IŞARETLER Yazıcıyı tanımıyan okuyucu | Eğer münakaşaya meraklı iseniz, yahut çenenizi avuçlarınızın arasına alıp düşünen akrobatlarından biri i - seniz: — Yazıcı mı okuyucudan, okuyu- cu mü yazıcıdan çıktı. Diye, tıpkı te vuk mu yumurtadan, yumurta m ta- vuktan çıktı hikâyesine benzer bir dü- şünceye dalabili iz. Bana sorarsanız, yazıcı okuyucu - dan olur. Okuyucunun yazıcıdan do - ğuşu Âdemin kaburgalarından Hav - vanın doğuşu gibi doğmuştur- Ilk yazıcı, tabii edebiyattan bah - sediyor, hâlâ gördüğümüz amatörler gibi kendil ilk okuyucularıdır. | Sanıyorum ki, asıl sanat İŞ!” denen za- man yazıcının ken i yazıp, kendi arzu- sunu yerine getir ği demlerdi gali -İ ba, İstediği gibi düşünür, istediği gi - | Ki Yazar, İstediği gibi sözler, hozuna gi- dene “hoşuma gidiyor” koruna gitmiye ne “hoşuma gitmiyör der” kendi ölçüsüne göre ölçer. zımı, şunları anlamamış, anlatayım | yazımı, diye kafa patlatmaz. O kendi malikâresinin derebeyidir. Dünyayı Aman şu sanat adamlarının yan yana gelen derebey- İeri gibi Zaman zeman yaptıklarını birbirlerinin haline geldiklerini görüyoruz. Sanat. | Yazı makinesi kurulmadan toplantılar, okuyucusu kâr gruplarının bazan bir han oda - sında, bir dükkânda, bir meyhanede toplanıp eserlerini birbirlerine oku - dukları devir pek uzak değildir Ru bir nevi Estetik mübadelesidir. Şiire, ii hikâyeye hikâye ile, destan destanlâ mukabele edisliği bu davirde tugün anladığımız manadı muhatriri şahsen tanımıyan, muharririn tanıma- İ dığı okuyucu zümresi henüz düşünü- İemezdi. Yazıcıyı kütleleri fethedecek, zak diyarlarda manevi hüküm sürecek | bir fatih diye tasavvur etmek kim - senin aklından geçmiyordu. Muharriri fatih haline koyan kı - u. Hatikin to - biri de saca Rönesans olmuştur. punu ateşliyen bu sebepten baskı makinesidir. Baskı makinesi, muharririn İzini el tezgahından aldı, fabrikaya soktu. Baskı makinesi ona fabrikanın müş- terisine benziyen bir zümre halketti. El sanayiinden makine sanayiine geçmek bütün hususiyetlerini muhar- ririn ve okuyucunun hayatında seyre- debilirsiniz. Nasıl fabrika malları ısmarlama ye rine stok halini aldı ise, muharrir de sıkiden sadece tek bir sevgili, yahut tek bir hâdise için kalem kullanırken, yavaş, yavaş kollektif tiplere çıktı, Dikkat ediniz, hâlâ edebiyatta en hususi hayatların tahlilinde bile kol - | lektif bir unsur bulursak memnun olu- yoruz. «vü Muharririn en bür olduğu zaman ne vakitti diye bir süal sarmayın, çün kü hürriyet, istipdat çok nisbi bir şey- dir, lasanlar bir boyunduruğu taşıdık- / ça ve bu boyunduruktan memnun ol. | dukça orada bir hürriyetsizlikten bah- setmenin imkânı yoktur. arzularını kütlenin arzula - rına Uyduran muharrir bu büyük sa - | mayi devrinde kendini hür sayabilir. Fakat bu hürriyet zaruretlerden ne ka- — Dehri Efendi, Keçi Borluda bir İstasyon memuru mühim bir şey icat etmiş. , Yüzelli yaşını geçen ihtiyar gömüldü i Zaro ağanın cesedi üzerinde otopsi yapılmış böbrek- lerinin ve ciğerlerinin harap olduğu görülmüştür Perşembe gecesi ölen dünyanın en ihtiyar adamı (Zaro ağa dün saat dörtte Eyüp mezarlığında ha- zırlanan yere gömülmüştür. Zaro ağanın torunları dedeleri - nin kendilerinin müsaadesi olma - dan tetkik için parçalanmasına ra- zı olmuıyorlardı. Dün sabah Zaro ağaya (bakan | doktor Behçet Sabit Bey Zaro ağa- nın torunu Cafer Efendi ile görüş- müş, otopsi yapılması için müsza - Behçet Sabit Bey sonra her hangi bir itirazın önünü desini almıştır. İ almak için Cafer efendiden bir se- nette almıştır. Bunun üzerine Etfal hastahane - sinde Zaro ağanın cesedi açılmış, Ihtikâr ta ES BA ze Hastahanede ihtiyarın kafa kalıbı alı nirken (işaretli Doktor Behçet Sabit Beydir) hammül hududunu aşmıştır! Avni Bey,muhtekirleri kahredecek salâhiyetler verilmiştir. Mücadeleye hazırlığı anlamam. Bu istihzaya benzer, diyor Belediyenin şubelere sıkı bir “ mir vermesine rağmen henüz ih -| tikârla mücadeleye esaslı (surette başlanmamıştır. Bazı şubeler mın- takalarında bu hususta (o tetkikat yapmaktadır. Belediye daimi en - Avni Bey de ihlikâzın halkı kasıp kavurduğuna! kanidir, diyor ki: “— İhtikâr vardır demek caiz değildi tahammülsuzdır demek doğrudur. Çünkü ihti ancak bu tabirle (ifade edilebilir. cümen azalarından Şehrimize gelecek seyyahlar! Bugün Romanya vapuriyle şeh - rimize iki yüz kadar seyyah gele- cektir. dar uzaktır. Bu bizzat bir Zarurettir, aksi sayılamaz. Muharriri tanımıyan okuyucunun bolluğu, sanat kıymetini iktisadi 5) - çülerle ölçmeğe başladı. | Bugün okuyucu ile yazıcı arssin - daki münasebet bu bakımdan ilerli - peri Söz buraya geldikten sonra gavet tabii olarak bir #üal sorulabilir: “ — İktisat işleri gittikçe amme | nin kontrolu altına giriyor. Sanat es | reyanı ne olacak? Sanırım buna verilecek cevap ba - | sit bir darbımesel olacaktır: ! “ — Ön tekerlek mereye giderse | arka tekerlek te oraya gider.” | Sadri Etem | .« . (180 - 120) liraya mal olan 26 hirli gaz elhiseleriyle... Muhtekirleri k ri selâhiyetle, edecek tedbirle- Millet Meeli iştir. e hazırlığa alâ - Ihtitkârla anlamam. Ta ver mucadele Bu biri ralık bir on kur satılıyor.,, dal sok gıdai leler hemen, hemen iki misli - 2 » pahalılığın önü - diye bir müd » Bu ne geçmek ici dettenberi tetkik yordu. Müsadere edilenAmerikan malları hakkında Harp esnasında müsadere edil- miş olan Amerika tebaasının mal- ları hakkında Amerika hükümeti i ile hükümetimiz arasında müzake- re başlamış ve birinci toplantı ya- pılmıştır. Bu müzakerede o Amerikalılar namına M. Nielsen Ye memleketi- miz namına da muhtelit mübadele komisyonu reis vekili Esat Bey bu- lunmaktadır, Ikinci toplantı salı günü yapıla» | caktır, , Istanbul — Edirne yolu Turing klüp İstanbul ile Edirne arasındaki şosenin asfalt olarak in- aya benzer, Kırk pas! PER beyni, barsakları kalbi, midesi vel- hasıl her yeri ayrı tetkik edilmiş - tir, ” Neticede Zaro ağanın bütün vü-| cudunun yıpranmış, obarsakları, böbrekleri harap olduğu anlaşıl -| mış, ciğerlerinde de töberküloz a- sarı görülmüştür. Zaro ağanm ay- ni zamanda vücudunun kalıbı da alınmıştır, Saat üç bucukta Zaro ağanın cesedi belediyenin cenaze! otomobiline konmuş, torunları da! beş otomobile binerek dedelerini| Eyübe götürerek toprağa tevdi et | mişlerdir. İ Zaro ağanın kat'i yaşı (doktor! Behçet Sabit Bey tarafından ya- pılacak tetkikat neticesinde anlaşı lacaktır . tetkikat neticelenmiş, bundan son- ra, beledie: udu haricinde bu - İ lunmasına rağmen Kartal, Pen Maltepeden kayıklarla yiyecek sebze götürülmesine müsaade edil- T müşti | ı itibaren Adaya ka -! j aşarak satış. -yapabile - ceklerdir. Belediye Adada mü İ nasip bir meydanı pazar haline nünde burada pazar kurulmasına mi de edecektir. Deri velâstik ayakkabı | meselesi Deri ve lâstik ayakakbı mesele - sinden son aldığı vaziyet üzerine ayakkabıcılar dün Ticaret odasın- da toplanmağı kararlaştırmışlar -| i dı. Fakat bu toplantı yapılamamış- tir. among ari Yunan sporcuları Uludağdan geldiler İ Yunanistandan gelen dağcılık i ve yürüyücülük klüp âzaları Bur-| saya giderek Uludağında oKayak 3 — VAKIT tirecek, haftanın muayyen bir gü-| sporları yapmışlardı. Sporcular dün Bursadan şehri- mize dönmüşlerdi. Dün İstanbul dağcılık ve yürüyücülük klübü ta - $ası için Dahiliye vekâletine müra- Caat etmiştir. . « . Zehirli gaz maskelerini dört buçuk liraya temin etmek çaresini keş- fetmiz... | rafından şereflerine bir ziyafet ve rilmiştir, j «ss Doğrusu bu vatandaşın ilim adamlarımıza nümüune olacak keşfi in- saniyete, memlekete büyük bir biz - | mettir. çi 1 TEMNUZ 1934 erin SOHBETLER iresease Yazın sinema olur mu? “Akşam” arkadaşımızda, Akşam- ct imzasiyle yazı yazan meslektaş, Cu- ma günü, belediye ile sinemacılar ara- sındaki anlaşamamazlığa dair bir yazı | yazdı. Bu yazıda: “Ceffelkalem hissi » yatımıza göre, iki taraftan birbirini il. tizam etmeği ciddiyete muvafık bul - mayız” diyen bu arkadaş “Belediye ne yaptığından kendi de emin değil - dir... İleri giderken halka da birar & hemmiyet vermek İâzımdi... Başka ve cazibeli bir eğlencenin mevcut olma - ması kıymetini bütün bütün arttırır.” Yollu sözlerle, saman altından sü vü- rüterek, işi etraflı surette (tetkik ve tahlil etmeden, hissiyatma göre, sine- macıları iltizam eder görünüyor ve bilhassa diyor ki: Sinemalar kapanacak ta ben sine - masız ve eğlencesiz kalacak “miş! Kimin umurunda?... Halbuki her şey işte bu istihfaf edilen "im ve her- şey, bütün bu belediyeler, nizamlar “ben” im içindir. Yani halk içindir. Halkın çalışabilmesi, mes'ut olması içindir eğlenmesi ve “Akşamcı” imzasmı kullanan bu arkadaşla, bu filkirde beraberiz. Amma bu kadar kati değil. Belediyeler, ni » zamlar, halkın çalışabilmesini, eğlen- mesini ve mes'ut olmasını da biraz ol- sun korur. Belediye, Sıhhiye müesse » sesi değildir. Fakat, halkım sıhhati ile de meşgul oluyor. Bu itibarla, beledi- yenin, sinemalara yaz günleri fim göstermek müsaadesi vermesini doğ » ru bulmıyoruz. Sinema, İstanbul hal kının belli başlı bir eğlencesidir. Baş- ka eğlencelere göre ucuz sayılır, az çok ta faydalıdır. Şunu unutmamalı » dır ki, sinema yaz değil, kış eğlence - sidir. Halkın çalışabilmesi, eğlenmesi ve mes'ut olması için nizamnameler yapan, halkın sıhhatini koruyan be « lediyelerin, yaz günleri, yüzlerce kişi» nin, havasız, karanlık dehlizlerde, gün görmez salonlarda kapalı cevaz vermemelidir. Bu ibtilâf, yaz günü, sinemalar - dan, halkın da memnun olmadığını bize pek güzel gösterdi. Yazın, esa » sen sinema seyircileri yarı yarıya ek- silir. Yaz günleri ve geceleri sinema- ya gidenlerin bir çoğu âşıkla maşuka, geri kısmı da nereye gideceklerini bi - lemiyen ve kapıları yirmi beş kuruşa açık olduğundan vakit öldürmek için g denlerdir. Sinema seyircileri kışı ço- ğalır, Eğer belediye, sinemaları kışın kapatmış olsaydı, bu yasak, gürültü- lü bir aksisada uyandıracaktı. Hükü- met otoriseti, kuru (o güri ye kulak bile vermez. Devlet otoritesine karşı koyar bir vaziyet alan sinemacıların ve eğlentisiz kalan halkın şikâyetleri» nazarı dikkate alımmaz ve darülüceze resmi verilinceye kadar sinemalar ge- ne kapalı kalırdı. Fakat şikâyet sesle- ri fazla olurdu. Halbuki şimdi, sine « macılardan başka kimsenin sesi çık » madı, — Çek iyi oldu, sinemaların ka » pısı açık diye giriyor ve bunalıyorduk. Kapandılar, kırlarda temiz hava alıyö- ri Diye sevininlerin sayısı pek çok * tar, “Akşanıcı” imzası kullanan arka » Selâmi izzet kalmasına —— / — Lütfen sayılayı çeviriniz — Dehri Efendi — Yalnız İsehsiyetn © memlekete değil, dostum: İktrsadi « yata da hizmet etmiş oluyor, vpeya e >