Papa Dimütri İhtiyar Dimitri efendi tek ba -! şına yaşıyordu. Ona » mahallede Papa Dimitri diyorlardı. Nereden ! geldiği belli değildi, sade sabah - İZZETOĞLU — Kızımm sesini duyuyoru: açımız... Kapıyı çilingir açtı, Yemek odası aydınlıktı. Orta- ları bir mektebe gidip ders okut » | da oyuncaklarla süslenmiş bir No- tuğunu biliyorlardı. İyi bira. | el ağacı vardı. Masanın üstünde damdı. Yalnız mahalleliye, bil - ! şekerler, şekerlemeler duruyordu. hassa aparlımandakilere merak Papa Dimitri, bir koltuğa gömül olmuştu. müş, hayran hayran seyrediyor - Neden Papa Dimitriye hiç mis | du... safir gelmiyordu?. Neden Papa Dimitri efendinin | cak!.. dostu, akrabası yoktu?. Neden Papa Dimitri efendiye hiç mektup gelmiyordu. Neden Papa Dimitri efendinin hizmetçisi yoktu?, Papa Dimitri, insan kendi işi ni kendi görmelidir, yalnızlık ih - tiyarlığın piyankosuü yaşa & 8 yer yüzünde dostu kalmaz, gibi sözlerle bu suallere cevap verebilirdi. Ama o susuyor du. . Kimseyle konuştuğu görülmen | mişti, ... Bir noel günü, kapıcının oda - ynda oturmuşlar gene Papa Di - mitri efendiden bahsediyorlardı. Apartımanda bir canlılık var »« dı. Gelen giden doluydu. Çam a - ğaçları, pastalar, yemekler etrafa kokülarını yayıyorlardı.. Hatta Papa Dimitri efendide bile bir canlılık vardı. — Geçen sene de böyleydi... Filvaki girip çıkan öyle çok, ki Papa Dimitri efendiye kimler ge- liyor bilmiyorum, farkma vara » muıyorum. Her halde elinde paket- lerle ve kocaman bir noel ağacı getiriyor. Misafirleri var demek. — Gördün mü?. yo Dedim ya, görmedim. Sade Mahalledeki çocuklara şeker da - ğütiğını gördük. Bakkalın karısı kızma darıldı. İhtiyar ne verirse versin sakm alma, dedi.. — Dördüncü katın kiracısı da evde sesler duymuş. — Çocuk sesleri. — Vay canma!.. — Kızımı gördünüz mü?, Bakkalın karısı kızmı arıyor » du. Bir saattir kızı meydanda | » Yoktu. Nerede olabilirdi?. K © Herkesin aklıma ayni şey gel - N — Papa Dimitriye soralım. Yukarı çıktılar. Kapıyı çaldılar, Ses çıkmadı. > ! İkinci sefer biraz daha hızlı — çaldılar, Gene ses yok. Anahtar deliğinden baktılar. İçerde ışık vardı! Kapıcı korkudan titremeye başladı... İçerde ne oluyordu? Bakkalm karsı kızım diye hay - kırızardu. Mütemadiyen kapıyı çalıyor « lardı. Zorla açmak lâzımdi. Polise haber verin! çilingir ça- ğırın!. — Bel'i de kızımı böğüyor » | dır!. Küpıyı tekmeliycrla:, yumruk luyorlardı... Beyhude. Nihayet komiserle bir çilingir geldi. — Susinuz beka'ım! Mürhes sartu, dinlediler. İçen en çocuk sesleri geliyordu. Bakkalın karısı hınçkırdı: “Büyük baba!.. Ne çok oyun - Çok sevindirdin bizi!,, Sevinçli çocuk sesleri duyu » yorlardı, ama ortada çocuk göre- miyorlardı... Eski bir fonoğrafm i üstünde çocuk resimleri vardı. il» Sota Bakkalın çocuğu bulundu. A- | sağıdaymış. Papa Dimitriden özür diledi -| ler. Ama o duymadı. Torun'arının aksisedasmı din - lerken, onların bulunduğu öteki dünyaya gitmişti /, Hakimiyeti Milliye Ankaranın siyaset ve fikir hareketlerini takip etmek yenler için İstanbulda satış teş- kilâtı yapmıştır. Hakimiyeti Milliye nin tevzi merkezi: Ankara cad- desi: OrhanBey han Remzi efendi. Başlıca satıldığı yerler: Bo- ğaziçi, Kadıköy vapur iskele- leri (Köprüde) Sirkecide Mon- diyal kitaphanesi. Galatasaray, Şehzadebaşı, Aksaray, Sama! ya, Çemberlitaş, (Divanyolu, Sultanahmet, Eminöünü, Kadı köy (vapur iskelesi) Karaköy, Sirkeci; Taksim ve Şişlideki tü- tüncü ve bayiler, isti BORSA Hizalarıne olanlar üze: kânun muamele yıldız Işareti lerinde 23 dır. | Ravamlar kapanış fiyat © Nukut (Satış) * Londra 640, 134, — 147.0: 221, — "18, - 24 50 “24, — ei 34, « Viyana * Madrli . Here » Nesyork * Belgrat * Yozobama * Altın tEA (e Meidiye 46 # Srokho'm 26 -İ| 8 Rinknot - 933, Çekler ( » Lonjra 08 * Nevyork » Puls » Milâso » Erüksel Avira » Genevre «0. 026, ş Madrit » fertin Virtova Budapeşte Bükreş » Be'graz Yokohama Mostova 1206 sw a887) 82,0 O) Amst.rdan, N Prag 1160 ESHAM Iş Bankası Anadolu » Reji Şir. Hayriye | yon Dey | Tina “ari Dek Halya Sark m. ceza Telefoa 18, 48.50 1100 L alar | vok da ise | istlerezidı | Sirk Dye D. Meva. | Gümrükler | ios a &p Patdır A Mümessil © 5200 ER aral ra e NM TAKVIM Pazartesi 25 Kâ&evel 7 24 Kâ.evel 6 Ramazan Ir n | Pazar Ramazan #sak Yılıri geçet rünler Yalı L in | RADYO l | Bugün | kalan , ANKARA: — 12,30 — 1930 gramofon. 18 — 1845 0 kestra, Rasininin o (Semiramis) © uvertürü. Kalmanın “Bayder, — potparisi, 18,46 — 20 alaturka saz, 20 ajans haberleri VİYANA: Siktim — İ 906 sabah konseri, 11 ergonun konseri, İ 18,15 Konser. 16 gençlik. 1950 Kavintet 29,15 komser. 530.5 m 10.50 çocuk şarkıları, 18,30 #por haberle r1, 18,440 orkestra. Üniversite kilisesinden çan sesleri. 1 Noel ayini BUDAPEŞTE BTrreş sem — 10 ruhani ayin. 11,80 dini konferans, Bi- Hee musikisi, 18 senfonik puusiki, 14,15 piâk- Is hafif besteler. 18 arkestra, 21 Noel şarkı- ları, VARŞOVA: Mim 15'plâk. 17,30 Jan Kiyopuru garkr söylü - yor. 18 yeni dünyanın doğuşuna dalr sol» İ bet. 18,15 Nori Noel gecesi şarlaları | BELORAD; Wim — 11,30 ergonun Konseri, 22,15 Noel plakla, vel besteleri, 24,13 dans, 1 gece yarını ayini ROMA: izm 1740 plhk. Spor. 19.30 haberler. 2140 Noel gööesi konseri. 24 haberler. 1 Arakneli kilisesinde gece ayini, PARİS; BI Tanbe m, 22,80 Lirizm. 23,50 Doris Bukor tarafından Noel gecesi maaalı . 21,35 Noel havalari , rler. Spor ISTANBUL BELEDİYESİ Şebir Tıyatrosu Temsilleri eker | Lüküs FL Lüküs NN Hayat Büyük Operet Yazan; Esrem ve Cemal Re şit Bey er. UMUMA VAKIT Gündelik, Siyam Gazete iatanbul Ankars Cnddemt VAKTİ yurdu Telefon Mumari Yazı işteri tetetonü. # İdare telefonu | 3 24370 felgrat miresi İtnbbu — VAKM Posta kutüsmm No © Abone bedeil ürkiye 1400 er. 750 4090 . mw 1400 #09 300 geneli & 4 aylık * aylık 1 aylık ilân ücretler, Hear Ulmların dün <ahitelerinde seti mi S0 kuruştan başlar Gk ehifede 890 Büyük. fazla, devuml Mân verenlere adi ayrı tenzili vardır temeni Mantarın bir satırı v0 Kurugtm «çk ilâ Bir defasi Sü Tü W O; detam m5 irt selam 16 ve on defa 100 Kürüştür Uç aylık ilân verenlerin bir defasi mecea nesidir Drt saygı gecen WAnlarn Paris satırları beş kuruştan hesap edilir Ankara mecmuası Ankarada, Ankara Fransızca haftalık bir mecmua çr- j kacağı haber alınmıştır. ismiyle ! umu Aptülhamidin Yaveri umuzuuu KEÇECİ ZADE izzet Fuat Paşanın HATIRALARI Kah MENA A Meğer bizim ağa, şan ve şöhr harisi imiş.. Eğer vaktim olsaydı. ee Kendimi bu adama göstererek şu gülünç vaziyete nihayet ver - mek için ona doğru yürüdüm. E - limle omuzuna dokunarak türk » çe: ismini çağırdım. kışım füsunkârane bir tesir yap - tı. Birdenbire düştüğü kâbustan sıyrılan Mehmet efendi 135 dere celik bir devir yaparak beni tanr- madan evvel boynuma sarıldı. Şu soğuk gecede buz gibi olan ya - naklarım üzerinde bir hararet ce reyanı duydum. Babalık terler dö kerek beni kucakiryordu. Biraz sonra o derdini yanmıya başladı. Ben: bana — Ne mecburiyet üzerine bu isi deruhte eyledin... dedim. O me selenin bu derece karışık olacağı m zannetmediğini İstanbula gi - der gitmez büyük bir mükâfat ala cağını söyledi ve nihayet dedi ki: — Böyle mühim ve siyasi bir meselenin hal ve tesviyesinde mü him bir rol oynamak şerefi. O büyük şerefi hiçe mi sayıyorsun a beyciğim.,, Ö zaman anlaşıldı. Meğer bi- zim ağa şan ve şöhret harisi imiş. Vaktim müsait olsaydı, sofracı ba şıların hayalhanesinde bile geç - mesi asla caiz olmıyan bir takım şanlar, şereflerde bulunduğunu o- na anlatırdım. Neyse, benim asıl maksadım, evrakı resmiyeyi ala- rak Mehmet efendiden ayrılmak ileriye git - ve Timura atlıyarak nekti. Trene binebilmek için garda iki saat müzakerata giriştik. Ar - kadaşım geceleyin hayvana raki - ben âzimet etmek istemiyordu. Çorlu istasyonunda Türk mu - hibbi olduğunu göstermeyi arzu eden Polonyalı istasyon müdürü - nün muvafakati ile şu ıstırabımı- zı Rauf paşaya arzedecek bir tel- grafname çekmeye muvaffak o - labildim, Maalesef sonra öğrendim ki o telgraf nazırın eline geçmemiştir. Elhasıl bu saatte yapılacak iş ol- | İ madığından Timuru bağladığım bir arabalığa girerek sadık arka - | daşımın yanıbaşında ot yığıntısı üzerine uzanıp yattım, Gündüzün meşak ve mezahimi ne rağmen bütün gece merakım - dan hiddeiimden uyku uyuyama - dım. met efendi yanımda güzelce uy - i kuya daldı. Ahmakların marşı'de nilen gamsız adamların şarkisını tutturarak (horlamaya başladı. Ben meşhunu âlâm bir halde ağ - İryordum. Kendim; dilâver ordu- muz, memleketim, betbaht vata - nım için mahzun ve kederliydim. Bu meş'um uzun gecenin sa - resiyle geldi. Tabiat ( ağlıyordu. Koskoca Osmahli imparatorluğu - nun kepazeliğini gösteren vesika | Jar işte şu arabalıkta uyuyordu. i Kalktım, istasyonda mubafız za « Orada birdenbire meydana çr- | Halbuki bizim Bebekli Meh - | ! bahı gayet barit ve mahzun çeh - | AMAN e bitlerin bazıları Çorluda bulut askeri kıt'aların jeneral M. Skolobefin kumandasında old ğunu söylediler. Bu birçok zaferleri kaza, jeneralin kudreti hakkında dı duğum sözler pek çok olduğu | ona karşı merakım artmıştı, Çorlu kasabasından 3 — 4 lometrelik mesafede bulunuyı #nuş. Timuruma bindim. Yatım kan te: içinde Donkişotun yax Sanşopanso manzarası altında ağır rakamlar içinde bunalı Bebekli Mehmet efendi vardı. Mültefit Rus jenerali bize ç büyük bir hüsnü kabul göster Karşımda Plevnede meşhur yel dağların kahramanı beyaz elbi siyle beyaz atı sebebinden Tü lerin (Akpaşa) dedikleri harp hisi temsil ediyordu. Karşım Rus askerinin en cesur, en mul tedir bir zabiti bulunuyordu. K dişiyle şundan bundan sonra i tarafın felâketini unutarak Par ten, tiyatrolardan, daha nelerdi konuşmıya başladım. Elhasıl bir çok zamandan be mahrumiyetini hissettiren güzid şeylerden bahse koyulmuştuk. Lâkin bir müddet sonra ayri mak lâzım geldi. Genç jeneral y nında bir hayli erkânıharbiye zi bitanı bulunduğu halde hüküme konağının kapısı önündeki cad dede iki süvari bölüğüne bir rı migeçit yaptırdı. Bizim Mehmet efendi ata bi nemediği için kendisine yumuş başlı bir at verilmesini rica et tim. Derhal munis bir hayv takdim ettiler. Skobelef kasaba dan ayrılıp bir Türk mezarlı yanında durur durmaz ümeradi güzel endamlı bir zabit dört nsl yürüyüşle gelip jenerale karşı bi temenna etti ve arkasında yer a dı. Jeneral iki süvari bölüğü bir mesafeye kadar gittikten sof ra durup bir nutuk irat etti. As kerleri coşturdu, — Horra.. — Horra... Sedaları yükseldi. Ben ise kerl dimi teşyi için bu kadar asker çi karılmasına hayret etmiştim. Bu da mutlaka bir iş var diyordum. Bir saat hareketten sonra Ço ludan Marmara istikametine uz i nan hafif dalgalı bir yaylâ mıni kasında ilerlemeye başladım. Bu arazide ilerledikçe bizim kiler tarafından tahliye olunal bu yerleri düşünüyor ve kenf kendime: — Biraz sonra buralar Ru rın eline geçecek... diye söyleni yordum, Beraberimizde müm iki zabit bulunuyordu. Birisi Ke bars, öteki Kellerdi. Bir aral! tiğimiz arazinin sskeri ku len uzek bulunmasının seb€ sordum. Onlar da bana gar" garin cevap'“r ve r, Onlar da bana garip garip © vaplar verdi. (Devam v9?