Ti KANUNURANI — 1600 Lpıı#&% Köylüye toprak Köğik bir Talletin $e büyük te- tihasi küvvetidir, - sörü bizim gidi iemleket içln yürde yür bir hai ati ifade ediyor. Köylünün milit iktisat, mill ser- e n malatt. bir vol omamaci| İçin, milit istihenlde tenyid edici bir Nirur olubilmei için'en büyük ie Ha vazar slin toşrağa sahip - ümesi icap eder. Hükümetimiz 4.büyük ve mühim davayı et bt- Tan GA Gevelarımız aramına h Tünekle çok yerinde bir hareketti baammaştar. Çünkü bu bütün Türk köylüsü- Bün'en mühim derilerinden birldir. Düm basütnlarda temap ettiği Ş Razkeln derileci arafında 1 İanbüle 15 dakika - mesafede olna| — üsünsleyi Türkiyenin n müret- . feh mehiyelerinden biri olmamı tü imgelen Rami köyünün - içinde de) üü Ranlik arazisiz köylü bulundu | & ğunu yazdık. Gözümüzün önünde | Bulunan bu yaraya temas edince ve| İi biraz tamik edince bunun kolaye | kılda tetkiki kabil olduğunu gördük. | Bizzat Rami halkından - birinin | bize anlattığına göre, Rami civarın- a Topçularda İncirlik namile anı- COAKAAAAAAKLALACAIA İan 400 dönümlük bir arazi vardır. Bu arazi Hıristaki namında birine aittir. Ve emvali”“ metrukedendir. <i e b halka dağıtılması zannediyorüz ki okadar güç bir iş olmasa gerektir. Köylüler kendilerine taksim edile- | cek bu arazinin bedelini taksitle ö- demeğe hazırdırlar. Bunu alâkadar- — darin nazarı dikkatine arzederiz. TİLKİ Sahte para süren köylü Bu paraları kendisine veren adamda dün yakalndı! Trabzoalu İshak isminde — bir adamın şehrimize gelerek kapalı garşıda 7 liraya satın aldığı bir Palto mukubilinde 2 tano kalp 5 Tiralık veriğini ve kendisinin ya- kalandığını yazmıştık. İshak müddeiumumiliğe teslim edilmiştir. | Dün T inci sorgu hâkimüiğine getirilen Huak, ağlayarak bu işte kendisinin hiç bir kabahati olma- dığını söyemiş ve: — Ben Jrabzonluyum. - Fakat Bursaya iş bulmağa gittim. Orada ceviz kütüğü işi yapan Mustafanın yanında çalıştım. Nihayet memle- ketime gitmek üzere - geçenlerde yanından ayrıldım. O zaman Mus-, tafa bana 12 tane 5 liralık verdi. Bu 60 lira benim yevmiyelerimdir. Ve ben bunların kalp olduğunu ka. tiyen bilmiyordum!,, Demiştir. Bunun üzerine Bursa Adliyesi- 'e acele bir telgraf çekilerek kü- tükçü — Mustafa da dün akşam yakalanmıştır. Kendisi bugün veya yarın Bur- /sadan şehrimize getirilecek ve “mevkuf bulunan İshakla yüzleştiri. decektir. ı Hazin bir ölüm Hariciye Vekâleti - Muhasebe direktörü Hakkı Ateş'in tahtı te - | davide bulunduğu Peşte şehrinde bir ameliyat neticesinde vefat et- tiği kemâli teessürle öğrenilmiştir. | Merhum, uzun müddet Divanı Mu. hasebat Murakıblığında bulunmuş halük, çalışkan, kıymetli bir me- murdü. Genç yaşta ölümü — bir ziyadır. — Ailesinin, Divanı Muha- #ebat ve Hariciye - arkadaşlar acılarmı paylaşırız. j Halkevleri Şehremini Halkevinden” Evimizde her çarşamba günü #aat 20.30 da karagöz temsilleri yapılacaktır. — Birinci — “temsil 11-1-89 çarşamıba günüdür. Dave, tiyeler ev sekreterliğinden alınır. Toplantılar | Bporcuları daver Beyoğlu Halkevinden: Geçen yıl evimizde letli jimnastik yapan spor) Cu arkadağlarımızın 13-1-030 Cuma Günü sant 18 de evimiz #por şubesi- e müracaat eylemeleri mercudur. i Ev bilgileri Yosıın nasıl imha edilir? (2) Parlak ve fantazi, siyah renkli hasırdan bir şapka, Ara - sında ayni renkte fötr vardır. (8) Hafif ve yumuşak, yeşil () Siyah — satürn — hasırdan, | renkli ve paravana şeklinde fötr| kordelası sarı ve kırmızi çizgili| bir şapka, | Bir bere OA 44 faneden bir türban. Ku - Damlarda ve salan ağaçlarının ü- zerinde husule gelen yosunları im- ha etmek için pek kolay bir çare vardır.: Bir kilo kadar (kzibritiyeti hadid) almalı a erittikten sonra yüzde on nisbe- tini buluncaya kadar su ilâve et- meli. Bu mahlül ile sulanan yosun | Jar kararır, kurur ve nihayet kaye bolur. Ağaçlar ve nebatlar bu su dan ziyan görmez, bilâkis. istifade ederler, Kestane e>mesi Kestane ezmesinden — misafirleri- 'nize ikram edebileceğiniz pek çok nadide şekerlemeler yapmak müm- kündür. Masraftan ziyade sabır is tiyen bu şekerlemelerden birkaçını | tarif edelim: Suda pişmiş kestaneleri —ayıkla- malı, güzelce ezmeli, içerisine toz geker, birkaç damla konyak yahut rom ve gayet ince kıyılmış. porta- kal kabuğu şekerlemesi ilâve ede- rek karıştırmalı. Bu hamurdan bir kahve kaşığı mıktarı alarak çekir- deği çıkarılmış tatlı kuru siyah e- Tiklere doldurmalı. Bu hamurdan — bir kahve kaşığı!| alarak el içerisinde yuvarlanmalı sorna her iki tarafına evvelden a- yıklanmış, hazırlanmış olan yarım- Şar yarımşar iç cevizleri yapıştır. malı. Bu kestane hamuru ile çekir- dekleri çıkarılmış - hurmalar da doldurulursa pek nefis olur. Hurma içerisine çekirdeği yerine iç kabuğu ayıklanmış ve hafifçe k: zartılmış badem de — konulabilir. Tarif edilen kestane ezmesi içe- Fisine daha birçok meyva şekerle Mesi katarak ceviz - büyüklüğünde yuvarlaklara ayırmalı, sonra dövül- Mmüş, badem, fındık, fıstık gibi mey- valardan birine bulamalı Yeni ğ;pl:alar, Saç Tuvaletleri | Küçük kenarlı ve tepeli şapka- Jar, - başlarımızda, üzerinde iyice Sırtta ve göğüste geniş bir sı rette açılan büyük akşam tuvalet leri ancak güzel bir dekolteye mi lik kadınlar tarafından taşınabi - dir. Böyle güzel bir dekolte d | devamlı ihtimam ve ısrarla vücud büklelerimiz geçmeden — düra- caktır. Çıktığı zaman epey ten. kid ettiğimiz tepeye doğra çıkarı-| Tnt dan, ondüle ve küçük - brkleler| * Hergünkü beden sporu, bu : le üdeta titrer vaziyette duran seç | Y€ İSiN yapılırsa, omuzların, ko tuvaleti gittikçe yerleşiyor - gibi| görünüyor. Jarın, boynun / çizgisini ehemmi- yetli surette değiştirir, güzelleşti. Sapkaların tepeleri dar olduk-| T Hattü adalelere fazla bir in ları kadar yüksek ve fötr şapkalar| A'" w“'“”l'; ua vt d dözt veya ç köşeli bir şekilirae | İTCE olmamalıdır. (bazan | yanlış edeceklerdir. İnce hasır ve kumaş| ÇlâTak aksi söylenir) . Heykellerin Karanmz. ykalrda” Kat Fkolon şeklindeki boynu” bir'sü. meselâ helezon biçimini de alabile-| Zelik ifade eder, başı daha küçük Ve Ve gevimli gösterir, Böym, inkişaf Şapkalarımızım kenarları çok ;““:“ O "':* A el ni " M ha bir eşra, meselâ büyük bir diksi; Tler mevalmde, tersiler; müşte- | modayı “çıkaran klmaeler bu siyak ziye siyah eibiseler yerine korent, | elbiseleri daha eşeli bir hale ko viyolet, gece mavisi renkli cibise <| mak için açık- ve güzel renkli şap. ler kabul ettirmek isterler. Fa -| kalar yapmaktadırlar. Bunlar ne- kat kadınların ekserisi yine siyah| den yapılacaktır? - Gayet ince ha- renge avdet ediyorlar; bu suretle| sırdan; — entürn, panama, Piko. gük vüalet viyolet renktedir. (5) Blö türkuaz renginde bir| fötr şapka, Dekolte Guzellıgı | Yonor veya kum torbası tutmalıdır. bozulmadan bir miktar yürünecek-. Baş dik duracak ve ger ense kısmındaki yağ ta bakaları azaltılmak jimnastik buna kâfi