> — 10 —VAKIT 3 Haziran 1933 Ezined e Umran Hasat - Panayırda küçük bir gezinti "EZİNE, 29 (Hususi) — Tan-; da en çok yer kaplayan Mileler | yerleri geziyorlar, bunun için her zim ve tastik edilen Belde harita- #inargöre İnşaat yapılmaktadır, ilk esmelı tamir işi hükümet konağın- da yapıldı, Ihmal edilmiş ve pek feria bir halde bulunan hükümet dairesinin iç ve dışında esaslı ta- nrrat yapıldı, az para ile bu bine hürabiyetten kurtuldu, evkafın ma | hodlan bu binanın hükümetçe sa - | tın alınması gok şayanı temenni » dit. Kazanm şerefine uygun ve Cümhuriyet dairelerine yaraşacak bir hale giren binayı bu hale ko - yhn kaza kaymakamı Cavit Beyin yılmaz azmuıdır. Haşat: Hasat yaklaşıyor, son yağan sağ nâklı yağmurlar bilhassa arpalar yüzde 5 derecesinde zarar yapmış tır. Kavun karpuz tarlalarının yeni den ekilmesine lüzum hasıl olmuş- tur?. Arpa hasadına bu baftalar zarfında başlanacaktır, ilkbahar havaların soğuk geçmesinden he hüz meyvalarm öncüsü olan kiraz bile çıkmamıştır. Panayır: Bugünün en canlı havadisi Ay-| vacık pânayırıdır; Ayvacık kasa - basma bir kilometre mesafede(Ge me Dere) mevkiine kurulan ve her sene 26 mayısta açılan beş gün sü| red! panayıra bu yıl rağbet fazla?| Billtassa hayvan alım satımı çok olan panayırın iktısadi faydaları nı burada bir az münakaşa etme- ği lüzumlu görüyorum. Bu panayır; bugünkü ticari dü- şühüşe göre pekte faydalı olmıyan umumi bir satış meşheridir, mü -| nakâlâtın bugünkü halden çok u -| zak ve geri olduğu devirlerde mem leketin dört bucağından çıkan ta- Girlâr, senenin müsait günleri pa- nâyır gezmek suretile hem memle- ketlerinin metaini sürmek hem de| tifaretlerini temin ederlermiş, bu sayede kasabaya uzak köylüler kendilerine lazım olan bir senelik eşyayı tedarik ederler ve malları - nı satarlarmış, fakat 933 yılında bu telâkkiden çok uzak bir ticaret görüşü vardir; trenler ve otomo - billerle mükemmel şöseler mesafe mefhumunu ortadan kaldırmıştır, memleketin uzak yeri yoktur, Sır vas köylüsünün buğdayını Polatlı pazarında, İzmit köylüsünün mey vasını Yalovada sattığı bugünde parlayırlara gelen mallar dükânlar da Kalmış ve yahut panayır için tedarik edilmiş her vakit tedarik edilebilen eşyalardan ibaret kal - mıştır. Panayırda gördüğünüz bir kumaşı her hangi bir malı daha dü Ezinede bir dükânda, İstan - buldâ Mahmutpaşada görmediği- nize sizi kim temin edebilir, Köylü panayıra getirdiği hayva nit artık geri götürmez, yegâne e panayırda malının para e- leceği ve ahçı dükünlarıdır, binlerce kişi- nin açıkta yemek satan ahçılardan yemek yimek, öteden beriden pa - nayır için tedarik edilen podralı yosmaların gramofon çaldıkları! kahvelerde keyif çatmak panayı - rın en mühim zevkidir. Buraya gez mek için gelen hiç bir şey satma - dan yalnız üste birkaçlira para harcadıktan sonra giden halk, ge- lenlerin yarısını teşkil eder. İsterseniz panayırı biraz geze - lim: Otomobiliniz Ayvacık kasa - basıma girmeden küçük kuyu yolu na döner ve çok güzel bir çamlılık yanından panayır yoluna sapar, yo Van iki tarafında fenerler asılı, bun lar yalnız panayırda gece münaka !esi içindir. Otomobiliniz tarlala - rın arasından biraz ilerler, daha nzaklardan panayırm gürültüsünü Muymağa başlarsınız, işte korula - vın içinde satılığa gelen yüzlerce het cins hayvan. Artık otomobille ileriye gidemezsiniz, aşağıya ine * vek ve bir tahta köprüden geçtik - ten sonra panayır yerine girelim. | Bir çeşme, önünde bir kakve.. iler- Jiyelim, panayır yerine muvazi üç sıra çardaktan müteşekkil, bu yap macık yolların genişliği 10 uzun - Juğu 100 metre kadar, on sol taraf ta hayvan pazarı, yüzleres hay - van, koşturulan atlar, gezdirilen! sığırlar, bir yığın satıcı bir kaç alı cı, fakat efendim. Bu alıcılardaki nazabakın suratlarından düşen bin parça olacak.. Burada bilhassa İstanbuldan gelen Celeplefin ve #anbazlarin bir kurnazlığı varmış ilk günü satın aldıkları hayvanla- ra fzala fiyat verirlermiş, köylü köyüne döndümü, en canlı reklâm vasıtası, haydi herkes hay- yanını pahalıca satabilmek için! panayıra, fakat ikinci, üçüncü fi- at düşümüştür, Kim bilir, nere -| den gelimiş, telsiz telgraf piyasayı sarsmıştır. Köylü artık getirdiği malını geçer fiata satar, bir çar- dak üstünde bir kırmızı bayrak... Bu jandarma karakoludur. Bu ci- yarda kazanın sevimli kaymaka - mı Hikmet ve değerli jandarma kumandanı Şükrü Beyleri, memur larr gösterebiliriz. Baytar (o Zahit Bey çok meşğul ve herkese meram anlatmağa çalı- şiyor onunla ancak (© ayakta bir| kaç dakika konuşabilirsiniz. Göz- lerinden benliği, zihninden müte- madiyen e-inde bıraktığı arı ve tavukları düşünüyor. Hayvan satımı var, fakat fiat - lar çok düşük, dokuz liraya kadar sığır, on liraya taylı kısrak satılı yor. Hayvanatı fersiye alıcısı 31- ğıra nisbetle çok. Yolumuza de- ! vam edelim. İşte orta çardaklar İ caddesi, hep kahveleri ve aşçıları, i pudralı, allı morlu giyinmiş yos- i | | | | matineye iştirak eden seyircilerin sayısı onu geçmiyor. Geceleri ti- yatro programları daha zengin... Gündüz bağırmaktan sesleri kısıl- mış kadınların her şarkıyı kendi keyiflerine göre uydurup öyle söy leyişleri var ki.. Zaten kuru ek- meği bile güç bulan bu biçare ka- dınların, zayif ve kansız erkekle- rin halini görüp düşündükten son- ra artık insanın eğlenmeğe ve gül meğe hali kalmıyor ki.. Bu gezginci ve tuluatçı tiyatro- cuların içlerinde sınıflarına yarar sanatkârları ayırıp onları istifade edebilecek ve hiç olmazsa bu da- imi sefaletten kurtaracak bir ter! kilâta bağlamak çok faydalı ola- caktır. Bu yil panayırda dışardan ge - len satıcı yok gibi.. Bütün satı - cılar hep vilâyet içinden. Tuha- fiyeci ve sarrafların önünde birik- miş kadın kütleleri alış verişten ziyade fiat sormakla ve etrafı sey- retmekle meşğul... En adi bir bas- mayı bile bir kaç saat gezmeden | ve on beş yirmi yerde fiat sorup öğrenmeden hiç bir kadın bir şey almıyor. İpekli yerli kumaşlar çorap ve oyuncak çok satılmaktadır. Ayak kabı ve terlik çok ve ucuz, (30)! kuruşa verilen terliklerin yalnız liraya kadar ayak kabı satılıyor.. ustalığına bile bu para az... Bir Bu satışların kâr neresinde oldu - ğu anlaşılamıyor. Baht oyunu oynatanların işi her kesten iyi galiba.. Yüzleri çok gölüyor.. Oyun oynayanların en kalabalık müşteri toplıyanlardır... Bir çokları ellerindeki paraları tahtanın üzerine istedikleri renk Bir kadın baba ile » oğul arasını açtı a Zozo âşıkının babasından beş bin |& lira “istiyor ! Baştarafı Birinci Sayıfada i lunmuştur. Fakat M. Stefar 3 la beraber yazıhanesinde çalış-! bu tehdide de ehemmiyet “ mışken Zozo ile tanıştıktan sonra | miş, oğluna ihtarlarda b yaşayış tarzı değişmiş, uğramamağa başlamıştır. Zozo- işine hiç ! a iktifa etmiştir. Zozo Dalmas bu teşebb yi” nun para taleplerini karşılamağa | muvaffak olamayınca mecbur olan delikanlı tabii sık * kıştırmağa başlamış, sık babasından para istemeğe mec-' pencerelerden atmağâ bur kalmış, babası M. Stefanidis | sinir buhranları geçi: vaziyeti anlayınca oğluna mah-| yetbu şekle girinceM. dut miktarda bir paradan başka bir şey vermemiştir. Fakat, babasının zengin oldu- ğunu bildiği | için, ileride daha fazla para almak âşıkmı terketmemiştir. Bu sıra- larda M. Bazil Stefanidis zengin evlâdı olmak münasebetile temin ettiği kredi ve babasından almak. ta olduğu para ile sevgilisine Bur- sa sokağında bir apartman tut- muştur. Geçimsizlik Kendisi ayrı bir (yerde otur- makta, ve her gün Zozoyu ziyare- te gelmektedir. Lâkin bir müddet sonra apartıman sahibi Zozonun pek çok ziyaretçileri olduğunu ve apartımanda gürültüden geçilme - diğini ileriye sürerek onları çıkar- mıştır. İki sevgili arasındaki geçimsiz- lik bu suretle baş göstermiştir. Bu geçimsizliği M. Bazil Stefanidisin Zozonun bitip tükenmek (bilmez para taleplerini . karşılayamaması bir kat daha çoğaltmıştır. Şevgili- ler bu siralarda İmam sokağında bir apartımana taşınmışlardır. M. Bazil Stefanidisi o çok ya” kından tanıyanların söylediklerine üzerine koyuyorlar, bilye dönü - İ yor, nerede durursa © renge ko - yan diğer renge koyanları toplu - yor.. Tabii neticede hep oynatan kârlı.. Tahtanm yerleştirilişi pek mahirane olsa gerek ki kuruşu koyanlar kazanıyor, çeyrek koyan lar kaybediyor. Macuncular, niyetçiler, şarkı ile buzlu şerbet satanlar, seyyar ye - mişçiler hers tarafı doldurmuş. Bir çardağın önünde davul, zur “ bir tablo bir na, önünde kocaman bir tablo bir. Panayır, 31 mayıs akşamı kapa» | buğa, sırtında gene kendi cüssesi- ne yakın bir et parçası, bu parça- nın üzernide üç ayak var.. İçeri- ye girince birden inkisarı hayale uğrayorsunuz. Tablodaki ineğin dörtte biri büyüklüğünde bir da- na sırtında ufak bir et parçası, ü- zerinde üç ufak ayak.. Dana doğ- duğu zaman bu etin çok ufak ol- duğunu ve gitikçe büyüdüğünü söyliyen mal sahibi her halde bu Dananın otuz sene sonra — yaşar ise — geleceği biçimi tabloya yap- tırmış.. İki sene evvel dört yüz li- eği 6lan bu zavallı adam ucuz | malar gramofonları. mütemadi -| raya aldığı bu danaya (1600) lira pahalı tutturabildiğine hayvanını | yen çalmaktalar. Her tarafta bir, veriyorlarmış. Hayvanın amudi satar bu satış keyfiyeti her zaman | hay huy var. Bir çadırm önünde! fikarisine yapışık olan ve devranı- fağia ve satışa hazırlanan mallara! yüksek yere çıkmış tiyatronun ko- | hi oradan temin eden bu et parça- tatbik olunmaz, düğün eşyası için çift öküzünü satan panayıra gelen salaş tiyatrolarının çıplak bacaklı Artistlerini görmek sözde keyif et mek için beygirini değerinden çok aşağıya veren bir çok adamlarda vardır. Zaten bir kilometre murabbam- da bir sahada müteaddit çardaklar dan teşekkül eden ve birde bir sa- çak altıda bir kaç dükândan iba- miği ve hokkabazı ve bir kaç bal- dırı çıplak kadın. Kim bilir ka- çmcı matineleri için müşteri çağı- rılorlar. Dışarda bu reklamı her- kes seyrediyor, tiyatrolarm biri sardakta, diğer biri değirmende. Değirmen taşlarının üstü sahne - İ dir. İçerlerinde bir kaç tahta sr- va var, Dışarıda içerdekinden w- zun süren reklamı parasız seyre: den halk içeriye girmiyorlar ve di- | sının tabii hareketi seyircileri çok meşgul ediyor. Bu galat hilkat sayesindecmaalinin hiç mazhar 0- lamıyacağı bir itibarla yaşıyan bu dana her halde vaziyetinden çok memnun ki seyircilerine iltifatla bakiyor. Bakırcılar, babuçcular hep mi teri çağırmakta.. Gezici guruplar, bilhassa süslü hanımlar öğleden sonra çoğalıyor. ret olan bütün panayır meydanın ğer reklam vaktine kadar başka , Burası, bir satış panayırından bir si” ÜL AMİ Şİ giz m «.İlerin üş ki... göre Zozo bu aralık âşıkmın ba- basına gitmiş ve oğliyle beraber yaşamağa razı olması (yüzünden kendisinin maddi fedakârlığa kat- | hem müteessir landığını, bu yüzden paraca bazı zararları olduğunu ileri sürmüş, kaybettiği on bin liraya mukabil kendisine beş bin lira verilmesini bildirmiştir. M. Stefanidis bu garip (talebi reddedince Zozo âşıkını alıp Ati - maya götüreceği ( tehdidinde bu- rt nyan 4198908 KERRE saree yer gezme yerini andırıyor. nacak.. Umumi görüşle panayırda ber kes malını satmağa ve ona muka- lem satım çok yüksek denemezse de bugüne göre şayanı memnuni- yet derecededir. Rağbet kazanan bu panayırda daha iyi ve etraflı surette azami istifade temin etmek için Milli İk- tısat ve Tasarruf cemiyetinin na- zarı dikkatini celbederiz. Pana - yırda güzel tertip edilmiş yerli malı sergisinin açımı için daha € saslı çalışmak ve bu işi vaktinden evvel alâkadarlar iyi reklamlarla duyurmak, broşürler neşrederek | panayırı asra uygun şekilde daha faydalı yapmak ve her cepheden ete iyi ve semereli bir sa- tış meşheri haline koymak lâzım- Panayıra giden yolların yapı - mını, bilhassa yiyecek, içecek şey- açıkta sattırılmamasını temin panayır meydanının iyi tanzimi ve idaresi işlerini çalışkan kaza kaymakamı Hikmet Beyden bek- leriz.. C.H, bil, öte beri almağa çalışıyor. A-| isi çok müteessir etme! /Bir Darülfünunu" rmiştir ç Basil fanidis kadından a; ğ Zozo bu ayrılmadan son Unaya gitmiş, orada , gazetesine âşıkından gayet ümidile, Z020 | bir şekilde bahsetmiş, bir det sonra tekrar İstanbul& nihayet geçen hafta —P günü memleketine dönmü Aile isminin Zee sık sık karıştırılması M. 9. şi edir yüzden, eroin kaçakçılığ! sine işmi karıştırılmış, Zo»* Yü kındân aldığı para dolaysi tanbul gazetelerine oğlunda” h setmiş. Atinada da Akropol” sl zetesinde Zozo ağzındı” tk. aleyhinde fena yazılar İ tır. Nihayet genç Stefaniği” Zozo yüzünden işten tur, Bütün bu sebepler M- disi oğlunun eskisi gibi zam bir yaşayışa girmesi! için şiddetli hareketlere miş, Rumca (o gazetelere pir tup göndererek oğlunu ev reddettiğini ve miras rum etmek için resmi çi girişeceğini bildirmiştir. Genç ne diyor " M. Bazil Stefanidis is€ nın bu hareketinden çok sirdir. M. Stefanidis diyo* — Babamın verdiği wi etti, hem rette bıraktı. Buna hâlâ istemiyorum. Babamın ancak bir asabiyet anınd# miş bir karara atfedi Hakikaten son zama! yatım biraz gayri mani” , Maziye teessüf ediyorum bamın yaşımı ve kendisi 4 itaatta bulunmağa sebeP ikleri nazarı itibara alars” kımda müsamaha göst! mit ediyorum. Bana ilk taşı hayatmd# yüzünden manasızlık a lıklar yapmamış olan bir Aileyi tansy: n Stefanidisin hatasına S liği, gençliği ve kendisi tecrübeli bir kadının duğunu söylemekte v€ e af talebinde de bulun” affolunması Düzamgeldiği ye e? # £ E# SISSIELE sürmektedirler; M. ge dinde bu yolda teşeb' pılmıştır. ai ESP BET eni yıl dönüm” Puatye, 2 (A.A) — Pil rülfünununun beş leri . ilen” ik nümü bütün gün büyü — Vi nalı merasimle tes'it edi 58 - Bu merasime riyasft talim ve terbiye naz” rülfünununun on be$i dinci Charles ile PaP# ( Eugene tarafından rihten bugüne kadar # haları n bir tarihçesi