Dünyada milyoner dilenciler ok ince bir sanat halini alan dilencil «her memlekette, muhtelif usullere sahip Ku sunt oAŞ HER | FECN Bita. Fransada dilenci ga- çei klüpleri var.. Bir di. günde olli liradan çok ka. yufı |F n Or. “Umızdan geçinen dilenci- bizden cok daha iyi vazi. Oldukları ötedenberi ya- dedikodular meyanmda- 04 Fibakika bu parazitler ara- hakiki fakir pek azdır, kısmı âzamı dilenciliği sâte|'anat edinmiş ve insanların Metlerine başka bir tâbi " istismar ederek zengin OB? kimselerdir. Fönızca Türkiyede İ a ve bütün diğer mem kötde, dilencilik bir sanat M almıştır. Hattâ memle. İ'zde dilencilik diğer mem Çötdeki sanat erbabı ara- set|' Pek gölgede kalır. Şatsa ve İngilterede yeni a: J eş olan tetkikle; sonun- eej ** edilmiş olan neticeler fi _hayrcniı. y _ı' terede yapılan istatistik- encilerin bir senede iki A yani Dizim paramızla llyon lira kazanmakta ol- N göstermiştir. Yine aye Ş stikler vasat derecede a ” olan bir dilencinin se- Gt ıl:liı'iııi on sekiz, yirmi : arasında tesbi: etmek. K l ni h* Londrada ölmüş olan “ücinin evinde arama ya- ta nakit olarak bir mil- k'Enk (38 bin dira k kiymetinde 180 inci. #rdanlık bulmuştur. cilik ederek kazandığı biriktirenler ve milyon. bu serveti müthiş bir çt a dilenciliğin içtimai bir hastalık olduğu da tır. — İşte Fransada Ka Maryö bir memurdan dıktan sonra, gerek şe- k oğlundan, gerekse maaş almasına rağ th *ksen iki yaşına kodar OKM ve milyonları aşan Ph ; Sldükten sonre hükü- h lştı. h tada bir. hastahanede çemiş olan dilencinin biri , inde itirafta buluna- F, Seki kirli yatağınm ke. * dikili beş yüz bin $ Pftası olduğunu söyle. ğ - ' ilerin bu şekilde fev. 'engin olmaları haydut. ol Szar dikkatini çekmek- “İ, #eri kalmamaktadır. Bu e bed!, bitçok milyoner "T nihayet haydutların a vermektedirler. L""_l bunlardan Madam çi iz'in ve Madam oran Ge, Olunmaları bir zaman. ,N dünyada derin akis. | M: . Boğularak öl*ü. l'.d:ım— Luiz ve bıçakla: hııw" Loran - katillerine lira kazandırmış- Fransada katledilmiş o- 'it ismindeki bir ihti. ğ cesedi soyuldu. İeree Hiranın kol. S ma bağlt olduğu gö: h. — Haydutlar bütün çe Tağmen serveti el '*'î'“—'memiılerdi. de - ” fil_'_ı bütün — dilencile- da _leBllırıııın son te. ÇSten çekilerek bir “ralarmı. yazmakta sığınarak ya. rle merhame. değil | ge saklayanlar az değil. | » ive sonatlarınm birçok incelik. lerini anlatmaktadırlar. Bunla- rın en meşhuru Diyojen Baba. dır. Diyojen Baba hatıratını ta- memen yazmıştır. Kendisi ser- vetini dilencilik sayesinde te- min ettiğini saklamakte hiç bir mahzur görmemiştir. Namuslu bir dilenci olan ve bir kere bi- le tevkif olunmıyan Diyojen |Baba hattâ bazı iyi işler de yap mıştır. Meselâ küçük bir kız çocuğu evlâtlığa kabu! ederek büyütmüştür. Dilenciliğin bir sanat oldu- genu söyliyen Diyojen Baha hatıratında göyle yazmaktadır: “Ben valde Adolfin isminde Dirisini tanıdım. Elindeki kü. ük defterleri “sekiz - günden- beri ağzıma bir lokma girme- di,,. diye yalvararak satmağa çalışırdı. Bir yandan da yalan. dan ağlardı. Bir gün kendisine Bu defterleri kaça âlip kaça satryorsunuz? Diye sordu: — Yetmiş beş santime alıp bir franga satıyorum. Bunun üzerine sakallı a. dam: — Mademki s&kiz gündür Dir gey yemediniz, alın size yetmiş beş santim, verin bir defter.. bu şekilde ziyan etme- |miş olursunuz. Sakallı adam ince ince gülü. yordu. Derhal tanıdım. — Polis kemiseri Lejin idi. Diyojen Baba: “İnsanlara kendisini acındırmak — veyahut iğrendirmek — dilencilikte mu- vaffak olmak için kâfidir,, di- yor. Ruen'de ti: atroda dilenen birisi vardı. Perde aralarında smokin giymiş olarak halkın a. rasında dolaşır ve kopuk kolu. nu ceketinin kolundan çıkara- rak herkese gösterir, merha. met dilenirdi. Fakat parçalan- meş kolım iğrenc - vaziyetini Jaha uzun müddet sörmee ta- hammül edemiyenler, — derhal birkaç kuruş verirler ve bu us. 'a dilens'nin önlerinden gitme. öj mümkün kılarlardı. Fakat bir gün seyircilerden biri bu pis manzarayı ame mül edemedi, başladı. bağır- mağa, dilencinin kolu kesikti, fekat dili uzundu. Öyle cevap. lar verdi ki, tabii derhal kara- kola sevkedildi. İşin garibi ya- pılan muayene neticesinde iğ. rerç manzaralı kesik kolun takma olduğu, hakiki ve sağ- lam kolun vücuduna bağlı bu. lunduğu anlaşıldı. Dilenci Sendika ve Gazeteleri Dilencilerin bir de gazeteleri bulunduğuna belki inanmıya- İcaksınız. — Dilencilik -Avru le olmamaktadır. | öde TU Ni memleketlennde bir sanattır. Vasi teşkilâta maliktir. Paris dilencileri: "Journal des Man. digots,, isimli bir dilenci gaze- ğ Jtesine maliktirler. Kimbilir bu fikir onlara bel' * de Almanya- |dan gelmiştir. Çünkü Alman. İyrıdn 1926 senesi nihayetlerine |doğru dilenciler " ve serseriler, “Der Kundre,, isimli bir mec. mua çıkartmağa başlamışlardı. Fransadaki dilenciler gaze- tesinin direktörü eski bir no- zerdir. Alkol neticesinde felâ- ketten felâkete sürüklenmiş o- lan bu adam nihayet dilenciliğe kadar düşmüştür. Şimdi sabah. ları gazetenin başmuharrirliği. n? yapmakta, öğleden sonra da | dilenmektedir. Bu gazetenin başmakalesin. de dilencilerin haklarının ko- runması için şiddetl yazılar yazılmakta, diğer kısımlarında sanatın — incelikleri hakkında faydalı malümat verilmekte ve gazetenin bir kısmı da ilânlara tahsis olunmaktadır. Bundan maada Pariste yeni gîym İ&mi: (Paris Serserisi di.. Bu gazete birincisinden daha ağırbaşlıdır. Başmakale- İsinde şu fikirler bulunmakta- dır: “Dünyanın bu emniyetsizli. ği içinde, herkes işsizliğe, ser. seriliğe namzettir,, bu fikir in- sana hiç de aykırı gelmiyor. Bi- aaenaleyh işsiz kalan amele vaziyetlerini muhafaza etmek. ten katiyyen müteessir görün- mnüyarlar. Dilenciler — üzerinde tetkik- |ler yapan polisler vermiş olduk 'arı raporlarda dilencilerin kira ile cocuk tutmakta ve çocuğun vaziyete göre kirasının da art. |rakta olduğunu bildirmekte. liw. Tabif çocuğun kıymetini arttırabilecek ahval mümkün xertebe şayanı merhamet olu- şudur. Dilencilik Avrupa - kıtasına münhasır bir sanat halinde kal mamış, bilâkis Amerikaya ka- İar yayılmıştır. Amerikan polisi yapmış ol luğu mühtelif - tahkikatlar so- nunda birçok dilencilerin gün- 1. eli dolar kadar kazanmakta ilduklarını meydana çıkarmış. zır. Bundan maada birçok di- 'encilerin — ki bunların adedi "inleri aşmaktadır — bankada *li bin dolardan daha büyük hesapları olduğunu meydana zıkarmıştır. İstatistik meraklısı Amerika- Idar yalnızca Nevyork - vilâye. “inde günde iki yüz bin dolar sudaka — verilmekte olduğunu teshit etmişlerdir. Nevyork polisi aynı zaman- İda birçok dilencilerin otomobil ila dolaşmakta ve bu şekilde iş. lerin çok olduğu yerlere serian yetişmekte olduklarını meyda- na çıkarmıştır. Aşık Dilenci Dilencilerin hakkımdaki bu yazıyı tamamlamak için, biraz İd> onların hususiyetlerine gire- İlim, Bahsedzceğim vaka Lon- ik, ir ÇZ b |drada yaşanmış bir dilenci aş- kıdır. Bir roman mevzuu zannedi. lecek bu hikâye hakiki bir ma« ceradır. Geçen yaz Londralı bir zen. ginin dul karısr yirmi yaşında- İki kızı Lora ile birlikte Bring- ton'a gitmiştir. Brington İngil- terede plâj mevsiminde bütün kibar insanların devam ettikle- ri bir plâjdır.. Hattâ burada ba. zan hayırlı işler de olur ve gençler — birleşirler.. Netekim Lcranın annesi de- kızına ha« yarlı bir kısmet arryordu. Tesadüf işini - kolaylaştırdı. İndikleri otelde Mister Tomson isminde bir centilmen ile tanış- tılar, Mister Tomson, Tizmi is- minde - bir İtalyan ile birlikte seyahat ediyordu. Plâjda anlaş. mak çabuk olür, bu sebeple Tomson ile Matmazel Lora da pek çabuk anlaştılar. Cerek Ferifhu söl İki ay sonra Londrada bü- yük bir merasimle iki genç bir. leştiler ve Londranın bir köyü. ne çekilerek balayı yaşamağa başladılar. Aîlk aylar vakasız geçti. Esa. sen balayları daima tatlı ve va- kasızdır. Gürültüler daima s0. na saklanır. Her aabah Mister Tomson otomobiline biner ve banger- lik etmekte olduğu yazıhanesi- İne gider, akşamları geç vakit dönerdi. Karısı bu'centilmen delikan. Imın çalışmasından - fevkalâde remnundu. Kocasını iş başın. du görmek için can atıyordu. Faukat Mister Tomsun karısının bu arzusunu daima türlü türlü bahaneler ile reddediyordu, Fakat nihayet bir gün karı. 6t haber vermeden biz sürpriz yapmak istedi. Fakat yazıha- venin kapısını kilitli b''n, Te. sadüfen Mister Tomson dışarı sıkmış bulunuyordu. Nihayet Sin bir türlü şüpheye düşen Lora ufak bir tahkika* yapma- a karar verdi. Bir gün sabahleyin erken- den kocasınm peşine düştü.. Mister Tomson bircok cadde. lerden geçerek kenar mahalle. lerin birinde yıkık, dökük bir eve girdi.. Bir köşeye gizlenip işin ne olacağını düşünen Lo- x. vaziyeti bir türlü kestiremi- yordu. Bir müddet bekledi. Yarım saat kadar sonra köhne evden iki dilenci çıkıyordu. Lora bun- lardan birinin Tizi olduğunu tanımakta geçikmedi. Diğerine gelince bu bir gözü kör ve bir bacağmı sürükliyen, düşkün bir dilenci idi.. Bu feci kisve al- tındaki adamın kocası olduğu- nu anlayan Lora düşmemek i. çin bir kenara tutundu. Biraz sonra da tekrar iki dilencinin peşine takıldı. Yolda rastladı. &: bir polise; — Bu iki dilencinin halleri. “$—VAKIT — 30 “Ağustos 1939 » 'Yüz sene evvelki aşklar : Kapı kethüdası Behçet efendi ile Makbule hanımın aşk mektupları “Ah narı hasretile süzan ve hançeri ittirakına kurban olduğum Makbu- | AFT MöRreARdem n dmi leciğim, ah.... 120 sene evvei “Kapı kethüda. sı Behçet Efenzi ile Makbule ha- nimin sergüzeş.,, ni yazmış, bu İki âşığın nasıl seviştiklerini an. latacağımı kaydetmiştim. Behçet efendi Makbule hasımı Fatihteki Taş mektebe giderken sevmişti. O vazit on yaşındaki kız çocukları bile yüzlerini ka. parlardı. Fukat Makbüule hanim Giritte büyümüştü. Rumca bili . yör, türkçe bimiyordu. Behçet e. fendi de rumca bildiği için Mak. büle hanıma kalfalık yapıyor, türkçe öğretiyordu. Bu lütuf ve mazhariyet sayesinde iki genç se- vişmişlerdir. Bir defa Makbule hanımın evinde başbaşa kalabil. mişler, o vakit te her ikisi yalnız bol bol ağlamışlar, başka bir gey konuşmamışlardır. Ondan sonra on beş sene biribirleri için yanıp tutuştular. Fakat bir daha gör . mek nasip olmadı. On beş sene sonra Behçet Efendi Bosna vali. sinin mühürdarı iken Makbule hanım da valitin karısınım bir ahbabı olarak konakta idi. Bir gece sevgilisi Behçetin odasma girdi. Bir kadının parmağını gör. menin imkânı olmadığı bir de - virde, Makbulenin cesareti akla sığmayacak kadar büyüktür. Beh çet on beş senedir aradığı Mak. buleyi karşısında görünce çılgı, na dönüyor ve: — Vay elendim, diyor. Vay ge. kerim! Bu biçare seni gökte arar. ken yerde buluversin?! Aman bu T! Aykan bu ne sündet7! T'ıîmç: m müiı:::“ı:!l memul değildi yarabbi! Acep bu devlete neden nail oldum?!. Ben bu suretle nimet! visale mazha . riyete şayeste hiç bir hayır işle. medim. İşte bu iksan mahzı mer. hamettendir. Behçet Efen* Bir müddet bay. gın bir halde düşünüyor. Sonra tekrar sevgilisine hltap ediyor: — Ey maden: mürüvvet efen. diciğim! Kerem ve inayet buyur! Söyle bakayım! Pu vaçhile teğri. fe sebep? Sizi bu tarafa kangi rüzgür attı? Yoksa zalim feleğin çarhı kırılıp yerlere mi battı? A. man nasıl odu da böyle inayet bu. yurdunuz? Hem de ansızın bu Uf. tadenizin imdadına yetiştiniz. Mâakbule hanim gülerek cevap veriyor: — Artık efendim üzümünü bu. yürun da bağın! sormaymız., Behçet efendi çocuklukta Mak. bule hanımla ilk sevişmeleri ve biribirlerini son defa görmelerini şöyle anlatıyor: “Yolda gelirken halktan çekinerek Jayıkile ağla - ni şüpheli görüyorum. Kör ro- ll yapan her halde sizin ve be. nim kadar kör olmamalı, dedi.. Polis vaziyete m“dahale et- A ve dilencileri durdurmak, is- ticvap etmek istedi. Bu şekilde karısını gören Miste- Tomson kaçmağa teşebbüs etti. Fakat o kadar abdallaşmıştı ki, şaşır. dr, ayakları takıldı, cnddeye yuvarlandı ve bir otomobililin altında kalarak can verdi. Yapılan tahkikat Tomsonun çok eski ve usta bir dilenci'ol. duğunu ve çift hayat sürdü- ğünü meydana koydu, Eski di. lenci yirmi beş bin İngiliz lira. parayı kabul etmedi ve beledi- iyeye terketti. Aramızda yaşayıp dilencilik ile zengin olanlar ve bizim merhametimizi istismar — ede- rine muazzam ser. l st miras brakmıştı. Lora bu |/ ŞESEE A G İ#JAnkara caddesinde yamamış olduğumuzdan eve gi . rince doya doya ağlamıştık. Ba. dehu bir saat kadar da esrarı kal- biyemizi tamamile biribirimize ifşa ve mubabbetimizin ismini o. rada aşk tesmiye ederek varakı mihri vefayı tarafeyden imza ey. ledik.,, Makbule hanım, Behçet cfen. dinin üşikane sizlerle sordu'ü suale cevap vermek için söze 1> ladı: — Varakı mihri vefayı im>ı ettiğimiz gündenberi hakkmızı olan muhabbeti kalbiyem asli halelpezir olmayıp günbegün art. maktadır. Makbule hanun, uzun seneler gektiği azabr anresinin ölümün . den sonra başından geçenleri ve valinin konağına kadar gelişini anlatıyor, Behçet: — Ey balsi hayatım! ve sebebi sürur ve neşatım efendim! gerefi |kudümünüzün teşekküründen ne derece âciz olduğumu arz ve beya na müktedir değilim.,, Ah narı hasretile süzan ve hançeri ifti. rakma kurban olduğum Makbu. leciğim ah... Bütün bu muhevereler bugün bize yalnız garip değil, bir hayli de gülünç geliyor. Tulüat kum . panyalarının oyunlarında bu gi. bi muhavereler alay olsun diye söyleniyor, “Behçet efendi ile Makbule & ğ TadmAdla di gÜldğlİ,, a) bize ddi | ha bir çok şeyler öğretiyor. Mi ——— solâ 120 sene evvel kullanıl kibrit şöyle tarif ediliyor “kib . rit kutusu da hemen en irice g: bun kalıbr kadar vardı. Çünkü » vaktin halinde şimdiki gibi kib. ritin envar olmayıp ekser ma . halde tepesi kükürtlü bir nevi çam kullanılırdı. V o da duvara | filân sürtmekle yanmadığından İ mutlaka kav çakmaya müuhtaç o. | lup o cihetle gibrit yanında behe- Ti mehal kav çakmak kesesi de bir. likte bulundurulurdu. Ve hem de kibritler öyle makineden çıkma muntazam olmadığından artık rastgele her biri bir başka şekil. de olup o cihetler öyle çatal ma. tal geylerin munlazam kutusu o. tamıyacağından anı ekteriya ka. vanozlar içinde muhafara eder . lerdi.,, ... İ Hikâyenin en trajedik kısmı — — sonudur. Makbule ölüm döşeğin- de baygın bir halde yatıyor, Beh. çet elendi şaşkın bir halde yata. Ça yaklaşır ve: — Ah baisi hayatım efendim! — Kerem et söyle bakayrm sana böy le ne oldu?.. diyor. Biraz sonra Makbule hanım gözlerini açarak: — Maşallah... Siz geldiniz mi? der, — Evet efendiciğim geldim., —— Oh aman pek memnun ol - — dum, — Ah velinimetim hen: gel . dim! ve hem de sizin zevciniz ol. dum, — Öh yarabbi şükür! Bundan — daha ziyade memnun oldum..... İşte 120 sene evvel iki âşığın — can ve gönü)den konuşmaları... —— Niyazi Ahmet Kiralık katlar ve odalar.Ki- ralar ehven, İstenilen — ten- zilât yapılır. v Orhan bey harı gitimi ilân bürosuna müracant,