4 Nisan 1941 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3

4 Nisan 1941 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

gHL “18” « mıman — El Kumandan sakindi. Marki- nin o zamana kadar görüp işit-| mediği bu derece lelâş ve hid- detini görerek onu mek için mahsus ağır ve gayet sakınane konuşuyordu. Hakikatte ise Markinin det ve asabiyeti. O; sadece böy-. le görünmeye gayret ediyor, ku| mandanın bir an evvel kendi söz. lerini kabul ile şu iki adamın| İtalyan makamatına teslimi hak kında mutasarrıflığa resmen bir talebname yazılması için &-| mir vermesine çalışıyordu. İşte maksadı bu idi ve yapmak is- tediği tesiri yaptığını ve kendi-| ve| sini hakikaten çok hiddetli telâşlı imiş gibi gösterebilmiş olduğunu görünce güya yavaş| yavaş sükünet buldu. Elindeki| gazeteyi göstererek birer birer Okuyup tercümeye başladı. Emin beyin yazdıkları da cid- den yenilir, yutulur gibi şeylc olmadığından yavaş yavaş Ku- mandan da kızmağa başlamıştı ve haklı idi de. Fakat o, Mari nin hiddeti gibi, Markinin di gşündüğü gibi hiddet edip dü - şünmeyordu. Daha ziyade ken- dilerile alay edilmiş - olmasına köpürüyordu. Esasen yazıda 'Türkleri ve ahaliyi işgal kuv - veti aleyhine ayaklandıracak bir mahiyet, bu yolda teşvik e- dıci bir mâna ve ifade yoktu. Sırf işgal kuvvetinin yaptığı “eçeklere hücum,, menkıbesin - den bahsederek onların ne de- recede bir asker olduklarını teş- rih ve teşhir ediyor, gayet alay-| ı bir lisan ile bu müstevlilerin kendi gölgelerinden bile kork tuklarını anlatıyordu. Kumandanın en çok kızdığı da buydu zaten. Sonra bir şey daba düşünüyor ve bunu düşünüp ol- Masını d9 muhtemel gürünc) tüyleri diken diken oluyordu. "Acaba bu gazeteden hariç ımemleketlere ve devletlere de gönderilen nüshalar var mı? Yoksa bile; bu defaya mahsus| olmak üzere; gazete sahibi ta-| rafından bilhassa ve kasten gön| derilmiş midir?.. miş midir?.. Fikri tamamile bu cihete sap- lanan kunandan Markinin sö - zünü keserek acele acele sor - muştu: — Bu gazete ne zaman çıktı? — Bugün öğleye doğru.. — Postahaneye ne zaman vaz'ıyed edildi?. — Akşam üzeri, — Gazetenin çıkış aati ile postahaneye el konulduğu saat Gönderilme - arasında taşraya posta gitti| mi?.. Hayır.. posta gider. — Alâ.. Öyleyse hiç harice bu gazeteden çıkmadı demektir.| Marki Faranti kumandanın düşüncesini; ilk önceki telâş ve| sonraki sBükünetin mânasını an- lamıştı. Onu kışkırtmak ve - bu, hâdiseye fazla ehemmiyet ver- dirmek için ortaya yeni bir şey attı: — Fakat kumanı m unütü- yorlar ki, Antalyedan bu gioi| nakliyat ve muhaberat sade pos ta ile olmaz. Gidip gelen ara kamyonları, kamyonetler var - dır. Onlarla da sevkiyat ve nak- liyat oluyor. Bahusus bu gaze-| tenin sahibi çok zeki bir adam- dır. Harice gazete göndermek fikrinde bulunmuş ise şüphesız bura postahanesinden istifade etmeyi düşünmemiştir. Muhak- kak kamyo' den de motörlerle irsalât yap mıştır. Markinin sözleri kumandanı yine düşündürmeye başladı. Çün kü onun söyledikleri makül mantıki şeylerdi. yılabilir bu adam, dedi. Belk kısa bir zaman sonra bizim duy masını istemediğimiz bütün ma- lan haber-| le pek haklı edeceklerdir. E-| la kalsa, hiç ziyanı yok. Varsın alay etsinler, Fakat hesap vu'meyew kamat o gülünç va dar olacak ve bizin olarak da alay ğer bu kadı Borguya çekilir mecbur tutulursak neticesi va- him olur. Bize beceriksizlik hal işden el çektirirler. Farantinin içi içine sığmayor, kumandanın gittikçe artan veh- mi ve üzüntüsü b Ay İtai an işgali altında Antalya. ve havalisinden notlar —A Yazan: Dâniş Remzi Korok min Beyin yazıları .- Marki Farantinin arzusu şah gğ — a teskin et-| ne telâşı vardı, ne de büyük bir hid! akşamları| la, deniz cihetin-| ve 'se bu hâdiseyi oldu-| ğu gibi herkese işae etmis sa- iktidarsızlığımızdan dolayı der-| karsısında o: I | büyük bir memnuniyet v vinç duyuyordu. Çünkü bu devam ettiği ve arttığı takdirde maksadı husul bulacak, — emin| ve Zeki Beyler hakkında mu - | hakkak bir karar Ve bir erlir elde etmiş bulunacaktı. Nitekim biraz sonra: | — Pekiyi Marki ne yapalırı?| Ne yapabiliri: Diye kendisinden medet uman kumandana derhal şu cevabı| vermişti: — Gazetenin sahibini mutasar | rıf vekilinden istiyelim. Onu bi- ze teslim etsinler. Mademki böy | | le bir hakarette bulunmuştur, bunun hesabını vermelidir. — Sonra bir şey çıkmasın ba- şimıza ?... — Hayır.. Emin olunuz. Fa- kat bu işin tam kökünden hal- ledilebilmesi için bu adama her hususta müzahir olan bir şah- siyet daha vardır ki onun da bir- İikte teslimi istenmelidir. | — Biz bunları ne yapacağız. sonra, Muhakeme mi edeceğiz? | — Yok canım efendim. Bu kadar formaliteye, işi uzatmaya | ne lüzum var? İşgal kumandan- lğının gördüğü lüzum üzerine onları tebit ederiz. — Nereye?.. — Nereye Rodosa. İkisini de Tiz, olur biter. Bir daha ne ga-| zete çıkaran olur, ne de ııoyıışW bir alaya maruz kalırız. böyle bir gazetenin çıkması her zaman için bizim aleyhimize - dir. Sonra çok cesur bir adam- dır. Başımıza birtakım işler de açabilir. — Doğru.. isabetli bir görüşü- Düz var Marki Faranti. Böyle| bir tedbire muhakkak lüzum| var öyle ise. Fakat mutasarrıf| bize bu adamları vermeyi ka - bul edecek mi bakalım?. — Ne demek? Kabul etmeyip de ne yapacak? Bugüne bugün onlar mağlüp ve biz galip bi devletin; bir devleti muazzama- | | lar. Böylelikle Her —— Sabah Almanların çek- meğe başladıkları acılar Ajans telgrafları İngiliz tay- yarelerinin Almanya üzerine yaptıkları yeni akınlarda fev- kalâde tahribat yapan yeni tip bombalar — kullandıklarını bil - | dirmektedir. Bu bombalar isa- bet ettikleri yerlerde bütün bir bina blokunu bir anda havaya uçurmakta imiş, Bu haberlerden anlaşılıdığına göre, şimdiye kadar Londrayı ve sair İngiliz şehirlerini hara- beye çeviren ve kendisi daima Ueuz kurtulan — Almanlar, bu acıyı kendileri de tatmağa baş- lamışlardır: İngiliz millâti gece, gündüz havadan yağan cehen- 'nem ateşine cesaretle karşı koyz | du. Bakalım şimdi de Alman- lar bu ateşlere ne dereceye ka- dar mukavemet gösterebilecek- ler? Açık şehirlerin bombardıma- Dını ilk evvel icat eden Alman- lar oldu. Polonya harbinde bir çok açık şehir havadan hücuma uğramış ve tahrip edilmişti. On binlerce sivil halk öldürülmüş- tü. —Almanlar bu harbte kat'i bir hava hâkimiyetine malik ol- dukları için kendileri bir zarar görmemişlerdi. Fakat bugün - İngiliz hava kuvvetleri artık Alman tayya- relerine göğü boş bırakmıyor- bugüne kadar başkasına “çuvaldızı sokarken kendisi bir iğne bile yemeyen Almanlar artık yavag yavaş çuvaldız. acısını tatmağa baş- lamış bulunmaktadırlar. Ne yapalım, Türkçede güzel bir darbımesel vardır: Eden bu- lur. A, C. SARAÇOĞLU YARARANAAARAAARAARARARARI Bir tramvayla otomobil çarpıştılar Dün saat 15.30 da Sirkecide bir otomobil kazası olmuştur. Sultanahmetten köprüye doğ- ru gitmekte olan 255 numaralı vatmanın idaresindeki 116 nu- maralı Harbiye - Fatih arabası Sirkeciye geldiği zaman yan so- kaklardan 28.206 numaralı hu- susi otomobi tramvayın önüne çıkarak çarpmıştır. Otomobilin nın adamlarıyız. Burada müt - tefik devletler ve müttefik Ame- rika hükümeti namına idare ve içrayi umur ediyoruz. Memleke- 'tin asayişi ve istikbali bakımın- dan yapılmasını lüzumlu gör- düğümüz her hareketi yapar, her tetbiri alabiliriz. Hem son- ra bunda bir fevka'âdelik de yok ki, Topu topu iki Türkü a- lıp bir adaya sürgün edeceğiz. Bütün yapacağımız bundan iba- ret. Cano Aleksandronun Oniki a- dalarda kumandanlığı ve daha evvel de bulundağu bir iki kü gük müstemlekede zabitliği sı- ralarında edindiği tecrübe; Mar- kinin öyle atıp tutmasi bu işin bitmiyeceğine dair için- de bir vehim yaratıyor, herçe- batâbat tetbir ve ihtiyatı elden bırakmamayı düşünüyordu. Ba- husus o; Türkleri daha iyi bi- w liyor ve tanıyor, bir işgal ku- mandanı ; bir asker gözile Türk- lerin ne yaman inselar olduğu: | nu her zaman için teslim yor | du. İcabında bir tekinin bile bü- tün bir müfrezeye, bütün bir bölüğe, hattâ kumandana — ve & kumandanlığa nu birkaç defa bulunuyordu. Bundan dolayıdır ki — Marki, dedi. Doğru söylü- yorsunuz, Evet biz galip vazi - yetteyiz ve bunun için burayı işgal ettik. Müttefik devletlerin karşı koyduğu tecrübe etmiş ve Amerikanın mümessili sıfa- | tile burada İcrayı umur ediyo- ruz ve bizim dediğimizi yapmak, mağlüp bir devlet için mecbu |riyettir. Böyle olması ıcap eder. İcap eder amma.. Türkler çok çetin insanlardır. Mağlüp vazi- yette bile olsalar kahramanca mağlüp olurlar.. Bu şekilde bir mağlübiyet de birçok galibiyet- lerden çok daha parlaktır. biz askerler için. Marki şaşırarek cevap verdi rdu — Belki öyledir. gözlerle neyi kumandanım ?. Şunu anlatmak istiyorum ki Türkler kolay kolay her söze, her teklife rıza göstermezler. Mutasarrıfın da nihayet bir Türk olduğunu düşünüyorum. Ve benim bildiğim Türklerin bi- ribirini nası| koruyacakları ma, lümumdur. 1 vi Fakat bu kastediyorsunuz yan kısmı kismen parçalanmış- tır. 'YENİ lî.Ul Aıaiwuı Hayaîınün Yazılmîmıs Hatıralar ei ——— Anafaîtalar grupunun müstesna Ziyaretçileri (Bap tarafı 1 inci sayfada) Meşrutiyeti yaratan ve koru- yan; fakat vatani faaliyetinin sonunu getiremiy ve netice- | ten siyası hayatı Büyük harpte- ki mağlübiyet felâketile nihaye- te ermiş bulunan İttihad ve Te-| rakki tarihi; bir çok fedakârlık-| lar, ve zengin vatanperverlikler ile doludur. Doğduğu on temmuzdan itiba- ren söndüğü son gününe kadar bu tarih; kendi tevazuları veya feregatleri içinde büyük hizmet- ler yaptıktan sonra biç kimse- den bir şey istemeden kaybolup giden İttihad ve Terakkinin yük- sek yaradılışlı evlâtlarını kay- dettiği zaman; orada göreceği miz İbrahim Süreyyayı Yenicei vardar kaymakamlığında tanı- miştim. Asabi enerjisi ekseriya par- mağında çevirdiği zincirde teces süm eden bu genç, ine& yapılı, altın gözlüklü, nazik ifadeli ar- kadaş; kavi bir azim ve iradeye sahip cesur bir Mülkiyeli idi. O bu kıymetinden ötürü idi ki; Ye- niceivardar kezasına getirilmi$- ti Meoşrutiyetin ilânından sönra müsavi hayat ve hukuka sahip olduklarını gören Makedonya- nın “Rum, Sirp, Bulgar,, lâl komitelerinin silâhlı çeteleri faaliyetten çekilmişler ve bir' buçuk yıl kadar köylerinde iş ve güçlerile meşgul olmuşlardı. Komite merkezleri nık ve faal kalmışlar, M: ya istiklâli ideallerinin ocakla - rım göndürmemişlerdi Nibuyet bu pek ömürsüz sü- ren Makedonyanın durgunluğu; - fitilleri Sofy tutuşturulan Bulgar çetelerinin bombalarile yeniden bozuldu. Berhava oldu. Vardar yenicesi mıntakasında Bulgar, Rum menfaatleri çarpı- şayordu. Her iki taraf Yenice ve havalisini haritalarına itbal et- mişlerdi. İşte ayni zamanda kaymakam İbrahim Süreyya; bu haritanın tahakkukuna hâdim olmak isti- yen milsellâh çeteleri imha et- mek, itimad ve emniyetini d;ğındın Yeniceye gönderilmiş- I(kptmı Bulgarlâreğ “Slintee tol ve çetesi Yenice gölü içinde ve civarıarında barınır ve o mın- takada habasetini icra ederdi. Bu çetenin takip ve imhası Selânik avcı taburlarının ikinci bölüğü kumandanı Ban- dırmalı yüzbaşı Bay Kâmil em- rinde üstteğmen Nevzat “Jan- darma umum kumandanlığının sekizinci şube müdürü albay Nevzat.,, Teğmen Ali Şevket “Büyük harpteÇanakkalede şehit oldu, sınıf — arkadaşımdı,, , Teğmen Cevad' Abbas ve on altı erden mürekkep müfreze ile martın | bir gününde Yenicei Vardara| vasıl olmuştuk, Akşam kayma- kam Süreyyanın davetinde bu- lunmuş ve onu o gece yukarıda- ki saydığım evtafta görmüş ve tanımıştım. Aldanmamışım; çünkü; Sü- reyyayı bir müddet sonra Trab- lusgarpte; vatanın tehlikeye dü- şen bu parçasının kurtarılması- | na koşan vatanseverler arasında| bulunduğunu ve Derne ve hava- lisi komutanı Mustafa Kemalin müfrezeleri hizmetinde olduğu- nu işitmiştim. Hattâ halük ve mert olan İb- rahim Süreyyayı; çetin kabada- yı geçinenlere