gelmez. racaat lâzımdır. Boyun ve çene için husust bir| krem vardır, bu krem etleri sert- leştirerek deriyi gerer. Boğaz kas-| mina gelince, bunun güzbelliği so- 30 ile, tazyik altında düşlarla, temin edilebilir. Burada yapılacak | r türlü masaj veya friksiyon ol dukça şüpheli ve riskedir. Çizgilerin tekemmülü - dekolte| için kâfi değildir. Tenin inceliği, renk birliği leri de çok €-| hemmiyetfidir. Teninde muntazam| olmıyan kabarıklıklar bulunan kim| seler bazı hüsüsi yi ve taze limon sayu Bilhassa kollar için P mal edilmemelidir. sertleşir ve kızarır. taşı isti Yoksa isteniyorsa Elek-i frikli veya elektriksiz masaja mü-| , Tefrika No: 22 Kara Ahm Bütün Paris Kara Ahmet Nasıl Gihan Şampiyonu Oldu? YAZAN ; TEVFİK PARS et Nihayet PolPonsla Güreşecekti Bu Heyecanlı Güreşi Seyre Hazırlanıyordu Kara Ahmed - Pol| çüreşini bekliyor, hattâ bütün| a heyecanla bu güreşlerin sey- Bütün Paris Fini takib ediyordu. Paris sokaklarında, cihan pehl- lümları gözleri kamaştırıyor, duvar-| Jardaki tlânlar, halkı heyecanlandr. riyordu. Pol Pons - Kara Ahmed güreşinin | asati yaklaştığı zaman, salon iğve| atsan yere düşmez bir vaziyete gel miş, Paris caddeleri ana baba günü olmuş, güreş yerinin önü - binlerce İnsanla dolmuştu. içeride yer bulamıyanlar, ayakta duranlar, bir sandalyeye üç kişi o- turanlar yetmiyormuş gibi, bir de güreş yerinin önü binlerce - insanla dolüyor, polisler halkı” dağıtmıya, yolları açmıya çalışıyor, hattâ mu- vaffak olamıyordu. Bütün gişeler kapılarını kapamıs, doha sabahtan itibaren satılacak bir tek kişilik yer kalmamıştı. Salonun İçi bir mahşeri andırıyor. bu müdhiş manzara meraklıları büs- bütün heyecanlandırıyordu. Küçük güreşler olup bitmiş, sıra büyük güreşe, cihan şampiyonluğu- 'nun son müsabakasına gelmişti. Bu müsabakada galib gelecek, 1900 - 1901 senesi cihan pehlivanı unvanını alacak, hem de binlerce li- | ralık sergi mükâfatını - kazanacak & Bu, birçok bakımdan mühim olan güreşi görmek, senelerce dünya #ampiyonluğunu muhafaza eden Pol Fons'u ve onun en tehlikeli” rakibi) olan Türkü seyretmek için, kim bi- | Tir kaç gün evvel son güreş için yer tutmuşlardı. Salonda herkesin yüzü güreş min- derine çevrilmiş, biri Fransız, biri “Türk olmak üzere iki büyük bayrak güreş yerinin üstüne çekilmişti. O sırada salonda bulunan 'Türk- ler, kim bilir ne büyük bir heyecan | içinde bulunuyorlar, kim bilir nasıl bir kuvvetin testrile dişlerini birbi- rine vurüyor, titriyorlardı. Herkeste Pol Ponsun muhakkak kazanacağı ümidi kökleşmişti. Bilhassa halkın arasında şu yoldu | Konuşmalar kulağa çarpıyor: — Canim bu adam . Koca- Yusuf| kradar olamaz ya! Doğru.. Koca Yusufun - karşı- #enda iki buçuk saat güreş etmek! — Hem de iki defa yenilmemek! — imkânı yok, Pons bir solukta | Kara Ahmedi yenecek! — Veyahud: (Pes) ettirecek! Diyenler oluyordu. Binbir kafadan çıkan sesler, fikir- ler birbirine karıştyor, yavaş yavaş hüylk güreşin saniyeleri yaklaşıyor du. Halkın heyecanı son haddine geli- yor, bilhassa aylardanberi Kara Ah-| medin güreşlerini merakla takib -| Gen ilk locadaki sarı saçlı” Prans'z kızının sabirsizlığı herkesin nazarı| Gükkatini celbediyordu. Güreş minderinin üzerine doğru serkan büyük Pransız - (Türk bav-, rağı nazlı nazlı sallanıyor, geçen sa-| niyelerin heyecaniyle binlerce insan Hunalıyordu. Nihayet birdenbire hakema minde- re fırlamış, elindeki megafonu ağı 'ma almıştı. Yüz binlerce insan