6 . VAKIT 16 Haziran 1933 217 sene önce bir Türk sefiri 1 1008001108090 0 SANANE 928 Mehmet Efendinin | Zonguldak — Paris Seyahatnamesi e Sabahleyin veda ederek Parise | bise geymeğe başlamışlardır. Bu Diğer odacıklarda ayılar, kurt - | mediğimiz garip şekilli ve acayip - görünüşlü hayvanlarla doluydu.. © Yeni dünyadan gelmiş bir hayvan » gördük ki tırnakları geyik gibi, gövdesi sığır kadar o var. Tüyleri koyun tüyüne benziyor, gerdanı © bi. Lâkin başı, gözleri geyik gibiydi. k Ceylânlar, süt gibi beyaz geyik- | ler gördük. Oradan başka bir da - | © ireye gittik. Burada bir çok oda - lar yapıp kuşları kuymuşlar. Ta - © vusların envai var. Süt gibi beyaz tavuslar gördük. Oraya gittik. Kârgir küçük oda- | “ lar gibi yapılmış, demir parmak - lıklarla kaplanmış. Bunlardan bi - “ . rinde üç büyük aslan, ötekinde iki » büyük kaplan vardı. Bir höcerede iki papağan gör - dük ki hiç emsali görülmemiştir . © Vücutça tavuk kadar vardı. Ağız - | ları insan ağzı kadar, kuyrukları i- ki karıştan ziyade uzun nar çiçeği renginde al, göğsünde sarı nokta - lar vardı. £ Bizi görünce frenkçe! feryade başladılar. Daha nice görmediğimiz kuşlar © gördük, hayran olduk. Bir sürü kuşlar ki her biri bir dilden öter dururdu. Bir havuz içinde iki kunduz gördük. Hattâ yavru bile hâsıl et- mişler. Kâh suda, kâh sudan çıkıp havuzun kenarında dolaşırlardı. . Bu kuşların her biri için başka yer ler vardı. Her yerin de başka ha - vuzları.. Akşam olduğu için saraya dön- duk. Yemekte sazendeler çıkıp çalgı çalmıya başladılar, Yemek ten sonra “havuza bakan pencere- den bahçeyi seyredelim.,, dediler. Kendi kendimize: — Ne garip! Gece vakti bahçe seyredilir mi? . Diyerek pencere kenarına gittik. | Meğer on binden ziyade kandille bahçeyi süslemişler. Öyle ki gün- düze dönmüş. Büyük havuzun iki tarafına da kandiller koymuşlar .. Bunların bir de aksi suya vurmuş. Bir hal ki tarif edemem. Sara - yın kapısı önündeki köprünün ba- şına da yirmi pare toplar koymuş- lar. Topları attılar, (sonrada ha- esnada baktık ki bir beyaz ziyadan bir kule peyda oldu .Onun üstün- de ay göründü. Onun üstünde de bir tac... Bunlar her hünkra göre bir alâ- metmiş. Bizim padişahımızın işa- reti kamermiş. Bize göstermek i - çin bu şekli takilt etmişler. Sağında solunda havan fişekle- ri, şaslırvan fişekleri, altın kadeh- ler, değirmenler, dolap fişekleri atılmaağ başladı. e İki saat kadar seyrettik ve bu mertebe Omasrafa hayran olduk. Hattâ: — Sizi eğlensinler, sıkılmaşınlar diye bunları hazır etmiştim. Be- ğenesiniz diye bulsam daha ziya- desini yapardım. Diye özür bile dilediler. Doğru- su pek ziyade ikram etmişti. Bu, Mösyö Lö dük kralmen yakın akrabasından ve kâhyası o- vai fişekleri atmıya başladılar. Bu dı lup halkın arasındadla ibtişamiyle marnftız. j e cüman gelerek: — Yarın size kralın hediyeleri gelecektir!., Dedi. Sabah iki teşrifatçı öne düşüp: Yerli kumaş memurlarının kararı Zonguldak, 15 (A.A.) — Başta yali ve C.H, fırkası reisi olmak üzere bütün rüesayı memurin Ada nanın pamuklu kumaşlarından el - lar, tilkiler, karakulaklar, maymun | döndük, Bütün yüklerimizi bağ - | kumaşların giyilmesi gitgide umu- © we garip şebekler ve sair nice gör- | lanmış hazır bulduk. Akşam ter - | mileşmektedir. Kastamunuda yol faaliyeti Kastamonu, 15 (A.A.) — Vilâ- — “Kralın hediyesidir.,, diye ö- | yet dahilinde büyük bir yol faali- retini yaptırıp elmasla süsler elçilere verirmi$., Müslümanlara resim caiz olma" dığı için onun yerine bize kıymet: tar taşlı, iki paftalı bir elmas ku - şak, iki tane Pariste dokunmuş ha- ki, bir büyük ayna, bir tüfek, ta- bancalar, yaldızlı prinç kakmalı bir sandık, bir de yaldızlı prinçten i saat, iki yaldızlı ve prinç kulplu buz koymaya mahsus kalın fağfu - ri ve bir şekerlik getirip teslim et- tiler, at gibi, kulakları da at kulağı gi - | nümüze bir şey koydular. Meğer | yeti başlamıştır. Bu sene 20 bin a ağzı ve burnu ve | bunlarda âdetmiş. Kral kendi su - mele çalıştırılmak suretiyle vilâye- etrafını | tin sekiz yolunda 65 kilometrelik muntazam $osa, Araç-Zafranbolu yolunda 30 kilometrelik toprak tes viyesi yapılacaktır. Hususi idare tarafından İnebolu yolunda 4, A - raç-Boyabat yollarında da birer ol. mak üzere yeniden altı beton ar - me köprünün inşası ikmal edilmiş- tir. arman a a ar eee arerYerez Yeni neşriyat Uğur perisi Mersinde muallim Suat Salih Beyle Mu- Hele salı günü oldu. Gitmeğe | after Heri Beyler, yazmış, arada, basli - muştır. Duru ve Chivot'uan (La Masecotte) hazırlandık. Gördük ki yüklerimiz | nal eserinden adaptedir. Dağıtmasını burada henüz avluda duruyor: — Buna sebep nedir, neden bu yükler bizden evvel gitmedi? Mihmandarımız: : Ahmet Halit kütüphanesi üstüne almıştır. O- kuyucularımıza tavsiye ederiz. Kısaltmalar lügatı Bir çok dillerin yazılarında çok kullanı « Han kelimeler, mesleklere göre, kısaltmalar, — Siz gidin, onları arkanızdan | rümurlar süretinde gösterilir ve bunlara her göndeririz. Dedi.. dilin lizatinde şöyle dokunulup geçilir, Şim- diye kadar bir kitap haline yetirilmemiştir. — Ben eşyayı burada bırakıp | (Baş konsolon İman Hakkı Tevfik Bey gidemem. Evvelâ gönderirim. İşte bu orijinal esere vücut veriyor. Ba eserle tienret muhaberelerinde, gazetelerde, siyasi, Bu yükler yüklenip (gözü *| askeri ilmi, fenni kitaplarda rümüz suretinde mün önünde yola çıkmadıkça be- nim gitmek ihtimalim yoktur, Ne: den ihmal eyledin?, N Diye sorduk, O gün kalmamıza sebep oldu. Bu mihmandar da görülecek her kelimenin o ne olduğu, manası toplu olarak izah edilmiş olacaktır, A harfi Ma haşlıyan kasmitmalar Mik kitap olarak bas- fardonış, neşrolunumıştur » m > —v şa Kavgası F— Galluş tekrar eğilerek ayrıldı. Meryem mektubu açtı ve okudu: “Aziz dost! Selâm!, . Size daha #vvelde bir mektup gönderdimsede elinize varmadığı» nı ve onu tasıyan geminin Sicilya sahilinde karaya oturduğunu yeni haber aldım. Onun için bu ikinci mektuba gönderiyorum, Sizden ay rılmamı müteakip Tayreye uğrıya- rak büyük babanızı gördüm. Her halde sizi, ziyaretimden agâh et- miş olacaktır. Tayreden Romaya vardım, Amcam son derece rahat- | sızdı. Ve ancak bir kaç hafta ya - sadır. Onur ölümü ile büyük bir ser vete varis oldum. Şimdiye kadar avdet edememe- min sebebi, sizin yaptığınız bus - tümdür, Büstü evimin en güzel ye rine yerleşlirdikten sonra heykel - traş Glacus ile bir kaç arkadaşmı Davet ettim. Hepsi de hayran ol dular. Bütün gece yalnız ondan | bahsettiler ve cumartesi günü tek- rar gelerek eseri uzun uzadıya tet- kik ettiler. Çok geçmeden eserin şöhreti o kadar yayıldı ki impara- tor Neorn da bir gün ansızın evi - me gelerek eseeri fersiz gözüne koyduğu zümrüt parçasının yardı- mile temaşa ettikten sonra sordu: — Hangi memleket bu dehayı yetiştirdi?. — Judea! dedim. Onunu bu memleket hakkında bütün bildiği, orada kendisini tanı inak istemiyen bir sürü-müteassıp lar bulunduğundan «ibaretti. Eseri Yalnız bu ciltte Almancadan 713, Fran - | gördükten sonra: sızcadan 408, İngilizceden 494, 251, Türkçeden 104 kısaltma var. Daha başka Mâtinceden — Bu san'atkârı, bu ölkenin va nazır kadar yalan söylerdi. Hele | 13 “e ait te bir çok kısaltmalar. Mesela bir | lisi yapalım! dedi. mecburen o gün de akşama kadar yerde A, A, gürmüşsünüz, Ad. V. görmüşuü- sür. Birineinin Anadolu ajansı, ikincinin Ad- Sanatkârm kadın olduğunu söy bekleyip yüklerimizi kaldırttık .. | Hye Vekileti olduğunu bilmiyeni biri Buraya ledim. Fikrinden vazgeçmedi. Ve Ertesi günü vatanımıza doğru yo- la çıkmak nasip oldu. Yedi mil gittikten sonra Ason karyesine vardık, Bu frenkler sa - ate bakmayıp mille yol ölçerler.. Yol defterinde de mil diye yazmış lardr, Milleri de pek biribirine uy- mayıp küçük mil büyük milder - lerdi. Bazı yerlerde o bir mil bir saat, bazı yerlerde (ziyade, bazı yerlerde de azdır. Oradan da kalkıp yedi milde Fonten Blü ismindeki kasabaya indik, Bir gün oturak ettik, Orada kralın bir sarayı (o var ki dehşetli bahçesi, yuvarlak bir havuzu var- Kadirga ile havuzda gezmek kabildir. Havuzun ortasnda © bir güzel köşk yapmışlar. Oraya ka- i yıkla varılırdı, Bahçenin bir ta - i rafında bir havuz var ki eni kısa, amma boyu bin metreden fazla ol- | mak gerek.. Saray ise gayet parlaktr. Burada İ sayma ie birinei cildini tamamlışan bu değer. bir oda gösterdiler ki yapılalı üç yüz yıl olmuş. Altınları öyle par - lak dururdu ki yeni / yapılanlara tercih olunurdu. O gün bu sarayı seyrü tamaşa ettikten sonra ertesi çarşamba gü nü altı milde Vilnöf ismindeki kö- ye konduk. Oradan oraya ve nihayet Dijon şehrine vardık. Pek güzel bir şe - hirdir. Pek büyük değil amma za - riftir.... Her konağa inişimizde vilâyet Seyyahlara Bursa rehberi İ tüyetlerimizin de bunu örnek almasını arın ederiz . İ tavsiye ederi. müracaatla medldlinü anlryabilir On bir yıllık böyük bir emek mahanlü ol- duğunu gördüğümü ve basdışından memnun olduğumuz bu kitabı her Yazıhane ve ki tüphane için lüzumlu bir varlık sayar, müri. Mini tebrik ederek okuyucularımıza tavsiye #derir. Bursa, güzel bir rehber hastarıp neşretti.. Vilâyetin haritasiyle şehrin pin da bu reh- berde. Bir çok resimlerle, #alimatia nite | sat, bir veya bir kaç gün kalacaklar için bi: | rer program veriyor. Eseri çok faydalı bir teşebbüs bulduk. Bunu ileride dnha güzel ve tekrar hasacıklarından da eminiz. Başka vi . Rasputin Rus tarihinde pek büyük bir rolü olan bu kesişin hayatı ibretle okunmağa biyıktır. Bu eser Rasputini öldüren prens Yusupot | tarafımdan bizzat yazılmış olduğu için kıy - met ve ehemmiyet pek fazladır . Muktedir mwhaerirlerimizden Va. Nu, Bey tarafından Msanımıza çevrilmiş olan ba kita. be Resimli Ay matbaası pek o nefis bir su - rette basmıştır. Okuyucularımıza o bilhassa Oz dilimize doğru Muallim Hüseyin Küzem Beyin çıkardığı bu meenminnm 12 imei sayısı çıkmıştır. Sen 1 mecmmayı okuyucularımıza tavsiye öderiz. Başka yere taşınan mah- cuz eşya Ayşe ve Mahire Hanımların icra dairesince haczedilen ve “yedi e min,, sıfatile kendisine bırakılan eşyalarını başka yere taşıdığı id - diasile, Halepli Mehmet Efendi is- minde birisi, dün İstanbul ikinci ceza mahkemesinde muhakeme e- dilmiştir. Halepli Mehmet Efendi, böyle | eşrafı meyva ve şekerlemeler he - suç mahiyetinde bir iş yaptığını diye ederlerdi. (Devamı var) inkâr etmiş, muhakeme, icra dosya sının getirtilmesine kalmıştır. Kudüsteki mabede konmak üzere senin tarafından bir yenisinin »»- pılmasını istedir- O zaman hata ettiğini anladım ve vaziyeti telâfi için çare aradım. Çünkü seni bir kere görecek olur - sa bir daha bırakamaz. Onun için derhal kemali teessürle sanatkârın bu dünyadan göçtüğünü söyledim ve senin küçük bir heykelini ona gösterdim. Neron senin ölümünden o kadar müteessir oldu ki hüngür hüngür ağladı. Fakat bir türlü kal- kıp gitmedi. Onun adamlarından biri büstü imparatora hediye et - memi kulağıma fısıldadı. Reddet - tim. Büstü hediye oetmezsem onu zorla elimden alacağını, belki bü- tün malımı yağma edeceklerini söyledikleri için ben de yere kapa- narak imparatorun büstü hedi- ye olarak kabul etmesini istirham ettim. Neron o kadar memnun oldu ik evvelâ büstü sonra beni kucak- ladı. Ve büstün sarayına götürül - mesini emretti, İki gün sonra imparator büstü bir mabede koyarak kendisini se * venlerin ona ve onu yapana tâp - malarını emretti. Beni de mabede muhafız tayin etti, Bu suretle be - nim Romadan çıkmama imkân kal madr. Vazifem haftada iki ogün mabede giderek eserin yanında o- turmak ve gelen gidenler tarafın - dan temaşa edilmektir. Eserin ü - zerine şu levha asılmıştır: “Bu ilâhi eseri vücuda getirerek uful eden debanın ruhuna adaklar ada! Ey zair! Neronun teveccühünü kazandı- hü Muharriri : Ömer Rısi g0. ş ğım için herkes bana bahtiyar” evime de bahtiyar evi i di Neron, hıristiyanları ziftlere ” 4 yarak yaktırıyor ve bu yanan cutlardan bahçesine m tırıyordu. eşaleler Kendisi, birkaç gün evvel? hafaza ettiğim mabedi ye ti. Birkaç hıristiyanı senin $€ ne kurban etmek istedi. Bi zerine senin de hıristiyan 0** nu, ruhunun bundan ferah d“ yacağını söyledim. O vazgeçerek bundan böyle yapılma” yanlara işkence emretti. “Memleketinizde bi tişaşlar vukubulduğu i yen namındaki kuman nıza izam olunacak, onun m da haris ir takı” için v dan yi ne girmek için çalışıyor, f vaffak olacağını ümit etmi Sizi temin ederim ki bet! il zi her dakika düşündüğüm gd sizden ırak kalmıya mi diye © gönderiyorum. i zümrüt parçasını bizzat kesti. İncilerin bir gün mayı ümit ettiğim bir Bunları lütfen kullanm ahkür ye “Size pek ehemmiyetsiz i hi Yüz ami sali > diğinizi söylediğiniz için bu © ri söylemiye cür'et ediyorum $ Sizden cevap bekliyord yet yazamazsanız beni nız. Sadık dostunuz ve Meryem mektubu tel ten sonra onu bir daha ra mektubu öperek göğsün” du ve paketi açtı. Fildişi: kutu içindeki güzel bir danlığı çıkardı ve hemen b taktı. Zümrüt yüzü r-£ Taşın issue kendi resmil& Küsun resmi vardı. Glaucuf” rın ikisini de taşın üstüne *. ## tr. Meryemin küçük (o moğ istifade ederek yüzünün çif! , ni tesbit etmişti. — Bak Nu, Markus dermiş! — Nu incileri tetkik un v1 tn ni kğ GR A EE ip. neler” İ. etti — Harikulâde inciler! 9" rik ederim Meryem, Fakat gidelim! Bu akşam mi var. — Kim bu misafirler?. — Büyük babanızın ve gi i dostları! Kudüsten Romalı” gi ğacak yahudi suikastçilef | gf de Kalip de onlarla berab*” nacak!, — Kalip mi?. — Evet. Haber aldığı ji. Kalip son zamanlarda d | döğüşmüş ve Musada ki lerinden alarak orada b kılıçtan geçirmiş. — Denisk Kalip, döğüşüyor?!.. İl — Evet, çünkü yahudi di fi darı olmayı kurmuştur. — Onunla karşılaşmak yorum. —Hayır onunla kar#' korkmayınız!. / wh — Nu! Ben bu adamd” ' kuyorum! Akşam Meryem nm on iki misafiri öğrenmişti. Hepsi de meği bekliyorlardı. onun en muhteşem ( e Zi na girdiği zaman El Bi