L m“ı Un —Dünkü lik maçları Günün en mühim miı'sabakası)olan Galatasaray-Fenet karşılaşmasında Lâik maçlarınm ikinci hafta müsabakaları dün Fenerbahçe ve Şeref statlarmda yapıldı. Gükün en mühim müsabakast Kadıköy stadında günlerce dedt kodusu süren Fenerbahçe - Ga- latasaray takımları arasında oynandı. Müsabaka saatine ka. dar sahayı sekiz bindenfazla bir Kkalabalık doldurmuştu. Her iki klüp taraftarlarında sinirler ge- rilmiş, herkes neticeyi kestir- mekle meşgul. Galibiyet Fener behçede mi, aGlatasarayda mı' Nihayet tam saat beşe beş kalı hakem Saminin idaresinde het Fki takmma sahada gu şekilde yer almışlardı: PBNERBAHÇE: Cihat » Nuzajfer, — Orhan « Ömer, Esat, Lebip . Küçük Fik- Tet, Naci, Yaşar, Niyazi, Basri. GALATASARAY: Osman » Faruk, Adnan » Au. sa, Enver, Eşfak . Ce: Ba- dhattin, Gündüz, Boduri, Sara» Jim, Oyuna Fenerbahçenin bir hü. €ümiyle bazlandı. Maç çok sü- Tatli oluyor. Birkaç dakika soz- Va Galatasaraylılar bir korner larsa da netice alamadr" lar. Oyün — karşılıklı. akm. larla Gevam ediyor. — Fakat Ofuncu dakikadan itibaren vazi- Yet değişti ve Sarı » Lâcivert” İler hâkimiyetlerini kurdüular. madiyen Galatasaray kale- Sİni tazyik ediyorlar. Fakat ge" Tek ganaızlıklart ve gerekse be- Seriksizlikleri sayı çıkarmaları- DA mâni oluyor. Bu arada Gala" *Asaraylılar da bi fırsat el d’_?dıyorhmı da. istifade ede- Miyorlar. Devre Fenerin tazyiki altmda neticesiz Merliyor. Son dakikalarda bir çarpışma neticer sİinde Galstasaray kalecisi Os- man sahadan çekildi. Birkâç da- kika sonra yine oyuna girdi ve birineci devre Fenerin tazyiki al* tmda netice değişmeden O - 0 beraberlikle bitti. İKİNCİDEVRE: Bu devreye Galatasaruylılar başladılar. Bu ilk akmda Cihat Filzel bir Çurtarışla takmmını Bir gol tehlikesinden — kurtardı. Galatasaraylılar — biraz soara kazandıkları bir kornerden isti- fade edemediler. Akabir.de her İl? taraf ta birer korner kaçırr Yorter. Bu devre Galatasaraylı- ların daha düzgün oynadıkları Köze çarpıyor. 11 inci dakikada Camiü şahsi oyunt yüzünden Mubakkak gollük bir fırsat ka. “tırdı. Bu andan sonra Güalata- | haraylılar bariz bir hâkimiyet kurdular vye bu hâkimiyetleri *#Faği yukarı devre sanuna ka' dar devam etli. Bu arada Eşfak Tedakâr bir şekilde takımımı “muhbakkak bir gölden kurtardı. Dakika 18: Galatasaray aleyhi- Te bir favl oluyor. Naci sıkı bir Hütle bunu göle tahvil ederek Zaktan sıkı bir şi Yergberlik saymını yap © sonra her ik! takım da birer *iy3 yaparak galibiyeti temin timeğe Uuğraşıyorlardı. Fakat İki taraf ta savı çıkaramadı ve U mühim müsahakada da ezeli Takipler 1 - 1 berabere olarak %a;'ı terkettiler. NABIL OYNADILAR: Fanerbahçelile! lrinci devre hâkimdiler. Kale öhündeki — beceriksizli YO şanerzlıkları sayı çık: Pma mâni oldu. Göçen Mağlübiyetlerin netices |Oruncular üzerinde mü Muş olacak ki bu hafta gayet #derjik ve düzgün bir oyun Oy Tadılar. Gündüzle Boduriyi çok İYİ mürke ederek gol fırsatı var- v iki ezçlî