“ap 10 — VAKİT 25 EYLÜL 1934 Parlâmentolar birliği konferansı İtalyadan Dr. Costamanya, Ja - ponyadan M. Sakamoto, Irandan Ali Han Daşti, Lesihtandan Dr. Herrik, Romanyadan M. İlesko, İsveçten M. Engberg, Çekoslo - vakyadan M. Stivin, re'si sanili- ğe seçilmişlerdi. Umumi kâtip M. Buvasiye bum dan başka konferansa gelemiyen İsviçre, OFinlandiya ve Yunan | murahhaslarının itizar mektupla - rmı okudu. Bilhassa Yunan murahhasları- | nin, Yunanistanda reisicumhur seçimi dolayısiyle gelemedikleri hakkındaki mazeretleri b'ldirili - yordu. Milletler cemiyetinden de kon» $eransa iki murahhas gönderildi - ğinden bahsederek milletler ce - miyetinin parlamentolar birliğine olan teveccühüne bilhassa işaret | etti, Söz söyliyeceklerin on beş da- kikadan fazla vakit almamalarını ve gece saat 21 buçukta Dolma - bahçe millet sarayında Büyük Millet Meclisi Re'si Kâzım Paşa Hazretleri tarafmdan bir kabul resmi yapılacağını, bunun resmi olduğunu, istiyenlerin ni - sanlarını dahi takabileceğini an - lattı ve sveç murahhası M. Eng” bergin birlik nizamnamesinin on uncu maddesinin tadiline ait tek- lifini okuyacağını haber verdi. Birlik nizamnamesinin onuncu maddesi İsveç murahhası kürsüye gele- rek, Fransızca, idari bir mesele- ye taalluk eden onuncu maddenin tadili hakkındaki fikrini bildirdi. Sözleri İngilizceye çevrildi. Tek- if, konferans Hasan Bey tarafından reye kondu. Ekseriyet- le kabul edildi. Bundan sonra, konferans reisi Hüsan Bey birliğin umumi kâtibi M. Buvasiyenin geçen seneye kadar geçen si sadi, içtimai ahval ladığı mufassal bir raporundan bahsetti. Rapor Norveç lisanı ü- zere matbu şekilde murahhaslara dağıtıldığı için, tekrarından vaz geçilerek, rapor hakkında söz söyliyecekler davet edildi. Sıra- da ismi ilk gelen Macar murshha- sı M. Grotz kürsüye çağrıldı. Macar murahhası M., Grotz, bilhassa “Işık Şarktan gelir,, gibi güzel telmihlerle, memleketimi « ze fevkalâde teveccühkâr görü - nen çok zengin ve dünya iktisadi vaziyetini anlatır bir nutuk söy“ ledi, reisi erine hazir» | biten nutkundan sonra, Fransanın eski maarif nazırı olan ve şimdiki halde Fransa ayan meclisi azasın- 'dan bulunan Fransız murahlas heyeti reisi M, Maryu Rustan sö- ze başladı. © M. Rustanın irticalen, fakat pek parlak bir belâğatle söylediği nutuk büyük alâka uyandırdı. M. Rustan, nutkuna, Türklerin gös - terdiği itibarı methile başlıyarak verilen on beş dakikanın bu te» şekkürü yapmağa bile kâfi gelmi- | rahhası Mister Robinsonun söz a- ! telinde şereflerine bir ziyafet ve- Macar murahhasının alkışlarla | yeceğini söyledi ve şiddetle alkış- landı. M. Rustandan sonra, İtalya murahhası M. Kostamanyo kürsü- ”8 gelerek Avrupa medeniyetinin geçirmekte olduğu şu mühim buh- ran devresinde halledilecek mü - him meseleler olduğu icin konfe- ransa İştirak ettiklerini bildirerek ün açıld faşizm idaresine de temas eden bir nutuk söyledi ve nutkunu Tür- kiyeye teşekkürle bitirdi. İtalya murahhas nutkun - dan sonra, İngiliz murahhas he - yetinden Mister Pito kürsüye çık- mıştır. İngiliz murahhasının nut- ku dikkate değerdi. Umumi kâ- tip M. Buvasiye bir senelik bey - nelmilel siyasi safhaları tesbit e- derken, o “yumurtalar arasında dans etmek ve birtanesini de kır- İ mamak,, gibi güç bir vaziyet için- de kaldığını anlatmakta idi, Son olarak kürsüye gelen Ro « manya murahhağı M. Toni İliyes - ko pek parlak bir nutuk söyledi. M. İliyeskonun nutku umumi kâtibin raporu üzerinde bir kaç takdirkâr fikirle başlıyor ve | bir kaç ta hoş tenkidi ihtiva ediyor - du. Romanya murahhasr, “bütün milletlerin en dürüstü Türk mille- tidir,, diye tarihten bir sözü tek- rarlıyarak, nutku daha canlandır- mış ve Romanya tarihiyle Türk tarihinin yakın münasebetine te- mas etmişlir. Romanya murahbasının ingi » lizceye çevrilip fevkalâde alkışla - nan nutkundan sonra, umumi kâ - tip, bugün saat onda Amerika mu- lacağmı ve heyeti umumiye mama devam edileceğini di. Konferans reisi (Hasan Bey, 30 uncu beynelmilel parlâmente- içti- bildir- | lar konferansının birinci heyeti u- | mumiye içlimamı, tatil etti, Bugün heyeti umumiye içtima- ından evvel, saat dokuzda “silâh- sızlanma komisyonu,, toplanacak- tır. Öğleden sonra, murahhas he- yetlerine şehir gezdirilecek, ak » şam vali ve belediye reisi Muhid - din Bey tarafından Tokatlıyan o - rilecektir, Fransız murahhas heyeti reisinin gazetemize beyanatı Fransa murahhas heyeti reisi, ayan azasından M. Maryu Ruston | konferans arasında kendisiyle gö- rüşen mubarririmize demiştir ki: i dermek mecburiyetinde “Türkiyeye ilk defa geliyorum. Ümidimin fevkinde asri bir mem- leketle karşılaştım. Maarifte çok ilerdesiniz. Bugün Türkiyede, ilk ve yüksek mekteplerde muhetlit tedrisat usulünü tatbik ediyorsu - nuz. Bizse bunu daha yapama » dık. Bir çok eski itiyatlar bizi bağ İyor. İlk mektebi bitiren kızla - rımızı, hâlâ bir kız İisesine gön - kalıyo - ruz. İzmirdeki Türk meketple * rinin tedrisatmda (hazır bulun - dum. Kelimenin tam manasiyle “Lâyik,, tahsilin tatbik edildiğini memnuniyetle gördüm. Meselâ sabahleyin, çocuklar bir araya gelip, Türkiye ve cum - i huriyete sadık kalacaklarına ye - Bu hâdise, bir min ediyorlar. | Fransıza heyecan verecek mahi - yettedir. Biz bunu yapamadık. Çünkü on altıncı asırdanberi, Fransada kökleşmiş olan cizvit terbiyesi, bugün bile buna mani olmaktadır. Hulâsa, Türkiye Lâyik tedrisatta bizi çok geçmiştir. Bunun sebebi de Gazi Mustafa Kemal gibi ira- deli bir reisin bütün engelleri yı- karak tamamiyle asri bir millet vücuda getirmiş olmasıdır.,, Dün konferans esnasında, bir fırsat bularak Amerikan murah- hası Mister Tomas Kaçran ile gö- rüşen muharririmize, Amerikan murahhası, (o memleketlerindeki grevleri şöyle anlatmıştır: “Her buhran, bizde grevle ni- hayetlenir. Bu, Amerikanın bir karakteristiğidir. Fakat © şimdi Reisicumhur müdahale ediyor. Her halde önüne geçilecektir. Paris, Londra konferanslarına istirak ettim. Bu sene de buraya geliyoruz. Güzel memleketlerde daha çok kalmak isterdim. Fakat derhal Amerikava dönmeğe mec- buruz. Çünkü Teşrinisaninin se- kizinde, intihabat başlıyor.,, Resmi kabul B.M. M. Reisi Kâzım Paşa Hazretleri tarafmdan dün akşam saat 21,30 da Dolmabahçe sara- yında parlâmentolar birliği kon- ferans azası şerefine büyük bir resmi kabul yapılmıştır. Dedikodu Ayşe haydi hindi kızartmasını getir! Hasis Beyin evine gelecek misafirlere karşı plân iyi kurulmuştu, fakat.. Hesabını kitabını çok iyi bilen, biraz da hasis olan Atıf bey dos- tumuz ev masrafı için her ay ka - rısına muayyen bir para verir, © parayı ay sonuna kadar hanım i - dare edemezse, vay haline! Çün - kü Atıf bey diğer ay başı gelme - den hanıma on para bile vermez. Bin müşkülâtla ve bin naz ve ni - yazdan sonra gelecek aya mah - suben avans verdiği nadiren va» kidir. Onun için Atıf beyin hanmı, eski dostlarından Azmi beyle re - fikasının üç gün sonra akşam ye - meğine geleceklerini haber veren bir mektuplarını aldığı (Ozaman oldukça müşkül mevkide kalmış - tı, Çünkü ay sonuna yaklaşılıyor- du. Ev masrafı için pek az para kalmıştı. Ondan ayırıp ta misa - firleri ağırlamak imkân haricinde idi. Meseleyi kocasına açtığı za- man Atıf bey yerinden fırlıyarak: — “ Ben adam doyurmak için pâra kazanmıyorum. Ziyarete ge- leceklerse yemeklerini (o yedikten sonra gelsinler!,, diye hanımın yü- züne bağırmıştı. Bu vaziyet karşısında hanım i- çin yapılacak bir şey kalmıyordu. Misafirlerini sudan © yemeklerle ağırlamağa mecbur olacaktı. Hal- buki onlara hiç olmazsa bir hindi kızartması yedirmek istiyardır. Halbuki Atıf bey hâlâ kıyame- ti koparıyor ve: — “Bir hindi değil, yumurtası için bile mem !,, diyordu. Atıf bey tavuk yumurtası di- yince hanımın aklına bir şey gel - mişti. Hemen mutfağa giderek aş- çı kız Ayşe ile bir plân kurmuştu. Hanım Ayşeye dem'şti ki: — “Öbür akşam Azmi beyler » deyiz. — “Öbür akşam (Azmi beyler bize yemeğe gelecekler. Ay sonu olduğu için ohları ağırlıyacak pa- ram yok. Bir hindi almak ister - dim ama, bundan vazgeçeceğim. Yalnız, misafirlere karşı mahçup olmamak için aklıma bir şey gel « di. Beni iyi dinle!,, — “Dinliyorum hantmefendi, söyleyiniz.,, — “O akşam misafirler için kıy malr yumurta pişireceğiz. Fakat ben onlara hindi kızartması yap- tığımı söyliyeceğim. Biz sofraya oturduğumuz zaman sana; “Ayşe, hindi kızartmasını getir!,, (diye bağıracağım. Sen de: “Peki ha- nrmefendi!,, cevabını vereceksin. bir tavuk para ver& - İ Fakat o anda güya elinde tuttu - İ ğun tabak gürültü ile yere düşe cek ve kızratma da süprüntü te - nekesine yuvarlanacak. Sen ah, eyvah diye haykıracaksın, Ben ne olduğu diye sana sorduğum za- man “ah hanrmefendiciğim, hindi kızartması çöp tenekesine düş - tü!,, cevabını vereceksin. Ondan sonra kıymalı yumurtüy! misafir- lerin önüne koyacağız, anladın mı?,, — “Anladım, hanımefendi! — “Sakm ha rolünü vanlış yap- ma, sonra rez'| olurum!,, “Merak etmeyiniz. haniıme- fendi.,, İkinci akşam tam yemek vakti Azmi beyle hanımı damlamışlar- dı. Mutat olan selâm ve kelâm - dan ve rahatsız edildiğinden dö * layı kusura bakmamasından fa » lân bahsedildikten sonra (Azmi beye ev sahibine hitap ederek sor- muştu: — “Sakm biz geleceğiz (diye fazla bir şey pişirmeğe (kalkmış | olmıyasınız ,, Hanım hemen cevap vermişti: — “A, nasil olur efendim! Hiç olmazsa, bir hindi olsun kızarta- Ism dedim.,, Azmi bey hindi kızartmasını i » şitince hanımına dönerek demişti — “Ben sana söylemedim mi? ki; — Bak tahmin ettiğim gibi ha- rımefendi bizim için bir hindi kı- zartmış.,, Bu muhavere bu suretle devam ederken salondan yemek odasına geçilerek ( sofraya oturulmuştu. Bunun üzerine Atıf beyin hanımı: — “Ayşe, hindi kızartmasını getir!,, emrini vermişti. Hanım bu emri verdikten sonra hindi kı- zartması değil, mutfaktan gelecek gürültüyü bekliyordu. Hakikaten aradan geçtikten sonra bir tabağın düştüğü ve hizmetçi kızın bir fer- yat kopardığı işitilmişti. Bu gürültü üzerine hanım der- hal sofradan kalkarak yemek o- dasınnı kapısından mutfağa doğ- ru seslenmişti: bir dakika yere — “Ayşe, ne yaptın, nediro gürültü?,, Fakat hanımın bu suali cevap- sız kalmıştı. Hanım tekrar: — “Ayşe, neredesin, neden ce- vap vermiyorsun, yoksa hindi kı - zartmasını mı devirdin?,, diye 80- runca o aralık ( hınçkıra hınçkıra yemek odası kapısının önüne kas dar gelen Ayşe: — “Hindi kızartmasını değil, hazırladığım kıymalı yumurtayı kazara elimden düşürdüm, hanı » mefendi!,, cevabını verince hanı- mefendinin ne hale geldiğini artık siz tasavvur ediniz. Dedikoducu VAKIT Gündelik, Siyasi Gazete Istanbul Ankara caddesi, (VAKIT) yurdu TELEFON NUMARALARI: Yazı işleri telefonu: 24879 İdare telefonu oo: 24810 Telgraf adresi: İstanbul — (VARTI) Posta kutusu No. © ABONE BEDELLERİ: Türkiye Ecnebi M0 Br, “0 Er. A o . . ©. . İLAN ÜCRETLERİ: Ticari Yünların Hân sayıfalarında sam- tim! 30 kuruştan başlar. İlk sayıfada 250 kuruşa kadar çıkar, Büyük, fazla, devamlı İlân verenlere sit ayrı tenzilit vardır Resimli Ufnlarm bir sat 10 kürüştür. KÜÇUE ILANLAR: Bir defanı 30, Lki de'am 50, üç detam 65, dört defam 75 ve on defam 100 kuruştur. Üç ayık ilân verenlerin bir defa meoca- sendir. Dört satırı geçen Hânlarm fazla satırları beş kuruştan hesap edilir Senelik 8 aylık 8 aylık . aylık