— 6 — VAKIT 18 Haziran 1933 217 sene önce aransananenasa saye sasan bir Türk sefiri amenna esasa sar sarasanenasamUME ANA sM A 28 Mehmet Efendinin Paris Seyahatnamesi Bu adam kendi ahırında ava çıkmak için 150 at beslermiş. Ken- di ayanından, adamlarından her © birinin kendisine mahsus elbisele- | “ ri vardır.. Zaten böyle her kiba- rın avcılarına mahsus hususi elbi- sesi varmış ki kim bunları görse: — Bu falanın avcısıdır. Dermiş. Mösyö Lö Dük ava gitmek için ahırında yüz elli at beslermiş.. Ta- nıdıklarından ve akranından bir | çok kimseler var ki hepsi belli baş- lı adamlar ve beyzadeler.. Bunlar ava çıktıkları zaman hususi elbi- selerinden © kimin avcuları oldu - ğunu anlamak kabilmiş. Bütün ki- barların ayrı bir renk elbiseleri var. Bununki kaysı rengindeydi .. Bütün adamları giyinerek atlara bindiler, Halka gibi yapılmış yir- miden fazla av borusunu boğaz - larına geçirdiler. Bunlardan birini de Mösyö Lö dük boğazıma geçirdi, yola çıktık. Kendileri ve bizim arabamız için yedek beygirler vardı. Bir orma - na girdik, bir saat kadar gittik. İki tarafızda olan ağaçlar düm düz olarak dikilmişler ve iki tara- fı makasla kırkılarak düzeltilmiş, mızrak boyunda yeşil yapraklarla döşenmişti, Yolun sağ ve solunda böyle kır- kılmış dümdüz yeşillikler vardı .. Gözün yettiği kadar görmesine mâni olacak bir tek eğri ağaca te- sadüf edilmiyordu. Hele bir yere o geldik ki dokuz yol ağzı idi, Ortada duran bir kim se göz alabildiğine her tarafı göre- rebilirdi. Avcıbaşı bizi oradan karşılıya - rak: —İşteşu orman içinde çatal boynuzlu bir büyük geyik kaldır - dık.. Diye haber verdi. Mösyö Lö dük de: — Siz burada durun. Biz ormana girip geyiği çıkarırız, ve avlayın - cıya kadar peşini bırakmayız. Ge- yik ormandan çıkıp ne tarafa ka- çarsa siz de ardından kuavlayın .. Dedi. Bütün adamlarını aldı .. Ormanı her taraftan kuşattlıar. Bunların tazıları (o yoktu. Yüz. den fazla usta iri köpekleri vardı, Köpekleri ormana salıverdiler, or. talık köpek havlamasiyle doldu. , Borular çalınmağa başladı .. Birdenbire çatal boynuzlu bir geyiğin tam karşımızdan çıkıp sağ tarafa doğru kacmağa başladığını gördük, arkasından O avcular ve köpekleri kuvalıyordu, Biz (Ode “kuzguna kuvvet, kamçıya bere - ket,, deyip dolu dizgin peşine düş- tük, Meğer bu borular, avcılar bi- ribirini kaybetmemesi ve avın ne tarafa gittiğini herkesin bilerek o tarafa gitmesi için çalınırmış. Biz de boru sesine kulak verip “şuradadir, buradadır, diyerek iki saat kadar koştuk.. Nihayet bir su kenarına geldik. Geyik kendini su ya atarak kurtulmuş, avlıyama - dık.. — Bir başkasını ister misiniz ? Dediler... . — Siz bilirsiniz... Dedim. Ormanlara yayılıp bir başka geyik daha buldular. Bir sa- at kadar kuvaladık. Nihayet o da sudan kaçtı — Köprüden karşı yakaya geçe- lim, yorulmuştur. Çabuk avlanır . Dediler. . Karşıya geçtik.. Bu taraftaki or- manı da öteki gibi tarhetmişler.. | “Şuradadır, buradadır,, diyerek dolaştık. Nihayet: — Gene suya atılıp geldiği ye - re gitti!.. Dadiler.. Köprüyü geçip bir saat kadar sokak sokak beyhude dolaştık. . — Kaybettik! İsterseniz birini daha arayalım! Dediler. Artık usanç gelmişti. Halkın at- ları da ter içinde kalmıştı. Bizim araba üç kere yedek hayvan değiş- tirmşiti, — Artık saraya gidelim. Dedik. Beş altı saat o orman içinde do- lu dizgin dolaşmıştık, bir türlü ni- hayetine eremedik. Hep muntazam ve dümdüz kırkılmış yapraklarla bezenmiş sokaklardan geçiyor - duk. Doğrusu bir çölde bu kadar takayyüt ve ihtimam göstermeleri» ne ve bu kadar masraf yapmaları - na şaştım. Zira her sene kırkılma- ğa muhtaç imiş. Gündelikle işçi tutup çalıştırırlarmış. Sarayın ya- kmlarında daha ziyade itina et - i mişler. Acayip ve gerayip san'atlar yapmışlar. Öyle hoş yerler gör - dük ki anlatılamaz. . Saraya geldik. — Vahşi (hayvanlar ve kuşlar var. Seyrederseniz gidelim, Dediler, Köprüden geçtik. Kar- $ı yakada görünen büyük binala- rım yanıma gittik. Meğer orası kuş- hane ve vahşi hayvanlara mahsus yermiş. (Devamı var) Dünya Haberleri Almanya ve dünya iktısat konferansı Berlin, 14 (A.A) — Volf Ajan- smdan: Alman mahafili, M. Von Neu - rath'ın iktisat konferansının dün - kü celsesinde verdiği nutukta, si - yaset, maliye ve kambiyo mesele - lerinin başlıca noktalarında Al- manya, İtalya ve İngiltere arasın - daki tesanüdü tavzih etmiş olma - sına işaret ediyor. Bundan başka, Von Neurath'ın siyasi ve iktisadi meselelerin bir - birine karışıklığı hakkındaki söz - lerinde silâhları bırakma mesele - sinde elle tutulur neticeler alınma» dan Londrada müsbet kararlar a - pe dair itiraflar var- ır. Harp borçları Vaşington, 14 (A.A) — Resmi mahafil harp borçları hakkında sükünu muhafaza etmektedir, Fa - | kat iyi haber alan kimselerin söy- “lediklerine göre İngiltere hüküme- tinin 15 Haziran taksiti için yüzde 10 miktarında bir tediye yapmak için yaptığı teklifi kabul edildiği- ne dair İngiliz membalarından sı- zan havadisin doğru olduğu anla- şılmaktadır. M. Ruzvelt'in bugün borçlar me selesi hakkında bir beyanatta bu- lunacağı zannedilmiyor. SPOR | ek A e Yarınki maç Beşiktaş takımı siyahformagiyecek Dün de yazdığımız gibi yarın Kadıköyünde ikinci devre lig maç larmın en mühimlerinden biri ya- pılacak, Beşiktaşla Fenerbahçe ta kımları karşılaşacaklardır. Umumi kaptarları Şerefin ölü- mü hâdisesi dolayısiyle Beşiktaş - lı futbolcuların birdenbire büyük bir teessüre uğradıkarı göz önüne alınarak bu maçm © yapılmaması fikri üzerinde meşgul olunmuş, fa- kat Beşiktaş klübü bu fikri doğru bulmamıştır . Maç yapılacak ve Beşiktaş fut - bulcuları bu maça siyah pantalon- ve siyah forma © ile çıkacaklar, maç başlamadan evvel sahada iki dakika süküt edilerek Şerefin bü- yük hatırası yad edilecektir. Rusyaya davet edilen sporcularımız Geçenlerde,, o sporcularımızın Rus sporcuları tarafmdan davet edildiklerini yazmıştık. Dün spor federasyonuna bu davet hakkında esaslı malümat gelmiştir. Ruslar kendi sporcularile temas etmek üze re futbulcularımızı, atletlerimizi ve tenisçilerimizi davet etmektedir - ler. Gidecek kafile otuz sporcudan tereküp edecek, bunların beş atlet, dördü tenisçi mütebakisi idareci ve futbulcu olacaklardır. Ruslar kafılemizin 27 Haziran - da İstanbuldan hareket etmesini rica etmişlerdir, Davet kabul edil: miştir. o Yalnız hareket tarihinin değiştirilmesi ihtimali vardır, Apollon i hil şehirlerinden hangisinin muva- Kurt, Kuzu, Kartt l — Kavgası E— | Muharriri : Ömer i — 19 — d Meryem, biraderlerden gördü - ğü teveccüh ve muhabbeti derin bir şükranla anlattıktan sonra Ku- düste ahvalin iyi olmadığına meb - ni sahil şehirlerinden birine git « mek fikrinde olduğunu söyledi. Bunun üzerine biraderler, sa - fık olacağını konuşmıya başladı - lar, Onlar konuşurken kapıları vu - ruldu. Biraderlerden biri o kimin geldiğini tahkike çıktı. Gelen, Ta- cir Benoni idi. Kendisi torunu Mer yem hakkında Essenlerle görüş - mek için gelmişti. | Heyet, Benoniyi kabule karar verdi. Benoni reise iğilerek selâm verdi. Sonra söze başladı. Ve hayatta olduğunu yeli öğ - rendiğim torunumu görmek için geldim. Sizin onu şimdiye kadar ' yetiştirdiğinizi yeni haber aldım. | Kendisi burada mıdır?. — Buradadır. Biz de onun toru i nunuz olduğunu biliyoruz. — Niçin bana haber vermedi - niz?. — Çünkü valdesi onu bize va-| siyet etti. Siz ise onun anasını, ba- basmı da işkenceli ölümlere uğ - rattınız. — Ben buraya kendimi müda * faa için gelmedim, torunumu iste - miye geldim. Toronumu bana tes- lim etmez misiniz?. — Evvelâ sizden teminat iste- riz. — Bu teminat öedir?. — Servetinizden bir o kısmını, ölümünüzden sonra ona kalmak ü- zere tahsis etmek, hayatında, iti - kadında, izdivacında onu serbest bırakmak. Onun dinine karışma - mak!... »— Ya bunları reddedersem! . — O zaman Meryemi ilk ve son Dün Şişli takımına defa olmak üzere görmüş olursu - yenildi Apollon 2 — Şişli 3 Şehrimizde bulunan Apollon ta kımına İstanbulun teşkilâta dahil olmıyan klüpleri tarafından üç| maç yapması teklif edilmişti. Lâ-| nuz. Biz derviş adamlarız, Fakat kuvvetten mahrum değiliz, Mer - yem, bizden ayrılacak, çünkü ta - rikatimiz yetişmiş bir hanımın a « ramızda bulunmasına müsaade et mez, Fakat hepimiz onu seviyoruz. Ve hepimiz onu sıyanet için her fedakârlığa katlanırız. Onun için zım gelen müsadeyi alan Yunanlı. | $eraitimizi kabul etmediğiniz tak - lar dün Şişli takımı ile ilk maçları | dirde dünyanın dört köşesini de a- nı yaptılar. Yunanlılar bu maça, bundan ev- velki maçlarda oyuna dahil olmı- yan bir kısım ibtiyatlarla beraber çıkmışlardı. Yunanlılar oyunun başlangıcın - da vaziyete hakim oldular ve oyun ilk devre esnasında hemen hemen Şişli takımının yarım sahasında cereyan etti. Buna rağmen Yuna - lılar sayı çıkaramadılar. Fakat Yu nan müdafaasınm hatasından isti- fade eden Şişli muhacimleri bu devrede iki gol yapmaya muvaffak oldular, devrenin sonlarına doğru da Yunanlılar bir gol yaptılar. İkinci devre çok gürültülü geç- ti. Yunanlılar penaltıdan müsavat sayısını kazandılarsa da Şişlililerin de buna mukabil penaltıdan yap - tıkları üçüncü bir gol ile maç 3-2 Şişli takımının lehine neticelenmiş oldu. Yunanlılar ikinci maçlarını cu - ma günü Kurtuluş ile, üçüncü maç larını da pazar gün Pera ile yapa- caklardır. rasanız bir daha Meryemi bula - mazsınız. — Ben de sözü torunuma bıra- kıyorum. © Meryem fikrini sarih bir suret- te ifade etti: — Benim iyiliğimi istiyenlere minnettarım, Fakat servete ihtiya- cım yok. Anam ve babam gibi de ıstırap ve işkence içinde yaşamak istemem. Onun için beni sevenle - rin sözü benim sözümdür. Essenler de, Benoni de bu ce - vabı beğendi. Reis Benoniye dö - nerek: : — Söz sizindir! Dedi; biz siz - den yeni şerait istemiyoruz. Mar - kuse imzalayıp verdiğiniz taahhüt kâfidir. Bu sözler Benoniyi hiddetlen - dirdi. Fakat ihtiyar yahudi kendi - ni zaptederek kararını bildirdi. — Seraitinizi kabul ettim. — Alâ! Siz bu akşam misafi - rimiz olunuz! Yarın taahhütname- nizi yazar ve imzalarız. Ertesi gün her şey yapılmıştı. noninin toronuna karşı € ii her gün artmakta ve İl ; | nunla temas edenleri, onun”. Ve üç gün sonra Meryem dg hamilerine veda etti. Ho ri teşyie çıkmışlardı. Aylik ği lâl ettiği zaman hepsi de #9. lar, Essenler, ye z pi” ve kederli dönüyorlarken “e Kudüs yoluyla Tıbraya gidi” du. Dört gün sonra Tıbray8 lar. Benoninin konağı, bir. a için hazırlanmış gibiydi. hz / sarayını torununa gezdi y sonra sordu: tl — Beğendin mi evlâdım” . — Çok güzel, büyük y — Burası senindir! Ben”. tün varım senin! v — Minnettarım büyük yale, — Senden minnet değil bet bekliyorum. Muhabbet sulluğu içinde bunalmış bif yarım. Pi Meryem, kendini, büyük wi. k sının kollarına attı ve ilk defe” f rak ihtiyarı öptü. si Rahat ve mes'ut yaşıyo! “İ ga , 0 betini kazananları bilhassa © kıskanmakta idi. ii p —12— Mi Yüzük, gerdanlık ve me Meryem Tayrada huzur “ kün içinde yaşıyordu. İlk ö ıp ile karşılaşmaktan mf | yem, onun şehirde bulunm?” İl anlıyarak bir kat daha m9 olmuştu... Tayrada buluna” Hiristiyanlar Meryemi ziyar yor ve Benoni bunları gö: ğe geliyordu. Zaten vezi ça değişmiş, hiristiyanlardıf” la Yahudilerin vaziyeti düşmüştü. Tayradaki Suriy© Rumlar, Yahudilere hem 495 likleri, hem dinleri yüzünde” güdüyor, onları katli âml malarla tehdit ediyorlardir. bir kasırga kopmak üzere İ Meryem, evinden nadire” yor, ve san'atile eserlerile oluyordu. Büyük babası om”, yi , şarıya çıkmasında tehlike gö $ için o da, üzülmekle berab ye fi kalmayı tercih ediyordu. 0” | | i yalini meşgul eden sims, i tu, Meryem gece gündüz o nüyor, ve ondan haber beki Bir gün Meryem, büyük ” nın Palaetinus'de bahçelerini” miye gitmişti. Kendisini ' dolaşıyorken hizmetçilerde” . İ ona Romalı bir zabiti getirdi : bit ona hürmetle eğildikte” şu sözleri söylemişti: 3 / — Adım (Gallos) tur: siki a mek ve bir emanet tevdi © zere Romadan geliyorum ; j tup ve bu paket size aittir ! 17 — Bunları gönderen ei — Bunları gönderen * a ünvanını haiz asil Ma -— Kendileri iyi midirle” —Sıhbati iyidir. Amca if servetini ona bıraktı. hi, parator Nerop bu yüzden! , esirgemiyor, ve asil sarayındar. ea Neron'un destları 7 olmazlar. Fakat üzülmeyin. i kü Markus emniyettedir: femi ifa etmiş bulunuyor” o (Deve laha ısmarladık. viii