"Calcutta'da olup bi- tenler yakın da olsa © aiddir. Hinüistanın payitahtı, Delhi - den evvel Calcutta idi. Hariçten bakılınca Delhi'den çok fazla İn- gilizleri hatırlatır. Sağlamdır, kunttur, biraz muzlimdir, yâni binaları islidir. Bütün münasiyle bir İngiliz ticaret şehrini hatır- latır. Bunun haricinde İngiliz hâkimiyetinin eseri olan bir kaç Abidesi de vardır. Fakat bunla- rın hiç biri yerli âbidelerle kıyası edilemez. Calcutta'ya - ilk girdi- ğiniz zaman gözünüze çarpan bu pratik ve bütün mânasiyle mo- dern görünüş daha ziyade hari- cidir. Çünkü Calcutta Bengal e- yaletinin merkezidir, ve Bengal Hindistanın fikir ve - hayatının tuzu biberi, acı tatlı bususi çeş- nisini veren yerdir. Buranın Hin distandaki mevküni anlıyabil - mek için oradaki cereyan ve ha- reketlerin içyüzünü biraz bilmek dâzımdır, Bazı Hinali dostlar bana: “Calcutta'da olup bitenler ya- kın da olga gene maziye aittir. Bugünkü Hindistandaki en mü- him hâreketleri anlayabilmek i- çin Delhi v& hudud şehirlerini tetkik etmeli,, demişlerdi. Bu iddia bir dereceye kadar doğru idi. Çünkü bugün siyaset ve hareket sahası hakikat halde Delhi ve hudud şehirlerine geç- mişti. Fakat bütün bu hareket kaynağı ve bu kaynağın menşei Calcutta'daki on dokuzuncu asır cereyan ve hareketinin tabii bir neticesiydi. Esasen on dokuzun- cu asır, yakın ve uzak bütün Şarkta yeni bir vechenin doğu- suna şahid olmuştu. Fâkat, âciz fikrime göre, Calcutta'nın bu e- hemmiyeti yalnız bugünkü Hin- distanın cereyanlarının başladı- ği yer olmasından neşet etmez. Calcutta istikbalde de Hindis - tanda bir rol, hem de mühim bir rol oynayabilir. Çünkü bu eya- let Müslümanla Hindunun he- men hemen sayıları birbirine müsavi olduğu 'tek yerdir. Baş- ka yerlerde biri yahnd öteki ek- seriyettedir. Yâni başka yerler- ie aralarındaki münasebet bir ıkseriyet ve ekalliyet münase- yetidir. Fakat burada sayıları nemen hemen müsavidir. Manen ile bu müsavat daha doğrusu benzeyiş mevcuddur. Çünkü hu- 'dud müslümanları hemen hemen tkseriyetle Orta Asyadan ge- lan unsurların evlâdıdır, " Cal - cutta Müslümanlarının ekseri - yeti yerli Hindu — unsurlarıdır. Yâni âyni ateşli ve muğlâk zih- niyetli, hesaba sığmaz aksülâ- melleri 'olan adamlardır. Bina- enaleyh Hindistan bir veyahud iki millet olarak teessüs edeceği günlerin arasında Müslüman ve Hindu unsur ya birbiriyle çar- pışmağa ve yahud nevi şahısla- rına münhasır bir terkib teşki- line narazeddirler. Bir de bunun fevkinde Hindistanın müstakbel geklinde sözü veyahud tesiri na- zarı itibara alınması lâzımgelen | BELEDİYEDE | miyecek bir tarafını teşkil eder. (1) Esasen Müslüman ve Hin- dular arasında bu gibi terkibe götüren cereyanlar en çok Cah- cutta'da gi ABONE BEDELİ Türkiye — Ecnebi SENELİK — 1400 Krş. 2700 Krş. SAYLIK — 760 » 1460 » S AYLIK — 400 » 800 » 1T AYLIK — 150 » 800 » 24 İkincikânun 1941 CUMA 26 Zilhicce 1259 11 İkincikânun 1356 Gün 24 Ay 1 Yıl: 941 — Kasım 78 İkindi Tan DAS — Ezanl 1326 — 16.00 — Vasati Yatsı — İmsak 1220 — Ezani 625 DİKKAT «Yeni Sebahz a gönderilen yazılar Ve evrak neşredilsin edilmesin ladı blunmaz ve bunların kaybolmaların. (dan dolayı hiç bir mesuliyet kabul #dlimez. HALIDE EDIB* No. 55—- İngilizlerin de mevcudiyeti Cal- cutta'da doğmuş olan esas mo- dern cereyanlarının ihmal edile- Hindistanda on dokuzuncu a-| sır teceddüd hareketlerinin mü-| essis ve başı Ram Mohn Roy-| dur. Bu adam 1772 de doğmuş 1833 de ölmüş bir Bengallidir. Tesis ettiği cemiyetin adı da| maksadını izah bakımından m: nidardır: Brahma - Samaj, Brahma Hinduların büyük i- lâhi Brahman'ın bir - sıfatıdır, | Samaya cemiyet demektir. Yâ- ni bu isim bir ilâha istinad eden | bir cemiyet kurmağı istihdaf e- der. Her halde Hindistan, insan denilen mahlüku hiç bir zaman | haliksiz tahayyül edemiyeceği için her kurduğu cemiyete ilâ- hının adını vermek ve bu süret- | le hüviyet ve maksadını - tesbit | etmek ister. Brahma - Samaj cemiyetinin halik mefhumu Müs | lümanlardan pek uzak değildir. Bu cemiyet vahdaniyetçidir.| Ram Mohan Roy vaktiyle Ben- gal'in Müslüman olan hüküme- | tine mensub bir Brahman'dı, ve Müslüman fikriyatının tesiri | altında kalmıştı, hattâ Müslü - man Sırrilerinin eserlerini zama- | nında en iyi tetkik etmiş âlimle- | rin arasında bulunuyordu. Yal-| mız fikir itibariyle değil mizaç ve zevk itibariyle de bir Hindu- | dan ziyade Müslüman olduğunu | tercümeihalini yazanlar söyler- ler. Maamafih eserlerini tetkik ederseniz, Müslüman Sirrilerine bu düşkünlüğüne rağmen kurdu- || ğu cemiyet Sirrilikten uzak 0-| lan Sunni Müslümanlara daha fazla yaklaşır, yâni aklidir. — | (Arkası var) | Üsküdar meydanı projesi İstanbul belediyesi imar mü- dürlüğü Üsküdar — meydanma | aid projeyi hazırlayarak tas-| ülolnnmıkwem Vekâ- | | | projeyi | Bu projenin tatbikine dmnıi başlanacaktır. Bu suretle Üs: küdar meydanı sür'atle tanzim | olunmuş olacaktır. | Hususi tarifeler Bazı gazino ve kahvehanele- rin saz ve yahud da başka eğlen | celer tertib ettikleri akşamlar | hususi surette yaptıkları - tari-| feleri tatbik ettikleri görülmek- tedir. Bu şekilde hareket ede- cek gazino ve xıııveııaneıen'n; cezalandırılması kararlaştırıl - | mıştır. | Yeni bir fidanlık Belediye, parklara koyduğu ağaçları hususi bahçelerden a- larak ve yahud haricden getir- terek çok para sarfetmekte idi.| Belediye bu hususda — tasarruf | temin etmek maksadiyle bu a- ğaç fidanlarımın yetiştirilebile -| ceği bir fidanlık vücuda getire-| cektir. | MAARİFDE | Ali Şirnevâi ihtifali Büyük Türk şairi Ali Şirne-| vâfinin ölüm yıldönümü müna-| sebetiyle 9 şubatta İstanbul ü- | niversitesi konferans salonunda bir merasim yapilacaktır. W | | | Merasim programı üniversite rektörlüğü tarafından hazırlan- maktadır. * Konferans Beşiktaş Halkevinden: 251141 - cumartesi — günü saat 18.30 da Sıdkı Akozan ta- rafından — edebiyatımızm ana hatları hakkında bir konferans verilecektir. YENİ SABAH iz Ç OKUYUCU A Gumruk vemh'sar İlkokullar DİYOR Kİ Kadıköylüler de imar istiyorlar |Kadıköyünde oturan bir kârü: mizden aldığımız bir mektubu ehemmiyetine binaen dercediyo- ruz:) Vati Lütfi Kırdarın - İstanbulü imar “mevzinindaki — gayretlerini, || biz Kadıköy - Kızıltoprak - Fe- nerbahçede oturanlar, büyük dirlerle takib ediyoruz. Taksim Jası sökülüyor, Eminönü açılı- yör, parklar yapılıyor, - yollar a faltlanıyor, bilhassa Beyoğlu tara- || fi geniş bir imar projesinin ser tatbikatına sahne oluyor. bullu olup da bu temdin hareki lerinden memnun olmamak kabil anun - olmakla be adıköy - Fenerbah- çe - Kızıltoprak sakinlerinin, - bu İ| Hayretleri gördükçe, «Acaba bizim || tar n sira gelecek?r diye düşünmeleri de yersiz mi İstanbul, büha, yeşillik içinde tam güzelliğini bu- lan tabiat zenginliklerile " meşhur şehirdir. Bunun içindir ki yollarının pisliğine ve ahşab evle- rinin sefaletine rağmen, yaz gelin- Istanbul, — güzelliği çirkinliği kapamak suretile göze güzel görünmektedir. Binaenaleyh yalrüz kalabalık ve sık evlerle do- lu şehir merkezini değil, Istanbu- lün tabil güzelliklerinin meşheri olan sayfiye yerlerinin belli baş- lıcalarını olsun imar etmek de gerekir, Acaba bir Fenerbahçenir imarı bir Taksim — gezinosu- İ| (mun İmarından daha az mı mü- himdir. Faki ve geri devirlerde bile şehrin en büyük mesire yeri olan bu cennet parçasının bugün- || kü metruk haline baktıkça acıma- || mak kabil değildir. Bir edibin de- dıği gibi efeneri var, bahçesi yok!'s Bir viraneden ibaret hale geldi. Diğer tarafdan son beş sene ı,_ı.rl a güneş, deniz, ce, her nevi hında Suadiyeye giden asfalta açi- lan kenar yollar bile oralarda 0- turan mevki sahibi zevatın rica- ları üzerine asfaltlandığı halde bu yolun Kızıltoprağa ve Fenerbah- çeye giden kısımları tamamen ih- mal edilmiştir. Bunların ihmali kâfi değilmiş gibi meselâ Kızıltop- rak - Fenerbahçe - Suadiye yolla- fının iltisak noktasını teşkil eden depo “durak yerinde — üzerinde Ölüm tehlikesi!» yazılı koca bir muhavvile merkezinin sakil göy- desi insana haşyet vermeğe kâfi- dir. Bu muhavvile merkezi yerine Küçük bir yeşil park içinde müna- Kib' bir âbide dikmek de “büyük masrafı mücib bir teşebbüs mü- dür? Yoksa ufak tefek gayretlerde muhakkâk büyük plânm tatbikatı- ni mı beklemelidir? Acaba vüli- mizin biraz da bizim taraflara bakmak- zahmetine ne zaman kat- Tanacaklarını kemali hürmetle so- rabilirmiyiz?» Alârm tecrübesi hazırlıkları tamamlandı v ağe a Bu ayın 28 i ile 31 inci gün- leri arasında yapılacak pazif ve aktif alarm tecrübelerinin — bü-| tün hazırlıkları tamamlanmış - tır. Dün akşamdan itibaren şeh-| rimizde 12 sinemada aktif ve| pasif alarm tecrübeleri esnâ -| sında halka düşen — vazifeleri tebarüz ettiren sesli filmler | gösterilmektedir. Diğer taraf-| tan Ankara radyosu da dün akşamdanberi — İstanbul alarm tecrübeleri hakkında vilâyetin neşrettiği beyannameyi tekrar | etrnektedir. | Şehrimizde — yapılacak alarm | ibeleri hususi film mües-| seseleri tarafından filme alına-| caktır. ADLİYEDE Çocuklara taş atan 8 ay hapis yatacak | Sultanahmedde Akbıyıkta 'Ke-| resteci sokağında 35 numaralı| evde oturan Alinin bahçesindeki | | erik ağaçlarına çıkan çocuklar- | HALKEVLERİ | 1 dan Mutafaya taş atarak başın-| dan yaralanmasına sebebiyet| vermek ve çocuğun dimaği zafi-| yetini mucib olmaktan dolayı ikinci asliye çezada görülmekte| olan muhakemesi dün neticelen- miştir. Suç sabit görülmekle Alinin 8 hapsine ve 25 lira para ceza- mahkümiyetine karar veril- miştir. lar Vekili şe rimize geldi Gümrük ve İnhisarlar Vekili Raif Karadeniz dün Ankaradan şehrimize gelmiştir. Vekil öğ- leden sonra İnhisarlar umum müdürlüğünde —meşgul — olmu: ve İzminde — yapılmakta - ola Türkiyenin en büyük tütün £ kımevi hakkında plân ve maket- ler üzerinde arlardan iza- hat almıştır. 'Yakalanan yeni ihti- kâr suçluları (Baş tarafı 1 incide) da meşhur Beyger mağazası da ayakkaplarda yüzden 50- den fazla ihtikâr yapmaktan Buçlu bulunmaktadır. Komisyon bu hususdaki tah- kikatını ikmal etmiş ve kararı gelecek toplantıya — bırakmıştır. | Diğer taraftan, Tahtakâle| Sabuncuhan caddesi 63 numara- | da züccaciyeci David Levi ve| gürekâsı fatura vermeden - satış | yapmak ve bu suretle koordi-| nasyon heyetinin verdiği karara | aykırı hareket etmekten, Bey- oğlunda Molokoto 400 yarda- hk makarayı ikiye bölerek ko- | | misyonun 200 yardalık mıka». ralara tesbit ettiği fiyatdan | fazlaya satış yaparak — ihtikâ- ra teşebbüs suçlarından dün müddeiumumiliğe verilmişler - dir. | Bundan başka Beyoğlunda | Motola mağazası hakkında da | tahkikat — yapılmaktadır. — Bu | mağaza 233 kuruşa malettiği | bir çift erkek çorabını 350 ku- ruşa satışa çıkararak ihtikâr yapmaktan suçludur. | Hububat. tacirleri Ankaraya bir: he: yet gönderdiler İhracatı memnu olmıyan hu- bubatımız için vekâletten yapı-| lan lisans taleblerine elân cevab yerjilmemesi yüzünden gzhruıın- deki hububat taicrleri âraların- | da bir heyet seçerek dün ak- | gam Ankaraya göndermişler - dir. Bu heyet - yaptıkları satış- lara âid lisansların bir an evvel verilmesi hakkında vekâletten tememnilerde bulunacaklardır. Halı fiyatları yüzde 25 yükseldi - Almanya ve diğer bazı mem- leketlere ihracat lisansı verile- ceği haber alınmış ve bu sebeb- £ le halı piyasasında büyük bir faaliyet başlamıştır. İhracat- çılar harice mal sevketmek - iç dahilden mübayaata başlamış- lardır. Bu münasebetle halı pi- yasasında yüzde 25 mıktarında bir tereffu husule gelmiştir, Bayazıddaki çöküntü hadisesinden belediye fen memuru mesul görülüyor Beyazıdda istimlâk yikılmasına başlanan binalâr- dan birinin çöktüğü ve ab tında üç amelenin kaldığı yazıl- muştı. Muhsin, Mürsel ve Hü: yin isimlerindeki bu işçilerin asıl tanzifat amelesi olmaları ve bu işde kullanılmaları ayni da yıkılma ameliyesi sırasında belediye fen memurunun neza - rette bulunmadığı anlaşılmıştır Hâdisenin tahkikatma el koyanı müddeiumumi — muavinlerinden Şekib Mutlu yaralıları isticvab etmiş ve onlar: — Tavanın merbut olduğu du | var sallanıyordu. Bize üstüne dı kıp yıkılır dediler. Biz de çık- tık ve ilk kazmaları atarken dt var yıkıldı. Biz yuvarlandık ta- van da üstümüze çöktü. Demişler. Müddetumumi! hususda tanzifat amele: istihdamını caiz görmediğinden ve vazifesi başında bulunmıya rak yıkılma ameliyesine nezaret etmediği sabit olan belediye fen memurunu mesul görmektedi Kanuni takibata muavinin esa Taporunu verdikten sonra bu. milacaktır edilerak müzesıw Maarif müdürlüğü bir | müze açıyor | N | İstanbul Maarif - Müdürlüğü, şehrimizde bir “Okullar müzesi açmak üzere faaliyete ba: tir Müze hazırlıklariyle m: rif müfettişlerinden müteşek kil bir heyet meşgul olmakta-| dir. | Müzenin Nişantangi 15 inci okulda açılması - kararlaştırıl -| mıştır. Müzeye konulacak eş- ya için bir liste hazırlanmak dır. Müzenin karakteristik nok- tası eski mekteb ile bugünkü mekteb arasındaki farkı teba- rüz ettirecek mahiyette oluşü-| dur. Bu maksadla eski mekteb-| lere giden talebe, hoca ve mü-| derrislerin kıyafetlerini — havi| mankenler yapılacak ve bunla-| rın yanında bugünkü kıyafetleri havi mankenler teşhir - oluna- caktır. | Müzede ayrıca bir de inkılâb köşesi bulunacak ve bu köşede| Türk inkılâbının bidayetinden | bugüne kadar, maarif sahasın- | da vücuda getirdiği — yenilikler tebarüz ettirilecektir. | Ayrıca Atatürk ve İsmet İn- önünün maarifimiz — için söyle- diği değerli sözleri de tel ettiren levhalar müzeye olunacaktır. Müzede bunlardan başka ilk okul talebelerinin kendi - başla-| rına ve öğretmenleriyle yaptık- ları eserlerde teşhir - olunacak- tar. Müzede bundan başka ilk - kul talebelerinin kendi başları- na ve öğretmenleriyle yaptıkla- rı eserlerde teşhir “olunacaktır. Müzenin şubat ayının ilk haf- taşında açılması mühtemeldir. | , Esnaf , cemiyetleri kongreleri İstanbul esnaf cemiyetleri kongrelerinden bazıları ekseri - yet olmaması yüzünden tehir| Oolunmuştur. Kongrelerin - tehir günlerini aşağıda veriyoruz. Arabacılar cemiyeti kongre si 5, bahçıvanlar 7, yüncüler 10, kasablar Fangozlar 22, sıvacılar mek yapıcılar 12, kapıcılar 16, gürsonlar 12, hamamcılar 4 şu- klardır. |Manda taraftından boy- nuzlanmış ve yaralanmış Beyoj Hacı Mürur ma- sokağ 109 numarada Halil bir manda ta- rafından boynuzlanmak suretile yaralandığını iddia etmiş ve te- davi altına alınmıştır. Asıslan!ar hak- | kında yeni bir talimatname y F Talimatname mevkiü meriyele giriyor ealkee İstanbul Üniversitesinin, üni- çalışacak — asistanlar| hazırladığı yeni talimatna- Maarif Vekâleti tarafindan | olunadak üniversiteye me tasdik tebliğ olunmuştur. Bu seneden itibaren meriyet | mevkiine giren talimatname a- sistanlar hakkında bir çok yeni hükümleri ihtiya etmektedir, Bu hükümlere göre her asis- tanın mensub olduğu dersin ve| rildiği fakültenin seçilmesi za- ruridir. Asistan olabilecek genç ler üniversite “profesörleri - ve| fakülte dekanları tarafından in-| tihab ve Üniversite Rektörlüğü tarafından tayin olunacaklar-| lardır. Diğer taraftan asistanların | muvaffak olmalarım ve mesai-| lerini münhasıran üniversiteye hasretmelerini temin etmek maksadile, asistanlık yaptıkla -| rı esnada başka yerde vazife almaları menolunmaktadır. Baş ka bir yerde vazife aldığı veya-| hud çalıştığı tesbit olunan asi-| tanların derhal üniversite - ile| alâkası kesilecektir. Bu itibarla| üniversitede asistan olarak ça-| lışan doktor, hukuk vesair fa-| külte mezunlarının dışarıda a-| vukatlık, doktorluk gibi hususi | surette çalışmaları da memnü-| dur. | Gene ayni talimatname asis- tanları dört sınıfa ayırmakla- dir. Bu dört sınıf asis cek asli maaş nisbetleri 30 - 60 lira arasında değişmektedir. — | Asistanların bir ecnebi lisanını | çok mükemmel bir şekilde bi meleri de talimatname hüküm- leri arasındadır. MÜTEFERRİK || Davet Türkiye Turig ve Otomobil ana verile-| | | Kulübünden | Merkezi Türkiye Turing ve ©-| tomobil kulübünde buluman, ve | gayesi imardan ibaret olan| “İstanbulu Sevenler Grupu,, bu| mühim ihtiyacı takdir ve idrak | eden bütün şehirlilere müraca- atla kendilerini bu büyük gaye- | nin husulü için fülen yardıma davel eyler Azalık aidatı (senede ra) Turing kulübün Beyoğlu İs- tiklâl caddesinde 81 No: da bu” lunan idare merkezinde kabul o-| lunur, beş | | | | — GALATA GİNAYETİ — Kendi tabancasile Musta- fayı öldüren katil Ahmed!. Evvelki gece Galatada Şük- rünün kahvesinde çalısan Ah- medin Mustafa admdaki hi şehrisini tabanca ile yaraladığı yazılmıştı. Dün suç ortağı ve kardeş ldris ve bunları Mustafayı öl dürm Kem; ruşması yap Ahmed vak'âyı şöyle maktadır: — Ben o gece kah tıyordum. Mustafa hit halde geldi bana — Ulan bizim kapının ipi ile niye oynuyorsun senin kaf kırarım Dedi ve ben daha meden tabancasını çe iki el ateş etti. Sağ kol vuruldum ve hemeri atıldım. Boğu Mustafa da, ben de tük. Bu arada tabanca: re düştü. O zaman ben tım ve ona bir el Kalçasına — isabet etti galiha. Derhal kalkıp kaçtım Mustafanın yanında — bir de arkadaşı vardı. İkisi birden arkamdan bıçakla - koştular. Tramvay yoluna kadar beni kovaladılar. Doğru Şükrünün evine gittim. Beni ilk önce eve aldı. Sonra bir taksi 'ile Beyoğ- lu hastahanesine gittik. Mus- tafayı da orada bulduk. Yara- lanmış, imdad otomobilile o da || hastahaneye getirilmişti. Hâkim sordu suçluya — Bak bunlar seni teşvik et- mişler. — Hayır yalandır. Bunların hiç biri orada yoktu. Zaten ben || kahveyi kapatıyordum. Vakit çok geçti. Mustafa da onun || ddi O sıradaki bana fe-i için nalık € N en.. sana düşmanlığı ne — İşte efendim kapısının ipi- ni çekip açmışlar. Ben yaptım miş. Ona kızmış olacak. — Peki şimdi Mustafa ne- rede7, | Bu sabah ölmüş diye duy duk | Diğer suçlulara da soru ya- B| pıldı. Onların dördü de vak'ayı İ bilmediklerini söylediler. Bu- || nim üzerine mahkeme riyaseti || Ahmedin tevkifine diğerlerinin de serbest b verdi. Ahmed li dolu Ssözleri ifhaneye gönderildi. Ikincikânun — 19EL 24 İlim Köşesi Yazan: Prof, Salih Murad Uzdilek Keşifler, ihtiralar —Güğük n Sun”i gübrenin faydaları un nebat için ehemmiye- tini anlıyan Liebig bu maddenlr havadan — geldiğine — inanmıştı Bu doğru olmakla beraber, bu âlim nebatın azotu hangi usulle alıb kullandığımı bilmiyordu. Ameli çiftçiler iyi mahsul içim dekompoze olmuş maddelere lü- Zzum olduğunu pek eski zaman- lardanberi biliyorlardı. - Bunla- hata etikleri nokta neba- tın büyümesinde dekompozisyo- nun esası olmayıb dekompozis- yon mahsullerinin ana rolü oy- namasıdır. Onlar (nebatların anası tefessühtür), diyorlardı. Azotun nebat için zaruri oldu- ğgunu anlıyan Liebig bu mad- denin az çok havadan geldiği- ni kavramıştı. - Lawes ile Gil- bert de azot —mürekkebatının mahsul arttırdığını bulmuşlarsa da topraktaki nitratlarla inbat kabiliyeti arasındaki münasebeti ilk evvel anlıyan Böoussingault (1855) olmuğtur. On sekizinci- asırda büyük memleketlerin ordu — daireleri toprakta nitrat arıyörlardı, çün- kü nitratlar barut imalinde kul- lanılır. Ahır mecralarından a- kan suları emen ve sonra kuru- yan toprakların “ yüzünde be- yaz bir madde teşekkül eder ki buna küherçile denir. Bu tahav- vül kimyası eskiden malüm de- Zildi. Nesiclerdeki — proteinler parçalamb azotü havi olan asid- lere tahavvül ediyor ve bunla- rın bazıları da dekompoze olup amonyağa inkılâb ediyor ve a- monyakta havada okside ölarak nitratlara tahavvül ediyor; di- ğerleri de kalsiyum karbonatı ve karbon di oksid hasıl ediyor- lar. Böyle bir de kompozisyon daima toprak nitrat verir. De- kompozisyon -ve nebattan mah- rum olan toprak çabucak nit- ratdan mahrum kalır, çünkü bunlar suda pek kolay erimele- rinden dolayı yağmur. sulariy- le hemen yıkanır ve nebat tara- fından asimile edilir. Tefessüh etmiş maddenin & hemiyeti tefessühte olmayıp 18- laklığındâdır. "Bu toprağı ratıh tutup yağmurun nitratları lip süpürmesine mâni olur. Ya- bani nebatla örtülü olan topra- ğın azot muhteviyatı az çok sa- bit ise de bundan süzülen su da daima nitrat bülunur. İyi ba- kılmış toprak mahsüllerindeki azot mikdarı toprağın havi ol- düğu azot mikdarının üç mis- Hine çıkabilir.. Bu kadar azot nereden geliyor? Liebig bu azo- tun havadan amonyak şeklinde geldiğini iddia etmişti. — Yıldı- rım ve dekompozisyon artıkları mm buna yardım . ettikleri akla gelebilir. Fakat Liebig'in ha- vadaki amonyak hakkındaki tahminleri pek yüksek idi. Son- radan gelen âlimler Liebig'in bu hususta hata ettiği lardı. Berthelot azotun nebat tarafından havadan bilinmiyen yolla geldiğini iddia etmişti. Bu terkipçi olan Berthelot'nun ak- rın si- ü anlamış- lna madelerin birleşmesi yolu geliyordu. Şimdi nebatların ha- vadan azot çalmaları meslesi ehemmiyet kesbetmişti.. Fakat seneler geçtiği halde kimse mu- vafık bir cevab veremiyordu. Nihayet bu sualin cevabı bekle- nilmiyen bir yerden birdenbire geldi. Bu mühim cevabı yarına bırakıyoruz. | Sanayi bi i umum? heyeti toplantısı Sanayi Birliğinin umumi hey- et toplantısı bugün ekseriyet temin edilemediği için 4 şubat 941 saat 15 e tehir edilmişti “D, Grubu sergisi D grupu yarın saat 16 da Güzel San'atlar akademisinde dokuzuncu resim ve heykel ser- gisini açacaklır. Serginin bü- Yük rağbet göreceği tahmin edilmektedir.