UTT KA T : Ğğ”g 4! p 5L >AE zfy//f' ÜLDRU A N Üzlezan y SERAP Yazan -Beysem Hikmet Ökten' 24 - Temmuz Onu seviyordum. 'Asin görmediğim, fakat tahay yül ettiğim koyu yeğil gözleri, beni dünyanın tazyikinden ko - gur, sanki beni kanatlarının içi- me alırdı. Aramızdaki, sadece, #evgi oynaşması değildi, onun tevgisinde ölümün asla soğuk #ardı. Hâl4 hatırlarım. Onu, (k defa, bu eve yeni ta- #adığımız zaman, mehtabta çi- geklerle süslü küçücük balko - Bunda görmüştüm. Ah! mehta- ban altında, bir peri kızı kadar güzel görünüyor, saçları, Ayın aagında, ipek telleri andırıyor. &. İkindileri, mektebden dönüş- te,hemen pencerenin önüne ge- ger, balkona saatlerce bakar ve onu bir dakika olsun görebilmek için çırpınırdım. Ve kendime der dimki — Rabbim! Beni erişemedi - #im, o saadet bahçesine fırlat. 27 - Temmuz Bevmek güzelleşmektir.. Sev- mek güzelleşmektir, — sevgili.. Ben ki, çok seviyorum. Öyleyse dünyanm en güzeliyim demek- tir. Eflatun diyorki: Düşünmek we yaratmak sevmekten, sevmek ve düşünmek yaratmaktan baş- | ka bir şey değildir,,. Ne güzel... Ne güzel... 30 - Temmuz Rabbim! Onun yüzünü yakından bana ne zaman göstereceksin?. Beni sazdet denizine ne zaman bıra- kacaksın? Bu gece, nasıl bir rüya gördü- gümü bilmiyorum. Sabaha kar- &, uyandığım zaman, yatakda, aşktan serilmiş, yorgun ber hal- de, beyhude yere uyku arıyor - dum. Susuzluğum, gittikçe saat ten saate artıyordu. En nihayet € öyle şiddetlendiki, azkalsın | arzıdan ağlıyacaktım. Hislerim, | geffaflığa varıncaya kadar a- | #anmışlardı. Sabahleyin, dışarı Çıktığım zaman, semanın bütün maviliği, vücuduma işliyor san- Gm. Dişlerim, dudaklarımdaki eti| koparmaktan son derece kamaş- imıştı. Şakaklarım, dahili bir em- me neticesinde çökmüş gibiydi. Ah! Bütün beşeriyet, uyku su guzluğu ile, ihtiras susuzluğu a- rasında yoruluyor, diye düşünü- yorum. Ah! Uyku! Yeni arzular beni Benden uyandırmasa ?!. 2 - Agustos Bevgilim! Sevgilim! Şimdi gece karanlık.. Sen u - yuyorsun.. Senin uykun, varlığı- mam süküneti içinde, derindir. Uyuyan, ey güzel sevgilim! Kapıyı açmasını - bilmiyorum.. we dışarda kaldım. Baatler geçmez: Yıldızlar nö- | betçi durur. Bu çıplak geceye, bir örtü, çek Rabbim! Ve bu göz kamaştıran parıltıyı ve hayat raksını, ben- den uzaklaştır. 5 - Agustos Heyecan içindeyim. Bugün onu yolda — gördüm. Fakat —akşamın karanlığında anun yüzünü gene yakından gö- remedim. Ah!, O, karşıki kaldı- rımda olduğu halde, yanımda imiş gibi heyecandan bogulu - yodum. Evet! Evet o da beni seviyor. Ve zannederim ki, sevdikçe gü- zelleşiyor. 10 Ağustos Küçüklüğümü, ağaçlı yollar- da geçirdiğim saatleri hatırlıyo- Tum.. 'Taşların üzerinde, yalınayak Golaşırdım. Alnımı balkonun 18- lak demirlerine dayadım. Meh- tab altında, tenimin rengi, top- lanacak nefis bir meyva gibiy- . JAh! Meyvalar! Çocuk iken gi- OĞUZ ÖZDEŞ gin mayhoş etinizi isıran ve aşk la kokulanmış sütünüzü emen, #onra da hararetini teskin etmiş olarak hepmizin sıkıntıl günle- rimizi bitireceğimiz yollar — üs- tünde koşan kimbilir ne kadar mesuttur. 15 Ağustos Bu akşam, onu gene balkonda | gördüm. — Bana, uzun müddet baktı. Sonra, narin ellerini du- daklarına götürerek bana pu- geler gönderdi. Ben de mukabele ettim. Saatlerce gözlerimizi birbirin- den ayıramadık. — Ayrılırken, balkondaki güllerin birini kopar- &ı, kokladı, sonra göğsüne tak- tı. Ve bana veda ederek içeri i. Bana öyle gülüyor ki, içinde en büyük şey aşkımdır. 17 Ağustos Gönlündeki bu heyecan, bu gürür ne sevgili? Saçlarını, bir kucak sırma gi- bi göğsüme tak.. Onları par-| maklarımla tarıyayım. Ve ayın | ışıkları altında gözlerim kamaşa | kamaşa öreyim. Kokularını e- sen rüzgârlar çalıp gitsin. 20 Ağustos Ah ne saadet! Dün gece sevgilimin sesini duydum. Zannettim ki bir peri kızı kitara çalıyor. Kırmızı dudaklarını büzerek “Yarın saat 4 de sizi parkta bekliyorum,, dedi. Ah! Ah! Bu söz beni ne çabuk erişemiyece- ğimi sandığım o, saadet bahçe- sine bırakıvermişti. ©O balkondan ayrıldıktan son- ra uzun zaman mehtabı seyret- tim.. Ayın parlak ziyası altında, ber şey ne güzel görünüyordu. Her şeye bir lâcivertlik sinmiş, her şey kendisini saadete bırak- mış, akıp gidiyordu. Her şey,| sarhoş gibi sendeliyor, kımıldı- yordu. Ah! Ne bayıltıcı bir baş dönmesi... Sabah, her günkünden, neşeli, coşkun kalktım. Kahvaltımı se- vinç içinde yedim. Bugün saat 4 de sevgilimle randevum var... Ah! Ne saadet!.. 20 Ağustos. Saat 7 Rabbim! Beni böyle, şaşılacak - ve acı- nacak bir insan olarak yarattı - ğın için, sana nasıl hamdü sena edeyim. Sevgilimle, bugün saat dörtte parkta buluştuk.. Ah! O, ne yüz Rabbim! Bü- tün yüzü çukur, çukurdu. U- zaktan, koyu yeşil olarak tahay- yül ettiğim gözleri, çirkin ve mânasız idi. Elleri uzun ve za- yıf.. Ah! Ah! Evet, saadetim bir- denbire doğmamak üzere — ba- tan bir güneş gibi sönmüştü . Halbuki ben neler tahayyül etmiştim. Sevdikçe benim ve sevgilimin güzelleştiğine inanmıştım. Hal- buki o ne çirkin... Zannediyordum ki içimde en büyük şey aşkımdır. Ne Serap!. Oğuz ÖZDEŞ AAAAARARAAMARARAARARARAR Beden Terbiyesinin 941 Büdçesi Ankaradan — bildiriliyor Beden terhiyesi genel direktör- lük istişare heyeti 941 mali büt- çesi elvafında — tetkikatlarına başlamıştır. Bu müzakerelerin bu hafta s0- nunda neticeleneceği tahmin e- dilmektedir. Bir yangın başlangıcı Dün Beyoğlu Anadolu hanın- da kauçuk yapmakta olan Osok- fonun benzin kutusu ateş almış ve bir yangın başlangıcı olmuş- tur. Derhal yetişen itfaiye ate- gin sirayetine meydan vermeden göndürülmüştür. POLİSDE — | Bir bar artlistini yaraladılar Beyoğlu barlarından birinde artistlik eden Avangilida eski galıştığı barın sahibi tarafından bul etmediğinden, - hiddetlenen bar sahibi artist kızı Üç yerin- den bıçakla yaralamış ve fakat polise aksettirmeden gizlice tedaviye başlamıştır. Polise pılan bir ihbar üzerine suçlu kalanmış ve yarah artist hasta haneye kaldırılmıştır Otobüsle dıvar arasında kalmış Balatta tamtr edilen 3024 sa- yılı otobüs biletçisi Hayreddin tamirhaneden çıkarken — şoför Hayrinin idaresindeki Eyüp Keresteciler otobüsiyle karşılaş- mış, duvarla — otobüs arasında kalarak çene ve dudağından ya- ralnamıştır. Motosikletle pastacının dükkânına girmiş Dün Mehmedin idare ettiği motosiklet Yenipostahane vira- jim Gdönerken belediyenin çöp kamyonu ile karşılaşmış ve ka- zayı bertaraf etmek için direk- giyon kırmış ise de bu defa da köşedeki börekçi ve pastacı fırı- mmna çarparak camları kırmiş- tar. Kendi de yüzünden yaralan- miştir 8,00 Program | 1915 Müzik 8.03 - Haberler | 1930 Haberler 818 — Müzik 1945 Müzik 845 Konuşma | 1946 Müzik di * 2015 Radyo IAS ee Kazetesi 1260 Haberler | 2045 Müzik Bim- W 22100 Müzik 1820 Müzik 2180 Konuşma 18.00 Program | 3145 Müzik 1840 Müzik 0 Haberler 18,03 - Müzik 2245 Müzik * 2325 Kapanış VN “Yeni Sabahın,, ilân fiyatları Kr. Başlık maktu olarak — 750 Birinci sayfada santimi 500 Tkinci — ,, » — 850 Üçüncü » 800 » 100 Dördüncü ,, Beşinci ,, #i B Altıncı — ,, ” 50 Bahibi: A. Cemaleddin Saraçoğlu Neşriyat Müdürü: Macld Çetin Basıldığı yer: (H. Bekir Gürsoylar ve Cemaleddin Saraçoğlu matbaası) Dedi. Meydana bir alay çocuk çıktı. En küçük çocuğu on, on bir yaşında bir kız kucağına al- mış idi. Bakkalın üç oğlu ile iki kızı varmış. Efradı aile yedi se- kiz kişiye baliğ olmuş İdi. Ma- sanın bir kenarında bana da yer verdiler. Kadın içeriden bir tencere yemek getirdi. Tencere- nin kapağı açılır açılmaz burnu- ma et kokusu geldi mösyö ve madam bakkalın mahud bahçi- vanlar gibi maydanozu et yerine yemediklerini anladım. Kadın herkesin tabağına lüzumu kadar et tevzi ettikten sonra birer parça da suyundan koydu. Hep birden yemeğe başladık. Et bit- ti. Bakkal tezgâhtan iki üç a- vuç zeytin getirip ortaya koy- du. Bunu da yedik. Artık ka- rınlarımız doymuştu. Yemekten sonra madam bakkal işi gücü i- le meşgul olacak ise de küçük çocuk arsız arsız ağlamağa baş- ladı usta bakkal: — Oğlum şu çocuğu biraz ku. cağına al. Kapının önünde gez- dir. Annesinin biraz işi var Dedi. Çocuğu kucağıma aldım daha ziyade ağlıyor. Âdeta ben- den korkuyordu. Madam bak- k Biraz şarkı filân söyle sus- sun, Şimdi işim biter, dedi. Ka- pının önüne çıktım, iri ses ile şarkı söylemeğe başladım. Ne de inadçı çocuk imiş! Bir tür- lü susmak bilmiyordu validesi- nin işi de epeyce sürdü. Çocu- ğu kucağımdan alkdı o günü ak- şam ettik. Akşam üÜzeri işlerin- yeniden iş verilmesi teklifini ka- | YENİ SABAR 3 ŞUBAT isn BULMACAŞ 125 A05.6.1. 