soluksuz — du- ruyor, bir tek kişi nefes almıyor-| du. Büyük madeni borunun ağzından dökülen, salonun bütün - köşelerin de gürliyen: Alo! Alo! Sesini, derin bir süküt takib edi- | 'yor, hakem Müsyö Garobi devam ediyordu. sözüne | Muhterem madamlar, rem mösyöler! Biraz sonra pehlivanlığının son güreşi caktır! mühte-| cihan | yapıla-, Malüm olduğu vecbile Koca - Yur| Suf - Pol Pons güreşi münazaalı bit- mmiş, ve cihan pehlivanlığı bu suret Te müensif hâdise ile neticelenmişti. Mühterem halkın israri üzerine Pol Ponsa dünya şampiyonluğu un- vanı verilmemiş o tarihte Istanbu dan gehrimize gelen Kara Ahmed is- mindeki bir Türk pehlivanla da gü- reş etmesi istenmişti. Halbuki güreş kaidelerinin. hijâ- fına olarak yapacağımız bu hareket karşısında bizi bütün dünya tenkid edecekti. Bizce bütün kudreti bir meçhul. den ibaret olan yabancı bir pehliva- mı, doğrudan doğruya Pons gibi dün- ya şampiyonu ile- karı di Maamafih o, bir aydanberi yaptı. #i harikulâde güreşlerile bütün kud- retini bilfill isbat etmiş, ve cihan şampiyonu Pol Ponsla güreşmek fıre gatını hak etmiştir. Dünyanın Postan sonra en nam- h pehliyanlarını, birer gece ara ile yenmiş olan Türk pehlivanı Kara Ahmed, son güreşini biraz ” sonra FPol Ponsla yapacak, bu güreş yeni- #ilinceye kadar uzıyacaktır! Hakem Mösyö Garobi sözünü bi tirip, elindeki megafonu yere indi- Fince, halk müdhiş bir vaveyli ko- parmış, yüz binlerce seyireinin ya. — Haydi Pol Pons! Diğer yarısı: — Haydi Türk! Sadalarile bağırıp haykırmıştı. Artık salonda gürültüden durul. Mmüyor, müdhiş uğultudan — insanın kulakları tıkanıyordu. Salonun kubbelerinde — uzun, bo- ğuk uğultular gibi akisler yapan bu. kalabalık insanların sesleri birden- bire coşkun çığlıklara - garkolmuş, Pol Pons güreş minderine çıkarken yüz binlerce insanı içine almış olan bu muazzam salon müdhiş bir alkış- Ja dolmuştu. Ponsu güreş yerinde gören tarı darları, durmak yorulmak bilmeden alkışlıyorlar. — Haydi Pol Pons! — Haydi arslan! — Haydi Fransız arslanı! Gibi kelimelerle boğazlarını yırta- rak, gırtlaklarını paralıyarak hay- kırıyorlardı. Tarafdarlarının çılgın alkışlarını, delicesine haykırışlarını duyan Pol Pons güreş minderi üzerinde balon- Jar gibi şişiyor, aralık duran koltuk- Jarının altı büsbütün genişliyordu. Bakışları canavar bakışı gibi sert. leşiyor, omuzları, kalın ensesi bi bütün dikleşiyordu. Zaten senelerdenberi dünya şam- payonluğunu muhafaza etmiş, Ko- ca Yusuf gibi bir Türk pehlivanile iki defa berabere ilân edilmiş cihan pehlivanı Pol Ponsun, belki kollarn ı kabartmıya, koltuklarının aralılkş larımı açarak, etrafına canavar gibi. bakmıya, ve o kadar da kendini a fir satmıya hakkı vardı. Fakat halkın ona yaptağı büyük tezahürü kendisini - büsbütün dev aynasında görmeğe, kâtnata meteliz vermemiye teşvik ediyor, alkışlarla inleyen salonun hali onu muhakkak ki heyecana getiriyordu. işte bu düydüğü büyük gururun, Asabını bozduğu büyük heyecanın zararlarını hesaba - katmıyan - Pol Pons, halkın dakikalardanberi bit miyen tezahürlerine bin bir türlü rex veranslarla mukabele ediyor, o za> mana kadar görülmemiş harikulâde numaralarla halkı güldürüyordu. Güreş hayatının en kudretli bir ça Şında olan o zamanlar göhreti dil lerde dolaşan Ponsun, Yusufun üçe te biri olmuyan kabadayı tavırk bü “Türk çocuğunu çevire çevire yenmes #i ve tekrar cihan pehlivanı olarak İâla edilmesi lâzım geliyordu. (Devamı var)