7 Ca ÜZEL SANATLA Mimaclik Yeni cami nasıl yapılmıştı ? ze / Asırlardanberi İstanbulu ziya « ret eden vülün seyyahlar, mubte lif ves'lelerle memleketimize ge - Ima ecrebi sefirlari yazdı'ları se - yaüatname ve hatıralırnda Yeni- comiden küvök bir (O hayranlıkla behsederler, Bütün bu ziyaretçile- Yen'zamiin harici tenssübü i'e, da hili tezyinatmın tamamile hem 8- heul, olduğunu ve bu abidenin Tör san'at tarihin hakiki şahe- sesİ-rinden bir tunesi olduğun id dizda ittifak etmişlerdir. Cnmiin dıvarların: mavi ve #arı renkli Çi henk, kapıları süsliyen ince hende si tezyinat, yaldızlı müzeyyen mihrap, girift oymalar- la süslü minber ince bir zekâ ve | harikulâde bir san'atm mahsulü - dür, Hünkâr mahfili ise pencerele | ri, kapıları, ocaklarile ve ihtiva et tiği çini tezyianatı ile Türk san'a - tınm bütün hünerni gösteren kıy - metter bir müzedir. Türk manbaları Yenicami ahk , kında pek az tafsilât vermişlerdir. Bu hususa en çok dikkat eden ve | Yenicamie eserinde oldukça ehem miyetli bir yer ayıran yegâne mü- | ellif Evliya Çelebidir. İstanbulun bu hepimizin tanıd' | ğı şerin ve kıymetli abidesinin ols | dukça meraklı bir tarihi vardır. Biz Yeni camiin ismine ilk defa Selânikii Mustafa efendi tarihinin henüz tabedilmemiş cildinde tesa* düf ederiz. Burada Mustafa Efen- di cami arsasınm üzerinde bulu * nan Yahudi evlerinir yıktırılmağa Ve inşaat iç'n icap eden hazırlık « ların yapılmasına başlandığından bahseder, Eğri Fatihi üçüncü Mehmedin annesi Safiye sultan oğlunun cülü sundan üç sene sonra hayrat ve hasenat ile namını ilâya heves et- #işli ve camiin plânları mirnarba- | sı Davut Ağaya ısmarlanmıştı. Bi- na eminliğine Darüssaale Ağası Osman Ağezın kethüdası Kara Mehmet Ağa tayin edilmişti. Ca - min irsası isin seç'len arsa üzerin de bir çök Yakudi evleri, bir kili - se ve hir sinayo vardı. Evlerin iki misli kıymetleri ve - rilerek satm alımmasma ve İstan - bulun başka bir yerinde bir kilise ve bir sinago inşa ettirilerek cami arsas: üzerindeki bütün binaların yıktırılmasına dair “hükmü şerif, verildi, i Eu hazırlıklara başlandıktan ye di ay sonra (1007 — 1593) Mu- harreminiv on birinci Cumartesi günü bütün devlet erkânı vezirler ve ulesaa buzurunda Yenicamiin temali atıldı. Temel atma merasiminde bulu- nan Selâniği deniz kenarı olması sebebile temelerden tulumbalarla | değirmenler döndürecek © kada, çok su çıkarıldığını ve binanın in- şasında fevki.lâde zahmete düçar olunduğunu yazı or. Ve bütün bu azrlukların mimar Davut Ağa ta - rufradan rsağlüp edildiğini de-ilâ» we ediyor. Fakat mimer Davut Ağaya baş ladığı #nlreneri taman:iamak nasip stalaktıtlerle | olmamıştır. Çünkü mimiarbaşı te mel atma merasiminden bir ay ka dar sonra (1007 — 1598) Saferi - nin başlangıcında büyük veba sal- gınına kurban olup gitmiştir. Da * vut Ağanın ölümünden sonra Mi - marbaşılığa Dalgiç Ahmet Çavuş getirildi ve inşaata devam edildi. (1008 —— 1599) ramazan" başların da İstanbul kadısı Esat Efe:tdiye bina emini kaca Mehmet Ağadan şikâyet edildi kara Mehmet Ağa sini vermemiş ve Yahudilerin sina gosu yerine bir sinago inşa ettir - memişti, Kadı Efendi bunv tahkik edip Şehislim Sul'ullah