EĞME e e EE İ a Kadınlara Hâkim EEE a Makleden Sf. Kapıcının karısı hemen ağzını açlı: — Şuna da bak miskin, nereden gördün?.. Kapıcı, sahte bit ciddiyetle: — Polise yardım etmek vazife- miz değil mi?. Ferdi gülerek (o müdahale etti, Kapıcıya: — Görüyorum ki, dedi, siz ka- rmızdan daha müdekkikşiniz. Karısı atıldı: — Kadın filân olursa hınzır, — Peki ama canım karıcığım. Meslek icabı her şeye dikkat et - mem lâzım. Öyle değil mi memur bey?. Ferdi bu karı koca kavgasını bitirmek üzere biraz sertçe: — Evet, dedi, siz şimdi bana biraz ihazat veriniz. Kapıcı karısına: — Haydi sen merdivenleri sü- pür, diye tenbih edip gönderdikten sonra Ferdiye anlattı: — Marinin burada kaldığı kısa zaman içinde hiçbir erkekle konuş- tuğunu görmedim. Fakat.. Kapıcı tereddüt ediyordu. Fer- di: — Söyle canım, dedi, sır çıkmaz. — O halde söyliyeyim. Az kal sın aramızda bir şeyler oluyordu. — Ya?.. Kapıcı, bıyık altında gülüyor - du. Ferdi, onun gururunu okğıya - rak bir çok şeyler öğrenebileceği - ni anladı. — Tabii, dedi, yakışıklı bir a- damsın, Senden iyisini mi bula - cak, Kapıcı artık açılmıştı: — Karım burada olmasa, val - lah bey, bütün hizmetçiler kurtul- maz. Daha ilk günleri anlamıştım, Mari buraya olur olmaz zamanda gelir. “İyi bir kasap tanıyor musu- nuz?,. “Filân şeyin ucuzunu siz elbet bilirsiniz, diye sokulur, du - vurdu. Ben de, bir parça şöyle öte- sini berisini yoklardım. Fakat o, gülerek kâçardı. Nihayet, kendisi- ne, şöyle bir sabah, karım merdi. ven altını temizlerken © odasına gelmek istediğimi söyledim. — Ne dedi?, — Peki ama,, dedi, öyle birden- bire olmaz. Biraz tanışalım. Hem odama ilk defa olarak bir erkek girecek, onun için, .. filân diye cil- vlere kalkıştı. Demek daha piliç - miş, diye sevindimdi doğrusu. Fa- kat ben bir gün apansızın odasına girdim. Bir de ne göreyim?. Mari, elinde bir erkek fanilâsı, düğmesi- ni dikmekle meşgul. Piliç zannet- tiğim kızım elinde bu fanilâ tuha- fıma gitti ve çekip almak istedim. O vermedi, bir parça boğuştuk. Tabii istersem çeker alırdım amâ, bağırır filân diye O korkuyordum. Ozaman boynuma saldırdı. “Size vadettim.. Ne diye böyle (haber vermeden geliyorsunuz?,, diye be- ni atlattı. öyledir bizden — Hepsi bu kadar mı?. — Bu kadar, ertesi gün Selma Hanımın meselesi oldu ve kendisi- ni görmeden gitmiş, biliyorsunuz. Ferdi, apartrmandan çıktı. Va- kit öğle olmuştu. Evine gidip ye- mek yemeyi düşündü. Evde kendisini Lütfi Bey bekliyordu: Harikulâde Aşk ve Macera Romanı Dm No.14 dan on gün evvel,-Ufa sinema ar ol j tistlerinden çok güzel bir kadının kaçırıldığını bildiriyor. o Hâdise, bir balo esnasında olmuş. Alman| ! gazeteleri bu hadiseyi, İstanbulda- ki hadiselerle mukayese ediyorlar, | bu kaçırmaların ayni teşkilât tara- fından yapıldığını söylüyorlar, Al- manlara göre bu adamlar, kana susamış bir takım gizli (omezhep mensuplarındanmışlar. Şu Alman- ların da muhayyileleri ama kuv - vetli değil mi?. Ferdi tereddütle cevap verdi: — Belki, dedi, lâkin şunu dr unutmamalı ki Düseldrof canava- rı gibi adamlar hep onlardan çı - kıyor. Lâtfi başıyla tasdik etti: — Her halde, dedi, ben, ma - dam de Tonga'nın niçin kendini vurduğunu, niçin elinde Selma Ha nımın kaçırıldığını yazan gazete - yi tuttuğunu