raİ_:_ı'p 1-1 bera Üstte: Fenerbasçe kolecisi Cikadın güzel bir kurlarışı “Altta: Galatosaray kalecisi Osman bu şekilde çarpışarak yaralandı mediler. Takımda en iyi oyuncu. lar bermüutat Ciğatla Esattı. Galatasaraylılara gelince: Ge- gen hafta İstanbul Spor karşr sında çok iyi bir oyun oynayan Galatasaraylılar, dün ikinci devrenin 35 dakikası müstesna berbat bir oyun oynadılar, Mu. vavin hâtir çök geri kalryor, ve daima forvet hattı ile irtibatt kaybediyorlardı. Bütün takrm 1021 yılıyı Btüy Harpi- Küçük Hikâye: oyuncularmda dikkatsizlik göze garpıyor, Takımın en muvaffak oyuncuları çok sıkı marke edil- melerine rağmen Gündüzle Bo" duri ve müdafaa hattt idi. * Vefa - Topkapı Bu &tatta Galatasaray - Fe- Herbahçe maçından evvel Vefa « Topkapı takımları karşılaştrr bere kaldılar veÇUE” S— VAKIT $0 EYLÜL 1040 ALİ BANADIR — YAZLA Hudütta Ai Bahadır. kariyesi bina edilmiş. Mer'u tarlaları dağ ötekla; doğru: Öte ci. sinde oynanan bu müsabakaya | heti bu ciyar qıltlnı.âlm;.n en mü- takımlar aşağıdaki 4 çıkmışlardı: Azat - Sofer, Vahit * Mehmel, Şükrü, Abdüş - Mustafa, Bü. | lend, Rilmi, Hüseyin, Moto. TOPKAPI: Halit - Besini, Ramdi - Ham. di, Vocihi, Hakkı - Balâhattin, Besai, Sabahattin, Ali Fuat. Bu müsabakaya Vefanm bir akmı İle başlandı. Oyun müte- vazin oereyan ediyordu. Devre- nin ortalarma doğru Taııkı?ı merkez muhacimi Sabahattin eline geçen bir fırsatr iyi kul - lanarak takmımın yegâne köolü. n attı. Ba sayr Vefalıları hare- kete getirdi. Devretin bundan sonruki kıstımda hakim bir o” yun oynadılarsa'da sayı çikara- madılar. Birine! devre 1 - 0 Top- kapı Jeltine neticelendi. İkinci devreye çıkıldığı vakit herkes maçın muhakkak — Vefa lehine neticeleneceğini Ümit e diyordu. Fakat Vefalılar devre- de ancak firikikten bir gol ata. bildiler ve müsabaka 1 . 1 bera: berlikle neticelendi. Şeref Stadındaki t maçlar B.oğ.spor - Süleymaniye Günün ilk maçı Beyoğluspor ile Süleymaniye srasında idi. Saat 13,15 te hakem Adnan A- kman idaresinde oynanan bu müsabakaya takımlar aşağıda- ki kadrolarla çıkmışlardı: Beyoğluspor: Ksladis * Stav. to, Hristo - Straso, Maruli, Stelyo - Mığır, Talea, Drakaki, Kondidis, Todovi. " Silleymaniye: — Hâdi . Ruhi, lar. Hakem Şazi Tezcanın idare, | Damış - Mehmet, İbrahim, Hik» » Şehir sokaklarmda her cins mületten insanla rın görüldüğü meğghur yıl.. Harp bitmişti- Ömer yazr geçirmek üzere dayısınm sayfiyesindeki evine geldi. Ömer yedi yaşındaydı. Bahçede bir sürü katatlı böcekler evde barpten basra hiç bir şey konuşulmuyordu. kadrolarls | hi MAVZER KENAN HUL0Siİ inden olan Yazla giftliğine ye İlk gaziyan-i Osmani- yandan Emir Ali yahut daz Alinin gerefine böyle tesmiye ©| uş, deniliyor. Taharriyati tarihiyeden katf fikir hasıl olamıyor" CEHALETİMİZ. KAVMİYETİMİ- Zİ İSTİLA ETMİŞ! Bu clvarlarda bahusus İzmite, Bursaya, Ksxişehire doğru ilerle. dikçe tesadüf olunan her kariye- nlri, her dağm, her derenin, her taşın fahr ve enaniyotimiz damar. larını tahzik edecek tükenmez ©t raâra malik olduklart muhakkaktır. Nn, gare ki tehaletimiz. kavmiye- timizi isiilâ etmiş olan zulmeti da- ha koyulaştırmaktadır. Taharriyat ı tarihiyede buluna- met « Azta, İbrahim, S b şat, Fethi, Teefk e Beyoğluspor Güneşe karşı o- yuna başladı, Beş dakikalık karr şiliktt hücumlardan — sonra Be. yoğluspor açılmağa başladı. Ve 33 üncü dakikada Talcâdan gü- zel bir pas alan Drakaki takımı- na birinci golü kazandırdı; ve birinci devre Beyoğlusporun 21 .0 galebeslle bitti. İkinci devreye başlandığı za- man Süleymaniyenin mağlübi- yetten kurtulmağa, Beyoğluspo- Yun da galihiyeti kaçırmamak için uğraştığı görülüyordu. Ne- ticede Süleymaniyeliler daha a- Üir basarak altmer dakikada Seyfi vasıtasile beraberliği te . min ettiler, Bundan sonra oyun büsbütün hızlandı Beyoğluspor. lular arka arkaya iki kere boş kaleye topu sokamadılar. Niha- yet —yirmidördünsü dakikada Maruli ikinci ve galibiyet golü nü atmca Süleymaniyeliler işi (Devamı 6 wcıda) Ömerin bundan başka merak ottiği bir gey — daha vardı: Mavi renk badana geçmiş odalardan birinde bir çiviya ner h- ran mavzer!- Duvarlarda başka hiç bir gey yoktu. Hâdiseden bir gece evvel, Ömer yine böcek seslerini din. Sayfiyeyi böcekler ve askerler işgal etmişti. Uzun boylu, gayıf, esmer ve yağik Yüzlü bir takım askerler» Bunlar Hintli makerlerdi. Ümer kulaklarmı böcek seslerinden — ayırabilirse *“harp” kelimesinin manaamı anlamaya çalışır; bir ağaç kakan gibi ağaç gövdelerini çakrlarla oyduğu bir sıra ise bundan vaz. geçer, yabut bir kuşun peşinden yuvasına doğru koşuyorsa onu serbest brrakırdı. Haftap!» Çok kereler sayfiledeki ovin kapısı önünde bir öküz araba- simm durdüğü ölurdu. Kaln bir ses iştilirdi: — Ömer! Çiftliğe hazır mrmn? Ömer bu sesleri nerede olta duyardı. Araba iskeleye mey. va götürmekten dönüyordu. Üst ilste yığılmış boş küfelerle do- Tuydu: Ömrer arabaya atlar; öküzlerin kuyruğu #Ümerin burnuna , ve sayfiyeyi tpkt bahçede brraklığı börek seslerine ben. a bir gicirti kaplar, araba yürürdü. zeyemi Bununla beraber Ömerin çok kereler çif iğe yaya gittiği de olurdu. Bu sıralarda araba ile giderken hiç te tesadüf etme- diğt balde birdenbire önüne bir takım askerler çıkardı. Bunlar yedi yaşımda Ömere gülerler; ve ellerinde karavanalar yokta, Ümeri top gihi havaya fırlatarak eğtenirlerdi. Ömer, apuletleri ve düğmeleri seviyordu. Hele güneş altın- da mart düğmelerin partitama bayılırdı. Fakat her nedende Çilt- Üt giderken rastgeldiği askorlerin karı düğmelerini beğenmi" yördü. A er civar giftliklerde tavuk hırsızlığından döndük- leri vakft birdenbire öniülne Çıkınca hemen seğirtiyor, onların csmer renkleri kerdisini korkutuyordu. Bayfiye; Ömerin geldiği Sene Çok sıcak oldu. Geceleri bah. çede yatıyorlardı. Ömer bulaklarına çarpan — böcek sesleri, ve Herde, döre konarmda. Hintli askerlerin yaktığı ateş yalazları arasında bir takım parça parça kelimeler işitiyordu. Sadece bun- ları bir araya getirip bir mara çıkarmaya vakit bulamadan hep. mdan kaçmış birer Serce Tibi kaybediyor. kelimeler âdeta kanatlanıp uçuyorlardı. Ömer de uyuyordu- Bütün bu dakikalarda yödi yasındaki meraklı dayısşmım ne yaptığını farkader, ve düşünürdü: Belki de giftlikte çalıştyordu- Çünkü erken gidiyor ve dul- ma geç geliyördü. lerken kulaklarına çarpan kelimeleri bu sefer de biribiri yanı- na gtiremedi. Yalnız kapı vurulmuştu. Üc kişi dışarda konüşü, yordu, ama, bir eümlenin Sçindeki kelimeleri her üçü de sanki AyIT ayrı yerlerinden söylüyorlardı. Ömer, sonra kapmın ka- pandığını işitti. Ertesi gün bir silâh gesi İle uynadığı vakit mav- zerin asılı olduğu mavi badanalı düvarı bomboş buldu. Ömerin yazı geçirmek için Sayfiyeye gelişine iki sebep vardı. Biri böcek seslerini dinlemekti. Daha dofrusu bütün gün, böceklerin dut yaprakları ve fmdrk dalları arasında günoşten bir ağ içine kurdukları yuvalarmaı keşfetmeğe çalışırdı. Fakat iki yazdanberi bir türlü buna muvaffak olamamıştı.. Çünkü bö- cekler birer kuş değildi; onlara tuzak kurarmyordu. Halbuki bunlardan herhangi birini daima eline gecirmeği düşünüyor ve hayvanın naaı) öttüğünü anlamak için de bir jiletle kanatlarının Bltmda mühim bir otopsf amellyesi yYapmayı tasarlıyordu İkinci sebep dayısıydı. Ömerin dayısı elli yaşında kadardı. Geniş omuzları, kemik. U elleri, ve kırçıl bir sakalı vardı. Ümer daytamın gözlerini bü- ceklere benzetir; ağaç yaprakları arasında Bünlerce koştuğu halde vuramadığı bu Küçük hayvanlart orada yakalamış gibi dayısınm görlerine uzun uzun bakardı. Pakat — böcekler orada sasuyorlar ve ötmüyorlardı, Nitekim dayısı da' konuşmuyordu Daha doğrusu Ömerle konuşmuyor; ve eğor etrafımda bir kaç kişi varsa onlara bir şeyler anlatırken Ömeri kucağma oturtu- yor; ve parmaklarile Ömerin kulaklarmı tiktyordu. Ömer, slâh seslerinin man: K A kikalar an! di Evde teyzesiyle boraber :.ımı:ru Gün yeni Sökülüyordu. Sesler, evvelâ deniz tarafımdan gelmeğo başlamıstı. Sanki Ömorin hu- hunduğu yerde büyük çinko duvarı v .K üdeta sayr'ile atılır gibi bu düvara çarpı dakikelar bir uçurum Bibi kalıyon Ömer alelâcele kalktı. Ayağıma bir pan Senarnd yıda bu dakikalar kuşların yem aredığı Şezmerü Üa gece yemekten sonra d kapmm hemon önüne sofra kırnti yrnr silkor, Xüçük Sörçeler, Yahut bir Iki kırlangıc, günün tepe lerde henüz başgösterdiği #ralar inco gasalarile to) ğI tor- temiz yaparlar, Sönrü _1ımı Pencerenin Üstüne gelen bir dalda teyzesine bir şarkıdan bazı parcalar söylemeğe kalkarlardı urşunlar birer birer, , her ikiri aras: (Devamı yerm) BEYKOZ KÖYLERİNDE BiR GEZİKTİNİN KİKÂYESİ Mizancı Murad'ın Ahmed Mithat'a verdiği Kitap ewn 12 rak hazine-i malümatını tezyit e- deceğimiz mazimizi tahkik ve tet- kik ile müstakbeliyemize ne gibi hü ner ve marifetler ibrazma müstait | olduğumuzu tebyin etmeyo gayret etmiyoruz; bilâkis Ali Bahadır, E- mir Ali gibi yeknazarda zıyar Bgayr-i kabil addolunan yadigüirle- Ti bile “Albadır” a, “İmralı” ya halt ederek eldan kaçiriyoruz. Bu Kidiş, kendimizin kim ve ne oldu. Kumuzu da, frenklerin talimi saye- sinde öğrenmek kasdın! ima edi- yor. Lâkin hamd-ü senalar- olsun devrd hazır maarif terakkiyati fikriyye tarihinde nokta-i inkılâp teşkil etmiştir. Öörgeç mektep mah- sülleri içinde zuhur edecek erbabi himmet.ü gayret-i Osmaniyeyi bir güna tetkikat-i tarihiyye tarikine dahi Bevk ve tahrik etmiş olacak- lardır, y YÜZ YILLIK MEŞİL ALTINDA Köyü geçtik, çiftliğin hududuna girdik. Vaktile tarla iken şimdi ça- yıra dönmüş düz bir mahallin Uze. rinde dal sakrvermiş yüz yıllık me- şe altına konduk. Saat İki buçuğa gelmişti. Gerek hayvanlarımız, ge- rek cümleten bizler ziyade atık- müştik. Akşam güzelce yemek ye. müş ve sabahleyin sütlü çay ile ok- mek yutmuşken dağların İâtif ha- vası hepsini eritip mahvetmişti. Köyden marda yoğurdu celbettik. Atog yaktık. Bemaveri kurduk. Yük- ler çözüldü. Hattâ nargile bile du. manlandı. Yomeklerimiz vardı, Kal- kan balıkları bile hem o güne, hem terdaya kifayet edecekti. LÜZUMSUZ BİR KİBARLIK.. Bence bu balık lüzumsuz kibar- Hktan başka bir şey değildi. Kır lara çıkan bir adam maişet-i bey- tiyesini terkedip kıra uymalıdır. Kuzu, yumlurta, süt, yoğurt, tazo peynir, terayağı, soğan kurda bu- ::ı;: Kâfi, vı,;rmdır. Balığın ekli küfe Marulle bir p gğ vardı. Onlara diyoceğim yok; xi kırdak! kıymtleri c'—'dekln’; !ıikîir:_ HAYVANLARIN YÜKÜNÜ BİZ YÜKLENDİK |.. günü kıra çıkmayı âdet ittihaz e. denler vardır; lâkin iptida-i mayı. sı bizim gibi hoş geçiren çok kim- :ek'r bulunmadığmma gşüphem yok- ur. Arkadaşlardan birinin: — Hayvanların yükü bizar ha- fiflemiştir. Hükmüne karşı Herkül; — Hayvanlardan inen yükü biz yükletdik! cevabmı verdi. Bu söz doğru idi; Tükin bu iş gitmemizi mucib olan cihet, yük beygirleri olduğu için sürat-i hare-. ket esbabının tezayüd ettiğine güp- he yoktu- Fazla olarak — yol düm. dürdü. IRVA OVASINDA Yazla merâsma ayak basmakla İrva ovasmmı bulmuş — olduk. Saat- lerce imtidat eden o lâtif zümrüd deryastınım kenarma girmişlik. YELKENLİLER KARADA GİDİ. YOR ZANNOLUNUR Dere henüz uzaktı. Derenin Mesturiyeti cihetile kanatlarını &- çıp tarlalar Üzerinde gezen kuşlara müşabih yelken gemileri hentiz müşahede olunmuyordu. Jrva deresirin bu hali bakikaten callbli hayrettir. Derenin vücudu hissilounmaz. Yelkenleri açmış ©- dün kayıkları sanki karada gidiyor zannolunur. Etrafı tarlalar — yahut çayırdır. Kenarı — binlerce bülbüle ğ-m-ı olmuş, «ğarlarla donanmiş- l Nihayet geldik. Dereden evvel gemilerin armalarını gördük: Dere- ye müvazi olarak yoldan geçiyo. Yuz. Kayıklara rakiben dere Üze- rinden geçmiş olmak elbette daha çok zevk almış olurduk- KURU OTU AVUSTURYADAN T yırlar biçilmemle. Üzeride yalnız beş yüz liralık ot varken bütün demirbaşile bera. ber senevi yüz liraya mukabil ki- raya- verilm Erbabına — verilse bela yoktu. maktan başka isba: Çiftlik binasını bal- bir göyle varlığını edememiş bir çocuğa veril.