12 Nisan 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8

12 Nisan 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- hazırlanmıştı. Harikulâde A: Aşk ve Macera Reimamı No.27 “SY nsnistitdei Kadınlara Hâkim e he ye ede Hem divanın üst tarafmdaki! kaplamaya yazılı olan “Buraya Don Juan elini koydu,, yazısı var- dı. Don Juan! Buraya geldiği gün, sabahleyin aldığı mektuptaki J.D. harflerini hatırlıyordu. Bu Don Jüan isminin ilk harfleri miydi?! Fakat Don Juan üç yüz sene evvel ölmüştü. O halde? Bu yazıları, tahtanm üzerine bir iğneyle oymuş olan kadının “Unu- tulmaz şey,, diye ateşli itirafı ak- lından çıkmıyordu. Bu adam kimdi? Kimdi? Bütün bu sualler onun için sade birer istihfam işaretinden ibaret kalacaktı. Yarın artık buradan ayrılmıyor muydu? Şafak sökerken Selma bir par ça uyuyabildi. Yorğunlukla dal miştı, Uyandığı zaman, güneş çoktan kalkmıştı, Selma hemen doğrul- du, giyindi. (o Birân evvel buradan ” çıkacağı dakikayı bekliyordu. Selmanm gözleri pek tabii bir hareketle kapıya gitmişti. Orada, kapının altından ileri sürülmüş bir mektup gördü, koştu, aldı, aç - tı. Mektupta şunlar yazılıydı: “Öğle yemeğinden sonra birisi gelip sizi ziyaret edecektir. Bu zat size, hareketiniz hakkında ma - İâmat verecek.. Bugün hâreket e - deceksiniz.,, Hepsi bu kadar. Meçhul adam ne bir teessüf, one de bir şikâyet- te bulunuyordu. Öğle yemeği her zamanki gibi Selma ancak bir i- Bİ yemeğe elini dokundurdu. - İşti- #8sr kapanmıştı. Yemek odasından çıkıp küçük oturma odasına gelince (Selma, Hoparlörün oradan kaldırılmış olduğunu gördü. Demek, artık kendisini kaçırmış olan adam o - nunla konuşmak istemiyordu. Bekledi.. Kalbi heyecanla çarpıyordu. Saçma sapan, bin bir fikir yı - ğın halinde beyninde dolaşıyordu. Fakat bunlardan birisi mütemadi - yen dönüp, dolaşıp karşısına çıkı - yordu. Oda, kendisini görmiye gelecek olan adamm “O,, olmak ihtimaliydr. Mubakkak, meçhul adam kendisini görecekti, İşte kapı vuruluyor.. (Selma, sapsarı ayağa kalkıyor.. İlk defa olarak, bu kadar gündenberi, bir “nsan yüzü görecek.. Selma kısık bir sesle: — Giriniz!,. Diyor.. Kapı, yavaş yavaş açılıyor. Bir ihtiyar eşikte durarak, Sel - mayi hürmetle selâmlıyor. Derhal, Selma, bu adamın yü - züne bakarak onu bir yerde görüp görmediğini hatırlamıya çalışıyor. Bu adam her halde, albümde feci yüzlerini gördüğü (canavarlar - dan değil... Hayır... Bu adam Yaşının hayli ilerlemiş olmasına rağmen, hafif vücudunun üzerin - de mağrur bir baş taşıyor. Genç- liğinde çok güzel olmuş olmak ih - fimali olan bu adamın saçları bembeyazdır ve arkaya © atılarak genis bir alnı meydanda bırak maktadır. Gayet parlak ve çukur gözleri var. Bıyık ve sakalı, yüzünün alt kısmını beyaz bir yığın ile örtü - yor. Selmanın aklında şimşek gibi bir fikir çakıyor: — Sakın bu albümde resmi o - lan güzel adam olmasm? Şimdi ihtiyarlayınca belki delirmiştir de kendi gençlik resminin önünde hayran kalanlara böyle o çılgmca bir oyun oynuyor?. İhtiyar adam ilerliyerek pek az tatara kaçan bir şiveyle: — Hanımefendi, diyor, hürmet- lerimi takdim etmiye müsaadenizi rica ederim. Tereddüde mahal yok.. Bu ses, ayni ses... Hoparlörden duyduğu ses.. Selma, daha fazla aldanmak istemiyor: — Sesinizi, diyor, tanıdım. Dün akşam oturma odasmda hoparlör - de sizdiniz. İhtiyar şaşırmış gibi görünü * yor: — Anlamıyorum efendim, ne diyorsunuz? — Anlamıyacak ne var? Dün akşam, hoparlörle bugün gidece - ğimi siz söylemediniz mi? İhtiyar, hafif bir neşeyle cevap verdi: — Hayır, ben değilim. o Bunu ancak efendim yapabilir.. Ve on - dan başka kimse bu işi yapamaz. Selma, ihtiyarm sesini dikkatle dinliyordu. Bu sesin, ayni ses ol- mak ihtimali olduğu gibi aksi de olabilirdi. Fakat asıl mesele © değil.. Bu efendi kim? — Efendinizin kim söyler misiniz? — Yapamam efendim.. bunu söy - lemiye salâhiyetim yok. Selmanın dudaklarında hafif ve müstehzi bir tebessüm dolaşıyor: — Fakat ben kim olduğunu bi * liyorüum., İhtiyar hayretle ona bakıyor... — Biliyor musunuz?.. — Evet.. Biliyorum. Don Juan! Derin bir süküt oluyor. Sonra Selma ilâve ediyor: — Yahut kendisinin Don Juan olduğunu zannediyor. olduğunu (Devamı var) “Kari Mektubu Büyükada sanatoryomu kapanmamalı ! Büyükada sanatoryomu sahibi Doktor Musa Kâzum Beyin geçen- lerde öldüğünü yazmıştık. Musa | Kâzrm Beyin şahsi teşebbüsile meydana gelen ve her sene biraz daha tekemmül etmiş olan Büyük ada sanatoryomu şehrin sıh- hi ihtiyacını kısmen karşılıyan bir müessesedir. Sahibinin ölümü üzerine bu müessesenin devam et- tirilememesi gibi bir vaziyet hasıl oması ihtimalini ileriye süren ba- zı zevat, idarehanemize müracaat ettiler. Veremin pek çok tahribat yaptığı memleketimizde her gün yeni verem hastahaneleri açılma - sı lâzım gelirken mevcut hastaha - nelerin eksilmesi doğru olamıyaca ğını söylediler. İstanbul Belediye- sinin şehrin sıhhatini korumak yolundaki büyük masraf ve mesai- sine işaret ederek belediyenin ge- lecek sene bütçesinde olsun Büyük ada sanatoryormunu alıp devam| ettirmek imkânmı aramasını şe- hir için faydalı olacağını hatırlat - tılar. Bir verem ( hastahanesinin kapanmaması ve bunu temin için lâzım gelen şeylerin yapılması te- mennisi pek yerindedir. Belediye idaresinin ve sıhhat işlerile alâka» dar diğer hükümet makamlarının dikkatini celbederiz. ullerinin muhakemesi ATİNA, 11 (Hususi) — Gece geç vakit kabine meclisi toplanmış ve son darbeyi hükümette methal- dar olanların muhakemesi Gandiye Tutgun 3 KADIN Hindistan kitlelerinin kurtarıcı işile| bir mesih tanıdığı ve otapındığı meşgul olmuştur. Kabine uzun! “Gandi, yi, telgraf telleri ve mat- müzakerelerden sonra Dahiliye: nazırı M. Metaksasm talebi ü- zerine muhakemeyi tasrihe ve bu- nun için parlâmentodan salâhiyet istemiye karar vermiştir. Hü- kümetin bu husustaki kanuni tek - lifi, Meclisin ilk celsesinde adli - ye nazırı tarafımdan verilecektir. Halbuki son darbeyi hükümet- te methaldar olmak töhmetile maznun olanların vekilleri, hü - kümetin bu kararmı şiddetle pro » testo ve bunu keyfi bir karar ola - rak telâkki etmektedir. Avukatlar, kanunu esasi ah - kâmmın muhafaza edilmesi tale - bile Reiscümhura bir ariza ve - receklerdir. Adliye nazırı Turkovasilis, son darbeyi hükümetten dolayı, sabık Başvekil M. Venizelosun da mah - kemeye verileceğini gazetecilere beyan temiştir. Halbuki bu be- yanat muhalefet ve hükümet ma- hafilinde şiddetli bir infial uyan - dırmıştır. e Bunun üzerine adliye nazırı bu beyanatı tekzibe mec - bür kalmıştır. Kardeşinin tahsili için hırsızlık eden adam ATİNA, 11 (Hususi) — Yuna- nistanda, şimdiye kadar eşine ras- gelinmiyen bir hırsız yakalanmış- ter, Bu hırsızın adı Stamatiadis- tir, kendisi, yirmi beş yaşm- da ve Yanyalıdır. Azası çok olan bir ailenin reisidir. . Stamatiadis bir müddet evvel işsiz kalmış, ne tarafa baş vurmuş ise, iş bulama « mıştır. Fakat Stamatiadisin en zayif tarafı, tahsilde bulunan kü - şük kardeşine olan derin muhab - betiydi. Zavallı genç, kardeşinin tahsiline devam etmesi için lâzım gelen paraları tedarik etmek üze - re ufak tefek hırsızlıklara başla - mış, küçük kardeşine para ver - dikçe, işlerinin yolunda gittiğini, çok para kazandığını söylermiş. Fakat Stamatiadis bir gün hır - sızlık cürmümeşhut ha - | ISA İrem | zaman temizleri vermek ve kirli - linde yakalanmış, ve adliyeye ve - rilmiştir. Atina gazeteleri bu hırsızdan bahsederken, kendisini fena yola sevkeden sebeplerin her halde mahkemece nazarı dikkate alına - cağmı ve o suretle hakkında bir hüküm verileceğini yazmaktadır - lar. Hilâliahmerin çayı Hilâliahmer Beşiktaş kaza mer- kezi bu perşembe günü akşamı Nişantaşında 15 inci ilk mektepte her sene olduğu gibi bu yıl da çaylı ve mızıkalı bir toplantı ter- tip etmiştir. Bu toplantıya iştirak edenler güzel ve eğlenceli bir gece geçire - cekleri gibi Hilâliahmere de yar - dım etmiş olacaklardır. Harp malülleri için Harpmalülleri Cemiyeti Umu - mi Merkezinden: 1 Henüz arazi almamış barpma» lüllerinin; 2 — Maltepe civarında arazi almış olan malül gazilerin arazisi- ne müşteri bulunduğundan onla- rında derhal Umumi Merkeze müracaatları rica olunur. buat sütunları o kadar andı ki o- ju yeniden tanıtmıya hacet kal - madı. Onu herkes biliyor. Zaten biz de ondan bahsedecek değiliz. Ona perestiş eden üç kadından bahsedeceğiz. Çünkü bu dünya - dan el çeken, bu rahip, bu zahit, bu karakuru, bu çirkin adama ta- pınan, onun her ( iltifatımı nimet sayan, onun her hizmetine koşma- yı cana minnet bilen, onun ayakla- rını ve çamaşırlarını yıkıyan üç, faakt mümtaz, asil münevver üç kadın var, Gandi bu üç kadın için, hakiki bir mesihtir, mukaddes bir adamdır. Bu üç kadmın birincisi, İngil- terenin tanınmış oamirallerinden Sir Edmond Slade'ın kızı, Mis Madlendir, İkincisi Aemrikalıdır. Genç ve güzel bir kadmdır. Adı Nila Cook'tur. Yalnız o üçüncüsü Hintlidir, brehmendir ve adı Sa - rojini Naidudur. Madlen © Slade, Gandinin sanki bir - cariyesiymiş gibi ona hizmet eder. Onun gö - zünde Gandi, canlı kutsiyettir. O- na hizmet, ibâdetten farksızdır. Mis Nila Gandinin zühtü takvası. na, hayatın bütün ihtiyaç zincir - lerini kırmasma, nefsini yenmesi- ne meftundur. Dileği onun gibi ol- maktır. Sarojini, onun siyasetine hayrandır. Onun siyasi dehasmı kendine, rehber sayar. Gandi ile biraz da istihza edebilen, yüzüne karşı “Minimini adam,, arkasın - dan onun Mikey maüse'dan fark - sız olduğunu söyliyen odur. İngiliz amiralinin kızı Gandi - nin şu hizmetlerini görür: Mukad- des adamın yiyeceğini hazırlayıp önüne getirmek, cariyeler fir'a - vunların karşısında nasıl diz çö - kerse, Gandinin karşısında tam bir huşu içinde diz çökerek yeme- ğini takdim etmek, şayet mukad - des adam bir meyva, bir elma ye- mek İsterse iğreti dişlerini tak - mak, çamaşmını yıkayıp £ istediği leri almak. Gandinin kurşun gibi bir sesle verdiği sert, kısa emirle- ri telâkki etmek! Gandiyi çok yakından tanıyan muharrir Berney, ingiliz (o kızmnm bu vazifelerini saydıktan sonra şu sözleri söyler: “Gandinin bütün taraftarları kendilerini menfur | İngiltereden ve İngilizlerden hakaret görmüş, sayarlar, Buna mukabil bir ingiliz amiralinin kızı Gandinin karşısın- da topraklara sürünerek en süfli hizmetleri yapmakta ve mukaddes adama tapmaktadır. Hindular, | bundan, bu manzaradan hoşlan - mıyorlarsa, onları beşeri ihtirasla- rın en adisinden bile tecerrüt et - miş saymak icap eder.,, Hinduların zihniyetini anlıyan muharrir, bunların bir ingiliz ka - dını Gandiye hizmet eder görmek - le, bütün İngiltereyi ve bütün in - giliz gururunu oçiğnemiş kadar gurur duyduklarına işaret etmek istiyor, Bu böyleyse, Mis “Mad - len,, memleketi namına çok büyük bir hizmet ifa ediyor, demektir. Amerikalı Mis Nilâ, Gandiye intisap etmek için Hindistana ka - dar gelen, fakat onunla henüz | hiç de alâkadar olmadığı bir karşılaşmıyan Gandinin olması yüzünden onunla gö: miyen, fakat onun tahliyesini liyen bir müridedir. Onun * Gandiye intisap < ettikten mukaddes adamım hangi işler meşgul olacağını ilerde göre€*i ğiz!, . Hintli Sarojini, Gandinin b müridi, hem dostudur. Onun m rideleri içinde hemşire seviye de hürmet gösterdiği, kendisile şağı, yukarı müsavi saydığı biri€ kadın odur. Gerçi Gandi, erkek kadın savatını kabul edenlerdendir. F# kat bundan onunla karısının m terek fikirli, müşterek me oldukları zannolunmamalıdır. dinin karısı, kocasının o peykifi Bunu kendisi de itiraf ederek k di elile yazdığı tercümei hali der ki; “Hiç bir kimse karımla beni! mükemmel bir çift teşkil ettiği! zi, fikir ve mefkürede biribirimi ze mutabık olduğumuzu zannet mesin! Zevcem, benden ayr! müstakil bir fikir ve mefküre bi olabileceğinin farkında bile ğildir. Belki de zevcem, yaptıkl8 rımın birçoğuna, bugün bile mi vafakat etmiyor. Çünkü biz meseleleri, karşı Okarşıya geli başbaşa verip konuşmayız. Zev cem, ana babasının evinde tah” görmedikten başka bana v; tan sonra da tahsil göremedi.. “ nun başlıca meziyeti benim tutt ğum yolu tutması, bana karşı memesidir. Aramızda fikirce, yük bir ayrılık bulunduğu hal kânaatkâr, mes'ut, bir hayat g€ şiriyoruz.,, Gandi daha sonra der ki: “Kadınların erkeklerle tarı savalına inanıyorum, Vücuda g€ tireceğim Hindistanda (kadm tam müsavattan istifade edecek ler. Taraftarlarım arasmda bu K dar kadm bulunmasmın sebe rahibane yaşamam, kadınlara. $ı tabii bir sevgi duymamdır., Gandinin gerçi kadın ları çoktur. Fakat mürideleri ü€ tür. Bu kadınlar ne diye gı! mürit oldular?. Bunu anlamak İ çin bu kadınları birer birer tet” etmek gerektir. elin Mis Madlen Slade tam kırk 9! evvel Londra civarmda (do Babası, amiral Sir EJdmond dır. Anası da, babası da zengi! ler. Anasımın babası büyük kâneler sahibi olan bir Madlen, naz içinde, refah — içi9* büyüdü. Dilediği her şeyi, he buluyordu. En parlak hocalar ders okutuyor, onu güzel bir # tikbal için hazırlıyorlardı. Mad büyüdükten sonra en fazla bit liğe ve ava merak etti. Dost si” lerin kızlarile birlikte her gün atlerce at sırtında gezer dol# Her mevsimde ava çıkardı. O” hayır işleriydi. Mubhitinin ci daki ıstırapları (o dindirmek fakirlere yardım için hiçbir duymuyan, hiçbir teşebbüste lunmıyan Madlenin lâkaytlığı” v kesin gözüne çarpıyordu. p (Devami © “

Bu sayıdan diğer sayfalar: