21 Mart 1933 VAKIT'ın Edebi Tefrikası: No. 30 | e Bir Yastıkta Kocayın.. Halâ onu bağrına bastırmış du- ruyordu. — Beni biraz seviyorsun değil mi?. — Evet. Sözler, ağır ağır birer gibi düşüyordu. Nazif mırıldandı: kurşun — Bedia, sen benim yegâne| sevdiğim kadınsın. Ömrümde #en- den başka kimseyi sevmedim, sen benim bir tanemsin. Ve, Bedianm yanaklarını öpü - yordu: — Eğer sen de beni biraz se - viyorsan, çocukluk etme... Biz ar-| tık çocuk değiliz. Mes'ut imsatı her zaman ele geçmez.. Bedia susmuş, ses çıkarmıyor- du. Nazif devam etti: — Söyle Bedia, sevişeceğiz de: ğil mi?. Ve bu aşk gönlümüzün sırrı olacak.. Bunu bizden başka kimse bilmiyecek değil mi?. Bedia gene bir şey söylemiyor, bu sözleri, tatlı bir ninni gibi din- liyordu. Birden, uzaktan duydu: — Bedia! Bedia kımıldadı. Kımıldıyacak halde değildi. Ses gene duyuldu; — Bedia neredesin! Bu sefer ürperdi, onu kim çağ- rıyordu. — Bedia! Bu Nevinin sesiydi.. Derhal bi- ilen belma may ale DRENE vap verdi: — Buradayım! Nevini Nazife takdim etti. Ko- nuşmıya başladılar. Bedia, Nevi - nin köşke gitmesini, onları yalnız bırakmasını istiyordu. Fakat Ne - vin gitmiyordu. Bunun üzerine Nazif: — Bedia Hanım, dedi, İstanbu” | la ne vakit geleceksiniz! — Bilmem.. Yarın ben teyze - me telefon ederim.. — O halde müsaadenizle.. Kadınların ellerini sıktı, gitti, ... Ertesi gün Nazif, Bediadan şu mektubu aldı: “Rica ederim bir daha beni görmeyiniz, aramayınız. Sizin ta- rafınızdan söylemek isterdim. Fa- kat ben sizi tatmin edecek bir ka- dm değilim. Bunu dün anladım. Dün hissettim, ki beni sevmiyor - sunuz, sevemezsiniz de.. Sizinki bir hevesten, geçici bir bhevesten ibaret. “Hayır Nazif Bey, ben sizin is- tediğiniz aşkı kabul edemiyece - ğim. Ben aşkımı bir sır olarak saklamak değil, fakat âleme ilân etmek isterdim. Fakat siz izdivaç da teklif etseydiniz, gene kabul edemiyecektim. Çünkü bir arada, bir yastıkta bahtiyar (olmamıza imkân olmadığını artık anlıyo - rum, Bana, “bir yastıkta kocıyacak,, benim kadar saf, benim kadar görgüsüz bir erkek lâzım. “Düşünün, sizin gibi bir erke - ge, benim gibi bir kadını göste - rip: “Bir yastıkta kocayınız, de - seler ne yaparsınız!.. Gülmekten katılırsmız.. İtiraf ediniz, kendi kendinizi aldatmaymız, biz ne se öpiiiisin, me de evlencbiliriz. Bu- Nun fçin, eğer biraz vicdanımız Ye namusunuz varsa, beni rahat İ mişti, yoksa betbaht olmaktan mı| olmıya | bakalım.. Mes'ut olalrm.. Saadet| İ hayaliyle yaşıyacak, mesut görü - çağrıldığını | İle tahkikat evrakı dün de adliyeye Mediha Münir bırakınız. Beni kaderime terkedi- DİZey Yazan: » 4 Bedia, bu mektubu yazdıktan | sonra elile postaya attı. Sonra ge* ne deniz kenarına, Nazifle oturdu | ğu kayaya gitti, oturdu. Gözlerini kapadı. Hayalinde, gene Nazifi canlan - | dırdı. Sanki o yanmdaymış gibi, duruyor, yanaklarında halâ onun dudaklarının hararetini bissedi -| yordu. Acaba saadetini mi geri tep * kurtulmuştu?. l Bunu artık tahlil etmek istemi- yordu. Hayır, ne olduysa olmuştu. Bu gün ve belki yarm ve belki de aylarca “Bir yastıkta kocıyacağı, erkeği buluncaya kadar Nazifin necek, bu hayalle mes'ut olacaktı. / Hakiki saadeti buluncaya ka - dar, saadetin serabi ile vakit ge - çirecekti. Bugün olduğu gibi, . 3 * — Bedia çıldırdın mı? — Neden?. — Yağmur yağıyor. Sahiden yağmur yağıyordu ve Bedia bunun farkında bile olma - mıştı, Kendine gelince üşüdüğünü an- ladı ve Nevinin koluna girip, tit - riye titriye köşke girdi. — BİTTİ — Matmazel Şor Sahte pasaportla Atinaya gi - den Matmazel Şor tahkikatın derinleştirilmesine lü - zum görülmüştür. Bu münasebet- gönderilememiştir. Kalay Dünkü konferans hakkındaki | Darülfünun : muallimlerinden Suphi Nuri B. dün iktisatçılar ce- miyetinin toplantısında ideal kriz isimli bir konferans vermiştir. Konferans münakaşalı olmuştur. - da miniş Çalışma saatleri 1 Nisandan itibaren devlet da * irelerinde yaz çalışma saatleri tat- leyin dokuz buçukta gelecekler, akşam altıda çıkacaklardır. Seyyahlar geliyor Perşembe günü Orford vapurile İ sehrimize 450 İngiliz ve Amerika - İı seyyah gelecektir. Seyyahlar cu- ma günü şehrimizi gezeceklerdir. Nisanın onunda da Romanya izci- leri gelecektir. elalem Atletizm antrenörü Atletizm antrenörü Her Abra - hamın mukavelesi iki sene daha uzatılmıştır. Kendisine ayda 300 lira verilecektir. Bundan başka 150 lira ücretle Almanyadan ikin: ci bir atletizm antrenörü getiril - mesi de kararlaşmıştır, geaimgimiki Kadınlar birliğinde Kadınlar birliği idare heyeti dün toplanmış, Kurban bayramm:- DİLİMİZ “AAA AKKAYA rm Tİ ğ Yeni 12 kelimenin kar- | Yabancı Kelimelerin Karşılıkları şılıkları ve kullanılışları | 1 — SABAH: Doğu Doğudan batıya kadar boyuna ça- lıştım. 2-— SABIK: Eski, evelki, geçen Nerede o eski günler, diyen bir ki- sım insan bardır. Bunlar yenj şeyler- den hoşlarınazlar. Geçen sene yağmur bol olduğu için tarlaların verimi çok oldu. Evvelki zamanda sadırazam olmak çok tehlikeli bir şeydi. 3— SABIR: Beklemek, daya - nıklık Bekliyen derviş, Muradına ermiş! » Halk sözü « 4— SADAKA: 5 — SADE: Süssüz, yalnız, ya- van Ömer Seyfettin hikâyelerini süssüz bir biçimde yazardı. Yavan ekmek yiyor. 6 — SADET: Söz sırası, konu- şulan Söz sirası gelmişken söyliyelim, bu iş böyle yürümez. Konuşulan şeyi bırakıp ta başka şeyleri İleri sürme. Bunu Osmanlı; münevverleri işitseler hemen sana: “.- Efendi sadede gel, derler. 7 — SAF: Arık İstanbulda arık koyun sütü bulmak kuş sütünü bulmaktan daha güçtür, 8—SAFİ: 9 — SAHİL: Kıyı, yalı boyu Türkiyenin yalı boyları 4000 kilo - metreyi aşar, : Sandallar kıyı kıyı dolaşırlar. #; 10 — SAHİP: Issı Bostan ıssı kakınp Der ne yersin üzümü! « Yunus Emre - Ey fal ıssı bu fal kim sana geldi. - Eski fal kitapları - 11 — SAYIFA: Yüz Kitabın kaçıncı yüzüne geldin? “. Ellinet yüzündeyim, 12 — SAHNE: Orta Pehlivanlar ortada güleşirler. — |, Oyuncular ortada oynarlar, Balattaki cinayet nasıl olmuş ! ELEM TA IN (Birinci sayıtadan devam) makla kazanır. Kardeşi Hasan E- fendi hürde ve demir alıp satmak- tadır. Evelki gece saat ona doğru Ha- tiçe Hanımın sokak kapısı çalın - Ibik edilecektir. Memurlar sabah - mış, yukarı kattaki odasında otu- ran Hatiçe H. hemen inip açmış - tır. Gelen, kardeşi Hasan Efendi- dir. İki kardeş daha odalarına gir- meden kapı tekrar çalınmış, Hati- çe H. tekrar inip açmıştır. Kapı açılınca üç kişi: — Remziyi arıyoruz, imiş, bizde içeri gireceğiz! burada Demişler ve aralık bulunan ka-| ren sarhoşlar hemen kendilerini! pıdan içeriye dalmak istemisler - ilik tedrisat müfettişlerinden İ Muharrem Beyin bulduğu karşılıklar Namzet — Yavuklu Namus — Unur Naz — Yapmacık Nazım — Ölçülü söz Nesir — Düzgün yazı Nedamet — Caygınlık Nesil — Soy, döl Neş'e — Sevinç Neşriyat — Yayım Netice — Son, bitim Nezahet — Temizlik Nezaket — İncelik Avukat İrfan Emin Beyin bulduğu karşılıklar Rağmen — İse de Arzusuna rağmen — Böyle istemek- te isede... Rakabet — Çekememezlik v ni çekemiyorlar. sında rakabet var: Araları açıldı. Rakam — Sayı Rakip — Çekemiyen Filâna rakip olan — Filânı çekemi- yen Üstün gelmek istiyen — Filânin ra- kibi: Filâna üstün gelmek istiyen. Razi — Boyun eğen Boyun eğen — Nihayet razı oldu: Boyun eğdi. Uyan — Kafatutarken razı oldu: Uydu. Refah — Bolluk Remiz — Çıtlatma Bu bir remizdir — Çıtlatmadır. Renk — Boya Bunun rengi nasıl? — Boyası nasıl? Resim — Çizgi Resmi — Gösterişli Bu, işin resmi tarafıdır. Açığa vuruş — Bu iş resmiyet İ peyda etti; Açığa vurdu. İ o Türelik — Bu iş resmidir: Türelik- tir, i Rey — Düşünce Benim reyim budur — Düşüncem budur, | Kadıköy lisesi hocalarının buldukları karşılıklar Rağmen — Karşı Sana söylediğime karşı gene bildi- ğini yaptın. “Ön beş günlük üzüm, incir ihracatımız Ihracat ofisinin hazırladığı ista- tistiğe göre mevsim bidayetinden Martın on beşine kadar memleke- timizden yapılan üzüm ve incir ih- racatı şu suretle tespit edilmiştir. Üzüm 50847000; incir 24913000 Efendinin yere yuvarlandığını gö- sokağa atmışlar, karanlıkta kay - dir. Bu ani hal karşısında Hatiçe | bolmuşlardır. H. şaşalamış: — Burada Remzi, filân yok! demişse de üç kişi kadının da - ha bırakmamışlar, ağızına bir yum * ruk vurarak içeriye girmişlerdir. Bu sırada kömürcü Recep ile Hasan Efendi aşağıya inmişler, ne Hatiçe H. feryada başlamış, za- bıta memurları ile komşuları yetiş- mişler, ağır yaralı olan Hasan E- fazla cevap vermesine meydan | fendiyi Balat Musevi hastahanesi- ne kaldırmışlardır. Hasan Efendi hastahanede yarım saat sonra öl - müştür. Şecaattin, Eyüp, Ömer ismini olduğunu anlamak üzere kapıya| taşıyan katiller yakalanmışlardır. koşmuşlardır. Hallerinden sarhoş oldukları anlaşılan üç kişi hemen Recep ile Hasan Efendinin üzeri- ne atılmışlar, sustalı çakı ile Re « Bunların yanlarında kadın da ge- tirdikleri ve çamaşır yıkatmak yü» zünden tanıştıkları Hatiçe Hanı - min evinde bir gece eğlentisi yap- da fakir çocuklara dağıtılacak el| cebi sol kalçasından Hasan Efen-| mak için eve girmek istedikleri biselerin hazırlıkları etrafında gö- rüşmüşlerdir. Birlik bayramda 100 fakir çocuğu giydirecektir. diyi de dört yerinden yaralamış « iardır. “iwDört bıçak darbesi yiyen Hasan anlaşılmıştır. Adliye ve zabıta tahkika dir, Ed de vi Neşir — Yayma, dağıtmak i | | İ tur. Aralarında rakabet var — Biribiri- | Araları açılmak — İki taraf ara- | Rakabet — Kıskançlık, yarış, çekememezlik a Tüccarların çekememezliği piya yı altüst etti, Rakam — Sayı, suy Yüze kadar tek sayıları say. Rakip — Kıskanç, yarışçı Bu işte sen de mi bana kıskanç kes sildin? i Razı — Uyar Nasıl sen bu işe uyar misin? Refah — Bolluk, varirk, kolay lık gi Yakında sıkıntıdan kurtulup bollus ğa kavuşmanı dilerim, 2 Remiz — Ungun MN Türk bodununun ungunu Bozkurt Renk — Bet, beniz, boyak, bo ya z Korkudan beti, benzi soldu. Ebekuşağında yedi boyak vardır. Resim — Gölge, gölgeç benzer Şu çiçeğin tahtaya gölgesini yap. Resmi — Yasalı, türeli gd Bugün türeli bir tel yazısı aldım. © Rey — Düşünç, ray i Bizim düşüncümüze göre sözleri ü* «il Mustafa Niyazı - Mümtaz Zeki Beylerin buldukları karşılıklar i retmek gerektir. Reğmen — pa Refah — Düzenlik, bolluk O gelince evin bütün düzenliği tı. Rakabet — Yarış e Şekerci Osman Efendi ile komşusu b İ arasında bir alış veriş yarışı başladı, Rakip — Yarışgan Yarışyanın çok zorlu. " Pazı — Dilekli, istekli, gönüllü L .na istekli misiniz, efendileri Remiz — İşmar Ş (İşaret manasına garp köylerimd kullanılıyor.) Renk — Boya Yaratan bu boyada yaratmış! yi Resim — Resim (ıstılah), kılık Resmi — Beylik Bu tel yazısı beyliktir. Rey — Düşünce, istek Düşüncemi istediğim gibi e rm, Rakam — Sayı Bu karşılığın sayısı (11) dir. Poliste becayişler Polis ikinci şube müdürlüğün tayin olunan Demir Bey nisan ip tidasımda vazifesine başlıyacak “ tır. Geçenlerde Galatadan Kum pı merkezine verilmiş olan seri com miser Enver Bey bu defa Kasım - i paşa merkezine nakledilmiştir. Kasımpaşa merkezi serkomiseri İZihni Bey Kumkapı merkezli serkomiser Cemal Bey Eyüp m kezine nakledilmişlerdir. Mer İlerdeki ikinci ve üçüncü komiser - lerden bazıları arasında da deği - şiklikler yapılacağı söylenmekte - dir. ğ Yunan istiklâli ATİNA, 26 (A.A.) — Atina jJansı bildiriyor: * Bütün gazeteler; Yunan istiklâs li yıldönümünün bu seneki mera - simine darülfünun gençliğinin ve muhtelif cemiyetlerin candan ve yürekten iştirak etmiş olduklarını. yazıyorlar. Gazeteler bu hâdiseyi j milletin asayiş istediğine ve komüs nişt tahrikâtma iştirak etmiyerek takbih eylediğine bir delil sayıyor». >