butun hu metreislerile görüşen El-Mukattam gazetesi siyasi muharririle konuşmak, yarı devriâlem seyahati yapmak gibi bir şey.. Bu sene Türkiyeyi ziyaret eden Mısırlı gazeteciler arasında Kahi- | renin en eski gazetelerinden olan | Elmokattam'ın siyasi Kerim Sabit bey ile refikası ha-| nrm bulunmaktadır. Kerim bey! Mısırın en değerli muharrir ve ga- | zetecilerindendir. muharriri Her fırsattan istifade ederek! şark ve garp memleketlerinde se- | yahat eden bu meslekdaşımız bu- | günün en tanınmış, en büyük si- maları ile de görüşmeğe muvaffak olmuştur. Memleket, memleket dolaşarak görgüsünü genişlettik - ten başka bu memleketlere ait meseleleri yerinde tahkik ederek bilgisini sağlamlaştıran ve bu| memleketlerin en yüksek şahsiyet: | leriyle de görüşerek bu şahsiyet- leri tahlile imkân bulan Mısırlı muharrir, bahtiyar bir meslekdaş | saymak gerektir. Onun gezip do- Jaştığı memleketler arasında Su- riye, Filistin, İrak, İran gibi şark memelketleri, İtalya, Almanya, Çekoslovakya, Belçika, Fransa ve bunlara benzer garp memleketleri vardır. Kerim bey Bağdatta bu- Tunduğu sırada Kral Feysalın, Tahranda Şehinşah Hazretlerinin | misafiri olmuş, Şarkın bu iki hükümdariyle görüşmüş, daha | sonra Sinyor Musolini ile, Her| Hitler ile, Çekoslovakya Cumhur- | reisi Profesör Mazarik ile, Belçi- kanım sabık kralr Kral Albert ile, Lehistan diktatörü Mareşal Bil sovski ile, Hindistanın milli rei- | si Gandi ile görüşmeğe muvaffak olmuş ve bu suretle bir gazeteci- nin nail olabileceği en güzel fır- satları elde etmiştir. Şimdi de Tür- / kiyeyi tetkik için gelen Masırle meslekdaşımız Türk ricaliyle rüşmeğe çalışacak ve onun için Ankaraya gidecektir. Görgüsü bu kadar geniş, bilgi- si bu kadar engin arkadaşımızla görüşürken bir saat içinde adetâ yarı devriâlem yaptık ve bugünün en büyük şahsiyetleri üzerinde bi- rer lâhze durduk. Suriye ile Filistin Seyahatimize Mısırın komşusu olan Filistinden ve Suriyeden baş- ladık ve sorduk: — Filistinde ve Suriyede ne var, ne yok? . Kerim bey cevap verdi: Filistin ile Suriyeye beş altı kere e Filistin işi e kadâr karışık bir | onu anlamağa çalıştıkça insanın bilgisizliği artıyor ve bu meselenin i- dinden hasıl çıkılacağı bir türlü anlaşı- lamıyor. Suriye halkı kendine gelmeğe ve | lamağa başladı. vüşmak istiyen Suriye halkı, bu istik- | lâlin en sağlam desteği olan iktısadiyata çök büyük ehemmiyet veriyor. Orada- Ki sanayi hareketi çok mühimdir. Bil- hassa deri sünayii ile mensucat son de- | rece dikkate değer. Kibrit gibi hariç- ten gelen bir çok şeyler. şimdi şamda yapıliyor.,, Irak Suriyeden İraka geçtik. Muharrir arkadaşımız anlattı: “İaka gittiğim zaman Kral Faysal | sağdu Onun misafiri oldum. Kendile- rini de, şimdiki kral Gaziyi de daha | önceden tanırdım. Bağdatta bulundu- um serada Kral Gazi harbiye mekte - Kina devam ediyor. ve tam bir talebe | | hayatı yaşıyordu. | mekti, | iş Kendisini mektepte ziyaret ettim. Pederlerile ise hemen her gün görüşüyordum. Kral Faysalın en büyük işi Irak ordusunu teşkil et. Irakın ricalinden çoğu İstanbul Harbiye mektebinden çıkmadırlar. Hep- si de Türkiyenin kendilerine veliirfan olduklarını o şükranla © anlatıyorlardı. Kral Faysalın ehemmiyet verdiği ikinci kükmeti tesis idi. Kendisi bu işte de muvaffak oldu. Kral Faysalm bü. bütün hizmetlerinde ap aşikârdı. tün tesisatında, hakiki demokrasi ruhu İ Kendisi Irakta sanayi hayatını teşvik eder, fabrikaları ziyaret eder, oradan aldığı eşyayı saraymda, kendisini ziya- rete gelenlere gösterirdi. Bir defa (Kral Faysalı memleket muallimelerinden bir heyet ziyaret et- | mişti. Kendisi bunlarr | karşıladıktan tonra uzak yerlerden gelenleri kendi - ne yaklaştırmış, yakın yerlerde otu - ranları, her zaman görmek mümkün olduğu için, uzaklaştırmıştı.., iran Meslekdaşımız İraktan İrana geçti ve Bağdattan başlıya- rak otomaobil hareket etti. Kermanşah, Hamdan, Asitâba- da uğrıyarak Tahrana © vardı ve Şah Hazretlerinin misafiri oldu. Sözü arkadaşımıza bırakalım: “Yolumuzda (nazarı & çok çarpan şey,” Yolların İ: şehirde mektep yapılması idi. Mektep- ler, tam asri usul dairesinde yapılı - yordu. Bu mekteplerin güzelliği ve in- tizamı, sonra talim ve terbiyesinin yük- sonra | ile ği ve her sek seviyesi beni son derece mütehassis ett. Tahrana varmadan bir gece eövel mesafede bir ziraat mektebi yapılmıştı. Bu mektep, emsalinden çok üstündür. Şehirlerin yolları çok güzel tansim ©- dilmiştir. Mürur hareketi çok iyi ida- re ediliyor. Tahranda şehir geceleyin elektrikle tenvir ediliyor. Tahranda Şahenşah Hazretlerinin misafiri oldum. Şah Hazretlerinin en sevdikleri ikametgâh, harbiye mek- tebinin önünde yaptırdıkları çok sade | bir könaktır. her gün harbiye mektebini ziyaret eder. Bir gün refakati seniyelerinde bu mek- tebi ziyaret ettim. Mektep, tam mana- siyle modern ve mükemmel bir mek - teptir. İran şehirlerinde kadınların eski usul yaşamayı bıraktıklarını, ve yüzle- rini açarak gezdiklerini gördüm. Erkek kadın birlikte veya ayrı ayrı çoyhane- lere gidiyorlar. Şahenşah Hazretlerinin gece davet- lerinde İran kadınları da iştirak ötmek- tedirler. Bu İrani hanımları Avrupai hanımlardan aymt edebilmek cidden müşküldür. Bu münasebetle Şahenşah Hazretle- rinin şimdiye kadar ilim ve irfandan nasipsiz kalan kabileleri de okutmak i- çin tesis buyurdukları mektebi anmak lâzımdır, Kabileler buraya gönderdik- leri ve okuttukları © gençler sayesinde çok yakında değişecekler ve medenile « şeceklerdir. Bir kelime ile İran, terakki yolunda dev adımları ile yürüyen bir devlettir.,, italya Şarktan garbe geçelim, dedik. Ve ilk adım olarak İtalyaya gittik. İ İtalyayı çok yakında ziyaret eden meslekdaşımız şunları anlatıyor: İtalya başvekili Sinyor Musolini ile görüştüm. Kendisi yazıhanede iken son derece mültefit, sakin, nük- te gü, hafızası kuvvetli, intikali sür- atli bir zattir. Ziyaretlerimin birinde faşistlerden büyük bir heyet (o Sinyor Musoliniyi görmeğe gelmişti. Musoli- ni ayağa kalkarâk pencereden baktı ve kendisini görmeğe gelenleri karşılaya- rak bir nutuk (söyledi. O zaman Du- çenin bir anda nasıl de; Sinyor Musolini, zairlerine humasi bir nutuk söyliyerek hepsini coşturdu. Do- çe ile Okonuşmalarımızda, faşistliğin ni gördüm. Kendileri, hemen bemen | umdarlarıle, nukKU- Mısırlı gazeteci! bir ihraç malı olmadığını söylüyordu. Haklı idi. Çünkü kendisi milletin mi- zaç ve ihtiyacımı anlamış ve ona göre teşkilât yapmıştır. | İtalyada en göze çarpan nokta di! siplindir. Her memur, her idare ada- mı, Sinyor Musolininin gözlerini her Vâhza üzerinde hissediyor. “Paşistliğin İtalyada yerleşmiş ol- duğunda şüphe yoktur. Eskiden her yerde, kontrol edilmesi Olâzem gelen| her noktada bir çok faşistlere tesadüf &dildiği halde bugün bunlarm az oldu- ğu görülüyor. Çünkü kontrol ihtiyacı azalmıştır. Sinyor Musolinide genişlemek veya istilâ siyasetini tutmak isteyip isteme- ni sordum. Hayır, dedi, bütün is- teğimiz manevi ve iktısadi genişleme - dir. Maddi genişleme istemiyoruz, de- di ve İtalyanın Mısra dost olduğunu ilâve etti, İtalyanın son günlerde Mı- sıra ait borçların faizlerini altınla değil, fakat kâğıtla vermesini iltizam ettiğine | bakılırsa bu sözlere diyor.,, . İ Almanyada Söz İtalyadan Almanyaya geç- ti. Mısırlı arkadaşımız anlattı: “Hitlerin iş başına geçmesi üzerine kendisiyle görüştüm ve ilk önce sor- inanmak icap &- dum: — Hasımlarınız, Sami ırka men- sup olanların hepsine düşman olduğu» nuzu söylüyorlar, Doğru mu? Her Hitler, evvelâ güldü ve sonra anlattı: — Yalnız Yahudilere düşmanım! Şarklıların — dostuyum. Bunun delili, | sizi kabul etmek ve sizin elinizi sık - piaktır, “Her Hitler daha sonra. fotoğrafı- | nın üzerine bir satır yazı yazarak ihda etti. ” Hitlerciliğin ne derece muvaffak ©- lacağını tahmin edemem. Fakat onun Alman ekseriyetini birleştirdiğini gö- zümle gördüm, * Almanlar, Hitleri ta - pınırcasına seviyorlar.,, Çekoslovakyada Gâzeteci arkadaşımız Çekoslo- | vakya Cumhurreisi Profesör Ma- zariki şöyle anlattı: “Profesör Mazarik seksen yi geçmiş olduğu halde Yirmi yaşında bir genç kadar dinçtir. Kendisi hâlâ her gün ata binerek gezer. Kendisi o ka” dar sevimli, © kadar (tatlı sözlü bir zattir ki, insana #esmiyetin icabatını Butturur. Çekoslovakyanm istikrarın - daen büyük âmil, hiç şüphe yoktur ki onun şahsiyeti idi. Hele Çekoslo - vayka hariciye mazırr Doktor Benesin 1918 den bugüne kadar mevkiinde kal- masını onun şahsiyetine borçludur. Muharrir arkadaşımız Gandiyi şu şekilde anlatıyor: “Gadni, bir evliya gibi sakin, tat- lı ve son derece cazip Söz söyler. Söz söyleyişine meftun olmamak mümkün değildir. Kendisiyle konuşanlar onun çıplak bir adam olduğunu unuturlar. Kendisi ile görüştüğüm zaman, ben de, sözünün tatlılığına ve güzelliğine o ka- hakkında bir kaç söz bekledikleri; tırlıyarak geri döndüm © ve kendisine | tekrar baktım.,, Arkadaşımızın zamanın bir çok ; meşhur adamlariyle daha görüş- müştür. Loyd Core, Makdonald, Pilsovski bunlar arasındadır. Kendisini daha fazla yorma» mak için bu kadarla iktifa ettim. Ve bu tatlı hasbihale nihayet ver- dim. Mısırlr meslekdaşımızı bu| akşam, yahut yarın akşam Anka- raya gidecek ve tetkikatma başlı- yacak Türk büyüklerile konuş- mağa (çalışacaktır. (Kendisine muvaffakiyet dileriz. Polonya çingeneleri bil Kral seçecekler! Orta Avrupa çingeneleri halkın merhametini t ve bol sadaka temin için çocuklarının gözlerini Sık sık rast geldiğimiz Çinge - nelerin aslı ne olduğunu anlamak aklınıza gelmiş midir? Çingenelerin nereden geldikle- ri, hangi kavme mensnup oldukla- rı en sekizinci asrin ortasına ka - oyuyorlar .. metini tahrik ve fazla sadak& melerini temin icin gözlerini kör; kol ve ayaklarını kırıp ederler, Rivayele göre Çingeneler nız Romanyada toplu ve € dar bilinmiyordu. Dillerini tetkik | hal'nde yaşamaktadırlar, Ri ettikten sonra Çingenelerin nereli olduklarını ilk olarak tespit eden Alman dil âlimlerinden profesör Ridiger'dir. Bu profesöre göre Çingeneler Hindistan ahalisinden dir. Bu telâkkiyi Alman tarihşinas larından Greleman dahi teyit et - mektedir. Bu da âdetler ve bazı ri- yazi kaidelerle Çingenelerin Hin - distan muhaciri olduklarını ispat etmiştir. Avrupa kıt'asında Çingeneler- den 1322 senesinde Giritte, 1346 senesinde Korfu'da ve 1370.sene » | sinde de Romanyâda bahsolundur- | gu görülmektedir. Çingeneler, âdetlerini muhafa- za etmekle beraber, her memleket te başka başka adlar altında anıl- maktadırlar; Masmafih bunların €n tanınmış adı Çingenedir. Nite - kim Almanyada Tzigöyner, Ma- caristanda Tzigan diye anılmak- tadırlar, Bu kelimeler ile bizdeki | Çingene admin ayni membadan oldukları aşikârdır. Fakat, mese « lâ, Çingeneler Fransaya Çekoslo * vakyadan; eski Bohemya kıt'asm- | dan geldiklerinden Fransızlar Çin | genelere Bohemisn yani Bohem - | yalı adını vermektedirler. Yalnız Arnavutlar Çingenelere Macup| demektedirler ki, bu kelimenin ne | den müşatk olduğu anlaşılamamış tır, “Mahcup,, tan mecaz olarak “hakir,, mânasına geldiği zanno - lanmaktadır. o Muhtelif Balkan memleketlerinde, Çingenelerin Fr ravun âslından oldukları 2: ını neticesinde onlara “Fıravun,, de « nildiği de görülmüştür. Çingeneler kendilerini Roma | veyahut Rom diye anmaktadırlar ki, bunun da mânası “insan,; O ve- yahut “adam,, demektir; ancak bu isim yalnız insanın Çingene o « lanma verilmektedir. Fertlere de Gaco demektedirler. Almanya Çingeneleri Almana, Macar Çinge neleri Macara ve İtalyan Çingene- leri de İtalyana Gaco demektedir- ler, Bazı s0syolog'lara göre musiki gibi güzel san'atlara karşı göster - dikleri müfrit meyil ve fevkalâde istidat Çingenelerin rakik (ruhlu insanlar olduklarını göstermekte- dir, Fakat mütevali surette tahkir edilmiş olmaları bunların utanma medlülüne karşı mübalâtsızlık gös termelerini ve binnetice en süfli ve kirli hizmetlerle meşgul olmala rını icap ettirmiştir. Bunun için Çingeneler cellâtlıktan tutunuz da bildiğiniz en kirli hizmetleri gör- mektedirler. Çingeneler ya göçebe halinde veyahut şehirler haricinde kl mahallelerde yaşarlar. Balkanlarda Çingeneler içtimai Bizde ve | bir gaile değildirler. Fakat Orta | ya Çingeneleri ahiren Rot hükümetine müracaat ederek gene çocuklarının üniversite * bilhassa konservatuara kabul melerini, yüksek tahsil yapan geneler devlet kapılarının sını istemişlerdir. Lehistandaki Çingeneler ne aralarında, intihap müddi sene olmak üzere, bir kral bil tihap ederler. Bu kral Çinget İeleri ve fertleri arasında eden ihtilâfları tesviye eder. Malüm olduğu üzere Pol i ötedenberi Yahudileriyle v8 hudilerinin tamemen orijinsl masiyle meşhur bir mamlek Polonya Yahudileri dünyadii kadar büyük bir şöhrete tirler ki, Viyana ve Berlin Yi dileri antisemitist'lere karşı * tecavüz etmeyiniz. Karşınız! ler Polonya Yahudisi değil derler. Halbuki Polonyada meşhi | Jandiğer bir unsur da vardır bunlar da Polonya çingenele Polonya şingeneleri her sen ratarımdan bir çingene yen miş mektedirler. Geçen sene Si9$ krallığına seçilen ihayle yek'in müddeti bittiğ'nden bi güne kadar Polonyanın Loc civarındaki ve bir senelik Gi kralı intihap edilecektir. P0 ya çingene kralı ormanlarda rinde ve Polonyanın her taf dan gönderilmiş çingene m“ hasları tarafından sezilecekti Bu intihabatta Kral Mil ya akrabasından iki çinge kip namzet olarak ortaya & maktadır. Burak'pler oç milletinin kral Mihaylodan nun olmadığını . iddia e dirler. B'r çok genç çingeni ları köy köy doleşarak namfi için propaganda yapm aktaf Çingene kralı intiPabatı ek* kanlı kavgalarla reticelen€ den Loc polisi intihabat için me iki İ susi bazı tedbirler almak riyetinde kalmıştır. larile zenginlerin nazarı diğ ne!... Geçen sene olduğu gibi vi ne de Cumhuriyet ba fakirlermize yiyecek ve ile yardıma çalışmaktay* bine yakın yakm nüfusa ği rinde oldukça mühim yok” & lan bir muhitte yapacağ dımı fazlalaştırmak için man olduğu gibi cümleni ç İ dım istiyoruz. : İçtimat yardım; fert içir Avrupada hükümetleri fevkalâde | Ve saadet kaynağıdır. işgal etmektedirler. Çünkü oralar- da çöcükları çalar, halkın merha » Topkapı Türk Fuk: 2 İ d Hayır Müessesesi M