wmn& DEN GAYRETLER YAZAN:INGİLİZ. BÜYÜK rLı.lSl SİR NEVİLE HENDERSON TÜRKÇEYE ÇEV1REN —— — Hüseyin Cahid YALÇIN — J| " —7O0— | | Hitlerin Stalin ile müzakere-| 'ye başladığı dakika o0 tarihde| bir tahmin dairesi içinde kaldı. 'Fakat Hitlerin 28 nisan tarihin deki nutkunda U. R. S. S. den “mutad husumetle bahsetmesi -| ;ım fikdanı ile nazara çarpması '3 mayısta milletler “cemiy “taraftar bulunan Litvin iziciye komisetliğinden kaldırıl-| masi; ve bir kaç; hafta sonra *Aimanyıtda yeni-bir Sevyet se-| fârinin tamamen gayri mutad| we bir nezaket eseri ile kar- gılaşması bir tesadüf ese Mmaz. Lehistan ile İngilterenin anlaşması, Rusyayı — kendisine 'karşı bir Alman taarruzu kusundan kurtardıktan son #ak emniyetini düşünmekle n İgul olacak yerde şimdi yalnız! şahsi menfaatlerini dü: nnw' | başlarsa bunda hayret edilec fe vardır?. i Şayed İngiltere bitaraf “tık devletlerinin geref ve hay ! ticaret yapmı rüzakerelerimizin akı-| & türlü olabilirdi. Hit-| ine un ha-| ola-| Stalin onu aldatmış olabitir yazının katolik L olmaktan ziyade ortodoks olan ahalisinin - Lehistan rikile Alman istilâsına bir zibe teşkil etmekten ziyade Sov- yetlerin elinde bulunması Rusya | n mühim bir mesele idi. Dör-| düncü bir sekil daima ihtimal | dahilinde bir vak'a idi Moskova Baltık devletlerina» | vüfuzunu tekrar iade ve edebilir ve Ukranyada — Alman Nach Ostenine bir sed etirebilirse Reieh t ta- a. vwücude yar garbe doğru geri atılmış - | olurdu. a politikastıma er birindi idi ve daima bu te bu ve buna | ir mülâhazalar n- #inde hükümet sürenlerin zih - ninde daima mevcud olmaktan hali kalamazdı. Ayni zamauda “Stalin şahson Hitlere yahırd hiç “değilse muvaffakiyetlerine hay | “gan —Dulunayordu. * Kitabından || (tir — sahifeyi ele “atp e- ah oportünizm — misalini — ta- kibe hazır idi. —Sulh İhesi müzakereleri Longra ile | Moskova arasında namütenahi ' gurette uzanıp gidiyordu. Stalin | de şatranç tahtasını tedkik — ile | İmesguldü. Diğer taraftan, Dan- | .zigteki gerginlikte herhangi bir gevşeme vukua gelmek şöyle | dursun, bilâkis vaziyet gittikçe fenalaşıyordu. Serbest şehrin | askeri hale sokulmasını Alman lar tamamile tedafüi bir mahi-| İyette tasvir ediyorlar ve bunu | muhtemel bir Leh taarruzuna | karşı bir tedbir diye gösteriyor- lardı. Bu teşebbüs hızlı adımlar- | la ileri gidiyordu. Bu münase -| | betle ittihaz edilen güya emni - İ yet tedbirleri taarruzi maksad- | dara da intibak edebilirdi. Bitta- | bi Lehlileri telâşa düşürüyordu Onlar Alman hükümetinin Dan- zigte birdenbire bir darbe indir mek niyctinde olduğundan kork mak için başka sebeblere de ma- lik idiler. Şehir dahiline büyük mikdarda kaçak silâh sokuluyot | du. Lehliler bundan dolayı güm | rük muhafaza memurların: bi Ki | sir çok hudud muhafızlarile tekvi- yeye mecbur olmuşlardı. Muka belei bilmisil olmak üzere, bazı | iktısadi tedbirler de ittihaz € mişlerdi ki bunlar serbest şeh -| rin ticaretine zarar verer ma- hiyette idiler. | İşle bu suretle müdhiş bir infilâk için icab eden malzeme toplanmakta idi. Sulhü havaya fırlatmak için yalnız bir kıvıl - cım eksikti. Bunu tamamile id- rak etmiş olduğum cihetle, tem- | Tz nihayetinde Hitler ile şal | &i bir mülükat temin etmeze ça- Tışmiştım. O tarihte Bayreuth de idi, Wagner festivslinde| ceb- | Moskovaya müteveccihen yola çık hazır bulunuyordu. Musiki - den hiç anlamadığım — halde | Vagner'i sevdim. Gençliğimde, | Drest gehrinde almanca tah- sil etmiştim. Drest ©o zaman Almanyanın en iyi operasına makla müftehir idi. Şim di Ln 1 Berners olan ve o tatih- | Dreste Ring'ia bütün leit - mo- | #leriwi (yani müsiki (crmıl?