kumandanımın tercih ettiğini bilâhare umumi | harp içinde kendi ağzından da dinlemiştim. Yatansever Süreyya; *tiklâl mücadelesinde de - Atatürkün Havzadan Amasyaya hareket ettiği gün karargâhımıza ulaş- mış, Erzurum, Sivas kongrele - rine murahhas olarak girmiş ve heyeti temsiliyede seçilen Sü- reyya o vazifesinde de hırsız ve menfaatsiz feragatkâr azalar gibi sonuna kadar çalışmıştı. İşte Gelibolu mutasarrıfı; bu| 2Süreyya idi. Ve santralin ku | 'mandanım için not ettiği telefon | ondandı. Sofya sefiri Fethi “Bolu say- lavı Fethi Okyar,, ve Dahiliye| Nezaretire bağlı Sıhhiye Umum Müdiriyeti Umumt Müfettişi doktor Tevfik Rüştü “Londra Büyük Elçimiz doktor Tevfik Rüştü Aras,, Beyefendilerin Ke- şan - Gelibolu yolu üzerinde ol- duklarını ifade eden Süreyya - nin telefonu beni bu iki zatın karsılanmasına memur ettirdi Kıymet verdiği, ve ciddt habhat gösterdiği arkadaşlarının | Ba koyulmuştuk. Anafartalara gelişlerinden pek memnun olan kumandanım; ka- palı lüks otomobilini onlara gön deriyordu. Zevali epeyce geçerek karar- güktan ayrılmış ve akşama doğ- ru Geliboluya varmıştım. Kumandanımın selâm ve mu- habbetlerini iblâğ ettiğim misa- firlerini Süreyyanın yanından almış ve hareketimizden biraz Bonra çöken karanlıklar içerisin. de çamurlu yalun müz'iç pati- najlarının sarsıntılarına kulak asmadan orta süratte yol alma- Muhterem ziyaretçiler bir ân evvel Atatürke ulaşmak ve onu büyük muvaffakiyetlerinden do- layı tebrik etmek için sabırsızla- nıyorlardı. Sevdiklerine kavuş - mak için duydukları heyecanları suallerinden belli idi. Hemen on on beş dakikada bir; “Karargâha daha çok var mı?..,, suallerine cevaben yolun mesafesini hakikatten uzaklaşa-| rak kısaltıyordum ve canlarını sıkmamak - için de konuşacak mevzular bulmağa gayret edi - yordum. Bay Fethi Okyar az konuşu- yordu. Meydanı Tevfik Rüştü l& bana bırakmıştı. Cumalı yünü Ulgazdere köyüne bağlı- yan-yolun ortalarında bülunu - yorduk. “Patinajlar - azalmıştı, fakat otomobilin hareket kabi- liyeti - ağırlaşıyordu. - Gittikçe derinleşen çamuru sökemiyen 0- tomobil nihayet bir yerde dur- du. Otomobilin cılız yanan karbit lâmbalarile şoförün dilkatsizli: ğinden vaki olan bu tevakkuf- tan dolayı sıkılmıştım. Fakat sayın Bay Fethi Okyarın: — Şimdi ne olacak?!.. Buali- n — Merak buyurmayınız.. şim- di buradan çıkarız, demiştim. Bu kestirme cevabırdan son- ra daha ziyade üzülmeğe başla- Sm, Gikü, yeslerim Ha vaktinde yapamazsam; az ko - nuşan bu kurmay subayı elçimi- ze ne yüzle bakacaktım. Dize kadar çamur olan yola atladım. Yüz elli, iki yüz metre ileridg gördüğüm pek donuk 1- şıldara doğru bata çıka yürü - düm. Tesadüf; bu ışıklar “bir a- — — teemır soyra-ssutun- 7 e) — — MURAD SERTOĞLU Şimdilk — —— Bu kadar! Almanyanın plânları anlaşılıyor Mütevali İngiliz 4 karşı mihver devlntlmnlndıwd:' bir şeyler hazırlamakta oldu-. ğu muhakkaktır. Amerikanın' aldığı kat'i vaziyet, Balkanlar - daki son siyasi hâdiseler, Arna- yutluktaki ve Libyadaki büyüle İtalyan hezimetleri, Habeşis- tan seferinin tasfiye edilmek üzere olması ve nihayet son dex niz muharebesindeki büyük de niz kayıpları hep mihver dev« letlerinin Bu vaziyet karşısında ııuhv! devletleri, daha doğrusu Ak manya da bir şeyler yanmak mecburiyetindedir. ve yapacak- tır. Fakat acaba ne yapabilir? Almanları nihai gzdıbeye gö- türecek en kısa yol İngiliz a« dalarının işgali olduğuna göre ilk akla gelen ihtimal budur. Esasen Hitler de geçen sene söylediği bir nutukta İngiliz A- dalarına geleceğini söylemişti. Son nutuklarından birinde de Almanyanın kışı boş geçirme- Mmiş olduğunu bilhassa kaydet- miş olduğuna göre Almanyanın İngiltereyi istilâ teşebbüsünü birdefa denemesi ihtimali çokk kuvvetlidir. Bunu ne zaman yapacak? Mihver kat't harekete geçme zamanı olarak mart ve nisan ay larını seçmişti. Bunlardan mart ayı bitti. Nisanın da 4 ü geldi. Bulgaristanın Sofya hüküme- tinin muvafakatiyle işgalinden başka henüz hiç bir ileri hareke- te gahit olmadık. Mihverciler bunu — Yugoslavyanın inkiyadı nn takip umuyorlar- dı. Fakat bu olmadı. Mihverci- ler eğer Yugoslavyanın inkiya- dıtahakkuk etseydi her halde bügüne kadar Yunanistana ta- :;ıuz edeceklerdi. Halbuki ev- | pazar çarşıya ıqmu& için plânlar bozuldu. manya Balkanlarda im o- labilmek için milyonlarca aske- rini bu işe tahsis etmeğe mec- burdur. Ve bu maceranın akı- beti asla Alman plânlarına gö re neticelenmiyecektir. Şimdi vaziyeti şu şekilde hü- Tâsa edebiliriz: Eğer Almanya Yugoslavya ve — Yunanistanı yola getir- mek (!) için Balkanlarda bir (Sonu sayfa 5 sütun 7 de) Mister (Çörçil) hatıratının bundan sonraki Atlantik mey- dan muharebesine “mütecllik kısmanda (Köronel) ve (Falk- lands) deniz muharebelerinden bahseylemektedir. Bu iki mühim deniz harbinin, Büyük Britanya bahriye nezar Tetinin mahrem evrak ve vesa- ika dayamlarak Bahriye Nazı mı Mister (Çörçil) in nezaret ve mürakabesi altında yazılmış Tesmi bir tarihçesi vardır. İşte biz İngiltere amârallik dairesi vak'anüvisi (Sir Juliem Cor- bett)in bu iki müheyyiç ve mühim deniz harbini tasvir e- den resmi yazılarını aynen neş- ri daha faideli bulduk. Bu suretle (Muhterem kari- lerisniz, (Koronel) de bir İngi- 1 mahvolduğu- diz filosunun na. E,W.WWW ümva HARBİ FES (YENİ SABAH)IN BÜYÜK SİYASİ ı'EFRi,_Ası_] Atlântik Weydan Muharebesi idi. Şimdi amiral gizli üssü ha- rekede kaptan (Liyos) ile bu- luşmuş ve kendisinden ifa: tizar olunduğunu zanneyledi- vazifenin ademi irakânını © sinden fazla olarak bir dahı lemişti. K kuvvetle, su gibi g nu, (Paiklanda) n ise Alman korsan filosu kumandamı ami- V ral Fon (8pce) min nasıl perişan XÇ CA CC O edildiğini tasvir eden bu mev- 30 bir tü uk ve resmi yazıları, sanki o Si ş harplerde bizzat bulumuyorlar- AF MN maş ve harbin cereyanını göz- T bir Za lemla takipedablrorlarmız! g$ F ea Ea nn FUG e Tauktip cdebDidyorlarılış 9i vetinden bahisle Bahriye N yocamla takip e- ğ Zaretine, (Canopus) un süh ç , — Bizliği dolayısile bu sefineyi re- ğ Kronel (mr besi fakatine aldığı takdirde düş - man filosunu tahrip ve ta © — Amiral (Cradock) , (Cano- rinin mümkün olamıyacağını , el zarhlısını (Macellân) bo- bildirmişti. (Canopus) ancak #f gazının garp methalinde kendi- - filonun kömür inini muha- mülâki olmak talimatile bırakarak 22 teşriniev- (Falkland) adalarındaki (Stanly) limanından, (Horn) burnu etrafında bir tarama sey ri yapmak üzere, hareket et- mişti. Amiralin Bahriye Neza- reti talimatından şüphesiz © rak anladığı mana, kendisinin filosile garp tarafında icrayi harekât ederek bu esnada ami- ral (Stoddard) in şark cihetini velde Ğ muhafaza eyliyeceği merkezin- de olup, Bahriye Nezaretinden 5 teşrinievvelde çekildiği hal- de 7 teşrinievvelde vasıl olan ve düşmanı aramasını bildiren emri kendisi için elân vacibür- riaye tanıyor idi. Amiralin doğ- rudan doğruya bu fikirde oldu- ğu muahharen 28 teşrinievvel- de Bahriye Nezaretine çektiği bir telgraftan da anlaşılmakta idi. e elveriş Binaenaleyh kullanmağa k: miral (Stod un yeri- ne (Defence) i göndermesini bildirmişti. Amiral bu mütale serdederken 6 ağ tını disinin (Karftruh sal olarak zikretmiş ve (Karls- faik bir takip ruhe) ye süratçı sefinesi gelinciye kadar onun harekâtına iğmaz etmekliğin zaruri olduğunu da ilâve ey mizti le- teşrinievvelde bu telgraf riye Nezaretine vasıl oldu- man, esnayi irsal ve ah ğu z da uğradığı tahribat ve noksa- nı yüzünden amiral(Cradock)un ne istemekte olduğu nezaretçe muayyen surette anlaşılamadı; ve müzakeratı kâfiye İerasın- Yazan: — dan sonra bir ki: bi rindel idi. Cenubi Amerikada elde bu- lunan kuvvetin müsavi kuvvet- te iki filoya taksimi kat'i surette kararlaştırılmıştı ki Bunun sebebi hakikisi (Karls- ruhe) hakkında alınan haber- ler olduğu anlaşılıyor. (Defen- teşrinievvelde — (Per- a vâsıl oldu. si ibuko) ünü de oraya Üüç gün evvel (Karlsruhe) tarafından durdu- rülmi n bir İsveç vapuru geldi. Bu vapurun verdiği ha- bere nazaran 23 teşrinicvvele kadar Alman kruvazörü tica- rotası üzerinde bulunuyor du. Bunun üzerine (Defence) hemen denize çıktıysa da bu hareket (Karlsruhe) yi takip için değildi. Aldığı emir (Ab- rolhos Roks) da karakol Befi- si vazifesini gören (Corn- iştirmek ve onu, şi- ezilya sahilile (Fernan 0 - Noronha) mıntakasını bağ tan başa aramakta olan (Bris- tol), (Makedonya) ve (Edin- burg Castle) sefinelerine ilti- haka sevkeylemek merkezinde idi, Binaenaleyh Bahriye Neza- reti amiral (Cradock) un (De- fence) hakkındaki teklifini he- men reddeyledi. Bahriye neza- reti; (Karlaruhe) nin takip ve tahribi işinin amiral - (Stod- dard) filosuna gayet ağır bir yük tahmil ettiği hakikatin- den sarfınazar amiral (Gradock) yidi lâzım geldi- sünmemişti. Bahriye inin plânı şımali Bahri Muhiti Kebir filosu yani (İzu- mo), (Hisen) ve (Neuvcastle) kruvazörlerini cenuba, (Kala- Ppagos) adalarıma