“Zem VAKIT 10 IKINCIKANUN 1933 ömerde Muhammet bin Müslimeyitahkik için yolladı “Eğer dedikleri doğru ise o köşkü hiç bir şey söylemeden hemen yak ve şu mektubu ona ver), Fırtına Karadeni İster istemez orada kalmaya mecbur oldu. Böylece haftalar geçti. Arapların her gün biraz daba ileri geldikleri ve Nihaven de yaklaştıkları duyuluyor, fa- de tekrar başladı Denizle boğuşan şilepler hirer birer geliyor 100 tonluk Anadolu şilebinin başından neler geçti? Geğenki büyük fırtmada Ereğ- Ji limanında karaya oturan va. purlardan İkbal ve Zonguldak evvelki akşam, Sümer ve Yunan bandıralı Nomikos vapurları dün kurtarma gemileri tarafından yüzdürülmüştür, Şimdi Şadan vapurunun kur . tarılmasma çalışılmaktadır, Bun dan sonra Samsun, Mete, Galata, Kaplan vapurlarınm kurtarılma, sma başlanacaktır, Havalarm sait gitmesi takdirinde 15 gi içinde karaya oturmuş bütün va. purların kurtarılacağı santiryor, Fakat bu vapurlardan kıç tara- fr tamamen dağılan Galata va. purile iskele bordası parçalanan Kaplan vapurunun tamir edile . miyecek kadar çok hasara uğra. dıkları yapılan muayenelerden anlaşılmıştır. Bilhassa bordası tamamen da. ğılan Kaplan vapuruna $0 bin 1i- ra sarfetmek Jizımgeldiği tesbit edilmiştir. Zonguldak vapuru da Yazla tamire muhtaç görülmüş. tür, Dün öğleden sonra gelen ha . berlere göre, Karadenizde tekrar batı karayel fırtması esmeğe bâş lamıştır. Rüzgür çok giddetli ol. mamakla beraber gemicileri ted. bir almağa sevketmiştir. Yeni bir frrtmanm, Er limanında ka- Taya oturan vapurları daha müş. kül vaziyete sokmasından korkul maktadır. Bilhassa kayalıklara oturan Galata, Kaplan vapurla: rınm büyük bir fırtmada parça. İanacakları tahmin ediliyor, vapurundan kurtularak limanı . miza gelen iki tayfa Ahmet ve Sabrinin ifadeleri alınmıştır, Bu ifadelere göre “Millet,, e çarpa. rak batmasına sebep olan Yunan bandıralı Marya Nömikos vapu. ru kazadan mesul görülmekte . dir. Diğer taraftan vapur sahibi olan Barzilây acentesi Yunan va. purunu duva etmek İçin tetkik. lerde bulunmaktadır. Acente ka. zaya Yunan vapurunun sebep ol. | » duğunu kat) surette anlarsa E. reğlide derhal mahkemeye mü . racsat edecek ve ayrıca Yunan vapurunun karâsularımızdan di. şarı çıkmaması için tevkif kara. rı alacaktır. Diğer taraftan büyük fırtınayı manlara sığınarak, yahut ta a. çıklarda genizle boğuşarak geçi. rea şilepler limanımıza gelmeğe J başlamışlardır. Fırtına Dağlar başlamaz bu şiddetli havayı açık denizde geçirmek için kendilerine güvenerek Ka ıçılah bin lerce tonluk büyük şilepler ara. sında Anadolu isimli 700 tonluk küçücük bir şilep te vardır. İçin. deki 150 tonluk yüküyle Karade. nizin azgın dalgalarına atılmığa cesaret eden kaptan ve tayfalar tam 96 saat ölümle pençeleşmiş. ti. Şilepin küçük olu: ran batmak ve boğulmak tehlikesini doğurmuştur. Unutulmaz heyecanlı anlar ge. çiren şilep kaptanı Meh ma. ceralarını şöyle anlatıyor: “— Fırtmadan iki gün evvel barometre düşmeğe başlamıştı. kat kimse yerinden kımıldaya- mayordu. Tanuç da bir türlü iyi olamı- yordu. İhtiyar kadının ve bir iki komşunün tarif ettikleri Mâçlar fayda vermemişti. Yabancı bir memlekette olduğu Için kimin nesi ve kocasının kim olduğu hakkında da açıkça konuşmak» tan çekiniyordu, Sadece onun Kisranın sarayında zebit oldu- gunu söyliyebilmişti. Yavrusunu bir hekime göster- mek lâzımdır. Bü da parasız 0- plamazdı. Kenarda köşede kal- | mış olan bir iki ufak yüzükle bileriği günlerdenberi yiyecek ve İlâş için harcamıştı. Şimdi kâh yüzüğü ve bir de Gökboğa nin İrandaa getirip de n diyesi diye parmağına tuklğr garip yüzük kalmıştı. Eiçin s0- nuncuyu da satmağa karar vor- di. Ba sırada Medayinin havası Araplara iyi gelmemişti. Çünkü burada pek çok sivrisinek ve karasinek vardı, Sand Halife Ömere vaziyeti bildirdi. O da: — Araplara havas İyi, suyu iyi va utu bol bir yer lâzımdır. Öyle ki, kimse hasta olmasın ye develerimizle atlarımız kolay- lıxla karmlarını doyursunlar! Sen onlar: böyle bir yere götür! Diye mektup yazdı. Saad or- duyu Küteye kaldırdı. Oraya ev- ler yaptırdı, Hicazdan gelmiş o ları yerleştirdi, Meda- ! evlerden çoğunu söktür dü va prada yeniden yaptırdı. İ banu yapamıyordu. Kisra saraymın da birçok kısım Jarını yıktırdı. Küfede ona ben: kapısını söktürerek oraya getir di ve yeni köşküne taktı. Iran hükümdarları gibi içini pek süslü olürak döşetti. Kapıcılar uşaklar koydu. Eskiden her- kes )stediği zaman onun karşı. sına çıktığı halde sfmd! kimse Bu hali he- men Halife Ömere bildirdiler, Ömer de Muhammed bin Müall. meyi tahkik için yolladı: ve | — Eğer dedikleri doğru ise o köşkü hiç bir şey söylemeden hemen yak ve şu mektübu ona yalnız kaynatasının verdiği ni- 7 - iki oda yeter: Birinde kapısına odunlar yığdırdı. Son- ra onlara ateş verdi. Ateş her tarafı sardı ve yaktı. Saad gel diği zaman Hailfe Ömerin mek- tubunu ona verdi. Mektupta söy le yatilıyordu: “Bana bildirdiler ki sen Kis- ra sarayına benzeyön bir saray yaptırmışsın, Kisra sarayının kâ pısını da söktürüp getirtmiş, takmışsın. Kapıcıların ve uşak ların varmış, dileyen içeri gire. mezmiş. Kisralarâ benzemek İs. temişsin! Hazreti Mühammedin yolunu birakip Kisraların yolu- nu tuttu. Kisrayı © saraydan mezara İndirdiler ve saray onun hiç işine yaramadı. Ben Müsli i gönderdim ki o köşkü yak» sın ve senden korkmasın. Bana kendin yatarsın, diğerine millet malt koyarsın!" Aradan çok geçmedi. dan şikâyetler oldu ve Halife Ömer onu #zle k yerine Ab- dullah bin Gatfan'ı gönderdi, Zaferdeki kerameti hep ku- mandanların şahışlarında sasan Üçüncü Yezâlcerâ ümide düştü. azledilince artık Araplar ep bozulacak diyorlardı. Bu nun İçin Firuzan asker ve silâh toplamakta acele ediyor, harbe hazırlanıyordu. Gükümdür da dört yana haberler gönderiyor: — Rüstemi öldüren adam ar ledildi, Zafer artık bizimdir! Diyerek herkesi harbe kışkır- tyordu, Büyük İran ordusu Nihaven- de birkaç saat ötede ve bir ova- da topisnıyordu, Büyük bir A» rap ordusu da Numan kümanda. sında oraya doğru aşıyor du, İki ordu karşılaş takut hiç bir taraf hücuma geçmedi. Yalnız ara sıra birer İkişer ki- si ortaya çıkarak düello ediyor. lardı, Böylece günler ve bafta- lar geçiyorda. Ordu şehirden çktığı için -| kimsenin çık.' maması hakkımdaki yasak mamiyle tatbile edilemiyordu Mal götürmemek şartiyle git mek isteyenler olursa bırakı- yorlardı ve bu gibilerin mallar; zaptediliyordu. ere geriden dışarı ta” EU İran ördürü ŞöK KüYveli makla boraber zaferi Geni Emdan şüphe edenler de vardı. Fakat yüzüğü bor halde sat- mak lâzımdı. Nihayet kendisini zorlayarak bir dükkâna girdi ve çıkarıp gösterdi, Herif onu al- dr, Evirip çevirdi: —Güzel birşey... Fakat fiyat. lar çok düşük! — Her halde biraz para bul- malıyım, Ne verirsiniz? — Eh... Üç dinar eder. — Pek az... Kalsın! Hem ya-| dlgârdır. Başka bir dükkâna girerken arkadan seslendi: — Üç buçuk vereyim de... Üçüncü dükkânda beş dinara yüzüğü satı, Kuyumcu önce gonç kadının admı ve oturduğu yer! öğrendi. Sonra parayı ver dı, Elçin ertesi sabah garka gi- den küçük kervanlardan birine katıldı. sıla sarsıla yola,düzeldi. götürecekti, Bü. orta yaşlı bir adamcağız” dı “Horasanlı olduğu için biraz türkçe de biliyordu ve onun ke- dar bir kiz, bir de torunu oldu- gunu söylüyordu. Genç kadın - üs #deta babalık ediyordu. O- nun hanlarda, soba başlarında rahat etmesine dikkat ediyor. du, Ertesi gtin akşama doğru ku. | yumcunun dükkânma bir deli-| kanlı girdi, Pek ahbapça selâm-| şendi. | laştılar. Delikanlı Kuyumcu ona: — Gözün aydın, Gâve! Ser- ban nihayet kızını vermeye ra- #x olmuş öyle mi? Dedi. — Evet. Sana bem bunu ha- ber vermek, hem de bir nişan yüzüğü almak için geldim. — İstediğin gib! bir yüzük Ya. palım ,Serban gibi zengin bir a dalın kızına ve Gâve gibi zen- gin bir delikanlıya yakışan bir yüzük yapalım! çok Yüzük hukkıulaki Viy Ti kirlerini söyledi. Gâve onu dik- katie dinliyor, fakat hiç birisini tam manasiyle boğenemiyordu. Kuyumey en sonra horuzlu yü- zağu çıkardı: WIUĞRUL SADİ TEK TİYATROSU Taksimde (Bu gece) HİSSET ŞAYTA Vodvil 3 perde Pek yakında: İNSAN MABUT TEPEBAŞINDA: Bir katır sırtında sar-| Katır.| ei ohu İki dinarla Reyes kadar İ , VAKİ ABONE TARİFE Memleket işinde 05 200 Aylır $ aylık ğ 6 aylık (5 ! i yıllık s0 Tarifeden Balka için ayda oluz kuru$ Posta birliğine girmey ayda yetmiş beşer kurt edilir, Abone kaydımı bildi, tup ve telgraf Geretini parasının posta veyi yollama Ücretini idare zerine alir. Türkiyenin her posla VAKIT a abone Adres değiştirme 25 kuruştur. İLAN ÜCRETLİ Ticaret İlânları Se satırı sondan iibaret falarında 40; iç syf kuruş; dördüntü #8 ikinei ve üçüncüde 25 “ği 45 başlık yanı kesret dar, gi Büyük, çok devamli renkli ilin verenler? Sj indirmeler yapılır. Resi rin santim « satırı 30 TİCARİ MAHİYETTE KÜÇÜK İLANİ Bir defa 30, iki deli defası 65, dört defası defasi 100 kuruştur. Ü ilân verenlerin bir vadır, Dört