4 — VARIT 29 EYLÜL 1940 Sanatkârlarımızın, çalışacak çağda ayrılmalarına meydan verilmemeli ! Ş det sahneden ayrılmışken, nü işitmekle hem memnun oluyor, hem bu gibi EHİR Tiyatrosu san'atkârlarından 1, Galib Arcan'ın, bir müd- tekrar arkdaşları &: olduğunu sormaktan kendimizi alamıyoruz! Mermleketimizde hayatımı yoluna koyamamış san'atkârlar b'ğu- nabilir. Fakat her halde “san'atkâr bolluğu,, yoktur. Hariçten şimdiye kadar gelip geçmiş yabancı Trupları, sızf bir merak mevzuu . O ziyaretler, ayni zamanda hakiki bir ihtiyaca etmiştir. Vaziyet böyle olduğuna göre, bu nedret içinde nası) olup da bir Türk San'atkârı, — henüz ça. lşâbilecek bir çağdayken — faali. yet sahasını terkeder? Yahut bir başka meslek tutar? Başka bir meslel hatırıma, Jübilesi yapı Belli de geliyor. Acaba Emin Bel. li'nin — şahst arzularını sörmiyo- ruz — doktorluğu mu, yok: törlüğü mü cemiyetimiz için daha faydalı olurdu? Hangisinde tam kemali temin edecek derecede za- man sarfetmeğe imkân bulmuştur? Keza bir aralık Hâzımın da çı- kacağı rivayet edilmiş ve bu ihti. mal — ne yalan söyli- yeyim: — yüreğim titremişti. Bakınız! Bilhassa bugün, bütün san'at ihtiyacımızı kendi menba- larımızdan tatmine mecbur vazi. yette bulunuyoruz. “Yüzlerce ye. ni san'atkâr yetiştirmek zaruretin. deyiz. Hal böyleyken, meselâ, a. çok taazzuv etmiş bir. Temaşa Kadrosundan çekilmek için: asgari bir yenisini © kadroya fiilen ilâve edebilmek'ğl:ımdır. Yeni yetişen- a fi değil; arkası gelmeli!... iki halde Emin Belli'nin mes. lek değiştirip doktorluk vadisine ayrılmasından duyduğumuz endi- şeyi, 1. Galibin tekrar avdetiyle giderdiğimizi dârzedtlim.. Fakat yine, eksik, yine eksiktir! HİKMET MÜUNİR Tn BACH'ın TANİA FEDOR ve PİERRE BRASSUKUR tarafından aynanmtş| CANIMIN İiÇİ! 2 saatlik yon, neyeli — ve kahkahalı vodvilini gürümüz, Hiâveten Tayyare | postası ile yoni Misırdan gelen türk | ç0 izahatlı ŞARKI KARİP HADİ- SELERİNİ ve hall hazır aktünlite-| dorl. Bugün saat 11 de tenzilütir Beyoğlu Halk Sineması Bugün 12 de: 1 — Kan Kardeşler: Torel Hardi, 2 — Görünmiyea düş manlar, 8 — Hududda bir macera, Davet İstanbul ©. z Tatanbula gelen Clde hükimi Al Rrza Azal'ın hemen tmemuriyetimize müracâatı. Şimdi evdeki erkekleri de böyle iskartaya çıkardıklan sonra odada ©o sırada bulunmaları muhtemel o. lan üç kişi kalıyor. Sarah Yen, nings, Jeannette ve Vgoktvi!uquc_ Evvelâ ele Sarah Yennings'i alıe yocum. Onun gecenin bu kadar geç bir saatinde bu odada neden bulunduğunu izaha ancak bir se. bep mevcuttur. Bu da sevgili Art- hur'cuğunu tekrar hapishaneye git mesin diye Brunton'u — sust gayesidir. Bu faraziye o kadar gayri muhte. meldir ki onu ayrıca reddetmeğe bile lüzum yoktur. Size şunu söy- liyeyim, İkinci bahar hayatında o. ları bu kadın eğer efendisini öldür. meği ciddi bir surette düşünmüş oıgydı. (bunun kabulü imkânsız. dır.) Dü şeyi ancak bir feveran Anında yapardı. Şimdi onün bel ki de bir kasırga gibi yazıhaneye girip O taşı çılgın gibi maşanm ü. Çevirann: Suat Derviş ak tekabül Genç şilebindeki hâdise Dünkü sayımızda Yebinde yangın çıktığını vermiştik. Şilebin mensup olduğu acen” teden allığımız bir mektupta hâdisenin bir yangm mahiye. tinde olmadığı, ancak istim kaç tığı bildirilmektedir. —e Ramazan yaklaşıyor Önümüzdeki perşembe günü Ramazanm birinci gününe tesa' düf etmektedir. Ç Şin haber Vatanını müşterek BÜYÜK CAZ filminin Cazip mümessilleri TALİH GÜNEŞİ BUGÜN Lâl $ ılhh&__ — l — zerinden alarak elendisinin başına atmış olduğunu tasavvur edebili. Tim, Fakat onun psikolojikman ci- Nayeti işlemeden evvel "Mösyö ile iyi iyi konuşmasına ve hattâ met- vesi geldiği vakit taklanmağa razı olmasma ve bütün bunlardan son- Ta da bir cinayet işlemesine imkân yoktur. Eğer ölmeden evvel efen. disine bir de hitabede bulunmak istemiş olsaydı, her halde bunu ol. f—-:f' )-lkâcı: bir sesle yapaî ':e kapmın Öönüne geldiği zaman Ma- ry Lamozt bunu duyar ve kapıyı açmadan geti dönerdi. Diyebilir- siniz ki, Sarah Yennings eler nin yazıhanesine cinayet maksadi le değil evvelâ rica etmek için gir. miştir. Fakat © zamanda kadınım gecenin bu santini intihap etmiş Olması ve münasip bir saatte efen- disinin yanına — Kitmemiş bulun. Tnast yine psikolojisman mümkün değildiz. istiklâl Kahramanı müdafaa eden kahraman Türkçe sözlü büyük aşk ve harp filmi ugün SARAY, iginmnasında ALiCE FAYE Holivad'un cn güzel yıldızları İle CONSTANCE BENNET tarafından yaratılan FRANSIZCA SÖZLÜ Kanatlı Kadınlar Aşk ve hayat için mücadeleyi tasvir eden bir film HNâveten: FOKS SURNAL hali hazır baberleri Bügün aat 11 de tenzilâtir matine, Bugün Saka FVA Sinemasında Tekmil İstanbul Aşk Mabodine kosuyor.. 8 büyük yıldız'n yarattığı mucize FERNAND GRAVEY — JOAN BLANDELL — KELLİ BAKER'in yaratlıkları eşsiz san'at incisi KRAL AŞKI FRANSIZCA Hususl lâve: JUYLAND DENİZ MUHAREBESİ Bagün saat 14 do tenrildilr matins — MEREERERENER 29.9.940 Pazar £30: Program ve memlekek ayarı, 825: Müzük: (ÖL) 8.00: Ağamı İ Kkadını — Yemek 9.20/080: Müzik: Plâklarla balif programın de. vamı, 1230; Program vav memleket SÜ0: Ajanı saat Müzik: Ratdyo salon orzestrası, 18.00: Program ve memleket saat ayarı, 1803: Müzik: Radyo caz orkestrası, (brahim Özgür dsresinde) — 18.50: Müzik, 1030: Memleket saat ayarı ve Ağana, 19.45: Mfüzik, Fasıl bayeti, band (PL) 24 &.30: Yarımki pro. gram ve kapanıı Pazar |Parzartesi 29 Eylül | 30 Eylül Yü 3âban Mimr u Vakiliri Vaxatı bamniı Cunati Kzani Güneşin B 551157 5661200 doğkuşu Öğle 1804 GOS1T OK 6 00 İkindi 18 246 9 2A 15 28 929 Ahkşamı 17 56 12 00 17 54 12 00 Yatsı 1928 23110327 1 81 Tmsak 4061019 4171022 düşmanlarına karsı POLİS PENÇESİNDE JACK MULHALL tarafından hissi, milossir ve beyocanlı görülmemiş bir film € sinemasında 2 numaraya geçelim: Jeannette Bocguet'nun vaziyeti. tamamiyle başkadır. Onun “Mös. yö, ile bir macerası olmuştur. O bu macerayı itiraf etmiştir. Hattâ bellidir ki © bundan gurur duy- maktadır. (Onun ifadesi — doğru- dur, Yalnız yalan söylediği yegâ- ne nokta, “mösyö,, nün kendisini terketmediği ve kendisinin bu mü. nasebete bir nihayet çektiği nokta. sıdır.) diyebilirsiniz ki, belki Boc- güct “Mösyö,, siyle yeniden mü- nascbele başlamak istemiştir. Ve bunu elde etmek için süslenerek güzetleşerek onün yazıhanesine gel miştir. Buna ben “hayır!,, cevabı.. nı veririm. O oda kapısından içeri girmeden evvel Brunton onu oda- sına yatmağa yolladı; Mis La- mort'un ziyaretini bekliyordu, ve ollluna da bu kızla arasındaki mü- nasebatın kesildiğini çok ciddt bir şekilde söylemişti. Önu kapt dışarı atardı, Bu Fransız kızı çok sahte, zeki, ateşin tabiatli küçük bir entrika. cıdır. O kendisini başından savmış olan bu erkeği öldürmek arzusunu kalbinde besliyebilir. Bunu kabul ederim. Fakat © zaman intikam, hakareti sıcağı sıcağına takip eder. TT ÇDT Yazan: Yusuf Mehmedi yeniyormu? Yusuf pekâlâ o yün da biliyor, tartmak, avla. mak, yemlik gibi oyalamaları da ihmal etmiyordu. İhtiyar hakem, sBaydı: —- Bir.. iki.. lüç.. M Yusuf Hergeleci Mehmedi yeniyor mu?, İhtiyar hakem, — parmağile saydı: — Bir.. iki.. ülüüüüç.. Pehlivanlar tutuştular. Hergeleci ilk tutuşmada bir şey anlıyamadı; Yusdlu kof bu' parmağile | Jur gibi bir vaziyette gülümse. mişti. On dakika devroslindı kmda hiç nemiyordu. Seyircilenden bazıları: — Hergelecinin ne yaman pehlivan olduğunu biz biliriz. O, hâasmının yüzünü güldürür gük dürür de, sonra birden sırtmı yere getirir. Diyorlardı. Köşkün pancurlarından baş. örtülü kadmlar üstüste çıkmış gibi, büyük bir heyecan — içinde (Mehmet * Yusuf) güreşini sey rediyorlardı. Cafer Bey, yanında duran ga. kallr bir misafire asabi bir gür Tüşle soruyordu: — Acaba hangisi yenecek? — Belli olmaz, beyim! Her. geleci Mehmet pehlivan Dudul” lu ve Çamlıcada yaptığı birkaç güreşte başı almıştır. Bugün Yu sufa kolay kolay başpehlivan. liğmı vermez. Haremde, Cafer Beyin yeğen” lJerinden, İngilterede tahsil gör. müş (ki genç kız bahçeye koşa rak, haremağalarından Virinin yanıma geldiler. Bu genç kızlar İstanbulda ilk defa güreş seyrediyorlardı. Zey” nep ve Macide Hanımlar bahse tutuşmak istiyorlardı. Harema, _- Bugün MELEK'te Bir balo gecesi Aşk * Kıskançlık - Lüks — ve ihti- şamlı sahne'er filmi dar süren ilk gin sonu hak” kimse bir fikir edi. İNER MADY CHRİSTİANS-VİR- GINA BRRÜCE Ayrıca: FOKS DÜNYA havadiseri Bagün saat 11 ve 1 de tonzilütlr matineler di. Bir aşk cinayeti, sıcağı sıcağı- na olur. Hâdise soğuduktan sonra değil. İstihkar edilmiş âşık bir Fransız kadını dahi hiddet ve gay- zını on sekiz ay ayni şiddette bes, liyemez. Sonra da küçük Bocguet hilekâr bir kızdır. Tab'an casustur. (Biliyoruz ki o evde ne geçerse hepsinden haberi vardır.) Mary Lamort'un Mösyönün en son sev. gilisi olduğunu belki açıkça bil- mezdi ama muhakkak bunu tah- min etmişti. Eğer efendisiyle yeni. den barışmak fikri başından geç. miş olsaydı buna teşebbüs etme- den evvel mesut - rakibesini elen. disinin yanına girip çıkmasını bekler ve sonra da elendisine yak. laşmağa bir kere teşebbüs ederdi. Benim kati kanaatim bu kızın bu münasebetin yeniden tesişini hiçbir zaman istememiş olduğu merkezinde idi, O işini seviyordu. Yoksa bu işe böyle dört el ile sa- rılmazdı. (İyi bir oda hizmetçisi Londrada gayet kolaylıkla iş bu- lur) o Rajah Garden'de kalmak istediğine göre efendisiyle her ye. ni barışmak teşebbüsü onun bu ev- deki vaziyetini -tehlikeye düşürü- u. “Mösyö, bu münasebetin deva- — 18 — Zasına sordular: bi — Bu pehlivanların adları ne dir? Haremağası her iki pehliva* nm da adlarını söylüdikten son. ra: — Bahse tutuşacaksanız, iki" nizden biri kazandığı zaman bana ne vereceksiniz, küçük ha. nımlar? Dedi. Macide: — Ben, kazancımın üçte biri" nİ sana hediye ederini. Cevabınr vendi. Zeynep Hanım da ayıl vaat. te bulundu. İki gedç gu şekilde bahse tur tusmuşlardı: Macide — Ynsuf pehlivanı, Zeynep — Hergeleci Mehme. di ileri sürmüştü. Aralarmda, kim kaybederse, ötekine on Misir lirası verecek" ti. Macide Hanrm, haremağası. nin kulağına eğildi: — Sen hangisinin kazanaca: ğinı umuyorsun? — Vallahi, ben bu yeni peh. Hvanın güreşini ilk defa seyre' diyorum. Yışıııf pahlivan diyor. lar ona. Bursada, Çorluda, Ban” dırmada yenmediği — petilivan kalmamız. S im de gözüm onu tutu. yor da. Zeyneple bahse girişir ken, bu adamım çok kuvvetli pa. ziları olduğunu söylemiştim. Bu strada Yusuf pöhlivan bir denbire yere düşmüş ve Herge' leci Mehmet, Yusufun sırttna si. Jindir gibi abanmıştı. Yusuf, Hergelecinin altımda kağnı arar Büsmm tekerleğinden çıkan gı | cırtılara: benzeyen garip sesler Çıkararak — inliyordu. Hengeleci koca gövdesile Yusufu ezmeğe başlamıştı. Harcmağası, genç kızların yüzüne baktı. Zeyrep memnun, Macide asa' bi görünüyor ve konuşmuyor. du. Pencereden bu heyecanlı sah' neyi seyreden Cafer Bey de ba. şını dişarıya çıkarmıştı. Cafer Beyin yanındaki misa * fir (adliye nazırı — Abdürrah. man Paşanın —akrabasmdan Hamdi Bey) sükünetini muha * faza ediyor: — Bundan hbirşey — çıkmaz, Beyefendi! diyordu. — Güreşin garip cilveleri vardır. Bazan galip alta, mağlün üste çıkar. Bazan talih mağlüp vaziyetine düşen pehlivanın yüzüne güler. Neticeyi bekliyelim. — Sen ne fikirdesin? Yusuf yenilecek mi dersin? — Hergelecinin altından ken. dini hâlâ kurtaramayışımı ve inleyişine bakılırsa, yüzde yüz yenilecektir derim. İskender F. Sertelli — Ben bu fikirde değilim. Hergeleciyi yenmese bile, bu & damın sırtı kolayca yere gelmle yecek. Belki berabere kalacak' lar, Hamdi Bey kendini tutama « a.. Kahkahayla güldü. Bahcçedeki — seyircilerden Vö davetlilerden bir kısmı penct reye baktılar, Harmdi Bey: — Yanılıyorsunuz. teyim! dö “ di; gimdi neredayse aldandığınlağ | zı göreceksiniz. Cafer: Bey sadece yav başını & ı — Aldanmtyorum — san Maamafih aksini iddia mem. Bu »e talih, ue tesadi eseridir. Kim daha kuvvetli se, o galip gelecektir. — Talihin ve tesadüfün Gü| | rolü yok mudur güreşte? 4 — Balki güsteriş - güreşlerim| de vardır. Fakat bu güreş L mamile kuvvete istinat ediyof| * Ne Hergeleci, ne de Yusuf ha tır için birbirlerire yenilemeğ| | ler, Ve onların grasma - talihili tesadüfün eli uzanamaz, Cafer Beyin dediği çıkmıştı Bahçedeki davetliler aras da birdenbire müthiş bir çığl koptu: — Yaşa Yusuf pehlivan! —— Yaşa koca arslan! Öteyandaki sürzmet — çocı da birden bağrışmağa başlı lar: — Kim kimin sırtını yı getirdi? Açılmız. biz de göre Yusuf birdenbire, sırtında, DÜ değirmen taşı gibi duran va ki miklerini ezmeğe başlayan manı öyle seri bir hareketle al kasma devirdi ki.. Hergeledi sırtüstü yere düştüğü zam Yusufun bu müthiş değirme taşının altından nasıl tıdul Onun üstüne çıktığına her! şaşıyordu. | Yirmi dört dakika bile ai miyen bu heyecanlı güreşte amj, lan Yusuf, Dudullu gençlerini| (Dev pebilivan) dediği Jeciyi yenmiş bulunuyordu. Hergeleci o kâdar — şaşırmıifi| öyle sersemlemisti ki, ayağSı kalktığı zaman, ihtiyar haki Hakem neticeyi ilân du: — Yusuf, Hergeloeci i pehlivanın smrrtmr yere g B suretile galip geldi. ) Cafer Bey bu neticeyi almef| , — güya kendisi galip gelmiş g4| | t 4 F ı İ 1 bi — geniş bir nefes ım'ıl', Hamdi Beye döndü: — Siz ne dersiniz bu işe Be efendi? mını istemediğine öfe. htmı ki bu ıüllüyn bu kızı evde - istemediğinden biç saklanan Violet yapmıştı ve Vi in arkasından bahsetmediği bu evdeki hayatrona zehir eder ve muhakkak kendisini buradan kaçırabilirdi. Bunun için “Mösyö, yü kısdırmamak isterdi. Şimdi Jeannette'i düşününüz. Jeanette'in ifadesini hatırlayınız. Ağzından zehir saçılıyordu, Eğer Mis Lamort'u odada görmüş ol. saydı. Odaya âşıkını bulmağa gi. derken görmüş olsaydı, Jeannette konuşmak için bu fırsatı mıydı? Mümkün değil kaçırmazdı! O halde tümizde yalnız Violet Burrage kalıyor. Odada bulunan insan Violet Burrale'di. Marı La- mort yazıhancye ilk geldiği vakit Violet Burrage odada olduğu için tını görebildi. Şimdi yazı odasının plânına ba. kınız, Lucas, O zaman görürsünüz ki, kapının karşısındaki — cumba, nn perdelerinin arkası acele take * lanan bir insanı pekiyi barındıra- bilir, Mis Lamort'un odaya girdi. Mary Lamort'un ne kıyalette Bi zaman işittiğini söylediği gürül. —duğunu bütün inceliğile bütün tüyü hatırlayor musunuz. O Max- - ferruatiyle biliyordu. (Ve eğer ilâ-| vell'in kendisini kapının önünde desi doğru ise) Violet'in bumu gÖCe karşılamak — telâşiyle isltemlesini düşürdüğünü zannetmişti. Halbu- eşarpının çok renkli işlemeleri ve pantantifini görmüştü. | let perdenin ber İ Tahat rahat görmüştü. j Mary Lamort'u tepeden y j kadar süzmüş, j İ Violet Burrage'in ismini ğ | garabetlerin karşısına yazn isabet olduğunu isbat etmek talk minden de daha uzun sürdü. kat şimdi siz de sözlerime inard İ tetkik edelim: ' 2 — Violet Burrage, il ) Mary Lamort'u itham ederken ne ayni ifadeleriyle onu tebriye 3 — Violet Burrage, o