19 Nisan 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

19 Nisan 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Adada bir gün Don Jose Mojika ve Kadınlar Ötedenberi Avrupa ve Âmeri - ka gazete ve mecmualarında fi - lân artistin filân şehre seyaha - tinde halk tarafından hücuma uğ- radığını, üst ve başının parçalan- dığını okur, dudak büker, inan - mazdık.. Fakat, bütün bunlar sahiymiş. . Geçen cuma günü, Don Jose Mojika şerefine, Büyük Adada Sefer oğlunun köşkünde, Mihalâ- ki Efendi Seferoğlu tarafından verilen ziyafete davet edilmiştim. Köprüden sabah 10,20 de kalkan vapura geldiğim zaman, vapur gövertesinin baş tarafında büyük bir kalabalık vardı: (Don Jose halkla beraber resim çıkarıyordu. Don Jose'nin yanında, gözlük - lü bir genç dolaşıp duruyordu. Bu genci gözüm ısırıyordu. Sordum.. Kendisinin zengin bir Ermeni gözlük tüccarının oğlu olduğunu söylediler. (o Yalnız genç, biraz fazla sinirliymiş.. (Mütemadiyen sinemalara gider, ve her gittiği sinemada da gürültü çıkarırmış . Burada da Don Joseye musallat olmuş, bir türlü yanından ayır - mak kabil olamıyordu. Vapur daima Don Jose'nin ol- duğu tarafa iğiliyordu. O ne ta - rafa giderse, peşinden bir sürü meraklı o tarafa gidiyordu. Büyükadaya geldik.. Onun geleceğini haber alan halk iske - leye toplanmıştı. Gözlüklü genç Don Jose'nin yanında, en önde yürüyor, fotoğraf alanlara güler bir yüz gösteriyordu. Biraz sonra bir sürü eşek önü - müze çıktı.. Don Jose bunları gö- rünce sevindi ve hemen birisinin üzerine bindi. Arkadaşlardan ba- zıları da onu taklit ettiler, pek ta- bii gözlüklü Ermeni genci, gene artstin yanındaydı. Davetli olduğumuz köşke gel « dik. Uşaklar kapıdan içeri gir - mek istiyen gözlüklü (Ermeni genci kapıda alıkoydular, bu sü - lükten kurtulduk. . A Şimdi, büyük bir bahçe içinde- ki köşkte geniş bir salonda ye - mek yiyorduk.. Bu salonun iki ka- pısı vardı. Birisi bahçe içinden sokak tarafına, öteki gene bahçe içinden deniz tarafma açılıyordu . Bir aralık, bu deniz tarafmdaki kapı açıldı, içeriye sırıtarak göz - lüklü Ermeni genci girdi. Hep $a- şırmış, dona kalmıştık. O, sanki hiç bir şey olmamış gibi, paltosu- nu, şapkasını çıkardı, bir koltu - ga oturdu.. Ev sahibi, bu vaziyet- ten sıkılıyordu. Arkadaşlardan birisi Ermeni gencine dışarı çık- masını söyledi. Genç ayak dire - di.. Fakat bu ayak diremek, bü - tün mânasiyle bir ayak diremek - ti, zira gözlüklü Ermeni genci, kendisini kucaklamış, ve altr ok- © ka etmiş uşakları kolları arasın- ön kapıdan çıkarılırken, ayakla - rmı kapmın kenarlarına dayamış- tr, bununla beraber, dışarıya çı - karıldı.. Bu bâdisenin arasından beş © (dakika geçmemişti ki bu sefer sa- © onun solenik tarafındaki kapısı a- « çeldı, içeriye © manyatize olmuş- » ögibi dimdik, gözleri sabit ve ren- © gi soluk bir halde yürüyen genç © Birlera girdi, mihaniki hareketlerle mantosunu çıkardı ve çok dekol- te bir tuvaletle “Arzı endam, etti. Sonra Don Jose'ye doğru yürü « dü, önündeki yarısı içilmiş şarap kadehini alarak, artığını içti, ba - kışsız gözlerle bizlere baktı. Biz, misafirler, onu ev sahibi- nin bir tanıdığı veya davetlisi zannediyorduk.. Ev sahibi de onu bizlerden birisinin tanıdığı zan - nediyormuş.. Nihayet, fısıldaştık. Bu hatunun bir yabancı olduğu anlaşılınca sorduk; — Kimsiniz siz?. — Ben mi?. Dedi, ben bir vahşi kızım... “Hatun,, muhakkak ki büyük heyecan içindeydi. Don Jose'nin yanında tir tir titriyordu, ve itiraf Don Jose Mojika edeyim ki, bu haliyle, insana ka- dınlıktan nefret te ettiriyordu. Arkadaşlardan birisi, Fransız - ca şu darbı meseli söyledi: — Jamais deux sans troit, (*) Ne kadar doğru bir söz.. Çün - kü kapı bir daha açılmış, bu se - fer içeriye iki kız daha girmişti . Bunlar da birinci kız gibi asabi ihtilâçlar içindeydiler. . Orada daha fazla kalmak ve artık bu kadın hücumundan kur « tulmak için hep beraber kalkıp sokağa çıkmağa (Okarar verdik. Bu tedbir doğruydu.. Zira bahçe- ye çıkınca orada da iki kız daha gördük caddede bir sürü kadın lar toplanmışlardı. Adada bir tur yaptıktan sonra vapura bindik.. Ekseriyeti kadın- İarıdan mürekkep bir cemi gafir iskeleden vapur ayrılırken bağrı - şıyorlardı. Pek tabii, o gün, Mojika'nın mütemadiyen kart imzalayıp dur- duğunu söylemiyorum. o Şurası muhakkak ki, imzaladığı kartla - rın sayısı binden fazladır., Zira , bir açık göz, hemen bütün vapur halkına kart satmıştı.. Ve bütün vapur halkı da onu imzalatmış - lardı.. e Seyrisefain © vapurunun kaç kişi aldığını (o bilmiyorum. Yalnız o gün vapurda oturacak yer olmadığına nazaran bu adette mübalâğa ettiğimi zanetmiyorum. # Burada, kadınların sinema yıl- dızlarına karşı gösterdikleri alâ - ka münasebetiyle bir çok ahlâki ükalâlrklar yapabilirim.. Maksa - dım bu değil.. Sadece, rımıza, biraz daha (fazla kadın olmalarını kendilerini biraz daha kontrol etmelerini söylemek iste - rim, — Niçin?. Diye soracaksınız. Cevabmı ve- reyim: Vapurda dönerken Don Jose Mojikayla filmlerden bahse- diyorduk.. Bir aralık (Le prix d'un baiser) filminden bahsedi - lirken, bir hanım: — “Bir pusenin kıymeti,, de - kadınla «| Japonlar Artık istediklerini Arap istiklâlini elde ettiler de.. Bundan sonra ilerlemekten vaz geçecekler mi? Londra, 18 (A.A) — Pekinden Röyter Ajansına bildiriliyor: 2400 kilometre murabbamda bir mıntaka işgal etmiş olan Ja - ponların bütün Hedeflerini elde| etmiş oldukları söylenmektedir. Japonların, Ching - Vang - Ta: 0'ya bir kaç mil mesafede bir kap lca olan Peitaiho'yu işgal ede - cekleri zannolunmaktadır. Bura * da toplanan malümata göre bu şe- hire karşı Cumartesi günü taar » ruza girişilmiştir. Japon tayyare- İeri limana yüz kadar bomba at - mışlar ve Mançuri kuvvetleri Ja- pon topçu kuvvetine (dayanarak üç koldan Ching . Vang - Tao üze- rine yürümüşlerdir. Çin kuvvetleri, bu taarruzlar ve tayyarelerin bombardımanları kar şısında geri çekilmişlerdir. Teitaihoya 21 kilometre mesa » fede bir muharebe başlamıştır. O- rada Japon tayyareleri Çin kuv -! vetleri bom't-“sman etmiştir. 30,000 liralık bir miras etrafında Eliza isminde bir madamla a- gop efendi isminde birisi a- rasındaki otuz bin liralık bir mi- ras davasına, hukuk mahkemesin de bakılmaktadır. Miras, Leon Tabanyan efendi! isminde zengin bir tacirin mirası- dır. Madam Eliza, bu zengin ta- cirin varisi olduğunu ileri sürerek dava açmış, Aşop. efendi de mah kemeye giderek “ “onun varisi be- nim. Kardeşimin başka varisi yok tur,, demiştir. Ihtilâfın hukuk mahkemesin- ce tetkikine devam edilmektedir. EE STI Iskâncıların muhakemesi İskân idaresinde suiistimal id- diasile muhakeme edilen Cemil, Mazhar, Raşit, Emin Beylerin mu ! hakemesine dün ağır cezada de- vam edilecekti. Şahit Mülkiye baş müfettişi Hacı Hüsnü beye tebli- gat yapılamadığından, muhakeme kalmıştır. ğil mi?. Diye söze karışınca, Mojika (puse) kelimesine takıldı ve sor- du: — Ne demek “puse,, ? Hanım, ecnebi bir lisan bilmi - yordu, fakat hiç sıkılmadan; — Ben ona ne olduğu öğreti - rim isterse.. Demesin mi?. Ve az kalsın, ar- tist istemeden, dediğini yapacak- tı. Buna hemen hemen zorla mâ - ni olduk... ».. O gün Adada gördüğümüz ve vapurda da artistin peşini bırak- mıyan bu kadınları, Onun son konsreinde de gördüm. Konser bitmişti. Tiyatro boşal- mıştı.. Fakat bunlar, kendileri gi- bi bir çok kadmlarla koridorda Mojikayı bekliyorlardı. Nihayet göründü. Kadınlar, asabi ihtilâç » | lar içinde üzerine atıldılar. Mo -| jika'nın elinde bir demet çiçek vardı.. Bir an içinde sadece sapı kaldı. Daha sonra... Daha sonra.. Onun can acısiyle bağırdığını işit- tim... ; fa. (9) Üç olmadan iki olmaz. Yani bir şey iki defa tekerrür öderse muhakkak bir de Üçüncü defa daha tekerrtir oder, siyasetin öldüre mümessili Ceneral Allenbi Kudüste Araplaf tarafından iyi Kudüs, 13 (Hususi) — Umu- mi harpte şöhret kazanan İngiliz kumandanlarından © biri ceneral Allenby'dir. İngiliz (ordularının başında Filistini işgale muvaffak olan ceneral Allenby, son Ehlisa- libi kazanan büyük kumandan di- ye İngiltere imparatorluğunda fev kalâde itibar görmüş, rütpesi ma reşallığa da yükseltilmişti. O zaman Arap milliyetperver- leri, Allenby'nin Filistine girişini de, bir halâs hareketi diye tanı» mış, hattâ Allenby'yi de bir halâs kâr diye selâmlamışlardı. Mareşal Allenby'yi ve İngiliz ordusunu o zaman halâskâr diye karşılamak hiç şüpbesiz, bir ha- makatti! | Çünkü çok geçmeden İngiltere ordusunun halâskâr değil, fakat! müstevli bir ordu olduğu anlaşıl mıştı. Bu ordu yalnız İngiliz isti- lâsına değil, Yahudi istilâsına da hizmet ediyordu. Onun için Filis- karşılanmadı Zamanla Arapların, AraP liyetperverlerinin bütün bu * katleri anladıkları görülüyor" & Çünkü Mareşal Allenbi kaç gün evvel tekrar Kudüsü yaret etti. Ve İngiliz hüküm“ memurları ve askerleri dan parlak bir surette istikbsl dildi. Fakat asıl Filistin halkı 2 yaretten müketider oldular. Arapların bütün cemi bilhassa Arap milliyetperv& nin tercümanı efkârı olan İst fırkası, hiç bir arabın lort elle alâkadar olmamasını istedi. lâl fırkası bu münasebetle n€ tiği bir beyannamede Mare#' lenby'nin Arap hürriyet ve © lâlini öldüren siyasetin tims& duğunu izah etti! l Vaktile halâskâr sayılan bf damın senelerce sonra bürf” ve istiklâli öldüren bir si timsali olduğu hakikatinin tin çifte bir istilâiya uğramış sa- yılırdı. ması her halde uyanıklığa d€ eder. Beykoz avcıları da bir ediyorlar klü tesis Anadoluhisar avcılarından bir grup Muhterem maarif vekilimizden aldıkları ilham üzerine, avcılar şehrimizin muhtelif semtlerinde teşekküller yapmağa başlamış - lardır. Bu cümleden olmak üzere Beykozda da av meraklıları bir araya gelerek bir klüp tesis etme» ye karar vermişlerdir. Kaymakam Reşat Bey bu klübü himayesi altıs na alacağını vadetmiştir. Klüp yakın zamanda faaliyete başlıya- 678,000 liralık bir dava Ağır cezada Vaktile “Tekâlifi harbiye,, ko- misyonuna ait defterlerde sahte kayıtlar ihdas edildiği, bu kayıtla ra müstenit mazbatalarla ilmüha- ber yapıldığı ve bunlar kullanıla- rak hazinenin 678.000 lira zara- ra sokulduğu kaydile açılmış olan eski bir dava, dün İstanbul ağır ceza mahkemesinde tetkik edile- cekti, Bu davada, elliye yakın maz- nun vardır. Bir kısmına tebligat i yapılamadığı anlaşıldığndan, mu hakeme, bu cihetlerin tamamlan- ması için başka güne bırakılmış- tır. cak ve gelecek av mevsii ime dar bütün hazırlıklar ikmal miş bulunacaktır. Beykoza tâbi Anadolu pia da da faal bir avcı zümresi ! dır. Resmimiz Hisarlıların avlarından birini göstermeki Bu suretle Beykoz klübünür ” vetli bir teşekkül olacağı edilmektedir. | Eski tevkifhane müdü Mekki Beyin muhake”” Bir müddet evvel işten gd“ y rilen tevkifhane müdürü 7 Bey aleyhine vazifesini sut” »krlmaştır. Mekki Bey, kendisini pe Wi: şey yaptığı doğru olm# Tİ hakikatin şahitler dinlenili | ve tahkikat genişletildikte” 4 tamamile anlaşılacağında” ettiği iddiasile açılan davs?* | İstanbul ağır ceza mahkerfi” bulunduğunu söylemiştir. Mahkeme şahitlerin çağ sına karar vermiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: