y layfar RRARA AAA AM AARAAARACA Karmamaa ee zamrame mrrama Şaka Niyetinew Bamşa Çekirdeğidir Efendim Dostum - Naci Sadallah bir ya- zaya fena içerlemiş. Müherriri «Pa: gizm bir ideoloji değildir. Zira tarihi bir zaruretten doğmamıştır. diyor- TBu tarihi zaruret te Roboto fi- din gibi arzuya ve zamana göre do- ğuran yeni icat bir kadın olacak ga- Tibat) 'Naci, mubarririn fikrinde değil; Çünkü tarihi maddiyecilik (yani ko- münizm) de bunu, kendi düşündü. ü gibi düşünüyormuş. E, hakkı var tabii; madem ki tarihi maddi- yecilik böyle diyormuş, aksini iddia- Ancak bu takdirde 'ne olsa gerek acaba? Hatırıma — eski - bir bankacımız| geldi. Merhumun, inanmağa abdal- Tığın dahi kifayet etmediği mübalâ- gaları vardı. Birgün, eski İzmirin Kramer gazinosuna gitmiş. - Hava #ıcak, serde şişmanlık ta var. Rafta karpuzlar görüyor: «Aman, diyor, e iyi.. Şu havada serin serin, tatlı tatlı ne yenir mübarek!» ve garso- u çağırıp: — Oğlum, diyor, gü karpuzlar- dan birisini bana keser misin? Garson gülümsiyerek cevap ve- ziyor: — Onlar karpuz değil efendim. — Yane? — Bamya çekirç gü Faşizm * Ebedi şefin en büyük — mirasla- rından olan ideal bir Kemalizm re- dimi vardı, ona imanımız vardı. Hat- tü efkârı umumiyeyi heyecanlandır-| Mak, yahut sesimizi Ankaraya du- yurmak istediğimiz zaman bağırır. dik: Biz. Kemalim çocuklarıı» Ebediyen çocuk kadmağa azmet- amiş görünen - Kemalizmin evlâtları| #imdi bunu unutup - birbirlerinden Süphe etmekle mesgul Sen Faşist. in, ben Nazi, öteki Komünist, gu gördüğün de Tıkırıst?. Naci, mevau da marazi ümiller de arıyarak bü. Yük üstad Mazhar Osmandan istim. Zaçlarda bulunmüş: «Neye üstad, Gemiş, bunlar ellerini yukarıya kal. Gırarak selâm verirler?, Peki am. ga birader, ellerini yukarıya kaldır. Gıktan sonra bir de yumruk sal yanlar var (Ispanya harbinde re kimlerini çok görmüştük). Bunlar da tarihi - maddiyee ifin — kabul #tmediği farar ye e denmi Tarih zarüredler samanın İcaj Jarı demekse T maddi tarihiyecilik faksiratimiz affetsin) Faşizm Av. Tupaya ve Afrikaya - mütemadiyen #iliz atan bamya çekirdekleridir. d Ve cevap vermek kabil. Likin döğtümü - kudırmaktan Korkuyorum. Asabiyeti artıp; sonra izm» ile biten rejimlerle idare olu- nan milletleri (ki içinde biz de varız) 4Yok!> / diyiverirse bu sefer yine Mazhar Osmana müracaat etmek Tüzim gelecek! flerimiz şimdi ka- Tie hep bunu soruyorlar: «Harp ola-| gak mı? Ne vakit olacak? Nerede .. İcak?» Hizır İlyas gibi mevsime, tak. “Vime bağlı bir şey olsa belki merak- Jarını yenmeğe gayret edilirdi. Bü. Yük muharrirlere fikir verememek. Ten okuyucu da elem çekiyor doğ. Tusu!.. Malüm ya, dördüncü kuvvet| bu! O da hazırlanacak. Harbe ya: Faşır gürültü stokları yapacak. A- | gaba bir kere de rasat merkezlerine, |lümi cefir üstadlarına, yahut daha | İ üiylel HitlerlE Musaolinine sorsalar. Ne ise yine müteselliyiz. Eğer biç. | yerde harp patlarsa mescle kalmıya- t derbal anlaşılacak #azetelerimiz müsterih olacek. Arık " gadan #onra yapılacağı onlar bilir. | ker! Ş ediliyor |dan sonra eserlerin kataloğu yaş taktır. Tn YENİSABAN Ayvazın Esir Düşmesi Bolu Beyinin Adamları Bir Anda Ayvaz İle Hoylu Beyi Yakalayarak Bağladılar Ayvaz —a foylu bey de, Ayvaz da giriştikleri teşebbüstün çok delice bir hareket olduğunu anlamıyor değiller- di. Fakat bunu yapınasalar, Köroğtunun Boluyu boy- hyacağını anlıyorlardı. Bu da şeflerinin hayatı için muhakkak ki çok tehlikeli bir şey olacaktı. Hoylu beyle Ayvazın orta bir süratle geç lardan bir kaç dakika evvel başka bir atlı gin tozu dumana katarak geçmişti. Bu adı 'vel Köroğlunun sofrasında saz şairi kıl 've Nerkis çiçeklerini metheden Bolu beyinin casusu ddi Casus, Bolu beyinin sarayının önüne vardığı za- man henüz horozlar ötmeğe başlamamıştı. Muhafız- lar kendisini tanıdıklarından hemen içeri bıraktılar 've Bolu beyini de uyandırarak — Köroğlunun yanına gönderdikleri casusun geldiğini ve süratle kendisini tediğini haber verdiler. kaç dakika sonra casus, büyük bir heyecan- Ja yaptığı işleri anlatıyor ve Köroğlunun nerede ise bahçesindeki nadide Nerkisleri koparmak için gele- ceğini haber veriyordu. Sahte saz şalri, Köroğlu «Bu giçekleri görmek için gideceğim, dediği zaman be- men oradan sıvışmış ve Soluğu burada almıştı. Bolu beyi, kurnaz casustn önüne bir kese dolu- Su altın fırlattıktan sonra hemen harekete geçti ve güzel Nerkis çiçeklerinin bulunduğu bahçer finı bine yakın en cesur, en seçme askerle kuşat verdi. Tam hazırlıklarını bitirmişler, herkes yerine sinmişti ki karanlıkta iki atlı belirdi. Bunlar müte- reddit bir tavırla atlarını dalma ağaçların gölgele- rinde yürütüyorlar, bu suretle görünmemelerini te- min etmek İstiyorlardı. Az sonra, yüksek duvarların dibine kadar sokuldular. Bir anda çevik hareketlerle düvarların / yanında bulünan / yüksek ağaçlara tır. mandılar. İki gölgenin kalın dallardan duvarın üze- Tine, oradan da bahçenin yumuşak toprakları üstüne aıçradığı görüldü. Hoylu beyle Ayvaz böylelikle ü zerlerine almış oldukları tehlikeli işin ilk kısmını mu- vaffakiyetle başarmış bulunuyorlardı. Ai silâhşor bir anda yüzlerce asker tarafından sarılmış olduklarını farkedince nasıl bir tuzağa düş Fülmüş olduklarını aaladılar. Fakat artık İş İşte geç. miş, olan olmuştu. Kurtulabilmek için kuş olmaktan başka çare kalmamıştı. Daha fenası silâhlarını bi gekemiyecek vaziyette idiler. Zira buna teşebbüs et tikleri dakikada yüzlerce kargı, mızrak ve kılıcın vü. cutlarına saplanacağını biliyorlardı. Onlar daha düşüncelerinin sonuna bile varma- dan kollarının ve bacaklarının bir süirü el tarafından tutulduğunu ve kalın zincirlerle bağlandığını, sonra karga tulumba edilip götürüldüklerini - hissettiler. Biraz sonra da her tarfı tş bir hücreye kapatılmış bulunuyorlardı. Bütün bu işler okadar süratle olmuştu ki Hoylu bey de Ayvaz da sersemlemekten kendilerini alama- anışlardı. Neden sonra kendilerine geldiler ve bulun. dukları vaziyeti gözden geçirdiler. Her halde hiç te parlak bir mevkide bulunmuyorlardı. Bolu beyine, bahçeye gelen iki adamın, en ufak bir mukavemet göstermelerine imkân bırakılmadan Hoyla Beyin yakalandıklarının yakalandığını haber verdikleri zaman çok sevi ti. Fakat az sonra bunlardan hiç birinin Köroğ'u © mayıp ancak kendisinin belli başlı en yakı ından oldukları bidirilince son hadde varmış olan neşesi biraz azaldı. Maamafih gerek Hoylu bey ni, gerekse Ayvaz ismini çok defalar işitmiş, bunl rın da gösterdikleri kahramanlık ve cesarete hayran fa. Hiç olmazsa bunların da yakalanmış olma, beyi göyle düşünüyordu:. Köroğlu, kendisine en yakın iki adamının esir düştüğünü görünce onları kurtarmak için elbette bir çok teşebbüslerde bulunacaktır. İşte bunlardan birinde bana tallim biraz yardım edecek Glursa ken- disini de ele geçirmek benim için çok kolay olacak- tır. Maamafih — Bolu beyi, — Köroğlunun birdenbire gazaba gelip bütün gayretile harekefe geçerek kendi askerlerini mağlüp etmesini de imkânsız bulmuyordu. Çok İyi anlıyordu Ki Köroğlu ile bir daha karşı- Jaşacak ve önünde mağlüp olacak olursa hayatımı da kaybetmesi muhakkaktı. Bu müthiş adam imkânı yok bu sefer onu Sağ birakmazdı. bir tuzağa lisesi üzerine budalaca se- bep olduğunu düşünüyor ve kendi kendine müthiş kazıyordu. Nasıl olmuştu da böyle çocuk gibi kanc ılmıştı? Nasil olmuştu da © Saz gairinin sözlerine inanmıştı? Bunun bir tuzak olduğunu nasıl keşfede Şimdi hergün kalesinin üst katına çıkıyor, göz- leri ufuklarda beyhüde yere Ayvazla Hoylayu arar- ken parmakları sazının telleri üzerinde dolaşıyor, dadaklarından biribirinden yanık beyitler dökülü. yordu : Ayvazı yolladımı telep Alyanağı döndü güle, Hoylu oğlu Kenan ile, Gitti Ayvazım gel * Havalarda uçan Turna, Kanatları burma burma, lem davul çaldım, hem zurna, Gitti Ayvazım gelmedi. * Gökyüzünde vardır yıldız; Alverem sana bir kız, ister daril, istersen kaz; Gitti Ayvazım gelmedif * Giderken helâllaştın nn Küskün idik barıştın mı Bana bakıp el ettin mif) Gitti Ayvazım gelmed * Varın söyleyin civana! 1 çiçe Ne gelmedin sen bu yana, Gütti Ayvazım gelmedi. İ MAYIS 1939 MEŞHUR CASUS MUSTAFA SAGİR aa VASİL TUFULDU, NASİL ASİLDI? wam —R— Yazanı R. KARAOĞUZ Casus Mustafa Sagir İstanbula Varmıştı Memurlar Kapiten Harding'in Gösterdiği Hürmete Şaşıyorlardı Dünkü kısmın hülâsası :| taşıyan askeri bir motorbot ile üse Mustafa Sagir - Hindi tandan | TU nlıği gelen yaman bir İngiliz casu- | 4, alelüde bir adam olamazdı. Acaba sudur, İstiklâl harbi esnasın-| kimdi bu?, da Ankarada ele geçen bu Kontrol memurlarını bir tarafa cosus İstanbula vapurla gel- | bırakalım, o üzülerek çatlasın- ST lar bis Goçgll karlerla larar, ile tanınan kapiten (Benet)in göster | Koliğına Aalyama ga ni TT u gemer zat kim acaba ?..| Zim. Mustafa Sagir Istanbula niçin Htanli vardı Fakat ne de güzel | Mustafa Sagir kimdir? '1ne de olsa bu milletler, bu kadar te-| b ye evveline dönecek, gözleri- ve kim olduğu apaçık anlaşılacak. | ancak İngilizler tarafından işgal e- Demiş, arkadaşlarının şahlanan | dildikten ve bu tehlikeden korunmak meraklarını dindirmişti. için şehrin etrafına on arşın yük- Fakat ne o ya?.. Kapiten Harding, | sekliğinde, kerpiç ve çamurla bir bu esmer zatın elinden tutmuş, gü- | sur çekildikten sonra, emniyetle o- vertenin yan küpeştesine dayanarak aklı ve mütecessis bakışları ile turulabilecek bir hal alabilmişti. Birer kattan ibaret olan evleri yolcuları gözden geçiren üssübahri | ve dıvarları da, tıpkı surları git kumandan muavini binbaşı (Bover) | kerpiç ve çamurdan yapılmış olan in yanına götürüyor. Bak bak tak- bu gehir, uzaktan bir toprak yığın. dim de ediyor. Görüyor musunuz | tısını andırırdı. Sokakları dar. pi binbaşı da birden toplandı, esmer ibaşı da birden toplandı. esmer | ve intizamsızdı. Şehrin şarkında bu- Tunan, içinde daima Türkistan, A- cemistan, Afganistan ve Buharalı tüccar ve sayyahlarla dolu olan, yi- 'ne tek katlı büyük bir (Kârtansa- Tay) ile- içinde mahpus - bulunan Hintlilere yünden kilim ve seccade dokutturulan ve paçavralardan ip- tidai bir surette kâğıt yaptırılan ha- pishanesi, yegâne göze çarpan bü- Yük binalarışdı. O zamanlar, bu şehre Ajan poli- tik unvanile Mister Kıristi adında bir ingiliz hükmediyordu. Şehrin ew leri, insanları gibi havası da çok pis ve fena idi, 1 1300 yılı haziranının ilk haftası idl. Pişaverde her sene tekrar edil. esi milif bir âdet olan (Ram nile)i denilen âyin ve rgerasim o gün baş- lamıştı. 'Tam bir hafta süren, halkı 've şehri bir bayram gibi sevindiren le her türlü kontrol kayıt ve mua. | Ve #enlendiren bu âyin, şimdi hura. melelerinden müstesna tutularak, | fe addedilen milli ve tarihi bir hâ- büyük hürmetler, ikramlar gösteri- |disenin canlandırılmasından ibaretti. lerek, hem de müttefikin forsunu| (Devamı var) vaziyet aldı. Bakınız selâmliyor, sa- mimiyetle elini sıkıyor. Bu, her ha de İngilizlerce tanınan ve çok sevi- len büyük bir şahsiyet olacak. Fa- kat kim?1, Ay, ay bu da ne?.. Meçhul yol- cunün ” bavulları, kapiten Benetin emrile, hem de hiç görülmemiş bir gey, İngiliz neferleri tarafından kon trol motörüne indiriliyor. Işte, meç- hul yolcu binbaşı (Bover) in elini sıkarak yanından ayrıldı. Kapiten Benet ile Hardingin arasında mer- divenden iniyor, işte hep beraber| bindikleri motör, üssübahri kuman- danlığı dairesine doğru gidiyor.. Iş-| te ve işte. Gerçekten merak edilecek birçok| geyler. Müttefiklerin ve bilhassa 1n- gilizlerin benimsedikleri, her gözden kıskandıkları İstanbula, kuş bile u- çurmadıkları bu sıkı zamanda, böy: FRANCİS CARCO'nun HAPİSHANELERDE yaptığı Etütlerden yaratılan en böyük Fransız şaheseri; KADINLAR HAPiSHANESi VIVİANE ROMANCE-FRANCİS CARCO-RENE ST. CYR Bu Perşembe Akşamından İtibaren L Â L E Sinemasında K aRRİD AA