minin en az meşgul olduğu bir! şey varsa o da mutfak ve binneli- ce gıda meselesidir. İ Bu hususta bizde eksik bir iki yemek kftabından başka bir ele a- | olur eser yoktur. Halbuki garpte adeta bir sofra, mutfak yiyecek ve ayrıca içecek edebiyatı münte- | şirdir. Şöyle balırıma gelenleri - söyliyeyim. (Brillet Savarin) on - dan evvel La Reynisre ve son asır da bir yemek ve yiyecek destanı — divanı yazan (Charles Movselet) ! — İngilterede ismini bir türlü yaza -| o mıyacağım meşhurca bir zat iyi emek şiirini terennüm etmişler - dir. Bundan maada da her neşri. yat evinin âdeta bir meslek vazi- fesinden addettiği yemek fennine sit gayet vakıfane yazılmış birçok kitapları, telhisleri olduğu gibi — bilhassa meşhur Almanyadaki Ul- lestan'ın bu mevzua dair adeta mükemmel bir kütüphanesi var - dır. Sonrada müteaddit yemek ansiklopedileri.. Bir tanesi (o 1840 erinde yazılmıştır. Gayet gü- zel bir şeydir. | e Nihayet şunu ilâve edeyim ki, vejetaryenlerin sırf sebze tabhi - yatı ve sebzenin biyolojik rolü > hakkında gayet muteber eserleri yardır. İnsan bunları okuyunca a. o deta dört ayaklı olup baharda tür- lü çiçeklerle bezenen çayırlarda otlamıya imreniyor. Oralarda ye- mek, sofra mutfağın milli ve içti - nai hayata olan tesiri temamiyle “takdir olunmuştur. © Bendeniz ve birkaç ahibba , kendi âlemimizde bir şikemperve- .ran klübü gibi bir şey vücuda ge- tirmişizdir. On sene kadar oluyor ok her sonbaharda kendimize bir ziyafet çekeriz. Fakat bu ziyafeti “öyle adi bir yemek toplantısı ad - — detmemelidir. Hepimiz ağzımızın tadıma son derece merbut olduğu- | , Muz için gitgide bu isin adeta pro- | ü olduk. Bilhassa bendeni -| bu husustaki ( tetebbüüm ve| otetkikafım ve ameliyatım itibarile | b ış mütehassıs addolunurum. Se- nelik içtimarmızda mutlaka tabbi- yat fenninin doktora tezi farzolu- nan bir şekâr vücuda getirir ve Gi bunu bütün dimağımızla (dama - ğımızi da olabilir) bütün kalbi - le tadarken kritikler yürütü - (Bu sene doktora mevzuu es- bir İstanbul yemeği olan boh - ça kebabı idi. Bir fırsat düşerse tarif ederim.) va Yemekten sonra bahis. mutfak meselesine ve bilhassa Türk mut.| > fağı meselesine intikal etti. Hepi - ç Türk mutfağın sönmekte | unu tetkik ettik. Eski yemek p Zengin konakların (pardon a- , manların) sofraları lüks far. n atsız şeylerle, mezelerle son derece müşteki idi. Adeta ıt bir halde bazı şeyler an- Tatı... Meselâ ev sahibesi; kıva - «# mında san'atın bütün inceliklerile | Yemek ve mutbak meselesi Alaturka yemek ves Bugün büyük evlerdeki sofra evvelâ - bir meze takımı manzarası veriyor | Şanu itiraf etmeli ki memle Sİ pişmiş bir yemekten ziyade ahçı! etimizde neşriyat ve tab'iyat â -| dan muhte? mezeler demek olan bulaniyordü. Üzerlerinde Yugos i artık ocak tütmüyor.. Aile mutfak I mışlar ve... öyle ifa ediyorlar ki.. r kalmadığı gibi eski akçılar da | namiış gibi... Zahirde görünen i r.. Lokantalardan ancak bir | ni orada yetişen iptidai mevatla tisinde o da pahalı olmak şartile | da irtibatı vardır. “ağız tadı ile yemek yeniyor.. Hu - u li evlerin'mutfağı.. onu sorma - yın.. O yok! ofra ordövr istiyor. Ordövrler alçıdan ziyade kilerci işidir. Evlerde de | artık hem ahçı, hem de ayrıca ki - lerci kullanılmadığı için zavallı! usta meze hazırlıyacağım diye ye- | meğini ihmal ediyor. Ve o esasen biliyor ki, bir buçuk saat rakı içil- dikten sonra... Halbuki meze ilk| önce göze çarpacağı için ona bü - tün dikkatini hasretmek icap edi- yor... Ve mese'â meze sofrası ne kadar mükellef olursa olsun, do - matesli soğan salatası ile fasulya. piyazına behemehal mühim bir yer ayırmalı. Evet.. Fasulye piya- zı inceleşmiş, üzerinde gayet mun- tazam dilinmiş domates halkaları | maydanos. Hatta bir yerde üzeri- ne bir iki tane konserve sirke'i mantar dilimleri de serpilmişti.. Neyse, bu da bir zevk meselesi. Zevk ise hiç itiraza tahammül et- mez!... Evlerimizde kat'i surette söyle ' meliyiz ki, ev hanımı mutfağı bu: | gün yoktur... Bu bir acı hakikat fakat hakikat!... Birçok o evlerde | ları denilen müesseseler bu işi al-! mübarek adamlar pişirdiğiniz şey» lere bu kadar harç koyuyorsunuz hiç olmazsa biraz kıyın da bu ka- dar harcı masrafı usta bir adamım eline verin. Müşterileriniz de ağız tadıyla ve bilhassa gıda kuvveti ve kalorisi yerinde yemek yesinler... Evlerinde yemek pişiren nadir aile'erde mutfak işi şöylesine bu lunmuş bir kadın ahçıya tevdi edi iyor. Bunların birisinin yemek bildiği yoktur. O kadar ki, pek ya! kından tanıdığım bir aile artık bezdi, işi aile mutfağına döktü.. Kendi yemeğini pişiren aile! kadınlarımız bu işi asgari zaman. da azami randıman kaidesine it - ba ve annelerimizin o “yalapşap.. dedikleri usulde © yapiveriyorlar. İki taraftan biraz da zaman dola- yısiyle harca masrafa da — tuva- let ve gezintiye kalsın diye — ta. | sarruf ediliyor.. Netice.. Lokanta -/ larda biraz iyi yemek külünabili- ' yorsa da, o da muayyen yerlerde! ve her keseye elvermiyecek de - recede.. Evlerde gerek zengin, ge- | rek mütevazı ailelerde iyi yeme! pismiyor. Gıdalı yemek yiyemiyo: | ruz. Lezzetli yemek yiyemiyoruz.. Bundan dolayı kuvvetimiz düştü- ğü gibi bu noktaya bilhassa ehem- miyet verilmesi icap eder. Türk mutfağının çok iyi eserle- ri olduğu gibi diğer memleketle -| rin de makbul ve sevile sevile ye- nen yemek'eri çoktur. Ve nihayet bir memleketin mutfağı, o mem - leketin zevki ile hususiyet kazan - | dığı gibi o memleketin vesaiti yas | Meseleyi hayat ve san'at nok - tasmdan telâkki etmek Türk ha - nımının nezih an'anesinden olan ev sahibesi rolünün şümulünü an- latarak tetkik etmek daha müna-| siptir. Çünkü bizler görüyoruz ki, | gittikçe yemek yemesini unutuyo: | Eski usta ahçardan biri bun. | ruz ve hatta ihmal ediyoruz. Bu vadide yalnız bize değil, | diğer bu işe vakıf o'anlara muh -| terem gazeteniz hiç olmazsa on beş günde bir, bir köşecik ayıra - * sez seri (man Zafer torpitosu öne geçti. O- ide Dolmabahçe sarayından bin - (Bap taralı imei sayfamızda) Kavaktan hareket edildiği za - nun arkasından Dubrovnik gidi - yor, en arkada da Tınaz tepe tor: pitomuz geliyordu. Kral Hazretleri, torpito boğaza girdiği zamandanberi güvertede lavya amiral üniforması vardı. E.! linde koyu kurşuni renkte eldiven | lerini tutuyorlardı. Kraliçe Haz- retleri de lâcivert renkte bir man- | to giymişlerdi. Boğaziçi kıyıları dün fevkelâde | kalabalıktı. Rumeli kıyısında mek | tepliler tabur ha'inde dizilmişler, ellerindeki bayrakları sallıyorlar, halk muhterem misafirleri alkış - liyor; “Yaşa!,, diye bağırıyordu. Aleksandr Hazretleri boyunların - | da asrı olan bir durbinle etrafı seyrediyorlardı.. Saat dokuzu yirmi geçe Harici. ! ye Vekili Tevfik Rüştü Bey, yanın da vali ve belediye reisi Muhittin ! ve protokol umum müdür muavini Münür İbrahim Beyler olduğu hal dikleri İstanbul motörü ile Dub- rovnik torpitosuna geçerek Kral! ve Kraliçe Hazretlerini se'âmladı- | lar ve Kraliçe Hazretlerine Reisi» cümhur Hazretleriyle, Hariciye Vekâleti ve şehir namına birer buket takdim ettiler. Selâm topları Saat ona on kala Dubrovnik tor pitosu Dolmabahçe önlerine geldi ve yirmi bir top atarak şehri se » lâmladı. Do'mabahçe önünde de- mirli Yavuz saffı harp kruvazörü- müzde bulunan muzika bu sırada Yugoslâvya milli marşını çalmağa basladı. Ayn zamanda *grandi direğine Yugotlavya. Kralı Haz -! retlerine mahsus bayrak çekildi. İ Dubrovnik torpitosunun grandi di reğine Türk bayrağı çekildi. Tor- pitonun güvertesinde Kral Haz - ret erinin selâm vaziyetinde dura- rak dinledikleri Yugoslav milli marşı bittikten sonra selâm boru- İ sunun işareti üzerine Yavuz müret | tebatr üç defa “Yaşa,, diye bağı -| rarak büyük misafirleri selâmladı lar, müteakiben Yavuzdan toplar atılarak mukabelede bulunuldu. Yuzos avya gemisi tekrar top a - Itarak Reisicümhur Hazretlerini | selâmladı, Yavuz mukabele etti. | Bu sırada Reisicümhur Hz. bü- | yük misafirlerini karşılamak ü zİ zere Dolmabahçe sarayı rıhtımına çıkmışlardı. Kral Aleksandr Haz | retleri torpito demirledikten sonra | maiyetlerindeki zevat ve kendile- rini karşılıyanlarla birlikte motör- le Dolmabahçe sarayı rıhtımına çıktılar. iki devlet reisinin telâkisi Motör yanaşmadan önce iki devlet reisi, uzaktan mütebessima ne, zelâmlaştılar, Kral Hazretleri rıhtıma çıkınca Reisicümhur Haz- retleriyle telâki'eri Pek samimi ol- du. Gazi Hazretiri Fransızca: “.— Zatı haşmetpenahilerini İs- tanbulda selâmlamaktan pek mes udüm., Dediler, Kral Hazretleri de İs « tanbula gelmekten mütevellit | memnuniyetlerini bilditmek su - retiyle mukabelede bulundular. Kral Hazretleriyle Reisicümhur Hazretleri bundan sonra yanyana konuşa konuşa ilerliyerek saraym büyük kapısından içeri girdiler . bilirse şimdiki hizmetlerine ilâ - orada yirmi beş dakika kadar gö- İsonra Dolmabahçe sarayına dön - | İ memurlarından Fuat Ethem Bey- veten memleketin gıda, kuvvet ve sıhhat meselesine de büyük mü - zaheretleri dokunur. l * v 7 Yugoslav hükümdarları gece gittil Ve üst katta (— bir salona giderek; rüştüler, Tam saat on buçukta kral*Hz. ile Reisicümhur Hz. tekrar rıhtı -| ma inmişler, refakatlerinde Ha - riciye Vekili Tevfik Rüştü, Riya - seti cümhur umumi kâtibi Hikmet Beylerle Yugoslavya | sefiri M. Yankoviç ve her iki devlet reisi - nin başyaverleri olduğu halde me- törle Dubrovnik torpidosuna git - tiler. Gazi Hz. torpitoya geçerken se- lâm havası çalındı. Reisicümhur Yugoslavya ge - misinde on bes dakika kaldıktan düler. Müzeleri ziyaret Kral Hz. gemide yarım saat kadar kalarak elbise (değiştirip ince beyaz çizgili lâcivert bir sivil elbise giydikten sonra (kralçe hazretlerile birlikte İstanbu! mo- törüne bindiler. o Doğruca Sa -| rayburnu parkına giderek orada karaya çıktılar. 1 Gazi Hz. büyük misafirlerine! kendi otomobillerini tahsis etmiş» lerdi. Misafirler Sarayburnu par- kında bu otomobile bindiler. Ma « iyetlerindeki zevat ve Yugoslavya sefiri ve zevcesi, Vali (Muhiddin Belgrat sefiri Haydar, © protokol ler ve Yugoslavya © konsolosu ile birlikte doğruca Topkapı sarayı * na gittiler. Kral ve kraliçe Topkapı sara - yının her tarafını, harem dairesi » ni, hazine dairesini, (o Mecidiye köşkünü gezdiler, kendilerine bu işteki büyük ihtisasiyle tanınmış olan İstanbul / meb'usu ve sabık müzeler müdürü Halil Ethem Bey Fransızca olarak izahat veriyor - du. Topkapı sarayından saat 12,10 da çıkıldı ve doğruca âsarıatika müzesin: gidilerek burası da ge - zildi. Kütüphane odasında misa - hatıra defterini imzaladılar, (o Bu müzenin kar» şısındaki Çinili köşk te gezildik - ten sonra askeri müze de ziyaret edildi, o Sonra Ayasofya cami - ine gidilerek burası gezildi. Cami den çıkarlarken halk misafirleri şiddetle alkışladılar. Ayasofyadan otomobillerle Sarayburnu parkına gidildi. Misafirler oradan İstanbul mo» törüne binerek Dubrovnik torpi - dosuna döndüler. Öğle yemeğini gemide hususi surette yediler, öğleden sonra Kral ve kraliçe Hz. ve müiyet- leri erkânı saat 15,15 te motörle tekrar Dolmabahçe sarayı rıhtı « muna çıkmışlar, şehirde bir gezin- ti yapmak üzere otomobile bin - mişlerdir. Otomobil Gümüşsu yu, Taksim, İstiklâl caddesi, Şiş » haneyokuşu, Ankara caddesi yo » liyle doğruca Nuruosmaniyeye git mis, misafirlerler | Nurosmaniye kapısından çarşıya girmişlerdir. Kral ve kraliçe Hz. bazı anti - kacı dükkânlarına girmişler, bik hassa eski halılara fazla alâka göstermişler, çarşıda uzun müd - det kaldıktan sonra saat 16,40 da dışarı çıkmışlar, otomobille Sul - tanahmet parkı etrafını dolaştık- tan sonra Beyoğlu tarafına geç» mişler, Perapalas oteli karşısın - da bir antikacı dükkânma girmiş- lerdir. Kral Hz, burada da bilhassa es ki ve kıymetli halılara alâka firler müzenin i yazlık Yugoslavya sefarethan i mından Dubrovnik ' teveccihen hareket etmiştir. e TAŞ göstermişler, mağazada yarım ate yakın kalmışlardır. i dan çıktıktan sonra tekrar otom bile binerek Maslak 4 Yeniköye gitmişler, Yeniköydö DE sinde sefir M. Yankoviç tarafi dan şereflerine verilen hususi gf ziyafetinde bulunmuşlardır. © ziyafetini müteakip misafirler at on sekiz buçukta Dolmab sarayına dönmüşler, saray rıhtlie. torpidosuf. gitmislerdir. Gazi Hz.nin ziyafeti Reisicümhur Hazretleri saat yirmi buçukta Kral ve Kı Ga çe Hazarati şerefine hususi akşam ziyafeti vermişlerdir. Yugoslavya hükümdarları zi; Yor, fete gelmek üzere saray rıhtımı! çıktıkları vakit Reisicümhur H miş'erdir. Ziyafet sam'mi bir hava içii gece yarısına kadar devam etmi ard ir. Kral ve Kraliçe, ziyafetten s0 ra motörler Dubrovnik torpitosi na gitmişler ve Reisicümhur Hi retleri kendilerini torpitoya kad teşyi etmişlerdir. TTorpito gece yarısından sonfi, saat bir buçukta Eze denizine m Kraliçeye, Reisicümhur Hazr. leriyle şehir namına ve daha b çok buketler takdim edilmiştir. Dünkü mülâkat ve Belgrat, 4 (A.A.) — Anadol ajansının hususi muhabiri bildir yor: Bura matbuatı Yugoslav kralmın İstanbulu ziyaretine senelerin en mühim vakiası na zariyle bakmakta ve bunun yal bir nezaket eserinden ibaret ol mayıp Gazi Mustafa Kemal haz retleriyle kral arasında vuku bu lacak temasın Balkanlar ve Ak deniz havası vaziyetinin işaf için fevkalâde mühim olduğunu ıbu mülâkatla açılacak müzaket im devam ederek nihayet yalın Balkanlarda değil, orta Avrupadi dahi sulhun muhafazası için ço” büyük bir rol oynıyacak bir Bal kan ittihadrına müncer olacağı kaydetmektedir. Matbuat aralarında telifi kabi" olmıyan hiç bir ihtilâf bulunmı * yan iki memleket arasında dost luk ve ticaret o muahedeleri ak suretiyle iki taraf münasebatınıf| daha ziyade dostane bir yola s0 kulacağı temenniyatında bulunu * yorlar. Romanya hariciye nazırı geliyor Bükreş, 4 (A.A) — M. Tiülesko Vi şovulam bu ayın enünda DBükreşe ğ ederek ve ayın on ikisinde buradan AY karaya doğru yola çıkacaktır. Romanya barlelye nazırı ayın on © | günde Solyada kalanacak ve bir kap tevakıkula A. Dluşenofla görüştükte sonra on dördüncü gülü skşatmı İstan? varsenktar. 31. Titülesko, memleketimizde oy” 18 İnel, 16 amcı, 13, 18 inci günleri kal” dıktan sonra 18 İnel akşamı Roman avdet etmek üzere hareket edecektir. M. Venizelos Gazi Haz“ retlerinin nezdinde İstanbul, 4 (A.A.) — M. Veni” zelos bugün Dolmabahçe sarayıf giderek Reisicümhur Hazretle, arzı veda etmişitr, W