öğrenmek isterdim. — Ben de!.. bd b 5 Selma beş gündür bu cici apar- tımanda mahpustu. Beş gündür kimseyi de görmemişti ve bu beş gün ona beş asır gibi gelmişti. Ha- kikatte, Selma, etrafmda bir çok kimselerin dolaştığını duyuyor, fakat onların hiçbirisini görmüyor. du. Zaman zaman ayak (sesleri, toplanan sofrada çatal bıçak şıkır- tıları duyuyor, lâkin bütün gayre- tine rağmen kimseyi göremiyordu. Günkü, kendisi bir odada oturur « ken, kapı birdenbire N öteki odaların hizmeti tensonra-aşılıyordu. Büyük al - bümdeki korkunç resimler kaldı - rılmıştı. Ve şayanı hayrettir, her gün odasına kıpkırmızı ve hariku- Jâde güzel güller getiriliyordu. Bu VAKIT © Balkan birliği i Ekalliyetler. Bu mesele gene münakaşalara sebep oldu BELGRAT, 26 (A. A.) — Ava la ajansından: Balkan konferansı konseyinin bu içtima devresinde Yugoslavya heyeti reisi olan M. Yovanoviç, Bükreşten dönmüş ve Pravda ga » zetesine beyanatta bulunarak şöy le demiştir: “— Balkan konferansı mesaisi, mes'ul hükümetleri hiç bir teahhü- | de sokmaz, maamafih bir itilâfa zemin hazırlamak noktasından faydadan hâli değildir. Bulgar heyetinin talebi üzeri - ne, dördüncü Balkan konferansı proğramına ekalliyetler mesele - si de konulmuştur. Yugoslavya, Türkiye, Yunanis- tan ve Arnavutluk murahhasları bu meselenin ruznameye (okonul- masına muhalefet etmişler ve bü murahhasların teklifleri okonfe- ransın mesaisini, faaliyeti arası- na giren bir çok iktisadi, harsi ve içtimai meselelere hasretmek su- retile ekalliyetler meselesini mü- zakereden vazgeçmesi (okaydile kabul edilmiştir. Konferansın hususi menfaat - lar için istinatgâh teşkil edemi - yeceği ehemmiyetle kaydedilmiş - tir. Yugoslavya heyeti, hiç bir Yu - goslav ekalliyeti bulunmadığını beyan etmiştir. pa — karada bir kaza Mısır sefareti baş kâtibi yaralandı ANKARA, 26 (A.A.) — Bugün suretle Selma, harikulâde bir renk | saat 19 da Ankarapalastan otomo- Ye koku ahengi içinde yaşıyordu. bille Yenişehirdeki evine gelmek - Selma, ilk günü yemek ' listesinde| t. olan Misir sefareti başkâtibi yazılı olduğu gibi istediği yemeği| Tevfik Beyin otomobili Çankaya <mredebilirdi. Ama, bunu yapmı -| caddesinde yan sokaktan “önüne | yordu, bu suretle, kendisini orada | birdenbire çıkan Murat namında- hapsetmiş olanlara karşı protesto| ki şoförün idaresinde bulunan bir ettiğine kanidi. Böyle ( olmasma| kum kamyonile çarpışmış, ötomo- rağmen, her yemekte, sofrada en bil hasara uğramış ve Hevfik Bey nefis yemekler vardı. (Devâmt var) -| “Hava yolculuğu ücreti Tayyare cemiyetine verilecek Ankara ile İstanbul arasında muntazam tayyare seferleri yapıl- makta olduğunu yazmıştık. Bu iki şehir arasındaki hava seferlerin - den alınacak ücretler hakkındaki kanun Millet Meclisinden çıkıncı- ya kadar tayyarelerin yolcu taşı - yabilmesi için şöyle bir usul kabul edilmiştir: Tayyare ile seyahat etmek isti- yenler Tayyare Cemiyeti: şubeleri» ne müracaat ederek teberrüde bu- lunacaklar, alacakları makbuzun arkasına hangi gün gidecekleri ve tayyaredeki koltuk numarası ya - zılacaktır. Her tayyarede yolcular için dört koltuk ayrılmıştır. Birinci sıradaki | koltuklar için İstanbul — Ankara i seyahati mukabili kırk lira, İs - tanbuldan veya Ankaradan Eski- İşehire seyahat karşılığı yirmi lira i verilecektir. İkinci sıra koltuklar ikinci komiser| için İstanbul — Ankara yolculuğu otuz beş, İstanbul — Eskişehir ve- de başından hafif surette yaralan- mıştır. Mumaileyhi, Riyaseticümhur i- kinci yaveri Nâşit Bey ve Başvekâ- letle Hariciye vekâleti kalemi mahsus müdürleri ziyaret etmiştir. Almanyada Yahudi düşmanlığı İ BERLİN, 26 (A.A.) — Havas | ajansı muhabirinden: i Bundan sonra Bavyeradaki Ya» hudi hâkimler ceza mahkemele - rinde vazife yapamıyacakları gibi | Yahudi müddeiumumilerle mua - vinleri de bu makamlarda buluna. mıyacaklardır. Yahudiler, irmkön dairesinde ti- caret muhakemelerinden uzaklaş - tırılacaklardır. Berlin mahkemesi hâkimler he* yeti arasında Yahudi bir hâkim bulündukça davasının görülmesi - ne muvafakat edemiyeceğini söy- | liyen bir Hitlercinin bu arzusunu yerine getirmistir. Beş yıl evel ölen tayyareciler PARIS, 26 (A.A.) — Petit Marscillais gazetesi, bir tik © — Efendim, dedi, Berlinden bir | ya Ankara — Eskişehir yirmi 1i-| duncuların Terr Neuve'de bir or- telgraf aldık. Polis müdürü, bun “| radır. man içinde bir tayyare ankazının o 17 Mart 1933 MISYONERLER Müslümanları nasıl hris4 tiyanettiler veediyorlar Muharrirleri : Muhittin Abdurrahman ve Mecdut Sait “Bu iki hakikat, elde mevcut kitapların tevziinde uğradığımız zorlukları açıkça gösterir. “Eserler: “(A) tamamile dini eserler: “Geçen sene Dr. Maccullum Türk arkadaşile birlikte İncili ter- cümeyle meşgul olmuştu. Şimdiye kadar dört Gospel ile Book on acis ve Boox ok Psalmi'ı tamamla dı. Şimdi Pauline Lettres'i tercü - me ile meşguldür. Tashih heyeti eseri daha iyi bir şekle sokabilmek emelile haftada iki defa öğleden sonra bu tercümeleri gözden ge- giriyor. Şimdiye kadar dört Gos - pel tetkik edilmiştir. Heyet halen Book of Acts üzerinde çalışıyor. ilk iki Gospel Mathev ve Mark yeni harflerle tabedilerek memle - ketin her köşesine dağıtılmıştır. “Sene içinde Florence Kingsle- yin Titus hikâyesi ve Stalkerin (dlüsan hayatı) tabedilmiştir. Le - vonian serisinden on bir hikâye hem ayrı ayrı hem'de kitap şek - linde neşredilmiştir. Son zaman - larda yeni bir seri vücuda getir mek maksadile iki risale daha neşredildi. Bunlardan birisi (Din- de muhakemenin rolü) diğeri ise din ve ahlâk hakkındadır. Bütün bunlarm Türkiye münevvetlerinin birçoğunun Durkheim içtimaiyatı nazariyelerinin tesiri altında di - hin noksafi”Yö"ipidut”bit şekilde başladığı için 'hakikatten-uzak ol- duğu ve ahlâkın dini itikada bağlı olmıya lüzumu olmadığı kanaatin. de bulundukları bir zamanda neş- redildikleri unutulmamalıdır. “Ayni zamanda geçen sene Miss Le Feuve'in Evik'in (İyi ha- vadisler ve (Muhtemel oğullar) nı tabettik. Bir üçüncü kitap (Kız- ların hikâyesi) de halen matbaa « dadır. “Dinin insanların o hayatlarını ıslah hususunda ne kadar müessir olduğunu göstermek maksadile bir seri kısa tercümeihaller neşretmi- ye başladık. Bunlardan birincisi (Kagavvanın hayatı) Diğer ikisi (Kırılmış zincirler) le Bedige'nin (iki kere doğmuş adam) mdan muktebes (Boksör Jeff) dir. (B) Umum' alâkayı haiz eser- ler: “Geçen aylar zarfinda Hugu nun muhtasar bir (Sefiller) öle Lousia Scott'tın (İyi zevceler) i - nin tercümesini yaptık, ve ilk de- fa harp esnasında Amerikan as - kerleri tarafından kullanılan din- cilik - yaftalarını” kitap (halinde neşrettik. <Eksner) in (Rost mu düşma! n“osimli küçük risaleşini tercüme ile yisşrettik. Bü risale; iki üç ye rinde dine taallâku olmasına râğ- #pen, Türk mektep muhitlerinde Hüsnü Kabul gördü. (C) Merkut veşriyat: “Muhit Neşriyat Sirketi tarâ fından neşredilen türkçe o Mum* faydalı mesaisine devam ediyo” Bu mecmuanın beş sahibinden ©» yanı başında iki iskelet buldukla- rını yazıyor. Bu iskeletlerin Nun gesser ile Coli'ye ait olduğu zan - sediliyor, Fe? “© Müstemlekât'nazıtı bu hususta tahkikat vanmaktadır. çü Amerikan misyoner meclisi , zasındandır. i İ 1930 senesinde çok teşcikâr bii i hâdise oldu. Rakip Resimli il | mecmuasının sahipleri tahrir mü | dürlerini kumpanyalarından çı kararak birçok hususlarda Muhi * ti taklit ettiklerini açıkça söyledi" ler. Yeni mecmusları her şeye hü cum etmek ve hayatın fena ta larını gösteremk siyasetinedn vi geçerek hayatın iyi ve sıhhatli & raflarma ehemmiyet veriyor. Yi ni mecmuaya tab'ettikleri bii yazı verdik. Bu suretle sade ke! di mecmuamızın sürümünü temi etmek için değil, memlekette b nevi zihniyetin inkişafı için çalı tığımızı göstermek istedik. “Birkaç aydanberi bir risalesi olan (Çocuk sesi) asının müdürüyle teşriki mesai et” tik. Kendisine mu'ştin eski kıli şelerini verdik. Ayni zamanda bif' kaç ücretli reklâmmı yaptığımıfğ gibi mecmuanın mühim bir kısın yazılarmı da temin ettik. Netici de mecmuanm satışı, bizimle teş riki mesai ettikten sonra hem hemen iki misli arttı. Çocuk şimdi sekiz bin kadar nüsha sal makta ve satışr ancak iki günde lik gazete tarafından geçmekte dir. Gençlik Dünyası isminde li talebesi için çıkarılan bir mecm ile de ayni müdürler o hakikatef faydalı birşey eredrabiteiri “ai yalnız yazi vermek suretile teşri ki mesai ediyoruz. i “Son zamanlarda Himayei h vanat cemiyetile bir anlaşma yi tık, neticesinde iyi tahsil görmüş! emsaline'nadir (tesadüf oluna! ; yüksek seciyeli bir genç vaktini! yarısını hikâyeler, 5 müsabakalaf| ve elişlerine hasretmiye razı oldu Bu suretle çocuklarda, (o bilhass#j ? hayvanlara karşı! insani hislerif inkişafıma çalışılacaktır. Bu mu harrir ayni zamanda mecmuad çıkacak yazıları, hususi muhabe releri ve Türk halk mektepli de konferanslarile bu insani ted risatı memleketin bütün ilkmek * teplerine yaymıya çalışacaktır. “ “Neşriyatın tevzii: ! Neşriyatımızm tevziini her şef'ğ &i den evvel memleket odahiline memurlarımıza (o borçluyuz. Yı kitaplarımız çıkınca muhteviyat ları hakkımda kısa bir | hulâsayi her merkezdeki Oo mümessilimi bir nümunesini gönderiyoruz. ni zamanda neşriyat yurtları ve; Devlet Matbaası, tavsiye edebil ceğimiz bir kitap çıkarırsa, ondafi da dahildeki mümessillerimizi h berdar ediyoruz. Siyasetimiz, bil olduğu zaman, kendimiz n 5 redeceğimiz yerde Türk neşriy: çılarile, memleket için faydalı lacağı kanaatinde bulunduğu; kitapları, neşretmek U teşriki mesaidir. e ŞEN İN aş m (Devamı vi Açık konuşma: | Karilerimizden Hüseyin oğ'” Mustafa Zeki Beye: Yapılmasmı istediğiniz işe 1€” şebbüş ettik, salâhiyetli kaler bununla meşguldür, 7 Kitap hahinde çıkıp çıkmıyacağı sorduğunuz tefrikayı takip edebilirsiniz, eser, İline konulmıvacaktır. kitap Pİ