—» 4 — VARIT Artvinden Erenler köy Murat Otomobilimizi Artvinden Borç- | kaya doğru Çoruh nehrinin de- | rinliklerine yüksekten bakan dağ | yamaçlarından bitmez tükenmez | zıkzaklar yaparak giderken şoför birdenbire sordu: — Bey, Erenler karakoluna ge- liyoruz. Orada biraz duralım, ol- maz mı? dedi. Murat ağa seksen dört yaşında bir cücedir. Boyu bir metreyi geçmiyen bir çozuk gibidir. Fa. kat bir tek teli ağarmamış ku-| rum renkli saçlarına bakılır ve| kendi tabiri veçhile elma gib tüy- süz yüzünün buruşuklarma dikkat edilmezse yaşmm yirmi, yirmi beşten fazla olabileceğine asla ih- timal verilmez. Murat ağa, kendisinden üç yaş büyük olan amcası Hüseyin ağa ile beraber Erenler karakolunun yanı başında hancılık ediyor. Şu kadar ki Murat ağanm hanı hepimizin bildiğimiz yol konak - larmdan biri zannetmek doğru değildir. Bu han, Artvin — Borç- ka yolunun Erenler köyü (eski ismi İrse) hizasma düşen kısmın- da ve Erenler karakolunun yanıba şında düzayak bir tahtaköy damm | dan ibarettir. Dört odaya bölün- müş olan bu damın odalarından birinde (o konaklıyacak yolculara ayni zamanda yorgan ve yatak vazifesini görmek üzere eski bir kilim bulunuyor. Kars ve Arda» han taraflarından © yaya olarak, yahut atla Hopaya giden bazı yolcular gece karanlığında bura « ya misafir olurlar. ) Murat ağa ile amcası Hüseyin ağa, altmış altmış beş seneden - beri para kazanmak için değil, gece yolcularınm bu kimsesiz yol- larda imdadma koşmak için san- ki hayatları vekf etmişlerir. O- nun için o Murat ağanın hanında konaklıyan yolcular nihayet bir gece için adam başına yüz para ücret verirler. Bu kadar az olan ücreti ver - miyenler de bulunur, Han sah'p- lerinin böylelerinden para istedik- leri vaki değildir. Otomobil durunca Murat ağa da, damın, yahut hanınm kapı- sından gözüktü. Neşeli bir yüzle bize doğru yürüdü. Şoför, ilk söz olarak: — Murat ağa, haydi bakalım, bize bir tulum çal!. dedi. Murat ağa bize, birtaraftan o- turacak yer gösteriyor, diğer ta- | raftan cevap veriyordu: gelecek mevsim sonuna kadar Şehir Tiyatrosuna dair bir şey yazmasın. Bir sene dişini sıkıp beklesin. Bu mevsim, bugün ezbere dedikodusiyle meşğul olduğu müessesenin temsil- lerini seyretsin. Çalışmalarla yakın - dan alâkadar olsun. konuşalım. Ondan sonraki (o noktaj nazarlarma hürmet edebilirim. Ken - disiyle ancak yarın O konuşabilirim. Bugün, söylediğimi tekrar edeceğim: Faik Mümtaz değerli bir arkadaştır. Kendisiyle konuşmaktan zevk duyu - lur bir meslektaşdır. Onu, bayağı de- dikodulara karışan, ezbere yazı yazan. larm arasında görmek İstemiyorum. Faik Mümtaz beni ancak onlarla unu Ondan sonra | birlik olmamakla tatmin eder. Bunun için de, Şehir Tiyatrosunu muntaza- an takip etmesi ilk şarttır. Selâmi izzet 45 EYLÜL 1034 dönerken biricik Ağası — Olur. ze biraz incir, üzüm getireyim. Murat ayrı birer tabaki de incir ile üzüm getirdi. Önü - müze koydu. Sonra tulumu aldı, üflemeğe başladı. Bu tulum Bul- garların gaydasından başka bir şey. Murat ağa bu tulumu kendi- si icat etmiş. Gençliğindenberi yalnız kendi icat ettiği bu musiki aletini çalarmış. Yalnız 93 harbin- den sonra Ruslar buralarını iş» gal ettikten sonra tulum çalmağı | bırakmış. Otuz sekiz sene devam eden esaret devrinde şarkı bile çağırmamış. Umumi harpten son- ra amcası Hüseyin ağa ile bera-| ber muhacir olmuş. Orduya gel- miş. Orada ekmekçilik yaparak yaşamışlar. Nihayet bir gün gene Türk as- kerinin Batumu aldığını duymuş. O gün keyfi gelmiş, başkaları kurbanlar keserken onun ilk bir oğlak derisi bulmak ve bu de- riden adına (tulum) dediği bu â- leti yapmak olmuş. O gün sabah- tan akşama, akşamdan sabaha kadar tulum çalmış, Hora tep- miş, İşte şimdi bizim yanımızda çal- dığı tulum, o zaman Orduda yap | tığı tulum imiş. Ordudan mem- leketine gelirken tulumunu da | beraber getirmiş. Murat ağanın tulumunu bilen yolcular, buradan gelip geçerlerken çaldı - rırlarmış. Murat ağaya sordum: — Bu çaldığın hava ne hava- sıdır?. Dedim. Murat ağa: — Oyun havası... Yol havasr.. — Bu çaldığın havanın şarkı- sı var mı? Bunu nereden öğren- din?.. — Hiç bir kimseden öğrenme- dim, Kendi kendime yaptım. Bu havanın şarkısı falan yoktur. Bu hava çalınırken hem yola gi- dilir, hem de oynanır. — Murat ağa sen seksen üç seksen dört yaşındayım, diyorsun. Halbuki saçlarmın bir teli bile ağarmamış. Yoksa saçlarmı bo- yuyor musun? — Bana bak Bey, sen hiç an- tika den'len bir şey biliyor mu- sun? Ben antikayım, entika!... Murat ağa hiç bir lâfın altında İki yıl önce, Ankarada “Gazi Ter. biye Enstitüsü” içinde bir Lise ku . rulmuştu. En büyük Türkün adını alan Lise. nin İâyik olduğu yüksek değeri, ve recek bütün ders vasıtaları, lâbora- ölyeleri, ileri terbiye ileri teknik (icaplarına uygundu. Lise ilk sene birinci ve i- kinci devrelerin birer sınıfı olarak 8- çıldı. Geçen sene bütün sınıflarına talebe almarak teşkilâtı genişletildi. Bu yıldan itibaren tamamen ayrı Fakat daha evvel si- | daima | li SEHİZDE Şi 'Biletçilik mi, yoksa i canbazlık mı? İ Afyondan İzmire gelmekte o- | lan Afyon treninden Mustafa Şev- Ki isminde bir biletçinin düşerek i öldüğünü gazeteler yazdılar. Bu acıklı kazanın sebebine bakılınca nasıl olup ta diğer biletçilerin trenden düşüp ölmediklerine hay- ret edilir. Meğer Afyon postasım- daki arabaların içinden birbirine geçilemiyormuş. Tren memurları tren yolunda devam ederken Ya gonun dışımda pencere kenarları- na tırmanarak dolaşıyorlar, an- cak bu suretle biletleri kontrol €- debiliyorlarmış. İşte biletçi Mus- tafa Şevki efendi böyle arabala- rın dışmda dolaşırken Otren bir köprüye rasgelmiş.. Köprünün de- müş! Demek ki Afyon ile İzmir a- rasında işliyen trenlerde biletçi olmak için bir adamın canbazlık öğrenmesi lâzım geliyor. Askerliğe davet Kadıköy Askerlik şubesinden: Teyrinievvel « 934 celbinde sev» kedilmemiş « 324, 327, 328, 329 do- #umlu efrat ile bilcümle 3161 329 ba- kaya efradı sevkolunacaktır. 2 — Deniz sınıfı için içtima günü 13 - Teşrinievvel - 934 bu smıftan bedel verenler 11 - Teşrinievvel - 934 akşama kadar kabul edilecektir. 24 - Teşrinievvel - akşamına kadar dır. vap yetiştiriyor. < Vaktile Kâzım Karabekir Paşa bu yoldan geçer- ken Murat ağayı burada görmüş. Kendisi ile konuşmuş. Murat ğanın o vakit köyünün adı şimdi- İ ki gibi (Erenler) değil, “ İrse,, imiş. Karabekir Paşa Murat ağa- ya: — (irse) ne demek? Deyince derhal: — Paşa (Bursa) ne demek? Diye karşılık bulmuş. Murat ağanın zekâsı ve hazır İ cevaplığı Karabekir Paşanın ho - şuna gitmiş olmalı ki Murat ağa- yı yanında alıp götürmek bile is- ! temiş. Fakat o gitmemiş: “Paşa, İ biz terbiyesi kıt insanlarız. Sonra sizi, göl dırırız.,, demiş. Mehmet Asım 1 bir tp olarak derslere başlıyacaktır. Birinci smıfa girecek olan talebe bir müddet İngilizcede ilerledikten sonra Fen doğrudan doğruya İngiliren okuyacakir, Bunun için İn- giltereden, Oksfort Üniversitesinin ri- riye ve Edebiyat şubelerinden me- zan iki İngiliz muallim getirtilmiş - ti Serslerini bürü de İngilizceyi idare ede - | cektir. i Maarif Vekâleti, az zamanda İngi- lizce elde edebilmeleri için Gazi Lise- mirlerine çarparak düşmüş ve öl- | 3 — Diğer sınıfların içtima günü | —— — —— — kalmıyor” Derhal her SÖZE bire irdüğünüz yerlerde utan- | Bu muailimlerin birisi Fen dersle- | Bursadaki cinayet Katil şehrimizde yakalandı ve itiraf etti Üç gün evvel Bursada Saman- lık köyünde bir cinayet olmuş, Kâzım oğlu Lâtif Efendi camiden çıkarken Arif oğullarından İzzet tarafmdan öldürülmüştü. cinayeti yaptıktan sonra İstanbu - la gelmiş, Unkapanmda saklan - mıştır. Ayni köyden Yakup isminde birisi bunu zabıtaya haber vermiş ve dün ikinci şube memurları ka- tili yakalamışlardır. İzzetin üzerinde bir tabanca ile bir kama çıkmış, cinayetini de itiraf etmiştir. İzzet Bursaya gönderilecektir. Yumurta ihracatçılârı birliği 25 Ağustos tarihinde faaliyete göçen İstanbul yumurta ihracatçı- ları birliği; son günlerde tedbirler almış, çalışmak tarzmı genişletmiştir. Memleket ticaretinde mühim bir mevki alan yumurtacılığın in- | kişafı ve ihraç yollarının arttırıl- ması için memleketin bütün teşek- külleriyle temasa (geçilmiştir. Yumurta tacirlerinin bütün dilek ve istekleri, birlik tarafndan icap ettiği şekilde halledilmekte- dir. İ şam iz iğlkemmeieleismiğnmmiz T f5 Yiryveki YAKI | 25 Eylal 1920 Bulgaristanda hükümet mücadelesi Bulgar gazetelerinin verdikleri ma- lümata göre, milliyetperver, progre- sit, demokrat, radikal fırkaları Vs » tanboliski hükümetini devirmeğe te- sebbüs etmek üzere aralarında itti - hat etmeğe karar vermişlerdir. Bu fır- kalar komiteleri erkânt arasında vu- kubulacak mücadeleye riyaset etmek üzere bir komisyon teşkil edilmiştir. Neogolosi gazetesinde Belgrattan aldığı haberlere göre Sırp hükümeti eyyam âhirede Sırp » Bulgar hudutla- rında ve Kökili taraflarında vuku bulan © bonharana o müsademelerden bilistifade Bulgar hudutlarmdaki fa- liyetlerden dolayı oSofya hükümeti nezdinde şiddetli protestolarda bu - lunmuştur. Sırp hükümeti, ordusunu taciz ve işğal eden komiteleri tenkil İ etmek üzere Bulgar hudutlarını teca- vüz edeteğini; ilâve etmiştir. en sinin ders tevzi cetvelinde bazı deği- şiklikler yapmıştır. Ecnebi dil s-atleri çoğaltılmıştır. İngiliz muallimler ley- Ni talebe ile doğrudan doğruya meş- ğul olacaklar, sabah ve gece müla- Isalarma gireceklerdir, asami istifa delerini temine çalışacaklardır. Resimlerimizden biri, Gazi Terbiye Ni inde açılan yeni lisenin hon- ferans salonunu gösteriyor. Diğer ı-simde, bugünlerde açılma resmi yapılacak olan © Turhal şeker fabrikasını görüyorsunuz. Katil | yeni | Temizlik işleri Tahsisatın bir misli artı- rılması lâzım Belediye, şehirin temizliği me- selesini yeni baştan tetkika başla- | mıştır. Temizlik işleri için sene- de harcanan yedi yüz bin lira bir misli arttırıldığı takdirde bu işin esaslı bir surette halledilmiş ola- cağı anlaşılmıştır. Bununla be- raber temizlik işleri için mükellef- lerden ancak iki yüz bin lira alın- i makta ve beş yüz bin lirası diğer kısımlardan verilmektedir. Belediye, halkın bir yandan sokakları, evlerinin önlerini te « miz tutmalarınm teminine çalışa- cağı gibi temizlik işleri için ayrı- lan yedi yüz bin lirayı bir miktar arttıracaktır. Nâfıa fen mektebinde Nafia Fen mektebinde önü - | müzdeki ders yılı için esaslı şekil. de ıslâhat yapılması kararlaşmış- tır. Nafia Vekâleti, bu mektebin vaziyetini yakından tetkik ettir- mektedir. Ders programlarında diğer bazı hususlar üzerinde yapı- lacak tadilât ve yenilikler için bir proje hazırlanmaktadır. Mektebe verilecek yeni şekil dolayısile tah- sil müddetinin bir sene daha arttırılması düşünülmektedir. a çıkarmaktan suçlu Mahmut Saim E- fendinin muhakemesine dün üçüncü ceza mahkemesinde bakılmış asıl vu. kuf ve ehli vukuf tetkiklerini bitire - mediği için muhakeme başka bir güne bırakılmıştır. Altı ay hapis yatacak — Hırsızlık maksadiyle Cahit Beyin evine girmek- ten süçlu İhsanm (muhakemesi dün üçüncü ceza mah'temesinde görül müştür. İhsan alt ay hapse, bin yedi yüz kuruş muhakeme masrafı öde- meğe mahküm edilmiştir. Mütekaitlere rozet — Askeri mü - tekaitler cemiyeti, mütekaitler için rözet nilmunesi seçmiştir. Bu rozetten bütün mütekaitler ala- cak ve yakalarmda taşiYacaklardır. Kadıkö; 7nle Halkevi — Kadıköy- de Hale sineması karşısında (o tutulan bir binada İstanbul Halkevinin Kadı- köy şubesinin açılacağını yazmıştık. Binanm (tamiri yakında bitecektir. Üst kısmına da C, H. Fırkasının Ka- dıköy kazası taşmacaktır. Mülkiye © mektebinde — Yazılma müddeti dün bitmiştir. Bir kaç güne kader da leyli alınacak (o talebenin müsabaka imtihanma başlanacaktır. Umumi Emniyet müdürünün tef - tişleri — Yeni umumi emniyet müdü. rü Şükrü Bey dün Yıldızdaki polis mektebini teftiş etmiştir. Şükrü Bey bir kaç güne kadar Ankaraya gide- cektir. — Mektep defterleri — İlk mek- tep talebesine ait kırtasiye levazımı- nın mümkün olduğu (Okadar ucuz ve temiz temin edilmesi için Maarif mü- dürlüğü teşebbüslerde bulunmuştur. Maarif Cemiyetinin ilk mektep tale- beleri için hazırladığı mektep defter- leri ve kalemleri bütün mekteplere bildirilmiştir. Bu defter ve kalemler dışarıda satılanlardan daha Ucuz ve temizdir. Hukuk fakültesinde —o— Tahriri imtihanlar bitecektir. Çarşamba gü - nünden itibaren de şifahi imtihanla- ra başlanacaktır. Faktade Avrupaya gönderilecek talebenin imtihanlarma devam edil « mektedir. Kazananlar Çarşamba gü- Bü belli olacaktır.