—"ı—i ni) ezberlemiştim ve bunları hiç | unutmamıştım. Berlinde bütün Ri iki defa seyretmiştim' Bunu 29 tenmuzda Bayreuth'i | ziyaret için bir mazeret olarak landım. Bu ziyaret, hakiki | maksadım bakımından, tam bir | muyvaffakiyetsizlik — teşkil etti Oraya giderken ringte yer bul makta müşkülât çektim. Vardı ğim zaman, Hitlerin, yanında Ribbentrop olduğu halde, Sieg - fried hattını ziyaret için Bay - veuth'den — ayrılmış — olduğunu duydum. Onun Ribbentrop'la bu seyahati meştim - bir hâdise idi. | Ziyaretimin son günü, ö nra, Bayreutl'e döndü. Fakat kendisini operada ancak uzakta | gördüm. Bayreuth'de duyduğum y zevk Valkyrie'nin hari- kulâde surette oynanmasını din en ve birkaç şahsi dostu | görmekten, Siegfrisd Wagner'in | İngiliz olan son zevcesile tanış- maktan ibaret kaldı. Böyle olmakla beraber, eğer | Hitler benimle görüşmek iate - miş olsaydı görüşürdü. Çünkü, | Bayreuth de bulunduğumu mut- lâka haber almış olması iktıza . Fakat İngiliz sefiri ile te-| MAB Onün — nazırında — oyunun bir parçasını teşkil -etmiyordu. Zannederim, yakında atacağı a- dim için ne gıbi münasib bir ba-| hane intihah etmek hususunda hâlâ kararsız bulunuyordu. Hâ- â şatraaç tahtasını tedkik — ile meşgüldü. Sinirleri imtihandan- muarızın yanlış - bir areket yapmasını bekliyor ya- iriyor, du. Maamafih, ordusunun müca- d çin- daha-bic- ay lazımdı. İngiliz ve Fransız askeri heyetleri ise mak üzere bulunuyorlardı. Onun U. R. S. 8. ile müzakerelerinde 9 sırada vaziyetin ne halde bu- lunduğunu — görebilmek benim için tabil imkânsızdır. Fakat talin'in sonra bizi aldattığı gi- bi şimdi onu aldatması ihtimali karşısında rahatsızlık hisset - mekte olması mümkündür. Her- halde, Alman ordusu henüz ta- üamon setferber edilmiş değildi. Onun için, valetini bekledi, nihai kararını kolaylaştıracak — ahval' ve geraitin toplanmasına mun - tazır kaldı. (Arkası var) | wd onu yanlış bir harekete na- |* 51 sevk edebileseğini düşünüyor- eye tamamen hazır olabilmesi | - HER SABAH Na eee g Ko,nşudal'ı yangın !.. KY d Birleşik Amerika Cümhurressi B. Ruzv lere ödünç harp rilmesi hakkındaki izah ve isbat sade agtn borusu söndürmekie — komşus dlım için boruyu mus takar. Borunun parasını da | şusundan istemoyi aklından ge- çirmez. Yangın söndükten son- ra boru hâlâ kullandabilecek lde ise teşekkürle iade edilir, öğer kullanıdlamıyacak bir h: gelmişse, komşu bunu her haldı görür ve bir yenisini teklif eder.,, İşte akan suları durdurması lâzım gelen efendice sözler. Ancak bu sözleri bir Avrupa hükümetinin reisi değil, . bütün bir cihanı tehdit eden bir yan- gından en uzak mahalde kurul- vermeyi ğine ş 4 meselesinde yangın yerine ııam yakın bina — sahiplerini g ıw'vı'mı'ılwı işi görmeme .P göze çarpmı: ktadır. lah korusun, Aksa- rayda yangın çıkmış ve kudi muş bir rüzgârm — körükledi; alevler bütün bir