69 BOLDAN SAĞA 1 — Bir Arabi ay, eski bir silâhin | yarısı; 3 — Paylama, bir nevi kılıç, 3 — İş gürür, kırmız: 4 — Bir deniz, sonuna “k,, gelse bildirmek 7 — Sual edatı, inziv 8 — Feryad, odun yanınca hâsıl olur. 9 — İşik verir, bir isim. Yukarıdan aşağıyı 1 — Mübarek bir ay, 2 — Minarelerde okunur, yüzün bir kısmı 3 — Bir argo tâbiri, kıza zaman. | 4 — Bir meyve, yangını haber ve- rir. 5 — Ekmek, 6 — Çocuklar sever. 7 — Nida işareti, ana baba ve ço- cuklar. 8 — Mükemmel, adam öldüren. 9 — Deniz kıyısında ev, bir nota. (Evvelki bilmecemizin halki 1 428 4 X81709 Serbest Güreş Birincilikleri Ankaradan bildiriliyor — Gü- reş federasyonu serbest güreş birinciliklerini bu sene nisan ayı içinde yapmıya karar vermiştir. Müsabakaların tarihi ve nerede yapılacağı bilâhare bildirilecek- tir. a İstanbul elekirik İdaremiz atelyelerinde istihda Tünel meydanı Metro hanında Zat idare binasında satın alınacaktır Bu işe girmek istiyenlerin 131,25 den dönen rençberler usta Tofe- nin iki masasını işgal etmişler. Hattâ bir ikisi dışarıda kana- pelere oturmuştu. Ben bunları yemek yiyecek zannettim. Hal- buki şarap içmeğe gelmişler imiş. Usta (Tofen) lâzım gelen bar- dakları masalara dizdi. Bit ko- ca binlik te şarap oturttu. He- rifler geceye kadar içki ile meş- gul oldular. Sarhoş!ar birer birer savuş- tular. Dükkânda ustamla ben- den başka kimse kalmad. — Haydi oğlum dükkânı ka- im bana yardım et. Ev- le dışarıdaki kanapeyi sandalye «yi içeriye al. Dedi. Dükkânı kapamak, i- çin beş on dakika meşgul oldük. | Bakkal mahud masayı yine do- nattı. Sofraya oturduk. Akşam yemeğini yedik, sofra kalktık-| tan sonra usta (Tofen) köşede- ki kanapeyi göstererek: — Bu akşamlık, gunun üzeri- ne uzanıver. Ben de yatmağa gidiyorum. Yatarken “lâmbayı söndür. Dedi. Bu minval üzere beş al- tı gün vakit geçirdim, Bir kaç| geçici müşterilerden sarfı na- zar edildiği takdirde usta (To- fen) in belli başlı müşterileri işletmeleri umum müdürlüğünden kaldırımcı ustası "almacaktır. Askerlikle ilişiği olmıyanlardan istekli olan- ların imtihanları yapılmak Üzere lüzumlu vesikalarmı hâmilen Beyoğlu Muhammen bedeli 1750 (Bin yedi yüz elli) lira olan 1250 şer Büssing NAG kamyon akümülâtörleri 12/2/1941 çarşamba günü saat 15 de açık eksiltme usulü ile Ankarada duk) muvakkat teminat :le kanunun tayin ettiği vesikaları hâmilen ayni gün eksiltme saatine kadar komisyonda isbatı vücut etmeleri lâzımdır. Şartname Ankarada Malzeme dairesinde, Haydarpaşada Tesellüm ve sevk şefliğinde, İzmirde idare mağazasında görülebilir. Bir çalgıcının seyahati I |Küçük ilânlar sinde 11 metre cephesi olan sekiz e- dalı konfarlu villâ 10.000 liraya satı- hktır, Docya No, 367 Galatasaray Lisesi kargısında No. 184 | 'Telefon: 49010 (| | BİN LİRAYA : Kurtuluşda beş bu- | :ukmnn—&phulolın“memn-, rabba arsa 1000 liraya — eatilıktir. | Dosya No, 366 | Galatasaray Lisesi kargşısında No, 184 'Telefom 40010 ()| SULTANAHMED: Üç katlı beton in- gaatlı küçük bir apartman 17.000 li- | raya satılıktır. Dosya No. 365 | Galatasaray Lisesi karşısında No. 184 'Teleton: 49010 a) VİLAYET KONAĞL: Ankara'caddesi divarında kârgir dokuz. odah ev. 3000 liraya satıtıktır. Dosya No. 363 | Galatasaray Lisesi kargısında No, 184 Telefon: 49010 a) Beyazıdda: Çarşıkapıda tramvaya mazır kfirgir. on iki odalı konak 12.000 liraya satılıktır. Dosya No. 361 Galatasaray Lisesi karşısında No. 184 Telefon: 49010 a) AKBARAYDA: İyi bir mevkide odalı kârgir bir ev 6.500 liraya tılıktır, Dosya No. 360 Galntasaray Lisesi karşısında No. 'Telefon: 49010 altı sa- 184 (a) AKSARAYDA: Güzel bir semtte se- kiz odalı ahşab bahçeli bir ev 5.500| liraya satılıktır. Dosya No, 359 | Galatasaray Lisesi karşısında No. 184 | Telefon: 49010 a)| KURTULUŞTA: Tramvay caddesinde gayet İyi bir iradı olan apartman ve dükkânlar 75.000 lraya satılıktır. Randımanı * 5 dir. Dosya No, 358 Galatasaray Lisesi karşısında No. 184 'Telefon: 49010 a) FINDIKLIDA: Tramvay caddesinde deniz tarafında 300 metre murabbar depo olmağa ve apartman inşasına elverişli bir arsa 17.000 liraya satı- lıktır. Dosya No, 869 Galatasaray Lisesi karşısında No. 184 'Telefon: 49010 a) CİHANGİRDE: Denize nazır 107 met- e murabba) arsa 1.200 liraya satilık- tır. Arsanın cephesi yedi buçuk met Te derinliği on beş matredir. Dosya No. 370 | Galatasaray Lisesi karşısında No. 164 | 'Telefon: 49010 a) tramvay ve tünel edilmek üzere 9 tesviyeci, 3 saraç, 5 işlerine müracaat etmeleri bildirilir, aded için Müsbet ve menfi plâklar (yüz otuz bir lira yirmi beş kuruş- (485) sarhoş mösyö (Sak) ile mösyö| “Nayd,, ve mösyö “Hirmin,, nâ- mında üç kişiden ibaretti. Ü- çü de veresiye alış veriş et- mekle beraber ustam — mös- yö (Hirmin) e ziyade hürmet &- diyordu. Çünkü bu adam arası- ra peşin para ile de alış veriş e& diyor, diğerleri gibi başka dük- kânlara gitmiyordu. Zaten köy- de topu topu iki bakkal vardı. Bir hafta sonra ustam: — Ben bugün pazara inip ö- teberi alacağım. Dükkânı boş bırakma, kimseye veresiye mal vereyim deme, peşin paralı müş| teri gelirse madama haber ver. Dedi, Sırtına bir çuval alarak dükkândan çıktı. Madam içeri- de işi gücü ile meşgul oldu; dan dükkânda benden b: kimse yok idi. Kapının önün- deki sandalyenin üzerine otur - dum. Derken sokağın alt ba dan mösyö (Sak) ın geldi gördüm. Ustam her ne kadar bu adama pek çok hürmet et- mez idise de gücendirmek iste- mediği de muamelesinden anla- gılıyordu, — bunun için ben de| ayağa kalktım. | Mösyö (Sak): — Ustan nerede? Dedi. -— TÜRKİYE CÜMHURİYETİ ZiİRAAT BANKASI Kauruluş tariht 1888 — BSermayesi: 100000400 Türk lirası — Şube ve Ağans adedi: 2665 Zirel ve Ticari her vevi bamtes #msameleleri. Para biriktirenlere 28800 lüre Ikramiye veriyor. Ziraat Bankasında kumbaralı ve ihbarsız tasarruf hesablarında en «x 60 liram bulunanlara senede 4 defa çakilecek kur'a ile aşağıdaki DİKKAT Hezaplarındaki paralar bir sene içinde BO IHtadan aşağı düşmiyenlere Ikramiye çıktığı takdirde ©6 20 fazlasiyle verilecektir. Kur'alar senede 4 defa 1 Eylül, 1 Birincikâman, 1 Mart ve 1 Haziran tarihlerinde çekilecektir. T. İş Bankası 1941 Küçük Tasarruf Hesabları IİKRAMİYE PLÂNiİ — Pazara gitti mösyö. — Ya! Hele biraz içeriye gel bakalım. — Peki mösyö. Mösyö Sak elini pantalonu - nun cebine sokmuş şakır şakır para ile oynuyord. Şüphesiz us- tama para vermeden gidecek o- lursa bir daha para bitinciye kadar meydana çıkmamak üde- ti olduğunu ustam söylemişti. Bunun için: — Para mı verecektiniz mös- yö Sak? Dedim, — Evet? Hem de öteberi a- lacağım. — O halde madama haber ve- reyim. Yok yok! O kadarcık şeyi beceremez misin? — Dirhemlerden anlamıyo - rum mösyö Sak. — Ben sana gösteririm. Ev- velâ şuradan büyük bardakla bir şarap ver bakalım. azır parası varken mösyö (Sak) 1 dükkândan kaçırma 1941 İKRAMİYELERİ — 1 adet 2000 Liralık — 2000—1 $ > 1000 > — — 3000— 3 2 » 750 > — 1500— » HB 500 > — 2000— 3 8» 250 > — 2000— » s5 > 100 > — 3500— » 80 > — 50 » — 4000— s00 » — 20 > — 6000— > Keşideler: 4 Şubat 2 Mayıs, 1 Ağus- tos, 3 İkinciteşrin tarihlerinde yaj | — — Bir daha doldur. Dedi. Mösyö (Sak) ın içki müptetelâlarından olduğunu bil diğim için yekdiğerini mütea- kib yedi sekiz bardak şarap | yuvarlaması taaccübümü mu- cib olmadı. Bir aralık mösyâ | (Sak): — Bir bardak ta sen iç. Dedi. Ben muvafakat etme- dim. Lâkin mösyö (Sak) m 1s- rarına tahammül edemedim. Ustamın, müşterilerine iyiliğini medh ede ede bitiremediği lez- zeti ekşi ile acı arasındaki şa- raptan bir kadeh içtim. İş bu kadarla kalsaydı neyse! Mös- yö Sak gittikçe ikramı arttır. yordu. Dört beş bardak şarap ta ben içmiştim. mı, ne dükkün düşünü Mösyö (Sak) uzun uzadıya bit hikâye açmış, boyuna söyleyiş duruyor, ben de kemali dikkat- le dinliyordum. En sonra mös- yö Sak: — Ey haydi bakalım. Şimdi lâzım olan şeyleri birer birer tart. Dedi. Ben: ğ Peki Mösyö Sak emreder« siniz. Sizin gibi müteber — bir müşteriye malik olduğumuz- dan dolayı ne kadar memnunuz. Geçen gün ustam sizi medhedi- yordu. Peki efendim peki! Fa- mak ve bu suretle ustama - bir| işgüzarlık göstermek maksadi-| le hemen şarap bardağını dol-| durdum, ayyaş adam bir yu - dumda bardağı yuvarladıktan Bonre: kat dedim ya! Dirhemden anla» mam. — Zararı yok. Ben dirhemle ri terazinin gözüne korum, Ev velâ fasulye getir. (Arkası var)