Harikulâde Aşk ve Macera Romanı Kadınlara Hâk No.34 —— MM, e Şi Selma kollarını uzatmış olan ya- bancıya doğru sanki arkadan iti- liyormuş gibi yavaş yavaş yürü - yordu.. Kapıyı açtığı zaman, O yüksek arkalıklı bir sandalyede oturuyor- du.. Selmayı görür görmez doğ - rulmuştu. . Selma, onun yüksek boylu, çok mütenasip vücutlu ve fevkâlbe - şer bir güzelliğe sahip olduğunu görmüştü. . İhtiyarın söylediği gibi, albüm- deki fotoğraf bu adamın güzelliği hakkında bir fikir vermekten çok uzaktı.. Vakıa fotoğraf onun fo - toğrafıydı, lâkin, onun teni, saç - larının rengi, gözlerinin, bilhas - sa gözlerinin parlaklığı hakkında bir fikir vermekten çok uzaktı. Yabancı adam gözlerini gözle- rine dikince, Selma, âdeta sarhoş olmuştu. Bakışının sessiz daveti, kendine emin © bir insanın arzu eden bu bakışı Selmayı alt üst et- misti. Kalbi, ani bir şefkat ihti - yatı ile yandı; bir çocuk gibi o * nun kollarma atılıp sığınmak, ay- ni zamanda da onu kendi kolla - rında bir çocuk gibi sallamak ih «|. tiyacıyle yandı.. Bütün bu hisler kadın aşkını teşkil eden ihtiraslı âşrk zaafiyle anne kuvvetiydi ve Selma bunu iIk defa olarak duyu- yordu, hiç tanımadığı bu hissin e: linde âdeta kıvranıyordu. Belki de keman sesinin bunda bir dahli vardı?.. Yabını adam gözlerini gözle « - rine dikince Selma bundan evvel yaşayıp yaşamadığını unutmuştu. Hatts! nöröde olduğunu bile ha - tarlâarıyotda!, < İrade ve mantık namına kafasında bir şey kalma - mıştı, ve artık hür olduğunu, bir gemicinin kendisini beklediğini, . tekrar İstanbula dönmek üzere olduğunu da unutmuştu. O Belki geç kalırsa, gemi kalkacak ve o - nu götürmiyecekti! Fakat ne çı- kar!.. İşte, daha dün yabancı se- sin bildirdiği aşk mucizesi oluyor- du, Selma, kadın olduğunu his - settiği ilk Oo gündenberi, arzu ve “ şefkatle beklediği, aradığr, rüya - larında gördüğü kimseyi bulmuş- tu. Bir çok kimselerin zavallı & - — şıklarına kalbini yaraladıkları za- man düşündüğü müphem şekil, — işte karşısında canlanmıştı, niha - yet, beklenilen sevgili, harıkulâ - ! — Geleceğini biliyordum, sev- gilim. Bir an içinde bir kahkaha, asa- bi, muzaffer bir kahkaha, bir çıl-| gın kahkaha duyuluyor. Bu kah - kaha kısa ve müthiştir. En şeyta- ni kahkahadır bu! Bir sıçrayışta, Selma, kendini saran kollarm arasından kurtulu- yor, etrafına bakınıyor. Soğuk bir su dökülür gibi, bir rütubet bülün sırtmı kaplıyor. Kim bu gülen?. Etrafına bakmıyor. Geniş sa- londa kimseler yok. Yalnız salo - nun dibinde, balkon gibi bir yer- de kadife bir perde sallanıyor. Belki rüzgârdır?. Selma O soran gözlerle ona dönüyor. Onun ren- gi sapsarıdır, gözlerinde derin, en derin kuyulardan derin bir elem var... Selma, — Oh! Demekten kendini alamıyor. Güzel yabancının gözlerinden yaşlar akıyor ve nedamet dolu bir sesle — Selma hanım, diyor, beni affediniz.. Ve Selmanın bir hareket yap- masına meydan vermeden uzak - laştıran bir hareketle yor: — Bana sokulmayınız.. size lâyık değilim.. Selma haykıracak ve: — Ne oldu.. diyecek, söyleyi - niz.. Ne oldu?.. Fakat daha ağzından ilk keli- me çıkmadan aralarına ağır bir perde düşüyor ve onları ayırıyor.. çabuk, o kadar bekleni!wez bır şekilde oluyor ki, artist, yerinde, kala kalrsıştır. Delisiyor mu voksa?. (Devamı var) t i ilâve edi - Ben Bu, o kadar Gelin - Kaynana arasındaki dava! Beşibirlikle yüzük, zorla mi geriye alınmış,güzellikle mi? Sadife isminde bir hanım, ge- lini Seniha hanıma verdiği beşibir lik, yüzük gibi bazı şeyleri, zorla geriye almağa teşebbüs ettiği id- diasile, İstanbul ağır ceza mahke mesinde muhakeme edilmiştir. İddiaya göre, Seniha hanım Zonguldaktan Küçükpazara gelin iBir © de hayallerin içinden sıyrılarak © bir hakikat gibi karşısında duru - © yordu. i li Bu (O) ydu. Onun söyliyeceği sözler, uzun zamandır beklediği sözler olacak.. © Yapacağı hareketler, onu kırmıya © cak. Bilâkis şimdiye kadar kırıl- mış meleri varsa onları tamir ede- cek... Ve şayet kendisine malik ol “ mak isterse, Selma emindir ki, ii bu tam bir vect içinde olacaktir... Selma bunu biliyor.. Bunu his - sediyor. O, hulyalarmdaki âşıktır. Keman durunca, Selma, Ona, kollarına doğru, sığınacak bir yer miş gibi (ilerliyor, ve kollarına © kendini bırakıyor. Şimdi, genç ilâhın kuvvetli kolları arasında bütün vücudu tit- © remektedir. Yüzünü, hicabı ile be # raber, geniş bir omuzun çukurun- da saklamaktadır. Mağlübiyeti- mi görmemek için gözlerini kapa- tıyor fakat, Galinin ahenkli sesi- © mi dinlemekten bir zevk, garip bir © zevk duyuyor. Ve O diyor ki: gelmiş. Fakat, düğünden kısa bir müddet sonra, bu hâdise olmuş, Gelin Zonguldağa anasının yanı- na dönmüş. Sadife hanım, beşibirlikle kü- pe gibi şeyleri gelinine iğreti ola» rak verdiğini ve zorla geriye al- mağa teşebbüs etmediğini, onun | boğazına sarılarak boğazını tır- mrk içinde bıraktığı doğru olma: dığını söylemiş ve müdafaa şahit» | leri göstermiştir. Bunlar, komşulardan Kadriye, Semsiye, Fatma, Esma hanımlar. | dır. Kendileri, kaynananın oğlu! mahcup mevkiinde kalmasın diye beşibirlikle yüzüğü (o gelinine dü- gün bitince geriye almak şartile taktıdığını , bunun davetlilere kar şı vaziyeli korumak (O maksadile olduğunu söylemişlerdir. Zorla geri almak doğru olmadığını “gelin, güler yüzle iddiasının kaydederek, vedalaşarak düğünden on beş gün sonra anası nın yanına gitti,, demişlerdir. Muhakeme, iddia ve müdafaa nım yapılmasına kalmıştır. Fransız Paris Şark dilleri profesörü M. Denny Istanbulda Pariste Şark dilleri mektebin- de Türkçe (o profesörü olan tanın- mış Türkiyatçılardan Mösyö Jean Denny'nin şehrimize geldiğini yaz mıştık. M. Denny dün kendisile görüşen bir mubarririmize memle ketimize gelişinin sebeplerini şöy le izah etmiştir: Memleketinize ilk defa gel- miyorum. Şark dilleri mektebin- de Türkçe hocası olmaklığım do- layısile Türk dilinin tekâmülü saf halarını takip etmek ve tetkikler yapmak üzere, bir çok defa bura ya geldim. En son, üç sene evvel dört yıl kaldığım Mısırdan (odönerken İs- tanbula da uğramıştım. Mısırda Mısır hükümeti hesabına Türkle- re ait tarihi evrak üzerinde tetkik ler yapmıştım. Türkiyeye bu seneki (o gelişim her hangi bir vazife ile alâkadar değildir. Bununla beraber, dilini tedris ettiği memlekete giden her arkadaşım gibi o ben de burada Türk dili hakkında tetkikler pacağım. Türk dilinde son deği- şiklikler ve dil inkılâbı hakkında malümat edineceğim. Bu maksat la Ankaraya da giderek Türk dili tetkik cemiyeti ile temas edece ğim. Türk dili inkılâbı hakkında ne düşündüğümü soruyorsunuz. Bu suale ancak Ankaradan dönme- den ve bu hususta bir fikir sahibi olmadan evvel cevap veremem. Ankaraya Fransız O enstitüsü müdürü M. Gabirel ile birlikte gi- deceğim ve orada on gün kadar kalacağım. Fransada Şark dilleri mekte- binde benden Türkçe öğrenen ta- i lebe yirmi kadardır. Ve ekserisi- ni konsolosluk mesleğine hazırla- nan Fransızlar teşkil eder. Türkçe dersler iki sene devam eder, Fa- kat ayrıca Türkçe derslere başla- madan evvel bir sene de Arapça öğretilir. Bu suretle ders müdde- ti üç seneyi bulmuş oluyor. Türk- çeye ilk seneden itibaren başla- mak ve üç sene ders görmek da ha faydalı olduğu için talebenin çoğu böyle hareket etmektedir. kat derslerin son © zamanlarmda ders gösterilir. Çünkü eski Türk edebiyatını tetkike imkân hazırla mak için bunu lüzumlu görüyo: Tuz. Belediye cezaları Belediye meclislerinin verebi- lecekleri cezalar o hakkında bazı tereddütler olmuş, keyfiyet Dahi» liye vekâletinden sorulmuştur. Gelen cevapta, belediye meclis ve encümenlerinin para cezasile birlikte ticaret ve icrayi san'atten mene de salâhiyattar oldukları bil dirilmiştir. Eş Viyanalılar yeniliyorlar BELGRAT, 18 (A.A.) — Wa- cker ismindeki Viyana spor kulü- bü, pazar ve pazartesi günleri Zağ Wacker © takımı, pazar günü Zagvepin Hask takımı ile oynamış ticelenm$itir. Pazartesi günü Zagrepin Grad janski bire karşı dört sayile Wa- çker takımını yenmiştir. yas! Dersler lâtin harfleri iledir. Fa | ayni zamanda Arap harflerile de | Gandiye Tutgun 3 KADIN —g— Sarojinide | hükümdarlar, seyyahlar, Gandidedir. | listler, komünistler, Çünkü Gandi mukavemet düşma- | lar, rakkaseler, düny nı, tecavüz aleyhtarı olduğu hel-| letine mensup gazeteciler, ” di de ikide birde Hindistanın b talebeleri hep buradadırla” halkına asekri bir terbiye verilme- İsi de konuşurlar ve mübs si lüumundan bahseder. Halbuki , bazan kızışır. Fakat Saroj)! Sarojini biraz evvel dediğimiz gi- | tün bu içtimaları harikulâd?”” bi, mukavemet taraftarıdır, müca- | nerle idare eder. | İ dele ve ithilâl lehindedir. Bununla | © Bir defa mili kongre, | beraber Gandinin dostudur. Gan - | nı onun dairesinde aktetm İ dinin kutsiyetine, zühtüne meftun- | zakere, münaksşa uz dur. İneticeye ( varılacağı (şüp” Sarojini, faal kafalı olduğu gi- | Sarojini derhal kalktı. Salo bi becerikli, durendiş bir kadın - | kapılarını kilitledi ve kor dır. Gandi, Yuvarlak Masa konfe- sına ilân etti: ransına nasıl ve kimlerle beraber| (o — Efendiler! Karar Ve! | gideceğini düşünüp dururken Sa - | evvel buradan çıkamazsınıZiij rojini ona birkaç kişiden müteşek - | Kongre azası akıllarını kil bir heyetin gitmesini İ yap karar vermişler ve bü hapisten kurtulmuşlardı. tavsiye etti. Ve “Bizim maksadımız mu - Sarojininin, Gandiye olan İngiliz ve Amerikalı # İ azzam bir murahhas heyeti gön - dermek değil, iş çıkaracak mü- messiller göndermektir. İş çıkar -| lardan çok büyük farkı v8! mak için kalabalığa ihtiyaç yok - | tekiler, Gandi için dünyayr tur.,, diyorlar. Bir lokma ekmef* Sarojini haklıylı. Çünkü birin- | hırkaya kanaat ediyorlar. O” ci yuvarlak masa (konferansına | yaklarını ve çamaşmların! yetmiş Hintli murahhas gönderil- | lar. İki metrelik bir odads' diği halde hiçbir iş görülememiş- | üzerinde yatıyorlar, Fakat i jini, hiç de öyle değildir. Bilâkis Sarojini ( elbis© ti. | Paristen getirtir, temiz, şık | bar giyinir. Bazan onun 300 altın eder, şallar görün” Sarojini, yuvarlak'masa £ ransma murahhas olarak zaman İngilterenin bütün e&$ mahefili onu karşılaşmış akşam her taraftan izzet ve İ görmliştü. Bu Hintli kadın, İngili en güzide sınıfları tarafınd türlü hürmet ve riayeti her tarafta izaz olunuyo | dinin öteki âşıkı Mis Madle Gandi için lâhana aramı tın almakla meşgul aluyof© Hayır! değil, tenakuz, daha fazla Sarojini 1930 senesi mayisında | Hindistan hükümeti tarafından tevkif olunarak hapsedilmişti. Bu gin de gene mahpustur ve Gandi ile ayni hapishanededir. Kısa boylu, şişman, ve biçimsiz olan Srojini, sahsan hiç de cazip İ değildir. Fakat onun konuşmıya ! başlamasile bütün çirkinliği kay - İ bolur. OnüR Tavrmdakt” “Kibarlık. İ södğündeki” Küdretli “Bölüzat, z8 « ! kâsındaki incelik, şahsiyetine mık- i natısiyet veriyor. zel Bundan dolayı, yerli, yabancı herkes orun meclisine devam eder. Sarojininin Bombayda Tacı mahal otelindeki dairesi, her gür imüm- taz bir kalabalığı toplar. Şayet, Sarojini dinamik bir İ Sarojini mevkuf değilse, yahut sis ! Hindistan kadınları © içine yasi bir seyahate çıkmamıssa mut | Şair hem siyasi olarak-ken8 laka dairesindedir ve dairesi mut / tün dünyaya tanıtan: bu İlaka misafirlerle doludur. Müslü - | Hindistan kadınlığınm ii man, Hindu prensler, mihraceler, İ gösteriyor! Gandi taraftarları ve (o hasımları, | SON Fransız sosyalist kongre-| Avusturyanın Ital sinde mühim kararlar istikrazı AYİYON, 18 (A. A) —Re-| ; BERLİN,I8(A. A.) ye” Dollfüsün Roma seyahatin” rep takımlarma karşı oynamıştır. | ve bu maç 2 — 2 beraberlikle ne- | nodel - Market - Dea tarafından | verilen takrir harici ve dahili vas | ziyetin fevkalâdeliğini ve fırka - İ nın her türlü irtica yolunu kapa - mış olduğunu söylemekte ve mem- ! leketi sosyalis fırkanın mücadele i sıcaklığına kâfi derecede (malik olmiyan bir siyasetin inkisarları na karşı ok uyacağını beyan eyle- mektedi, Takrirde Obunun için sistematik bir muhalefet yapılmı - yacağı ilâve edildikten sonra kon- geden hükümete müzaherct et - | mek veya bundan vazgeçmek hu - susunda parlâmento grupunu #er - best bırakması istenmektedir. AVİYON, 18 (A. A.) — Sos - yalist kongresi kom üm öğ“ leye doğru kısa bir toplantı yap - mıştır. M. Rönodel parlâmente grupu ekseriş raüzakerele edeceklerini ve yalnız tinin —parlâmenlo bükümete müzaheret eden azanın bu tema - yüllerini gösteren bir beyanname okuyacaklarını o söylemiştir. Bir tali komisyon Blum - For takririni yeniden tetkike memur edilmişitr. İ temeldir. Yatirak Me . istirakten imtina | Erensa bü | seden Taegliche Rundsçha , tesi, Avusturya başevkilimil. f yö Musolini ile İtalyadan protokolunu feshetmek,, © cak bir istikraz akti için kerelerde bulunmuş olduğ maktadır. Gelenler — Gider” Yugoslavya elçisi M. ye dün sabahki trenle şehrimize gelmiştir. Alman arziyat ve mütehassısı M. Arnold * şehrimize gelmiştir. Hil Afyosikar hi! suyu membaları v n eslahı islerile meşgsl gi A tehassıs bir kaç güne kad na gidecektir. z cemiyetinin 1 m Pariste elçisi Charbrun'ün bu sabah plon ekspresile şehrimiz€ beklenilmektedir. Ayni trenle (o İngili$ Georger Clerk'in de gel