— 8 — VAKITII Laci kânün 1933. Olan oldu.. — Nezih Bey; Madam dö Ford. sonun inci gerdanlığı sahiden ça- lındı mı dersiniz?.. Bu vapur da, bizimle beraber, böyle müthiş bir haydudun da seyahat ettiğini dü- şündükçe ödüm patlıyor... o Artık elmaslarımı bir yere bırakamıyo * rum, gerdanlığım hep boynum - da. Neziye başını salladı, sıcak, mü nis sesile; — Kendinizi beyhude üzüyorsu- nuz, dedi, belki de çalınmamıştır. Belki de bulunur, Belki de Madam cenapları yalan söylüyorü. gerdan lık kaybetmek, Avrupalılarda bir nevi reklâmdır. Neziye, ikbal Hanımla Pari ahpap olmuştu. Onu sezdirm' Marsilyadan verürs mislerdi İkbal dedi ki: — Bugün, vapur komiseri, ikin- ci mevki yolcularından birinden şüphe ettiklerini söyledi o Amma ellerinde delil yokmuş... Akşama doğru bütün vapuru, hususi kama- ralara varıncıya kadar arıyacak » larmış... Sabahleyin Madam dö Fordsona rasgeldim, ağlıyordu. Eğer benim de gerdanlığımı çal - muş olsalardı, doğrusu ben de ağ » lardrm.. Sağınıza bakınız.. Dör - düncü masada esmer biri oturu yor... Gözlerini benden ayırmıyor.. Gerdanlığıma göz dikmiş olma - sm. irab — Üzülmeyiniz canım... Farze- diniz, ki Yaplırda bir hırsız var..... Bundan ne çıkar? Artık herkes tetikte... Tekrar bir şey çalmağa cesaret edemez... Rahat rahat uyu yunuz... Bu taksi yolculuğun tadı «| nı çıkaralım... Bu esnada biri geldi: — Nezih Bey, dedi, bekliyorlar. İkbal yalvardı: — Kuzum beni yalnız birakma- yın?. — Beni mazur görsünler, bugün briç oynamıyacağım. Nezih bir sıgara yaktı, o eğildi denize 1. sizi briçe Ikbal tatlı bir sesle mırıldan « dı: — Benim hatırım için fedakâr - lik Yaptınız, zevkmızı bir tarafa bırâktınız. — Benim en büyük zevkim sizin le beraber olmaktır. Gözlerini denizden ayırdı, genç kadının harukulâde güzel gözleri- ne çevirdi: — Ikbal, dedi, tatİr anımr yaşıyorum! İkbal, bu zarif erkeğin rini, rüyada imiş gibi dinliyordu. Nezihi görür görmez sevmişti, O - nun biraz manalı, fakat âzimli ha- | li hoşuna gitmişti... Bilhassa sesi onu cezbetmişti. Nezih, seyahatlerin; anlatıyor « du, Dünyayı gezmiş, dünyayı gör müştü, Amerikaya gitmişti, şimal memleketlerine, kar ve buz diyar larma gitmişti. İkbal, bu maceraları dinliyor :| du. kin — Gerdanlığımı . çalarlarsa?.. Nezih Bey, sizden bir ricam” var. disi uzaklaştı. “İyor ve cebindeki gerdanlıkları tes | hayatımın en) sözle «| Akşam üstü, tekrar korkusu baş- Yazan : Izzetoğlu Gerdanlığı size vereyim. Pireye kadar siz saklayın. Nezihin duraladığını görünce! ısrar ettiz -— Eğer beni üzüntüden kurtar- mak istiyorsanız sözümü kırmaz- sınız. İ Nezih gerdanlığı aldı. i | | *.» » Pireye geldiler. İkbal: — Çıkalım mı?.. dedi. — Çıkalım, fakat ben sizi biraz dolaştırıp geye vayura getiririm, günkü işim var. . Çıktılar, biraz gezdiler... Nezih İkbali vapura getirdi, ken «| , Pir lesinde, iin dar, karanlık bir mahal | yakasını kaldırmış ilerli- | pih gibi çekiyordu. Bu gerdanlıklardan biri Madam İdö Fordsonun, o öteki İkbalindi... | Bu seyahatte talihi yaverdi. “Ne talih varmış ya... İkbalin» ki, madamınkinden de güzel...,, Birden duraladı. Vicdanında bir âzap hissetti. — Bana dudaklarını verdi, in « cilerini verdi... Hayır! Buna imkân | yok, bunu yapamıyacağım... Ger -| Fen karşısında Sis yeniliyor Tabiatın yolumuzâ çıkar- dığı mühim düşman! Tabiatın insanlarla mücadele eden silâhlarından biri sistir. Fa - kat ilim, bugün düşmanla da pen çeleşiyor. o Amerikadan gelen en son malümata göre Amerika â - limleri sisle mücadelenin çaresini bulmuşlardır. Bu âlimlerin keşfine göre #is - | lerin üzerine (o elektrikleştirilmiş kum serpilecek olursa, kum, sisin yağmur gibi yağmasına sebep ol- maktadır. Onun için âlimler bu €sas üzerine hareket ederek tel - sizle idare olunan ve sislere karşı hareket ettiği takdirde aynı tesiri yapan bir şuaı yapmakla meşgul - dürler. Bu keşfin tekemmül etmesiyle insan sislere de, yağmurlara da hâkim olmağa başlıyacaktır. Hakikatte ilim sayesinde daba şimdiden hava vaziyetlerini naza» rı itibare almadan nakil vasıtala - j — Aptülhamidin Yı ver pe KEÇECİ ZADE “ izzet Fuat Paşanın HATIRALARI & LUKA 01 A EGANBA A Hunkârın emrile tercümandım. BU şerefli vazifede adetâ ter döküyordu” Yemek oldukça uzun sürdü. Bu müddet zarfında imparator birkaç defa Gazi Osman paşaya hitap et- mek istedi. Fakat büyük kuman - dan maalesef ecnebi dillerden hiç | birisine aşına değıldı. İmparatorun sözleri iki defa ağızdan geçtiği için kıymetini kaybediyor ve suallere yalnız tebessümle cevap veriliyor. du. Yıldızın asıl mabeyn dairesi o- İ tabii kabiliyet meselesidir. Ve ! sis tehlikesini ortadan büsbüt” kaldıracaktır. j Şimdi düşünüyorum da 9 “ şamki vazifenın ehemmiyetini kere daha takdir ediyorum. Hünkârın emriyle tercüm pi vazifesi bana verılmıştı. Ben büyük ve şerefli vaziyette ade” ter döküyordum. j Açıkta askere veya halka hi” etmek çok güç bir iştir. Adeta lan bina Hamidiye camij karşısın. | ri bir istidattır. daki büyük ve muntazam köşktür. Lâkin o gece orada, iki bü ç. Hariçten Avrupa tarzı mimari - ! dar, bir imparatoriçe, birçok sinin 13 üncü Lui binalarını andı « man jeneralleri, dam donörler rır. Dahilense arabesk ve yarım go rını idare etmek mümkündür. Tayyarelerin en büyük düşma- nı, sistir, Onun için tayyareler sis” | li havalarda uçmaz ve sislerin da- Zılmasını bekler. Çok yakında vaziyet değişecek ve yolcu en kesif sisler içinde u - çacaklar ve yolları zerre kadar şa sırmadan istedikleri yere vararak istenen yerde ineceklerdir. danlığını iade etmeliyim.. Geri döndü, koşmağa başladı. ! Caddeye çıkınca bir otomobile at- /ladı. Limana geldi. | Otomobilden inince, vapurun, | beyaz köpükler saçarak uzaklaştı” "ğını gördü. İçini çekti: | — Olan oldu... Fakat kabahat! !i kimin? İ İ ISTANBUL BELEDİYESİ | Şehir Tiyatrosu Temsilleri Kadıköyünde Süreyya Paşa | Tiyatrosunda Bu akşam saat 21 de HUN eN İLİ Yazan: L, Ful- İn öte dn AN Türkçeye çeviren: M, Kemal Na- bi Beyler 4 perde komedi Lüks Hayat operetinin bilet- | | leri şimdiden kişede satılmak- | tadır. | Gündelik, Siyam Gazete istanbul Ankara Cwddesi, YAKTI yurdu Telefon Numaraları: Yazı işleri telefonu: 24379 | idare telefonu |: 14376 Telgraf adresi; İstanbul — YARN Posta kutunu No. 4€ — Picari Udaların Hln sahitelerinde sast- İİ e 30 Wurüytan taşlar, ilk sahifede 130 kuruşa kadar Çıkar Böyük, fazla, devamlı ilAn verenlere alt aym tenzllki emreder. Benmi Uanların bir antır 10 kuruştar. Küçük İlânlar. o defa 30 iki delam 50 O; defan 65 Getam 18 ve on defn 100 kuruştur. Uç Aylık Un verenlerin bir defası mecca- n Dört atarı geçen İinlarm fazla tırları beş kuruştan besnp edilir. İ cekse tayyare karargâhmdan bir | içindeki afetler, * pilot Meselâ bir tayyare Londradan Parise veya Berline hareket ede - telsiz şuar © istikamete doğru u - zanacak ve pilot bu şua istikame- tinde hareket edeçektir. Tayyı hair “AMA dol Bop ru gidip gitmediğini kendisine ha» ber vereceği için şaşırmağa imkân kalmıyacaktır. Tayyare karargâhları şimdiden bu esas üzere techiz olurmakta - dır. Amerika tayyare karargâh - ları senelerdenberi bu usulü tat - bik ediyorlar. Onun. için, artık pilotun erafı görmediği için tayyarenin - düşüp | parçalanmasına imkân kalmamış- tır, Çünkü tayyarenin aletleri bir telsiz şua: yapabilir ve bu suretle | pilot hiç bir zahmete uğramadan yere iner, Tayyarelerin kazalara uğrama- | larına sebebiyet veren âmillerin, sisli havalarda yere (o konmann müşkül olmasıydı. Altrmetreler, yanı irtifar ölçen | aletler barometre gibi işledikleri için mütemadi değişikliklere ma- ruzdur. Bu alet, Otayyarenin ne kadar yükseklikte olan bir tepede bulun- tik tarzındadır. Hakikatte ise hiçbir mimari tar zına uymıyan ve kalfanın uydurdu ğu bir şekildir. Tıpkı Çırağan sarayı, Maslak, A yasağa ve Alemdağı köşkleri gibi. Mabeynin sofası, garp cephesin deki küçük salonda imparator, im- paratoriçe, prens Hanrı ve diğer Al İman kumandanlar, karşı tarafta da i Abdülhamit, sadrazam, Gazi Os «| man paşa, divanı hümayun tercü - manı Münir paşa ve ben bulunu » yorduk. Bu büyük mecliste; 93 seferin - de Plevnede kahramanca döğüşen raeşhur Gazi Osman paşa ile impa rator görüşeceklerdi. Tam bir as « keri görüşme.. Cihan tarihine bilhassa askeri tarihlere geçecek bir görüşme. sanem aran saa 01 1900 sapan gemisini son süratle idare edebil- miştir, Fen denizcilere (bundan daha büyük yardımlar da yaptı. Hyrd - rofon namındaki alet, hava al - tından gemiye bağlandığı takdir - de, milleree mesafede bulunan gemilerin makinelerini (oduyarak haber vermektedir. Bu alet gemi- nin iki yanına konduğu tekdirde uzakta bulunan her geminin ne - reden geldiğin ve hanği istikame- ti tuttuğunu tayin etmek kolayla - şir. Bundanbaşka bu aletler Ayis - bergleri ve batan gemileri de ta - rassut edebilmekte lerini aksettirmektedir. duğunu, yahut üzerinde bulundu: ğu arazinin ne derece yüksek ol - duğu göstermez. Yeni altimetreler ve tayyareciye istediği verecektir. Bir memleketin başlıca şehirleri sesli olacak malümatı | telsiz şuar ile bağlanacak olursa i tayyarelerin bu şehirler arasında en koyu sisli havalarda dahi uçar- lar. Sislerle örtülü sahalardaki her şeyin resmini alan infrava ma kinesi de sise karşı kazanılan mu | vaffakıyetlerin en büyük âmille - rindendir. Amerikanın en büyük yolcu ge- milerinden olan Manhatton bu makine ile techiz olunmuş ve ge - minin kaptanı en koyu sis içinde Sisler demiryolu trenleri üzerin de de fena tesir yapar. (o Fakat elektrik işaretleri | bu sislerin bu vadideki tehlikelerini bertaraf et - miştir. Fakat mütefenninler, sisleri yır- tan yeni bir ışık keşf ile uğraşmak ta oldukları için bütün ihtiyac kalmıyacaktır. Bu ışık bil - fiil bulunmuştur ve tecrübe edil - | mektedir. Bundan yalnız tayyareler, de - miryolları, deniz postaları istifade etmiyecek, otomobiller de, sokak- | larda yürüyen insanlar dahi istifa- de edeceklerdir. Işığın sırları henüz ifşa olurmı- yorsa da onun oksijenleşmiş gaz - lar yandığı söylenmektedir. Bir kaç sene geçemeden ilim , aletlere | | | ve o zaman | karşımda göreceğime ve İ bulunduğu geminin makine ses - | İlini sıkmak şerefine nail ol i >» Muazzam salonda tam vi künet vardır. Öyle heybetli süküt ki, ağızlar susmuş, fak! gözler söylüyor. Bütün gözler benim üzerimi” benim ağzımdan çıkacak sö2€ w kıyor. O dakikaya kadar öyle ” göz hapsine hiç girmemiştım. Fakat koca Plevne kahi nı da hiç memnun değildi. imparatorun soracağı sualleri” den ibaret olduğunu aşağı biliyordum. Gazi Osman p canının sıkıntısı ya en çok #€ külceyş meselelerden sual yi lursa... idi. pe f # Bundan başka o zamanki ( i şalardan bir fen lisanma vakıf il mıyanları harp san'atında. y. zayıftılar, ) İş nihayet bizim başımıza Tamıştı. İmparator gayet samimi da Osman paşanın elini sıktı. * den evvel tercüman Münir P , resmi muameleye ait muhavff, den sonra askeri muhav ri tercümanlığına e gelince çekti gitti, Ben kaldım. 21 Kayzer söze şü suretle bari” ç * N — Umum milletlerin harp rihinde pek büyük yer tutan pie nenin meşhur müdafaası besi asker zihnimde daima büyük |, kikaları düşünemiyordum. vi rihlere ders verecek kumand” mı düşünemiyordum. Bu aşti yacak olan seyahatımın © gi» yer tutmuştur. Fakat o mi de” vak'aları tahattur ettikçe $W Bu dakikalar. O souazzan b bin kahramanı, bütün askeri " onur acağ' böyle büyük bir ahi a, il olduğum için çok met yi” Bu aksam her suretle unu ve en kıymetli hatıraları” rini teşkil edecektir. i ş sar) Pazartesi 11 Kâevel İktzdi damağı Akşım oamaz