—s- YAKIT 3 Haziran 193 Define Ad ası 3 ELMAS ARAYICILAR “79 Kadınların üçü de tamil idiler, | Üstlerinde kırmızı ehram gibi bir elbise vardı. Bir ucu omuzlarına atılmış olan bu geniş kumaş, iri göğüslerini örtüyordu. Bakır zen- ciler, boyunlarında üç dört defa dolaşarak garip bir gerdanlık olu- yordu. Burunlarının iki kanadın- da birer kücük inci yardı. Dördüncü arak kadehini çek - miş olan Toni gerinip duruyordu. — Feci, dedi, feci... oVaktile| böyle mi eğlenirdik!. Şöyle bak.| kadın mı bunlar?. Hep hastane lik... Filbakika bu kadmlar hiçte in- sanm iştihaşımı açacak cinsten değillerdi. Aptal, yuvarlak göz - leri muazzam kolları ile kadından ziyade birer ineğe benziyorlardı.. Toni başını çevirdi: — Gitsek ne dersin?. Fakat Toni birdenbire değiş » mişti: — Deolli geliyor, Delli!... Filhakika, Çinli ile beraber, ka- pıdan bir genç kız görünmüştü. Olduğum yerde, hayretimden s1ç- radım. Bu gelen kız Avrupalı bir kadına benziyordu. Vakıa Toni, bazı kırmalarınki gibi hafif do - nuk idi amma, saçları dümdüz idi. Yani kıvırcık değildi, ve derin, parlak, uzun kirpikleri ile öyle gü- zel gözleri vardı ki.. — Bu da onlardan mı?. Fakat Toni dinlemiyordu bile.. | Ayağa kalkmış, ellerile işaret edi-| yordu. Genç kız Toniyi gördü, bize doğ ru geldi. Teni birbirimizi tanıştır- dı ve sordu: — Ne içersin Dolli?, Her za - mankinden mi?. — Evet.. Kadehlerimizi tokuşturduk. Kız kadehe ancak dudaklarını dokun- durdu ve yanına bıraktı, Toni ona sokuluyor, ellerini tu- tuyor, omuzuna vuruyordu. — Biliyor musun, tekrar hasta | olduğunu öğrenince (o korktum... Kendi kendime, Dolli olmadan! burası çekilmiyor diyordum.. Toni nerede ise sevincinden ağ- lıyacaktı: Bana dönmüş: — Öyle değil mi?. Söylesene, diyordu, daha demin gidelim de- medim mi?, Eh, madem ki sen gel- din ve iyileştin, kalırız. Artık bu sefer tâmamen iyileştin değil mi?. İçmiyorsun Dolli.. Haydi bir dane Nakleden : fa. birisile nişanlanmıştı. Bir akşam nişanlısi eve sevinçle dönmüştü.. Kala Govanm kumlarını temizler- ken, güzel, beyaz bir safir bulmuş” tu. Hemen hemen yuvarlak olan bu taş, bir göz yaşı kadar berrak- tr. — Bu, demişti, sana düğün he- İ diyem olacak Dolli!. Fakat Dolli, bir hafta sonra ça- lışmış olduğu çay imalâthanesin- de, annesi gibi, bir Avrupalı ile tanışmıştı, ve nişanlısını unutmuş” tu. Lâkin nişanlısı onu unutma - mıştı.. Vaktile düğün günü olarak tes- bit ettikleri günde, elinde bir piş- tov olduğu halde gelmiş ve: — Beni beklemiyordun değil mi?.. Diyerek genç kızı evin direkle- rinden birisine bağlamıştı. Sonra, | piştovuna barut doldurmuş, kur - şun yerine de düğün hediyesi ola- rak vermek istediği elması koy - muş: -— Vadimi tutuyorum, görüyor- sun, Dedikten sonra ateş etmişti... Komşular, genç kızı, yerde, vurul- müş bir halde bulmuşlardı. Elmas kurşun kızın bir ciğerine girmişti.. Bir doktor bunu çıkarmağa mu - vaffak olmuştu amma, o zaman - dan beri, üç dört ayda bir, kız has- talanıyor, kan tükürüyor, yatakla- ra düşüyordu. Sevdiği Avrupalı, başka bir ta- rafa başını alıp gitmişti, Kızm parası da olmadığı için adam akıl- kı bir tedavi imkânı yoktu. Halbu- ki, tedaviye de ihtiyacı vardı. İşte bu sebepten, para tedariki için, ara sıra buraya geliyor ve... Toni gülerek teklif etti: — Senin için bir az pahalr ola- cak amma, fena kız değil, Ne der- sin? Dolliye baktım: — Neden olmasm?. (Devamı var) Bir oruç Gandi büyük orucu bozarken.. Hindistanın milli lideri (Gandi) iç canım.. Zavallı kız baha yalvaran bakış- larla baktı: — Ne kadar iyisiniz Toni, eksik olmaymız.. Tomi genç kızım gözlerindeki yalvarışı, renginin solukluğunu, i- ri ellerinin temasından kaçınmak için yaptığı gayri ihtiyari hareket- leri görmüyordu. — Bilsen Dolli seni gördüğüme ne kadar memnun oldum. Eski ar- kadaşiz değil mi?. Ha, unutuyor- dum.. Başından geçenleri arkada- şıma anlatsana.. Genç kız ezber bir dersi okuyan uslu bir çocuk gibi sakin bir sesle anlattı. Onyedi sene evvel doğmuştu.. Babası Avrupalı, annesi tamil idi. Doğduktan iki ay sonra babası Avrupaya dönmüş, giderken de beş para bile bırakmamıştı. Dolli tesadüfe tabi olarak büyümüştü Ondört yasına gelince yrllerden Mösyö bu seferki orucunu da tekmilledi . Orucunu bozmadan evvel, son de- rece yorgun olduğu halde kurşun kalemini eline alarak şu satırları yazdı: “Satvetli Napoleon nice plânlar hazırladı, sonunda kendini Helen adasında esir buldu. (Kudretli Kayser tahtından indirildi. Insan mütevazi olmalı, Allahı düşünmeli ve iradesine boyun iğmeli!,, Gandinin orucunu bozduğu sı - rada yüz dostu hazır bulunmuş ,| kendisi paryalara mensup bir ço! cuğun sıktığı bir portakalın suyu- nu içmiştir. Son yirmi gün zarfında ancak bir bardak süt ve bir miktar mey » va ile yaşıyan Madam Gandi, ko - casının kurtulmasından sevindiği için yirmi dört saat devam eden bir oruç tutacaktır. Bü orucun paryaları kurtarmak hususunda ne derece müessir ola - cağı belli değildir. Bulgaristanda Azgın komitecile- rin yeni cinayetleri 30 yaşında bir katil cadde ortasında.. SOFYA, 2 (Hususi muhabiri - mizden) — Son günlerde komite» ciler işi azıttılar, Biribirlerini te « ker, teker öteki dünyaya yolıyor - lar. Dün Bojinof isminde Mihailof taraftarlarmdan birisi sokak orta- sında öldürüldü. Vak'a şöyle ol - du: Mihailof taraftarlarından ve Solon kardeşleri cemiyetinin reisi Bojinof akşam altıda dükkânın - dan çıkmış, İvaylah caddesindeki evine gitmek üzere yola koyul - muştur. Bojinofun elinde yiyecek paketleri vardır. Ağır, ağır sokak ları geçen Bojinofun tam evine ! 100 metre kala üzerine ansızın bir adam yaklaşmış, beynine ve sır - tina doğru sekiz el ateş etmiştir . Bojinof, kurşunları oyeyince bir ! kaç defa sallanmış, başından şap- kâşr, ve elinden paketleri düşmüş- tür. Bojinof on adım kadar koşmuş ilerdeki elektrik direğine tutun - muş: — Ölüyorum, ölüyorum, diye bir kaç defa bağırdıktan sonra ye- re yıkılıvermiştir. Katil, Hiristobotef omeydanına doğru kaçmışsa da iki polis tara- fından yakalanmıştır. Katilin adı, Stoyan Antonof Tis koftur. 30 yaşında Serezin Dok - lana köyünde doğmuştur. Kendisi dahili Makedonya ihtilâl teşkilâ « tma mensuptur, Veprotegorofla » rın emri üzerine cinayeti yapmış- ter, Katil cürmünü itiraf etmiş - tir. Mısırda bir baba evlâdını sattı ! Kahire, 1 (Hususi) — Mısırda şimdiyekadar görülmiyen bir hâ - dise oldu. Bir baba, çocuğunu sat- tr Ali isminde bir adam aylarca iş si zkalmış, karısı ile çocuğunu ba- kamaz bir hale gelmiştir. Ali bir arkadaşına çocuğunu satacağını söylemiş ve bu arkadaşı çocuğu sa ! tm almak istiyen bir adam bulmuş tur, Ali ile çocuğu alacak zengin a dam Alinin Bulak mahallesindeki evine kadar gelmişler ve Ali eve girerek iki yaşındaki çocuğunu al- mış, getirip zengin adama teslim et miştir, Zengin adam çocuğu kuca: ğina aldıktansonra Aliye dört Mı- sır İirası vermiş, bir arabaya atlı - yarak uzaklaşmıştır, Bir saat sonra sevdiği çocuğunu göremeyince fer yadı koparmıştır, Ali karısı sus - turmak için çok çalışmışsa da mu kadın hemen polis karakoluna ko- şarak şikâyette bulunmuştur. Ço - İ cuğunu satan baba tevkif edilmiş- miştir. Çocuk geri alınarak anası « na verilmiştir. — Mesai konferansı Paris, 2 (A.A) — Umumi mesai konfederasyonu emekçi kitlelere düşman olanların ve her türlü irti- ca erbabınm çevirdikleri dolapla - ra karşı protesto mahiyetinde ol - mak üzere 21 Haziranda Pariste Li miting yapmağı kararlaştırmış tır. İlani rini LEMİ San İli İM İM ği elm: Alinin karısı evine dönmüş, çok | vaffak olamamış, evlâdını seven | Japonya, şim rikaya karşı hazırlanıyo Japon donanması, rika donanmasın. İngiltere, Amerika, Japonya, Fransa ve İtalya devletleri Vaşing- tonda bahri kuvvetleri tahdit eden bir muahede imzalamışlar, bu muahedeyle bu devletlerden her birinin ne kadar harp gemisi inşa edebileceği tayin ve tahdit olun » infisah edecektir. Son günlerde Japonyanın Ame- rika kuvvetlerine müsavi odeniz kuvvetleri sahibi olmak istemesi ü- zerine bu muahede hatırlandı ve ahkâmından bahsolundu. Fakat Japonlar, noktâi nazar - i larında musırdırlar. Onlara göre | donanmalarını, Amerika donan - ması kadar büyütmek lâzımdır. Çünkü Amerika tarafından Ja- ponyaya bir taarruz vukuu takdi- rinde Amerika donanmasının yüz- de yötmişi bu taarruza iştirak ede- İstanbula bedava Tribune de Geneve ve Basler Na chrichten gazetelerinde şu yazı o- kunmuştur : İsviçre vatandaşlarından müte « şekkil bir heyet bugün İstanbulu ziyaret maksadile.bu güzel şehre! şarka müteveccihen haraket müteyeccihen, hareket etmiştir. Bu seyahatin bir hususiyeti vardır ki o da iştirak edenlerin bu nefis se - yahati hiç bir masraf ihtiyar et « meden yapmalarıdır, Filhakika Bale'de Şark halıları satan J. Mo- ri Ticarethanesi geçenlerde. gayet orijinal bir şey düşünmüştür. Müşterilerini, İsviçrede neşri ta- mimine yardım ettiği bu güzel Tür kiye ve İran halılarının tekniği ile alâkadar etmek maksadile geçen - lerde bir müsabaka tertip etmiştir. Bu müsabakada ezcümle, şark - İıarım o kadar yüksek bir derecei mükemmeliyete çıkardıkları el ile yapılmış halıların harika engiz bir nümunesinin düğümlerini hesap et i mek lâzımdır. i Mori ticarethanesi halı meraklı" j larını bu san'atın esrarına vâkıf kılmakla iktifa etmiyerek, muhte - şem halıları, o kadar cazip güzel - liklerini hatırlatan esrarengiz Şar- kı ziyaret etmek imkânını vermek suretile, iştirak eden rakiplerden en değerlilerini mükâfatlandırmak istemiştir , Şarkı görmek, şark güneşinin nuru ile “Loti,, lerin, “Farrere,, le- rin sihirkâr kalemlerile tasvir et - ne muhteşem fakat hakikileşmesi güç bir rüya İsviçre halkının Şarka müteallik her şeye karşı alâkasını arttırmak ve bilhassa o kadar beğenilen halı ları bize gönderen Türkiye lehine faal bir propaganda yapmak için hiç bir fedakârlıktan çekinmiyen Mori ticarethanesinin O sayesinde, müsabakasını kazanan bahtiyarlar için bu rüya bir hakikat olmuştur.- Bunlar, masarifi J, Mori tica « rethanesinden olarak İstanbula kadar ve en iyi konfor şeraitini haiz güzel bir seyahat yapacaklar dır. Bâle şehrinin bütün içtimai sı « di muştu. Muahede, 1936 senesinde | İsviçreli halitacirlerinil tikleri bu dilnişin yerleri gezmek, | di İz Ame behemehal Am* a muadil ola ni | cektir. Japonya donanmas! i rika donanmasına muadil “er Japonya, faik gelir ve ons | Tur. Onun için Japonya done”. sını, her halde (kuvve! mecburiyeti vardır. gis” Japonlar bu maksatları! J lemekte ve ancak bu maks#” hakkuk ettirmekle vaziyekleii. emin olacaklarını söyl ler. d Londra gazetelerinden piri” verdiği malümata göre depo muharebe yuku bulduğu e İngilterenin Amerikaya yardı” deceğine kanidir. a Londra gazetelerinden bir e na mukabil, İngilterenin gil” sulha taraftar olduğunu ve ye” renin imparalorluğu selâm" giği başka bir şey istihdaf € j söylemektedir. Doğru .. seyahatı nıfları arasından seçilen 19 bir grup teşkil edecek seyyahlar mütahasıs bir idaresi altında (bu ayın doğru Venedik ve Atina ye olan m i vir > cektir, Seyyahlar, İstanbulda gün kalacaklar ve bu şebri bütün teferrüatiyle edeceklerdir Bu suretle gi” ları ticaretinin dünyada ei him merkezlerinden birini olacaklardır. j ! Bu seyahat ayrıca di nı Türk halkına bağlıyan sit bağlarını sıklaştıracaktır. ı : 7 liler, kendilerini hiç bir $Yİ” çi madığı ve teknik kabil eb gayet iyi bir mabreç ük ! olan Türkiyeye © karş! sempati hissederler. gir” | Diğer taraftan Türkler; derisi” medenisini kabul ettikleri “ ef nin demokratik yese işı büyük bir hayranlık vi i bu İsviçreliler grupuns pir " misafirperverliklerinin * İ zahürünü göstermesiyle : olacaklardır. eni l itafa Kemal Paşa * yek gayreti sayesinde yeni ber g0 zanan genç Türkiyenin gör de elde ettiği terakkiy#” ” le hayran olacaklardır. > i Tüccar, maliyesi gi Ç arasında belki doslan€ "yeri 1 i betler teessüs edecek "ertip çö | carethanesi tarafından di pub” len bu seyahat, bu ii yet “e i devrinde, müstakbel lmeti vazenelerimizin dü eye , her taraftan gösteril Ke”. | mütevazi bir yardım ” 28 > i aranda Hülâsa, beviçre, Verin. fay dan müteşekkil bir he? bula bu seyahatinin tir dalı tesirleri olacak “kler denler yuvalarına dö" man heri birisi bire vasıtası ve Türk — Eu için birer rabıta tır.