyacaksınız. — Bek- armıştı. Kaidesi kopan bir HARP VAZİYETi Şaka değil, ciddi... Korkunç silâh— W tayyaare (Baş tarafı 1 inci sayfada) €) Norveç harektında indir -! TENBİNİ BELEDİ NE DEMEK? me, çıkarma, kara ve deniz ku ykel gibi havada sallanmış. ykel gibi havada vetlerini himaye etmekte bu Bereket versin Yusuf bir.an | Füvvetler parlak hizmetler ifa ettiler, içinde sür'atle dönüp yüzüko- | “tiler, n kendini yere attı. Yoksa| © d) - Hollanda mukavemetini KaRbtN BNN Üa hai | İ:ııU(ıA]w"ll" adan tahribi “Kendilerile sık konuştu- Yusuf yere çok fena düşmüş- | Firmıştı, | ğum insanlar arasında hasis mi tü. Molla, derhal üzerine çullan. | — e) Dunkerk'in fe hasis, ukalâ mı ukalâ, münaka- dı. Çünkü, Yusuf, fena bir su-| zırlamakta mücssir o şacı mı münakaşacı, mücadeleci rette göğsünün üzerine düştüğü | dur, Mi Mmücadeleci birisi vardır. Ken için birdenbire kendisini topar- disini herşey bilir, her şeyden L söümimü KASERT ir, y layıp doğrulamamışt | ıe>:,(ır.' '.::wî(,î yînım" hv' vi nneder, Kendi fikrinden Molla, hasmının üzerine yi NÜT AD Bi başka kimsenin fikrini be den yapıştı. Ve hasmını olduğu yerde tuttu. | Mollâ, hasmını — zaptettikten sonra harekete geçti. Ve, ar- maya geçerek Yusufu bas Mücadele başlamıştı. Yusuf, kendini kurtarmak için uğr yordu. Molla da hasmını ters çı virmeğe çalışıyordu. Nihayet Yusuf, ters dönerek ve hasmının arkadan kispet kas- nağına yapışarak — sarmadan sarmaya döndü ve üste çıktı. Bu sefer Molla, altta kaldı Sarmadan sarmaya dönemedi. | Yusuf, üstte kalır kalmaz Mol- laya bir künte oturttu. Yusufun künteleri meşhurdu. Mollayı bozmak için zorlandı. Nihayet Mollanın — kasıklarını dağıttı. Ve künteye astı. Vaziyet fena idi. Molla, gidi- yordu. Yüzde 'yüz yeniliyordu. Yusuf, hasmını tam mânasiyle | askıya' almıştı. Fakat, çok mahir ve usta bir | pehlivan olan 'Molla bunun da kolayını buldu. Öyle bir vaziyet | aldı ki, tam hasmına arttan to- Puk elleyecek halde idi. Eğer Yusuf, tehlikeyi sezdi. hasmımı askıdan aşırmış olsay-| dı, muhakkak Mollanın aradan bir topuk elemesiyle kendisinin sırtını yere vuracaktı. (Arkası var) OLAN ve mümtazlarından ve Pariste çetin Futbol müsabaka- talimatnamesi yapıldı Ankarada Sadi Karsan, Nec- mi Ataman, Saim Seğmener ve futbol sajanımız Nuri Bosud dan müteşekkil bir heyet - tar fından hazırlanan futbol mü - ka talimatnamesi, Genel Direktörlük istişare heyeti tas- dikine arzedilmiştir. emnuniyetle haber a!dığı - miza göre bu talimatname ile| beraber futbolcülerin tescil iş- leri de halledilmiştir. | YENİ SABAH — Sporcula tımızın geçen - senelerde karşı- laştıkları müşkülleri göz önün-| de tutarak tescil işlerimizi da -| | ha esaslı bir yola koymamız| | hattâ bunun için ayrı bir tali- mâtname hazırlamamız zaru - ridir. Rekor denemeleri İstanbul Bölgesi Atletizm A- janlığından: 8 Haziran Pazar günü saat 10 da Fenerbahçe stadında aşa- Fida yazılı mesafelerde / yeni| | Türkiye rekoru kaydıma - teşeb- büs eedilecektir. DK L 200 metre. (Muzaffer; Cezmi; Zaven, ve di- ğer istiyenler. 4X1500 | metre bayrak. 1 — Raif, Veli Demir, Eşref, Rıza, 2 — Halil, Kostantin, SsSPOR — Bisiklet ajanlığı- nan bu seneki - proğramı | İstanbul bisiklet ajanlığı sene zengin bir bisiklet mi baka programı hazırlamıştıı Şimdiye kadar yapılan üç teşvik ve beş seri müsabakadan sonra aşağıdaki — hareketlere geçilecektir. 1 — Beden terbiyesi mükel- lefleri arasında 22 kilometrelik 2 — Küçükler arasında 10 kilometrelik 3 — Büyükadada bayanlar a- rasında bir küçük tur. 4 — Fenerbahçe stadı ile Ya kacı karasında gidip gelme. 5 — İstanbul sürat birinciliği 6 — İstanbul mukavemet bi- rinciliği, | İstanbul bölgesinin sürat ve mukavemet birincilk Haziran ayında yapılacaktır. Bu sene Türkiye bisiklet bi- rinciliklerinin de — şehrimizde yapılacağı rivâyet olunmakta - dir. İ yarışları Maraton netııe!erı Mişti, g) İtalyan filosunu Taranto- da hırpaliyan, Yunan denizinde çekilen kruvazörleri topallaştı - ran da hava filolarıdır, h) İngiliz - Yunandonanm sını Yunan topraklarının tahli- yesi sırasında zayii silâh, gün geçtikçe hayretlere yan varlıklar göstermiştir, i) Giritte savaşan Alman or- dusu hava yoluyla nakledilmi tir. Ve bu mehip kuvvetler, İ: giliz donanmasına da büyük zararlar kaydettirmiştir, Giri- din sukinleri, şehirleri - günler- denberi hava filolarına hedef- tir, k) Bismark saffıharp gemi- sini hareketten alıkoyan, Ark Royal'in bir tayyaresidir. Hâdiseler şu intibah dersleri- ni verjiyor: a) Semasını koruyamıyan bir donanma, hâkim bir hava filo- su karşısında, zayiat vermeye mahkümdur. Açık ve uzak de- mizde harekât icrasına mecbur olan donanmaya her fevkalâde vaziyette hava kuvvetleri des- tek teşkil etmelidirler. Bu se- beple, bu harbin devamınca da İngiltere ve Amerikada tayyare ana gemileri inşasına germi ve- rilmiştir, b) Nehirler ,boğazlar, dağlar ve ormanlar gibi tabif mânilerin hattâ en asri tahkimatın rolü, | semalarda emniyet elde edilme- dikçe, eskiye nisbetle şimdi a- zalmıştır, €) İç denizlerde üsler büyük | ehemmiyeti haizdirler. Kıyı ve boğaz müdafaalarında 'da yakın | üslerin lüzumg meydandadır.| Tayyarenin faaliyet sahası uçuş siasile ölçüldüğüne göre, deniz- de seyrüsefer serbestisi, elveriş- li, üsler teminine vabestedir, d) Kıyılara —karşı — taarruz, kuvvetli hava müdafaaları kırıl madıkça, güçlüklere marüz ka- “lır. Yalnız donanmaca tefevvuk çıkarmalar için kolaylıklar ve- Temez, €) Ufak adalar, ancak asrt tahkimat Ssayesinde müdafaa edilebilir. Malta burada en iyi bir misâl teşkil eder. Havaya karşı korunmıyan üsler, ateşler celbeder. Giritteki mahdut üs- lerin daha ilk taarruzda terke-| dilmeleri zaruri olmuştu. Bu an- da burada Almanların istifade ettiği bu meydanlarda şiddetli | taarrızlara — uğramaktadırlar. Bu yüzden müstevli büyük za-| yiat vermektedir. £) Tayyare, kuvvetli taraf i- çin, emin bir nakil vasıtasıdır. Hava orduları bu vasıtalar sa- yesinde, hinterlanda dehşet sa- İabilir. | g) Topyekün harbi besliyen bilhassa hâkim hava kuvvetle- ridir. Bundan böyle her şehir, her köy değil, her oba da hava tehlikesini derpiş etmek ıztıra- rındadır. Artık, bir “milleti mü- sellel hayat ve hürriyetini muhafazaya kadirdir. - Yalnız bir ordunun değil, bütün bir mil- letin harp için yetiştirilmesi kati bir mecburiyettir. Babalarımız, — ata, kurduğu yuvaya dayan venirlerdi. Cengâverlik hi Türkiye tarihinin bir m Bunun tenemmüvüne c la ve bugünkü fevkalâde haya- ta da alışmakla yarından emin olabiliriz! AAAARARAAAAAA w Atletizm Ajanlığından: | 25/5/1941 tarihinde Bursada | yapılan Türkiye Maraton birin- ciliği teknik derec ağıda sıra ile gösterilmiştir. Galip, Ahmet. İ Ali Karaduman İstan - K, II Balkan bayrak, bul. Saat 2,58 1 — Cihat, Remzi, 2 — Mustafa'Kaplan Ankara| B eai s“a“ 30î Kdmtünüün “fötanibül, | y 2 — Hüseyin, Adn; — ostantin — İst Ği Brgüll — ”| (Saat 3)22 Sezai, N, Ergül. Bayavlar 4 X 100 metre bayrak Selma, Hâle; Macide, Jüle, ve iştirak etmek sarzusunu — gösterecek diğer bayanlar, 4 — Orhan Ertunz İstanbul | Saat 3/22,32 5 — Ahmet Bter Elâzığ 6 — İbrahim Oğuz Kayseri T — Hakkı Brte İstanbul. | raber gidemiyeceğiz. | çeceği | orada gösteriliyor. Affedersiniz, ayır, siyahtır,, diye id- dia eder ve bu “iddiasını bin de- | reden su getirerek isbat etme; kalkışır. 4 * | ç gün evvel dalgın dal- Te gidiyordum. Kolu- i girdi. Başımı çevirip | bakınca bizim “ukalâ,, ile karşı- laştım : — Nereye gidiyorsun? — Hiç!. diye cevap verdim. Biraz hava almağa çıktım. — O halde beraber dolaşalım Benim de hava almağa ihtiya -| cim vâar. W — Fakat 'ben fazla 'dolaşamı- yacağım. Az sonra geriye dönc- | cej dedi. — Beraber döneriz — Sinemaya gitmek 'niyetin. deyim de... — Hay Allah senden Yazı 01- sun. Ben de ayni şeyi düşünü - yördüm. — Ne yazık ki siflemaya 'be- — Neden? tünkü ben Beyoğluna ge- | . Görmek istediğim film — Zaten bu taraftaki sine- malara bedava soksalar gir - mem. Hepsini gördüm. Bir tram | vaya atlıyalım da geçiverelim karşıya... | — Ben, yürüyerök — gitmeğe | mecburum. Ancak sinemaya ve- | recek kadar param Var. — Ben de ayni vaziyetteyim. Tramvay paramı sana çektire- cektim. — İyi ki aklıma geldi. Sihe- maya gitmekten vazgeçtim. Bir | arkadaşa Yandevu vermiştim. | Şimdi onu beklemeğe mecbu- Tüm. — Nerede bekliyeceksin ? — Fatihte tramvay dürak yerinde... — İşte bu tesadüfe bayıldım. Benim de o tarafta'bir işim var. Sana mükemmel arkadaşlık e- | belediyesi YAZAN : Muharrem Zeki KORGUNAL li olarak itiraz ettim: — | İşin yok mu Allah aşkına? Benim ilânla ne alâkam olabilir Şiddetle ayak diredi Hayır! dinliyeceksin. Ben | öyle istiyorum. Hem bu ilân bilhassa seni alâkadar eder. — Beni mi alâkadar eder? Ne münasebet? — Ara sıra gâzeteye miyor musun? — Bundan ne çıkar? Mevzu çıkar, azizim, mev- zi yaz- zu — Mevzu mu? Amma yaptın ha! Ver de şu İlâna kendim göz gezdireyim, — Öyle yağma yok.. Onu ben gördüm, 'ben okuyacağım. İşte başlıyorum. Dört ayaklılığı bırak da dört kulaklı ol, 'bütün dikkatinle dinle... | Ve ökumağa başladı: © Tenbihi beledi 24/5/1941 - tarihinden itiba- ren âş'arı ahire kadar İstanbul hudutları dahilinde sarf ve istihlâk edilmek üzere tabıh olunacak ekmeklerin sık- leti 950 gram olacaktır. Tabıh icabı bu miktar 955 grama ka- dar tevafüt edebilir. Şu kadar ki, 950 gramdan fazlası için 'be- del talep Oolunmiyacak ve ek- mekler 950 oramdan noksan ve- | “zinle satilmıyacaktır. Hilâfında | “hareket 'edenler 1608 Sayilı *be- lediye ahkâmı cezaiye kanununa göre cezalandırılacaktır. “Keyfi- yet ilân olunur. İlânı öokuyup bitirdikten son- ra: —Bu ilân, yalnız-sana değil, bütün —muharrirlere yazı 'mev- zuu olabilir. Dedi ve fikrimi salmağa lü- züm görmeden sinirli sihirli vam etti: — Siz benim sadımı “ukalâ,, diye çıkarmışsınız. Halbüki İs- tanbul belediyesi namına bu i- lânı yazan Zat, benden daha u-| kalâ bir şeye benziyor. “Beledi- ye tenbihi,,; yahut “belediyenin tenbihi,, tabirleri dururken “ten ııı.xl İlanların böyle yarı “Tü kçe yarı Arapça; yarı Acemce yazılması hakkında âyeti kerime mi var değildir de nedir? Türkçe ile a« lay etmek ancak bu kadar olur; yerine » idenemez mi? Ya £ abıh olunacak,, tabirine ne buyurursun? Yoksa bizim Türk- çe r»!(hıvunvı rileci dir dar tel annettiğimiz “pişi- e değil mi«< grama ka« , 'ne demi tir “azizim miktar 955 grama k hut — “yük farkedebil: e günaha mı girilir? Yöksa ilânların mütla- ka böyle yarı Türkçe, yarı arap- ça, yarı acemce yazılması hak- kında âyeti kerime mi vardır? 'Türkçe ile alay eden çok zaval- lıya rastladım amma bu derece ileri gidenine tesadüf etmedim. Bizim ukalâ fena kızmıştı Hiddetinden zangır zangır titri yordu. Onun bu halini görünce kendimi tutamıyarak güldüm. Büsbütün kızdı, köpürdü: — Sen de ensesinden kesile« cek ,yobazlardan birisin! Diye beni fena halde payladı ve masanın üzerine on kuruş kahve parası fırlatıp gitti. O gi- dince derin bir nefes aldım. Fır« tmayı ucuz atlatmıştım. İstan- bul belediyesinin ilânı imdadı- ma yetişmeseydi, onun anlâta: caklarını kimbilir kaç saat din” iyecektim. , *i Şimdi insaflı “düşünelim. V- kalâ arkadaşım — sinirlenmekte tamamen haksız değildir. İlâns larımızın dili, hakikaten Yüz'kı- zartıcıdır. Artık — lisanımızda kullamılmıyan arabça, acemce kelimelerle, terkiplerle doludur. Tebliğ yerine geçmek Üzere'ga- zetelere verilen mahkeme ve'ic- Ya ilânları anlaşılmıyacak ka- dar koyu osmünlicadır. İlâtila. vin “dil inkılâbı 'dıştrida birakıl- masina güzel 'dilini 'seven hiçbir. Türk-razı ölmaz kanaatindeyim. | Eminim ki o ilânları yazan kim- seler, konuşürken “Öyle könüş- mazlar. İsterlerse, ayni ilânları, Könuştukları gibi gayet açik va "sade yazabilirler. İlânların türk- çe yazılması “hakkında bir ika- nun Çıkmasını beklemek hem lüzumsüz, 'hem de-pek ayıp o- lur, Bu 'mühim mesele, dallanıp budaklanmadan halledilmelidir. debilirim. Beraber gider, bera- ber döneriz. — Yalnız gitsek daha iyi de- ğil mi? Zira benim beklediğim arkadaş bir kadındır. Anlarsın ya? — Anlamaz olur muyum? O | gelirken hemen senin yanından sivişmim. | Onu atlatıp yanımdan sepet- lemek için sarfettiğim bütün gayretler boşa gitti. Nihayet | Son çareye başvurmağa mecbur kaldım: — Birader, dedim, hiç bir ye- re gitmek “niyetinde değilim. | Demindenberi söylediklerimin hepsi yalan... Cebimde metelik yok, Eğer kahve paramı çeker- | sen, gel; şu kahveye girelim — Girelim yahu! Demesin mi? İşte o zaman beynimden vürülmüşa döndüm. Halbuki onun şimdiye kadar hiç kimseye kahve 1smarladığ i değildi. Madem ki kâhve paramı çekmeğe-razı olmustu, artık onu dim. Son bet kozumu oynayıp partiy miştim. İster istemez, kahveye girip oturacaktım * Kahvelerimizi içmiştik. Bir münakâşa kapısı açılır da başım belâya girer korkusile hiç ko- nuşmuyor, gazete okuyordum. O da bir gazetenin ilân sahifesi- ni gözden geçiriyordu. Birden- bire elimdeki gazeteyi çekip al- di — Dinle azizim, dedi. Sana bir ilân okuyacağım. Bir katil suçlusu on iki seneye mahküm oldu 'Orta köyde metresi Haceri bir kıskançlık yüzünden öldür- dükten sonra kendini de yarala- yarak denize attığı Sırada et- Yaftan yetişenler — tarafından kurtarilıp hastahanede — tedavi | altına alınan Hasan oğlu Faigin | birinci ağır cezada görülen muhakemesi dün sona ermiştir. | Bu Ginayette bir tahtik se-| bebi olduğu ve suçlünün yaşı kü- çük bulunduğu dikkate alina - rak 12 yıl mahpusiyetine ka- var verilmiştir. , | vekimyeviye, naftalin gelmiştir. bihi beledi” demek — ukalâlık M. Zeki EORGUNAL İKTİSAT DENİZLERDE Mersinden kahve geldi Dün Mersmden gehtimize bin çuval kahve gelmiştir. Bu kah- velerin tevzine ait liste hağır - lanmaktadır. Ayrıca muhtelif yollarla şek-| Timize'anilin, kiteç kaymağı, | 190'sandık çay, eczayı übbiye Fatih Sulh ikinci hükük mah-| kemesi satış memurluğundan: Yaşar, Remzi, Zekiye ve A- linin tasarruflarında “buülünan Koca Mustafa ada Ali | Fakih mahallesinde Ali Fâkih| caddesinde ve sokağında eski 28 yeni 42 'No. vakıf bir tarafı Bağdatlı bostanı, bir tatafı Ad- viye veresesi mehzili, bir tarafı latlı Ali menzili ve tura li tarıklâm ile mahdut muühammen kiymetli bir 1 altında 42, 44 No, ikiye bölünmüş her ikisini işer ©- da bir müutfak ve helâ ve &v alt- ları bulunan ve arkalarında ol- dukça geniş ve içersinde 30 ka- dar meyve ağacı Bulunan ve 42 No. da terkosu olan tamire muh t & ) ve izalei Sü n da açık arttırma sür pu k re mahl Te kâtibinin odasında 24/6/ÖH1 ta- rihine müsadif h.günü saat 4 - 16 ya kadar satıladaktır. O | günü mühammen kiymetin 6 75 inin bulduğu takdire le takdirde en çök | edilecek arttıranın taahhüdü baki kal- | mak üzere 4/7/941 tat'ihine mw sadif Cuma günü ayni tte ve ayni yerde arttırmaya d edilerök 'en 'çok “arttırana edilecektir. 1 — İşbu gayrimenkülde mü- seccel ve gayri müseccel ha küplerinin tarihi ilândan itiba ren 15 günde vesaikile birlik' gelmeleri, aksi takdirde ga Müseccel hak Ssahipleri pay madan hariç kalırlar. 2 — Arttırmaya iştirak ede-| cekler 9o 7,5 misbetinde pey Ve-| receklerdir. | 3 — Arttırma bedeli peşindir | | asfalt olarak yapılmıştır. | ihale Limanlar Umum müdür- lüğünün yapacağı yollar Lâimanlar Umum Müdürlüğü eski rıhtım şirkötinin mukave- lesi hükümlerine göre liman mıntakasındaki Şolları inşa et- tirmeğe-mecburdur. Bu hüküm- ler dahilinde ve köprüden yeni yelcu salonuna'kadar olan kısım Li- mahlar 'umum “müdürlüğü yehi. 'den Mumhane tramvay cadde- sine kadar olan daüdeyi de *as- falt çevirecektir. ai 1 İnhisarlar püro çıkardı İnhisarlar idaresi, piyasaya Püro — çıkarmağa buşlamıştır. içinde beş adet püro bulunan Ve 'Törös 'namiyle —Ssatilan kutula- Yin fiyatı 50, esmer ediyle satı- lan kutuların fiyatı ise 40 ku- —t Otomobil kazasının üçüncü kurbanı Harbiyedeki Teci ötomühil kazasında oto içinde ölup da 8- ğir sürette yaralanarak Crrcba h kalâirları — u- lüsi o n evvelki geca has ölmüş Ve dün m ni yapân #dliye do! Tümer tatâfindan © Tühsüt verilmişe İh hanede nesi Hikmet defnine Tu din Ür lt e ĞÖD mmemür kanuni mehil Verebitir. 4 — Bedeli ihale Miadinda verilme ihale Yeshedilerek gayrimenkul yeniden arttırma- ya Çikâarilir Ve en 'gök Hrtırama edilerek 'aradaki fark va bilâhüküm —Müşteriden — İhale tarihime kaâdar Ver giler hi larlara Gittir. 96 25 | tellâliye ile 20 senelik Bvkaf ta. viz bedeli müşteriye âittir. 6 — Şartname bu günden tti baren herkesin görebileceği tu Yette ağıktir. Fazla Mmalümat “in tiyenlerin satış 184 No, ile'ma müriyetimize mürkcastları lâ Tündir. »