Efendiye bildir 1'. Sehislâm da bunu Valide Sultana haber verdi. Ve bina emini azledilerek yeri- ne kapıcılar kethüdası Nasuh Ağa tayin edildi. Arızasız devam eden inşaata (1012 — 1603) senesinde üçündü Mehmedin ölmesi ve Safiye Sulta- nmu eski saraya çıkarılması yü - zünden nihayet verildi ve Yenica- mi tam elli yedi sene (1071 — 1660) a kadar bu halde kaldı, (1071 — 1660) ta Sadrazam Köprülü Zade Fazıl Ahmet Paşa İ Valide Türhan Sultanı büyük yan: gından harap olan Avretpazarın - i daki cerrah Mehmet paşa camiini lamire teşvik ediyordu. Hattâ Va” | lide Sultanın emrile cam'in keşfi bile yapılmıştı. Fakat mimarı has- sa Mustafa Efendi sadrazam vas tasile Valide Sultana Bahçekapı - sındaki Valide Sultan camiinin ta mamlanmasının daha münasip ola cağını bildirdi. Makul görülen bu teklif kabul edildi. Camiin keşfi yapıldı. Ve inşaata eski binanın üzerin - den bir sıra taş sökülerek (1071.— 1660) senesi Zilkadesinin 25 inci günü tekrar başlandı. O zaman Tahtakaleden Hocapa şaya kadar olan yerler hep Yahu- dilerle meskün idi. Turhan Sultan hayraunm etrafını Yahudi evle- rinden kurtarmak istiyordu. Za - tet. büyük yât.gın bu evlerden bü- yük bir kısmını yakmıştı. Bu se - beple yanan evlerin yerine yenile- rinin inşa edilmesine ve arsaların İ müslümanlara #tılmasma dair ferman çıkarıdı. Bunu duyan Ya- hudiler telâşa düştüler. Ve yerleri nin değiştirilmemesine ve hattı hü mayunun geri alınmasına tavassut etmesi için kaza belâ sandıkların: dan bin kese akçe çıkarıp sadra - zam Köprülü Zade Fazıl Ahmet Paşaya götürdüler. Köprülü Zade bu parayı kabul etmedi ve Yahudi ler arasında her kim yerini füruht etmezler ise katlolunur.,, diye tel - lâl bağırttı, Bunun üzerine yahudi ler yerlerini satmağa mecbur ol - dular, Bu arsaların bir kısmı ca - mie ilhak edilecek binaların yapıl ması içiu Valide Sultan, bir kısmı - age İslâm ahalisi tarafından alındı. Bina eminliğine El - haç İbrahim ağa tayin edildi ve “i- carile musakkafat olmak üzere et- rafında çifte çarşı've bir türbe ve bir darülkura ve bir mektep va iki yıktırılan evlerin ekserisinin para | RTN DEE ii: C. wp Viktorya nazırları Loyit Core, yazmakta olduğu “Harp hatıraları,, nın ikinci cildi- ni de son günlerde yazı dünyası - na sundu. Bu eserinde ancak altı ay içine sığışan hadiseleri anlatan eski harbiye nazırı, —bu sütun * da evvelce tahmin ederek işaret ettiğimiz gibi— muarızlarma da - ha alçak gönüllü ve insaflı davra” niyor, onlarla tatlı tatlı konuşuyor ve hatiplik hevesinden uzaklaş » mış bulunuyor. Öyle ki vakür bir diplomat ile karşı karşıya bulun - | duğumuzu anlıyoruz. Bütün meziyetlerine rağmen İ itimada şayan bir tarihçi diye ta - İ nılamayacak olan Loyit Corc, bu | kitabında Lord Balforu tarif eder İ ken üslüp ve ifadede harikulâde muvaffak oluyor. İkinci cildiyle 1916 kânunuev - veli ortalarma kadar gelebilen es- ki başvikilin kaç ciltte “temmet,, diyeceğini şimdiden kestiremiyo- ruz. İ l LR İngilterenin tanınmış simala - rmdan Sir Marriott memleketinin geçen asırdaki siyasi tarihini iki yüz sayıfa içinde toplıyan bir otüt çıkardı. “Kraliçe Viktorya ve nazırları,, ismini taşıyan bu kitap gayet sade bir dil ve açık bir üslüpla yazılmış- tır. Mevzuun ciddiyet ve ehemmiye- İ ti bakımından bu küçük kitap ilk önce sathi ve pek kısa gibi gelir - | se de, Viktorya devrinin karışık ve gizli politikasını inceden ince- ye tahlil eden, ve yeri geldikçe , sırası düştükçe asrın daima deği - şen vecheleri içinde (tac ve taht) m vaziyetini de < billârlandıran sayıfaları büyük bir zevkle oku- yunca canlı, her noktayı ihmal et- miyen, kavrıyan özlü ve çok emek verilmiş olgun bir eser karşısın - da olduğumuzu anlıyoruz. ibrahim Hoyi eta EEE yaya nazır bir âli kasır dahi yapıl mak,, emrolundu. ! Tiyatro Lüküs 1 / İstanbul şehir tiyatrosu, sade İstanbulun değil, Türkiyenin de hemen hemen tek tiyatrosudur. Tek tiyatro, bin bir zevk ve sevi» yede fertlerden: müteşekkil bir kütlenin isteklerine (o cevap ver- mek, vaziyetindedir. 2 İstanbul şehir tiyatrosu, men» suplarına refah değilse bile hiç ol mazsa sıkıntı çekmeden geçim te- min etmelidir. İstanbul şebir ti- yatrosunun, sanalin teknik tekâ- müllerini tatbik edebilmesi, yeni- likler göstermesi lâzımdır. Ti ro menâuplarınm pek (tabii bir hakları olan sıkıntısız geçimleri - nin temini, tiyatroda teknik tekâ müllerin tatbiki masrafa bağlı iş tir. Demek ki İstanbul şehir ti-| yatrosuna para lâzımdır. 3 İstanbul şehir tiyatrosu * İstan- bul belediyesinin resmi tiyatrosu- dur. Tiyatronun, ——. belediye mecli- sinden oOgeçen senelik büt - çesi yüz iki (o bin liradır. kat bu yüz iki bin liranın yal- nız kırk iki bin lirasını belediye verir, üstünü — ALTMIŞ BİN LİRAYI — tiyatronun kendi ka: zanciyle doldurması icap eder. 4 Senede 60 bin lira nasıl kaza» nılır? Bunun biç te kolay bir iş olmadığını herkes bilir. Şehir ti- yatrosu altmış bin. lirayı kazan mak için pe yapıyor? Repertuvarmı en yüksek dr mağdan en aşağılık dalağa kadar hitap eden türlü türlü eserlerden teşkil ediyor. Bu eserleri oynamak için rejis | artistler de bin bir emek canları çıkıncıya kadar didiniyor, oyoruluyor- sör de, veriyor, çalışıyor, lar, Hepisinden acisi: Türk tiyatro sunun yürekleri sanat âşkiyle do- lu, temiz heyecanli, değerli çe- cukları; ' vaktiyle tiyatro süpürün- Cami (1074 — 1663) senesinde tülüğü saydıkları ve mücadele et- bitame erdi buna: Cami valde sultan bulüp itmamı | bir şeyhi güzine meva mürat et- miştim Biri kalkıp dedi ki kâbei ehlitekva 1074 Kıt'ası tarih düşürüldü. Cami ancak fki sene sonra yani (1076 — 1665) rebiyülevvelinin (10) yirminci cuma günü açıla - bildi, Açılma merasimine başta padi * şah olduğu halde (o bütün erkânı İ devlet, vezirler, ülema ve (kibar halk davet olunmuştu ve camide ilk namaz o gün kılınmıştı. Nama- zm hitamından sonra Valide sul- İ tan tarafından padişaha bir züm- | rüt kabzeli hançer bir mürassa el - mas kuşak, bir elmas sorguç, on kıymetli at hediye olundu. Padi - şah buna “vâfir altın,, ile muka - bele etti ve Sadrazama, Şeyhislâ - Oldu her köşesi Seli ilmamına tarihi tikleri Kel Hasan Efendi sahnesi» | nin #ürlü rezaletlerine başvurmak ve — heyhat, ne acı!-— hatta sanat haysiyetlerinden fedakârlık etmek mecburiyetinde kalıyorlar. Molyer'in dehasmı Türk tiyat- ro seyircisine tattırmak için sanat kudretinin sihirli coşkunluğuyla harikalar yaratmış ve sahnemize | Fa-| İ yor. İ dai muharririni hayat —Operet, 3 perde — zanılmıyor! İstanbul şehir tiyat su senede altmış bin lira kazâ mak mecburiyetinde olduğu * ciddi eserler varidat getirme! için operet te oynuyor. Uzun zamandanberi ilân “ef len Lüküs hayat isimli operet, şi hayet evelki akşam Tepebaşı yatrosunda sahneye konuldu; * geçedir oynanıyor, tabii daha i ay kadar da oynanacak, Bundi! şüphe etmiyorum. Bu yeni oP* ret te geçen sene yaptıkları * saat,, isimli operet ile İstanbul # hir tiyatrosuna yirmi iki bin hir! varidat getiren ve iki bin lira tel hakkı alan Ekrem Reşit — Cem Reşit kardeşlerin eseridir. Bu # tırların içindeki rakamlar, kims€ nin kazancında gözüm olduğu Lu nasını ifade etmiyor. Hele zekâ ve dımağ mahsul olan telif hakkı gibi en mübarek lâyik ve yerinde bir kazanca b8" kesten fazla hürmetim vardır. dece operetlerin tiyatroya ne tirdiğini kaydetmiş olmak istiy” rum, Lüküs hayat operetini yazsi Ekrem Reşit Bey, bu eserinde ir tanbulun bazı semtlerindeki 189” den hayat iptilâsının gülünçlüf lerini, kepazeliklerini tasvir e” Eser, asaletin ve serv il aleyhinde değildir. Asil ve ze” gin olmadıkları halde öyle mak istiyenlerle alay ediyor; / Vakası güzel, tertibi yol | tekniği ustalıklıdır. Esere Cemal Reşit Beyin yap” ğı musiki canlı, hareketli, sevi” li, hele şarkılar bilhassa mi fakıyetlidir. Celâl Beyin (o hazırladığı pe heyetinin dansları ve ressam dat Ömer Beyin çizdiği küstü ler ayrı birer muvaffakıyet # bi teşkil ediyor. Eğlenceli bir eser... Eğlene*. hoş, âlâ; fakat eğlenceli © için mutlaka bayağı olmağa zum var mıydı? i Usta bir tiyatro adamı olduğ görüş ve göslerişinin kuvvetiylf” tasvirlerindeki canlılıkla göze € pan Ekrem Reşit (Beyden gö söz, olgun ve mânalı (o nükte, i z mizah beklemeğe hakkımız yaf dır. oil Lüküs hayat operetinin değ. kalemini ( alçalti>. için hiç te takdir edecek d en güzel tipleri vermiş olan bü - yük Behzadı aşçı başı o Tosuna; ğa rolünde göbek atarken gör | mek, Türk tiyatrosunun iki ze-| ki, sevimli ve kibarneşe âlemi | olan Vasfi Rıza ve (O Hazımın, bu iki değerli arkadaşım sahnede © | yun diye söğüp saydıklarını dinle mek bana elem veriyor. 5 Senede altmış bin lira kolay ka | de Sultanı saray getiriyordu. Ve bu alaym önünde memurlar etrafa “çil akçe neşriy- le zümrei fıkarayı hissedarı me hususi | ma, ricali devlete ve camie imam | fanim pertüval,, eyliyorlardı , ve hatip tayin edilen zevata samur İ kürkler ihsan etti, Padişah alay ile saraya dön - kapılarında birer sebilhane ve der | dü. o Arkasından bir alay da Val- | Camiin ve ona mülhak binaların hitamına kadar tam üç bin seksen kese akçe sarfolunmuştu. Bahadır | hat vermek isterse VAKİT # Bir tulüat tiyatrosu karya madığımız için sahnede söyle sözlerin hepisini muharrire yy yarak bu cümleyi yazdım. Pe değilse ve Ekrem Reşit Bey tur” İarı kendisine elbette açıktır... Operette Bedia, Halide, ha, Feriha, Şaziye, Zehra, te, Şevkiye, Emire Har in Hazım, Vasfi (Rıza, Kemal, Refik Kemal, liğ, Sait Muammer, Nerdet, Ferih ve Zihni rolleri var. Semiha Hanımın güzel pi Şevkiye Hanımın ve Beyin üzel dansları bi şa gidiyor. ç ahme* in 1hass* a