mahalleyi teh- dit etmektedir. Şimdi o civar halkı ateşi görmemek için per- delerini sımsıkı kapamışlar dua ve sena ile mesguldürler de Fa- tihliler rüzgârın savarduğu kı- vılgımlara karşı evlerinin damla- rına ıslak halılar sermişler, tu- lumbalar hazırlamışlar, hanca - lar elde bekleşiyorlar. Böyle bir manzara karşısında Fatihlileri basiret ve tedbirsiz- lüklerinden dolayı kimse ayıpla- yamaz amma yangıma civar ma- halle halkemın - tevekkülünü de neye — hamledeceğini - bilemez. BEvvelkilerin — Ne olur ne olmaz, yağmur gibi yağan kıvılcımı görmüyor musun? Fazla ihtiyat göz çıkar . demelerine mukabil — Kısmetı de olanın kaşığın- çıkar! kabilinden pestenkera- ni bir cevapla mukadder — sual güya covapsız bırakmamak isti- yecekleri şüphesizdir. u kadar var ki Avrupalı kom şular da B. Ruzvelt gibi ellerin- deki boruyu vakit ve zamanında - rmusluğa takıp komşularına yar- dim etmiş olsalardı yangın bu derece saçağı sarmaz, halta bel- ki de gimdiye kadar sönmüş bi- Te olurdu. A. C. SARAÇOĞLU Askere kışlık hediyesi Ankara, 21 (a.a.) — Asker lerimize kışlık hediyesi olarak yapılmakta olan teberrüata dair buglin aldığımız telgraflar Ço- rum merkez kazası ve köyleri halkının bugüne kadar Kızılaya verdikleri yünlü ve pamuklu eş- ya mikdarının 2.700 e vardığını bildirmektedir. Kayseri halkı dün de yeniden 441 parça muh- telif eşya vermişlerdir. Kırklar- eli halkı ilk partide Kızılaya 340 parça yünlü ve pamuklu iç giye- ceği ile 1073 yün çorap ve GL0 yün eldiven tevdi eylemişlerdir 'ilistine Misıra ve Arabistana sefer eden İngiliz getilerinin rvo- taları üzerinde tabiat korkunc ve mühlik bir kaya parçası y: ratmıştır: Pantellerya adası ve ne zaman Akdenizdeki İtalyan üslerinden bahsedilmiş olsa bu Pantellerya adası ismi bazı kim selerin muhayyilelerinde Pan- e İn- denizyolları için tehlikele doi bal'kile baline gelmiştir. Acaba Pantellerya bu derece müthiş, bu kadar tüyler ürper- tici bir yer midir? Panteleryayı romantik ve e -rarâlüd bir havanın ihata,et- tiği doğrudur: Çünkü ne zaman Sicilya adasının fırtınalarından, Cezayir karsanlarının akınların- dan, Osmanlı donanmasının Av- rupayı titreten -hücumlarından bahsolunsa akla daima Pantel- lerya adası gelir ve işte bu ha- tıralar bu adayı korkunç ve es- rarlı bir havaya büründürür. Halbuki hakikat, ne bu kadar korkunçtur, ne de bu derece es- rarengiz. İtalyan makamlarının kati mümanaatlarına rağmen Pan- tellerya adası harpten evvel ge- rek İngiliz, gerekse Fransız ta yareleri tarafından hava - ziya- retlerine maruz kalmıştır ve ra- sıdların ifadeleri birbirine tama- mile tetabuk etmektedirler: Bu adadaki İtalyan hava - deniz üs- sü bütün rüzgâr ve, fırtınalara maruz kapalı bir sığlıktan iba- rettir ki burada deniz tayyare- leri için emin bir demir mahalli vücude getirmek imkânsızdır. Bundan başka hava işlerinde | ihtisas sahibi meşhur Fransız gazetecisi Poulain'in ifşaatına | göre Pantellerya adasının tuli (13), geniştiği de (9) kilometre- yi geçmemektedir. Yani ciddi hava dafif tertibatı vücude ge- tirmeğe müsait olmıyacak bir darlıktadır. B. Mussolininin ada- yı ziyaretinden sonra burada vücude getirildiği söylenen kara tayyarelerine mahsus üsse ge- lince bu üssün de Afrika kıyıla- | rından havalanacak - tayyarel rin kolayca hücumlarına maruz ve açık bir halde olduğunu söy- lemek İâzımdır. Zira Afrika sahilinden ha- Feket ödecek bir tayyare —on 4 dakikalık bir uçuştan sonra bu üssün üzerine gelmiş olur. Zaten İtalyanların Sicilya ada- gını bırakıp da bu ücra kaya parçasında mümkün bir üs vücu de getirmelerini akıl almaz. Sicil) ya adası ancak bir çeyrek saâtiik - bir uçuş mesafesinde kâindir ve bu adadaki meselâ (Kastelvet-: rano) sahası bir hava üssü için, çok müsaittir. Kaldı ki bu sa- hadan maada (Katane), (Sira- küz) ve (Vüttoria) mevkileri de vardır. İtalya - Habeşistan harbi es- nasında büyük Britanya ile ya arasında gerginlik azami haddine vasıl olduğu zaman İn- gilizler Maftayı tahliyeyi düş müşlerdi. Zira bu ada İtalyan tayyareleri için çok yakın bir hedef teşkâl edecekti. Halbuki Malta adası Pantellerya adası- nın dört büyüklüğündedir Bütün bunları söyledikten sonra Pantelleryanın coğrafi mevkii bakımından Sicilya bo- ğazının merkezinde — bulunması itibarile © havaliden geçen £ rüsefer yollarını izaç edebilecek bir vaziyette bulunduğu muhak- kaktır. Ancak düşman hava |Esraren giz iki ada DANTE LERYA Vü a LEROS Bu adaların esrar per- desine bürünmüş birer korkuluktan başka bir şey olmadığı muhakkak.. —— kikt bir volkan haline getirebile- ceği de unutulmamalıdır. bu (Leros) a gelince Zonguldakda (Yelkenışi) vapuru kurtarıldı Zonguldak (Hususi) — İstan- bul gazetelerinin, Zonguldak Ji- manında bulunan (Kaplan) - va- purunun, fırtına dolayısile be- rayi ihtiyat oturtulduğuna dair | neşrettikleri haber asılsızdır. (Yelkenci) vapuru görülen lü - zum üzerine oturtulmağa baş - lanmış fakat fırtınanın durması üzerine tekrar tahliye edilmiş - tir. Erenköy Kız lisesinin teberrüü Kızılay cemiyetinde: Kahraman askerlerimi kış- | lik hediye olmak üzere Erenköy kız lisesi talebesi tarafından 26 çift yün eldiven, 316 çift yün dar Amerikan kız lisesi talebe- si tarafından dahi 109 çift yün eldiven, 60-aded yün fanilâ ve adını - söylemiyen — Anadolulu .bir yurddaşımız da eşya almak üzere iki yüz lira tebevr lerdir. Teşekkür ederiz. Ankarada Namık Kemal İhtifali Ankara, 21 (a.a.) — Büyük vatanperver şair Namık Kema- lin doğumunun 100 üncü yıldö- nümü olan bugün, bütün yurt içinde yer yer bütün halkevle- rinde ve halk odalarında başta üniversite olmak üzere bütün mekteplerde toplantılar yapıla- rak hatırası anılmıştır. Her si- nıf halkın iştirak etmiş bulun- dukları bu toplarıtılarda söz a- lan hatibler tarafından Namık Kemal'in hayatı, şahsiyeti, eser- leri etrafında konferanslar ve- rilmiş ve gençler tarafından şi- irlerinden parçalar okunmuş ve eserleri temsil edilmiştir. Ankara radyosu da bu akşam- ki emisyonunda büyük vatan - perver için bir saat ayırmış bu- lunmakta idi. MERAKLI HÂDİSELER kuvvetlerinin bu ölü volkanı ha- adayı | çorap, 30 yün kazak ve Üskü -| etmiş-| İtalyanlar Trablusgarp harbi esnasında işgal etmişlerdi. Harp ten sonra İtalyanlara Trablus- garbi terketmiş olan Osmanlı imparatorluğu adaların iadesini istiyordu. Halbuki 1914 cihan harbinin sonunda — İtalyanlar (Sevr) muahedesile adayı elde ettiler, İngilizler (Leros) adasını 916 yılından 1918 yılına kadar işgal etmişlerdi. Lâkin (Londra) mu- ahedesi İtalyanların ada üzerin- deki hâkimiyet haklarını tanı- mış olduğundan ada tekrar İtal- yanların oldu. * : Dört senedenberi (Leros) ada- etrafında derin bir süküt hi rümfermadır. Eskiden - Rodos- tan kalkan bir vapur bu adaya da uğrardı. Lâkin son zamanlar- da seyyahların bile bu adayı zi- yaretleri yasak edilmiştir. Son harbin başlangıcındanbe- ri (Leros) ile diğer adalar ara- münasebat tamamile kı Adanın müteaddit manları ve koyları vardır. Bun- ımınn en mühimi Porto - La- r ve İtalyan mühendis- Tönin' odt A PD KS liman da bu olmuştur. (Leros) adası Türk - sahille- rinden birkaç kilometre mosafe- de kâindir. Türkiye ile Kıbrıs arasındaki seyrüsefer yolunu kontrol altında bulunduran bu adanın, havacılığın son inkişafı üzerine, chemimyeti artmıştır. (Leros) ile (Atina) ve (Ça- nakkale) arasında tayyare uçı şu mesafesi bir saattir. Hayla- ya Olan mesafe ise dört saatten ibarettir. Binaenaleyh son za- manlarda Hayfayı bombalayan İtalyan tayyarelerinin - (Leros) dan hareket ettiklerine ihtimal verebiliriz. 1939 yılında adanın nüfusu (6400) den (13600) e - yüksel- miştir ki bu miktarın — (7500) ünü İtalyanlar teşkil eder. İtal- yanların ticareti canlandırmak hususundaki gayretlerine rağ- men goa seneler zarfında Leri “Sun ticareti bir hayli düşmüştür. 1935 yılında bu ada bir miktar mermer, bal, zeytin ve tülün ihraç edebiliyordu. Halbuki bir yıl sonra ihracat miktarı yariya düşmüş ertesi sene daha ziya- de azalmıştır. Buna mukabil a- danın ithalâtı dört misli artmış- tır. Bütün bunlardan anlaşılı ki (Leros) son seneler zarfın mahalli sanayii ihtiva eden müs- tahkem bir mevki hâline - gel- miştil Adada tahttezzemin kayalar içine oyulmuş. mazot ve benzin depoları bulunduğu rivayet edil- mektedir. İtalya hükümeti 1937 yılında - (1,110,067) ton ham petrol satın almıştır ki bir sene Sonra yani 1938 de bu miktar (3,336,989) tona baliğ oluyordu Bundan anlaşılıyor ki 1938 - yı- lındaki fazla mübayaat o sene içinde (Leros) adasının hitame ermiş depoları için yapılmıştır. İtalyanın - (Leros) u hakiki müstahkem bir mevki haline if- için büyük himmet ve gay- retler sarfetmiş olduğu muhak- kaktır. Bununla beraber adanın bilhassa hava hücumları - bakı- mındatı kolaylıkla kabili taarruz olduğu İngilizlerin hiçbir tayya- re kaybetmeden yapmış olduk- ları son hava hücumlarile sabit olmuştur. MACERA ROMANİ (SE| İPARAŞÜTÇÜNÜN EĞRARM [Tefrıka No. K b eg Bu esnada, halkın alkışları sında paraşüt yere iniyordu kendini tutamıyarak fırladı. Komiserler, bazı seyirci- nadam Şavyer de arka- | sından koştular. Polis hafiyesi | hızlı koştuğundan ilk olarak, ye- | ra inmiş paraştitün yanına var- | di vyer kımılmadan paraşütün arasından görünüyordu. Yüzü psarı idi. Yüzü n uzan: miş duran adamcağızın etrafını, hafiyesinin arkasından ko- Şup gelenler kapladı. Komiser lerden biri endişe ile Kımıldamıyor, neden aca- ba? diye sordu Veranonun yardımı ile tayya-| reciyi paragütten sırtüstü çevirdiler. Orada bulu- nanların hepsi buz gibi donup kaldılar, Madam Şavyer bağıra- bayıldı. Paraşütçünün ayırdılar ve tam kalbinin üzerinde bir kama sap- lanıp kalmıştı. o Jislen Şavyetin-Üzerinde — si yah renkli sade fakat şık bir el-| bise vardı. G inik, oturmuş, sinirli görünüyordu. Verano, önündeki masaya eli- ni dayamış, genç kadına — bakı- yordu. Nihayet polis hafiyesi — Demek bana bir şey söyli- diye sordu eye üzüyorsunuz? ş ledim. Bendan da ne istiyorsunuz? — Pekâlâ. Fakat sizinle polis hafiye: nızın arkadaşı şunüyorum. Bunu ben de biliyor sıfatile Bir polis hafiyesi, suçluyu | yakalamak için uğraşır, Ben i dostumuzun intikamını almak- tan başka bir şey düşünmüyo- rum, — Hakkınız var! Fakat bu muammayı — kim gözebilecek ? | Kafam alamıyor. bunu.. «Vaka mahalline gelen doktor toprağa indiği zaman ölmüş — olduğunu | öylemiyor.. Halbuki, — kama| göğsüne derin bir sürette — sap- sıfatile değil, zavallı ko- | konu man kocanız hayatta imi Aralarında - bir oldu, | Jislen hıçkarıyordu. Verano, du daklarını ısırmış bir - vaziyette kalmıştı. 1 Boyuma sizi rahatsız edi | yorum, Beni mazur görünüz, Fa-| kat hakikati meydana çıkarmak | vazifemizdir. | Kocanızın atlamadan övyel ellerini sıktığını söylüyorlar ) K Genç kadm ellerile yüzünü| sakladı. Verano, vaziyetini ıwş anmıştı. Böyle, bir yara ölümü | derhal intaç - edermiş. Rwuhu da Jakın tayyareden atladıkt ın sonra öldürüldüğü manası — çı-| kar -Bu hususta belediye ve- isi ile muavinlerinin söyledikleri katidir. Tayyareden atladığı za- madan lâkırdısına devam etti - Tayyarede adam vardı. Jislen kasık bir sesle T Bligni mi? dedi. — Bwvet, Şavyeri iyi tanıyor- du. Yalmız pilot dairesi tayyare-| dördüncü - bir nin diğer kısmından ayrılmıştır. Yine belediye reisinin şehadeti- ne göre, pilot hiçbi cularla konusmamış, atlama 1 herhalde € den tanzim edilmişti ki iki t: yareci de birbirlerile konuşma- mışla suretle Bligni de he edilecel Bu son sözleri söylerken genç kadının çehresinin değişti sevinç emarelerinin be ördü: — Anketin neticesi, dünden- beri: Sıfırdır. Bunula beraber Müfettişlerin zihinlerini - kurca layan bir $ey var. O da bu katil fülinde kultamılan âlettir Bunu da öğrendiler — Evet bir saat kadar oluyor ki anlattılar. Bu kama şeklinde ve tayyare malzen satan bü- yük bir ticarethanenin veklâm diye verdiği keskin bir kâğıt ke “Bu ke seceği imi; cek n bakayı törtip eden şahislardan biri tarafından, tayyere meyda. nındaki büreda masa — üzerinde | | | | gııı'u':ı üş.. — Öyle ise katil... Veyahut | Bunu alabilir ve...| â kocanızın kendisini vurduğu ihtimaline saplanıyor- sunuz.., Ve genç kadının — sustuğunu görünce Çok rica ederim. n öyle| resmi polis hafiyesi değilim. E- ger kocanızı seviyorsanız — inti- kam almağa çalışın. Her şeyi, bildiklerinizi anlatın. ize bildiklerimi an- lattım. Zavallı J kendisini or- tadan kaldırmak - fikrini izhar | memesine n bu ihtima- lin mümkün oalbileceğine kani- Birisinden mi korkuyordu ? | 'Tehdide falan maruz kalmış| miydı? — Hayır — Buna yemin edebirilir mi-| Biniz? | Zannedersem,dost gibi dı Zi, polis hafiyesi gibi - konuşu-| yersunuz Verana, (Devamı v. | ölümüne sebeb ol SİMDİLİK BU KADAR Bir içtimai meselemiz Bir memleketin refah geviye« si, orta sınıf halkının refah de- recesile ölçülür. Burada “orta sınıf,, tâbirinden maksadım, mâddi geliri orta derecede olan vatandaşlardır. Bizde memle- ketin yüzde seksenini teşkil e- den köylü sınıfı, birçok memle- ketlerin köylü sınıfından mu - hakkak -ki daha müreffehtir. Âğar beliyyesi kalktıktan sonra hükümetin ittihaz ettiği “köylü sınıfını himaye,, kararı sayesi de maddi vaziyeti her sene yük- selmiş ve yükselmekte de de- vam etmektedir. Bugün köylü sınıfının başlıca istihsal madde- si olan buğr fiyatı 9 kuruş Zibi Çole. Yükdeli Bir- dereceye çıkmıştır. Arpa, misır, pamuk vesaire istihsal maddeleri fiyat-, ları hep ükselmiştir. Ziraat Bankası köylünün kredi bulma- sı işinde çok büyük gayretler sarfetmekte, ona her türlü ko - laylıkları köstermektedir. Çalış- kan, tutumlu ve zeki olan Türk köylüsü, kendisine karşı göste- rilen bu yakın alâka ve ihti - mamdan azami şekilde istifade etmekte ve refah seviyesi git - gide yükselmektedir. Memleketin geliri yüksek va- tandaşlarının da bittabi Vazi - yetlerinden memüun olmaları i- cab eder. Bunlar da hükümetin takib edegeldiği patayı himaye, ticareti teşvik, hov türlü emni - yeti temin politikasından bol bol istifade etmektedirler. Cümhuri- yet devrindenberi başta nafia iş- İeri olmak üzere girişilen imar işleri iş sahalarını çok ge- nişletmiş ve memlekette birçok milyonec vatandaşların yetiş - mesine sebeb olmuştur. Fakat bu iki sınıf arasında kazançları-müayyen bir memur ve işçi sınıfı var ki bunlara he- nüz lâyık oldukları hayat sevi- yeleri temin edilememiştir. Ay- da 40 ifra alan bir memur veya 30 lira kazanan bir işci bilhas- sa İstanbul, Ankara ve İzmir gi- bi hayatın Pahnh olduğu şehir- lerde iztirab çekmeğe mahküm- dur ve ıztırab Memleketin teşkil eden Köylü sımıfının ya - ninda bu nevi memur ve işçi va- tandaşların sayıları pek az ol - makla beraber gönül yine bü vatandaşların az cok bir refaha kavuşmalarını elbette can ve gönülden ister. Esasen cemiyet mekanizması içinde maddi -bir ıztırabın zebunu olarak çalışan bir vatandaş, muhakkak ki ken disinden beklenen — rândimanıih “onda Birini bile veremez. Hiine geçen 40 lirayı ev: kirası, - yöl parası, yemek içmek, kendısınc. karısına ve çocuklarına üst baş yapmak arasında nasıl taksim edeceği hususundâ mebhüt ve perişan bir memur veya işci na- sıl işinde müfid olabilir? Nasıl kendisinden beklenen randıma- ni verebilir? Nasıl vazifesini ve işini sevebilir? Ona bağlanabi- YN Bugünkü dünya buhranı sona erdikten sonra ilk düşüneceği - miz ve müsbet kararlar alaca- ğımız mevzu, bu olmalıdır. MURAD SERTOĞLU Sıvasta feci bir cinayet , (Hususi) — Kataçayır nahiyesine bağlı Başıbüyük k yünde bir köylünün ölümü neticelenen lenmiştir. Bu köyden Hasan oğlu Ka- dir ve Halil oğlu Turam amca çocuklarıdır. Birisinin 5, diğeri- ile feci bir cinayet iş- | nin ise 7 çocuğu vardiır. “Turamın küçük oğlu — Halil y civarında koyun - otlatırken inden daha küçük olan ve dolasan bir çobanı dövüyor. Halil oğlu Kadir” bu akraba çocuğunun haksız hare- ketine kızarak onu — azarlıyor, Halil i; bu civardı le ne alükan Vi en ne k: yorsun, diye- rek bazı küfürler savuruyor. Kadir bundan içerleyerek Ha- lilin kafasına bir değnek vuru- nin bu *i bu hüdisey ye kızan Turam önünde odun ya- du karanlıkta Ka- dirin o civardan - geçtiğini gi rünce arkasından koşup elindeki balta ile Kadirin başına -iki üç darbe indirmek suretiyle derhal or. Katilhâ- disesinden biraz sonra haberdar edilen müddetumumilik hâdise- ye el koymuştur, Katil yakalan- miştir