sovketmek idi. Balıriye Nezaretinin he: bınca bu plânın tatbiki netice- Bi olarak amiral (Fon Spee) male çıkacak olursa faik kuv - vette bir filoya tesadüf edip cenuba, (Glosgow) — ile (Mon- mauth) kruvazörleri üzerine bunlar da düşmanı (Good Hope) ve (Canopus) üzerine stmaga muvaffak - olacaklardı. (Mon- moutl) in sürati (Leipzig) kru vazöründen maada diğer düş - man sefinelerinin süratlerinden aşağı idi. YBahriye Nezaretinden 28 teş- rinievvel akşamında — amiral (Cradock) a gönderilen telgraf ihtimal onun eline asla vâsıl ol- madı; vâsıl olduysa bile amira- lin harekâtı üzerinde tesir icra edemiyecek kadar geç kalmış- tı. 27 teşrinievvelde amiral, ic- rasını gayri mümkün gördüğü plânın tadili telgrafını hâlâ be lemekte olduğu halde (G 8- cov) sefinesini yine şimale, - (Koronel) e gım.xı—/mıı_ çünkü o- Paiz olduğunu bildirmişti. Kap- raya — (Montevido) tarikile t&t (Lyos) bir telgrafı aldık - (Lyos) a verdiği emir telgraf- tan sonra gece esnasında Alman ları göndermek, malümat top- telgrafları mütezayid bir kuv- lamak ve (Koronel) açığındaki - vetle duyulmağa başladığından (Santamarya) adasına gitmek- te olduğu ihbar olunan bir Al- sefinesinin yolunu kesmek Amiral ertesi günü (Cano- Pus) ile yanındaki kömür ge milerini (Macellan) boğazın- dan yanına çağırdı. Amiralin (Arkan ver) WIARARPIYIRAROVRANERERERRRRERAK TT LARI İ BİKE PD TPT IRIARAPUTTURAÜRERM niyeti kaptan (Lyos) dan ma- lümatı lâzime vâsıl olur olmaz filosile şimale çukıp (Juan Fer- nander) adasına kömür almak idi. (Glascow) nun raporunu beklediği esnada muavin kruvazörünü, garp sahili şimendiferi mebdei olan (Poerto Monte) limanını teharriye göndermişti. olan salifüzzikir Atman yelken gemisini taharri edere'e ayın 29 uncu akşamında (Santamar- ya) açığına vasıl olmuştu. Fa- kat amiralin taavibile, (Coro- nel) e dahil olmak için ertesi sabaha kadar bekledi. 29 ba- dezzevalinde (Glascow) sefine- sinin telsiz cihazı şifreli birçok telgraflar aldı ki: Almanca oi- duğu anlaşılıyordu; bu hâdise- yi kaptan (Lyos) amirale ra- por edince (Kradock) hemen (Good Hope) ve (Monmouth) sefinelerile 6,, 00(öğleden evvel) 30 teşrinievvelde olduğu mahel den hareketle şimale seyre ka- rar verdi. de o esnada yakında — bulunu- yordu; amiral limandan çı Makta iken refakatinde iki mör gemisi tesadüf — etmişti. (Conopus) un pistonun- da yirmi iş zuhur etmişti. amiral bu tamirin geminin limana girip demirle - mesine müsaade etti. Diğer ci- hetten amiral kaptan (Lyos) a (Coronel) i aramaklığın düş- manı arayıp bulmak meselesi yanında ayın gecesi (Glascow) sefinesi (San tamarya) nın batı ve kara yel cihetlerinde dolaştı. Ertesi gü- nü (Otranto) iltihak etti. (Otranto) (Şili) (Glascow) iseihbar edilmiş (Canopus) — sefinesi Ö- olduğu halde ona Muatteessüf dört saatlik — bir Binaenaleyh icrası için tâlf bir ehemmiyeti 30 uncu günü ve 30/31 (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: