Ismet Paşa kız Enstitüsü..G ... .. .. Oğsümüzü kabartacak bir ilim ve san'at yurdu.. Enstitü, yeni programı ve düşüncelerile, bir kız san'at üniversitesi temellerini atmış sayılabilir Yukarıda; Altta: Enstitünün nakış atöly. Ankarada hepimizin göğüsleri» ni kabartan ve yaşlı hanımlara, vaktiyle böyle bir mektepte oku- yamadığı kaygusiyle iç çektirten bir ilim ve san'at yurdu vadır. — İsmet paşa kız enstitüsü.. Muhakkaktır ki, İsmet paşa kız | enstitüsü, admı bir onor yıldızı gibi üstünde taşıdığı o saygı de - ğer önderin adına ve onoruna ya- kışık bir çehre göstermeğe muvaf- fak olmuştur. Bir aralık Kendisiy- le konuştuğum mektebin değerli müdiri Ömer Lütfi bey bana şun- ları söyledi: — Mektep asıl şimdi ülküsüne kavuşmuş sayılabilir; bina büyü - tüldü, yanlarma yeni parçalar ek- lendi, içersinde devrin ve ilmin teknik isteklerine uygun değişik » | likler, ders programlarında daha faydalı bilgiler yapıldı. Daha da yapılacak birçok işlerimiz vardır. | Meselâ; bazı dersleri çocukları » mıza sinema ile göstermeyi düşü - nüyoruz. Ömer Lütfi bey, bütün maarif- çilerin sevgi ve saygısını kazan - | mış, denenmiş, bilgili ve her eşy- den evvel ulus sever, ülkülü bir hocadır. Enstitünün, onun zama « nında yeni ve parlak birçok mu - | vaffakıyetler elde edeceği bugün- 'den belki olüyor. Halkımızın da bu mektebe karşı derin ilişik ve i- nançı sık sık göze batar bir görü- | nüştedir. Mektep hocalarının söyledikle- | rine göre, bu yıl mektebe girmek istiyenlerin sayısı umulan sayıyı çoktan aşmış bulunmaktadır. Bun ların bir çoğu Ankaranın dışından, yurdun öte köşelerinden Çapa ve Üsküdar kız san'at omektepleri| mezunlarından gelmek istiyenler- dir. Dün Ömer Lütfi beye gelen bir telgrafta, Siirtten bir o hanım kızım mektebe girmek için dilekte bulunduğunu okudum. | Mektebe bu sene yüksek bir muallim kısmı eklenmiştir. Bu kıs- mm 30 parasız yatı, 15 gündüz| 5 te pansiyoner okuyucusu bulu- nacaktır, Bütün mektepte ayrıca 25 pansiyoner daha bulunacak ve bımlar mektebin öteki saflarında | da okuyacaklardır. Mektebe şim- | diye kadar yazılmış olanların sa - Yısı 100 ü geçmiştir. Daha da yüz | nız bu mektep mezunlarına veril- Kütüphanede etüt yapılıyor. | mezunları İ smıfına almacak ve kendilerine İders olarak ve şapkacılık, dikiş biç- İ zanmış olacaktır. İhtisas sınıfın - e sinde çalışıliyor. “İşaretli nakış muallimi İşaretli mektebin müdür muavini kadar alımacaktır, Mektebe yük - sek muallim kısmının eklenmesi - dir ki, bu yıl, her yıldan artık bir rağbet doğurmuştur. Orta mektep enstitünün dördüncü ve enstitünün birinci ikinci ve üçün- cü sınıflarında okutulmuş san'at | bilgileri toptan ( gösterilecektir. Akşam kursları için de okuyucu - lara daha başka kolaylıklar gös » terilecektir Bunlar haftada altı saat olmak üzere istedikleri derslere girebi - leceklerdir. Yüksek muallim kısmında iki yıl edebiyat, terbiye ve ruhiyat, u- sulü defteri, resim, fransızcayı ki moda, ev bakımı ve daha bir- kaç san'at işlerini de etüt olarak gördükten sonra son bir yıl daha ihtisas sınıfında okuyacak olursa bu suretle diploma alacak bir ha- rm enstitülere yüksek salâhiyet ve maaşla hoca olmak hakkını ka- da okumak istemeyip te yüksek muallim kısmını bitirenler orta ve | liselere muallim olacaklardır. Mektebin bu yıl kadrosunda 25 hanım ve 7 erkek hoca vardır. Bunların ikisi ecnebidir. Bunlar - | dan birisi ev idaresi ve pastacı - lık mütehassısı bir Almandır, öte- kisi de bu yrl Fransadan getirtil - | miş şapkacılık mütehassısr Melle. | Gomond'dur. Geçen yıl bu mek » tepten Avrupaya üç hanım gönde- rilmiş, bunların ikisi şimdi Belçi- | İ kada okuyorlar. Ömer Lütfi bey konuşma arasında: — Avrupa ile ilişiğimizi kesmi- yeceğiz... Diyordu. Bu sene de | Avrupaya şapkacılık ihtisası için | bir hanım gönderilmesi Maarif Vekâletince kararlaşmış olduğun- dan mektebin bu yıl mezunların - dan Türkân ve Cahide Hanımlar müsabakaya girmişlerdir. Mektebin bir de atelyesi var - dır ki bu atelyeye hem dışarıdan hem de oku- sipariş kabul edilir, yanlara tatbikat dersi Yeni programda bu atelyeye faz- İ la ilişik ve ehemmiyet gösteril - atelyede çalışmak hakkı yal- gösterilir. | mektep, İ yollarda yardım Muzaffer Hanımdır. İngilizce hocası Melek Hanımdır. miştir. Halbuki geçen yıl bu atel- yenin işçiliği için mektep dışm - dan ücretli hanım getirtilmiş ve çalıştırılmıştı. Çünkü o zaman atelyede çalışacak me - Bundan başka orta ve lise mezunu olupta bu yıl mektebe girenler için bir, ve Zuün vermemişti. | mektebin şimdiki öz çalışıcıları i- çin de bir olmak üzere iki şube acılacaktır. İsmet Paşa kız enstitüsü bu ye- ni program ve çalışma düşüncele- rile, gelecekte bir “Kız sanat ü- niversitesi,, olmak temellerini at - sayılabilir. (Yeni Türkiye Cumhuriyetinin hükümet merke » zinde böyle yüksek bir ilim ve sa- nat yurdunun, ne büyük bir &- hemmiyeti üstünde taşıyacağı an- latmaya sığmıyacak kadar geniş- tir. Bu yıl dört yüz kadar talebe ile yeni ders yılma girecek olan geçen yıl beraber çalış- mış enstitü, tığı orta mektebi de içinden uzak: | laştırarak tam müstakil bir yolda çalısabilecektir. Ömer Lütfi Beyin anlattığma | göre: — Dersler geçen ders yılmda geniş bir paylandırmaya bağlı tu- tulmuş ve bu yüzden zamandan kazanan talebelerin deslerine faz- la çalıştıkları görülmüş, bunun neticesi olarak ta bu yaz deneme- lerinde ikmale kalanlar yüzde onu geçmemiştir. Bundan başka her sınıfta en çok otuz talebenin bulunduruluşu da bu göze batar faydayı doğurmağa yardım etmiş sayılmaktadır. Bu suretle hoca - İarm talebelerle daha yakından ve sık sık ilişiklenmeleri kolayla» şıyormuş.. Ömer Lütfi Bey; diploma alanların” bile ilişiklerini kesmemelerini istivor ve bunu çok faydal, görüyor. Onlara bir çok ve kolaylıklar mektepten için de (programıma maddeler koymuştur. Onun bir düşünces; de, bu memlekette bu mektepten çıkıp ta iş hayatına a- göstermek İ tılanlar için sayısız ve geniş ka - zanç yolları vardır. Memleket üç sene sonra İsmet Paşa enstitüsü çapında bir kaç enstitüyü idare e- İ resi tam isabetle muattal bir ha- | patladıkları görülüyordu. — m ii, pan decek değerli hanım hocalar elde Dünya Alevlenirse.. Çeviren : A. €. Mamma Şimdi bu tanklar henüz faaliyet halinde olan Rus bataryalarını 10 santimlik toplariyle ateş altına al- mışlardı. Tanklar bir taraftan ateş ediyorlar, diğer taraftan da bütün süratleriyle ru ilerliyorlardı. Tanklar korkunç manevralar yaparak, araziden ga“ yet mahirane bir surette istifade ederek, hakikaten fareler gibi bir oraya bir buraya koşarak mütema- rus mevzilerine doğ- diyen yürüyerlardı. Tipi o zamana kadar malüm o- | lan bir tank dağ sırtına kadar çık- | mıya muvaffak olmuştu. Şimdi o- radan mitralyoz mevzilerini ateş altına almıştı. Rus bataryaları nihayet daha i- sabetli endahtlar yapmıya başla mışlardı. İki büyük Japon tayya - le getirilmiş ve ondan sonra bir i- ki mermiyle tamamiyle beceril - mişti, Ötede beride de Japon tank larına Rus mermilerinin isabet et- | tiği ve tankların müthiş iştiallerle Fakat bütün bu muvaffakıyetler büyük bir fayda vermiyordu. Çünkü Rus | süvarileri dağıtılmıştı ve toplar'» dan da yalnız bir tanesi ateşe de- | vam edebiliyordu. Japonlar tepelerdeki Rus mur- kavemetini kendileri için büyük zararları mucip olmadan kırmış - lardı. Bir Japon tankının, içinden çıkan alevlerle beraber havaya | uçtuğu görülmüştü, Diğer bir tank da sırttan aşağıya yuvarlanarak düşmüştü. Bundan sonra tepeler - deki harp gürültüsü artık susmuş» | U. Şimdi Japon tayyareleri döne » rek Rusların cenahlarmı ve arka- larını tehdit etmeğe başlamıştı. Rus tanklarının Okumandanı bir bakışta vaziyeti kavramıştı, Vazi- yet pek ümitsizdi. Çünkü faik bir düşmana karşı topçu yardımı ol- madan mukavemet etmek lâzım - geliyordu. Düşmanın kendisini az zamanda tamamiyle mağlüp ede- ceğine şüphe yoktu. Her ne kadar biribirinden uzak mesfelerde bulunan Rus tankları mütemadiyen düşmana ateş edi - yorlarsa bundan büyük bir fayda hâsıl olamıyordu. Japon mermile- rinin isabetiyle üç rus tankı esa * sen işe yaramaz bir hale gelmişti. Diğer tanklarının ya benzini veya hut cephanesi bitmişti. Kumanda- nın tankında pek az miktarda benzin bulunuyordu. Fakat Rus kumandanı öyle ulu- orta düşmana teslim olmak iste - miyordu. Esasen düşman tankla - rı artık o kadar yaklaşmışlardı ki, onlardan uzaklaşmak için ge- riye manevra yapmak da imkân haricindeydi. Kumandan bu vazi- yet karşısında ani bir karar vere- rek emirlerini vermişti. Çamur bulutları ile sarılı, mer- mi ve taş parçalariyle muhat olan Rus tankları, düşmanın mermi in- filâklarından çıkan müthiş gürül- tüler arasında ilerlemeğe başla - Bu çelikten süvariler tün süratle düşmana hü - mışlardı. şimdi edecektir. Maarif Vekâletine sık sık yapılan dileklerde, bu gibi enstitülerin yurdun öteki tarafla- rında da açılması isteniyor. Fakat başlıca muallimsizlik bu gibi ku « ruluşların önüne geçmektedir. Kadri Kemal Yazı Nu.sı: 11 cum ediyorlardı. Eski muharebelerde ölüm! göze alan mızraklı süvariler dü$” manlarına karşı nasıl hücum €* derlerdiyse, şimdi de zırhlı tank“. lar düşmanın zırhlı tanklarma © suretle hücum ediyorlardı! Bunlar artık makine değildi, ince se sık doküiyan asrın yarattığı tek eserleri de değildi; dimağn bi kim olduğu çelikten çıkmış olaf bu heyulâlar, uzak Asyanın tepti lerinde kahramanlarm ezeli harPij ruhu ile çarpışan, er ere cenkle * şen, zaferi kazanmak için kendi * ol sine çok faik olan düşmanın giri lağına şarılan cengâverlere benii” yorlardı!. Her tankın içinde böyle bir ri yaşıyordu. Şimdi Rus tankların” her birisi, Japon tankları arasın” Ea sali görülmemiş olan bu savaş son safhası artık başlıyordu. Japonlar evvelâ hayret içi kalmışlardı. Çünkü böyle bir v9 ziyet karşısında kalacaklarını ha tırlarına ( getirmemişlerdi. Onu için büyük tankları ileri sürmü$” ler, küçüklerini geriye almışlar” dır. Bu suretle teşekkül eden ey pon tank cephesine çarpan tanklarr parça parça olacaktı. Fa” kat Japonlar bu manevrayı yaP ? mağa vakit bulamadan Rus tank” ları onlara yetişmişti, İlk ön“ Rus kumandanının tankı bir Ja“ pon tankı ile çarpışmıştı. Bu ç8” pışma çok müthiş olmuş ve o A“ da tankların içinde çıkan iştial 9” ».serı, dumanları wwee “8 mıştı. . i Mevcut olan on dört Rus tani kının on üç tanesi ayni suretle O üç Japon tankını kendisiyle bers* | ber mahvetmişti. Yalnız bir Ruf tankı daha evvel Japonlar tara © fından iskât olunmuştu. İşte Navan - Zeren'deki Ru mevzilerinin kahraman müdafileti rinin hepsi böyle şerefli Sir re le ölmüşlerdi. , 4 * Nehrin öbür sahilinde Büluna! Rus kuvvetleri muharebeler esn” sında ovanın yukarı tarafların? f çekilmişlerdi. Japonlar vaziyet& | hakimdiler. o Urganın müdafs* çemberinde ilk yarık bu sureti! açılmış oluyordu. Öğleden sonra Dolan - Kart dağlarının geçitlerinde Mon süvarileriyle topçular görünmü$ 1 tü. Cengiz Han devrinde olduğ” gibi memleketin evlâtları küçü çevik atlara binmişlerdi ve inse” kanile üzerine yazılar yazılmış 9“ lan bayraklarını ellerinde dalg# ş landırıyorlardı. Ardı arkası ke ş silmiyen sürüler, kafileler halini de dağ yamacından aşağı ini * yorlardı. Bu Mongol süvariler kısa filintalar, dehşetli makin€ tabancalar ve hafif mitralyözlö gibi en asri silâhlarla mücehhef oldukları halde garip kıyafetle * rinden dolayı muntazam bir aske *es'ri bırakmıyorlardı. » dan bir tanesini seçiyordu. Toplar dahi ayni sürat ve çevik likle dağdan aşağı iniyordu. anda bütün ova bir karınca yu”? sı gibi dolmuştu. Mongul aske leri, yıkılan, kırılan, parçalana" tankları, ölü askerleri ve beygif leri birer birer muayene ediyor lardı. İri boylu, güzel enda “Devamı