satırı geçe” Tarla satırları beş kurtu sap edilir. m e kuponu küçük ilân tarifesi indiritir. j Vakıt hem doğruda ya kendi İdare yerinde © kara enddesinde Vİ aliağa KEMALED? İldn Bürosu eliyle eder. (Büronun telefo? ALEMDAR Sİ İKİ FİL 1— Tatlı gü 2 —Uçahbap* (Haydutlar e TURAN Bi Sans! ADA : 13 İkincikânen çarşağ dan İtibaren caz krah şilik en, HALE DRAM KISMINDA | 10 - 1 - 939 Salı günü akşamı saat 20,4) da ASMODE 5 perde Bu nişai (06 Yakındi lar), Wi Yesari, Deniz Ticaret Müdürlüğü, fır. İnanm Ereğli limanında yaptığı tahribat hakkındaki tahkikatın devam etmektedir, Dün de Millet Fakat buna aldıran olmadı. Çün, | ver! Biçin çarşıya gitti, Kuyum ra kü ayni hafta İçinde bu şekilde! Dedi. cuların önünden sıkıla sikile yi iki defa barometre dügmüş ve iki. | o Müslime verilen haberlerin geçti. Bunların bir kısmı kapan “ği (Devamı 10 ncu sayfada ) İdoğru olduğunu gördü, Köşkün - mıştı ve fiyatlar düşkündü, anlattı. “Kızcağız ellerini il Ve sanki delikanlının sahibi yel — Bu kıyafetle nasıl oluy'fi kak çocuklarının arasına karı” söleler çıkarıyorsunuz... Diye haykırdı. — Ah anne, beni öldüreceksin.. Se- nin doktorun, ancak hiç bir şey anla- maadığını söylemek için gelecek. bulk anne siz, gidiniz.. Joli hangi deliğe sokulup uyumuştur... «bak su yoksa şimdi bayılacağımı... Aliyoşa, kadınların heyettmndan a. fallayarak: < — Galiba bir münasebetsizlik ettim.. Telâşa hacet yok canım, ehemmiyetsiz bir şey... Diye kekeledi. Joli, elinde bir tas su ile yetişmişti. Delikankı parmağını ona daldırdı. — Anneciğim... Anneciğim, hadi ko- şanuz da sarğı ve şu bulanık sudan ge- tiriniz.. Hani şu kesiklere karşı kul- Tandığımız bulanık ilâç... Nerede oldu Yunu biliyor musunuz?... Sizin yatak odanızda... Sağdaki dolapta. Orada bun — Amma yaptın ha... Hiç kimse « nunla eğlenmiyor. Evimize geldiğine pek memnunum. Aleksi bana pek lâ- zirmdı, elzemdi. Ah Aleksi Fiyodroviç, bilseniz ne kadar bedbehtim!., — Neniz var anneciğim? — Ne mi var?., Şenin hastalığın dür. gezeki buhranın, acaipliklerin, doktor- Yar, ilâçlar hepsi bepsi dehşetli surette âzaluma dokunuyor. Ya dünkü kera- we O da ayrı bir mesele... Acaba Karamazof Kardeşler Yazan: Dostoyevski Diye bağırdı; zaten siz d€ birisiniz. Fakat şu maymuü * öğren bakalım. Bana anla bepaiz böyle şey olmaz, işin #9 laka bir sır vardır... Tstırabınfij manıza mani olmaz a... Kon” değil mi? va GE TİE EPEAZ EZA Çevireni Hakkı Süha Gezgin © 63 — Ne iyi tesadüf!,.. Bugün için gi- dip kendisini görmemi istemişti. — Evet, bunu da biliyorum. Dün o. rada olup bitenleri, o pis mahlükla kar- şılaşmanm hikâyesini dinledim. Bir fa- cia bu iş azi ir facia... Eğer Ka- terinanın yerinde ben olsaydım, nere- ye kadar gideceğimi Allah bilirdi... Ah Aleksi, şu kardeşiniz Dimitri ne biçim adammış öyle... Öteki kardeşiniz, İvan da burada.. Katerina ile resmi bir mü lâkat yapıyor. Aralarındaki meseleyi bilsen... İğrenirdin. İnsan böyle bir şe. yin hakikat olabileceğine inanamaz."O kadat fena, o kadar çirkin... Her şeyi bildiği halde kızın ıstarabından zevk a- Jarak bu yaraya dokunup dokunup ge- şiyor. Sizi yüreğim çarpa çarpa bekli- yordum, Artrk tahammülüm kalmadı... Size her şeyi anlatacağım. Ha az kal- dr anl mühim noktayı unutuyordum. Liz, sizin geldiğinizi haber alır almaz bir sinir bulhranma kapıldı. Bunun se- bebini siz biliyor musunuz acaba?... Bu sirada kapmın perdesi arkasın. dan kızın cıvıldayan sesi duyuldu? — Sinir buhranını, asıl siz geçiriyor- sunuz anneçiğim... Zaptedilmiş bir gülüşün izlerini ta- şıyan bu cümle genç kadın: kızdırdı. — Evet... Hem artık » — Asımıyor, çünkü mi i b Oşa, ansızın: — Affınızı dilerim madam, fakat siz. den bir bez parçası İstemek zorunda” yım. Yaralı parmağımı saracağım. Çok canım yanıyor. Dedi ve elindeki kanla sirs'kla.n men dül çi ek yarasını aştı. Madam Kok- Iakow bir çığlık kopararak gözlerini ka- padı: dan koza bir şise var... ten hiç bir şey anlamadığını söylüyor... — Aman Allah'ım, ne müthis! imdi şimdi gidiyorum... Ama böy Siz kapıdan girince, bir çığlık kopardı Diye bağırdı. Liz, birdenbire kendi. © Te bağırıp dürme... Aklımı başımdan 2 ve öteki odaya götürülmesini istedi. zi İıyorsun.., Bat Aleksi ne kadar meta. — Anrieciğim, ben Aleksinin gelece hetle acısına tahammül ediyor... Ku- ğini bilmiyorum zum nerede böyle yaralandınız? — Hayır, doğru söylemiyorsun... Genç kadın acele çıktı. Lizin de is- Joli, yolu gözlüyordu. Misafirimiz gö- ği bu idi: rününce, koşup sana haber verdi. — Söyleyin bana bakayım, nerede — Güzel anneciğim, bana çıkışaca- yaralandınız.. Önce bana cevap veriniz ğıniza, herkesi eğlendiren dünkü hâdi. sonra, dala başka şeylerden de konu. seden sonra, müazzez misafirimizin şazağır. buraya gelmesindeki acalpliği anlatsa- Dedi. Aliyosa. vaktin darlığını he- nız daha iyi edersiniz. saplayarak, Lize bayndan geçenleri — Ah, dedi; sen böyle şımarıklıklar yaparsan, beni gerçekten sinir ne uğratacaksin.. Düşününüz ki, Aleksi Fiyodoroviç, bütün gece inledi durdu. Ateşi vardı. Sayıklıyordu. Sabahı ne endişelerle beklediğimi bilemezsiniz... Doktor, onun halindeki bu değişiklik- tirmek lâzım. Joli hadi koş su ile birlikte bir parçada ” Hah işte gitti. Şimdi Aleksir “e! tubumu hemen iade edin A9” de ise gelir. — Yanımda yok! çi? — Hapır, yalan... Böyle *Xi nizi zaten biliyordum. Burdi dün gece öyle Üzüldüm. öy ki kahroldum. Hadi verinif mu, hadi hemen veriniz... o“ — Evde kaldı. , — Bu münasebetsiz mekiği kak kızı yetine koydu. yasi Ğ dar pişmanım ki.. Hadi Kö” gi onu bana... Eğer gerçekti” 5 değilse, hemen bugün g©*” gi! ( v J geliniz... Şimdiye kadar ne diye durdunuz?.. Aman anneciğim koş, zavallının bütün kanı damarların- dan bosanacak... Neden oldu bu?.. 3u.. Su... Parmağını soğulk suyun içine dal. dırıniz. Soğuk su acıyı d'ndirir. Hadi anne çabuk olun... Zavallı kizı bu yaranın görün'işü fe- na etmişti galiba... Annesi: — Doktor çağırtalım! ta: