, muzun istenilen yerine aşılıyarak — 3 VARIT Dedikodu 30 AĞUSTOS 1904 Uzuvlârımızı çoğaltmak kabil olursa.. Avrupa gazetelerinde okundu- ğuna göre Berlin biyoloji müte- hassıslarından doktor Haltfreter herhangi bir uzvumuzu vücudu- büyütebileceğini iddia etmekte - dir. Meselâ meyve ağaçları, gül- ler, üzümler nasıl aşılanıyorsa in- san vücudu da o suretle aşılana » bilirmiş, yani uzuvlarımızı vücu - dumuzda istediğimiz tarafa nak- lettirebilirmişiz. Şayet böyle bir imkân varsa istikbalde bu yeni biyolojik keşif pek çok neticeler | doğuracaktır. Doktor Holtfreter © tecrübelerini şimdiye kadar maymunlar ve kö- pekler üzerinde yapmıştır. Bun- dan sonra İnsanlar üzerinde de tatbikatına başlıyacakmış. Demek ki bugün bir yere sak- lanarak ölmeden elli altmış sene sonra meydana çıkacak olursak, elli altmış sene evvel yer yüzünde bıraktığımız insanları atnıyamı - yacağız. Çünkü yeni nesil büsbü- tün başka bir şekilde - çıkmış olacaktır. Öyle ya, insanların her şeye heves ettiklerini insan olduğumuz için pek âlâ biliriz. Birisi kalka - cak, alnına da bir göz taktırmak istiyecektir. Bir diğeri başını ar - kasına çevirmeden arka tarafı da görmek için kafasının arkasına bir göz taktırmağa heves edecek- tir. Belki birisi çıkıp kafatasının içindeki beynin oOkarnmm içine yerleştirilmesini ve (o barsakların da kafatasına (o naklolunmasını arzu edecektir. Bu gibi imkânların ve ihtimal- lerin hiç hududu olmıyacaktır. Arka taraflarını kaşımaktan hoş- lanan kimseler bunun omuzları" mızdan aşağı sarkan kolların u - cundaki ellerle zor olduğunu dü - şünerek bir el de arkalarına ya - pıştırtacaklardır. Bu sayede hem sivrisineklere, tahtakurularına ve pirelere karşı da kendimizi daha kolay müdafaa etmiş, hiç olmazsa ısırdıkları yerleri daha kolaylıkla kaşımış olacağız. İşleri çok oldu - Zu için fazla ellere muhtaç olan- lar da bundan çok istifade edecek lerdir. Bundan sonra ceviz kırmıya mahsus kıskaçlara da hacet kal - mıyacaktır. Çünkü arka tarafımız- da bir yerde taktıracağımız bir çene kemiğinin etrafına dizili o- lan sert dişleri bu iş mükemmel surette görebilecektir. Bize arka - dan hücum eden hırsızları ve u » mumiyetle bütün düşmanları isir- mak suretiyle kendimizi müdafaa #tmek için de arkamızdaki bu dişlerin çok faydası dokunacaktır. Birçok insanlar vardır ki her $e ye burunlarını sokmak isterler. Tabii bir burunla bunu yapmak tolay değildir. Onun için bu tıy- nette olan insanlar asıl burunları» | nı koku almıya, nezleye tutulmıya İ ve sümkürmeğe tahsis ederek bu- | runlarını istedikleri işlere soka - bilmek için başka burunlar taktı- racaklardır. Vazifeleri casusluk olan, her lenen şeye kulak vermek isti - yen, dedikodudan hoşlanan kim- seler herhangi bir fırsatta iyice kulak kabartmak için vücutları - nın muayyen bir tarafına büyücek ulak taktıracaklardır, bir Kula Bu değişikliklerin ve ilâvele- rin ardı arkası ogelmiyecektir. Çünkü uzuvlarımızm sayılarını arttıracak olursak, hayattan da- ha ziyade zevkalacağımızı bili- riz. Onun için doktor Holtfreter bize bu imkânı verecek olursa her halde ondan azami surette istifa- de etmeğe hepimizin can atacağı- | na şüphe yoktur. Daha hangi uzuvlarımızı art- Uurmak lâzımgeleceğini düşünür - sek aklımıza, tabii ayyaşlar da ge- lir, Onların birer ilâve boğaza ih- tiyaçları olacaktır. Bu sayede ak- şamcılar ve ayyaslar iki misli ra- kı içmeğe muvaffak olacaklardır. İkinci bir boğazın, oburların ve şikemperverlerin de çek işlerine yarıyacağını yzmıya hacet yok - tur. Futbolcuların, koşucuların ve daha birçok sporcuların bir çift bacağa daha muhtaç oldukları da aşikârdır, Fakat Alman doktoru - nun bu keşfinden” sporcuların do istifadeye koşmaları biraz şüp * helidir. Çünkü istifade ettikleri takdirde dört ayaklı mahlökattar addedilmeleri tehlikesi vardır! Bütün bu ilâveleri ve değişik- likleri sayarken © fındıkçı kücük hanımlarımızı unutsaydık, dedi - kodumuzu tamamlamamış olur - duk. Buküçük hanımların daima iki dudağa ve müteaddit kalplere ihtiyaçları vardır. Bir dudak: TR AŞ aş hemi nelielliyegne yorum, bilmezsin !,, sözüyle karşı- sındaki erkeği temin ederken di - ğer dudağın da bu sözü tasdik ve kendisine düşen işi yapması kü - çük hanımlarımızın muvaffakı - yetlerini ne kadar kolaylaştırmış olacaktır! Onların birçok kalplere ihtiyaç- İarı olduğuna da hiç şüphe yok- tur. Çünkü tek bir kalple birçok erkeği birden idare etmek kolay değildir. Halbuki üç dört tane kalp olursa üç dört erkeğe birden: “.— Seni bütün kalbimle sevi- yorum!,, deseler bile yalan söyle- memiş olacaklardır!. Acaba bütün bu yazdığımız şeyler bir hayalden ibaret mi ka: lacak, yoksa doktor Haltfreter son biolojik keşfi bunları imkân dahiline sokacak mı?. Biolojik tetkikata her halde fazla ehemmi- yet vermek lâzımgeliyor. İlim bu: gün görüldüğü gibi böyle dev a - dımlariyle ileri gidecek (olursa, yüz sene sonra arz üzerinde insan nev'inin büsbütün başka bir $€- kilde yaşadığı ve insan vücudun” daki teşkilâtm değiştiği görüle - cektir. Dedikoducu Ankara Hanımlarına ismet Paşa kiz enstitüsün- den diplomalı Fahire ve Saadet Hanımlar Ankarada terziha - nelerini öçtılar. İyi ve zevki - nizce giyinmek, bunun için, ne kumaş, ne para kaybetme mek istiyorsanız Fahire Hanı- mın modanın bütün incelikle rini milli zevkimizle anlaş maktaki ihtisasından İs etmelisiniz. Terzihanenin levhasint Ad- liye Sarayı tarafmdan Işıklar caddesine baktığınız ozaman göreceksiniz, pm Yeni buluşlar i Re Mumyalar! Himalâya dağlarında bu- lunan kaplan cesedi Mumya denildiği * zaman her şeyden evvel hatıra gelen Mısır mumyalarıdır. Fakat Mısır mum- yaları sun'i şeylerdir. Çünkü Mı - sırlılar ölülerin mumyalaştırılma- sı işini tabiata bırakmıyorlardı. — AVRUPADA — Harp Olacak mı?, Amerikalı muhabir Krickerbocker'inihtisas'a Bundan bir buçuk sene evvel | zarfmda harbin lehinde ve *g Frans yalnız Almanyaya karşı | hindeki şanslar müsavidir., k emniyet istiyordu. İngiltere ise Macaristan hükümet naibi Fransanın bu korkulariyle alay e | ral Horti'nin sözleri şuydu: diyordu. Bugün, Hitler iş başına olmıyacaktır, çünkü tehlikesi geçelidenberi İngiltere de Fran * | fazladır.,, 7 sanın bu endişelerini takdir edi - | Strasburg'un askeri kumi yor ve İngiliz liderleri o korku - | Ceneral Walch demişti ki: i ları ciddi bir surette telâkki edi - “Ben nikbin değilim.,, yorlar. Çünkü bugün İngiltere em Yugoslavya kralının fikri Mısırlılar ölüleri tahnit ediyor, bazı terkiplerle bulanmış bezlere | sarıyorlardı. Bu ameliye gayet in- İ ce bir işti. Ve firavunlar zamanın- “da Mısırda bu işte üstat olan in - sanlar bulunuyordu. Havanın fevkalâde ceyyid ol- duğu bazı yerlerde mumyalanma kendi kendiliğinden olmaktadır. Meselâ Sahrayı kebirde cenazeler dağılmamakta ve yalnız yavaş ya- vaş kuruyup toz haline gelmekte- dirler. Himalaya dağlarınm üç tepe - sinden Kilimancaroda tabiat ta - rafından mumyalanmış bir kap - lan cesedine tesadüf olunmustur. bilinmez nasrl bir sebep yüzün - den tepenin en yüksek noktasına kadar çıkan kaplan açlıktan ve susuzluktan ölerek orada kalmış ve mumya haline gelmiştir. “Kaplan yuvasr,, denilen bu yer Himalâya dağlarma tırma- nanlar için bir istasyon hükmün- dedir. Buradan geçen ve mumya laşmış olan bu kaplanı eliyle kal- dren Tekenaemyen dör Ourer” bu kaplan mumyasının ancak s€- kiz on kilo ağırlığında olduğunu söylemiştir, Halbuki böyle bir kaplanm ağırlığı kırk elli kilodur. Bilindiği gibi bazı iptidai ka- vimler ölülerini kovuklara ve ma- ğaralara bırakmak itiyadındadır- lar. Görünüşe göre bu gibi yerler ölüleri oldukları gibi muhafaza etmekte, daha doğrusu mumyalaş- İ tırmaktadırlar. Bu gibi yerler et- nografya tetkikatı hususunda ve öşki zamanlarda yaşamış insan - larla bugünkü insanlar arasında vücutça mevcut farkları tesbit hr susunda çok mükemmel malümat elde edilmesine yardım etmekte - dirler, Filhakika o mumyalaşmış cenazeler münakasa edilemez ve reddolunamaz deliller teşkil et - mektedirler. Bu hakikati Danimarkalı kâ- şiflerden Birket dahi teyit etmek- tedir. Bu zat, Alaskada yaptığı ! bir seyahatte, ayni ırktan olduk: / ları halde birbirlerine karşı hiç bir | sevgi hissi beslemeden yaşayan İndiyan ve İskimolar are sında oyaptığı tahkikata, is- kimoların misafirperverliğini gör- müş ve bunlar Alaskada mühim keşifler yapmak kabil olduğunu temin etmişlerdir. İlk günlerde kendisine karşı çekingen hareket eden İskimolarda, yavaş yavaş ona itimat uyanmış ve kendisini ölülerin konulduğu o mağaralara götürmüşlerdir. Kâşif burada iskeletler ve ya- hut kemikler göreceğini ümit € - derken hiç bozulmamış cenaze- lerle karşılaşınca büyük memnu - niyet duymuştur. Asırlarca evvel ölen bu cenazelerde Mongol mil- letlerine mahsus vasıflar İskimo- lardakilerden çok daha bariz bu- Tunmakta idi. Bu mumyalar de- 5— — ihtiyacını bizzat duymakta. | şuydu: “Balkanlarda harp e. azaktır... Bulgari Londrada en yüksek memurin mit ki: yargi. mabafilinde ve korkulara “Ciddi | nesil Kuvveti elinde bulundi endişe,, ismi veriliyor. Amerika- ca harbin ç'kacağıma inanm da “heyecan,, kelimesi ayni mana- lâzm geliyor. hı yı ifade etmektedir, Pupa Ot Avram e-İei Bugün İngiliz hariciyesi bizzat vusturva istiklâline tabi oldu , öyle düşünmese bile, onun erkâ- sö-lamişti. , nı harbiyesini teşkil eden zevat, ! © Fransa hava nazırı Ceneralf İngilterenin yalnız silâhlanmakla A e kalmıyarak Fransa ile bir ittifak | hava kuvvet'eri müdafaa içi aktetmiye bile mecbur olacağını | pi. tecavüze ayni vasıta ile söylüyorlar. o Bu fikrin arkasın - lamel ii Ye dan topallıyarak yürüyen İngiliz | ettikleri her bir yeni tayyare efkârı umumiyesi yalnız silâhlan- memnun ediyor.,, ma zamanının geldiğini biliyor. Yusoslavya hariciye nazırı Zf Silâklanma yarışı başlamıştır. | tiç: “Önümüzdeki bu sene 2 Yürüyor. Almanya, Fransa, İn - da sulh idame edilecek midir?. ” giltere, Rusya, Japonya, İtalya) aline: “Zannederim!, | cevali tam müsabaka halindedirler, bu - | vermişti. nun sonu olimpik aldem oyunları Fransa hariciye nazırı Bai olacaktır. demişti ki: “Bundan bir sene #İ Bugün yalnız müsabaka hezır- | vel yazdığım bir makalede İ lıkları yapılıyor. Yarın finaller | harp çıkmasının imkânsız olduf mevzuu bahsolacaktır. & Ondan | nu söylemiştim. Bugün ayni fik sonra bu müsabakanın önüne ge « ! güdemem.,, çilmezse “Avrupada harp olacak Macar Başvekili Gömbös“ fi” gr ati Mene İL “çimde yaşıyecagız #UÜA caktir. O vakit “Avrupada harp | hakkında demişti ki: “Her ne Hİ ne zaman olacak?,, diye bir sual | 4, bunu kat'i olsrak söyledi sormak lâzım gelecektir. de bütün kalbimle cnu temenni Bir çok müdekkiklerin mülâ - | desim., dl hazalarına bakılacak olursa daha Musolini diyor ki: “On ciddi olan ikinci sual birincisini | O, RE eni de şimdiden ortadan kaldırmış - l Çörçil Avam Kamarasında # tir. ş ; di ki: “Ben o günden korkuya baz, ii | om A ki bir.sene,' belki:bir buçuk edilen Avrupa merkezlerinde yap- FENA tığım tetkikat son neticesi nedir? ve “e Avrupa, o bir çok merkezlerinde Bunlar ortağa alılan #kirler0 yaptığım seyahatin ve Âvrupanm bazılarmın hulâsasıdır. Onlar mukadderatını idare eden zevat | bâfP Olmıvacak kehanetinden tarafından söylenen fikirlerin hu- tunuz da 1934 de harp olması besine varıncıya kadar her lâsası nedir? in SE c 5 , | yeti ihtiva edivor. Bun'arm b Bu zevat, söyledikleri sözlerin si ispata hacet bırakmıyan bir f neşrolunacâğını biliyorlardı. Onun ispat ediyorlar: Bu tez bütün içni sözlerini tartarak söylemişler. hanetlerin pek vahi şeyler oldü di. Çünkü vaziyeti muhakeme e- v ğ derken ihtiyatlı bulunmak istiyor- Bütün bu Baksöttiğim sevi lardı. daha isimlerini (o zikretmedi Çekoslovakya cumhur reisi de- | kimseler iki hadde birleşiyor! mişti ki: “Herp olmıyacaktır, çün | Birisi Çörçil tarafından gösteri! kü para yoktur.,, endişe ve diğeri Başvekil Çöm”” Hariciye nazırı M. Beneş de- | tarafından gösterilen ateşin ül mişti ki; “Önümüzdeki beş #ene| Fakat bir fikir vardır onu kati alemi elemi alak iüllnelrikiei; | ya e “1 herkes izhar etti. Oda gelef lıkları dörtte üç nisbetinde eksil İ taa şa Na mişti, Kâşif büyük hediyeler mu- Ğ kâbilindör bunlardan irisi ülediş, ) dezfK oincağıiı- onaya vö Koptüleğ müzesini geliriz fında bir kanaat bi'âistisna um ör. tarafından kabul olundu. Bu naat ta silâhlerı bırakmanın kânsız, silâhları tahdit o etme”, gayri muhtemel ve mütemadi * silâhlanmanm herkes için el€ olduğudur. h Londradan bakılıcak o Avrupanın gösterdiği o man? kısa fasılalarla basil bir tar zah edilemiyecek kadar dağ” ve karışıktır, Kaba taslak bir ge ; i N , il | il , il | Bu mumyalar, tabii mumyalar- dan başka bir şey değildir. Ya- nitahnit gibi hiç bir ameliyeye tabi tutulmuş değillerdir. Üzer- lerinde beyin, ciğer ve barsakla « rın çıkarıldığını gösteren hiç bir açık yoktu. Bundan şüphede kabil değildi. (Bunların böyle kalmalarını icap ettiren âmiller mağaralardaki havanın fevkalâ - | çete iki manzara görülebiliyO” de kuru olmasıdır. Çünkü tabut- di lar dahi tamamen muhafaza edil (Devamı var). ;miş bu Mn silgi ki ein > di ii ye