5 Ekim 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

5 Ekim 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

) R r İ ri, -w Biyik Tikage 75 HAMAMIN Asfaltımı? Denize Gömülen Aşk e İN mmm mm MAN Yazan : Nezahat Hasan A m — Biraz olsun bu sahile çıkmak V8 orada bir iki poz resim almak| €vesine kapıldık ve Oktay fevka Vide taşlık olan bu sahile motörü Süç'ükle yanaştırdı. Burası haki - ten çok güzel, etraf temamiyle Yeşildi. Bilkârın yeşil (yuvasına ne kadar çok benziyordu. Bu yeşil sahilde epeyce kaldık. Muvakkar | irkaç ordu. Sahil gazinosundaki ar - aşları neşe içinde bulduk. Ka- ln gövde'i ağaçlara birkaç tane salıncak kurulmuş, binmek için te | ⪠edenler ve biribirlerini sallı - Yanların kahkahalarından durul - Muyor. Onların neşesine bir (ozaman biz de iştirak ettik. Değirmende - Tenin tenha sahillerini aydınlatan ışık'ar, yavaş yavaş yatmıya baş - adı ve motöre bindik, sahillere! veda ettik. Avdet çok daha eğlen- celi geçti. Mehtap yolumuzu ay -' dınlatıyordu. Heybeliye çok geç vardık. Herkes, ayrılırken, bu hatıra - YI unutmıyacaklarını söylüyorlar- dı. Babam pek verdiği müdürle #örüzüyor, Oktay Motörü ihtiyar gemiciye teslim ederken bazı şey- ler söylüyordu. Muvakkar yanı - mizda daha fazla kalmamak için elini uzattı: — Güzel motörünüzle, mavi su lar üzerinde daima neşeli bir ha- Yel sürmen'zi temenni ederim Ay- sel hönrm! dedi. m Mersi Muvakkar bey, de - dim. Eninle beraber uzaklaşarak kötklerine doğru ilerlediler. Ba - am ayak üzeri ha'â müdürle gö- Tüşüyordu. Oktay beni yalnız gö- rünce hemen bulunduğum yere doğru ilerledi. Rıhtımdan uzanan poz resim aldı. | : Değirmendereye avdet ettiği “ Miz zaman, yavaş yavaş akşam ©-| Bu genç babriyeli, bü - tün güzelliklerine rağmen yalnız| neşesizdi. Kibar simasında tebes - süme pek nadir tesadüf olunuyor. ! Pek az konusuyor, yalnız kaldık - ça daima gö'geli yeşil gözleri en: ginlere, sonra ufuklara dağılıyor. İlk tesadüfümde onu pek neşeli, daima gülüp söyliyen bir genç 0- larak tanımıştım. Şimdi onun bu haline o kadar şaşıyorum ki. — Yalnız kalmışsınız Aysel ha- | nım, dedi. — Evet, Enin fazla kalmadı, ağabeysiyle birlikte gittiler, de - dim. Biraz sustu, sonra mahcup bir tavırla konuştu. — Aysel hanım, sizden bir şey rica edeceğim. — Buyurunuz Oktay Bey. Yeşil gözlerinde bir tebessüm belirdi: — Motörünüzün ismini “Sev- gi,, koyalım olmaz mı?. Ve cevabımı beklemeden ar - kasını döndü, hızlı adımlarla u - zaklaştı. ... w Günlerim çok yalnız geçi - yor. Akşamları dadımla adaların | etrafında dolaşıyoruz. İ Enini haftada bir ya görüyor, yahut hiç göremiyorum. ... Yemekten sonra, ailece or- ta salonda toplandık. Köşkün de- mir parmaklıklı geniş kapısı açıl- dr. Kuzgun, sert sert havlıyordu. Babam misafirleri karşılamak ü - zere alt salona indi. Orta salona çıkarlarken atnemle onları kapı - İ da kâfşıladık» Oktay elini uzatır- i ken, yüzüne dikkat ettim. Fevka- lâde sararmıştı. — Hasta mısınız, dedim. — Biraz, dedi.. Bunun için,| kaç gündür rahatsız edemedim. | kandil kandil ışıklar © arasında, Oktay beyaz serpuşu, beyaz e'bi - seleri arasında bir inci gibiydi. Cümhuriyetten: “Ümitlerimize, hattâ kanaatleri MiZe tamamile tolabuk etmek üze Ye vaziyetin bu yollarda inkişafı *lbette cümlemizi memnun eyle Mek lâzım gelir. Bizim samimi maksadımız sulh ve müsalemettir. Sülhu sevenlerin bizim ciddi ve Mamalarma imkân tasavvur olu - Samaz. Türkiye ile Yunanistan ev Velâ kendi aralarındaki | vaziyeti Süretle takrir eyledikter sonra Du sulh fikrinin bütün Balkanlara Öümulünü tabif ve kozalik samimi *tle temenni ederlerdi.,, üzeltelim: mutlarımıza, hattâ inanları - Aziyetin (duruşun) bu yollarda alması, genişlemesi elbette hepi- ii sevindirmek gereklesir. Bi - *m gönülden gelen dileğimiz ba - va Börüş olmaktır, Barışı sevenle- izim kökiz gidi | Şenazz öklü ve gönülden duru a öve dikkat gözüne almamalarına “ ,İasarlanamaz. *Yaile Yunanistan önce DÜZELTİYORUZ! Söx kılavuzu çıkıncıya kadar da yazı- cının özdil için harcayacağı emek vardır. İlnün en mühim meselesi hepten uygun gelmek üzere| gittikçe artan bir bağla .! Oktay beni az ka'sın yalnız bı- rakıyordu. Birkaç gündür. 1Devamı var) sa ramsemansssassesana. i kendi aralarındaki duruşu bu yol- da sağlama bağladıktan sonra bu barış düşüncesinin bütün Balkan » lara yayılmasını gerçekten ve ön - ce olduğu gibi gönülden dilerler » İdi.,, Milliyetten: İ “Takip ettiğimiz politikanın ga- yesi yalnız sulb ve emniyettir. Gü Balkan milletleri arasındaki büyük, kü - çük ihtilâfların bir o musademeye meydan vermesine mâni olacak tedbirlerin alınmasıdır.,, Düzeltiyoruz: “Ardından gittiğimiz politika » nm gayesi yalnız barış olmak o ve ! dirlik düzenlik elde etmektir. Gü- | İ nün en üstün meselesi Balkan u » lusları arasında büyük, küçük an» laşamamazlıkların bir sarpışmaya | yol açmasına engel olacak tedbir- lerin alınmasıdır... mma Orta tedrisat müdürü Maarif Vekâleti umum müdürü Fuat bey Kandilli | "lisesi riyaz'ye muallimliğine tayin | “ edilmiştir. Yerine kimin tayin e »| > dileceği henüz malüm değildir. Hacı Osman bayırı katranlı yol | Asfalt hariçten geliyor, | katran yerlidir Geçen gün halkın istifadesine açılmış oan Hacı Osman bayırı yolundan bahsedenler fen mün- tesibi olmadıkları için tabii olan bir iltibasa meydan vermişlerdir. yol mevzuu bahstir. Pek yakından | l i İ yan Zehra Karaoğlan Güli İ kaçtığını görünce yere yığıldı. Ses çıkaramadı, Bir evin arkasından | sesin geldiği tarafa fırlıyan Sel - Asfalt döşenmiş bir yoldan bah- man, yerde yatan Zehrayla kar - dusu, Sıvasa doğru yol İ sedildi. Halbuki katranlanmış bir şılaştı. Ne olduğunu, kim olduğu-! Abaza paşa mukavemet ii — Ne olduğunun farkına varamı- nu anlamadan üzerine atıldı. Ba - bakmıyan için görünüş bir ise de| sini kolları arasına aldı ekseriya aynı iş için kullanılan iki mahsul birbirinden ehemmiyetli bir surette tehalüf eder. Asfalt, henüz memleketimizde istihsal edilmiyen bitümlü bir mad dedir. Binaenaleyh hariçten ge - trilmesi lâzım gelen bu malın fi- atı katran fiatından daha pahalı - idır. Bilakis katran Türkiyede ve İs- tanbulda oldukça çok miktarda imal olunmaktadır. de istimali pek ziyade taammüm etmiş ve Karadeniz kömürlerimi- zin taktirinden elde edilen katran Gazhanelerimizin bazıları tarafın- dan ucuz fiatla istihsal olunmak - tadır. Baytarlık umum müdü- rünün tetkikatı Konya Vilâyetine tetkikat yap - mak üzere gitmiş olan Ziraat Ve - kâleti baytar isleri umum müdürü Sabri Bey şehrimize gelmiştir. Sabri Bey vilâyet baytar müdüri - yetine giderek vilâyet baytar mü» dürü Etem Beyle görüşmüş ve bay tari işleri hakkmda malümat al - mıştır. Sabri Bey şunları söylemiş tir; — Konya vilâyetinin idarei hu- susiyesine ait olan çiftliğin mü - vazenei umumiye namına alarak burasını tay deposu haline çevir - mek için tetkikat yaptım. Şimdiye kadar mezuniyetini geçirmek üze- re İstabulda bulunduğum günler - de eski Pendik bakteriyoloji ensti İ Son seneler -| iırabilecekti. Eğer bu sefer de e - İ ti ile yere serilmişti. Zehrayı tanıdı. — Zehra.. diye haykırdı. Baygın kız gözlerini açtı, Sel- manın yüzüne baktı. Fakat Sel - manı tanıyacak halde değildi. — Kaçtı... diye inledi. Hain kaçtı. Onu bırakmayınız. Selman, Zehranın bu emriyle yerinden fırladı. Kendisine en bü yük ve amansız rakip olan Kara - oğlanı ancak şimdi ortadan kal - linden kaçırırsa, bir daha onu &v- lamak mümkün olmıyacak ve da - ima onun korkusu ile yaşıyacak - tı. Kapıya doğru koşmıya başladı. Karaoğlanın atı kapıda durdurul- muştu.. Rahim, mâni olmak istiyen nö belçiye ateş etmiş, yere sermişti, | Diğer nöbetçiler de onlara ateş et- İ miye başlamışlardı. Karaoğlan atının dizginlerini çekmiş, kale kapısından bir sani- ye fırlamıya hazırlanmıştı. Bun - dan başka kurtuluş çaresi yoktu. Bir saniye tereddüt kendisini ye- re serebilirdi. Güliyi' kolları ara - sında biraz daha sıktı. Bir silâh sesi acı acı inledi ve bir ses gürledi: — Alçak. Karaoğlan atınm üstünde iki tarafa sallandı. Kolları gev$iyor, fakat Güliyi bırakmıyordu. Ham- lesini alan at art ayakları üzerine kalkarken, Karaoğlan acı bir inil- Karaoğlan bir eli ile yarasını bastırıyor, bir taraftan bülün gayretini sarfede - tüsünde mevcut elektrik ve motör | rek başını kaldırıyor, Güliyi arı - tesisatının Karacabey (o harasma| yordu. nakline de nezaret edeceğim. Sabri Beyi dün vilâyet baylar | sonra bir müddet kendine gele -! müdürü ziyaret etmiştir, ği 400 Lehli seyyah Pazar günü Polonya ismindeki bir gemi limanımıza ( 400 kadar Polonyalı seyyah (getirecektir. Vapurda bir çay ziyafeti verile - cektir. İlk le Şehir harici yollar Şehir haricindeki yolların inşâ- sı için beş senelik bir proğram ba- zırlanmışlı, o Proğramın bazı yer- leri değiştirilmiş ve ( yollarım üç İ senede yapılması kararlaştırılmış- br. Münakasaya girmek için 14 bir yük müessese belediyeye müraca - at etmiştir. ——— Bir temsil İstanbul Halkevi Reisliğinden: İstanbulun kurtuluş günü se- nei devriyesi şerefine 6 — 10 Tİ 1933 cuma günü saat on üç buçuk | orta ledrisat | ta Gülhane parkı methalinde Alay | gözleri takılı kalmıştı. İ köşkündeki teresil şubemizde bir) temsil ve konser veri'ecektir. Da- vetiye yoktur. Halkevi azalarına serbesttir, Çocuk alınmaz. Güli, baygın yere düştükten memişii, Karaoğlanm sesini duy- du: -- Güli.. Güli ona doğru sürüklendi. Kaburga kemiklerinin kımıldata - mıyacak kadar sızladığını hisset - ti, Sukut, kemiklerini parçalamış- tı. Son kuvvetini toplıyarak Kara oğlanm yanına sürüklendi. — Güli.. — Ozman.. — Güli, beni unulma.. Seni se- viyerdum Gül. Bu, Karaoğlanın son sözleri oldu. Güli tıkanıyor, hıçkarıklar kı- rık kaburgasını sarsıyordu. Selman, yetişmişti. Elinde sıyrılmış hançerle Ka - raoğlanın üzerine atıldı Kımılda- madığını görünce içinde bir ferah lik duydu. Sonra Güliye döndü. Sabit göz'erle gözlerinin içine baktığını gördü. Korktu. Titredi. Gözünü ayırmak istedi. Fakal Gülinin dudakları kımıldadı. — çak sensin.. diy ebilmişti.. Bir nefes halinde ç bu ses ten sonra göz kapakları ar ile! dalmış gibi upuzun uzandı. e ağır Yazan: Niyazi Ahmet kapandı. Sakin, derin bir u Güli ölmüştü. “5 Bir ay sonra Hüsrev paşa or miş, teslim olmuştu. Muğrav, yanında kalan ar daşları ve ailesiyle beraber bu duyla gidiyordu, Yadigâr da on larla idi. Karaoğlanın ölümü sonra kimseyle konuşmuyor, gın, mahzun duruyordu. ; Mesire Hayat, geçen günler; her yaffak oluyor. Güneşli günler, ni diyarlar insana yeni ni yeni ümitler verir. Tama: kendi eliyle öldüren Muğrav, düncü Muradın emriyle r mirmiranı oldu. Maziyi un için ismini de değiştirdi. On mirimiranı oldu. Maziyi ui için ismini de değiştird. Ona: Karaman mrmiranı Meh mini vermişlerdi. Taltif edilen vali ve kaymakamlar Dahiliye Vekâletince takı me alan vali ve kayma isimleri: Kırklareli valisi © Bey: Nafia işlerinde senelik "ram tamamile tatbikine İ fak olmasından dolayı Nafia Ve kâletince takdir edilmiştir. Zon dak Valisi Halit Bey: Yol prog mının meydana gelmesinde faaliyeti (o görüldüğünden Vekâletince takdir e i Nafia işlerinde ve muamel irede gösterdiği mesai ve fakıyete binaen Bolu V takdir edilmiştir. Gerede kaymı kamı İsmail Bey: Nafia işler ve muamelâtı sairede gösterd mesai ve faaliyetine binaen E vilâyetince takdir edilmiştir. gutlu kaymakamı Hâkim | Bey: Kaza dahilindeki sıtma cadelesinde gösterdiği me İ naen takdir edilmiştir Kaleci makamı Recep Bey: Keskin kümet tabibi Cemal Beyin lerini elde etmek hususunda ; terdiği gayrete binaen lâyetince takdir edilmiştir. K : kin kaymakamı Abdülkadir Be Keskin hükümet tabibi Cemal E yin katillerini elde etmek h da gösterdiği gayrete binaen kara vilâyetince takdir edil Beytüşşebap kaymakamı i Bey: Kaza dahilinde vücude geti diği asârı ümran dolayısile Hakkâri Vilâyetince takdir miştir. bi ui Milli Türk Talebe Bİ den: yap l Ün çesinde, birlik bay altında toplanmaları, j Kapılar serbesttir,

Bu sayıdan diğer sayfalar: