Ag////%’ Te âp//ı brr (Dünkti kısmın sonu) J ruhlu bir şehid evlâdı aolduğunu gösterdin.. Sen yaşa - dıkça ve vatan, böyle senin gi- bi, yiğit evlâtlariyle dimdik yakta durdukça, baban, ebedi is tirahatgühında rahat yasun.. Fakat kızım, dmsın.. Kadınların da, gerisinde bir çok hizmetleri var; | madem ki gönüllüsün, seni, bu hizmetlerde kullanalım.. Şimdi- fk, yurt erkekleri şu saatte, düşmanla kahramanca boğazla- gayorlar.. Onun — için, cephede henüz kadınlara iş düşmedi.. — Hayır komutan!. Ben, 0- raya gitmek istiyon.. 'Türkün ka dını da, erkeği gibi, düşmanla döğüşmesini iyi bilir!.. Genç subay, bir şey hatırla- miş gibi, birdenbire komutana o da, ayni şeyi hatırlat- mak'üzere ona dönmüştü.. Ba- kışları karşılaştı; karşılaştı; ve iki komutan, hiç konuşmadan, bir anda anlaştılar.. Ak saçlı komutan, acele ile — Dur, Zeyneb dedi. O halde sana, büyük ve mühim bir va- zife var!. sen ka- | cephe| * Zeyneb, binici kıyafetini de- ğiştirdikten sonra, kendisini fev kalâde güzelleştiren bu ha- kiki kıyafetiyle, pazara inen bir köylü kadın gibi, sırtında se- petler yüklü beygirinin, — geri- sinden gidiyordu.. İçinde, büyük işlerin başarıl- mazdan evvel ınsana vermiş ol- duğu bir heyecan vardı.. Düşü- nüyordu.. Dün, sevgilisine, cepheye dön- mesi için ısrar etmişti; bugün, kendisi bir asker, hattâ bir va- tan fedaisi olmuştu.. Rızayı ne kadar çok seviyordu; şimdi, kimbilir, belki de o, bir ağaç göl- gesinde istirahat etmekte idi.. Halbuki , işte, cepheye döndü- ğü zaman onu, bu asker kaça- ği adamı, kurşuna dizilmek - ten kurtarmak için yola çık - mıştı.. Gece yarısı, köyden ay- rılacağı bir sırada, ona, bir ha- ber salmış ve gittiği yerden nünciye kadar, kendisini — köy- de beklemesini tenbih etmişti.. Ve.. ağlayıp sızlayarak, ayak- larıma kapamp, cepheye dönece- ği bildirerek sevgilisini affet- tirmek üzere yalvarmak — için, kamandanın huzuruna — çıktığı zaman, bütün duyguları gale- yyana gelmiş ve gözlerinden yaş, ruhundan tabasbus yerine, kah- ramanlık ve asil vatanseverlik fışkırmıştı. İşte, gimdi göğsünde iki bomba olduğu halde, düşmanın, J/,,//,/),,,// d Zeynebin Aşku YAZAN: Bürhan ÇOLDK Bu hareketin- | rahat u- | Muhterem Necmeddin Tulu'ya W cephaneliklerini tahrib etmeğe gidiyordu.. Hayvanının sırtın - daki sepetler, meyva, yumurta, ve saire gibi, yiyeceklerle do- lu idi; bunlarla, diğer köylü k | âmlar gibi, şüpheyi celbetmiye- rek o civarlardan geçerek — ve bir fırsat bulup, göğsünde giz- lediği iki bomba ile, düşmanın, | cephaneliklerini berhava ede - cekti.. Yakalanıı ne olur, o da babası ve bütün yurd ları gibi, şehid gidecekti muvaffak olur da, düşmanın &- linden kaçar kurtulursa, o z man, elbette şerefli bir i£ mış olacak.. Ve Rızayı affet mek - için, kendisinde daha bü- yük bir hak bulacaktı. N Akşam üstü hava kararmak tzere iken, Zeyneb, hâlâ kendi- gine sırnaşmakta olan düşmüan askerleriyle şakalaşmakta idi.. Bu sırada, yakın binalardan bi- rinde, birdenbire bir infilâk vu- ku buldu.. Ve bütün askerler o tarafa doğru koşuştular.. Zey- neb, ortada yalnız kaldı; — ve.. başka bir cephanelik olduğu mu- hakkak olan binada, ardı arası kesilmiyen tarakalar devam e- derken, o, kendisine düşen bu beş yüz metre kadar bir mesa- fede olan, en büyük cephaneli- ge yaklaştı; ve göğsünden çı- kardığı bir bombabyı, fitilini a- teşliyerek kolunun bütün kuvve- tiyle binaya attı.. O, karanlığın içinde dört na- la uzaklaşırken, geriden, biribi-| rini takib eden müdhiş infilâk- ler duyuldu.. Ve bu kahraman Türk kızının, içi rahatladı; ve o, beygirine, karanlığın içinde bir şimşek sürati verdi... Thntiyar komutan, Zeynebi o- Mmuzlarından okşıyarak: — Zeyneb, dedi.. Memlekete bir hizmetin dokun- pek bü; ömrünün sonuna kadar lirsin... Bundan evvel bir mem- leket evlâdı idin; bugün, benim kızım.. ve ordunun kızı oldun.. Artık köyüne gidebilir ve vazi fesini yapmış insanların gö! rahatlığiyle oturabilirsin.. Eğer, yine senin gibi asil bir Türk kızı lâzım olursa, — sana, ordunun selâmını gönderir — ve seni, vazifenin başına davet e- deriz.. Şimdi kapıda, seni, kö- yüne kadar götürmek için, iki süvari bekliyor.. Haydi - kızım, yolun açık olsun... Zeyneb, yaşlı gözlerle komu- tana baktı; izhar etmek istedi- ği bir arzunun ifade seklini a- raştırıyordu.. Nihayet, mütevazi ve yalva- p cephaneliklerinden birini tahrib a ğğşîi.îıxiıı»ı. d 5. A 5.6 7 B9 Soldan sağa: 1 — Bir vilâyetimiz 8 — Söz - Bir sual edatı. 9 — Karâdenizde bir şehir, Yukarıdan aşağıya! 1— Hikâye - Beyaz 2 — İsyan eden - Baklavası meşhur 8 — Para - İyi, | 4 — Tarihde meşhur bir Yunan kah- $ — Keder - Sonuna M gelse 1şık 6— Nida - Günde beş defa okunur. 7— İstanbulun - bir sayfiyesi - Bir| memleket. #—Bir deniz ismi - Bir zamir edatı. 8 — Alçalış. DÜNKÜ BULMACANIN HALLI L AAA U 5 — Komutan diye, söze başla- dı... Fakat, bu sırada oda kapısı a- çıldı.. İçeriye, genç bir doktor girdi. ve elindeki bir kâğıdı ko- mutana uzatıp: — Dün gece, dedi. düşman ederken yaralanan fedai, üçün- cü bölükten Hacı köylü, Ömer oğlu Rızanın, yarası ağır; bir bacağının kesilmesi için, hasta- | haneye gönderilmesi lâzım ko- I mutanım! Mükâlemenin şekli, Zeynebi çıldırttla; ve o, her şeye rağ- men: — İriza mı?.. diye, haykır - maktan kendini alamadı... Son- ra, başını öne eğdi.. Ve kendi- gine hayretle bakan bu muhte- rem iki adamın karşısında, de- mindenberi gözlerini ıslak tutan yaşlara bir yol verdi, sessizce ağladı... Ve sonra, mağrur başını, Al- laha şükretmek ister gibi, yu- karıya kaldırarak: — Komutanım, dedi.. Allaha ısmarladık... Artık irahat — bir gönülle köyüme dönebilirim... ve bir cevab beklemeden, kapıdan çıktı. q%ni Sabahın,, YENİ SABAH Bergamada vurulan kaplan İzmir — İzmirin Turnalı na- hiyesinin Çamuya köyünde ava çıkan köylüler büyük bir kapla- na rastlıyarak derhal lardır. Kaplanın derisi satılmıştır. | Askerlik işleri l Eminönü As. Ş. den: liye TGM. Mahmud oğlu in Cahit 328 (44966) pi- 3M. Ahmed oğlu Niyazi (20297). Kayıdları tetkik edilmek üze- re şubeye müacaatları. 2— Soylu - İnsan, 3 — Salâtaya konur - Bir diş. B 4— Ana baba ve çocuklar - Yemek, İLÂN | - Şötlüöner eee ağria Fatih Sulh $ üncü Hukuk 7 — Meşhür bir muharririmizin soy| Hakimliğinden: adı - Halk, Şehremini Ereğli mahallesi Koyuncu sokak 20/2 numaradı otururken halen emrazı akliye hastahanesinde tahtı. tedavide bulunan Mehmed Sedad Sanalın hacrile ayni yerde oturan ana- sı Mihriye Sanalın 23/1/1941 vasi tayin edildiği tarihinde ilân olunuı çei İ A N 'T. 940/26 Kadıköy Birinci Sulh Hâkimliğinden: D. Demiryollarının Haydarpa- şada 13 No. li ambarında bulu- | nan Hacı Mustafa - şürekâsına | aid 170 çuval içinde bulunan | beher çuvalı 72 kilo miktarında- | ki 9o 25 ilâ 30 nisbetinde yağ- muür suyu ile ıslanarak avaryaya maruz kaldığı beyan edilen ke- pekler açık arttırma ile konulmuştur. Avaryalı vaziyet ile beher çuval kepeğe 250 ku- ruş kıymet takdir edilmiştir. Arttırmaya iştirak edecek o- lanların muhammen satış bede-| linin baliğ bulunan 425 liranın 9 7.5 nisbetinde pek akçesi| vermeleri veya milli bir banka- 'nın teminat mektubunu göster- | meleri lâznndır. Birinci açık artırma 3/2/1941 pazartesi gü- nü saat 14 den 16 ya kadar Hay- darpaşada D. D. yollarına âid yeni iskelede 13 No. lu saç am- barda yapılacaktır. Artırmada | muhammen kıymetin 96 75 ini bulmadığı takdirde en çok artı- ranın taahhüdü baki kalmak ü- zere 10 gün daha uzatılarak ikinci artırmanın 13/2/941 per- şembe saat 14 den 16 ya kadar yapılacaktır. Ve en cok artırana kat'i ihalesi icra edilecektir. Keyfiyet bilinmek üzere ilân o- lunur. Hukuk ilân fiyatları Başlık maktu olarak — 750 Birinci sayfada santimi 500 Kkinci — ,, 350 Üçüncü », Dördüncü ,, Beşinci — ,, Altıncı — » 100 Tecrübeli ve € Cenevre — 100 İsviç. Pre. Atina 100 Drahmi Sofya 100 Leva | Madrid — 100 Peçeta Belgrad — 100 Dinar 175 İ| Yokohama 100 Yen 31.1375 İstokholm — 100 İsveçikr. — S1.005 || —Midhat Toroğlu An- | işlerin intacı için 15 gün kal- Şakir Zümre Türk sanayii harbiye ve madeniye fabrikasından etli bir sıhhiye Evsafı lâzimeyi haiz olanların vesaikiyle BUGÜNKÜ PROGRAM 8.00 Program | 18.30 Müzik 8.03 Haberler | 19300 Müzik 8.18 Müzik 1930 Haberler BAS Ev kadını | 1945 — Müzi * 20415 — Rad 12.30 Program gazetesi 12.33 Müzik 2045 Temsil — | 12.50 Haberler | 2130 Konuşma 13.05 Müzik 2145 Müzi 13.20 Müzik 22.30 - Haberler * 2248 Müzik 18.00 Program | 23.00 Müzik 18.03 — Müzik Kapanış, 23 İkincikânun 941 Açılış ve kapanış Londra 1 Sterlin New - Yörk 100 Dolar ESHAM VE TAHVİLAT 'Türk borcu 2 peşin 1 'Türk borcu 1 peşin KENDİR ve KETEN Sanayli T. A. Şirketi Meclisi İdaresinden: İdare meclisinin — 17/1/941 tarıhli içtimaında şirketimiz ortaklarının se- nelik umum! heyetinin sureti adiye- | de içtimaa daveti karar altına alın- mıştır. Ticaret kanununtm 861 inci ve d: hili nizamnamenin 49 uncu maddı Bine tevfikan 17 şubat 1941 tarihine müsadif pazartesi günü - saat 14 de Galatadaki Manhaym hanının 3 üncü katındaki şirket merkezinde — aşağı- daki rüznameyi müzakere etmek ü- zere içtimaa davet olunur. En az (5) beş hisseye malik hisse- darların tçtima gününden bir hafta evveline kadar şirket merkezine veya Milli Bankalardan birine hisselerinf tevdi ederek mukabilinde dühuliye varakaları almaları ve toplantıda bu- lunamıyacak hissedarların da nizam- namemizin 59 uncu maddesine göre diğer ortaklardan kimi vekil edecek- lerse bildirmeleri ilân olu- aur. RUZNAMEİ MÜZKERAT: lüzumu 1 — Meclisi idare ve mürakıb porlarının okunarak 1940 senesi lânço ve hesablarının tetkik ve tas- diki ile idare meclisi ve murakıbın ibrası. 2 — Temettüatın tevzii. 3 — Nizamnamenin 27 inci mad- desi mucibince vazifesi hitam bulân üç idare meclisi azasının — yerlerina yeniden aza intihabile idare meclisi azalarına verilecek huzur — hakkının tayini. 4 — 1941 senesi için murakıb inti- hab ile ücretin tayini. karaya gitti Mersin — Belediye reisi Mitat | Toroğlu şehrimize aid bazı| mak üzere bugün Ankaraya hareket etmiştir. memuru — alınacaktır. 24 Mdncikâman 1941 —— BiRADERLER iSTANBUL ANKARA ZMİiR İktısad Vekâletinden 1 — Vekâletimizce İzmir ve Ödemişte yaptırılmakta olan «2250> daed | © dokuma tezgâhinin ambalâj işi açık eksiltmeye konulmuştur. 2 — «2250> aded el dokuma tezgâhının tahmin edilen ambalâj bedeli «4500> lira olup muvakkat teminatı «337,5> Jiradır. 3 — İhale 10/2/941 pazartesi günü saat 15 de Ankarada Vekület bi nasında toplanacak komisyonda yavılacaktır. Taliblerin mezkür gün — ve saatte kadar teminâtlarını yatırmaları lâzımdır. 4 — Bu hususa müteallik şartnale ve resim vekâlet levazım — mü« dürlüğü ile İstanbul ve İzmir mıntaka iktısad müdürlüklerinden — parasız alınabilir. (399 - 472) TİCRE CEP- KOL SAKILERİ, (ALTIN VE METAL| (MARVIN| [uza SA(A_(;_EW z | ee EERE |AEG MAN Ki — İFİRİNLARI çnsu:vo ŞAKAR"Ş SÜRÜRGELERİ | GALATA ı cad 4S NANTİLATÖRLERİ! &S — BEYAZİT Üniversites - 28 ELEKTRİK| KADIKÖY İskelej - : ”55/2 g("âîl:â: Vzlleni İCEZVELERİ ALETLER'T Suü" ELEKTRİK | | ve 5__ı G EEMMLeER OGRAL MazelEi caRanTİLi llHLWııı ERKEK birlikte — fabrika- civar köylerden birinde bulunan| ran bir sesle: Bu ga Ya Müracaatları, Sokakta insan nâmına hiç kim-| döğüş pek münasebetsiz olacak- gp B RDAS S seye tesadüf etmediğimden köy- lünün köpeğinden beni muhafa- za edecek bir kimse de yoktu. Korkumdan arkama” bakamı- yordum, adeta ayak sesleri ile ları işidiyordum. ek, eski bir bahçe vardı. Kapıya yaklaştım. İri de- mir tokmaklardan birini çaldım, bir müddet bekledim, bir ses, bir cevap alamayınca ikinci de- fa daha kuvvetli vurdum. — Ü- güncü darbede uzaktan bir ses: — Hey? Diye bağırdı. Ben: Kapıyı aç, Dedim. Kapının açılmasını bekliyor - düm. Halbuki yirmi dakikadan ziyade bekledim, açan olmadı, Yie çalmağa mecbur oldum. ine bir ses: — Kimdir 0? Hayvan gibi ka- şıyı çalmaktan maksad nedir? Dedi. Ben cevap verdim: — Kapıyı aç ta anlarsın. -- Ben kimsin? —- Şimdi sana buradan kün- yemi verecek değilim ya? Mey- dana çık bakalım! Ben de seni göreyim. Herifin hayvan hitabım — hiç | bir vakit cevapsız bırakanlardan değil isem de şu sırada kavga, tı. Çünkü köy esasen kırk ellı haneden ibaret olduğundan köy- lülerden bir yahud ikisi ile dö- ğüşmek bilâhare sokakta yat - maklığı yahud köylülerden gü- zelce bir dayak yedikten sonra köyden dışarı atılmaklığı — mu-| cib olacaktı. Naçar ses çıkar - madım. On dakika sonra kapı a- çıldı. Mavi pantalonlu, gayet enli hasır şapkalı, caketsiz, ye- leksiz, üstü başı toz toprak risinde bir adam karşıma çıktı. Bu da benim yabancı olduğumu derhal tanımış olduğundan sert bir sada, ekşi bir surat ile: | — Ne istiyorsun? Dedi — Affedersiniz! Bu köyün yabancısıyım, —- Kıyafetinden belli. Bohem- yalı mısın? Herif beni çingeneye benzet - miş idi. Bunu da hazmettim — Hayır dedim. Almanyalı - yım. — Burada ne arıyorsun? — Pardon! Anlatacağım, ba- na lâkırdı bıramıyorsun Ri? — İşim var uzatma, — Peki peki Almanım. İtalya- da bir Napoli varmış. Ora deceğim. Gayet zengin ve mad- mazel Mikaellâ namında şato sahibesi bir kadını bulacağım & | Bir çalgıcının seyahati — Canım masal mı söylüyor-| sun? Kısa kes — Ne aceleci adammışsın? Kısası bu gece bu köyde kalmak icab ediyor, bana bir yer — Burası otel değil. — Lâkin parasını vereceğim. Bu vadin derhal tesiri görül - mesi hayretimi mucib oldu. Herif beni bir defa daha yu- karıdan aşağı süzdükten sonra: —- Biraz içeri gel. Karıma da- | nışmadan -bir şey yapmak mu- tadım değildir. Dedi, Daha doğrusu bizden beş para memul etmiyen para canlısı köylü beni hânesine ka- bul etmeğe muvafakat edecekti. Çünkü parayı duyunca herifin | tavır ve muamelesi değişti. Bir- | denbire tebdili muamele eyleme- sine bir mâna vermemekliğim i- | çin zevcesihe danışmak bahane- sini meydana koym Hiç | | ses çıkâarmadım. K i girdim. Bulunduğum mahal | yet yasi bir bahçe ve tarla idi. 140 Tarlada her nevi ağaç ve sebze | yetiştirilmiş idi. Ben bunları Seyretmekte iken herif bir ara-| hk meydandan kayboldu. ıkıW dakika sonra avdet etti. Bana: — Arkadaş! Sen bir iyi ada- ma benziyorsun. Fakat bir defa | seni karım görmek istiyor. Kı- | hk kıyafetin, hal ve tavrın ho-| şuna giderse cüz'i bir ücret mu- kabilinde seni hanemize kabul edeceğiz. Dedi. Daracık bir yol üzerinde epeyce yürüdük. Önümüze - bir katlı gayet eski, bir tarafa yat- mış, kuvvetli bir rüzgârın te ri ile yıkılmamak için cepheleri- ne üç dört tane kavi kazıklar çakılmış bir kulübe çıktı. Ben burasını bir ahır zanetmekte i- ken köylü, alçak dar kapının ü- zerindeki ipi çekerek kapıyı aç- tı. — Dur! Buraya gel Diyerek seslendi, Biraz sonr' ahırdan iri yarı bir karı meyda- na çıktı. Beni görünce köylüye, | l — Bu adam mı? | Dedi. Herif: — Evet. Cevabını verdi. Karı beni lâyı: kiyle gözden geçirdi, âdeta hay van satın alır gibi sağa sola çe- virdi: | — Ziyansız bir adama benzi- | yor. Fakat parayı peşin almağı | Unutmamalı. Dedi. Ne garib hal? Balıkçı Ekersin | köyünü şimdi nasıl aramamalı idi? Vakıâ ben paradan kaçar takımdan değilsem de şu köylü | ile karısının muameleleri cid- | den canımı sıktı. Kendi kendi- | me: — Böyle münasebetsiz adam- | lara bir münasebetsizlik yap -| mak lâzımdır. Şunlara peşin pa- ra vermeden savuşmağa muvaf- fak olursam doğrusu çok sevine-| n sonra kadına da: — Lâkin madam! Siz benim kim olduğumu tanımıyorsunuz. Yüzüme karşı zevcenize paranın | Sahibi: A, Cemaleddin Saraçoğlu — Neşriyat Müdürü: Macld Çetin Basıldı; peşin alınması lüzumundan bah- | setmeniz doğrusu namu;um.ı dokundu, Siz bende para yok mu zannediyorsunuz? Diyerek cebimdeki liraları a- vucuma alıp kadına gösterdim, karı şimdiye kadar para yüzü görmemiş bir adam gibi gözle- rini açtı. Sarı liraları yutacak gibi bir vaziyet almıştı. Karı bende para olduğunu ve güzellikle epey para koparabile- ceğini anlamış olmalı ki hemen muameleyi değiştirerek : — Affedersin delikanlı! Şim- diye kadar evimzde beş on kişi yiyip, isip, yatıp kalktıkları hal- de beş para vermeden savuştu- lar, Bu sebebden dolayı ihtiyat üzere hareket etmeğe mecbur olduk. Binaenaleyh sen gayet i- yi bir delikanlıya benziyorsun. Parayı pesin almağa da hacet yok, sonra verirsin. Burada kaç gece kalacaksın? Dedi. Kadını bu sualine karğ — Bir gece. Diyecek olursam . wı koca a- | e nden evel yatakların | aklar, parası pulsuz şa meydan vermiyecek- lerdi. Bazı mahallerde budalalık et- tiğim halde çok akıllıca tavran-| yer: (H. Bekir Cürsoylar ve Cemaleddin Saraçoğlu matbaası) diğim vakidir. Bu defa aklım başımda olarak hareket ettim. Kadıma: — Bir hafta madam. Dedim. Kocası: — Gecede bir mark vermek suretiyle evimizde — istediğiniz kadar kalabilirsiniz. Dedi ise de karısı derhal bu- na itiraz etti: — Ne söylüyorsun be? Şim- diye kadar evimizde bir mark ücretle adam yatırdığımız vaki oldu mu? Her yolcudan — beş; marktan aşağı aklığımız var mi?Halbuki bu delikanlı iyi bir adama benzediğinden diğerleri gibi kendisinden beş mark al - mıyacak isem de hiç olmazsa üç mark almalıyız. Dedi. Ne insafsız karı imiş! Sevgili arkadaşım Alfred Mül. ler ile Viyananın en mükemmel oteline beş mark verdiğimiz hal- de şu ahırda ayni parayı iste- mek ne kadar hayvanlıktı. Gecede üç marktan sekiz gün- de yirmi dört mark al, hesab eden karı yağlı bir müş teri yakalamış manifatu! rağı gibi sevinçten ne yaj n şaşırmıştı. Ben kadının iste- diğini vermeğe muvafa tim. Bunun üzerine karı: (Arkası var) c çı-